> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin  (Okunma Sayısı 873 defa)
20 Eylül 2010, 15:48:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Eylül 2010, 15:48:21 »



Ahiret Sermayenizi Dünyada Bitirmeyin



Gönüller Birer Ayna Olursa...


Müslümanların iyi olduğu durumlarda samimi, ALLAH için, işin içine başka şeyler, başka mülahazalar karıştırmadıkları, böyle gönüllerini doğru ve temiz tuttukları dönemde hep birer inayet olmuşsa, tabir-i diğerle “gönüller birer ayna olmuşsa” orada hep inayet-i İlahi tecelli etmiştir.


Neyin Vurgusunu Yapıyoruz?

Ne zaman olursa... yani işin içine başka mülahazalar katılmazsa, -çok tekerrür edilen bir sözdür, kusura bakmayın- yani “kendimizi ifadeyi” katmazsak işin içine, hiç farkına varmadan, mesela güzel Kur'an okuruz. Okunan o Kur'an'a karşı bir heyecan uyanır, Kur'an'ın meal-i münifini döktürürüz. Ona karşı bir heyecan uyanır, bir teveccüh hasıl olur. Fakat ALLAH'ın beyanını ortaya koyarken, onun önünde kendimizi de ortaya koyarız. Sesimizle kendimizi ifade ederiz. Nağmemizle kendimizi hissetmeye çalışırız. Kur'an'ı Kerim'e dair bulduğumuz bir nükte ile kendimizi ifade ederiz.

Başarımıza vurguda bulunuruz. Kitap yazarken kendimize vurguda bulunuruz. Bazen bir sözümüze, bir beyanımıza büyüleniriz. “Bunu iyi dedik, şimdiye kadar kimse dememişti bunu.” Bunların hepsi o işi yaralama, o işte bir çatlak meydana getirme demektir. İsterse buna böyle mülahazalara, Şah-ı Geylani girsin, Hasan Şazeli girsin, Ahmed Bedevi girsin ve sizin oturup kalkıp hep saygı duyduğunuz, hakikaten saygı abidesi insanlar girsin, bu mesele mezmum bir meseledir. Onlara ait yönleri itibariyle biz sadece o zatlara nispet edildiği için inşALLAH onlardan mezmum (kötü ve çirkin karşılanmış) değildir deriz de, fakat o meseleyi tecrit mülahazasıyla ele aldığımız zaman basbayağı mezmumdur.

İmtihan Hassasiyeti

Doğru ifade ederken de, insanları cennete koyarken de, böyle kucakladın cennete koyuyorsun. Aklından geçti ki “bak ne güzel cennete koyuyorum ben.” O işi zedelemiş olursun. Kendini hiç o işe katmayacaksın. Kendi aklına geldiği zaman, o mevzuda diyeceksin ki “ihtimal Cenab-ı Hak, beni burada imtihan ediyor” Kendimi mi mülahazaya alacağım, onu mu mülahazaya alacağım? İmtihandaki bir insan da imtihan olan bir insan gibi hassas ve titiz hareket etmeli. Bu hassas bir konu. Yani “innemas tezellehümüş şeytanu min ba'di mâ kesebû...”[1] herkes için söz konusudur. Öyle bir kaymaya maruz kalırsanız kesbettiğiniz birşeyden dolayı mü'minseniz sizin iktisabınıza, kesb diyelim. O aleyhinizde bir iş haline gelir, aleyhinize dönüşür. Elden geldiğince “yaptığınız bu hizmet-i imaniye ve Kur'an'iye'de dünyevi-uhrevi o füyuzat hislerinden fedakarlıkla...” diyor. Yani ALLAH'a iman edeceksin, marifet ufkuna ulaşacaksın, marifet senin içinde bir zevk-i ruhani meydana getirecek, veya muhabbet doğuracak, muhabbet bir zevk-i ruhani meydana getirecek. Diyeceksin ki “iman-ı billaha evet, marifetullaha evet, muhabbetullaha evet, çünkü O'nun hakkıdır bunlar. Ve benim için de bir sorumluluktur. O'na iman etmek, O'na inanmak, O'nu vicdani bir derinlik haline getirmek, sonra O'nu sevmek, delice sevmek, aşk ölçüsünde sevmek, visaline koşmak, iştiyakla yanıp tutuşmak... Bunlar O'nun hakkı hepsi. Çünkü O, güzeller güzeli. Ve benim de sorumluluğum, vazifemdir. Ben bunları yapacağım.” Ama o zevkin ruhanisi bile olsa ona talip olmamalı.

Adanmış Ruhlar Ne Demek?


Bu objektif olarak umum halkın talep edeceği bir mesele olabilir. Dolayısıyla Hazreti Pir-i Muğan[2], (Bediüzzaman Said Nursî) “iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah, zevk-i ruhani” diyebilir. Fakat sen maddi manevi füyûzat hislerinden fedakarlık mülahazasıyla o zevk-i ruhani bile ayağının dibine gelse “bana lazım değilsin” demelisin. Bu önemlidir yani. Bunlar hizmet erleri için zelle sayılır. Bakın bizler temelde hilkatimiz itibariyle ALLAH'ın âzat kabul etmez bendeleriyiz. Sonra bir de üstelik kalkıp diyoruz ki “biz hizmete adanmış insanlarız.” Adanmışlığın kendisine göre bir büyüklüğü var. Bir müessiriyeti var. Celb-ü cezbettiği bir teveccüh var. Bunlardan dolayı adanmışız. Adanmış ne demek? Sen vakıf olmuşsun, vakıfsın demektir. Yani nefsin dahil senin üzerinde kimse tasarrufta bulunamaz. Buna şahsi arzuların dahil. Senin hayatının içine giremez onlar. Çünkü sen başka bir kapının kulusun, kapı kulusun. Bir kapı kulu başkasına kul olamaz. ALLAH (cc) Kur'an'ında diyor ki: “Sizden herhangi biriniz sizin bir kulunuz olsa, kapı kulunuz olsa bir başkasına kul olmasına rıza gösterir misiniz?”

Ben onun kuluyum ve bir de kalkıp pekiştirmişsin bunu. Bir perçin daha vurmuşsun ona. Diyorsun ki “ben adanmışım.” Eğer öyle ise bence ondan başkasına herhangi bir talebin ve isteğin olmaması lazım. Senin aradan çıkman lazım. Sen arada olduğun sürece haylûlet (tutulma) vaki olur. Hüsuf-küsuf[3] yaşarsın.

Nesin sen? Senin aradan çıkman lazım ki, O bütün risaletiyle sende böyle tam tecelli etsin. Onu tam duyabilmen için aradan çıkman lazım. Bu itibarla hizmet-i imaniye ve Kur'aniye'de bulunan biz insanlar, hiç farkına varmadan bazı şeyleri kirletmiş oluruz. Diyelim, bir okulda çalışıyoruz, idarecilik yapıyoruz, öğretmenlik yapıyoruz. Çok küçük çapta bile olsa, kendi çıkarlarımızı düşündüğümüz zaman işi kirletmiş oluruz. Hizmet adına bir yerde duruyorsak şayet, bize tevcih edilen şey, vazife neyse onu yaparız. Ve takdir edilen imkan neyse onu alırız, öper başımıza koyarız. Hafizenalllah bir kenarında bulunduğumuz bir işten şöyle ya da böyle maddi-manevi bir çıkar mülahazasına girdiğimiz zaman, “ ...ezhebtüm tayyibâtiküm fi hayatikümü'd-dünya[4]…” yani ahiret hayatında kullanabileceğinizi burada yiyip bitirdiniz, burada yan gelip yiyip yattınız, yok orada alacağınız bir şey.”

Bulunduğun Mevkie Nasıl Geldin Söyler misin?
Evet bu çok önemli bir husus. Hususiyle bazı arkadaşlar önemli yerlerde ve önde geliyorlar. Veya kıdemli oluyorlar. İşte o kıdem onları belli noktalara getiriyor ki orada çok şey bu insanların üzerinde dönüyor. Belki hani meşru-gayri meşru tefrik etmeden böyle herşeye el uzatsalar her imkana da ulaşabiliyorlar. Bence iffetin, samimiyetin, ismetin gerçekten tahakkuk edeceği alanlar o mevkilerdir. Yani zaten sana bir şey gelip bulaşmıyorsa orada iffetli yaşayabilirsin. Hazreti Cüneyd-i Bağdadi'nin fakir ve aç birisine dediği gibi…

“Bulduğun zaman ne yapıyorsun?”

“Bulduğum zaman şükrediyorum, bulamadığım zaman sabrediyorum” diyor adam.

Cüneydi Bağdadi “Bağdat'ın köpekleri de aynı şeyi yapıyor” diyor.

Adam “E siz ne yaparsınız hazret?” diye soruyor.

“Bulduğum zaman dağıtır, bulamadığım zaman da sabredip şükrederim” diyor.

Meslek itibarıyla bizim bir durumumuz var. Bakın tevcihe rıza göstermek, takdiri olduğu gibi kabul etmek. Ve kaderin cilvesi takdir. Belli bir noktaya gelmişsin ki, o noktada belli manevralarla belli oyunlarla farklı şeylerden de istifade ederek belli kredileri kullanabilirsin. Ağabeyin, dayın, amcan filan vardır. Bunları kullanarak hakkın olmadığı, bileğinin gücüyle kuvvetinle, kabiliyetinle, Hakk'a adanmışlığınla oraya gelmemişsen, birisi vasıtasıyla oraya gelmişsen, birini kullanmışsan, bence orada ikiniz de haksızlık yapmışsınız demektir. Hakkın değilse o mevkie gelemezsin.

İşte Örnekler
Hazreti Ebubekir'i büyük yapan şey evlad ü iyalinden hiçbirini bir yere getirmemiş olmasıdır.

Hazreti Ömer'in raşit halife olmasının ötesinde O'nun büyük yanı, ne oğullarından, ne torunlarından hiçbirini bir manganın başına onbaşı olarak dahi getirmemiş olmasıdır. O dâhi insanın evlatları arasında, torunları arasında belli ölçüde bir kısım hizmetleri, vazifeleri, misyonları eda edebilecek insan yetişmemiş miydi? Haşa ve kella!... Çok büyük insanlar vardı onların içinde. Müçtehit olacak kadar insanlar vardı. Müctehidse bir insan, biz onları anlayamayız. Başka şeyler de yaparlardı. Fakat hayır...

Bu hizmet-i imaniye ve hizmet–i Kur'aniye'de hak yolunda yakın kayrılmaz. Şahsın adına birşeyden istifade edemezsin. Bu işten birşey arttırıp geriye atamazsın, artırmışsan o yolda servet edinemezsin. Ev yapamazsın, han hamam kuramazsın. Ha senin bir imkanın var, normal hakkın, senin için takdir edilen şey, onu bir yere yatırırsın. Nemalanır kendi kendine gelişir. Sen hizmetten onu aparmış olmazsın. Ona kimse birşey demez. Fakat bu hizmet-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniye'ye gönül vermiş insanların tavır ve davranışlarından hasbilik dökülmeli. HafizenALLAH, yoksa namazını kılsan da, orucunu tutsan da, haccına gitsen de şöyle böyle oyunlarla hizmetten bazı şeyler aparıyorsan sen, -özür dilerim- yani o münafıkın tekidir, münafıkın tekidir. “İnne'l-münafikîne fi'd-derki'l-esfeli mine'n-nari velen tecide lehüm nasîrâ”[5]
Yiğitliğin Ortaya Çıktığı Yer

Yiğitlik; şöyle veya böyle yolunu bulup açıktan açığa haram irtikap etmeden, kendine doğru bazı şeyleri akıtma imkanına sahip olduğun halde orada perhiz yapabilmektir, oruç tutabilmektir. Elini sürmemektir. Sizin arkadaşlarınızdan biriydi. Şimdi burada yok, olmadığı için söylebilirim rahatlıkla. Bana geldi dedi ki: “Bazen hizmet adına bana birşey veriyorlar, ben onları cüzdanıma koyarken benim paralarıma dokunuyor, mahzuru var mı bunun?” dedi. Evet, gönlümü fethetti benim. İşte o düşünce, o hassasiyet... Birisi emanet bir şey vermiş, onu zarfından çıkarıp da ben elimi sürmem ona. Emanettir çünkü, elim aşındırır onu. Verilecek yer neresi ise oraya verilecek. Beni alakadar etmez o. Siz Cenab-ı Hakk'ın teveccühüne mazhar iseniz şayet, bence o mevzudaki iffetinizle, ismetinizle, samimiyetinizle, emanet duygunuzla hareket etme durumundasınız. Çünkü ALLAH emanetini, emanette emin olanlara tevdi ediyor. Ve buraya kadar arzettiğim bu meselelerin hepsi gördüğünüz gibi birer zelle noktasıdır. Birer kayma n...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:16:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin rüya tabiri,Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin mekke canlı, Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin kabe canlı yayın, Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin Üç boyutlu kuran oku Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin kuran ı kerim, Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin peygamber kıssaları,Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyin ilitam ders soruları, Ahiret sermayenizi dünyada bitirmeyinönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes