๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Coğrafya Dünyası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 20 Temmuz 2009, 15:21:32



Konu Başlığı: Yeryüzünü ibadethane bilmeliyiz
Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Temmuz 2009, 15:21:32
(http://www.risalehaber.com/images/news/57925.jpg)

KSÜ Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürbüz, insanların, doğayı bir ibadethane gibi görmelerini sağlayarak çevre kirliliğinin önüne geçilebileceğini söyledi

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) ve TÜBİTAK işbirliği ile hazırlanan Kahramanmaraş Doğa Eğitimi Projesi, Osman Tekinel Konferans Salonu'nda başladı. Açılış konuşmasını yapan Proje Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gürbüz, proje ile doğayı bir laboratuar olarak kullanarak, insanlara doğayı sevdirmeyi ve böylelikle çevresel sorunları engellemeyi amaçladıklarını ifade etti. İnsanoğlunun bencil olduğunu anlatan Gürbüz, "İnsanoğlu hep doğadan alır, ancak doğaya hiçbir şey vermez. Vermediği yetmez, hatta doğayı bozar. Yani hem doğayı sömürüyor, hem de bozuyor. Bu nedenle bir doğa eğitimine ihtiyaç var. Biz de doğayı bir laboratuar olarak kullanarak, evrendeki düzenin ve mekândaki ekosistemlerin işleyişini anlatmak istiyoruz." diye konuştu.

İnsanların doğayı ibadethane gibi görmeleri gerektiğine vurgu yapan Gürbüz, "Dünyada bazı ülkeler vardır, baktığınızda yolları pis ve çöp doludur. Ancak İbadethanelerine, evlerine baktığınızda tertemizdir. İşte bu nedenle biz doğayı, insanların ibadethanesi veya evi olarak görmelerini sağladığımızda doğa da sevilecek ve temizlenecektir. Bu sıkıntıları da ancak eğitimle, insanlara karşı iyi bir doğa eğitimi ile aşabiliriz." şeklinde konuştu.

Bediüzzaman Said Nursi diyor ki...

"Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrab, Medîne bir minber; o bürhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imâna imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyâya reis, bütün evliyâya seyyid, bütün enbiyâ ve evliyâdan mürekkeb bir halka-i zikrin serzakiri; bütün enbiyâ hayattar kökleri, bütün evliyâ tarâvettar semereleri bir şecere-i nurâniyedir ki, herbir dâvâsını, mu'cizâtlarına istinad eden bütün enbiyâ ve kerâmetlerine itimad eden bütün evliyâ tasdik edip imza ediyorlar. Zîrâ, o "La İlahe İllâlah" der, dâvâ eder. Bütün sağ ve sol, yani mâzi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nurânî zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icmâ ile mânen "Sadakte ve bil hakkı Netakte" derler. (Sözler, On Dokuzuncu Söz)"