> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Cuma Vaazı > İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem  (Okunma Sayısı 1564 defa)
12 Mayıs 2010, 02:20:41
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Mayıs 2010, 02:20:41 »



İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem (Vaaz)


İnsanoğlu yaşamı tek başına geçirebilecek bir şekilde yaratılmamıştır. Bunun aksine insan sosyal bir varlıktır ve kendisinden başka bir varlığa, hele hele bir başka insana muhtaçtır. Nitekim “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözümüz bu hususu ne kadar da güzel vecizeleştirmiştir. Bu muhtaçlık ise, sadece maddi alanlarda değil manevi alanlarda da söz konusudur. Nasıl ki, kendimizde bulunmayan maddi bir şeye ihtiyaç duyuyorsak, sevgi, muhabbet, dostluk, vb. gibi manevi alanlarda da bir başka insana ihtiyaç duymaktayız.

  Yüce Rabbimiz insanoğlunu sadece bir Ademden meydana getirmemiş, Ademle beraber Havva’yı yaratarak beraberliğin ve birlikteliğin ilk başlangıcını oluşturmuştur. Bu durum Kuran-ı Kerimde şöyle bildirmektedir.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”[1] Bu dünyada yaşam bulmuşsak, diğer yaşam bulanlara da saygı göstermek ve kendilerini rahatsız edecek davranışlardan kaçınmak mecburiyetindeyiz. İslam Dini’de kendi müntesipleri arasında manevi bir kardeşlik geliştirmekle kalmamış, aynı toplum içinde yaşayan ve kendi dinine inanmayan insanlar içinde hak ihlallerini yasaklamıştır. 

İslam Dini Birlik ve beraberliğe çok büyük önem vermiştir. Getirilen ilkelerin hepsinde toplum faydası da amaçlanmıştır. İslam Diniyle getirilen emirler ve yasaklar iyice incelendiği zaman sadece bireyin mutluluğunu hedefleyen bir özelliğin olmadığı, bununla beraber toplum yapısına da birçok fayda verilmek istediği gözlenebilmektedir. Alkol, zina, adam öldürme, faiz, rüşvet, vb. gibi haramlar, yalan, alaya almak, iki yüzlülük, koğuculuk, gıybet, suizan, kibir, haset, bencillik vb. çirkin ahlaki davranışlar sadece bireye değil, topluma zarar veren unsurlardır. Namaz, oruç, zekat, hac vb. gibi ibadetler ile, doğruluk, emanete riayet, temizlik, cömertlik, sabır, haya, tevazu, kanaat, tevekkül vb. gibi ahlaki güzellikler bireye dünya ve ahiret mutluluğu getirdiği gibi topluma huzur sağlamaktadır.

Beraber yaşadığımız birçok insan grubu vardır. Öncelikle bir aileden dünyaya geldik. Bu vesile ile bir aile birlikteliğimiz var. Ayrıca eğer evli isek, o zamanda eş ve çocuklardan oluşan başka bir beraberliğimiz var demektir. Aileden başka aynı mahallede yaşıyorsak komşuluk birlikteliğimiz, aynı toplumda yaşayanlar arasında toplumsal birlikteliğimiz ve aynı dine inanan insanlar arasında da ayrı bir din birlikteliğimiz mevcuttur. Yüce Dinimiz bütün bu birlikteliklerde ahlaki ilkeler getirmiş ve kendisinden razı olacağımız dünya ve ahiret mutluluğunu, birlikte yaşadığımız insanlarında rızasına bağlamıştır.

Sevgili Peygamberimiz İnananlar arasında bulunması gereken birlikteliği şu benzetmeyle bizlere aktarmıştır.

 مثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وتَرَاحُمِهِمْ وتَعاطُفِهِمْ ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَداعَى لهُ سائِرُ الْجسدِ بالسهَرِ والْحُمَّى

“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”

Beraber yaşadığımız en önemli birliktelik aile birlikteliğidir. Aile toplumun en temel yapı taşı ve toplumun en vazgeçilmezlerindendir. Aile sadece anne-babanın kendi arzu ve isteklerini gerçekleştirmek için kurdukları bir husus değildir. Aile, hem madden hem de manen sağlıklı bireylerin yetişmesine ve bunun sonucunda da insan soyunun devam etmesine ve topulumun sıhhatli bir şekilde yol almasına katkı sağlayan en önemli birlikteliktir. Gayri meşru ilişkiler sonucunda meydana gelen birlikteliğin adı ise aile olamaz. Bu sebeple Sevgili Peygamberimiz ailenin meşru yollardan kurulmasını tavsiye edici hadisler bizlere aktarmıştır. “Ey gençler topluluğu, sizlerden kimin evlenme külfetine gücü yeterse evlensin! Çünkü evlenme, gözü (haramdan) son derece men edicidir. İffeti de o oranda koruyucudur. (Evlenme masrafına) gücü yetmeyen kinişe-de (nafile) oruç tutsun. Çünkü şüphesiz oruç, şehvet için kuvvetli bir kırıcıdır.”[2]

Birlikte yaşam sürdürdüğümüz ailede ise bireyler kendilerine düşen yükümlülükleri yerine getirdikleri müddetçe güzellikler ve mutluluklar ortaya çıkacaktır. Bu sebeple, hayatın birlikte en mutlu bir şeklide geçirilmesi ise, ancak eşlerin birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmekle sağlanacağı unutulmamalıdır. Koca, eşi ile güzel geçinmeli, eşini aldatıcı haram yollara girişmemeli, onu korumalı, onun nafakasını (yeme-içme, giyim ve barınma) karşılamalı, kendisine karşı her zaman doğru olmalıdır. Kadın ise, kocasının dine ve benliğine uygun olan emirlerini tutmalı, onun namus ve şerefini korumalı, bulunduğu hale kanaat etmeli, kocasının gücü nispetinde isteklerde bulunmalı, eşini günaha sevk edecek isteklerden uzak durmalı, israftan kaçınmalıdır.

Ana-baba’nın kendilerine karşı sorumlulukları olduğu gibi çocuklarına karşı sorumlulukları vardır. Ailesinde ister erkek ister kız olsun ayrım yapılmadan her bir çocuğun, düzgün bir yaşam, eğitim ve öğretim, işkenceye maruz kalmama, kötü ortamlarda bulundurulmama, küçük yaşlarda ve zor şartlarda çalıştırılmama, sıcak bir aile ortamında hayat sürme ve erkek kız ayrımı gözetilmeksizin kendilerine karşı adaletli davranılma gibi hakkı vardır. Bu haklardan başka onların ahlaki eğitimi de ihlal edilmeli, milli ve manevi değerlere bağlı birer insan yetiştirmeye özen gösterilmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz

مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ

 “Hiçbir anne-baba çocuğuna edep ve terbiyeden daha iyi ikramda bulunmamıştır.”[3] buyurarak, ana-babanın çocuklarına karşı sorumluluklarının sadece yeme-içmeyle sınırlı olmadığını onların ahlakı gelişmelerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini  ifade etmektedir.

Çocuklarda kendilerinin dünyaya gelmesine vesile olan ve kendilerini yetiştirmek için emek besleyen ana-babalarına karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bunun içindir ki Allah Teâlâ kendisine ibadetten sonra ikinci derecede anne ve babaya iyilik yapılmasını emretmiş, şöyle buyurmuştur. “Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine “öf" bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve. ''Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et” diyerek dua et"[4] İslam Dinimizin emri olan ve toplum örfümüzün en temel unsurlarından olan ana-babamıza karşı göstereceğimiz sevgi ve saygı, aile içindeki birlikteliğimizin bölünmemesi açısından en önemli hususların başında gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin şu hadisini hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Efendimiz şöyle buyurmaktadır.

رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ

“Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”[5]

Sosyal hayatta dikkat edilmesi gereken birlikteliklerin biriside akraba ilişkileridir. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddi ve manevi yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korunması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. Akraba arasındaki bu ilişkiye “Sıla-i Rahim” denmektedir. Akrabalık bağlarının koparılmaması, hakka ve hukuka riayet etmek şartıyla ister maddi isterse manevi ilişkilerin korunup gözetilmesi İslam Dininin üzerinde durduğu konuların başında gelir. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Rızkının geniş ömrünün uzun olmasını arzu eden (akrabalarını ziyaret etsin) onlarla olan bağlantısını devam ettirsin.”[6]  Bugün özellikle şehirleşmenin, maddeye ve menfaate önem vermenin getirmiş olduğu aileler arasındaki soğukluğu, hatta parçalanmaları ve akrabalar arasındaki bağların yeniden canlılaştırmak kendi menfaatimize olacaktır. Çünkü biz insanız. Sevinçlerimizi paylaşmakla çoğaltır, üzüntülerimiz paylaşmakla azaltırız. Bu sebeple ana-babımızı, akrabalarımızı ve huzurevinde unuttuğumuz büyüklerimizi yeniden hatırlamalı onlara el uzatmalıyız.

Aileden başka bir birlikteliğimiz vardır ki; aile kadar önemli bir birlikteliktir. Buda toplum birlikteliğidir. Toplumumuzda yaşayan bütün insanlar için birlik ve beraberliği sağlamak üzerimize düşen vazifelerdendir. Bu vazifeye gerçekleştirmenin en önemli yolu ise insan haklarına saygı duymaktır. İnsan hakları, diline, dinine, ırkına cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın insana insan olduğu için tanınan hakların genel adına denmektedir. Bütün canlıların elde ettiği en temel hakların başında yaşam hakkı gelmektedir. Yüce Dinimiz yaşam hakkına önem vermiştir. Nitekim bir ayette şöyle buyrulmaktadır.

مَن قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعاً وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعاً

 “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.”[7]

Dikkat etmemiz gereken haklardan biride din hakkıdır. Hangi dine inanıyorsa inansın hangi farklı görüşleri benimserse benimsesin hiçbir insan inandığı bir dinden diğerine geçmeye zorlanamaz. Kur’an-ı Kerim bu hususu bize şöyle hatırlatır. “Allah sizi, din konusunda sizinle sav...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem
« Posted on: 19 Nisan 2024, 19:07:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem rüya tabiri,İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem mekke canlı, İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem kabe canlı yayın, İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem Üç boyutlu kuran oku İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem kuran ı kerim, İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem peygamber kıssaları,İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem ilitam ders soruları, İslam Dininin Birlik ve Beraberliğe Verdiği Önem önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes