๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Değerlerimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 11:25:15



Konu Başlığı: Hizmet halkasında öfkeli kişilerle konuşmak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 11:25:15
HİZMET HALKASINDA ÖFKELİ KİŞİLERLE KONUŞMAK

Ağustos 2009 47.SAYI

Birçok ayet ve hadiste öfkeyi yenme hali övülüyor. Fakat ne yazık ki her zaman sakin kalamayabiliyoruz. Hizmet esnasında bile bazen birilerine ya da bir şeylere gözlerimiz dönecek, rengimiz değişecek kadar kızarız. O durumlarda müthiş bir anlatma ve öfkemizi dışa vurma ihtiyacı hissederiz. Bunun yapılmaması gerektiğini bile bile birilerine anlatırız. Çünkü öfkeli kişilerin en yaygın olarak yaptıkları şey, üçüncü kişilerle öfkeye neden olan olay/kişi hakkında bitmek bilmeyen bir enerjiyle konuşmaktır. Öfkelendikleri şey, kalplerden atılamadığı takdirde, takıntı halini de alabilir. Bu durum ise onları; başka bir şeyi düşünemeyecek, işlerini yapmalarına ve normal bir iletişim kurmalarına engel olacak hale sokabilir. Hemen herkes, can sıkıcı, öfkeli, şikayetperver anlatımlara muhatap olmuştur. Peki, bu kişilere karşı nasıl davranmalıyız? Karşımızda hararetle bir şeyler anlatan birine nasıl bir tavır sergilemeliyiz?

Bazen küçük hoşnutsuzlukların birikimi, şiddetli öfkelere sebebiyet verebilir. İnsan bir anda patlayabilir. Uygun ortam bu patlamayı büyüterek kalıcı hale getirebilir; öfkeyi, husumete çevirtebilir. Öfkeli kişilerin olayları sağlıklı ve objektif bir şekilde değerlendirmeleri, doğru ve adil karar vermeleri pek mümkün olmaz. İşte tam da bu noktada o şahsı dinleyecek olana büyük bir görev düşüyor. Uzmanlar, öfkeleri sebebiyle kontrolünü kaybetmiş kişiler karşısında, sakin kalmayı tavsiye ediyor. Öfkeli insanın beyin ve duyguları, öfke anında kapalı devre çalıştığı için vereceğiniz akıl da aslında pek bir işe yaramaz. Öncelikle o şahsın biraz sakinleşmesi gerekir, sözlerinizi duyabilmesi için.

DİNLEYENE DÜŞENLER

Sözlerinizi duyacak duruma geldikten sonra yapmanız gereken şey ise; gerilimi azaltmak, o kasırganın hallaç pamuğu gibi dağıttığı kalbi toparlamak, öfkesini kontrol altına almasına yardımcı olmak ve aklıselimini yitirmiş olana, aklıselimlik; iradesini yitirmişe, irade kontrolörlüğü yapmak; sükunete, hakka ve sabra davet.

Asr suresinde herkesin ziyanda olduğu, ziyanda olmayıp kârda bulunan istisna kişilerin arasında, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin bulunduğu bildirilir. Sabrı tavsiye, kişiyi hareketsizliğe hapsetmek değil, güzel olan davranışa davettir. Öfkeyle aklıselimini yitirmiş insanlar; hakkı ve doğru olanı göremeyip, nefislerine kapılabilirler. İşte o esnada kendilerini birinin dizginlemesi ve tekrar bakışlarını doğru noktaya yönlendirmesi gerekir.

Dinleyene düşen; aklıselimle, vicdanla, sükunetle dinleyip, o insanlara yapıcı tavsiyelerde bulunarak, bozulan ilişkileri sağlamlaştırmak olmalı. Onunla beraber kızmak yerine serinkanlı bir dil kullanmalısınız. Özellikle sözlerimizle ara bozmaktan, fitne çıkarmaktan, çıkan fitneye ortak olmaktan şiddetle kaçınmak zorundayız. O şahısları daha da öfkelendirecek, isyana sevk edecek cümlelerden uzak durmalıyız. Cümle kurarken şuna dikkat etmek lazım: “Bu sözümle; aranın daha da bozulmasına mı, yoksa karşımdaki şahsın sakinleşmesine ve kızdığı şahısla arasını düzeltmeye mi vesile olurum?” Zaten gözü dönmüş bir insana, haklı olsa bile destek olmak durumu daha da karmaşık, çözümsüz hale getirmekten başka bir işe yaramaz çoğu zaman. Bu durum bir nevi, barut haline gelmiş insanları bir çakmak çakıp yakmaya benzer.

Eğer konumunuz gereği meseleden haberdar olmanız gerektiği için dinlemeniz lüzumluysa, meseleyi mümkün olduğunca özet şekilde anlattırın; uzun uzadıya anlatmasına izin vermeyin. Neden? Araştırmalar, kızgınlık duygusunun anlatılarak boşaltılmaya çalışılmasının, öfkeyi daha çok arttırdığını ve sorunu çözme noktasında bir yararı bulunmadığını gösteriyor. Aksine olay/kişi üzerinde durdukça öfke artıyor. Bu nedenle öfke nedeni hakkında çok konuşmak, çok düşünmek öfkeli ve şikayet eden kişinin karşısına geçip onu uzun uzadıya dinlemek, fayda yerine zarar getirir.

Son olarak tekrarlamakta yarar var: Dinleyen olarak; uzlaşmacı, çatışmaları bertaraf ettiren, sorunları hoşgörü çerçevesinde çözüme kavuşturan, olayların olumlu yönlerini göstermeye çalışan, barışçıl ve sakinleştirici bir tavır sergileyen siz olmalısınız. Çünkü öfkeli şahıs bunu yapacak durumda olmayacaktır. Eğer tüm uğraşılarınıza rağmen hakka ve sabra tavsiyeniz duyulmuyorsa, o zaman öfkeli şahıs sakinleşene kadar onun bulunduğu ortamı terk, doğru hareket olacaktır. Çünkü siz uzaklaşana kadar o, takılmış plak gibi aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmaya devam edecektir.

BUNLARI ASLA YAPMAYIN!..

Asla yapılmaması gereken “şeytanın ağza sürdüğü bal”ı yiyerek, oturup o kişinin anlattıklarına katılmak. Anlatılan hele yol gösteren, sözüne kulak verilen pozisyonda biriyse, o kişinin buna özellikle herkesten daha fazla itina göstermesi gerekir. Çünkü öfkeli şahıs ilk hararetli anlatımdan sonra dinleyenin sözlerine kulak kesilir. O sözlerimiz ise, karşımızdaki şahsın kalbini ya yumuşatır, teskin eder ya da hararetini daha da alevlendirir. Akıllıca olan alevin üzerine benzin dökmek değil, su dökmektir.

Ayrıca o şahısların hararetli anlatımlarına katılmak, kabul etmek onlar için teşvik edici olur. Öfkelenerek, istediğini elde edebileceğini görmesi daha sonra da aynı yöntemi kullanmasına yol açabilir.

Rabia SULUK