๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cenaze kitabı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mart 2011, 22:17:57



Konu Başlığı: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Mart 2011, 22:17:57
ÖLENİN  AKRABALARINA  HARAM  OLAN  ŞEYLER:

 

 

›-22-  Rasûlullah (s.a) birileri öldüğünde o dönemde insanların yaptıkları, kimilerinin halen yapmaya devam ettikleri birtakım hususları haram kılmıştır. Onlardan sakınmak için bunları bilmek gerekir. Bu nedenle onları açıklamak da kaçınılmaz bir husustur:

 

A. Ağıt yakmak (miyaha) (1): Bu hususta pekçok hadis-i şerifler vardır:

 

1. "Ümmetim arasında dört husus vardır ki bunlar cahiliye işlerinden olup, onları terketmeyeceklerdir: Şan ve şerefle öğünmek, neseblere dil uzatmak, yıldızlar ile yağmur yağmasını dilemek ve ağıt yakmak. (Devamla) buyurdu ki: Ağıt yakan kadın eğer ölümden önce tevbe etmeyecek olursa kıyamet gününde üzerinde katrandan bir şalvar ve uyuzdan bir gömlek olduğu halde ayakta bekletilecektir." [1]

 

2. "İnsanlar arasında iki husus vardır ki bunların onlarda bulunması bir küfürdür: Nesebe dil uzatmak ve ölene ağıt yakmak." [2]

 

 

3. Rasûlullah (s.a)'ın oğlu İbrahim vefat edince Üsame b. Zeyd feryad etti. Rasûlullah (s.a) bu benden değildir. Feryad eden bir kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Kalb üzülür, göz yaş akıtır fakat Rabbı gazablandıracak bir iş yapılmaz."[3]

 

         

 

4. Um Atiye'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasûlullah (s.a) bey'at ile birlikte bizden ağıt yakmamak üzere söz aldı. Bu hususa aramızdan (bey'atte bulunan kadınları kastediyor) sadece beş kadın vefa gösterdi, bağlı kaldı: Um Süleym, Um el-Ala, Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımı ya da Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımı"[4]

 

 

 

5. Enes b. Malik'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:"Ömer b. el-Hattab arkadan bıçaklandığında Hafsa onun için ağladı. Ömer: Ey Hafsa sen Rasûlullah (s.a)'ı: Kendisine ağlanılan kimseye azab edilir derken duymadın mı? Suhayb de [vay kardeşim, vay arkadaşım diyerek] onun için ağladı. Ömer: Ey Suhayb dedi. Kendisi için ağlanılan kimseye azab edildiğini bilmiyor musun? (Bir rivayette şöyledir): "Şüphesiz ölen aile halkının bazılarının ağlaması dolayısıyla azab edilir. Bir diğer rivayette de kendisi için feryad edildiğinden ötürü (kabrinde) şeklindedir."[5]

 

 

6. "Şüphesiz ölen kimseye yakınları kendisi için ağladıklarından ötürü azab edilir." Bir diğer rivayette de şöyle denilmektedir: "Ölmüş kimseye kendisine yakılan ağıttan ötürü kabrinde azab edilir."[6]

         

 

7. "Kendisi için feryad edilip, ağlanan kimse [kıyamet günü] kendisine feryad edildiğinden ötürü azab edilir." [7]

     

 

Bu hadiste açıklandığına göre bundan önce sözkonusu edilen hadisteki ağlamaktan kastın mutlak olarak bir ağlama olmadığı, aksine özel bir ağlama şekli olan feryad ve figan (ağıt yakmak) olduğu anlaşılmaktadır. Buna daha önce geçen Ömer (r.a)'dan nakledilen ikinci rivayetteki hadis de işaret etmektedir ki o da: "...Bazı ağlamalar sebebiyle..." ifadesidir.

 

Diğer taraftan bu hadisin zahirdeki ifadesi ile ondan önceki hadisler nisbeten müşkildir (anlaşılmaları ve izahları zordur). Çünkü bunlardaki ifadeler şeriatın kabul edilmiş birtakım esas ve kuralları ile çatışmaktadır. Yüce Allah'ın: "Günahkar hiçbir nefis başkasının günahını yüklenmez."  (el-En'am, 164) buyruğu gibi.

 

İlim adamları buna sekiz türlü cevab vermişlerdir ki doğruya en yakın olanları şu iki görüştür:

 

1. Cumhurun kabul ettiği görüş: Bu hadis kendisi için ağıt yakılmasını vasiyet eden yahutta insanların adeten bunu yapacaklarını bilmekle birlikte böyle bir işin yapılmamasını vasiyet etmeyen kimseler hakkında kabul edilir. Bundan dolayı Abdullah b. el-Mubarek şöyle demiştir: "Eğer hayatta iken bu işi yapmamalarını söylemekle birlikte onlar vefatından sonra bunu kısmen de olsa yapacak olurlarsa bundan dolayı ona hiçbir sorumluluk olmaz."[8] Bunlara göre de azab cezalandırmak (ikab) anlamındadır.

 

2. Diğer görüşe göre burada "azab edilir" lafzı aile halkının kendisi için ağladıklarını işitmekle acı duyar, bundan dolayı onlara acır ve üzülür. Bu da berzah hayatında olacak bir şeydir, kıyamet günü değil. Muhammed b. Cerir et-Taberi ve başkaları bu görüşü benimsemiş, İbn Teymiye, İbnu'l-Kayyim ve başkaları da bu görüşü destekleyerek şöyle demişlerdir:

 

"Bundan kasıt Allah hayatta olanların kendisi için ağlamaları dolayısıyla onu azablandırıcı değildir. Azab Peygamber efendimizin: "Yolculuk azabtan bir parçadır" buyruğunda olduğu gibi "ikab: ceza"dan daha geneldir. Buradaki ikab herhangi bir günah dolayısıyla yapılan bir ceza değildir. Bu bir çeşit azab görmek, acı çekmek demektir."[9]

 

 

Bu açıklamayı beş ve altıncı hadislerdeki: "kabrinde" ifadesi desteklemektedir. Ben bir süre bu kanaate meylediyordum. Daha sonra sözkonusu edilen azabı "kıyamet günü"nde gerçekleşmekle kayıtlayan yedinci hadise muhalif olduğundan ötürü bu görüşün zayıf olduğunu gördüm. Açıkça görülen husus şu ki bunun belirttikleri şekilde teviline (açıklanıp, yorumlanmasına) imkan yoktur. Bundan dolayı bizce tercih edilen görüş cumhurun görüşüdür. Onların bu açıklamasına göre bu kayıt ile diğer hadisteki "kabrinde" kaydı arasında da bir aykırılık olmaz. Aksine bu azab ötekine katılır ve sonuç olarak bunun hem kabrinde, hem de kıyamet gününde azaba uğratılacağı anlaşılır. Bu husus -yüce Allah'ın izniyle- açıkça anlaşılan bir şeydir.

 

 

8. en-Numan b. Beşir'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Abdullah b. Revaha (r.a) baygın düştü. Kızkardeşi Amra ağlayarak: Ey benim dağ gibi kardeşim, ey şöyle olan, ey böyle olan deyip onun için ağıt yakmaya başladı. Kendisine gelince: Sen bir şey söyledikçe mutlaka bana da sen böylemisin denildi. Onun için Abdullah ölünce ona ağlamadı."[10]

       

 

Bu hususta başka hadisler de vardır. Bunları yüce Allah'ın izniyle bundan sonraki fıkrada sözkonusu edeceğiz.

 

B,C. Yanaklara vurmak, yakaları (elbiseleri) yırtmak. Çünkü Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "Yanaklarına vuran, yakalarını yırtan ve cahiliye davasını güden bizden değildir."[11]

             

 

D. Saçları traş etmek. Çünkü Ebu Burde b. Ebi Musa rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir: "Ebu Musa bir ağrıya tutuldu ve bunun sonucunda bayıldı. Başı yakınlarından hanımının göğsünde idi. Hanımlarından bir kadın feryad etti. Ona hiçbir şekilde cevap veremiyordu. Kendisine gelince şöyle dedi: Ben Rasûlullah (s.a)'ın uzak olduğunu belirttiği kimselerden uzağım. Çünkü Rasûlullah (s.a) ölüm musibeti karşısında sesini yükselten, saçlarını traş eden, (elbiselerini) yırtan herkesden uzak olduğunu belirtmişti."[12]

 

E. Saçları çözmek. Çünkü bey'at eden hanımlardan birisi rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir:  "Rasûlullah (s.a)'ın bizden söz aldığı maruf hususlar arasında maruf olan hiçbir hususda ona isyan etmemek, yüzümüzü tırmalayıp yırtmamak, veyl (vay başıma gelenler) diye feryad etmemek, yaka yırtmamak ve saçlarımızı (matem dolayısıyla) çözmemek de vardır."[13]

     

 

F. Bazı erkeklerin ölülerine üzüldükleri için birkaç gün sakal traşı olmamaları. Bu günler bitince tekrar sakallarını traş etmeye başlamaları. Bu şekilde sakalı traş etmemek”[14]açıkça görüleceği gibi, saçları çözmek (taramamak) demektir. Ayrıca bunun bid'at olduğunu da eklemek gerekir. Peygamber (s.a) da şöyle buyurmuştur: "Her bid'at bir sapıklıktır ve herbir sapıklıkta ateştedir."[15]

       

 

G. Minare ve benzeri şeyler vasıtasıyla ölenin haberini vermek. Çünkü bu bir çeşit na'y (ölümü yasak olan bir yolla ilan etmek)dir. Huzeyfe b. el-Yeman'dan şöyle dediği sabittir:  "Onun bir cenazesi oldu mu kimseye bunu haber vermeyiniz. Çünkü ben bunun bir na'y olacağından korkuyorum diyordu. (Devamla) çünkü Rasûlullah (s.a)'ı na'yi yasaklarken dinledim."[16]

 

 

Na'y sözlükte ölenin ölümünü haber vermektir. Bu açıklamaya göre hertürlü haber vermeyi kapsar. Fakat bir çeşit haber vermenin caiz olduğuna delalet eden sahih birtakım hadisler de vardır. İlim adamları bu hadislere dayanarak mutlak olarak gelen yasaklayıcı ifadeleri kayıtlamışlar ve şöyle demişlerdir: Na'yden kastedilen cahiliye halkının yaptığı gibi -ileride geleceği üzere- evlerin ve çarşı pazarların girişlerinde yüksek sesle bağırıp çağırmaya benzeyen ilanlardır. Bu sebebten ötürü ben de bir sonraki bölümde bu hususu açıklamayı uygun gördüm



[1] (Müslim (III, 45), Beyhaki (IV, 63), Ebu Malik el-Eş'ari'den rivayet etmişlerdir.)

 

[2] Hadisi Müslim (I, 58), Beyhaki (IV, 63) ve başkaları Ebu Hureyre'den rivayet etmişlerdir.

 

[3] İbn Hibban (743), Hakim (I, 382), Ebu Hureyre'den hasen bir isnadla rivayet etmişlerdir. İbn Hibban'ın lafzında "...(yüksek sesle bağıran: saih yerine) feryad eden (sarih)in payı yoktur." şeklindedir.

 

[4] Buhari (III, 137), Müslim (III, 46) -lafız ona ait-, Beyhaki (IV, 62) ve başkaları rivayet etmişlerdir.

[5] Hadisi Buhari, Müslim -anlatım ona ait-, Beyhaki (IV, 72-73), Ahmed (no: 268, 288-289-290, 315, 334, 254 (muhtemelen 354 olmalıdır), 386), Ömer (r.a)'dan uzun ve muhtasar çeşitli rivayet yollarından rivayet etmişlerdir. İbn Hibban da Sahih'inde (741) sadece Hafsa (r.anha) ile ilgili kıssayı rivayet etmiştir.

 

[6] Hadisi Buhari ve Müslim ile Ahmed, İbn Ömer'den diye rivayet etmişlerdir. Diğer rivayet Müslim ve Ahmed'e ait olup, bunu İbn Hibban Sahih'inde (742), İmran b. Husayn'ın rivayeti olarak ilk rivayete oldukça yakın bir şekilde rivayet etmişlerdir.

 

[7] Hadisi Buhari (III, 126), Müslim (III, 45), Beyhaki (IV, 72) ve Ahmed (IV, 245, 252, 255)'de rivayet etmişlerdir.

 

[8] Umdetu'l-Kari, IV, 79

[9] İbn Teymiye'nin açıklamaları için bk. Mecmuatu'r-Resail el-Muniriyye, II, 209; İbnu'l-Kayyim, Tehzibu's-Sünen, IV, 290-293

 

[10] Bu hadisi Buhari ve Beyhaki (IV, 64) rivayet etmişlerdir.

 

[11] Buhari (III, 127-128-129), Müslim (I, 70), İbnu'l-Carut (257), Beyhaki (IV, 63-64) ve başkaları İbn Mesud'dan rivayet etmişlerdir.

 

[12] Buhari (III, 129), Müslim (I, 70), Nesai (I, 263), Beyhaki (IV, 64)

[13] Hadisi Ebu Davud (II, 59) onun naklettiği rivayet yoluyla Beyhaki (IV, 64) sahih bir senet ile rivayet etmişlerdir.

 

[14] Peygamber (s.a)'a uyarak sakal koyvermenin aslı ise açıkça bilindiği gibi vacib bir sünnettir. Çoğu kimse bu sünneti yerine getirmekte kusurlu davranmaktadır. Bk. Adab-u Zifaf, s. 207-213, yeni baskı

 

[15] Nesai, el-Esma ve's-Sıfat adlı eserinde Beyhaki sahih bir senedle Cabir (r.a)'dan -az önce geçtiği gibi- rivayet etmişlerdir.

 

[16] Tirmizi (II, 129)'de rivayet etmiş olup, hasen olduğunu belirtmiştir. İbn Mace (I, 450), Ahmed (V, 406) -anlatım ona ait-, Beyhaki (IV, 74). Hadisin merfu olan bölümünü İbn Ebi Şeybe, Musannef (IV, 98'de) rivayet etmiş olup, Hafız İbn Hacer'in Fethu'l-Bari'de dediği gibi senedi hasendir.


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 01 Temmuz 2014, 18:18:07
Ağıt yakmanın kötü sonuçları kesin bir şekilde belirtilmiş hadis-i şeriflerde. Ölüm hak ama başımıza gelince anlıyoruz ağırlığını. Metanetini koruyup sabredenlerden olabilmek duasıyla...


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Eylül 2016, 21:46:07
Aleykumselam.Cenaze sirasinda olen ksinin araksindan haram olacak seylerden uzak kalan ve allahin azabindan kurtulan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Ruhane üzerinde 04 Ekim 2016, 02:30:41
Allah razi olsun..Bilmedigim  bir çok şeyi öğrendiğim bj sıte ile tanismama  vesile olan Eşimden Allah razi olsun ..Çok güzel şeyler öğrendim ogrenmeme insaallah ..Rabbim hepinizden razi olsun ..


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Ekim 2016, 07:41:45
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Mevlam bizlere bu hususta bilinçli ve hassas olabilmeyi nasip etsin inşaAllah. Amin
 Bilgiler için Allah ( c.c ) Razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Nur-u Yehma üzerinde 30 Ekim 2018, 00:37:23
Ölenin arkasından bağıra bağıra, feryat figan, ağıt yakarak ağlamamak. Gerçekten önemli bir durum çünkü herşeyin de bir adğ bir usulü vardır. O şekilde bir ağlamada Allah a karşı gelen anlaşılıyor. Pek hoş bir durum olmuyor. Niyet o olmasa ortadaki iş öyle olunca belki farkında olmadan günaha giriliyor. Çok önemli dikkat etmek lazım


Konu Başlığı: Ynt: Ölenin akrabalarına haram olanlar
Gönderen: Esma Hamuş üzerinde 30 Ekim 2018, 01:31:33
Elbette ki vefat eden yakınlarımız için ağlıyoruz fakat bu ağıt yada kıyafetleri yırtmak boyutunda olmamalı bunun günah olduğunun şuurunda olmalıyız.. Öz ağlamayınca göz ağlamazmış.. Rabbim vefat eden tüm yakınlarımıza rahmetiyle muamele etsin inşaallah