๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 12 Ocak 2011, 20:59:27



Konu Başlığı: Yolcu namazı ve namazların cem edilmesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Ocak 2011, 20:59:27
MİSAFİR (YOLCU) NAMAZI VE NAMAZLARIN BİR ARADA KILINMASI (CEM EDİLMESİ)


1933-Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, üç millik ya da üç fersahlık mesafeye —Şu'be tereddüt etti— gittiği zaman (dört rek'atlı na mazları seferî olarak) iki rek'at kılardı." [Müslim ve EbÛ Dâvud]
1934-Mâlik radiyallahu anh'dan, dedi ki: Bana ulaştığına göre: "İbn Abbâs, Mekke ile Tâif, Mekke ile Usfân, Mekke ile Cidde arası gibi mesafelerde namazı seferî olarak iki rek'at kılardı ki bu, dört berîd (yaklaşık 130 kilometre)dir."
1935-îbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'den Mekke'ye doğru yola çık tı. Alemlerin Rabbinden başka hiç kimseden
korkmuyordu (buna rağmen dört rek'atlık namazları seferî olduğu için) iki rek'at kıldı." [Tirmizî ve Nesâî.]
1936-Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile Medine'de öğle namazım dört rek'at olarak kıldım, Mekke'ye gitmek üzere yola çıktı, Zû'l-Huleyfe'ye varınca, ikindi namazı nı iki rek'at olarak kıldı." (Mâlik hariç, Altı hadis imamı.]
1937-Diğer rivayet:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Medine'den Mekke'ye yola çıktık. Tekrar Medine'ye dönünceye kadar namazları hep ikişer rek'at kıldık."
"Peki Mekke'de çok kaldınız mı?"
"Mekke'de bir ay kaldık" dedi.
1938-İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (Mekke'de) ondokuz gün ikâmet etti; bu süre zarfında hep (farzları) iki rek'at olarak kıldı. Biz yolculuk yapıp da (gittiğimiz yerde) on dokuz gün kaldığımızda namazlarımızı seferî olarak kılardık, bu süreyi aşkın bir zaman ikâmet ettiğimizde, namazlarımızı kısaltmadan tam kılardık." [Buhârî ve Sünen ashabı.]
1939-Ancak Nesâî'de "Onbeş gün" olarak geçmektedir.
1940-Ebû Davud'un rivayeti: "Fetih yılı Mekke'de onbeş gün kaldı, namazları kısa olarak (seferî olarak) kıldırdı."
1941-Onun diğer rivayetinde "onyedi gün" olarak geçmektedir.
1942-İmrân b. Husayn radiyallahu anh' dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile harbe çıktım, Mekke'nin fethinde de O'nunla bulundum. Mekke'de onsekiz gün kaldı, bu esnada namazları hep iki rek'at kıl dırdı ve (Mekke'nin) yerlilerine: "Ey şehir halkı! Siz dört kılın, çünkü bizler misafiriz" buyurdu. [Ebû Dâvud]
1943-Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Tebûk'te yirmi gün kaldı, bu süre boyunca na mazı (seferi olarak) kısa kıldırdı." [Bu rivayet Ebû Davud'a aittir.]
1944-el-Hasan radiyallahu anh'dan: "O, Nisâbûr'da Enes'le beraber kalmış. Enes, namazları hep ikişer rek'at olarak kıl mıştır."
1945-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "O, Mekke'de on gün kaldı, namazını hep seferi olarak kıldı, ancak imama uyduğu günlerde onunla namazı tam olarak kıldı."
[Mâlik]
1946-Hârise b. Vehb radiyallahu anh'dan: "Biz Minâ'da her zamankinden kalabalık ve güven içindeydik. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize namazları iki rek'at ola rak kıldırdı." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.]
1947-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Ona denildi ki: "Osman Minâ'da namazı dört rek'at kıldı." Cevap verdi:
"Minâ'da Allah Resulü ile, Ebû Bekr ile Ömer'le hep iki rek'at kıldım. Sonra sizin (Minâ'da namazları edâ ediş) şekliniz değiş ti. (Minâ'da Hz. Osman'a uyarak kılacağım) dört rekatlı namazın benim için kabul edil miş iki rekat namaz yerine geçmesini ne kadar isterdim." [Buhârî, Müslim, Nesâî ve Ebû Dâ-vud]
1948-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Minâ'da namazı iki rek'at kıldı. Ebû Bekir de iki rek'at kıldı. Ömer de iki rek'at kıldı. Osman da hilafetinin başlangıcında iki, son ra dört rek'at kıldı." Onun için İbn Ömer imamla kıldığı zaman tam, yalnız başına kıl dığı zaman iki rek'at kılardı." [Buhârî, Müslim ve Nesâî.]
1949-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan
Ona: "Mekke'de imamla değil, yalnızken nasıl kılayım?" diye soruldu. Cevap verdi: "İki rek'at kıl! Çünkü bu, Ebu'l-Kasım sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir."
[Müslim ve Nesâî.]
1950-Osmân radiyallahu anh'dan: "O, Tâif'de mal edinip (haçtan sonra) ora da ikâmet etmek isteyince Minâ'da dört rek'at kıldı. Bundan sonra imamlar da bununla amel ederek orada dört rek'at kıldılar."
1951-Diğer bir rivayet: "O, hacdan sonra Minâ'da ikâmete karar verdiği için (farzları) dört kılmıştır."
1952-Diğer rivayet: "Minâ'da dört kılma sının sebebi, bedevilerin çoğalmasıdır. Çünkü o yıl bir çok Bedevî hac için gelmişti ve böy le yapmakla da onlara namazın aslında dört rek'at olduğunu öğretmek istedi."
[Ebû Dâvud]
1953-Abdurrahman b. Ebî Zübâb radiyallahu anh'dan:
Osman, Minâ'da namazı dört rek'at ola rak kılınca cemaat itiraz etti. Bunun üzerine dedi ki: "Ey cemaat! Ben Mekke'de evlen dim. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: «Kim bir beldede evlenirse, orada namazı yerlisi gibi kılsın!»" [Ahmed ve Ebû Ya'lâ zayıf hiv senedle.]
1954-İbn Mes'ud radiyallahu anh'dan: O, orada (Minâ'da) dört rek'at kıldı; ken disine şöyle denildi: "Osman'ı bundan dolayı ayıplamıştın; sen de dört rek'at kıldın!" Ce vap verdi: "Muhalefet iyi değil kötü bir şey dir. (O yüzden böyle yaptım)" [Ebû Dâvud]
1955-Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, güneş henüz gök ortasından (batıya) kayma dan önce yola çıktığı zaman, öğleyi ikindiye
kadar ertelerdi; sonra mola verip ikisini bir arada kılardı. Eğer yola çıkmadan önce güneş gök ortasından kayıp da vakit girmiş ise o za man öğleyi kılıp sonra yola çıkardı." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.]
1956-Diğer rivayet: "Eğer varacağı yere çabuk varmak isteyip de acele ederse öğleyi ikindiye kadar geciktirir, sonra ikisini birden kılardı. Akşamı da geciktirip yatsı ile beraber kılardı."
1957-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hızlı yolculuk yapmak istediği zaman, öğle vaktinden önce yola çıkıp, öğleyi ikindinin ilk vaktine ertelerdi, sonra ikisini birden kılardı. Sonra akşamı şafak kayboluncaya kadar erte leyip mola vererek yatsıyla birlikte kılardı." [Taberânî, el-Mu'cemu' l-Evsat'ta leyyin bir senedle.]
1958-Muâz radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Tebûk gazvesinde, yola çıkmadan önce güneş (batıya) kaydığı zaman, öğle ile ikindiyi bira-rada kılardı. Güneş (batıya) kaymadan önce yola çıktığında, öğleyi erteler, sonra mola ve rip ikindi ile birlikte kılardı. Akşam namazın da da aynısını yapardı. Yola çıkmadan önce güneş battığı takdirde yatsıyı öne alıp akşam la beraber kılardı. Güneş batmadan önce şayet yola çıkmışsa akşamı geciktirip, yatsı vakti bineğinden inip konakladığında akşam ile yatsıyı bir arada kılardı."
[Buhârî hariç, Altı hadis imamı. Lafız Tirmizî ile Ebû Davud'undur.]
1959-Alî radiyallahu anh'dan:
"O, Güneş battıktan sonra yola çıktığı za man, iyice karanlık basana dek yoluna devam ederdi. Sonra bir yerde konaklar, akşamı kıl-dırırdı, sonra akşam yemeği getirtirdi. Arka sından yatsıyı kılıp yola çıkardı." Ve şöyle derdi: "İşte Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de seferde böyle yapardı." [Ebû Dâvud]
1960-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Müzdelife'de akşamla yatsıyı her birinde ayn kamet getirterek bir arada kıldırdı. Bu iki na mazın ne aralarında ne de sonlarında nafile kılmadı." [Altı hadis imamı.]
1961-Diğer rivayet: "Tek kametle."
1962-Diğer rivayet: İbn Ömer, bu namaz lardan hiçbiri için ezan okumaz ve şöyle der di: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile böyle kıldım."
1963-İbn Mes'ud radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in namazı vaktinin dışında kıldığını hiç görmedim, ancak iki namaz hariç: (Müzdelifede) akşamla yatsıyı birleştirmek suretiyle bir arada kıldı. Bir de aynı gün gün sabahı, vaktinden önce kılmıştı."
[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.]
1964-Ca'fer b. Muhammed radiyallahu anh'dan, o da babasından:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem-Arafat'ta öğle ve ikindiyi tek ezan ve iki ka metle bir arada kıldı; aralarında hiç nafile kıl madı. (Müzdelife'de) Akşamla yatsıyı da bir leştirip tek ezan ve iki kametle bir arada kıldı, ikisi arasında da nafile (sünnet) kılmadı."
[Ebû Dâvud]
1965-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Her kim özürsüz olarak iki namazı bir arada kılarsa, büyük günahlardan birinin ka pısına gelmiş olur." [Tirmizî]
1966-îbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine'de yedi ya da sekiz (kere) öğleyle ikindiyi, akşam ile yatsıyı bir arada kılmıştır."
Eyyûb der ki: "Herhalde bu, yağmurlu bir ge cede olmuştur." [Altı hadis imamı.]
1967-Bir rivayet: "Amr (b. Dinar) dedi ki: "Ey Ebû'ş-Şa'sâ! Sanmam o, öğleyi geciktirip ikindiyi öne almıştır; akşamı geciktirip yatsı yı öne almıştır." O da "Ben de böyle zannedi yorum" dedi.
1968-Nesâî'de: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Medine'de yedi, sekiz ke re cem ederek (birleştirerek) namaz kıldım. Öğleyi geciktirip ikindiyi de öne alarak bir arada kıldı. Akşam namazını geciktirip yatsı yı öne alarak ikisini bir arada kıldı."
1969-Müslim: "Ne bir korku sözkonusuydu, ne de seferdeydi."
1970-Diğer rivayet: "Korku ve yağmur olmaksızın."
1971-Ebû Dâvud: "Tebûk'a çıktığı seferde."
1972-Ibn Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le birlikte namaz kıldım. Seferde nafile (sünnet) kıldığını hiç görmedim. Allah buyurmuştur: "And olsun ki, sizin için Allah Resulünde gü zel bir örnek vardır. (Ahzâb, 33/21)" [Altı hadis imamı.]
1973-Diğer rivayet: "Peygamber sallalla hu aleyhi ve sellem, Ebû Bekr, Ömer ve Os man'la birlikte yolculuk(lar) yaptım. Öğle ve ikindiyi iki rek'at olarak kılarlardı, ne ondan önce, ne de soru^a namaz (sünnet) kılmazlardı.
Farzlardan önce veya sonra (sünnet) kılacak olsam, farzı tam olarak kılardım."
1974-Tirmizî'nin başka bir rivayeti: "Al lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile se ferde öğleyi iki rek'at olarak kıldım, (farzın dan) sonra da iki rek'at (sünnet) kıldım."
1975-Berâ radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile tam onsekiz kez yolculuk yaptım. Güneş batı ya meyledince (öğle vakti) öğlenin (farzın dan) önce, iki rek'at namazı bıraktığını hiç görmedim." [Ebû Dâvud ve Tirmizî]
1976-Aişe radiyallalıu anhâ'dan: O, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem ile umre yapmış, Mekke'ye geldiğinde şöyle demiş:
"Ey Allah Resulü! Babam anam sana feda olsun! Kısa kıldım (iki rek'at olarak), dört rek'at olarak da tam kıldım, bazen oruç tut tum (nafile olarak), bazen de tutmadım." —Kendisine böyle dediğimde— "Ey Âişe! İyi yaptın!" dedi ve beni ayıpla madı. [Nesâî]
1977-İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: O da Hâlid b. Useyd ailesinden bir adam dan: O, İbn Ömer'e şöyle demiş:
"Biz korku namazı ile ikâmette kılınan na mazı Kur'ân'da görüyoruz; ama sefer nama zını Kur'ân'da görmüyoruz;" Şu cevabı ver miş: "Yeğenim! Allah Muhammed'i bize gön derdi. Biz bir şey bilmiyorduk. Biz sadece O'nun nasıl yaptığına bakıyor, görüyor ve O'nun gibi yapıyoruz." Mâlik ve Nesâî adamı "Ümeyye b. Abdullah b. Hâlid b. Üseyd" ola rak adlandırarak rivayet ettiler.


1933-Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 4336), Ahmed (III, 129, 187, 190, 282), Dârimî (I, 355), İbn Sa'd (I, 143), Buhârî (taksîru's-salât 1, II, 34; mağâzî 52, V, 95), Müslim (müsâfirîn 12, 15, s. 481), Ebû Dâvud (no. 1201, 1233), Tirmizî (no. 548, "hasen sahîh"), Nesâî (taksîru's-salât 1/6, III, 118; taksîru's-salât 4/1, III, 121), İbn Mâce /no. 1077), İbn Huzeyme (no. 2996, 956), Tahâvî (I, 418), İbn Hibbân (no. 2734, 2740, 2743) ve Beyhakî (III, 136, 146, 148, 153), Şu'be an Yahyâ b. e. Ishâk an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1934-Muvatta'da (kasru's-salât no. 15, s. 148) senedsiz olarak yer almıştır.

1935-Şâfiî (Sünen s. 6), Ahmed (I, 215, 226, 354, 355, 362, 369), Tirmizî (no. 547, "hasen sahîh"), Nesâî (taksîru's-salât 1/3, III, 117), Taberânî (M. el-Evsat I, 137b), ve Beyhakî (III, 135), Muh. b. Sîrîn an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1936-Şâfiî (Ümm I, 160), Abdürrezzâk (no. 4316), Ahmed (III, 110, 111, 177), Dârimî (I, 355), Buhârî (taksîsu's-salât 5, II, 36), Müslim (müsâfirîn 11, s. 480), Ebû Dâvud (no. 1202), Tirmizî (no. 546), Nesâî (salât 17/1, I, 235), Tahâvî (I, 418), İbn Hibbân (no. 2737) ve Beyhakî (III, 146), es-Sevrî an İbrâhîm b. Meysere (ve Muh. b. el-Münkedir) an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1937-Bu rivayetin lafzı Buhârî'ye aittir (taksîru's-salât, 1, II, 34). 1932. numaralı hadisin tarikiyle gelmiştir. Tahrîci için oraya müracaat ediniz.

1938-Bu rivayeti Buhârî (taksiru's-salât 1, II, 34), Ebû Dâvud (no. 1230), Tirmizî (no. 549), Ebû Ya'lâ (no. 2368), Darekutnî (I, 387) ve Beyhakî (III, 150), Ebû Avâne an Husayn ve Âsım an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

1939-Bu rivayeti Nesâî (taksîru's-salât 4/2, III, 121) ve Taberânî (M. el-Kebîr no. 10735), Yezîd b. e. Habîb an Irâk b. Mâlik an Ubeydillah b. Abdillah an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

1940-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 1231), İbn Mâce (no. 1076), Tahâvî (I, 417) ve Beyhakî (III, 151), Muh. b. Ishâk ani'z-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


1941-Bu rivayeti Ahmed (I, 303, 315), İbn Sa'd (II, 143), Ebû Dâvud (no. 1232), Taberânî (no. 11672) ve Beyhakî (II, 151), Şerîk an Abdirrahman b. el-Isbehânî an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1942-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1229) ve Tirmizî (no. 545), Alî b. Zeyd b. Cüd'ân an Ebî Nadre an Imrân b. Husayn asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, Alî b. Zeyd'in zaafına rağmen, herhalde hadisin şâhidlerini gözönünde bulundurarak "hasen sahîh" hüküm vermiştir.

1943-Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 4335), Ahmed (III, 395), Ebû Dâvud (no. 1235) ve İbn Hibbân (no. 2738, 2741) ve Beyhakî (III, 152), Abdürrezzâk an Ma'mer an Yahyâ b. Kesîr an Muh. b. Abdirrahman b. Sevbân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İbn Hazm ve Nevevî'nin sahîh demesine karşılık Dârekutnî isnâdını "irsâl" ve "inkitâ" ile illetlendirmiştir. Şsyle ki Alî b. el-Mübârek ve diğerleri bunu an Yahyâ b. e. Kesîr an Muh. b. Abdirrahman tarikiyle mürsel olarak rivayet etmişlerdir. Dârekutnî'ye göre bu metnin sahîh olan tariki el-Evzaî an Yahyâ b. e. Kesîr an Enes olup, hadisin Enes'in fiili olmasıdır. Ancak İbn Hacer'e göre Yahyâ, Enes'i işitmemiştir.

1945-Bu mevkûf hadisi Mâlik (kasru's-salât no. 17, s. 148), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etmiştir. Sahîhtir.

1946-Bu hadisi Buhârî (taksîru's-salât 2/1, II, 35; hacc 84/2, II, 173), Müslim (müsâfirîn 20-21, s. 483-4), Ebû Dâvud (no. 1965), Tirmizî (no. 882) ve Nesâî (taksîru's-salât 3/1-2, III, 119-120), Ebû Ishâk an Hârise b. Vehb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1947-Bu hadisi Şâfiî (Ümm VII, 175), Tayâlisî (Müsned no. 318), Ahmed (I, 378, 464, 416, 422, 425), Dârimî (II, 55), Buhârî (taksîru's-salât 2/3, II 35; hacc 84/3, II, 173), Müslim (müsâfirîn 19, s. 483), Ebû Dâvud (no. 1960), Nesâî (taksîru's-salât 3/4, III, 120), Taberânî (M. el-Kebîr no. 10140-4), Tahâvî ve Beyhakî (III, 143-144), Abdurrahman b. Yezîd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1948-Bu hadisi Ahmed (II, 140), Buhârî (hacc 84/1, II, 173) ve Nesâî (taksîru's-salât 3, III, 121), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile;

Müslim (müsâfirîn no. 16, s. 482), ez-Zührî an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile;

Buhârî (taksûru's-salât 2/1, II, 34), Müslim (müsâfirîn no. 17, s. 482) ve Nesâî (taksîru's-salât 3, III, 121), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1949-Bu hadisi Müslim (müsâfirîn no. 7, s. 479) ve Nesâî (taksîru's-salât 2/1-2, III, 119), Katâde an Mûsâ b. Seleme an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1950-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1963), Muh. b. el-Alâ' an İbni'l-Mübârek an Yûnus ani'z-Zührî an Osmân senedi ile tahrhic etmiştir.

Bu hadis munkatıdır; isnâdındaki kopukluk Zührî, Osmân'ı idrâk edemediği içindir.

1951-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1961), Muh. b. el-Alâ' an İbni'l-Mübârek an Ma'mer ani'z-Zührî an Osmân senedi ile tahrîc etmiştir.

1952-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1964), Mûsâ b. Ismaîl an Hammâd an Eyyûb ani'z-Zührî an Osmân senedi ile tahrîc etmiştir.

1953-Bunu Ahmed (Müsned I, 62), Ebû Saîd Mevlâ Benî Hâşim an İkrime b. İbrâhîm el-Bâhilî an Abdillah b. Abdirrahman b. e. Zübâb an ebîhî an Osmân senedi ile tahrî etmiştir.

İkrime, hadiste zayıf bir râvidir.

1954-Bu hadis-i mevkûfu, Ebû Dâvud (no. 1960), el-A'meş an Muâviye b. Kurre an eşyâhihî an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etmiştir. 1946 numaralı hadisin kimi rivayetlerinde ziyâde olarak irâd edilmiştir.

1955-1956-Bu iki rivayet aynı tarikten gelmiştir. Bunu Şâfiî (Ümm VII, 171), Ahmed (III, 247, 265), Buhârî (taksîru's-salât 15-6, II, 39-40), Müslim (müsâfirîn no. 46-8, s. 489), Ebû Dâvud (no. 1218-9), Nesâî (mevâkît 42, I, 284; mevâkît 45, I, 287), İbn Huzeyme (no. 969), Tahâvî (I, 164), İbn Hibbân (no. 1590), Dârekutnî (I, 388, 390) ve Beyhakî (III, 161-162), Ukayl ani'z-Zührî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1957-Râvilerinden Ebû Ma'şer Necîh hakkında cerh ve ta'dil cihetinden ihtilâf vâki olmuştur (Mecma' II, 160).

1958-Bu hadisi Müslim (müsâfirîn no. 52-53, s. 490; fadâil 10, s. 1784), Ebû Dâvud (no. 1206, 1208), Nesâî (mevâkît 42/2, I, 285), Tirmizî (no. 553-4) ve İbn Mâce (no. 1070), Ebû'z-Zübeyr an Âmir b. Vâsile Ebû't-Tufeyl an Muâz asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1959-Bunu Ebû Dâvud (no. 1234), Ebû Usâme an Abdillah b. Muh. b. Ömer b. Alî b. e. Tâlib an ebîhî an ceddihî an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

1960-1962-Bu hadisi Mâlik (hacc no. 196, s. 400), Şâfiî (Ümm I, 66), Ahmed (II, 62, 152), Müslim (hacc no. 286, s. 937), Ebû Dâvud (no. 1926), İbn Huzeyme (no. 2848) ve Beyhakî (I, 497; V, 55, 120), Mâlik ani'z-Zührî an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî İbn Ömer asl-ı senedi ile;

Şâfiî (Ümm VII, 177), Ahmed (II, 56, 157, 58), Dârimî (II, 58), Buhârî (hacc 96, II, 177), Ebû Dâvud (no. 1927-8), Nesâî (ezân 20/3, II, 16; hacc 207/3, V, 260) ve Beyhakî (I, 400, 407; V, 55), İbn e. Zi'b ani'z-Zührî.... asl-ı senedi ile;

Ayrıca Tayâlisî (no. 1869-1870), Ahmed (II, 59, 62, 79, 81), Dârimî (I, 357), Müslim (hacc no. 288-290, s. 937-8), Ebû Dâvud (no. 1930-2), Tirmizî (no. 888), Nesâî (salât 18, 20, I, 239-240; ezân 20, II, 16; hacc 207, V, 260), Tahâvî (II, 212, 213, 216), İbn Hibbân (no. 3848) ve Beyhakî (I, 401; V, 121, 401), Saîd b. Cübeyr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1963-Lafız Müslim'e aittir. Bunu Abdürrezzâk (no. 4421), Ahmed (I, 384, 426, 434), Humeydî (no. 114), Buhârî (hacc 99, II, 179), Müslim (hacc no. 292, s. 938), Ebû Dâvud (no. 1934), Nesâî (hac 201, V, 254; hac 210, V, 262), İbn Huzeyme (no. 2854), Tahâvî (I, 164) ve Beyhakî (V, 124), el-A'meş an Umâre b. Umeyr an Abdirrahman b. Yezîd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1964-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1906), Abdullah b. Mesleme an Süleymân b. Bilâl ve Ahmed b. Hanbel an Abdilvehhâb es-Sekafî an Ca'fer b. Muh. an ebîhî senedi ile tahrîc etmiş, daha sonra Muh. b. Alî el-Cu'fî an Ca'fer an ebîhî Câbir şeklinde "vasletmiştir."

1965-Bu hadisi Tirmizî (no. 188), Ebû Ya'lâ (no. 2751), Bezzâr (no. 1356), Taberânî (no. 11540), Dârekutnî (I, 395), el-Hâkim (I, 275) ve Beyhakî (III, 169), el-Mu'temir b. Süleymân an ebîhî an Haneş an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Haneş zayıftır. Ancak Hâkim onu tevsîk etmek sûretiyle isnâdının sahîh olduğunu ileri sürmüştür.

1966-1968-Bu hadisi Tayâlisî (no. 2613), Abdürrezzâk (no. 4436), Humeydî (no. 470), Ahmed (I, 221, 223, 273, 285, 366), Buhârî (mevâkît 12, I, 137; mevâkît 18, I, 140; teheccüd 30, II, 53), Müslim (müsâfirîn no. 55-56, s. 491), Ebû Dâvud (no. 1214), Nesâî (mevâkît 44, I, 286; 47/3, I, 290), Taberânî (M. el-Kebîr (no. 12805-8), Tahâvî (I, 160), İbn Hibbân (no. 1595) ve Beyhakî (III, 166-7), Amr b. Dînâr an Ebî'ş-Şa'sâ' an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1969-1971-Bu rivayetleri Ahmed (I, 354), Müslim (müsâfirîn 54, s. 490), Ebû Dâvud (no. 1211), Tirmizî (no. 187), Nesâî (mevâkît 47/2, I, 290) ve Beyhakî (III, 167), el-A'meş an Habîb b. b. Sâbit an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Mâlik (kasru's-salât no. 4, s. 144), Tayâlisî (no. 2629), Abdürrezzâk (no. 4435), Şâfiî (Sünen s. 8), Ahmed (I, 283, 349), Humeydî (no. 471), Müslim (müsâfirîn no. 49, s. 489-490), Ebû Dâvud (no. 1210), Nesâî (mevâkît 47/1, I, 290), Taberânî (M. el-Kebîr no. 12516-21), Ebû Ya'lâ (no. 2401), İbn Huzeyme (no. 967, 971), İbn Hibbân (no. 1594) ve Beyhakî (III, 166), Ebû'z-Zübeyr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrî ettiler.

1972-Lafız Buhârî'ye aittir (taksîru's-salât 11).

Bu hadisi Tayâlisî (no. 1947), Abdürrezzâk (no. 2933), Ahmed (II, 24, 31, 44, 56); Buhârî (taksîru's-salât 11, II, 38), Müslim (müsâfirîn 8, 9, s. 479-480; no. 18, s. 483), Ebû Dâvud (no. 1223), Nesâî (taksîru's-salât5/2, III, 123), İbn Mâce (no. 1071), İbn Huzeyme (no. 1256-1259), Tahâvî (I, 417) ve Beyhakî (III, 158), Hafs b. Âsım b. Ömer an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1973-Bu rivayeti Tirmizî (no. 544), Abdülvehhâb b. Abdilhakem an Yahyâ b. Süleym an Ubeydillah an Nâfi an İbn Ömer senedi ile tahrîc etmiş ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

1974-Bu rivayeti de Tirmizî (no. 551), Alî b. Hucr an Hafs b. Giyâs ani'l-Haccâc an Atiyye an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "hasen" hükmü vermiştir.

1975-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1222) ve Tirmizî (no. 550), Kuteybe an Leys an Safvân b. Süleym an Ebî Büsre el-Gifârî ani'l-Berâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "garîb" hükmü vermiştir. Ayrıca Buhârî'ye bu tariki sormuş, râvi Ebû Büsre'yi tanıyamamış, ancak isnâdı hakkında hasendir, demiş.

1976-Bu hadisi Nesâî (taksîru's-salât 4/5, III, 122), Dârekutnî (II, 188) ve Beyhakî (III, 142), el-Alâ b. Züheyr el-Ezdî an Abdirrahman b. el-Esved an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Bu isnâd hakkında Dârekutnî "hasen" hükmü vermiştir. el-Alâ'nın güvenilirliği ile Abdurahman'ın Âişe'den semâında ihtilaflar mevcuttur. Kimileri de sszkonusu ümreye Âişe'nin katılamamış olduğunu ileri sürmüşlerdir.

1977-Bu hadisi Mâlik (kasru's-salât no. 7, s. 145) ve Ahmed (II, 65), Mâlik ani'z-Zührî İbn Şihâb asl-ı senedi ile;

Abdürrezzâk (no. 4276), Ahmed (II, 94), Nesâî (salât 3/5, I, 226; taksîru's-salât 1/2, III, 117), İbn Mâce (no. 1066), İbn Huzeyme (no. 946), İbn Hibbân (no. 1448), el-Hâkim (I, 258) ve Beyhakî (III, 136), ez-Zührî an Ümeyye b. Abdillah b. Hâlid an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

el-Hâkim: "Râvileri Medine'liler olup, güvenilir kimselerdir" demiştir.



Konu Başlığı: Ynt: Yolcu namazı ve namazların cem edilmesi
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Kasım 2017, 20:12:29
Esselammu aleyküm.her animizda ibadet etmek icin kolaylik saglayan rabbime binler kez subhanallah.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Yolcu namazı ve namazların cem edilmesi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Kasım 2017, 06:17:10
Aleyküm Selâm Ve Rahmetüllahi Ve Berakâtühu 🌸
Mevlam biz kulları için her kolaylığı sağlamış elhamdülillah. Mevlam bizlere ibadetlerimizi hayırlı bir şekilde yerine getirmeyi nasip etsin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Yolcu namazı ve namazların cem edilmesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Mart 2018, 15:40:20
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizlerin ilmini artırsın