๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cenaze kitabı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mart 2011, 21:16:54



Konu Başlığı: Taziye ve ona bağlı olarak yapılan diğer işler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mart 2011, 21:16:54
TAZİYE VE ONA BAĞLI OLARAK YAPILAN  DİĞER  İŞLER



›-104-   Kabirlerin yanında taziyede bulunmak. (İbn Abidin, I, 843)

 

›-105-  Taziye için bir mekanda toplanmak. (Zadu'l-Mead, I, 304; el-Feyruz Abadi, Sıfru's-Saade, s. 57, el-Kasımi, Islahu'l-Mesacid mine'l-Bıdai ve'l-Avaid, s. 80-181)

Ayrıca bk. 110 nolu mesele.

 

›-106-  Taziyenin üç gün ile sınırlandırılması. (Bk. 113. mesele)

 

›-107-  Ölünün evine bırakılan yaygıların taziye için gelenlerin oturması için alınmayıp bırakılması. Onlar bu yaygıları yedi gün geçene kadar orada bırakırlar. Ondan sonra oradan kaldırırlar. (el-Medhal, III, 279-280)

 

›-108-   "Allah ecrini arttırsın. Sana sabretmeyi ilham etsin. Bize de, sana da şükretmeyi nasib etsin. Şüphesiz bizim canlarımız, mallarımız, ailelerimiz, çolukçocuğumuz yüce Allah'ın bize huzurlu olmak üzere bağışladığı şeylerden ve onun bize emanet verdiği şeylerdendir. Kaybettiğinle Allah gıbta ve sevinç ile seni faydalandırdı, büyük bir ecir vererek onu senden aldı. Eğer sen onun ecrini Allah'tan beklersen sana salât, rahmet ve hidayet vardır. Onun için sabret, sakın senin tahammülsüzlüğün senin ecrini boşa çıkarmasın, o takdirde pişman olursun. Şunu da bil ki sabırsızlık hiçbir şeyigeri çevirmez, hiçbir kederi önlemez ve gelecek olan da gelmiş gibidir." Sözleriyle taziyede bulunmak.”[20] [21]

 

›-109-  "Şüphesiz Allah'ın yanında her musibet için bir teselli, elden kaybolan herbir şey için onun yerini tutacak başka bir şey vardır. Onun için sadece Allah'a güveniniz, yalnız O'ndan ümit ediniz. Asıl mahrum kişi Allah'ın mükafatından mahrum kalandır."

 

›-110-  Ölenin ailesinden yiyecek ziyafeti kabul etmek. (Telbisu İblis, 341; İbnu'l- Humam, Fethu'l-Kadir, I, 473; el-Medhal, III, 275-276, İslahu'l-Mesacid, 181; Ayrıca bk. 114. mesele)

 

›-111-  Birinci, yedinci, kırkıncı ve sene-i devriyesi gününde ölen için ziyafet hazırlamak. (el-Hadimi, Şerhu't-Tarikati'l-Muhammediyye, IV, 322; el-Medhal, II, 114, III, 278-279)

 

›-112-  Ölümün sonrasındaki ilk perşembe günü ölenin akrabalarından yemek

ziyafeti almak.

 

›-113-  Ölünün akrabalarının yemeğe davetlerine icabet etmek. (İmam Muhammed Birgivi, Cilau'l-Kulub, 77)

 

›-114-  Malum üç gece yemek sofrasını ancak koyan kimse kaldırır demeleri. (el-

Medhal, III, 276)

 

›-115-  Yedinci günde Zeladiye denilen (bir çeşit hamur tatlısı) yapmak yahut onu ve onunla beraber yenilecek şeyleri satın almak. (el-Medhal, III, 292)

 

›-116-  Öldüğü gün yahut daha sonra yemek yapılmasını, ziyafet verilmesini, ruhuna Kur'ân okuyan yahut onun için tesbih ve tehlil getiren kimselere belli miktarda bir paranın verilmesini vasiyet etmek. (et-Tarikatu'l-Muhammediyye, IV, 325)

 

›-117-  Kabrinin yanında kırk gece yahut daha fazla ya da daha az gece birtakım

kimselerin gecelemesini vasiyet etmesi. (Aynı eser, IV, 326)

 

›-118-  Kur'ân-ı Kerim'in okunması yahutta nafile namaz kılınması yahut tehlil getirilmesi yahut Peygamber (s.a)'a salavat getirilmesi ve bunların sevabının vakfedenin yahut onu ziyaret edenin ruhuna hediye edilmesi amacıyla vakıflar tesis etmek. (Aynı eser, IV, 323)

 

 

›-119-  Ölenin velisinin birinci gece geçmeden mümkün olan bir şekilde tasaddukta bulunması. Eğer sadaka verecek bir şey bulamazsa iki rekat namaz kılar, bu iki rekatin herbirisinde fatiha ve ayete'l-kürsi'yi bir defa, tekasur suresini de on defa okur, namazını bitirince de: "Allah'ım ben bu namazı kıldım. Bununla neyi istediğimi de biliyorsun. Allah'ım sen bunun sevabını filan ölünün kabrine gönder." diye dua etmesi.”[22]

 

›-120-  Ölünün sevdiği yemeklerle ölü adına tasaddukta bulunmak.

 

›-121-  Üç aylar diye bilinen receb, şaban ve ramazan ayında ölülerin ruhlarına

sadaka vermek.

 

›-122-  Iskat-ı salât yapmak. (Islahu'l-Mesacid, 281-283); Ayrıca bk. 113. meseledeki ilgili not.

 

›-123-  Ölüler için ve ölüler üzerine Kur'ân okumak. (es-Sünen, 63-65; Ayrıca bk.

117. ve 122. meseleler)

 

›-124-  Ölü için tesbih. (Sünen, 11, 65)

 

›-125-  Ölü adına köle azad etmek. (Aynı yer)[23]

 

›-126-  Ölü için Kur'Han okumak ve kabrinin yanında hatmini indirmek. (Sifru's-

Seade, s. 57; el-Medhal, I, 266, 267)

 

›-127-  Ölü için subha yapmak. Subha denilen şey onu bir gün önce defnedenlerin akrabaları ve tanıdıkları ile birlikte ölenin kabrine erkence gitmeleri demektir. (el- Medhal, II, 113-114, III, 278; İslahu'l-Mesacid, 270-271)

 

›-128-  Subha'ye gelecek kimseler için mezarın yakınında yaygı vb. şeyleri yerleştirmek. (Medhal, III, 278)

 

›-129-  Kabir üzerine çadır kurmak. (Aynı yer)

 

›-130-  Kırk ya da daha az yahut daha fazla gece kabrin yanında gecelemek. (Celau'l-Kulub, 83)

 

›-131-  et-Tizkar (hatırlama) diye adlandırılan 40. gece yahut her sene-i devriyesinde ölü için mersiye okumak. (el-İbda, 125)

 

›-132-  Ölüme hazırlanmak için ölümden önce kabri hazırlamak. (Bk. 110. mesele)



[20] Şerhu'ş-Şir'a (s. 562, 563 ve başka eserlerde bu iki duanın yapılmasını güzel kabul etmiştir. Birinci dua Peygamber (s.a)'ın Muaz b. Cebel'i oğlu dolayısıyla taziye ederken söylediği sözler olduğu rivayet edilmiştir. Fakat bu uydurma hadistir. Diğeri de ? (a.s)'ın Peygamber efendimizin vefatı dolayısıyla ehl-i beytini taziye ederken söylediği sözler olduğu rivayet edilmiştir. Bu da zayıf bir rivayettir. Şafiî bunu Müsned'inde (1820) rivayet etmiş olup, İbn Kesir, Tarih'inde (I, 332) zayıf olduğunu belirtmektedir. Bunların birincisine daha önce 112. mesele ile ilgili notta dikkat çekilmiş bulunmaktadır.

 

[22] Garib hususlardan birisi de şudur: Bu bid'ati kendisinden naklettiğim kitab olan Şerhu'ş-Şir'a (s.568) de şöyle denilmektedir: "Sünnet olan ölünün velisinin... tasaddukta bulunmasıdır" demektedir. Fakat bunun sünnette kesinlikle bir aslı yoktur. Bu sözüyle meşayıhın sünnetini kastetmiş olma ihtimali vardır. Nitekim şarihlerden birisinin: Namaza başlandığı vakit niyeti lafzan söylemek sünnettendir şeklinde şarihlerden birisinin kullandığı bu ifadeyi haşiye yazanlardan birisi böyle açıklamıştır.

[23] Şunları da söylemektedir: "Kim bin defa kulhuvallahu ahad suresini okursa, nefsini cehennemden satın almış (kurtarmış) olur." Hadisi ise uydurmadır demektedir.