๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Cuma Hutbesi => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Mayıs 2010, 01:14:06



Konu Başlığı: Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Mayıs 2010, 01:14:06
MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI  
Muhterem Müslümanlar!

Biz Türklerin sevinç ve neşesini bütün islâm âlemiyle paylaştığımız bayramlarımız olduğu gibi, milletçe kutladığımız, tarihimizin mutlu günlerinin hatırasını yaşadığımız milli bayramlarımız da vardır. Bu bayramlardan biri ve belkide en önemlisi 23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramıdır. 23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulduğu, Büyük Türk Milletinin, esir edilemiyeceğini bütün dünyaya haykırdığı bir gündür. Onun için bayram yapıyoruz. Bu bayrama Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı ismini verdik. Çünkü o gün milli hakimiyetimizi elde etme günüdür. Bu hâkimiyeti bugünün küçükleri, yarının büyükleri olan çocuklar koruayacak ve devam ettireceklerdir.

Çocuklar bir milletin istikbâlidir, ümididir, her şeyidir. O halde, yarınımızı ellerine teslim edeceğimiz çocuklarımızı, bugünden en iyi şekilde yetiştirmek dini ve milli bir görevimizdir. Onları kendimizin yaşadığı devire göre değil, onların yaşayacakları zamana göre hazırlamalı, eğitmeli, talim ve terbiyelerine ihtimam göstermeliyiz. Körpe dimağlarına müsbet ilimleri yerleştirirken, ruh cephelerini de ihmal etmemeli, dini terbiye ile kalplerinde Allah sevgisi ve Peygamber muhabbetini tutuşturmalıyız. İnsan ruh ve bedenden meydana gelmiştir. Dünya ve ahiret saadetinin tam olması için insanın her iki cephesinin tamam olması gerekir.

Aziz Müslümanlar!

Vatanımızın ve milletimizin geleceği çocuklarımızın dini, milli ve ahlaki yönlerden çok iyi yetiştirilmesine bağlıdır. Bu itibarla çocukların dini ve milli kültürümüze bağlı, vatan ve millet sevgisiyle dolu olarak yetiştirilmeleri her anne-babanın başta gelen kutsal görevidir.

Anne-baba, çocuğu dövmeden, kızıp azarlamadan sevgi, şefkat ve terbiye ile yetiştirmelidir. Çocuk sütten kesilip de yavaş yavaş etrafını tanımağa, hafızası gördüklerini zabt etmeye başladığı zaman, ana-baba ve etrafındakiler çok dikkatli olmalıdır. Zira bu çağda çocuğun hafızası doldurulmamış bir kaset gibidir. Gördüğünü, işittiğini hemen alır. Ona daima güzel sözler, sevimli, iyi şeyler gösterilmelidir. Çocuğun pek tabi olan yaramazlıklarına, sabırla karşı koyarak, onu azarlamamalı, korkutmamalı ve hele hiç dövmemeliyiz.

Çocuk, sık sık, olur olmaz şeylerden dolayı azarlanırsa, korkutulursa hassasiyeti, izzet-i nefsi rencide olur. Vurdum duymaz, nasihat dinlemez, pişkin, hiçbir şeye aldırmaz bir tip olarak yetişir. Çocuk biraz daha büyüyüp, kendini idrake başladığı sıralarda, tatbik edilecek en iyi, en güzel, en tesirli terbiye; analarının, babalarının bizzat ve bilfiil örnek olmalarıdır. Çocukların edinmeleri arzu edilen güzel itiyatlar, iyi hareketler, ancak örnek olmak yoluyla onlara kazandırılabilir. Onların yanında katiyyen kavga etmemeli, şaka olarak dahi olsa, edebe, ahlaka aykırı sözler sarf etmemelidir.

Aziz Mü'minler!

Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz..." buyurmakta, Peygamberimiz (s.a.v.)'de çocuklara yüzme, binicilik, atıcılık, güreş ve benzeri spor faaliyetleri öğretmeyi tavsiye etmektedir. "Gençliğini, zamanını boş ve eğlenmekle geçirenler, ihtiyarlığını ağlamakla, pişmanlıkla ve el açmakla geçirirler" vecizesi ne kadar güzeldir. Çocukları, gençleri ve milletin geleceğini böyle bir akıbetten korumak hepimizin görevidir.

Milletimizin geleceği için taşıdıkları büyük önem dolayısıyla çocuklara atfedilen bu milli bayramımız, bizlere onları daha mükemmel şekilde yarınlara hazırlama azmini veriyor ve çocuklarımızı bütün cephel2riyle ilerdeki büyük görevlere hazırlanır görmekten gurur ve sevinç duyuyoruz.