๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cenaze kitabı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 27 Şubat 2011, 21:27:34



Konu Başlığı: Kefenin uzun ve kaplayıcı olması
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 27 Şubat 2011, 21:27:34
Kefenin uzun ve kaplayıcı olması


›-35- Kefenin ölenin bütün bedenini örtecek şekilde uzun ve her tarafını kaplayıcı olması gerekir.
 

Çünkü Cabir b. Abdullah (r.a)'ın hadisi bunu ifade etmektedir:

 

"Peygamber (s.a) bir gün bir hutbe irade etti. Ashabından ruhu kabzedilen ve kefeni yeterince uzun olmayan bir kefen ile kefenlenip geceleyin mezara gömülen bir adamdan sözetti. Peygamber (s.a) kişinin namazı kılınmadan geceleyin kabre konulmasını -insanın bu işe mecbur kalması hali dışında- yasakladı ve Peygamber (s.a) şöyle buyurdu: "Sizden herhangi bir kimse kardeşini kefenlediği vakit kefenini [eğer gücü yeterse] olabildiğince güzel yapsın."[3]

 

Derim ki: Bilakis bu hadis sahihtir. Çünkü bunun Cabir yoluyla gelen senedi sahihtir."[4] Peki ya ona bir de Ebu Katade hadisi katılırsa ne olur. Sıddiyk Hasen Han da bu hadisin er-Ravdatu'n-Nediyye (I, 164)'de Müslim'de bulunduğunu kaydetmekte ise de bu hususta yanılmıştır.Fazlalık Ahmed'in kaydettiği rivayetlerin birisindedir.

 

İlim adamları şöyle demişlerdir: "Kefenin güzel tutulmasından maksat temizliği, sıkı dokunmuş olması, bedeni örtmesi ve orta halli olmasıdır. Bundan kasıt kefende israf, aşırılık ve oldukça nefis kaliteli olması değildir."

 

Nevevi'nin el-Mecmu (V, 195 ve 197)'de kefenin ölenin hayatta giyindiği elbise türünden olması, ne ondan değerli, ne de ondan değersiz olmasını şart koşması hususuna gelince, kanaatimce bu su götürür bir görüştür. Zira bu görüş delilsiz olmakla birlikte kişinin dünya hayatındaki elbisesi, giyimi çok nefis ya da bayağı olması da mümkündür. Peki bu durumda kefeni nasıl bu kabilden olabilir.

 

[3] Hadisi Müslim (III, 50), İbnu'l-Carut (268), Ebu Davud (II, 62) ve Ahmed (III, 295, 329) rivayet etmişlerdir. Hadisin son cümlesini de Tirmizi (II, 133) ve İbn Mace'de Ebu Katade'nin rivayeti olarak zikretmişler, Tirmizi: "Hasen bir hadistir" demiştir.

[4] Bunun Cabir'den gelen bir başka rivayet yolu daha vardır. Bunu ve bundan öncekini Hakim, el-Müstedrek (I, 369)'da rivayet etmiştir. Senedi sahihtir.