๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:06:41



Konu Başlığı: Yolculuk ve adabı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:06:41
Yolculuk Ve Âdabı, Hayvanın Üstüne Binmek Ve Birini Terkisine Almak



3162- Kâ'b bin Mâlik radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Perşembeden başka günde çok az yolculuğa çıkardı." [Ebû Dâvud][48]

 

3163- Sahr bin Vedâa el-Ğâmidî radiyalla­hu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allahım! Ümmetime, sabahın erken sa­atlerinde bereket ver!" "Bu sebeple, bir müf­reze veya ordu gönderdiği zaman, onları gün­düzün başında (sabahleyin) gönderirdi.

Sahr, bir tacir idi. Ticaretini erkenden ya­pardı. Bu yüzden malı çoğalıp zengin oldu."

|Ebû Dâvud ve Tirmi/.î.l[49]

 

3164- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ab­dullah bin Revâha'yı bir müfreze içinde gönderdi. O gün Cumaya rastladı. Arkadaşları sa­bahleyin gitti, kendisi ise geri kaldı. (İçinden:) "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile namaz kılar, sonra arkadaşlarıma yetişip katılı­rım" dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem ile namaz kılınca, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onu gördü ve sordu:

"Neden arkadaşlarınla erkenden gitmedin?" "Seninle namaz kılıp sonra onlara katû-mak istedim" dedi.

"Yeryüzündekilerin tümünü infcık etsen, onların o erken çıkışlarındaki fazileti elde edemezsin" buyurdu. [Tirmizî][50]

 

3165- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer insanlar yalnızlığın (zararını) benim bildiğim gibi bilselerdi, bir süvari bile gece yalnız başına yola çıkmazdı." [Buhârî ve Tirmizî][51]

 

3166- Saîd bin el-Müseyyeb radiyallahu anh'dan mürsel olarak:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şeytan bir kişiye, iki kişiye musallat ol­mak ister; ama sayı üç olunca, onlara bir şey yapamaz." [Mâlik][52]

 

3167- Eşlem radiyallahu anh'dan:

Bir yolculuğa çıktım. Döndüğümde Ömer bana: "Kiminle arkadaşlık ettin?" diye sordu.

"Bekr bin Vâil'den olan bir adamla arkadaş­lık yaptım!" dedim. Şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu­nu duymadın mı: «Kardeşin Bekrî'ye güven­me!»" ITaberânî, Mu'cemu'l-Evsat'U zayıftı senedle.][53]

 

3168- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Tek başına yola çıkan süvari bir şeytan­dır; iki süvari iki şeytandır. Üç süvari ise bir kafiledir." IMâlik, Ebû Dâvud ve Tirmizî|[54]

 

3169- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üç kişi sefere çıktıklarında aralarından birini kendilerine lider yapsınlar." [Ebû Dâvud][55]

 

3170- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Verimli (yeşil) arazilerde yolculuk yaptığı­nız zaman develere haklarını verin (yani otla­tın). Çorak yerlerde yürüdüğünüz zaman ise sü­ratli gidin ki ilikleri kurumasın. Gece konakla­dığınız zaman yoldan uzak durun. Çünkü orası geceleyin zararlı hayvanların ve zehirli sürün­genlerin uğrağıdır." [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud][56]

 

3171- Onun (Ebû Davud'un) Câbir'den benzeri rivayeti vardır ki, onda şu ek yer al­maktadır:

"Konak yerlerinden eylesmeden geçme­yin."[57]

 

3172- Ebû Ya'lâ'da şu ilave ile benzerini nakletmiştir: "Bir kötülük ve korku ile karsı karşıya kaldığınızda hemen ezan okuyun. Ana yollarda namaz kılmayın. Çünkü oralar yılan­ların ve yırtıcı hayvanların barınağıdır."[58]

 

3173- Abdurrahman bin Âiz radiyallahu anh'dan mürsel olarak:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üç kimseyi Allah sevmez: Harab olmuş bir evde konaklayan kişi. Sel yolunda konak­layan kişi. Hayvanını salıp da sonra onu ko­ruması için Allah'a dua eden kişi."

fTaberânî, Mu'cermı I-Kehîr'de leyyin bir senedle.][59]

 

3174- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yolculuğu gece yapın; zira yeryüzü gece dürülür."[60]

 

3175- Ebû Sa'lebe el-Husenî radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir yerde konakladığında insanlar, dağ etekle­rine ve vadilere dağılırlardı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Bu dağ eteklerine ve vadilere dağılmanız, şeytandandır.»

Ondan sonra nerede konakladılarsa birbir-

lerinden ayrılmadılar; hep birlikte bir yerde yattılar. Hatta (o kadar birbirlerine yakınlardı ki) bir örtü üzerlerine örtülseydi hepsini içine alır, denildi." [İkisi de Ebû Davud'a aittir][61]

 

3176- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

bir yolculukta olup da gece bir yerde konak­ladığı zaman, sağ tarafına yatardı. Sabaha ya­kın bir yerde konakladığında, kolunu diker başını avucuna koyarak yatardı." [Müslim][62]

 

3177- Sehl bin Muâz el-Cühenî'den, o da babasından radiyallahu anh:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile harbe çıktım. Konak yerinde insanlar bir­birlerini sıkıştırdılar. Bu sebeple yolu kestiler. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir münâdî gönderip: «Kim yerini daraltırsa, ya da yol keserse onun cihadı (se­vabı) yoktur» diye nida ettirdi."[63]

 

3178- Enes radiyallahu anh'dan:

"Biz, bir yerde konakladğımız zaman, hayvanların yükü indirilmedikçe nafile na­maz kılmazdık." [İkisi de Ebû Davud'a aittir.][64]

 

3179- Ebû Said radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde iken bir adam devesinin üs­tünde sağa sola bakmaya başladı. Bunun üze­rine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Kimin fazla bineği varsa, bi­neği olmayana versin, kimin fazla azığı varsa, olmayana versin.» Böylece pek çok malı say­dı. O kadar ki bizden kimsenin kendi fazla malında bir hakkı bulunmadığına kanaat ge­tirdik." [Müslim ve Ebû Dâvud.][65]

 

3180- Câbir radiyallahu anh 'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey Muhacir ve Ensâr topluluğu! Kardeş­lerinizden malları olmayan bir takım insanlar vardır. O halde bir adam, bir adamı ya da iki adamı gözetsin, himayesine alsın." İçimizden kimin fazla bineği varsa, ona iki kişi nöbetle­şe bindirildi. İşte bir deveyi nöbetleşe binmek üzere böyle takip ediyorduk.[66]

 

3181- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kafilenin gerisinde durur, (kafileye kavuştur­mak için) zayıf hayvanı sürer, üzerindekini terkisine bindirir ve onlara dua ederdi." [İkisi de Ebû Davud'a aittir][67]

 

3182- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kadının kölesiyle yolculuk yapması felâ­kettir'[Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta zayıf bir senedle.J[68]

 

3183- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir ka­dının mahremi olmadan bir günlük yolculuk yapması helâl olmaz."

[Nesâî hariç, Altı hadis imamı][69]

 

3184- Rivayetlerindendir:

"Bir günlük mesafe, bir gecelik mesafe, bir berîd mesafe ve üç günlük mesafe."[70]

 

3185- Buhârî ve Müslim, Ebû Saîd radi­yallahu anh'dan:

"Kadın kocası ya da mahremi olmadan iki günlük mesafeye yolculuk yapamaz."[71]

 

3186- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Refakatinda köpek ya da çan bulunan in­sanların yanında melekler bulunmaz."[72]

 

3187 Diğer rivayet:

"Çan, şeytanın çalgısıdır."[73]

 

3188- Diğer rivayet:

"Üzerlerinde (ya da eşyalarında) kaplan derisi bulunan kimselere melekler refakat et­mez." [Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî][74]

 

3189- Ebû Beşîr el-Ensârî radiyallahu anh'dan:

Ebû Dâvud dedi ki: "Bize, Ka'nebî, Mâlik'ten, o da Abdullah bin Ebî Bekr bin Hazm'-dan, o da Abbâd bin Temîm'den, o da Ebû Beşîf el-Ensârî radiyallahu anh'dan:

O, yolculukların birinde, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile berabermiş. Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir elçi göndermiş. —Abdullah bin Ebî Bekr diyor ki: Sanırım şöyle dedi:—İnsanlar geceliyecekle-ri yerdeydi. "Git onlara söyle; hiçbir devenin boynunda asılı ok yayı kirişi bulunmasın, ger­danlık kalmasın muhakkak hepsi kesilsin."

Mâlik der ki: "Bunların nazara karşı (de­velere) takılmış olduğunu zannediyorum."

(Rûdânî) Derim ki: Ben bunu, asıl nüsha­da Buhârî, Müslim, Muvatta ve Ebu Da­vud'un zînet bölümlerinde Abdal b. Te­mim'den nakledildiği bilinmesi için Ebû Davud'un kitabından yazdım.

Çünkü asîl nüshada "elçi olarak"tan sonra "kale (=dedi)" lafzı düşmüştür ve bu elçinin Abdullah bin Ebî Bekr'in olduğu zannedil­miştir. Oysa durum böyle değildir. Anlaşılan; "kale (=dedi)" lafzının düşmesi, musannifin kaleminin işidir. Bu sebeple müstensihler de —bilerek ya da bilmeyerek— ona tâbi olmuş­lardır. Allah, en doğrusunu bilir.[75]

 

3190- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Yolculuk azaptan bir parçadır. Sizleri yemekten, içmekten ve uyumaktan alı-koyar. Biriniz seferde işini bitirince hemen ai­lesine dönsün." [Mâlik, Buhârî ve Müslim.][76]

 

3191- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Birinizin gurbette kalışı uzun sürerse ge­celeyin evine dönmesin." [Buhârî ve Müslim][77]

 

3192- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sakın kocası evde olmayan kadınların yanına girmeyin. Çünkü şeytan birinizin kanı­nın dolaştığı yerde dolaşır." Dedik ki:

"Senin de mi?"

"Bende de; ancak Allah bana, ona karşı yardım etti de (şeytanım) müslüman oldu (ya da ondan kurtulurum)."

İbn Uyeyne der ki: (Arapça metinde ge­çen) "esleme"nin anlamı, "ondan kurtulu­rum" demektir. Çünkü şeytan müslüman ol­maz. (Arapça metinde geçen) "muğîbât", mu-ğîbe'nin çoğulu olup kocası evde bulun­mayan, gurbette olan kadın demektir. [Tirmizî][78]

 

3193- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, seferden döndüğü zaman, sabah oluncaya ka­dar Muarres'te yatardı." [Ebû Dâvudj[79]

 

3194- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onların geceleyin yolculuktan döndüklerinde hanımlarının yanına uğramalarını yasakla­mıştı. Fakat iki adam onun o yasağına rağmen gece evlerine geldiler; herbiri hanımların ya­nında yabancı bir adam buldu." [Tirmizî][80]

 

3195- İbn Amrbin el-Âs radiyallahu anh'-dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hacı olmak, ya da umreye gitmek veya Allah yolunda savaşmak haricinde gemiye bi­nip denize açılmayın. Çünkü denizin altında ateş vardır, ateşin altında da deniz vardır."

[Ebû Dâvud][81]

 

3196- Mutarrif radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Deniz ticaretinde bir sakınca yoktur. Al­lah, Kur'ân'da mutlaka doğruyu zikretmiştir: «Allah'ın lutfuyla rızık aramanız için, gemile­rin onu yararak gittiğini görürsün. Belki artık şükredersiniz»." (Fâtır 12) [Rezîn][82]

 

3197- Ebû İmrân'dan, diyor ki: Câbir'e: "Siz Acemleri emrinizin altında tutar mıydınız?" diye sordum.

"Biz onları emrimizde tutardık. Bizlere bir köyden diğer bir köye kılavuzluk yaparlar­dı da sonra onları sahverirdik." [Taberanî, Mu'cemu' I-Kebîr'de.][83]

 

3198- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"iblisin azgın şeytanları vardır. Onlara şöyle der: Siz Hicaz'a gitmelisiniz ve oradaki mücâhitleri doğru yoldan saptırmaksınız!"

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de zayıf bii senedle.][84]

 

3199- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, seferde sabah namazını kıldırdığı zaman yü­rürdü."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir isnadla.][85]

 

3200- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'den Mekke'ye ashâbıyla beraber yü­rüyerek hacca gitti.

(Yolda onlara) şöyle dedi: «Peştemalleri-nizi bellerinize bağlayın!» Sonra bazan hızlı, bazan da yavaş yürüdü."

[İbn Mâce zayıf'bir isnadla.][86]

3201- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir yük yüklendiğiniz zaman biraz ağır davranın. Çünkü kişi bağlıdır, eli de asılıdır."

[Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta.][87]

 

3202- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz sefere çıkmak istediği zaman müs-lüman kardeşlerine selâm versin. Çünkü onlar, dualarına duâ katarlar." [Mu'cemu'l-Evsat][88]

 

3203- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Yolculuk yapın ki, sağlıklı ve gü­ven İçinde olun!" [İki rivayet de zayıf isnadla Taberâ-nî'nin Mu'cemu' I-Evsat'ına aittir.][89]

 

3204- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

Bir köle, Peygamber'e sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

"Ben hacca gitmek istiyorum." Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem onunla yürü­yüp uğurladı ve ona başını kaldırıp şöyle dedi:

"Allah seni takva ile azıklarıdır sın, seni hayra yönlendirsin. Üzüntünü gidersin."

Köle gidip döndüğünde yine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e varıp selâm ver­di. Bu defa ona şöyle dedi:

"Allah haccını kabul etsin, günahını ört­sün. Harcadıklarını yerine getirsin."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr ve'l-Evsat'to zayıf bir senedle.][90]

 

3205- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Zeyd bin Harise, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem evimdeyken ziyaretine gelip kapıyı çaldı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem elbisesini çekerek açık olarak onu kar­şıladı. Vallahi ondan ne önce, ve ne de sonra Resûlullah'ı açık görmedim. Onu kucaklayıp Öptü." [Tirmizî][91]

 

3206- Şa'bî radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ca'fer bin Ebî Tâlib'i karşıladı, bağrına basıp iki gözünün arasından öptü.[92]

 

3207- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, haccından dönüp Medine'ye geldiğinde, mes­cidinin kapısında devesini çökertti. Sonra içe­riye girip iki rekat namaz kıldı. Sonra evine gitti.

Nâfi' dedi ki: "İbn Ömer de böyle yapar­dı." [Her iki rivayet de Ebû Davud'a aittir.][93]

 

3208- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'ye geldiği zaman, kendisini Abdul-Muttaliboğullarının çocukları karşıladı, birini kucağına, diğerini de arkasına alıp yüklendi."[94]

 

3209- Diğer rivayet:

"İkrime'nin yanında binek üzerine binen üçün en kötüsünden söz edilince, şöyle dedi: İbn Abbâs dedi ki:

«Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Kusem'i bineğinin önüne, Fadl'ı arkasına; yahut Kuşem'i arkasına, Fadl'ı önüne bindirmiş olarak geldi. Bunlardan hangisi en kötü, ya da en hayırlıdır?»" [Buhârî ve Nesâî][95]

 

3210- Abdullah bin Ca'fer radiyallahu anh'dan:

İbnü'z-Zübeyr ona dedi ki: "Hani hatırlı­yor musun, ben, sen ve İbn Abbâs, Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'i karşılamıştık da o bizi terkisine almıştı da seni bırakmıştı?"

"Evet" dedi. [Buhârî ve Müslim][96]

 

3211- Müslim'in rivayetinde ise: Abdul­lah b. Ca'fer, İbnü'z-Zübeyr'e: "Hatırlar mı­sın, hani ben, sen ve İbn Abbâs, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i karşılamıştık?" dedi. O da: "Evet, bizi hayvanına bindirdi, se­ni ise bıraktıydı" dedi.[97]

 

3212- Diğer rivayet: "Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem seferden döndüğü zaman, ehl-i beytinden çocuklar tarafından karşılanır­dı. Bir defasında yine seferden döndü de, he­men beni karşılamaya götürdüler. O da beni önüne aldı. Sonra Fatıma'nın iki oğlundan biri getirildi, onu da arkasına aldı. Biz, Medine'ye hayvan sırtında üç kişi olarak götürüldük." Ebû Davud'un da benzeri rivayeti vardır.[98]

 

3213- Seleme bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hasan ve Hüseyin alaca katırının sırtında; ben yularından çekerek onları Medine'ye kadar götürdüm ve hücresine onları soktum. Biri önündeydi, diğeri arkasında. [Müslim ve Tirmizî][99]

 

3214- Enes radiyallahu anh'dan:

"Biz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in Usfân dönüşünde beraberindeydik. Huyey kızı Safiyye'yi terkisine almıştı. Deve­si tökezledi ve beraberce düştüler. Ebu Talha gelip dedi ki:

«Ey Allah'ın Resulü! Allah beni sana feda kılsın, bir şey oldu mu?»

«Hayır; bana bir şey olmadı. Lâkin sen kadına dikkat et!» Ebû Talha elbisesini çevi­rip yüzünü kapattı. Sonra elbisesini kadına örttü, kadın kalktı. Bineklerini onlara düzeltip hazır vaziyete getirdi. İkisi de bindiler, biz de onlarla beraber gittik. Medine'yi görünce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: «Dönücüleriz, tevbe edicileriz, ibadet edicileriz ve ancak Rabbimize hamd edicile­riz.» Medine'ye kadar hepimiz devamlı ola­rak bunu söyledik." [Buhârî][100]

 

3215- Ebu'l-Melîh radiyallahu anh'dan: O da bir adamdan:

Dedi ki: "Ben Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem'in terkisindeydim. Hayvanın ayağı kaydı ve tökezledi. «Kahrolsun şey­tan!» dedim. Şöyle buyurdu:

"«Kahrolsun şeytan» deme! Çünkü sen böyle dediğin zaman o, büyür; ev gibi olur ve: «Bu, benim gücümle olmuştur» der. Onun için sen «Bismillah (=Allah'in adıyla)» de. O za­man o, sinek gibi oluncaya kadar küçülür."

[Ebû Dâvud][101]

 

3216- Abdullah bin Bureyde radiyallahu anh'dan, dedi ki: Babamın şöyle dediğini duydum:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yü­rürken beraberinde merkebi olan bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Haydi bin." Kendisi de geri durdu. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: "Hayır! hayvanın ön tarafına (binmeye) benden daha layıksın. Ancak orasını bana ayırman (nezaketinde bulunman) başka!."

Adam: "Öyleyse orasını sana bırakıyo­rum" dedi ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona bindi. [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][102]

 

3217- Muhammed bin Hamza bin Amr el-Eslemî'den, o da babasından: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her devenin üstünde bir şeytan vardır; ona bindiğiniz zaman Besmele çekin, işleri­nizden geri durmayın." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve el-Evsat'te.][103]

 

3218- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'-dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yolculuğunda Allah'la başbaşa kalıp onu zikreden hiçbir binici yoktur ki melek onun arkasında olmasın. Bu duygudan yok­sun hiçbir kimse de yoktur ki şeytan onun ar­kasında olmasın." [Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de.][104]

 

3219- Muâz bin Enes radiyallahu anh'-dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, develerinin üzerinde durup da oturmayan bir­takım insanlara uğradı ve onlara şöyle hitab etti: "Onlara doğru binin, onları rahat bıra­kın. Onları yollarda ve çarşılarda konuşaca­ğınız birer kürsü yapmayın. Nice sırtına binil­mişler vardır ki Allah katında binicisinden daha hayırlı ve Allah'ı daha çok zikredendir."

[Ahmed][105]



[48] Bu hadis Ebû Dâvud (no. 2605), Saîd b. Maıtsûr an  İbn'l-Mübârek an Yûnus b. Yezîd ani'z-Ziihri an Abdirrahman b. Ka'b b. Mâlik an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[49] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2606), Tirmizî (no. 1212), ve İbn Mâce (no. 2236), Ya'lâ b. Atâ an Umâre b. Hadîdm Sahr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[50] Bu hadisi Ahmed (1,256), Tirmizî (no. 527) ve BeyhaC (III, 187), el-Haccâc b. Artât ani'l-Hakem an Mikstm an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında garîb hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[51] Bu hadisi Ahmed (II, 24, 23, 60, 91, 111, 120), Dârini (II, 289), Buhârî (cihâd 135, IV, 17), Tirmizî (no. 1673 . İbn Mâce (no. 3768), Taberânî (no. 13339), İbn Huzeyme (no. 2569), İbn Hibbân (Mevârid no. 1970), el-Hi-kim (II, 101) ve Beyhakî (V, 257), Âsim b. Muh. b. Zem b. Abdillah b. Ömer b. el-Hattâb an ebîhî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[52] Mâlik (isti'zân no. 36, s. 978), an Abdirrahman b. Har-male en Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti. Kasım b. Asbağ, bu rivayeti an Saîd an EbîHureyre şek­linde vasletmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[53] Heysemi'ye göre Eşlem ve babası zayıf kimselerde (Mecma' III, 215).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[54] Bu hadisi Mâlik (isti'zân no. 35, s. 978), Ahmed ıJL 186, 214), Ebû Dâvud (no. 2607), Tirmizî (no. 2674) «s Beyhakî (V, 257), Abdunahman b. Harmale an Amr e Şuayb an ebîhî an ceddihi İbn Amr asl-ı senedi ile tahri: etti.Tirmizî, isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[55] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/81.

[56] Bu hadisi Ahmed (II. 337,378), Müslim (imaret 178, s, 1525-6), Ebû Dâvud (no. 2569), Tirmizî (no. 2858), İbe Huzeyme (no. 2550, 2556-7) ve İbn Hibbân (no. 269:-2694), Süheyl b. e. Salih an ebîhî an Ebî Hureyre asi-. senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[57] Bu hadisi Ahmed (III, 305, 381), Ebû Dâvud (no. 2570), Ebû Ya'lâ (no. 2219) ve İbn Huzeyme (no. 2548-9), Hisâm b. Hassan ani'l-Hasan an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Râvileri Sahîh ricâlindendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[58] Bu hadisi Ahmed (III, 305, 381), Ebû Dâvud (no. 2570), Ebû Ya'lâ (no. 2219) ve İbn Huzeyme (no. 2548-9), Hisâm b. Hassan ani'l-Hasan an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Râvileri Sahîh ricâlindendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[59] Bu hadisin isnadında yer alan Sadaka b. Abdillah'ı Duhaym tevsîk etmiş; Ahmed b. Hanbel ise zayıf addetmiş­tir (Mecma' 111,213).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2571), Amr b. Alî an Hâlid b. Yezîd an Ebî Cafer er-Râzî ani'r-RebV b. Enes an Enes senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[61] Bu hadisi Ahmed (IV, 193) ve Ebû Dâvud (no 2628), el-Velîd h. Müslim an Abdillah b. el-Alâ an Müslim b. Mişkem an Ebi Sa'lebe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Münzîrî, isnadı hakkında hasen hükmü verdi (Tergîb IV, 79).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[62] Bu hadisi Müslim (mesâcid no. 313, s. 476), İshâk b. İb-râhîm un Süleyman b. Harb an Haınmâd b. Seleme an Humeyd an Bekr b. Abdillah en Abdillah b. Rebâh an Ebî Katâde senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[63] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2629), Saîd b. Mansûr an İsmaîl b. Ayyaş an Esyed b. Abdirrahman el-Has'ami an Ferve b. Mücâhid el-Labmt an Sehl b. Muâz senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/82.

[64] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2551), Muh. h. el-Müsennâ an Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Hamza ed-Dabbî an Enes senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[65] Bu hadisi Ahmed (III, 34), Müslim (lukata 18, s. 1354), Ebû Dâvud (no. 1663), İbn Hibbân (no. 5395) ve Bey­hakî (IV, 182; X, 3), Ebû'l-Eşheb an Ebî Hadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[66] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2534), Muh. b. Süleyman el-Enbâri an Ubeyde b. Humeyd ani'l-Esved b. Kays an Nubeyh el-Anezî an Câhir senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[67] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2639), el-Hâkim (II, 115) ve Beyhakî (V, 297), İsmail b. Uleyye anVI-Haccâc b. e. Osman an EbVz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Hâkim, isnadı hakkında Müslim'in şartınca sahîh hük­mü vermiştir. Bu hükmü Zehebî de onaylamıştır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[68] Bu hadisin senedinde yer alan Bezîg b. Abdirrahman za­yıf bir râvidir; diğerleri güvenilir râvilerdir (Mecma' III, 214).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[69] Bu hadisi Mâlik (hacc 37, s. 979), Ahmed (II, 236), İbn Hibbân (no. 2714) ve Beyhakî (III, 138), Mâ­lik an Sakiel-Mukburîan EbîHureyre asl-ı senedi ile; Müslim (hacc no. 421, s. 977), Ebû Dâvud (no. 1724), Tirmizî (no. 1170), İbn Huzeyme (no. 2523) ve Beyha­kî (V, 227), Mâlik an Sahi el-Makbıırî an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Ahmed (II, 340, 493), Müslim (no. 419), Ebû Dâvud (no. 1723), İbn Hibbân (no. 2717), ve Beyhakî (III, 139; V, 227), Leys b. Sa'dan Satd an ebîhî... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 2317), Ahmed (II, 436, 445, 250), Buhârî      3195-(taksîru's-salât (4, II, 35), Müslim (hacc no. 420), Tahâ-vî (II, 113), İbn Hibbân (no. 2715) ve Beyhakî (III, 139; V, 227), İbn e. Zi'b an Satd ... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 422), Süheyl b. e. Salih aıı Ebî Salih an Ehî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[70] Bu hadisi Mâlik (hacc 37, s. 979), Ahmed (II, 236), İbn Hibbân (no. 2714) ve Beyhakî (III, 138), Mâ­lik an Sakiel-Mukburîan EbîHureyre asl-ı senedi ile; Müslim (hacc no. 421, s. 977), Ebû Dâvud (no. 1724), Tirmizî (no. 1170), İbn Huzeyme (no. 2523) ve Beyha­kî (V, 227), Mâlik an Sahi el-Makbıırî an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Ahmed (II, 340, 493), Müslim (no. 419), Ebû Dâvud (no. 1723), İbn Hibbân (no. 2717), ve Beyhakî (III, 139; V, 227), Leys b. Sa'dan Satd an ebîhî... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 2317), Ahmed (II, 436, 445, 250), Buhârî      3195-(taksîru's-salât (4, II, 35), Müslim (hacc no. 420), Tahâ-vî (II, 113), İbn Hibbân (no. 2715) ve Beyhakî (III, 139; V, 227), İbn e. Zi'b an Satd ... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 422), Süheyl b. e. Salih aıı Ebî Salih an Ehî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[71] Bu hadisi Ahmed (III, 62), Buhârî (cezâu's-sayd 26, II, 219), Müslim (hacc no. 417-8, s. 976), İbn Hibbân (no. 2713) ve Beyhakî (111, 138), Kalâde un Kuzu'u un Ebî Satd asl-ı senedi ile; Ahmed (III, 54), Dârimî (II, 288), Müslim (hacc no. 423, s. 977), Tirmizî (no. 1169), Ebû Dâvud (no. 1726)

ve İbn Mâce (no. 2898), el-A'mes un Ebî Salih un Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[72] Bu hadisi Ahmed (II, 418, 385) ve Ebû Dâvud (no. 4130), Kurâde an Zürâre un Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile;

Müslim (libâs no. 103, s. 1672), Ebû Dâvud (no. 2555) ve Tirmizî (no. 1703), Süheyl b. e. Salih un ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İkinci lafzı Müslim (no. 104), İsmaîl b. Cu'fer uni'l-Alâ an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.     

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[73] Bu hadisi Ahmed (II, 418, 385) ve Ebû Dâvud (no. 4130), Kurâde an Zürâre un Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile;

Müslim (libâs no. 103, s. 1672), Ebû Dâvud (no. 2555) ve Tirmizî (no. 1703), Süheyl b. e. Salih un ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İkinci lafzı Müslim (no. 104), İsmaîl b. Cu'fer uni'l-Alâ an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.     

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[74] Bu hadisi Ahmed (II, 418, 385) ve Ebû Dâvud (no. 4130), Kurâde an Zürâre un Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile;

Müslim (libâs no. 103, s. 1672), Ebû Dâvud (no. 2555) ve Tirmizî (no. 1703), Süheyl b. e. Salih un ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İkinci lafzı Müslim (no. 104), İsmaîl b. Cu'fer uni'l-Alâ an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.     

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/83.

[75] Bu hadisi Mâlik (sıfatu'n-Nebî no. 39, s. 937), Buhârî (cihâd 139, IV, 18), Müslim (libâs 105, s. 1672-3) ve Ebû Dâvud (no. 2552), Mâlik an Abdillah b. e. Bekr h.  Amr b. Hazm un Abbûd b. Temîm an Ehî Beşîr asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[76] Bu hadisi Mâlik (isti'zân no. 39, s. 980), Dârimî (II, 286), Ahmed (II, 236,445), Buhârî (Umre 19, II, 205; cihâd 136, IV, 17; afime 30/3, VI, 207-8), Müslim (ima­ret 179, s. 1526), İbn Mâce (no. 2882), İbn Hibbân (no. 3205-2697) ve Beyhakî (V, 259), Mâlik un Summû un Ebî Sa­lih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[77] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1724), Ahmed (III, 299, 302), Dârimî (II, 275), Buhârî (umre 12, II. 205; nikâh 160/1-2), VI, 161), Müslim (imaret no. 184-5, s. 1528), Ebû Dâvud (no. 2776), İbn Hibbân (no. 4170) ve Beyhakî (V, 260), Muhûrib b. Dissâr an Câbir asl-ı senedi ile. 

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[78] Bu hadisi Tirmizî (no. 1172), Nasr b. Alî an Isû b. Yû­nus an Mücâlid uni's-Şa'hi an Câbir senedi ile tahrîc et­ti. Tirmizî isnadı hakkında şu bilgileri vermektedir: "Ha­dis, bu vecihten garîbtir. Kimileri Mücâlid'in hıfzının bozukluğundan söz etmişlerdir."

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[79] Bu hadisi Ebû Dâvud (Tuhfetu'l-İşrâf no. 7730), Ahmed b. Salih an Abdillah b. Nâfi' an Abdillah b. Ömer an Nâfi' un İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. Bu hadis, Ebû Davud'un matbu nüshasında yoktur. Ebû'l-Hasan b. el-Abd ile Ebû Bekr b. Dâse'nin rivayet­lerinde vardır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[80] Bu hadisi Tirmizî (no. 2712), Ahmed b. MenV un İbn Uyeyne ani'l-Esved b. Kays un Nubeyh el-Anezî an Câ­bir senedi ile tahrîc etti.

İsnadı hakkında hasen sahîh hükmü verdi. Câbir hadisi, metnin Peygamber sözünün sonuna kadar olan bölümü­dür. Tirmizî, İbn Abbâs hadisini şahit olarak senedsiz irâd etmiştir.

Bu hadisi İbn Huzeyme, İbn Ömer hadisinden; Sa-hîh'inde ise Ebû Avâne Câbir hadisinden aynı mânâsı ile tahrîc ettiler (Neyi VI, 227).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/84.

[81] Bu hadisi Saîd b. Mansûr (Sünen no. 2393), Ebû Dâvud (no. 2489) ve Beyhakî (IV, 334; VI, 18), Muturrif an (Bisr Ebî Abdillah un) Beşîr b. Müslim un ibn Amr asl-ı senedi ile tahrîc etti. Bu hadis zayıftır. Sebebi Beşîr'dir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[82] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[83] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' III, 215).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[84] İsnadında yer alan Nâfi' b. e. Hürmüz sebebiyle zayıftır (Mecma' 111,215).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[85] Irâkî'ye göre isnadı ceyyiddir (Feyd V, 148). Heyse­mî'ye göre ise isnadında yer alan Muh. b. Ali el-Merve-zî hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[86] Bu hadisi İbn Mâce (no. 3119), İsmaîl b. Hafs el-Eylîan Yahya b. Yemân an Hamza b. Hubîb ez-Zeyyâl an Hum-rân b. A'yen an Ebît-Tufayl an Ebî Saîd senedi ile tah­rîc etti.Sindî şu bilgileri vermektedir: Humran hakkında Yahya b. Maîn "beş para etmez"; Ebû Dâvud:

"Râfizîdir"; Ne-sâî: "güvenilir değildir" gibi tabirlerle hüküm verdiler. Demîrî diyor ki: "Bu hadis münkerdir; ayrıca bu konu­da vârid olan sahîh hadislere de metnen muhaliftir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[87] Râvilerinden Kays b. er-Rebî', Şu'be ve Sevrî tarafın­dan tevsîk olunmuş; ancak hakkında menfî sözler de sarfedilmiş bir râvidir (Mecma' III, 216).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[88] Râvilerinden Yahya b. el-Alâ ve Amr b. el-Husayn sebe­biyle isnadı zayıftır (Mecma' III, 210).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[89] Heysemî'ye göre Abdullah b. Hârûn Ebû Alkame el-Fervî zayıf bir râvidir (Mecma' III, 210).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85.

[90] Râvilerinden Mesleme b. Salim el-Cühemî, Dârekut-nî'ye göre zayıf bir râvidir (Mecma' III, 211).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/85-86.

[91] Bu hadis Tirmizî (no. 2732), Muh. b. İsmuîl an İhı: b. Yuhyû b. Muh. h. Abbûd an ebîhî Yuhyâ an. Muh. h. İs-hûk ani'z-Zührî an Urve an Âise senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[92] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5220), İbn e. Şeyhe un Alî b. Müshir an Ecluh uni's-Şa'bî senedi ile tahrîc etti. Bu hadis mürseldir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[93] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2782), Muh. b. Munsûr et-Tûsî an Ya'kûb an ebîhî an Muh. b. İshâk an Nâfı' an İbn   Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[94] Bu hadisi Buhârî (Umre 13, II, 204; libâs 99, VII, 67) ve Nesâî (hacc 121/2, V, 212), Hâlid el-Hazzâ' an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[95] Bu hadisi Buhârî (libâs 100, VII, 67), Muh. b. Bessâr an Abdilvehhâb an Eyyûb an İklime senedi ile tahrîc etti.       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[96] Bu hadisi Buhârî (cihâd 196, IV, 39) ve Müslim (fadâilu's-sahâbe 65, s. 1885), Habîh b. es-Şehîd an Abdillah b. e. Muleyke an İbn Ca'fer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[97] Bu hadisi Buhârî (cihâd 196, IV, 39) ve Müslim (fadâilu's-sahâbe 65, s. 1885), Habîh b. es-Şehîd an Abdillah b. e. Muleyke an İbn Ca'fer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86.

[98] Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe 66-7, s. 1885), Ebû Dâvud (no. 2566) ve İbn Mâce (no. 3773), Âsim el-Ah-vel an Müverrik el-İclî an Abdillah b. Ca'fer asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.     

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/86-87.

[99] Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe no. 60, s. 1883) ve Tirmizî (no. 2775), en-Nadr b. Muh. an İkrime b. Ammâr  an İyâs b. Seleme an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etliler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/87.

[100] Bu hadisi Buhârî (cihâd 197, IV, 39-40), Yahya b. e. İshâk an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/87.

[101] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4982), Vehb h. Bakiyye an Hâlid b. Abdillah an Hâlid el-Hazzâ' an Ebî Temîme an EbVI-Melîh an raculin senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/87.

[102] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2572) ve Tırmizî (no. 2773), Ali b. el-Hüseyn b. Vâkıd an ebîhî an Abdillah b. Bürey-de asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi. Lafız Ebû Davud'a aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/87.

[103] Heysemî'ye göre Taberânî'nin isnâdlarım oluşturan râ-viler Muh. b. Hamza dışındakiler Sahîh ricalidir. O şa­hıs ise güvenilir bir râvidir (Mecma' X, 131). Münzirî'ye göre isnadı ceyyiddir (Tergîb IV, 73).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/88.

[104] Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' a.y.)

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/88.

[105] Bu hadisi Ahmed (III, 439, 440, 334), Sehl b. Muâz b. Enes an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Bunu Taberânî, Ebû Ya'lâ ve el-Hâkim'in de tahrîc ettiği hadisin isnâdlarım oluşturan râvileri Sehl dışında gü­venilir kimselerdir. Sehl ise, hakkında ihtilâf olan bir râ­vidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/88.



Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:44:07
Esselamu  aleyküm.YOlculuk adabını bilen ve ona göre yolculuk sırasında öyle davranan ve yolculuğunu hayırla tamamlayan kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 08 Ağustos 2016, 21:23:11
Ve aleykum selam
Uzun yolculara çıkar iken dikkat etmemiz gereken çok şeyler var....Rabbim yolculuk adabına uygun davranan kullarından eylesin inşallah bizleri...


Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: Pelinay üzerinde 09 Ağustos 2016, 12:48:35
Aleykumusselam ve rahmetullah.insallah yolculuga cikacagimiz vakit bu edeplere riayet edelim.Rabbim sunnet uzere yasayabilmeyi nasip eyelsin insallah.Allah razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Haziran 2019, 12:57:45
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 25 Haziran 2019, 00:54:01
Aleyküm selâm yolculuğunda bazı adapları vardır bunlara uyarsak gayet güzel ve yerinde bir yolculuk olur


Konu Başlığı: Ynt: Yolculuk ve adabı
Gönderen: Züleyha üzerinde 25 Haziran 2019, 10:29:36
Aleykum selam Allah razı olsun inşallah selam ve dua ile...