> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Değerlerimiz > Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor  (Okunma Sayısı 844 defa)
10 Kasım 2011, 17:16:38
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 10 Kasım 2011, 17:16:38 »



Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor

Temmuz 2008 34.SAYI

Sohbet sadece o günkü okumalarla hazırlanılabilecek bir şey değildir. Yine o günkü ibadetlere biraz daha özen göstermekle, mana iklimlerinin kapılarını aralamak da mümkün değil. Gerek ilmi, gerekse manevi birikim, yaşanmış ve yaşanacak her güne muhtaçtır.

Sofilerden biri Gavs-ı Sani Hazretlerine soruyor: “Sultanım, bazen cemaat çok kalabalık olduğu halde yapılan sohbetlerden bir feyiz ve muhabbet alamıyoruz. Bazen de üç beş kişilik bir ortamdaki sohbette daha fazla feyiz ve muhabbet olduğunu görüyoruz. Acaba bunun sebebi nedir?” Gavs Hazretleri cevaben buyuruyor ki: “Bunun üç sebebi vardır, bu üç sebepten biri ya da bir kaçı zuhur ederse, o ortamdan feyiz ve muhabbet kesilir. Ya sohbet eden, kendi nefsinden konuşuyordur. Yani gafildir. Varlık duygusu ile konuşuyordur. Allah’ın rahmetine, sadatın himmetine yönelmemiştir. Ya da cemaat, aynı şekilde gaflet içindedir ve adabı gözetmeksizin mecliste bulunmaktadır. Yani kalpler dağınık, beklentiler farklıdır. Allah’ın rahmetine, sadatın feyzine yönelmemişlerdir. Veyahut cemaat, sohbette geçen konularda birbirlerinin eksiklerini görme gayreti içindedir. Yani şu şunun eksiği, bu da bunun eksiği gibi düşünerek herkesin topu birbirine atmasıdır.” Sonra durur ve üçüncü nedene işaretle buyurur ki: “Vallahi biz bundan nefret ediyoruz.”

Buradan anlaşılıyor ki feyiz, rahmet ve fayda sağlayacak bir sohbet için anlatanın da, dinleyenin de bazı edeplere riayet etmesi gerekiyor. Sohbet edenin öncelikle kalbini dağınıklıktan kurtarıp, varlık duygusundan sıyrılarak eneyi bir kenara bırakması gerekir. Anlatılan şeyin yerine ve zamanına dikkat etmelidir. Zira her doğru her yer ve zamanda söylenemez. Süfyân bin Uyeyne yeri gelmeden, muhatabını bulmadan ilim ve hikmet anlatmayı uygun bulmaz ve Hz. İsa’nın şu sözünü nakleder: “İlmin de ehli vardır. Onu ehlinin gayrısına verirsen zayi etmiş olursun, ehlinden esirgersen ihanette bulunmuş sayılırsın.” Aynı konu hakkında Mevlana Celaleddin Rumi de “Denizi bir kaba döksen, kabı ancak büyüklüğü kadar suyla doldurabilirsin” der. Bir konu muhataplara ne kadar iyi aktarılırsa aktarılsın, onların bilgi ve anlama seviyeleri kadar anlatılmış olunur.

Sohbet için birikiminiz ve hazırlığınız olsun

Sohbet sadece o günkü okumalarla hazırlanılabilecek bir şey değildir. Yine o günkü ibadetlere biraz daha özen göstermekle, mana iklimlerinin kapılarını aralamak da mümkün değil. Gerek ilmi, gerekse manevi birikim, yaşanmış ve yaşanacak her güne muhtaçtır.

Sohbet edenin tefsir, hadis, siyer, İslam tarihi, tasavvuf gibi İslami eserleri okuması; felsefe, sosyoloji, edebiyat gibi diğer ilimlerde bilgi sahibi olması da fayda sağlar. Böylece belli bir fikri zenginliğe ulaşabilir. Ayrıca sohbet eden, daima kendini yenileyip geliştirmeli ve kendini tekrara düşmemeli. Her zaman söyleyebileceği yeni bir sözü bulunmalı.

Yine bir konuda sırf ne kadar fazla bilgiye sahip olduğunu gösterebilmek için, konuşmalar yapmaktan kaçınmalı. Çünkü bu hal dinleyenlerde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi, onları sıkar. Aynı şekilde uzun, anlaşılmaz ve tekrar cümleler kurmaktan da kaçınmak gerekir.

Bir başka önemli husus sohbet edenin her sözüne özen gösterme lüzumudur. Sözlerini muteber ehl-i sünnet kaynaklarına dayandırması gerekir. Ayrıca aynı konuyu birkaç kaynaktan araştırması konuya hakimiyetini sağlar. Diğer bir husus da dinleyenler arasında tartışma ya da fitneye kapı aralayabilecek hususlarda, iyice düşünmeden konuşmamaya dikkat etmektir.

Sohbet görevi, “hizmet nimettir” şuur ve ihlasıyla yapılmalı. Her şeyden önce peygamberlerin, evliyanın işiyle vazifelendirilmeyi bir lütuf ve manevi kazanç kapısı olarak görmeli. Hasan Basri Hazretleri Allah’ın, rahmetiyle muamele ettiği kullarına iyiliği yaklaştırdığını, kötülüğü ise uzaklaştırdığını söyler. O yüzden insanların arasında hayırlı bir vazifeyle bulunmayı bir nimet ve rahmet bilmeli.

Öte yandan vesilemizle hidayete erecek insanlar bizim için ne kadar büyük bir kazançsa, şahsımız sebebiyle yoldan uzaklaşanlar da o ölçüde büyük bir vebaldir. “Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi...” (Ali İmran, 159) ayeti kerimesinde, mana itibariyle ifade olunduğu gibi sertlikten kaçınarak, büyük bir sabır ve müsamaha ile etraftakilere muamele edilmeli.

Doğru hedeften sapmayın

Önemle belirtilmeli ki insanlar arasında itibar görmek, maddi bir şeye kavuşmak ya da keramet sahibi olmak gibi niyetlerden uzak durulmalı. Hedefe sadece Allah’ın (c.c) rızasını alarak hareket etmek çok önemli. Abdurrahman-i Taği Hazretleri, sözün etkisini yitirmesine neden olan sebepler arasında baş olma sevdasını da sayar. Allah’tan başka niyet ve amelsiz ilim söze dinlenme ve amele çevrilebilme etkisini kazandıramaz. Allah’a gidilen yolu düz bir yol, niyeti de direksiyon olarak kabul edersek, direksiyondaki hafif kırılma bile belli bir mesafeden sonra kişiyi yoldan çıkaracaktır. Direksiyondaki o hafif sapma başlangıçta fark edilmese bile, yoldan çıkıldığında o sapmanın ne büyük bir netice verdiği görülür.

Bunlardan başka, insanlarla amel, ilim, hizmet noktasında mukayeselere girişmek de zarar verir. İnsanları bırakıp kendine ait kusurları görmeli. Ahlâkı her an biraz daha düzeltme gayretine girilmeli. Her adımın sadece Allah rızası için atılması ve her nefesin O’nun için alınması insanı hedefe ulaştıracaktır.

Şuna da vurgu yapmak gerekir ki, başlangıçta gerçekten halisane niyetlerle yola çıkan kişilerin sonraki niyet sapmaları durumunda ikram olarak bir balans ayarı görme ihtimalleri yüksektir. Örneğin sohbetiniz rağbet buldu ve sizde kendini beğeniş hali mi zuhura başladı? Büyük ihtimalle diğer sohbetinizde aradığınızı bulamayacaksınız. Tam zamanında gelen uyarıyla, çukurlarda yuvarlanırken kendinizi uçuyor sanmanıza engel olunacaktır. Ne lütuf!

Rabia SULUK

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:05:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor rüya tabiri,Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor mekke canlı, Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor kabe canlı yayın, Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor Üç boyutlu kuran oku Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor kuran ı kerim, Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor peygamber kıssaları,Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor ilitam ders soruları, Emeksiz Yemek Olmadığı Gibi Sohbet de Olmuyor önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes