> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Aşıklar Bayramı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aşıklar Bayramı  (Okunma Sayısı 1134 defa)
17 Mayıs 2010, 16:51:52
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Mayıs 2010, 16:51:52 »



Aşıklar Bayramı

“Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına” diyen Yunus, aşksız insanı hayvana benzetir de, “Aşksızlara sen verme öğüt, hayvan öğüt alır değil” diye, insan adına, insan için yanar yakılır.


“Aşkı olmayan kişi, ne de zevksizdir ya; bir sevgilisi olmayan kişi, ne de ölüdür ya. Aşktan diri olmak gerek, ölüde iş yok. Diri kimdir, bilir misin? Aşktan doğan kişi. Aşkın eteğine yapış, onun eteği keremdir, ihsandır; ondan başka kimsecikler kurtaramaz seni yabancılıktan. Aşk, güzellik padişahının damına çıkılacak bir merdivendir; sen gel de miraç hakikatini aşığın yüzünden oku.” diyor, Hz. Mevlana.

“Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına” diyen Yunus, aşksız insanı hayvana benzetir de, “Aşksızlara sen verme öğüt, hayvan öğüt alır değil” diye, insan adına, insan için yanar yakılır. Aşkı bulanlar, işte bu durumdan kurtulanlardır. “Birden bire bul aşkı, bu tuhfe (armağan) bulanındır.” diyen Şeyh Galib de Aşkın bir hediye, bir armağan olduğunu söyler.

Demek ki aşk, herkese nasip olmayan bir ulu armağandır. O armağana ulaşanlar için de bayram, gayet olağandır.

“Bayram o bayram ola...” diyen Hak dostu, göstermelik bayramlar için, “içi boş, dışı hoş sözde bayramlar yapıyorsunuz,” demektedir. Sanki, “Bayram o bayram ola” derken, oluş şartları tam yerini bulmamış, tam kemale ermemiş, hakkıyla erişilmemiş bayramlardan yakınıyor olmalı.

“Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,/ Tarihe karıştı eski sevdalar” diyen Faruk Nafiz gibi biz de tarihe karıştığını mı söyleyelim o sevdaların?

Aşıklar, bizim kültürümüzde yaygın inanca göre rüyalarında pir elinden, bir mürşid veya Hızır Aleyhisselam elinden, hatta Hz. Muhammed Aleyhisselam elinden, aşk badesi içip birer Hak aşığı olarak uyanırlar. Hak aşığı olarak uyanmakla kalmayıp halkı da sürekli o aşk ile uyarırlar. Sazlarıyla, sözleriyle, telleriyle, dilleriyle Hakk’a tercüman olur, halkı irşad ederlerdi.

Geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz aşık Murad Çobanoğlu (1941-2005), yaylalarına göç ederken, yol üzerinde bir kayanın dibinden çıkan pınardan su içmek için eğildiğinde uyuyup kalır. Rüyasında, bir sedirin üstünde üç derviş görür. Birisi Çobanoğlu’na bir tas su verir. Suyu içen Çobanoğlu’nun içi yanmağa başlayınca bunun bade olduğu aklına gelir. Öndeki derviş, mühürlü bir ferman okutur. Sonra üçü birden ona Kur’an’dan ayetler okuturlar. Çobanoğlu uyanır uyanmaz şunları söyler:

Leyle-i kadir cuma gününde
Derin bir uykuda divanı gördüm
Üç derviş oturur sagi önünde
Sima bedir, nuru nişanı gördüm
Üçü kadem bastı geldi yanıma
Sandım ki bir ateş düştü canıma
Göz çevirip baktım her bir yanıma
Yazılmış mühürlü fermanı gördüm
Fermanı alınca öndeki derviş
Okudu harfleri ser oldu beyhuş
Duman aldı gözüm olmadı görüş
Kesildi ışıklar zindanı gördüm
Murad Çobanoğlu sır oldu beyan
Üç beş ayetinden okuttu Kur’an
Aşk badesini verdi bilmedim o an
Uyanır uyanmaz cihanı gördüm
(Umay Günay, sf. 148-149)

Hicrî 1300 (Miladi 1885) yılında doğan, asıl adı Mustafa Gedik olan Aşık Nihanî ise Erzurum- Şenkaya’nın Bardız nahiyesi Göreşken Köyü’nde çobanlık yapar. Bir gün Oğuz Dağı’ndaki ormanda gezerken ağaçlar arasında bir şehit mezarı görür. İçi ürpertilerle dolar ve iki rekat nafile namaz kılayım da korkum gitsin diye namaza durur. Namazı tamamlayamadan kendinden geçer. Rüyasında mezardan çıkan ruhlar, ona dolu sunarlar ve senin adın Nihanî derler. Aralarında yüzü arkaya dönük bir kadın, rüyasında öldü diye gördüğü Mustafa için matem tutmaktadır. Kadın, Mustafa için yaktığı ağıtı söylemektedir. Mustafa, ben ölmedim, demek isterse de sesi çıkmaz. Yoksa, sahiden mi öldüm korkusuyla silkinip uyanır. Rüyasında kendisi için ağlayan ve ağıt yakan kadına cevap olarak söylemek isteyip söyleyemediği deyişi söylemeye başlar:

İnanma sevdiğim yalan habere
Yaradan vermedi daha hükmümü
Ölsem razıyım takdir-i kadere
Derdin bundan sonra komaz peşimi
Gülistan figanla dolmamış hele
El değmedik güller solmamış hele
Müjdeler sevdiğin ölmemiş hele
Öldürücü etme sen ateşimi
Nihanî bu halde kalırsam eğer
Sever de belamı bulursam eğer
Araya araya ölürsem eğer
O zaman gel bekle mezar taşımı

Nihanî’nin sesine koşan çobanlar, onu köyün düzlüğüne indirirler. Ne hal olduğunu anlamak için de Narmanlı Sümmanî’ye haber salarlar. Sümmanî gelir, sazının tellerine dokunur ve sorar:
Dinle oğul kulak ver sen bu söze
Uzak yakın sırra erebildin mi
En evvel kim geldi göründü göze
Huzurunda boyun burabildin mi
Rüya aleminde gördük her şeyi
İşlerin künhüne erenlerdeniz
Nur yüzlü üç eren sundu badeyi
Huzurunda boyun buranlardanız
Ehline esrarı eyle âşikar
Söyle hangi yolda buldular tayyar
Giyimleri nasıl ellerde ne var
Acaba yüz be yüz görebildin mi
Misk ü amber gibi geldi reyhası
Beyaz taçlı yeşil boydan libası
Üç çift elin vardı bir toprak tası
Ayak tozuna yüz sürenlerdeniz
Gelen aynı Sümmanî’nin başına
Sen de kavrulmuşsun aşk atasına
Sevda temrenini mermer taşına
Sen de benim gibi vurabildin mi
Ne sorarsın Nihanî’nin işini
Seyretsene gözden akan yaşını
Aşkın temreniyle gaflet taşını
Çalıp baştan başa yaranlardanız

Sümmanî ile bu deyişmeden sonra Nihanî’nin dili çözülür, kendine gelir. Bu aşıklar o vakte kadar sazdan sözden uzaktırlar. Hatta çoğu ümmidir, bunların. Ama içtikleri badede bir sır vardır. Dili çözer, teli açar bu bade. Ortaya hikmet çağlayanı bir aşık çıkar, o iksirin içimiyle. Artık o bir Hak aşığıdır. Halkın hikmet ve nasihat kıblesidir.

Aşık Edebiyatı’mızda bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. Yunus’tan bu güne devam edip gelen bu aşıklar soyu ne yazık ki tükenmek üzere. Bu tükenişin sebepleri çok. Biz bunlar üzerinde durmayacağız. Biz daha çok bu soylu gönül erlerinin tarihi-sosyolojik önemlerini hatırlatmak istiyoruz. Onlar, asırlardır milletimizin ruhunu Hak ve hakikat ışığıyla aydınlattılar. Elinden bade içtikleri Hızır soluğunu, Hz. Muhammed Aleyhisselam sırrını ruhlara üfleyip milleti diri tuttular. Köy köy, kasaba kasaba gezerek halka sevgiyi, dostluğu, ahde vefayı, iyiliği, doğruluğu, güzelliği öğrettiler, elest bezmini hatırlattılar. Hakk’a ermenin hakla olmanın önemini duyurdular. Aşkın, sevdanın fert ve toplum vicdanında oldurucu, erdirici, yüceltici rolünü anlatıp öğrettiler.

Hak aşıkları genelde bir Hak dostuna bağlıydılar. Bir tarikat pirinin emrinde yol aldılar, yol gösterdiler. Bağlı oldukları yolun prensiplerine göre eğitim görevi yaptılar.

İnsan oğlu yeryüzüne gelince
Kur’ ağaçta meyve bitmiş gib’ olur
Kamil olup kendi kendin bilince
Cevahirden yükün tutmuş gib’ olur

diyen Karacoğlan’ın şu nasihatiyle büyüyen toplumu bir düşünün.

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Anı yâd ellere açıcı olma
Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe sen iyilik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Dokunur hatıra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik gelmez
Sen iyilik et de o zayi olmaz
Darılıp da başa kakıcı olma,
El ariftir yoklar senin bendini
Dağıtırlar tuzağım fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Kati yükseklerden uçucu olma
Muradım nasihat bunda söylemek
Size layık olan onu dinlemek
Sev seni seveni zay etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Karaca Oğlan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni her mecliste hacil düşürür
Kötülerle konup göçücü olma

Aşıklar, toplumda kabul gördükleri ölçüde etkili olmuş, onların etkileri nisbetinde de toplum ruhen sağlıklı yaşamış, yükselmiş, mutlu olmuş. Toplumda kötünün, çirkinin, yanlışın, yalanın, kısaca haksızlığın karşısında olmuş bu erler, sözlerini kimseden sakınmamış, doğru bildiklerini dosdoğru anlatmış, hakkın hatırını daima âlî bilmiş, halkı da bu konuda hassas olmaya çağırmışlar. Uzun kış gecelerinde, köy odaları, ağa konakları bu aşıkların hikmet dolu sözleriyle süslenmiş; buralarda aşıklar sazlarıyla, sözleriyle gönüllere seslenmiş; iyinin, doğrunun ve güzelin mayasını çalmış, toplumu hep canlı ve dinç tutmuştur.,

Konyamızda her yıl düzenlenen ‘Aşıklar Bayramı’, işte o günlere ait güzelliklerin, başarıların, gönül fetihlerinin doğurduğu ruh zaferlerinin bayramı, yani anma günleri olsa gerek. Asıl bayram ise, o aşkın kaynağının yeniden coşup çağlayanlar halinde insanımızın gönlüne gürül gürül aktığı, toplum ruhunun Hızır çıraklarının bahçeleri, yurtları haline geldiği, sevgi, dostluk ve Hakk’a kulluk yemişlerinin gönüllerde devşirildiği zaman, işte asıl o zaman bayram, o bayram olacaktır.

Kırık mızraplarını, kırık gönüllerinin sevda tellerine vura vura yollara düşen yeni aşıklar, “Bayram bu bayram” dedirtecek bir insanlık bayramının hikayesini, destanını yaşamak ve yaşatmak için ne yapıyorlar? Sahi böyle bir şey yapılıyor mu? Rüyalarında Hz. Muhammed Mustafa Aleyhisselam elinden bade içip hak ve hakikate uyanıp insanlığın kurtuluşu için gönül yollarına düşen aşıklar var mı?

“Aa topluluk! aşka sarılın, onun çağrısına cevap verin, ona gidin; çünkü ALLAH, aşka ölümsüzlük vermiştir. O uyumayan, uyuklamayan aşk, o gökyüzündeki sevgi, bugün gönülleri uyumuşları çağırıyor. Aşktır, varlık alemindeki yaşayış, duyuş; aşksız yaşayış kabuktur ancak, kabuk.” diyen Hazreti Mevlana’nın çağrısına uyan bir topluluk, bir aşıklar topluluğu bu işin gereğini yapıyorlar mı yoksa?

Öyle ise ne mutlu onlara. Ne mutlu gelecek Aşıklar Bayramını hazırlayan, Hz. Muhammed elinden bade içmiş, kevser yudumlamış aşıklara! O badeyi bütün insanlığa sunmak için koşan elest bezminin sakilerine!

 Mehmet DOĞAN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aşıklar Bayramı
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:47:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aşıklar Bayramı rüya tabiri,Aşıklar Bayramı mekke canlı, Aşıklar Bayramı kabe canlı yayın, Aşıklar Bayramı Üç boyutlu kuran oku Aşıklar Bayramı kuran ı kerim, Aşıklar Bayramı peygamber kıssaları,Aşıklar Bayramı ilitam ders soruları, Aşıklar Bayramıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes