Konu Başlığı: Zeyd bin Harise oğlu Üsame Ammâr bin Yâsir menkıbeleri 3 Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Ocak 2011, 17:46:07 ZEYD BİN HARİSE, OĞLU ÜSÂME, AMMÂR BİN YÂSİR, ABDULLAH BİN MES'ÛD VE EBÛ ZER EL-GİFÂRÎ'NİN MENKIBELERİ 3 8839- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: "Abdullah bin es-Sâmit Ebû Zer'in şöyle dediğini nakletti: 'Haram ayım helâl kılan kavmimiz Gifâr'dan ayrılıp, ben, kardeşim Üneys ve annem beraberce yola çıktık. Dayımıza gittik; dayımız bize ikram ve ihsanda bulundu. Fakat kavmi bize haset edip dediler ki: 'Sen ailenin yanından ayrıldığın zaman Üneys onun yanına gidiyor.' Dayımız gelince kendisine söylenenleri bize söyledi. Bunun üzerine ben de dedim ki: 'Bize yaptığın iyilikleri kirlettin, artık beraber kalamayız.' Hemen develerimizi hazırladık, yükümüzü yükleyip, oradan ayrıldık. Bunun üzerine dayımız ise elbisesine kapanıp ağlamaya başladı ve nihayet Mekke'nin yakınına vardığımızda kardeşim Üneys (birileriyle) bizim de- velerimizle onların develeri hususunda şiir yarışına girmek İçin her iki taraf kâhine gittiler. Kâhin Üneys'i daha hayırlı bulmuş. Bunun üzerine Üneys yanımıza develerimizle ve bir misli de beraberlerinde olduğu halde geldi. Ebû Zer (Abdullah bin es-Sâmit'e) dedi ki: 'Ey kardeşim oğlu! Ben daha Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem ile buluşmadan üç yıl önce namaz kıldım.' 'Kimin için?' dedim. 'Allah için' dedi. 'Namaz kılarken ne tarafa duruyordun?' 'Rabbim beni ne tarafa yöneltirse o tarafa. Yatsıyı kılıyordum, gece sabaha karşı kendimi sanki yokmuş gibi bırakıyordum, nihayet güneş yükselinceye dek o hal üzere kalıyordum.' Üneys dedi ki: 'Benim Mekke'de bir İşim vardır, bana İzin ver gideyim.' Sonra Üneys Mekke'ye doğru yola koyuldu, Ancak geri dönmekle biraz gecikti. Döndüğün-de dedim ki: 'Ne yaptın?' 'Mekke'de bir adam gördüm. Senin dinin üzeredir. Allah'ın kendisini peygamber olarak gönderdiğini iddia ediyor.' 'Peki insanlar ne diyorlar?' 'İnsanlar onun için, şair, kâhin ve sâhir olduğunu söylüyorlar' dedi. Üneys kendisi de şairlerden biri olduğu için, dedi ki: 'Ben kâhinlerin sözünü dinledim, fakat onun söyledikleri hiç kâhinlerinki-ne benzemiyor. Onun sözünü şairlerinkiyle tarttım, hiçbiri ona uymuyor ve ona denk olamıyor. Vallahi o, doğrudur. Onlar yalancıdır." Dedim ki: 'O halde sen de bana izin ver de ben de Mekke'ye gideyim.' Gittim ve orada zayıf bulduğum (gözüme kestirdiğim) bir adama: 'Sizin sapık dediğiniz o adam nerde-dir?' Bunu der demez: 'İşte sapık, sapık! diyerek halkı başıma topladı. Ellerine geçirdikleri çamur ve kemiklerden ne varsa onlarla vurup beni bayıltmcaya dek dövdüler. Ayıldığını zaman her tarafım kan-revan olmuştu, hemen zemzem kuyusuna varıp kanlarımı yıkadım; tertemiz oldum; suyundan da bol miktarda içtim. Ey kardeşimin oğlu! Otuz gün gece-gün-diiz orada öylece kaldım. Tek gıdam zemzem suyu idi. Onu içtikçe şişmanladım, nerdeyse şişmanlıktan karnım patlayacaktı. Hiç de açlık duymadım. Mehtaplı bir geceydi. Bir ara Mek-keliler ay ışığında ansızın uyuyakaldüar. Kâ-beyi iki kadından başka tavaf edeni görmedim. Asâf ve Naile için dua ediyorlardı. Tavaf sırasında yanıma geldiler. Ben: 'Bunların birini diğerine nikahlayın!' diyerek onlara takıldım. Fakat onlar sözlerinden vazgeçmediler. Yanıma geldiler. Ben ise: 'Kinayeli söylemiyorum, gerçekten onlar odun gibi bir şeydir' dedim. Bunun üzerine kadınlar: 'Burada bizim adamlarımızdan biri olsaydı görürdün!' diyerek velveleyle gittiler. Ancak onlar Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ve Ebû Bekr ile karşılaştılar, onlar yukardan doğru inip geliyorlardı. Buyurdu ki: 'Neniz var?' 'Ka'be ile örtüsü arasında bir dinsiz var.' 'Peki o size ne dedi?' 'O bize ağız dolduran sözler söyledi' dediler. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldi, arkadaşıyla birlikte Hacer'i istilâm etti ve tavaf etti. Sonra namaz kıldı, Namazım bitirince, onu İslâm'ın selâmı ile ilk selâmlayan ben oldum; dedim ki: 'Esselâmü aleyke ya Resûlallah!' 'Ve aleyke ve Rahmetullah!' diyerek karşılık verdi ve sordu: 'Kimlerdensin?' 'Gifâr'dan' dedim. Hemen elini kaldırarak parmaklarını alnına koydu. İçimden, galiba Ğifar kabilesine mensup olmam hoşuna gitmedi, dedim. Elinden tutmak istedim, fakat arkadaşı engel oldu. Çünkü o, onu benden daha iyi tanıyor ve biliyordu. Sonra başını kaldırıp şöyle sordu: 'Ne zamandan beri buradasın?' 'Otuz gündür, geceli gündüzlü buradayım' dedim. 'Peki bu kadar zamandır sana kim yediriyor?' 'Hiç kimse yedirmiyor, bütün gıdam zemzem suyudur. Onu içe içe karnım patlayacak kadar şişmanladım; üstelik hiç açlık da hissetmedim' dedim. Şöyle buyurdu: "O mübarek (bir su)dur. O yemek bulamayanlar için bir yemektir." Ebû Bekr dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Müsaade et de bu gece ona ben yemek yedi-reyim.' Allah Resulü ve Ebû Bekr gittiler, ben de onlarla beraber gittim. Ebû Bekr bir kapı açtı, oradan Tâif üzümlerini alıp bana verdi. Mekke'de ilk yediğim yemek işte o oldu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim; şöyle buyurdu: 'Bana hurmalık bir yer gösterildi. Galiba orası Yesrib'dir. Sen kavmine git ve onlara benim adıma tebliğde bulun! Belki senin vasıtanla Allah onları faydalandırır da karşılığında ecir alırsın.' Hemen Üneys'e giHim. Dedi kî: 'Ne yaptın?' 'Müslüman oldum ve onu tasdik ettim'de-dim. 'Ben de senin dininden hoşlanırım, çünkü ben zaten önceden onu tasdik edip müslüman olmuştum'dedi. Sonra annemize geldik, ona da durumumuzu anlatınca, o da şöyle dedi: 'Benim de bu hoşuma gitti, zaten ben de önceden onu tasdik edip müslüman olmuştum.' Hazırlandık; yüklerimizi yükleyip kavmimiz olan Gifâr kabilesinin yanına vardık. Durumu onlara bildirdik, hemen onların yansı İslâmiyeti kabul ettiler. Onlara reisleri olan Eymâ bin Rahada imamlık yapıyordu. Diğer yansı da şöyle dediler: 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye gelince, müslüman oluruz.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye geldiğinde diğer kalan yarısı da İslâmiyeti kabul edip müslüman oldular. Ondan sonra Eşlem kabilesi de gelip şöyle dediler: 'Ey Allah'ın Resulü! Kardeşlerimiz müslüman oldular, biz de onlar gibi müslüman olmak İstiyoruz.'Ve müslüman oldular. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Gifar müslüman oldu; Allah onlara mağfiret buyursun; Eşlem müslüman oldu, Allah onları selâmete erdirsin!' Rivayetlerinden birinde şöyle geçmiştir: "Bunun üzerine kâhinlerden bîr adama gittiler. Kardeşim Üneys (şiirleriyle) devamlı olarak kâhini övdü ve diğerini yenik düşürdü. Böylece onun deve sürüsünü kazanıp, bizimkilere kattık." 8840- Onun rivayetlerindendir: "Ebû Zer, azığını alıp (içi su dolu) bir kırba ile Mekke'ye vardı. Mescide (Kâ'be'ye) gelip tanımadığı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i aramaya başladı. Onu sormak istemedi. Nihayet akşam oldu. Yattı, Ali onu gördü ve yabancı olduğunu anladı. Ebû Zer onu görünce ardından gitti, yolda yürürken birbirlerine hiçbir söz söylemediler. Sabah olunca kırbası ile azığını alıp yine mescide (Kabe'ye) geldi. O gün öylece akşama kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i göremeden kalıp bekledi. Gene yattığı yere döndü, yine Ali onu gördü. Dedi ki: 'Hâlâ bu adam yerini bilmiyor mu ki burada yatmış duruyor.' Sonra hemen onu kaldırdı, beraber yine hiç konuşmadan git- tiler. Üçüncü gece olunca yine aynı şey oldu. Ali onu kaldırdı, beraber yürümeye başlayınca, Ali dayanamadı, sordu: 'Bu beldeye geliş sebebini bana hâlâ anlatmayacak mısın?' 'Bana doğru yolu göstereceğine dair kesin söz verirsen, anlatırım' dedi. Ali de söz verdi, bunun üzerine Ebû Zer Mekke'ye geliş amacını ona anlatınca Ali: 'O (görmek istediğin kişi) hak üzeredir ve Allah'ın Resulüdür.' dedi. Sonra dedi ki: 'Sen sabah olunca beni takip et! Eğer yolda senin hakkında endişeleneceğim bir durum görürsem, su döküyormuş gibi yaparım; geçip gittiğimde ise sen beni takip edersin, nihayet girdiğim yere girersin.' Dediğini yaptı, onu takip etti. Nihayet o, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdi. O da ardından girdi, onu dinler dinlemez hemen müslü-maıı oldu. Ondan sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu: 'Kavmine dön; sana emrim gelinceye dek onlara peygamberliğimi bildirip orada kal!' Cevabı şu oldu: 'Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, gidip ortalarında (Allah'ın varlığını ve birliğini) haykınp müslüman olduğumu ilan edeceğim.' Ondan sonra çıktı, mescide (Kabe'ye) varıp avazının çıktığı kadar şöyle bağırdı: 'Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Muhammed de O'nun Resulüdür.' Bunu duyan müşrikler hemen başına üşüştüler ve onu yere serinceye dek dövdüler, nihayet Abbâs gelip üzerine abanıp şöyle dedi: 'Yazık size; bilmiyor musunuz bu adam Gifâr kabilesindendir. Şam'a giderken (ticaret) yolunuz oradan geçmektedir. Onlar bunu duyarsa haliniz nice olur?' Ondan sonra derhal onu ellerinden kurtardı. Ertesi gün gidip aynısını yaptı, yine müşrikler yere serinceye kadar onu dövdüler, gelip Abbâs üzerine abanıp onu kurtardı." IMüslim, Buhârî de bunu aynı şekilde rivayet etti.] 8841- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: "Kıyamet gününde ben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e hepinizden daha yakın olacağım; çünkü ben onun şöyle buyurduğunu duydum: 'Kıyamet gününde bana en yakınınız, dünyadan kendini terketîigim gibi ayrılandır.' Vallahi içinizde benden başka ona (dünyaya) bir şeyle bağlanmayan hiç kimse yoktur." (Ahmed veTaberânî, Mu'cemu' l-Kebîr'de] 8842- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: "Ben kendimi İslâm'ın dörtte biri olarak gördüm. Benden Önce ancak üç müslüman vardı: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Bekr ve Bilâl." [Taberânî, Mu'cemu' l-Kebir'de] 8843- İbrâhîm bin el-Eşter'den: "Ebû Zer, Rebze'de yalnızlık içinde ölmek üzere iken karısı ağladı. Ona sordu: 'Neden ağlıyorsun?' 'Ağlıyorum, çünkü sen ölürsen seni kabre indirecek kimse yok ve yanımda sığabileceğin kadar bir elbise yok ki seni kefenleyeyim.' Şöyle dedi: 'Ağlama! Çünkü ben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Sizden bir adam sahrada ölecek, cenazesinde de bir grup müslüman bulunacaktır.' Ben ise sahradayım ve ölmek üzereyim, hepsi kasabalarda cemaat içinde vefat ettiler. Yolu gözetle, mutlaka sana söylediğimin çıktığını göreceksin. Çünkü ben ne yalan söyledim, ne de yalancılıkla itham edildim.' Tam o sırada yoldan bir grup akın edip geldi, kadının yanında durdular ve sordular: 'Ne'n var?' 'Müslümanlardan bir kişi vefat etmek üzeredir, onu kefenleyip gömerseniz sevaba girersiniz' dedi. 'Kimdir o ölmek üzere olan?' 'Ebû Zer'dir' deyince, 'Babalarımız annelerimiz ona feda olsun!' deyip hemen yanma girdiler. Ebû Zer şöyle dedi: 'Müjde size, Allah Resûlü'nün bahsettiği kişiler sizsiniz dedi. Allah aşkına içinizde emîr, reis ya da postacı olanlar beni kefenlemesin. Onlar arasında En-sâr'dan bir delikanlı hariç, hemen hepsi bu mevkilerde bulunmuşlardı. O Ensâr'lı delikanlı dedi ki: 'Yanımda, iki elbise vardır, (birini) verebilirim.' Bunun üzerine Ebû Zer ona 'İşte arkadaş ve dostum sensin' dedi." |Ahmed ve Bezzâr] 8839- Bu hadisi Müslim (fad. sah. 132, s. 1919-23), Humeyd b. Hilâl an Abdillah b. es-Sâmit an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc etti. 8840- Bu rivayeti Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 33, IV, 241-2) ve Müslim (fad. sah. 133, s. 1923-5), Abdurrahman b. Mehdî ani'l-Müsennâ b. Saîd an Ebî Cemre an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti. 8841- Bu hadisi Ahmed (V, 165) ve Taberânî (1627), Muh. b. Amr b. Alkame an İrâk b. Mâlik an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc etti. Heysemî, zannınca İrâk'ın Ebû Zer'i dinlemediğini ve râvilerinin güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma‘ Iî, 327). 8842- Taberânî, bunu iki isnâdla tahrîc etmiştir ki, bunlardan birisi muttasıl olup, râvileri güvenilir kimselerden oluşmuştur (Mecma‘ Iî, 327). 8843- Bu hadisi Ahmed (V, 166), Affân an Vuheyb an Abdillah b. Osmân b. Huseym an Mücâhid an İbr. b. el-Eşter senedi ile tahrîc etti. Râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ Iî, 332). Konu Başlığı: Ynt: Zeyd bin Harise oğlu Üsame Ammâr bin Yâsir menkıbeleri 3 Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Temmuz 2019, 14:36:44 Esselamu aleyküm Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Zeyd bin Harise oğlu Üsame Ammâr bin Yâsir menkıbeleri 3 Gönderen: Ceren üzerinde 11 Temmuz 2019, 20:23:26 Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun paylaşım dan kardeşim...
Konu Başlığı: Ynt: Zeyd bin Harise oğlu Üsame Ammâr bin Yâsir menkıbeleri 3 Gönderen: Züleyha üzerinde 12 Temmuz 2019, 12:10:37 Esselamü aleyküm Rabbim bizleri Kur an yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
|