๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Cuma Hutbesi => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 18 Mayıs 2010, 01:03:11



Konu Başlığı: Hicret
Gönderen: Zehibe üzerinde 18 Mayıs 2010, 01:03:11
HİCRET

Kıymetli Mü'minler!

Önümüzdeki 26 Mart Pazartesi günü Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinin 1422. yılını idrak etmiş olacağız.

İnsanlığın yaratılış gayesini, ahiret inancını yitirdiği, insanî değerlerini kaybettiği, şirke, zulme ve her türlü ahlaksızlığa saplandığı bir dönemde Yüce Rabbimiz, Hz.Muhammed (A.S.)'ı son peygamber olarak göndermiştir.

Aziz Mü'minler!

Hz. Peygamber'in gönderilmesiyle ölmüş kalpler dirildi, porsümüş vicdanlar merhamete kavuştu, insanlık, iman sayesinde yolunu düzelterek, yeniden huzur buldu. Ancak Mekkeliler bu ilahi rahmetin değerini gereği gibi kavrayamadılar, 13 yıllık tevhid mücadelesinin sonunda, ona inanan bir avuç Müslümana kendi memleketlerinde yaşama hakkını çok gördüler.
Yüce Kitabımızda şöyle buyurulmuştur: "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır."[1] Nihayet Allah, Habibine vahyederek Medine'ye hicret etmelerini bildirmiştir.

Sevgili Peygamberimiz de Peygamberliğinin 13. yılında ashabıyla beraber, yurtlarını, mallarını, hatta sahabeden birçoğu anne, baba, eş ve çocuklarını bırakarak Medine'ye hicret etmek zorunda kaldılar. İlahi nura susayan gönüller tarafından cihanşümul bir misafir olarak karşılanan Peygamberimiz'e, Ensar ve Muhacirlerin sergiledikleri dostluk, kardeşlik ve fedakarlığın bir benzerine tarih henüz şahit olmamıştır.

Bu müstesna olay Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmıştır:

"İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler; muhacirleri barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır."[2]

Aziz Müslümanlar!

Hicretten 17 yıl sonra Hz. Ömer'in halifeliği döneminde Hz. Ali'nin teklifiyle bu yolculuk, Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

Hicret; Hak'kın batıla galip gelmesi ve islamı tümüyle yaşamanın azmidir.

Hicret; tevhid inancının kalplerde kökleşmesinin, gerektiğinde mallardan ve canlardan feragat etmenin sembolüdür.

Hicret; Ensar ve Muhacirinin sergiledikleri dostluk ve kardeşliğin, milli birlik ve bütünlüğün en güzel timsalidir.

Hicret; İlk müslümanların inançları uğruna gösterdikleri fedakarlığın doruk noktasıdır.

Hutbeme hicretle ilgili bir ayet mealiyle son veriyorum:

"... Onlar hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım..."[3]

[1] Saf 61/8
[2] Enfal 8/74
[3] Al-i İmran 3/195