Bir Sukut Vaktine Giriş İçin Denemeler
Bir sonun öte tarafında kalan ne varsa çürüme üzerine bırakılmıştır
Son sözler hasebi imkânı buna mecbur kılmaktadır kimi zaman
Ne söylense başka bir kıvamdadır artık kelimelerin fecri
Yasaklanmış her ne varsa söze gelmeden
Kıyaya vurmalı bir vahşi olmanın hazzıyla beraber
Ne kadar daha süre bilir ki senin olmayışın
Yâda ne kadar daha taşır yürek kendi kıvrımlarını
—senin basıp geçtiğin-
Suretine yakıştırdığın ile gittiğin yolun tezatlığı
Açık bir yere işaret etmektedir görmek isteyenlere
Velev ki olmaya görsünlerin sendromu baş göstermesin
Vücudun azalarında
Gülünç olma haline tekabül etmek bu değildir aslında
Yakıştırdıkların kadar varsın
Kendine bol gelen elbiselerin karşılığıdır hemen ortasında durduğun
Sözler boşa söylenir her yüzüne hazan çarptığında
Bunu bile görecek takat
Artık dönmemek üzere olanın şehrindedir
Ve sen son otobüsü kaçıralı çok oldu…
Görmek istediklerin biraz da seninle alakalı
Göremediklerin hakeza yine öyle…
Anti parantez söylenceler masallarda kaldı
Ama görünen
Sen kaf dağının öte tarafında bağdaş kurmuşsun Simurg ile
Aziz bir kudret her dem başında zannedersin
Yoktur kendi şarabını dolduramayana böyle letafet
Bil(e)mezsin…
Yazmamalı mı yoksa yarım mı kalmalı diye uydururken bir sürü heyula
Girdap sarıvermiştir bir etrafına bakınsan
Bak işte yoktur faslına doyumsuz biri
Ama sen mecnun kılıklı
Önüne her gelen olmuştur Leyla cihetli
Söylenecekler bitmemiştir
Ama
Âmâların diyarı sarmıştır bir kere
Bu kuyudan su içen her bedene…
Her buradayımlı sözlerin sonu gelmeli
Yoksa sana gelmesi için sana “sen”den kalmayacaktır
Söze sukut düşürmenin vaktidir artık
Sukuta yakışıklı bir endam…
Cihan Ülsen[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın