> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Cenaze kitabı > Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek  (Okunma Sayısı 1247 defa)
09 Mart 2011, 16:44:02
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Mart 2011, 16:44:02 »



Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek


›-123- Müslümanların kabirleri arasında ayakkabılarıyla yürümez.
 

Çünkü Beşir b. el-Hasasiye rivayet ettiği hadiste şunları söylemektedir: "Rasûlullah (s.a) ile birlikte yürüyorken... müslümanların kabirlerine geldi. O yürümekte iken gözüne kabirler arasında ayakkabılarıyla yürümekte olan bir adamı gördü. Ey terlikleri olan adam terliklerini çıkar dedi. Adam baktı, Rasûlullah (s.a)'ı tanıyınca, ayakkabılarını çıkartıp attı."[21]

 

 

 

Derim ki: Bu uzak bir ihtimaldir. Hatta İbn Hazm (V, 137) bunun büsbütün batıl olduğunu kesin olarak söylemiş ve Allah'a karşı olmadık bir söz söylemek olduğunu iddia etmiştir. Daha yakın bir ihtimal burdaki yasağın ölülere saygı göstermek kabilinden olduğudur. Dolayısıyla bu ileride (128. mesele, 6. fıkrada) geleceği üzere kabir üzerine oturmanın yasaklanışına benzemektedir. Buna göre ayakkabıların Sebtiye (tabaklanmış deri) olması ile başka türlü üzerlerinde tüy bulunan kabilden olması arasında bir fark yoktur. Çünkü bunların hepsi de kabirler arasında yürümek bakımından ve kabre saygıya aykırılık bakımından aynı seviyededir. Bu hususu İbnu'l-Kayyim, Tehzibu's-Sünen (IV, 343-345)'de açıklamış ve İmam Ahmed'den şöyle dediğini nakletmiştir: "Beşir'in rivayet ettiği hadisin senedi ceyyiddir. Bir illet olması hali dışında ben o doğrultuda kanaat belirtirim."

 

İmam Ahmed'in bu hadis ile amel ettiği de sabit olmuştur. Ebu Davud, Mesail (s.158)'de şunları söylemektedir: "Ben Ahmed'in bir cenaze arkasından gitti mi kabirlere yaklaşınca ayakkabılarını çıkarttığını gördüm."İlel (3091-Beyrut baskısı)'de de bu şekildedir.

 

Allah ona rahmet eylesin, sünnete ne kadar da uyan birisi idi. İbn Abbas'ın naklettiği hadiste sözkonusu ettiği Peygamber (s.a)'ın bir hurma fidanının birer yarısını iki kabir üzerine koyup "belki bu -bu fidan parçaları kurumadıkça- onların (azablarını) hafifletir." -Buhari ve Müslim- diye rivayet ettiği hadis söylediğimiz ile herhangi bir şekilde çatışmamaktadır. Bu hadisin tahricini (yer aldığı kaynakları) Sahih-u Ebu Davud (15)'de göstermiş bulunuyorum. Bu hadis gerek selefin buna göre uygulamayı sürdürmemesi ve gerekse ileride açıklaması gelecek başka hususların delaleti ile Peygamber (s.a)'a has bir özelliktir. Hattabi -yüce Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Mealimu's-Sünen (I, 27) hadis ile ilgili olarak şunları söylemektedir:

 

"Bu Peygamber (s.a)'ın eseri ve azablarının hafifletilmesine dair duası ile teberrük kabilindendir. Sanki o bu dalların canlı kalmasını, azablarının hafifletilmesi ile ilgili ortaya çıkan durumun bir sınırı olarak tesbit etmiş gibidir. Bu kurumamış hurma dalında bulunup da kurumuş dalda olmayan bir özellikten ötürü değildir. Avam birçok yerlerde ölülerin kabirlerine hurma ağacı yaprağı diktikleri görülmektedir. Onların (bu rivayet dolayısıyla) bu kanaate sahib olduklarını zannediyorum. Fakat onların yaptıkları bu uygulamanın bu açıdan izah edilir bir tarafı yoktur."

 

Şeyh Ahmed Şakir de Tirmizi (I, 103)'de bundan sonra bu hususla ilgili olarak şunları eklemektedir: "Hattabi doğru söylemiştir. Avam aslı olmayan bu uygulamaya daha çok ısrar

etmeye ve aşırı gitmeye başlamış bulunmaktadır. Özellikle Mısır'da hristiyanları taklid ederek bunu yapmaktadırlar. Artık kabirlere çiçek bırakmaya, kendi aralarında çiçek hediye etmeye başladılar. İnsanlar çiçekleri yakınlarının ve bildiklerinin kabirlerine onları selamlamak, hayatta olanlara da güzel bir davranış gösterisinde bulunmak için koyuyorlar. Hatta bu adeta devletler arası güzel ilişkilerde bir çeşit resmi gelenek haline geldi. Müslümanların ileri gelenlerinin avrupa ülkelerinden birisine gittikleri takdirde onların büyüklerinin yahutta meçhul asker adını verdikleri kimsenin kabrine giderler, oraya çiçek bırakırlar. Bazıları ise yine batılıları taklid ederek cansız yapay çiçekler koymakta ve bu yolda kendilerinden öncekilerin izlerinden gitmektedirler.

 

Avama benzer ilim adamları ise onların bu yaptıklarını reddetmemektedir. Hatta bizzat kendilerinin bu çiçekleri ölmüşlerinin kabirlerine koyduklarını görüyoruz. Ben hayır vakıfları diye adlandırılan pekçok vakfın gelirlerinin kabirlere bırakılan reyhan ve yapraklara vakfedildiğini öğrenmiş bulunuyorum. Bütün bunlar dinde aslı astarı olmayan bid'atler ve münkerlerdir. Kitab ve sünnetten dayanakları yoktur. İlim ehlinin bunları reddetmeleri ve ellerinden geldiği kadarıyla bu adetleri işlemez hale getirmeleri gerekir."

 

Derim ki: Kabrin üzerine hurma fidanını koymanın Peygamber efendimize ait bir özellik olduğunu ve azablarının hafifletilmesinin onların kurumamış olmalarına bağlı olmadığını destekleyen birtakım hususlar da vardır:

 

Cabir (r.a)'ın rivayet ettiği ve Sahih-i Müslim'de (VIII, 231-236)'de yer alan uzunca hadiste Peygamber (s.a)'ın şöyle buyurduğu zikredilmektedir: "Ben azab gören iki kabrin yanından geçtim. Şefaatim sayesinde o iki dalın yaş kaldıkları sürece azablarının üzerlerinden kaldırılmasını arzu ettim." Bu ifade üzerlerinden azabın kaldırılmasının Peygamber (s.a)'ın şefaati ve duası sebebiyle olduğu, dalların canlılığı dolayısıyla olmadığı hususunda gayet açıktır. Cabir'in naklettiği bu olayın az önce geçen İbn Abbas'ın naklettiği olay ile aynı olup olmaması arasında fark yoktur. Nitekim aynî ve başkaları bunların aynı olay oldukları kanaatindedir. Hafız İbn Hacer, Fethu'l-Bari'de ise farklı olduğu kanaatini tercih etmiştir.

 

Birinci ihtimali kabul edersek durum gayet açıktır, ikinci ihtimale gelince sahih düşünme her iki olayda da illetin (azabın kaldırılış sebebinin) aynı olmasını gerektirmektedir. Çünkü bu iki olay arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Diğer taraftan kurumayışın ölünün azabının hafifletilmesine sebeb olması şer'an de, aklen de bilinmeyen hususlardandır. Eğer durum böyle olsaydı, insanlar arasında azabları en hafif olanların çevrelerinde ekilen bitkiler ve yaz kış yeşil kalan ağaçlar sebebiyle adeta bahçeye dönmüş kabirlere gömülen kâfirlerin azablarının bütün insanlar arasında en hafif azab olması gerekirdi. Bu açıklamalara şunu da ekleyebiliriz. Suyutî gibi kimi ilim adamı kurumayışın azabın hafifletilmesine etkili oluş sebebi bu haliyle fidanın yüce Allah'ı tesbih etmesidir. Bunlar şöyle derler: Dolayısıyla o fidanın canlılığı gider ve kurursa tesbihi de kesilir. Böyle bir gerekçelendirme şanı yüce Allah'ın: "Onu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlamazsınız." (el-İsra, 17/44) buyruğunun genel ifadesine muhaliftir.

 

 

Bizatihi İbn Abbas'ın hadisinde bunun sınırının fidanın yaşlığı olmadığı, daha uygun ifade ile azabın hafifletilmesinde sebebin fidan olmadığına işaret eden bir husus vardır. O da hadisteki şu ifadedir: "Sonra bir hurma ağacı çubuğunun getirilmesini istedi ve bunu ikiye ayırdı." Boylamasına ayırdı demektir. Bilindiği gibi bunun ortadan bölünmesi herbir parçasındaki canlılığın gidip çabucak kurumasına sebebtir. O takdirde azabın hafifletilme süresi ortadan bölünmeden önceki haline nisbetle daha az olur. Şâyet azabın hafifletilmesinin illeti bu olsaydı, Peygamber (s.a)'ın bu hurma çubuğunu bölmeden bırakması ve her bir kabrin üzerine bir çubuk ya da en azından onun yarısını koyması gerekirdi. Onun böyle yapmamış olması yaşlılığın sebeb olmadığının delilidir. Bunun yüce Allah'ın Peygamber (s.a)'ın şefaatini kabul ederek izin verdiği azablarının hafifletilme müddetine bir alamet olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Cabir'in rivayet ettiği hadiste bu husus açıkça görülmektedir. Böylelikle her iki hadis sebebin tayini bakımından birbiriyle uyum arzetmektedir. Vakıa olarak farklı olmaları ve olayın birden fazla gerçekleşmiş olma ihtimali olsa dahi bu böyledir. Bu hususu iyice düşünmemiz gerekir. Çünkü bu hatırıma birden gelen bir açıklamadır. Bunu ifade eden ya da işaret eden ilim adamlarından bir kimseyi ben görmedim. Eğer bu doğru ise yüce Allah'tandır. Şâyet hata ise bendendir ve O'nun razı olmadığı herbir husustan dolayı O'ndan mağfiret dilerim.

 

 

Eğer yaş olmak bizatihi maksad olsaydı, selef-i salihin bunu anlaması ve gereğince amel etmesi gerekirdi. Bunun için hurma dallarını, mevsim ağaçlarını ve benzerlerini kabirleri ziyaret ettikleri vakit bırakmaları gerekirdi. Bu işi yapmış olsalardı, onların bu işi yaptıkları meşhur olur, sonra sika raviler bize bunu naklederdi. Çünkü bu dikkat çekici hususlardandır ve sebebler bu işin nakledilmesini gerektirir. Böyle bir nakil bulunmadığına göre bu işin meydana gelmediğinin delilidir. Bu yolla yüce Allah'a yakınlaşmaya kalkışmanın bid'at olduğu ortaya çıkar, böylelikle bizim anlatmak istediğimiz maksad da sabit olur. Bu husus açıklık kazandığına göre o vakit Suyutî'nin, Şerhu's-Sudur'da adını vermediği birisinden naklettiği gülünç kıyasın batıl oluşu da anlaşılmış olur: "Hurma dalının tesbih etmesi dolayısıyla onların azabları hafifletildiğine göre mü'min bir kimsenin Kur'ân okuması dolayısıyla nasıl hafifletilmez. Ayrıca şöyle demektedir: Bu hadis kabirlerin yakınında ağaç dikmek hususunda aslî bir dayanaktır."

 

Derim ki böyle bir kimseye: "Sen önce arşı kabul et de ondan sonra yapacağın nakışları yap yahutta: "Sopa eğri iken gölgesi düz olur mu" denilir. Eğer bu kıyas doğru olsaydı selef-i salihin bu işe hızlıca koşmaları gerekirdi. Çünkü onlar hayra bizden daha

çok düşkün idiler. Geçen bu açıklamalar kabir üzerine hurma dalını koymanın Peygamber (s.a)'a ait bir özellik olduğunun delilidir. İki kabrin azabının hafifletilmesindeki sır da çubukların yaş oluşunda değil, Peyga...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:38:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek rüya tabiri,Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek mekke canlı, Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek kabe canlı yayın, Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek Üç boyutlu kuran oku Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek kuran ı kerim, Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek peygamber kıssaları,Kabirler arasında ayakkabı ile yürümek ilitam ders soruları, Kabirler arasında ayakkabı ile yürümekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes