๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cenaze kitabı => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Şubat 2011, 17:03:50



Konu Başlığı: İmam olma hakkına sahib olanlar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Şubat 2011, 17:03:50
İmam olma hakkına sahib olanlar


›-67- Vali ya da onun vekili ölenin velisinden daha çok cenaze namazına imam olma hakkına sahibtir.
 

Çünkü Ebu Hazim rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir: "Ben el-Hasen b. Ali'nin öldüğü günde hazır idim. el-Hüseyn b. Ali'nin Said b. el- As'a -boynunu dürterek şöyle dediğini gördüm-: Haydi öne geç eğer bu sünnet olmasaydı, seni öne geçirmezdim. (Said o gün için Medine'de emir idi.) ([30]) Aralarında bir çeşit hoşnutsuzluk vardı."[31]

 

 

Beyhaki sonunda şunu da eklemektedir: "Ebu Hureyre dedi ki: Peygamberinizin oğlu için onu gömeceğiniz bir toprak hususunda lafı gereksiz yere mi uzatıyorsunuz. Ben Rasûlullah (s.a)'ı şöyle buyururken dinledim: O ikisini seven beni de sever. O ikisine buğzeden bana da buğzeder."[32]

 

Derim ki: Hafızın ifadeleri bunlar ancak onun bazı bölümleri hakkında söylenecek sözler vardır. Bunlar da iki hususla ilgilidir:

 

Birincisi: İbn Ebi Hafsa ile ilgili olarak mutlak bir ifade ile zayıf olduğunu söylemesi, et-Takrib'de ondan bahsederken kullandığı: "Doğru sözlü birisidir. Şu kadar var ki aşırı bir şiîdir" ifadeleriyle bağdaşmamaktadır.

 

 

Derim ki eğer çok doğru sözlü birisi ise onun rivayet edeceği hadis asgari hasen derecesindedir. Mustalah ilminde (hadis usulü ilminde) tesbit edildiği üzere şiî olmasının ona zararı olmaz. Ayrıca onun bu hadisini Beyhaki'nin şu rivayetle naklettiği hadis de pekiştirmektedir: İsmail b. Reca ez-Zübeydi dedi ki: Bana vefat ettiği vakit el-Huseyn b. Ali'nin yanında bulunan bir kimse haber verdi... dedikten sonra hadisi muhtasar olarak zikretmektedir. Bu rivayette el-Huseyn'in, Said'e söylediği: "Öne geç, eğer bu bir sünnet olmasaydı, seni öne geçirmezdim" ifadesi de yer almaktadır. Burada sözü geçen İsmail

 

Halim ve vakur birisi idi. Kureyş'in eşrafındandı. Osman'a mushafı yazanlardan birisi idi. Onu Kufe'ye vali tayin etmişti. Müslümanlarla Taberistan gazasına gitti. Muaviye de onu Medine'ye vali yapmıştı. Medine'den üç mil uzaklıkta el-Arasa'daki kasrında 58 yılında vefat etti. Baki'de defnedildi. sika bir ravidir. İbn Ebi Hafsa'ya da bu rivayetiyle mutabaat etmiştir. O halde bu kuvvetli bir mutabaattır. Olaya şahid olan kimsenin adını vermemekle birlikte görüldüğü üzere Salim onun adını vermiş bulunmaktadır. Hafızın şu ifadelerinin işaret ettiği gibi başkalarıda onun ismini vermiş bulunuyor: "Fakat bunu Nesai ve İbn Mace... rivayet etmiştir."

 

Ancak bunda aşağıdaki şu durum sözkonusudur: İkincisi ben bu hadisi ne Nesai'nin Sünen'inde, ne de İbn Mace'de cenaiz bahsinde tesbit edemedim. el-Mizzi'de Tuhfetu'l-Eşraf'da, en-Nablusi ez-Zehair'de ne el-Huseyn'in Müsned'inde ne de el-Hasen'in Müsned'inde zikretmiş değillerdir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. İbn Hazm el-Muhalla (V, 144)'de bu kıssayı -delalet ettiği hükmü kabul etmemekle birlikte- kesin bir ifade ile nakletmiş ve zayıf olduğunu belirtmeksizin şöyle demektedir:

 

"Deriz ki: Bizler bu hususta sizin önünüzde icma olduğunu iddia etmiyoruz ki böyle bir rivayetle bize karşı durabilesiniz fakat eğer imamlar bu hususta anlaşmazlık gösterecek olurlarsa Kur'ân ve sünnete dönmek icab eder, bizim zikrettiklerimiz ise Kur'ân ve sünnettedir.

 

Derim ki: Sanki İbn Hazm -Allah'ın rahmeti üzerine olsunsahabinin söylediği: "Sünnet böyledir" sözünü merfu hükmünde görmemektedir. Bu ise böyle bir sözün merfu hükmünde olduğu şeklinde usulcüler tarafından kabul edilmiş kaideye muhaliftir. Oysa onların kabul ettikleri bu hüküm yüce Allah'ın izniyle doğrunun ta kendisidir. İleride buna dair yeni açıklamalar yetmişüçüncü meselede gelecektir.

 

İbn Hazm'ın işaret ettiği Kur'ân ve sünnetten delile gelince o bununla yüce Allah'ın: "Akrabalar Allah'ın kitabınca birbirlerine daha yakındırlar." (el-Enfal, 8/75) buyruğu ile Peygamber (s.a)'ın bundan sonraki meselede gelecek olan hadiste söylediği bir rivayetindeki ifadesiyle: "Ve bir kişi sakın bir başkasına aile halkı arasında imam olmasın." şeklindeki hadistir. İbn Hazm bu hadisi ölenin namazını kıldırmaya en layık olanın onun velileri olduğuna delil göstermiştir. Bunun umumi bir ifadeyle bir istidlal olduğu açıkça ortadadır. Bizim delilimiz ise -ki o da el-Huseyn'in rivayet ettiği hadistir-özel bir delildir. Usul ilminde tesbit edildiği üzere böyle bir delil daha önceliklidir. Bundan dolayı Ebu Hanife, Malik, Ahmed, İshak, İbnu'l-Münzir ve eski kavlinde Şafiî - el-Mecmu (V, 217)'de- gibi ilim adamlarının büyük çoğunluğu bizim tesbit ettiğimiz görüşü benimsemişlerdir.

 

Daha sonra bu söylediklerimi düzeltmek üzere şunları belirtmek istedim:

 

Aslında İbn Hazm'ın delil olarak gösterdiği hadisin üzerinde durmakta olduğumuz konu ile ilgili bir genel hükmü de yoktur. Çünkü hadisin manası kimse ev sahibine evinde imam olarak namaz kılmasın demektir. Bu mana hadisin rivayetlerinin toplamından açıkça anlaşılmaktadır. Müslim'in kaydettiği bir rivayette şöyle denilmektedir: "Kişi, kişiye kendisinin sorumluluğu altındaki bir yerde imam olmasın." Müslim'in bir diğer rivayeti de şöyledir: "Kişi diğerine ailesi halkında da, onun sorumluluğu altında bulunan bir yerde de imam olmasın." Aslında bu İbn Hazm'ın aleyhine bir delildir. Çünkü zahirden anlaşıldığına göre bundan kastedilen insanların yönetim işlerini elinde bulunduran sorumlu (sultan)dır. Yine zahiren anlaşılan böyle bir kimsenin başkalarına göre önceliği vardır. İsterse başkasının bildiği Kur'ân ondan daha fazla olsun. Bk. Şevkâni (III, 134)




[30] Said'in Peygamberi görmüşlüğü vardır. Dokuz yaşında iken Peygamber (s.a) vefat etti.

 

[31] Bunu Hakim (III, 171), Bezzar (814-Keşfu'l-Estar), Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir (III, 148/2912-2913), Beyhaki (IV, 28)'de rivayet etmişlerdir.

 

[32] Hadisi Ahmed (II, 531) bu fazlalıkla rivayet etmiş olup, ancak Said'in namaz kıldırmak üzere öne geçirilmesini olayını zikretmeyip, sadece "ve olayı zikretti" diye işaret etmektedir. Daha sonra Hakim şunları söyler: "İsnadı sahihtir", Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir. Hadisi el-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (III, 231)'de tamamıyla bu fazlalık ile birlikte zikrettikten sonra şunları söylemektedir: "Hadisin ravileri sika kabul edilmiş kimselerdir." Hafız (İbn Hacer) et-Telhis (V, 275)'de ikisine (Ahmed ve Hakim'e) ve onlarla birlikte Beyhaki'ye nisbet ettikten sonra şunları söylemektedir: "Hadisin senedinde Salim b. Ebi Hafsa vardır zayıf bir ravidir, fakat Nesai ve İbn Mace bir başka yoldan Ebu Hazim'den buna yakın bir şekilde rivayet etmişlerdir. İbnu'l- Münzir, el-Evsat'ta şöyle demektedir: Bu hususta bundan daha alası yoktur. Çünkü el-Hasen'in cenazesinde ashab-ı kiramdan ve başkalarından pekçok kimse hazır bulunmuştur."