> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Anlamamayı anlamak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Anlamamayı anlamak  (Okunma Sayısı 729 defa)
22 Eylül 2010, 20:15:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Eylül 2010, 20:15:18 »



Anlamamayı anlamak



Anlamamayı anlamak…

Biliriz ki anlamak güzeldir. İnsani bir haldir, erdemdir ve çoğu zaman bir üst insan davranışıdır anlamak. Ama bazen fazla gelir bize, boyumuzun aşar.

Dilimize düşmüş bir kelimedir anlamak. Düştüğü için bizde hayat bulamaz. Çünkü biz pek çok iyiyi olduğu gibi anlamakla gelen güzelliği de reddederek sürdürüyoruz hayatı…

Aklımız başımıza geldiğinde dönüp arıyoruz o iyiyi ve güzelliği…

Nasıl olduysa kolayca başardık anlayışsızlığı.

Anlamanın felsefesini yaparken, süslü cümleler kurarken pratikte sergilediğimiz esasında tam bir anlayışsızlıktır.

“Anlamak erdemdir” sözünde bile kendimizi dayatıyoruz herkese ve her yere. Senin ne olduğun, ne düşündüğün, ne yaşadığın beni ilgilendirmiyor, asıl ilgilendiğim beni anlamandır çıkışıdır bu.

Ağır bir hezeyan hali…

Hepimiz devlet gibiyiz… Devlet kadar gururlu, devlet kadar kibirli ve devlet kadar sert. Benciliz, ruhsuzuz, hırçınız, istilacıyız, yıkıcıyız...

İnsan nasıl anlaşılmaz?

Bu çağda biz anlaşılmamanın ağır bedelini yaşıyoruz. Çünkü erken giriyoruz yanılgı yoluna. Aldatılmayı, aldanmayı öğreniyoruz hızla. Güvenmemeyi, güvenilmemeyi ezberliyoruz. Her şeyin göründüğü gibi olduğuna inandırıyoruz kendimizi. Niyet okumakla yetiniyoruz. Kötümseriz.

Kendi kanaatimizi hakikatin bilgisi mevkiinde görüp de kimseye söz vermiyor, şans tanımıyoruz. Davranışlarımız da tutarlı değil, omurga sorunu yaşıyorlar.

Biz sadece kendimizi önemsiyoruz…

Onun için yalnızız, mutsuzuz, anlayışsızız…

Gelecekten korkuyoruz, geçmişte kalmış ve sonradan şekillendirdiğimiz birkaç hatıraya sığınıp duruyoruz.

Sığ malumatların çok yönlü ve derin birer “hayat bilgisi” olduğu zannına kapılıyoruz. Bilgi ve tecrübe dediğimiz şeyler de zamana dayanamıyor, eşya ve hadiselerin dilini çözemiyor, yalnızlığı derinleştirip insanı olgunluğa taşıyamıyor. Tecrübe bütün durumlar için geçerli bir formül değil ki…

Hayat her defasında ve her yaşta yeniden yaşanıyor, insan yeniden öğreniyor hayatı. Ben oldum, ben biliyorum, ben çözdüm dediğimiz anda kayıplarımız artıyor...İnsan ömür boyu kendisiyle meşgul olduğu halde, kendisini tam bilmekte aciz kalırken nasıl oluyor da, başka bir insanı anladığını söyleyebilir ki…

Olsa olsa insan insanı anlama yolundadır, anlayış içindedir… İnsan bizim hem benzerimizdir hem de ayrımız. Bu benzerlik ve ayrılık durumları üzerinde düşünmek ve sonucu iyi değerlendirmek gerekir. Bu iki kavram arasında kurulan çizgi üzerinde bir istikamet yakalayabilir anlamak ve anlaşılmamak durumları.

Bir kere daha belirtelim ki; hiçbir şey göründüğü kadar basit değil.

Biz insanı okumuyoruz ki anlayalım, görmüyoruz ki çözelim, konuşmuyoruz ki bilelim.

Bizim maceramız tek kelimeyle “anlamama kılavuzudur.”

Anlaşılması zor karmakarışık bir durum. Anlamak için; maddeden manaya geçmek, bir sözden ve bir halden çok anlamlar çıkartmak gerekiyormuş.

Derin bakmak, derin düşünmek, derin hissetmek… Ama bizden çok uzak bunlar… Biz “anlamak” kelimesi üzerinden kendimizi dayatıyoruz ve bu yanılgıya, bu yenilgiye yeniden düşüyoruz her defasında…

Bir de anlaşılmayı istemiyor gibiyiz... Özel yeteneklerimizi anlaşılma için değil, anlaşılmamak için devreye sokuyoruz.

Belki de gizemli olmak, öyle kalmak ve kendimizi öyle sunmak iyi geliyor bize. Sığlığımızın üstünün örtülmesi gibi… Anlaşılma ihtimali de korkutuyor bizi.. Herkes kendisini çok bilinmeyenli ve asla çözülemeyecek bir denklem olarak görüyor… Çelişkiye bakın ki, hem anlaşılmamaktan şikayetçiyiz, hem de bizi anlamaya dönük insani çabalardan şikayetçiyiz…

Hiç birimiz hakikatli bir soruya muhatap olmak istemiyoruz. Belki de ne olduğumuzu ve ne istediğimizi tam bilmiyoruz… Mahiyet bilgisi eksikliği…
İnsan istese ve dilese anlamsızlığı da anlar. Elbette anlamak da öğrenilecek ve üstesinden gelinebilecek bir durumdur. Önce istemek sonra da gayreti göze alıp yoğun bir çaba içerisine girmek gerekir.

Bedelsiz ne var ki hayatta… Bedeli isteklice ödenmesi gereken şeylerden birisi de anlamak olmalı değil mi…

Bakın hepimiz ve bir ömür boyu anlayışsızlıktan, anlaşılmamaktan ve anlamamaktan dem vuruyoruz.

Anlamamak, anlaşılmamak ve ardından çığ gibi büyüyen ve sürekli üzerimize devrilen bir anlayışsızlık hali…

Anlamadan ve anlaşılmadan geçen bir hayat, yaşamamış ve yaşanmamış gibi değil midir…

Bilmek ve bilinmek insanın tedirginliklerini alıp götürür, düşmanlarının sayısını azaltır. Kendisinin ve her şeyin cahili olmak ise insanı karanlığa mahkum bırakır, aydınlığa hasret çektirir…

İmkân ve kabiliyetleriyle, üzerine serpiştirilen nimetlerle hata ve zaaflarıyla insan kendisini bilmeli. Kendisini bilen âlemi bilir ve anlar… Anlayışsızlık enkazından çıkıp dirilmeye o kadar çok ihtiyacımız var ki...

Sahici bir itirafla başlayalım yeni yolculuğa; Biz anlıyoruz dediğimizde de pek bir şey anlamıyoruz gerçekte. Kendi anlaşılma durumumuzu dayatıyoruz.

Hiçbir zaman tam olarak anlayamayacağımız şeylerin olduğunu da bilelim… Anladığımızı zannettiğimizde gerçekte “anlamamış” olabileceğimizi de sık sık ihtimale katmak durumundayız.

“Yanılabilirim” demek çok güçmüş… İnsan kaprisleriyle ağırlaştırıyor fikrini, ruhunu, bedenini… Kıymet ve değer katmayan bütün ağırlıklar ise o fikri, ruhu ve bedeni hantallaştırıyorlar.

İddia her zaman tehlikelidir ve çoğu zaman en büyük yanıltıcıdır.

Anlamanın emareleri olmalı, hem bizde hem de kendisini anladığımızı beyan ettiğimiz muhataplarımızda. Nedir insanda anlamanın emaresi?

Bakış açısının değişmesidir… Göremediğini görmektir… Sözün gerçek gücünü bulması ve az sözle çok şey anlatmaktır… Yeri geldiğinde sözün susup halin devreye girmesidir… Gözlerin parlamasıdır… Kalbin atışının değişmesidir…

Anlamak yaşanılana ortaklıktır, sırra vakıf olmaktır. Anlamak güven vermektir… Anlamak itimat etmektir… Anlamak huzurdur… Anlamak sormaktır, sorduğuna tatminkâr cevaplar bulmaktır. Anlamak kendini eleştirmektir. Anlamak sevmektir, o ana kadar hiç sevmediğin kadar sevmek… Anlamak anlamaya başlamaktır… Anlamak insandan yana tavır almaktır… Anlamak yaşamaktır, yaşadığının idrakinde olmaktır.

İnsan ne ister ki anlaşılmaktan başka…Anlamak isteyen de, anlaşılmak isteyende insan.

Özenle yaratılmış, çok manalı, çok katmanlı, mahiyeti sırlarla dolu, hikmete de cehalete de kapıları açık bir varlık…

Şikayet eden de şikayet edilen de biziz… Birbirine nimet olan da, birbirine zulmedip yük olan da biziz… Anlamasak da, anlamanın zor olduğunu anlamak zorundayız… Yanlış anlamaktansa hiç anlamamak daha iyidir…

İnsanı insana yaklaştıran en hızlı vasıtanın da “anlama çabası” olduğu ziyadesiyle anlaşılır bir gerçek değil mi…

Anlama iradesini canlı tutmak insanın yerini belli eder… Sizin insanlığınız insanın neresinde, yanında mı, karşısında mı…

Ben insandan yana hep ümitliyim… İnsan iyidir ve iyilikten yanadır. Anlamaya giden bütün yollar ve bütün yolcular da iyidir.

İnsanı mutlak anlayan onu yoktan var eden Yaratıcı olsa da, insan insanı kabiliyeti oranında anlar.

Bazen anlamak da anlaşılmakta kabiliyet ister. Çift yönlü harekete geçen kabiliyetler insan huzur verir…

Anlamak da, anlaşılmak da güzeldir… Ve insan güzele layıktır…

Var mısınız bir güzellik daha yapalım ve anlaşılmadığımızdan şikâyet ettiğimiz kadar kendi anlayışsızlığımızdan da şikâyet edelim…


(Mehmet Gündem)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Anlamamayı anlamak
« Posted on: 25 Nisan 2024, 05:29:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Anlamamayı anlamak rüya tabiri,Anlamamayı anlamak mekke canlı, Anlamamayı anlamak kabe canlı yayın, Anlamamayı anlamak Üç boyutlu kuran oku Anlamamayı anlamak kuran ı kerim, Anlamamayı anlamak peygamber kıssaları,Anlamamayı anlamak ilitam ders soruları, Anlamamayı anlamakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes