๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:11:31



Konu Başlığı: Yolcunun ve diğerlerinin oruç tutmaması kaza ve keffâret
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:11:31
Yolcunun Ve Diğerlerinin Oruç Tutmaması, Kaza Ve Keffâret
 



3035- Câbir radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Fetih yılı Ramazan'da Mekke'ye yönelerek yola çıktı. Kurâ'ul-Ğamîm denilen yere ula­şana kadar oruç tuttu; insanlar da onunla be­raber oruç tuttular. Sonra bir bardak su istedi, insanların gözü önünde kaldırıp içti. Ondan sonra bazı insanların oruç tuttuğu kendisine bildirilince, şöyle buyurdu:

"Onlar âsilerdir, onlar âsilerdir."

[Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.][168]

 

3036- Buhârî, Müslim, Muvatta' ve Ne-sâî'nin İbn Abbâs'dan naklettikleri hadis:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Kudeyd ile Usfân arasında bulunan Kedîd (kuyusuna) varıncaya kadar oruç tuttu. Orada orucunu bozdu. Ay çıkıncaya dek bir daha oruç tutmadı." Zührî dedi ki: "Allah Resulü

sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan'ın onüçüncü gecesinin sabahında Mekke'de oldu. (Resûllah'ın ashabı) Onun bu yeni davranış­larını izlerlerdi. Onun son yaptığmı bir muh­kem - nâsih olarak görürlerdi."[169]

 

3037- Diğer rivayette: "Medine'den  çıkarken  oruç tuttu,  Kudeyd'e kadar bu böyle devam etti. Kudeyd'de orucunu bozdu. Mekke'ye kadar da bu böyle devam etti."[170]

 

3038- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Fetih yılı Merru'z-Zehrân'a ulaştı. Bize düş­manla karşılaşacağımızı bildirdi ve oruç tut­mamamızı emretti. Böylece hepimiz birden oruç tutmadık." [Tirmizî][171]

 

3039- Enes radiyallahu anh'dan:

"(Bir yolculukta) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik; kimimiz oruç tutuyor, kimimiz tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbise sahibi olanlardı. Kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar takatsiz düştü, tutmayanlar kalkıp çadırları kurdular ve hayvanları suladılar. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: «Oruç tutmayanlar bugün sevapları alıp götürdüler»." [Buhârî, Müslim ve Nesâî][172]

 

3040- Câbir radiyallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir seferde idi. İnsanların bir adamın başına üşüşüp gölge yaptıklarını gördü ve sordu: "Nesi var?" "Oruçlu bir adam" dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Seferde oruç tutmanız     iyi bir sey değildir."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][173]

 

3041- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e soruldu:

"Seferde oruç tutmak, iyilikten midir?" "Seferde oruçlu olmak iyilikten değildir" bu­yurdu.

[Rezîn, Ahmed ve Mu'cemu'l-Kebîr'âe. Taberânî.][174]

 

3042- Abdurrahman bin Avf radiyallahu anh'dan:

"Seferde oruç tutan, seferi olmayıp oruç tutmayan gibidir." [Nesâî][175]

 

3043- Abdullah bin Ka'boğullarından olan Enes bin Mâlik radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, misafirden namazın yarısını kal­dırdı, ona oruç tutmamaya müsaade etti. Ço­cukları hakkında (yetersiz beslenme sebebiyle bir endişeye düştükleri takdirde seferde em­zikli ve hamile kadına oruç tutmamaya izin verdi." [Sünen ashabı][176]

 

3044- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem ile kimimiz oruçlu, kimimiz oruçsuz yol­culuğa çıkardık. Ne oruç tutmayan oruç tuta­nı, ne de oruç tutan oruç tutmayanı kmamaz-dı. Kendinde kuvvet hisseden oruç tutardı ve bunu iyi karşılardı; kendini güçsüz hisseden oruç tutmazdı; bunu da iyi ve hoş karşılarlar­dı." [Müslim ve Sünen ashabı.][177]

 

3045- Âişe radiyallahu anhâ'dan: Hamza bin Amr el-Eslemî, Allah Resulü

sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Seferde oruç tutayım mı?" diye sordu. Bu zat çok oruç tu­tardı. Ona şöyle buyurdu: "İstersen tut, ister­sen tutma." [Altı hadis imamı.][178]

 

3046- Ebû Dâvud ve Nesâî, bizzat Ham-za'dan yaptığı rivayette:

O bir binek sahibi idi. Çoğu kez bineği üzerinde yolculuk yapardı. Bazen kış mevsi­mine rastlayıp kendini güçlü hissederdi, tehir edip kazaya bırakmaktansa seferde oruç tut­mak ona daha kolay gelirdi. Bu yüzden duru­mu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordu:

Şöyle buyurdu: "Ey Hamza, hangisini is­tersen onu yap!"[179]

 

3047- Muhammed bin Ka'b radiyallahu anh'dan:

Ramazan'da Enes'e geldim. Yolculuğa çıkmak istiyordu; devesini hazırladım, yolcu­luk elbisesini giydi. Yemek getirtip yiyince ben kendisine:

"Bu sünnet midir?" diye sordum. "Sün­nettir" dedi ve bineğine bindi. [Tirmizî][180]

 

3048- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Ömer, Ramazan'da yolculuklarından bi­rinde iken, gününün başında Medine'ye gire­bileceğini kestirdiği zaman, oraya oruçlu ola­rak girerdi."[181]

 

3049- Mansûr el-Kelbî radiyallahu anh'-dan:

Dihye bin Halîfe, Ramazan'da üç millik mesafe yol aldı. Sonra orucunu tutmadı. Bir­takım insanlar da onunla beraber oruç tutma­dı. Diğerleri onların oruç tutmamalarını hoş karşılamadılar. Kasabasına döndüğünde, şöy­le dedi:

"Vallahi ben gerçekleşmesini hiç bekle­mediğim bir işle karşılaştım. Çünkü birta­kım insanların (seferde oruç tutmak suretiy­le) Muhammed sallallahu aleyhi ve sel-lem'in ve ashabının yolundan ayrılacakları­nı hiç düşünmemiştim. Allahım, ne olur be­ni kendine al!"[182]

 

3050- Ubeyd bin Cübeyr radiyallahu anlıdan:

Ebû Basre el-Gifârî ile beraber Füstâs'tan yola çıkan bir gemide idim. Ramazan'di. Ge­miyi harekete geçirdi, henüz evleri geçmeden bir sofra getirtip bana "Buyur" dedi. "Evleri görmüyor musun?" dedim. "Sen Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinden yüz mü çeviriyorsun?" dedi. Ca'fer rivayet et­tiği hadiste: (bu sözden sonra yemekten) yedi dedi. [İkisi de Ebû Davud'undur][183]

 

3051- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim ruhsatsız ve hasta olmadığı hal­de Ramazan'da oruç tutmazsa, bir sene oruç tutsa bile onun (sevabını) elde edemez."

[Buhârî (muallak olarak), Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizl][184]

 

3052- Esma bint Ebî Bekr radiyallahu anh'dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bulutlu bir günde (güneş battı zan­nıyla) orucu bozduk. Sonra güneş görünüver-di." Hişâm'a denildi ki: "Kaza ile emrolundu-lar mı?" "Kazadan kurtulmaya çare var mı?" diye cevap verdi. [Buhârî ve Ebû Dâvud.][185]

 

3053- Nâfi radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer derdi ki: "Bir hastalık ya da yol­culuk dolayısıyla Ramazan orucunu tutama­yan, Ramazan orucunu, günlerine fasıla ver­meden ardı ardına tutup kaza eder."[186]

 

3054- İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: Ebû Hureyre ile İbn Abbâs, Ramazan'm

kazasında ihtilaf ettiler. Birisi: "Aralıklı tutu­lur" derken diğeri "Aralıklı tutulmaz" dedi. [İkisi de Mâlik'e aittir.][187]

 

3055- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Üzerimde  Ramazan   orucundan  borç olurdu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem ile meşguliyetim sebebiyle onun kazasını ancak Şa'ban ayında kaza edebilirdim." [Altı hadis imamı.][188]

 

3056- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, onun namına o orucu velisi tutar."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][189]

 

3057- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: “

Dedi ki: "Kişi Ramazan'da hasta olup da iyileşmeden ölürse, onların yerine yiyecek fidye verilir. O, oruçları kaza etmek ona borç değildir.

Şayet oruç adamışsa o zaman onun namına velisi kaza eder." [Ebû Dâvud][190]

 

3058- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir kadın dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem üzerinde adak orucu olduğu halde vefat etti, onun namına oruç tutabilir miyim?"

"Annenin bir borcu olup da sen onu ade­seydin yerini bulur muydu?" "Evet."

"Öyleyse onun namına oruç tut!" buyur­du. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][191]

 

3059- Mâlik radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer'e: "Kişi, başka kişi namına oruç tutabilir mi? Bir kimse, diğer kimsenin namı­na namaz kılabilir mi?" diye sorarlardı da o: "Hayır" derdi.[192]

 

3060- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Hafsa ile ben (nafile) oruçluyduk. Bize bir yemek hediye edildi ve yedik.

Derken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem giriverdi. Hafsa, babası gibi cüretliydi. Sözde benden önce davranarak: "Âişe ile ben nafile orucu tutuyorduk, bize bir yemek hedi­ye edildi, yedik. Orucumuzu bozduk" dedi. Bunun üzerine:

"Onun yerine bir gün kaza olarak oruç tu­tun" buyurdu. [Mâlik, Tirmizî ve Ebû Dâvud][193]

3061- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip helak olduğunu söyledi.

"Ne'n var?" diye sordu. "Ramazan'da hanımımla cinsî ilişki kurdum" dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e içinde farak denilen hurma bulunan bir sepet getirildi. "Helak olan adam nerede?" diye sordu.

"Benim" dedi. Bunun üzerine ona: "Haydi bunu tasdik et!” buyurdu.

 [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][194]

 

3062- Nesâî'nin dışında Altı hadis imamı, Ebû Hureyre'den:

Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile otururken, aniden bir adam çıkageldi ve şöyle dedi: "Helak oldum, ey Allah'ın Resu­lü!"

"Ne'n var?"

"Oruçlu iken hanımımla cinsî temasta bu­lundum."

"Azat edecek kölen var mıdır?"

"Hayır."

"İki ay ardı ardına oruç tutabilir misin?"

"Hayır."

"Altmış fakiri doyuracak imkanın var mı­dır?"

"Hayır."

"Otur öyle ise!"

Oturdu, biraz sonra içinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Hemen sordu:

"Soru soran nerede?"

"Al bunu sadaka olarak dağıt!"

"Ey Allah'ın Resulü! Benden daha fakir kimse var mıdır? —Medine'nin iki kara taşlı­ğını kastederek— Vallahi bu iki yaka arasında bizden daha fakir bir hane yoktur" deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, azı dişleri görününceye dek güldü. Sonra şöyle buyurdu: "Haydi al bunu çoluk çocuğuna ye­dir!"[195]

 

3063- Diğer rivayette şu ek vardır: "Bir gün oruç tut ve Allah'tan bağışlanma dile!"[196]

 

3064- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Enes oruç tutamayacak kadar yaşlandı ve orucu için fidye verdi."[197]

 

3065- Mâlik radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer'e, hamile kadın, çocuğu hak­kında (yeterli beslenememesinden) endişe et­tiği takdirde, oruç tutmayabilir mi?" diye so­ruldu.

"Oruç tutmaz. Her gün için Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in müddü ile bir müd buğdayı onun yerine bir fakire verir" dedi.[198]

 

3066- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim üzerinde bir aylık oruç borcu oldu­ğu halde ölürse, onun için her gün bir yoksul doyurulur." [Tirmizî]

Ona göre bunun İbn Ömer'in sözü (mev­kuf) olması daha sahihtir.[199]

 

3067- el-Kâsım bin Muhammed radiyalla­hu anh'dan: Dedi ki:

"Her kimin bir Ramazan orucu borcu olup buna gücü yettiği halde diğer Rama­zan'a kadar kaza etmezse, bir müd buğday miktarında her gün için bir yoksul doyurur, ayrıca orucu da kaza eder." [Mâlik][200]

 

3068- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan a erişip de üzerinde bir Ramazan orucu borcu olursa ve onu kaza et­memişse onun orucu kabul olunmaz. Kim üze­rinde, kaza etmediği Ramazan orucundan bir şey olup da, nafile orucu tutarsa, o borç olan orucu tutuncaya kadar nafile orucu kabul olunmaz."

[Ahmed ve Taberânî, Mu 'cemu' l-Evsat'ta.][201]

 

3069- Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan'dan tutamadıklarını Zi'1-Hicce'nin on gününde kaza ederdi."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağir][202]


[168] Bu hadisi Müslim (siyam no. 90-91, s. 785) ve Tirmizî (no. 710), Ca'fer b. Muh. b. Alî an ebîhî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[169] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 21, s. 294), Şâfıî (Sünen s. 56), Abdürrezzâk (no. 4427, 4471, 7762), Ahmed (I, 219,266,315,334,348,366), Buhârî (savm 34, II, 237; cihâd 106, IV, 7; mağâzî 47/1, V, 89-90), Müslim (siyam no. 88, s. 784), Nesâî (siyam 60, IV, 189), İbn Huzeyme (no. 2035), İbn Hibbân (no. 3547, 3555-6) ve Beyhakî (IV, 240,246), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[170] Bu rivayeti Müslim (no. 88/2, s. 785) ve Nesâî (siyam 61, IV, 189), Mansûr an Mücâhid an Tavus an İbn Ab­bâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[171] Bu hadisi Tirmizî (no. 1684), Ahmed b. Muh. b. Mûsâ an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Abdilazîz an Atiyye b. Kays an Kaza'a an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[172] Lafza Müslim'e ait olup (no. 100-101, s. 788) asl-ı sene­di Âsim el-Ahvel an Müverrik an Enes şeklindedir. Bu tarikten Buhârî (cihâd 71/3, III, 223-4), Nesâî (siyam 52, IV, 182), İbn Huzeyme (no. 2032-3), Tahâvî (II, 68), İbn Hibbân (no. 3551) ve Beyhakî (IV, 243) de tahric et­tiler.

Bu hadisi daha kısa bir metinle Mâlik (siyam no. 23, s. 295), Buhârî (savm 37, II, 238) ve Müslim (siyam no. 98-99, s. 787-8), Humeydan Enes asl-ı senedi ile de tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[173] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1721), Ahmed (III. 299, 318, 398), Dârimî (II, 9), Buhârî (savm 36, II, 238), Müslim (siyam no. 92, s. 786), Ebû Dâvud (no. 2407), Nesâî (si­yam 49/1, IV, 177), İbnu'I-Cârûd (s. 202), İbn Huzeyme (no. 2017), Tahâvî (II, 62), İbn Hibbân (no. 3544) ve Beyhakî (IV, 242), Şu'be an Muh. b. Abdinahmun b. Es'ad b. Zürâre el-Ensârî an Muh. b. Amr b. el-Hasun an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[174] Ahmed'in ricali Sahîh ricalidir (Mecma' III, 166).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[175] Bu hadisi Nesâî (siyam 53/1-3, IV, 183) ilk ikisi ez-Züh-rî an Ebî Seleme an Abdi/rahman b. Avf, üçüncüsü ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman b. Avf an ehîhî asl-ı senedleriyle mevkuf olarak tahrîc etmiştir.

İbn Mâce de (no. 1666), Ebû Seleme tarikiyle, ancak merfû olarak irâd etmiştir.

Münzirî'ye göre Nesâî'nin isnadı hasendir (Tergîb II, 134).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[176] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3408), Tirmizî (no. 715), Ne­sâî (siyam 50/1-5, IV, 178-9; 51/1-6, IV, 180; 62, IV, 190) ve İbn Mâce (no. 1667), birkaç tarikten olmak üze­re Enes b. Mâlik'ten tahrîc ettiler.

İsnadı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[177] Bu hadisi Şafiî (Sünen 57), Ahmed (III, 12,50), Müslim (93,96, s. 786-7), Tirmizî (no. 712), Nesâî (siyam 59/1, IV, 188), Ebû Ya'lâ (no. 1372), İbn Huzeyme (no. 2020) veel-Hâkim (IV, 192), Saîdel-Cüreyrîan EbîNadrean EbfSaîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Tirmizî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[178] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 24, s. 295), Buhârî (savm 33/2-3, II, 237), Müslim (siyam no. 103-7, s. 789), Ebû Dâvud (no. 2402), Tirmizî (no. 711), Nesâî (siyam 58/3-5, IV, 187-8) ve İbn Mâce (no. 1662), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[179] Bu hadisi Müslim (no. 107, s. 790), Ebû Dâvud (no. 2403) ve Nesâî (siyam 56/1-9, IV, 185-6; 57, IV, 186-7), birkaç tarikten olmak üzere Hamza b. Amr'dan tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[180] Bu hadisi Tirmizî (no. 799-800), Zeyd b. Eşlem an Muh. b. el-Münkedir an Muh. b. Ka'b asl-ı senedi ile tahrîc et­ti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[181] Muvattâ, siyam no. 27, s. 296.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[182] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2413), İsâ b. Hammâcl an Leysb. Sa'dan Yezîdb. e. Habîb an EbV I-Hayr an Mansûr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[183] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2412), Saîd b. e. Eyyûb ve Leys an Yeztd b. e. Habîb an Küleyb b. Ziihl el-Hadremî an Ubeyd h. Cübeyr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[184] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2540), Abdürrezzâk (no. 7475), Ahmed (II, 442, 470, 458, 386), Dârimî (II, 10), Ebû Dâvud (no. 2396-7), Tirmizî (no. 723), İbn Mâce (no. 1672), İbn Huzeyme (no. 1987-8), Dârekutnî (II, 211) ve Beyhakî (IV, 228), Habîb b. e. Sabit an Umûre b. Umeyr an Ibni' 1-Mutavvis an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[185] Bu hadisi Buhârî (savm 46, II, 241), Ebû Dâvud (no.2359) ve İbn Mâce (no. 1674), Hisâm b. Urve an Fâtı­ma binti'I-Münzir an Esma asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[186] Bu mevkufu Mâlik (siyam no. 45, s. 304), an Nâfi an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. İsnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[187] Bu mevkufu da Mâlik (siyam no. 46), ani'z-Zührî sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[188] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 54, s. 308). Abdürrezzâk (no. 7676-7), Buhârî (savm 40, II, 239), Müslim (siyam no. 151, s. 802), Ebû Dâvud (no. 2399), Nesâî (siyam 64/2, IV, 191) ve İbn Mâce (no. 1669)), İbn Huzeyme (no. 2046-8) ve Beyhakî (IV, 252), Yahya b. Saîd an Ebî Seleme an Âişe asl-ı senedi ile;

Tirmizî (no. 783), Kuteybe an EbîAvâne an İsmail es-Süddî an Abdillah el-Behiy an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[189] Bu hadisi Ahmed (VI, 69), Buhârî (savm 42, II, 240), Müslim (siyam no. 153, s. 803), Ebû Dâvud (no. 2400, 3311), Ebû Ya'lâ (Şehit Ali 203a, 217a), İbnu'l-Cârûd (s. 421), İbn Huzeyme (no. 2052), Bezzâr (no. 1023), İbn Hibbân (no. 3561), Dârekutnî (II, 194-5) ve Beyha­kî (IV, 255; VI, 279), Ubeydullah b. e. Ca'fer an Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Urve an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[190] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2401), Muh. b. Kesir an Süf-yân an Ebî Husayn an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs se­nedi ile tahrîc etti.

İbn Abbâs'ın bu mevkufuna İbn Hacer, sahîh hükmü vermiştir. Bunu Dârekutnî, Saîd b. Mansûr, Beyhakî ve Abdürrezzâk merfû olarak tahrîc ettiler. Abdülhakk, Ah-kâm'ında ve İbn Hacer Fethu'l-bâri'de bu babda sahîh Peygamber hadisi bulunmadığını söylemişlerdir (Neyi IV, 247).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[191] Bu hadisi Ahmed (1,224,227, 258, 362), Buhârî (savm 42/2, -4, II, 240), Müslim (siyam no. 154-6, s. 804), Ebû Dâvud (no. 3310), Tirmizî (no. 716), Taberânî (no. 12330-2), İbn Hibbân (no. 3981), Dârekutnî (II, 196) ve Beyhakî (IV, 255, 279), el-A'meş an Müslim el-Batîn (ve'l-Hakem ve Seleme) an Saîd b. Cübeyr (ve Atâ ve Mücâhid) an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[192] Mâlik (no. 43, 307), bu mevkufu belâğan irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[193] Bu hadisi Mâlik (no. 50, s. 306), ani'z-Zührî senedi ile mürsel olarak; Ebû Dâvud (no. 2457), Ahmed b. Salih an İbn Vehb an Hayve b. Şureyh an İbni'l-Hâd an Zü-meyl mevlâ Urve an Urve an Âise senedi ile; Tirmizî (no. 735), Ahmed b. Menî' an Kesir b. Hisâm an Ca'fer b. Burkan ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, Mâlik'in mürselini sahîh olarak görmüştür. Lafız Tirmizî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[194] Bu hadisi Dârimî (II, 11), Ahmed {VI, 140), Buhârî (savm 29, II, 235; hudûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 85-7, s. 785), Ebû Dâvud (no. 2394-5), Tahâvî (II, 59), İbn Huzeyme (no. 1946-7), İbn Hibbân (no. 3520) ve Beyhakî (IV, 223), Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Abbâd b. Abdillah b. ez-Zübeyr an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[195] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II, 84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî (II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194; edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no. 724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5, 1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64-65.

[196] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II, 84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî (II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194; edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no. 724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5, 1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[197] Muvattâ, siyam no. 51, s. 307.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[198] Muvattâ, siyam no. 52, s. 308.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[199] Bu hadisi Tirmizî (no. 718) ve İbn Mâce (no. 1757), Ku-leybe an Absfr b. el-Kâsım an Es'as an Muh. b. Abdir­rahman b. e. Leylâ an Nâfi' an ibn Ömer senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[200] Mâlik (no. 53, s. 308), bu mevkufu, Abduırahman b. el-Kâsım an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[201] Râvilerinden İbn Lehî'a sebebiyle isnadı hasendir (Mecma' III, 149, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[202] Râvilerinden İbrahim b. İshâk es-Sabî sebebiyle isnadı zayıftır (Mecma' III, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.



Konu Başlığı: Ynt: Yolcunun ve diğerlerinin oruç tutmaması kaza ve keffâret
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Ekim 2016, 21:58:31
Esselamu aleykum.Islam dini kolaylik dinidir.Ve yolculuk sırasında oruc tutmayip kazasini tutulabilir.Rabbim bilgilerden dolayi razi olsun inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yolcunun ve diğerlerinin oruç tutmaması kaza ve keffâret
Gönderen: Mehmed. üzerinde 28 Haziran 2019, 13:50:18
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri İslam ı hakkı ile yaşamak için mücadele edenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun