> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Değerlerimiz > Kim bir orduyla tek başına savaşabilir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kim bir orduyla tek başına savaşabilir  (Okunma Sayısı 972 defa)
12 Eylül 2011, 15:58:31
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Eylül 2011, 15:58:31 »



KİM BİR ORDUYLA TEK BAŞINA SAVAŞABİLİR?

Mayıs 2010 56.SAYI

Anadolu’nun bir kasabasından kırk kadar kişi şehre alışverişe gider. Ürünlerini satıp ticaret malı ve eşya alarak dönüş yoluna koyulurlar. Ancak üç eşkıya yollarını keserek hepsini soyar. Duyanlar onca kalabalığı, üç kişinin nasıl olup da soyduğuna hayret ederek kervandakilere yüklenirler. Kervandan biri dayanamaz ve durumlarını şöyle açıklar: “Onlar üç kişi beraberdi. Biz kırk kişi yalnızdık.”

Modern çağ bizim bireysel yanımızı beslese de ataların sözünü akıldan çıkarmamak en iyisi: “Birlikten kuvvet doğar.” Limanlara yaklaşırken tonlarca ağırlıktaki gemileri tutan koca halatlar, incecik iplikçiklerin bir araya gelmesiyle oluşur. O iplikçiklerin her birinin kendi başına bir gemiyi limanda tutmaya çalıştığını hayal edin. Kendinden kat kat büyük bir gemi karşısında ne kadar da çaresiz kalırlar, değil mi?
Meleklerin hocası, her türlü ilmi yutmuş, bir o kadar da hilebaz şeytanla, “iplikçik” gibi bedenlerimiz, gönül, akıl ve ilmimizle nasıl başa çıkarız tek başımıza? Ya da tam yakaladık derken başka bir suret, renk ve kuvvetlenmiş yeni bir virüs programıyla yeniden karşımıza dikilen nefsi, kendi başımıza nasıl alt ederiz? Birlikten ayrılmak, yalnız kalmak, binlerce sayıdaki düşmanla tek başına savaşmak gibi. Kim bir orduyla tek başına savaşabilir ki?

SÜRÜDEN AYRILANI KURT KAPAR

Efendimiz (s.a.v) şeytanın tek kalanla beraber, birlikte bulunanlardan ise uzak olduğunu bildirerek ayrılıktan bizleri sakındırır. Cemaate yapışmamızı öğütler ve şöyle uyarır: “Şeytan, Müslümanların cemaatine katılmayıp, muhalefet eden kimse ile beraberdir.” Başka bir hadisi şeriflerinde de birliğe şöyle çağrıda bulunur: “Sürüden uzak kalan koyunu kapan kurt gibi, şeytan da insanın kurdudur. Bölünüp parçalanmaktan sakının, cemaat halinde birleşin, mescitlere koşun!” (Tirmizi)

Abdullah b. Mesud (r.a) buyuruyor ki: “Ey insanlar, sizin taat ve cemaate sarılmanız gerekir. Çünkü onlar, Allah’ın kendisine sarılmanızı emrettiği ipidir. Hiç şüphesiz cemaat ve taat içinde hoşunuza gitmeyen şeyler, ayrılık halindeki güzel bulduğunuz şeylerden daha hayırlıdır.”

KENDİ BAŞIMIZA DAHA İYİ İŞLER YAPABİLECEĞİMİZ YANILGISI

Eğer kendi başımıza daha hayırlı işler yapabilmemiz mümkün olsaydı Allah Teala, kendisinin ipine hep birlikte sarılmamızı emretmezdi; birçok ayet ve hadisle bizi birlik ve beraberlik halinde bulunmaya mecbur kılmazdı. (Ali İmran, 103) Bunun yanında kendi başına daha faydalı işler yapacağım diye topluluktan ayrılıp evine, bireysel hayatına çekilenlerin hemen hemen tamamına yakınını bekleyen son aynıdır: Kaybolmak! Bir arife sorarlar: “Yalnızlık mı, yoksa cemaatte bulunmak mı daha iyi?” diye. Arif der ki: “Yalnızlık güzeldir ama imanı yalnızken muhafaza edebilecek kadar imanımız kamil değil.” Arif bir insan dahi imanının kemalatını yalnız kalabilecek yeterlilikte görmezken biz, nasıl oluyor da kendi başımıza daha iyi şeyler yapacağımızı düşünebiliyoruz?

Genelde şeytan ve nefis hizmet içindeki bazı kişileri, “Bunca işin içinde kendini yeterince yetiştiremiyorsun, ilim öğrenemiyorsun” diye kandırır. Ya da “O insanlar senin kıymetini bilmiyor, bir-iki beden onlara büyüksün türü gururunu okşayan, kibrini besleyen sözleri kulağına fısıldar durur. Bazen de kişinin birilerine, bir şeylere kızmasını veya darılmasını cana minnet bilir, habire kötü düşünceleri körükler. Sonra da sinsi kara yüzüyle, ellerini ovuşturup pusuya yatar adeta.

Hayır topluluğundan ayrılan kişi, kendi başına daha iyi olmayı düşlerken her gün biraz daha boşluğa düştüğünü fark edemez. Karanlık bir tünelde ilerlerken yalancı yansımalarla aldanır. Omuzlarından kalkan yükün(!) hafifliğiyle başlangıçta kendini mesut görür. “Oh”, der “Onca angaryadan kurtuldum.” Kendini iyi bir halde ve yerde sanır. Ama her gün biraz daha, bir zamanlar tutkunu olduğu güzelliklerden adım adım uzaklaştıkça uzaklaşır. Üstelik önceleri bir ferdi olduğu arkadaş topluluğunun içinden gelen uyarılara da sağır ve kör kalır. Ancak sonradan hayatına, ruhuna dolan huzursuzluklarla, sıkıntılarla cebelleşirken bulur kendini. Bazısı bu huzursuzluklarının sebeplerini anlayamadan ömrünü öylece tamamlar. Şanslı olanlar da değerlerine, dostlarına geri döner. Döndüğünde aradaki boşluğu ve huzursuzluklarının nedenini çözer, hangi kıymetlere sırt döndüğünü anlar. Bir zamanlar angarya gördüklerine, değersiz bulduklarına, kandırılıp kullanıldığı düşüncesiyle bıraktıklarına dört elle sarılır.

Hangi olay olursa olsun, ne söylenirse söylensin hayır topluluğundan, salih dostlardan, hayır yolunda bir olunan arkadaşlardan ayrılmamak gerekiyor. Eğer aklımızda şu olursa işimiz daha kolay olur: “Beni bu güzel topluluktan ayırmaya çalışan şeytan ve onun hilelerini tutturmasında kuvvetli yardımcısı olan nefsimdir. Ayrılırsam, alevden ağzını açmış, içine düşmemi bekleyen o ezeli düşmanlara yem olurum. Tek başına onlara karşı koyabilmem mümkün değil. O yüzden beni bu hayır topluluğundan ayrı düşürmeye çalışan sebep hayrıma olamaz.” 

KİMSENİN YERİ DOLDURULAMAZ DEĞİL!

Şunu da aklımızın bir köşesinde tutalım: Kimsenin yeri doldurulamaz değildir. “Ben gidersem işler kalır, onları benden daha iyi kimse yapamaz” düşüncesi, kendine lüzumsuz bir kıymet atfetmek olur.  Hayır topluluğundan oradakilere ceza vereceği düşüncesiyle ayrılan kişi, ancak kendini cezalandırmış olur. Bütünde meydana gelen boşluk dolarken, ayrılan parça kendi başına pek bir anlam ifade etmez; zarar ettiğiyle kalır!..

SEVDİĞİNİN HATIRINA SABRET!

“Hizmet ederken size iftira eden, hakaret edenler olacaktır. Sevdiğinizin hatırına sabredin.” Gavs-ı Sani (k.s)

Rabia SULUK

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kim bir orduyla tek başına savaşabilir
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:15:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kim bir orduyla tek başına savaşabilir rüya tabiri,Kim bir orduyla tek başına savaşabilir mekke canlı, Kim bir orduyla tek başına savaşabilir kabe canlı yayın, Kim bir orduyla tek başına savaşabilir Üç boyutlu kuran oku Kim bir orduyla tek başına savaşabilir kuran ı kerim, Kim bir orduyla tek başına savaşabilir peygamber kıssaları,Kim bir orduyla tek başına savaşabilir ilitam ders soruları, Kim bir orduyla tek başına savaşabilirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes