๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Coğrafya Dünyası => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mayıs 2009, 13:38:17



Konu Başlığı: Okyanus dibindeki madenler kullanılabilecek
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mayıs 2009, 13:38:17
Şimdiye kadar okyanusun dibinde işlenmeden duran madenlerin çıkarılması gündeme geldi, peki ya okyanus altındaki yaşam?

Yeni Gine'de yürütülen bir proje, okyanusların derinliklerindeki bakır, gümüş, altın, çinko ve kurşun gibi madenlerin dünya tarihinde ilk defa işlenebilmesini olanaklı hale getirebilir. Ancak bilim adamları, geliştirilen yeni teknik ile okyanus dibindeki hayatın tehdit edilme ihtimalinden endişeleniyorlar.

Bilim adamlarının ortak düşüncesi, deniz altı madenciliğinin geliştirilirken, kullanılan yöntemin ne kadar zor olsa da, okyanus dibi yaşamını tehdit etmeyecek şekilde geliştirilmesi gerektiği yönünde.


(http://media1.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Teknoloji/Bilim%20ve%20Uzay/090402-deniz-madeni.widec.jpg)

ABD'de Cape Cod adasında biraraya gelen 20 ülkeden temsilciler, deniz tabanındaki maden cevherlerini işlerken, su altı yaşama zarar vermemenin yollarını araştırıyorlar. 2 metreye uzunluğa sahip su altı solucanlarından kör karideslere kadar binlerce bilinmeyen türe ev sahipliği yapan su altı toprağı, canlı çeşitliliği henüz tamamen ortaya çıkarılmamış bambaşka bir ekolojiye sahip.

Okyanus madenciliği hakkındaki konferans serisini düzenleyen Woods Hole Deniz Bilimi Kuruluşu jeolojistlerinden Maurice Tivey, mevcut riskle ilgili "Doğrusunu söylemek gerekirse, burada var olan hayat formları gerçekten kendine münhasır. Henüz her şeyi keşfetmiş değiliz, çalışmalarımızı yaparken gözlerimizi dört açmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

Bilim insanları, uzun bir süredir deniz dibinde bulunan "siyah duman tütücü" olarak da bilinen bazı hidrotermal ağızların etrafında metallerin saf konsantrasyonlarının bulunduğunu biliyorlar. Bu hidrotermal ağızlar, yüksek sismik aktivitenin bulunduğu Atlantik okyanusunun ortası ve Pasifik okyanusunun volkanik "Ateş Çemberi" bölgesinde bulunuyorlar. Burada bulunan fay tabakaları, deniz suyunun volkanik bölgerlerin içine girerek ısınmasını sağlıyorlar. Yüksek sıcaklığa ulaşan su, volkanik kayaların etrafında bulunan minarelleri süzerek içine katıyor.

Sonuç olarak, su yüzüne püskürecek kadar ısınmış hale gelen su, içinde bulunan minerallerle birlikte yüzeye yaklaştıkça soğuyarak, eriyik durumda olan minerallerin katılaşmasıyla kullanılabilir madenleri oluşturmuş oluyor.

Şimdiye kadar 200 aktif siyah duman tütücü bulan bilim insanları, bunların arasından sadece 10 maden deposunun madencilik yapmaya uygun yoğunlukta mineral bulundurduğunu saptadı. International Seabed Authority (ISA - Uluslararası Denizyatağı Otoritesi) tarafından üretken olarak belirlenen depolar, her ne kadar bulunması zor olsa da, verimli maden yatakları olarak nitelendiriliyor.

ISA, yayınladığı raporda, her bir madenin 100 milyon ton ağırlığa ulaşabileceğini ifade ediyor.

Colorado Maden Fakültesi öğretim görevlilerinden Rod Eggert, "Bu noktalarda bolca maden bulunduğunu, verimli bir toplama yapılabileceğinizi biliyoruz" diyor ancak ekliyor, "Metal madenlerine olan yüksek talep, deniz tabanında amansız bir rekabet oluşturabilir, bu durum özellikle gelişmekte olan ekonomilerin hızlı ihtiyaçları ve düşük maliyetle çevreyi önemsemeden girişebilecekleri faaliyetlerle, deniz tabanındaki hayatı tehdit edebilir".

Atlantik okyanusunun ilk hidrotermal ağızlarını 1980'li yıllarda keşfeden Rutgers Üniversitesi'nden Peter Rona, ağızların etrafındaki bölgelerin "dünyanın herhangi bir bölgesi değil, sanki başka bir gezegenmiş gibi" olduğunu belirtiyor. Burada yaşayan yaratıkların ayak büyüklüğünde istridyeler, insan boyunda su solucanları ve gözü olmayan karidesler olduğunu söylüyor.

Rona'ya göre, burada bulunan hayvan türleri, dünya üzerindeki yaşamın kökeni hakkında daha ayrıntılı bilgiyi, başka hiçbir yerde bulunamayacak kadar farklı şekilde verebilir. Bu yüzden, bu tip madencilik hareketlerinin oldukça özen gösterilerek yapılması gerekiyor.

"Madenciliğin ilerlemesi gerekiyor, bu yapılırken çevrenin dokunulmadan bırakılması, korunması gerekiyor" diyen Rona, sözlerini şöyle devam ettiriyor: "Bu büyük bir meydan okuma, ancak yapılabilir".