๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:09:33



Konu Başlığı: Yemin bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:09:33
YEMİN BAHSİ



4005- el-Eş'as bin Kays radiyallahu anh'-dan:

Benimle bir adamın arasında bir kuyu hu­susunda bir anlaşmazlık vardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e davamızı ilettik. Şöyle buyurdu:

"Sen ya iki şahit göstereceksin, ya da o yemin edecektir!"

"Şu halde adam aldırmaz, yemin eder" de­dim. Şöyle buyurdu:

"Her kim bir müslüman kişinin malını ken­dine geçirmek için yalan yere yemin ederse, Allah'a, gazabına müstahak olmuş olarak ka­vuşur." Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: "(İn-nellezîne yeşterûne bi-ahdillahi ve eymânihim semenen kalîlen.-) Allah'in ahdini ve yeminle­rini az bir değere değiştirenlerin, işte onların âhirette bir nasipleri yoktur. "(Âl-i İmrân 77)


[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî uzun bir metinle.][1]

 

4006- el-Eş'as bin Kays radiyallahu anh'-dan:

"Kinde'den bir adamla Hadremevt'ten bir adam, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in katında bir arazi hakkında dava gördü­ler. Hadremî olan dedi ki:

«Ey Allah'ın Resulü! Bu adamın babası benim yerimi gasbetti. O yer hâlâ elindedir.»

«Şahidin var mıdır?» diye sorunca,

«Hayır! Ama ona yemin verdir! Allah bi­liyor ki, orası benim yerimdir, benden onu ba­bası gasp etmiştir» dedi. Bunun üzerine Kin-dî yemine hazırlanınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Her kim yalan yere yemin ederek birinin malını alırsa, Allah'a mutlaka bir yeri kesik olarak kavuşur.» Bunun üzerine Kindî:

«Arazi, onundur» dedi." [Ebû Dâvud][2]

 

4007- İyâs bin Sa'lebe Ebu Ümame radi­yallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim yemin etmek suretiyle müslü­man kişinin hakkını alırsa, Allah ona cenneti haram, ateşi de vacip kılar."

"Az bir şey dahi olsa da mı?" dediler. "Misvak ağacından bir dal bile olsa" buyur­du. [Müslim, Muvatta' ve Nesâî.][3]

 

4008- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir adama —yani davacıya— yemin ettirerek:

«Onun sende hiç malı olmadığına dair, kendinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin et!» buyurdu." [Ebû Dâvud][4]

 

4009- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı yeminlerin çoğunluğu şöyle idi: «(Lâ ve Mukallibe' l-Kulûb (-Hayır, kalp­leri çeviren zâta yemin olsun!)»" [Müslim hariç, Altı hadis imamı.][5]

 

4010- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yeminde mübalâğalı olduğu zaman, şöyle derdi:

«Hayır, Ebu' l-Kâsım' in canı elinde olana yemin ederim!»[6]

 

4011- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yemin ettiği zaman şöyle derdi:

«Hayır, Allah'tan bağışlanmamı dile­rim»." [İkisi de Ebû Davud'a aittir.][7]

4012- Cuheyneli bir kadın olan Kuteyle radiyallahu anhâ'dan: Bir Yahudî, Allah Nebîs sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

"Siz Allah'a benzerler koşuyor, şirke düşü­yorsunuz ve «Allah diledi, ben de diledim» di­yorsunuz. Ve yine «Kabe'ye yemin olsun!» di­yorsunuz." Bunun üzerine Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem onlara şöyle demelerini emretti: "Kabe'nin Rabbine kasem olsun! Al­lah istedi, sonra da ben istedim." [Nesâî][8]

 

4013- îbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah'ın adından başkasıyla yemin ederse, küfür je sirke girmiş olur."

Tirmizî, bu konudaki olayı bütünüyle nak­letmiş ve hadiste geçen "küfür ve şirk" keli­melerinin büyük günah olduğunu ifade ettiği­ni söylemiştir.[9]

 

4014- Talha radiyallahu anh'dan:

Bir Necd'linin imanı hakkındaki hadis da­ha önce (no. 49) geçmiştir.

Orada şu ibare de yer almıştır: "(Yemin ol­sun!) Doğru söylemişse babası da kendisi de kurtuluşa ermiştir."[10]

 

4015- Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, babalarınızın adlarıyla yemin et­menizi yasaklıyor." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][11]

 

4016- Diğer bir rivayette:

"Vallahi Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den bunu duyduğum günden beri bir daha ne kendim için ne de başkası adına bu yemini yapmadım."[12]

 

4017- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem babasının adı ile yemin eden bir adamı duydu ve şöyle buyurdu: "Babalarınızın adıyla yemin etmeyin! Kim Allah'a yemin ederse, doğru söy­lesin, kime Allah adıyla kendisine yemin edilirse, hoşnut olup kabul etsin. Zira Allah'a (adına yapılan yemine) hoşnut olmayan Allah'a yakın bir kul olamaz!" [İbn Mâce leyyin bir senedle.][13]

 

4018- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yemin (sonuç itibariyle), günaha girme­ye ya da pişmanlığa neden olur."

[İbn Mâce zayıf bir senedle.][14]

 

4019- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şayet doğru söylemiyorsanız, (ispat için) ne babalarınızın adlan ile, ne putlar adına ve ne de Allah adına yemin etmeyin!" [Ebû Dâvud ve Nesâî][15]

 

4020- Bureyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Emanete yemin eden, bizden değildir." [Ebû Dâvud][16]

4021- O ve Nesâî yine Bureyde'den mer-fû olarak: «islâm'dan berî olayım ki» diyerek kim yemin ederse, eğer sözünde yalancı ise o dediği gibidir. Eğer sözünde doğru ise, asla İslâm'a salim olarak dönemez."[17]

 

4022- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim benim bu minberimin yanında, bir yeşil misvak çubuğu için dahi olsa, güna­ha sebep olacak bir yemin ederse, mutlaka cehennemdeki yerine hazırlanmış veya cehen­nem artık ona gerekli olur."

[Mâlik ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][18]

 

4023- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim yemin edip de inşaallah derse, (bozsa bile yeminini) bozmuş sayılmaz."

[Nesâî ve aynı lafızla Tirmizî.][19]

     

4024- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Süleyman aleyhisselam: Bu gece ben herbiri Allah yolunda bir kahraman doğur­ması için doksan kadınla cinsî ilişki kuraca--ğım, dedi. Melek ona «İnşaallah, de!» dedi. Fakat o, inşaallah, demedi. Bu yüzden sadece bir hanımı hamile kaldı. O da yarım insan do­ğurdu. Nefsim kudreti elinde olana yemin ederim ki, eğer o «inşaallah» deseydi, hepsi Allah yolunda savaşacak mücahidler doğu­rurdu."[20]

 

4025- Başka rivayetlerde: "Altmış, yet­miş, doksandokuz, yüz sayılan ile" ve "O İn­şaallah demeyi unuttu" lafzıyla gelmiştir.

[Buhârî, Müslim ve Nesâî][21]

 

4026- Abdurrahman bin Semure radiyal­lahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz bir şeye yemin edip sonra başka­sını ondan daha iyi bulursa, yeminine keffâret versin; sonra o daha iyi gördüğü işi yapsın."

[Mâlik hariç, Altı hadis imamı. Lafız Nesâî'nindir.][22]

 

4027- Ebû Musa radiyallahu anh'dan: "Eş'arîlerden bir grup insanlarla birlikte Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gel­dik, bize binek vermesini rica ettik; dedi ki:

«Vallahi size binek vernıiyeceğim, zaten si­ze verecek bineğim de yoktur.»

Sonra kendisine getirilmiş develerden bize beş tane beyaz hörgüçlü deve verilmesini em­retti. Yola revan olunca birbirimize şöyle dedik:

«Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e yeminini bozdurduk, artık bunlarda bir bereket ve hayır göremeyiz.» Dönüp kendisine şöyle dedik:

«Ey Allah'ın Resulü! Bize binek vermiyeceğine dair yemin ettin, sonra verdin; yeminini unuttun mu?»

Cevap verdi: «Ben vallahi, Allah dilerse diye, bir şeye yemin ettiğimde, başkasını on­dan daha hayırlı görürsem, onu yapar ve ye­minimi bozarım. Haydi gidin! Size binekleri veren Allah Azze ve Celle'dir»."  [Buhârî, Müslim ve Nesâî][23]

4028- Abdurrahman bin Ebî Bekr radiyallahu anh'dan:

"Ebû Bekr'e misafirler geldi. Oğlu Ab­durrahman'a dedi ki:

«Misafirlere göz kulak ol. Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gidiyorum, ge­linceye kadar onları ağırla.»

Bunun üzerine Abdurrahman kendinde olanları onlara getirdi ve:

«Haydi buyurun yiyin!» dedi.

«Ev sahibi nerede?» diye sordular.

«Siz buyurun yiyin!» dedi.

«O gelinceye kadar yemeyiz!»

«Ne olur ikramımızı kabul edin! O gelip de sizin yemediğinizi görürse halim perişan olur!» diye yalvardı ise de yine de yemekten kaçındılar.

Bunun üzerine onun bana kızacağını an­ladım ve gelince bir kenara çekildim.

«Ne yaptınız?» diye sorunca, ona durumu bildirdiler. Bunun üzerine bana «Ey Abdur­rahman!» diye seslendi. Ses vermedim. Yine seslendi; yine sükût ettim. Bu defa şöyle ses­lendi:

«Eğer sesimi duyup cevap vermiyorsan sana bir şey yapacağıma yemin ettim.» Bunun üzerine dışarı çıkıp dedim ki:

«Misafirlerine sor bakalım!» Onlara sor­du: «Doğru söyledi, bize yiyecek getirdi» de­diler.

«Demek ki, beni beklediniz! Vallahi bu gece ben onu yemiyeceğim!» dedi. Ötekiler de: «Vallahi sen yemedikçe biz de yemiyece-ğiz!» diye yemin ettiler.

«Bu gece gibi kötü bir şey ile karşılaşma­dım. Yazık size, neden bizden ağırlanmanızı kabul etmiyorsunuz?» dedi ve «Haydi getir yemeği!» diye ilave etti.

Getirdi ve: «Bismillahi, ilki kovulmuş şeytandan!» dedi, yedi. Onun ardından hemen onlar da yemeye başladılar."[24]

 

4029- Diğer rivayet: "Sabah olunca Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gidip şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Resulü! Onlar yeminlerine sadık kaldılar, ben ise yeminimi bozdum.

Cevaben şöyle buyurdu: "Bilakis sen on­ların en iyisi ve en hayırlısısın."

(Abdurrahman:) "Keffâret (verip verme­diği) bana ulaşmadı" dedi.[25]

 

4030- Benzeri bir rivayetin ibaresi: Ab­durrahman bin Ebî Bekr dedi ki:

"Allah'a yemin ederim ki, her ne zaman ondan bir lokma aldık ise, altından artmaya ve çoğalmaya başladı. Hepsi doydu, yemek daha da arttı, hatta öncekinden daha çok oldu. Bunun üzerine Ebû Bekr hanımına şöyle de­di: «Ey Firâsoğullarının kız kardeşi, nedir bu?» «Gözümün nuru! Şimdi öncekinden üç misli fazladır» dedi. Ebû Bekr ondan bir lok­ma yedi ve yeminini kastederek dedi ki: «Bu, ancak şeytandandır!» Sonra onu alıp Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e iletti. Ye­mek sabaha kadar onun yanında kaldı.

Bir kavim ile aramızda anlaşma vardı. Müddeti geçti. Her adamın yanında onlardan birtakım insanlar olduğu halde tam oniki kişi­yi reis yaptık. Her adamla birlikte kaç kişi bu­lunduğunu ancak Allah bilir. Hepsi o yemek­ten yediler." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][26]

 

4031- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir şeye yemin edip de başka şeyi ondan daha hayırlı bulursa yeminini terk et­sin. Çünkü onu terk etmek, yemini için bir kef-fârettir." [İbn Mâce zayıf bir senedle.][27]

 

4032- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallaljahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yemin, yemin ettirenin niyetine göredir."[28]

4033- Diğer rivayet: "Yemin arkadaşının seni doğrulayacağı şeye göredir."

[Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî][29]

 

4034- Âişe radiyallahu anhâ'dan, dedi ki: "Allah yeminlerinizde kasıtsız olarak ya­nılmanızdan dolayı sizi mesul tutmaz" âyeti (Mâide, 89), kişinin: "Vallahi hayır, vallahi evet" şeklindeki yemini hakkında nazil olmuştur. [Mâlik, Buhârî ve Ebû Dâvud. Bunu Ebû Dâ­vud merfû olarak da rivayet etti.][30]

 

4035- Muâviye bin Hayde radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ok atma yansı yapan bir grubun yanından geçti, onlar:

«Vallahi ıskaladım! Vallahi isabet ettim!» diyerek yemin ediyorlardı. Onu görünce at­maktan vazgeçtiler. Şöyle buyurdu:

«Atın, zira atıcıların yeminleri yemin sa­yılmaz, lağv (boş)tur. Ne bozulur ve ne de kef-fâreti gerekir»." [Taberânî, Mu'cemu's-Sağîr.}[31]

 

4036- Süveyd bin Hanzale radiyallahu anh'dan:

"Beraberimizde, Vâil bin Hucr olduğu halde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i görmek maksadıyla yola çıktık. Vâil bin Hucr'u bir düşmanı yakaladı. Yanımdaki in­sanlar yemin etmekten çekindiler. Ben he­men: «Bu kardeşimdir» diyerek yemin ettim.

Hemen onu serbest bıraktılar. Bunu Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bildirin­ce, şöyle buyurdu:

«Doğru söyledin (yeminin yalan sayıl­maz). Çünkü müslüman müslümanın kardeşi­dir»." [Ebû Dâvud][32]

 

4037- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "İki adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda davalaştılar. Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem, davacıdan şahit (delil) istedi, şahit bulamadı. Bu defa davalı­dan yemin etmesini istedi. Hemen:

«Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki yapmadım!» diyerek yemin etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

«Hayır sen (iddia edileni) yaptın, ama Al­lah seni 'Lâ ilahe illallah'ın hürmetine bağış­ladı» buyurdu."

[Ebû Dâvud][33]

 

4038- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Birinizin, ailesine karşı yaptığı bir ye­minde ısrar etmesi, Allah katında üzerine farz kıldığı keffâretini ödemesinden daha büyük günahtır." [Buhârî ile Müslim][34]

 

4039- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kim bir şeye yemin edip onu (tekrarla­mak suretiye) tekid eder de, sonra bozarsa, bir köle azat etmesi gerekir, yahut on fakiri giy­dirmesi icap eder. Eğer te'kidli (defalarca) ye­minde bulunmazsa, her yoksula bir müd buğ­day vermek üzere on yoksulu yedirmesi, bu­lamadığı takdirde üç gün oruç tutması gere­kir." [Mâlik][35]

 

4040- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

bir sâ» hurmayı (yemine) keffâret olarak ver­di ve insanlara da bunu emretti. Onu bulama­dığı taktirde yarım sâ' buğday verilmesini emretti." [İbn Mâce zayıf bir senedle.][36]

 

4041- Sa'd radiyallahu anh'dan:

"Bazı hususları konuşuyorduk, ben Cahi-liyetten henüz çıkmıştım. Lât ve Uzzâ'ya ye­min ettim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı bana dedi ki:

«Sen ne dedin? Hemen git durumu Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bildir; çünkü biz senin tekrar kâfir olduğunu sanıyo­ruz.» Ona rastlayıp durumu bildirdim. Şöyle buyurdu:

«Üç kere 'Lâ ilahe illallahu vahdeh ^Al­lah'tan ba§ka hiçbir ilah yoktur. O, birdir)' de! Üç kere de Şeytan'dan Allah'a sığın. Üç kere soluna üfle. Sonra bir daha o yemine dönme»." [Nesâî][37]


[1] Bu hadisi Buhârî (eymân 17, VII, 228; husûmât 4, III, 90 şehâdât 25/2, III, 161; ahkâm 30, VIII, 116), Müslim (îmân 220-2, s. 122-3), Ebû Dâvud (no. 3243), Tirmizî (no. 1269) ve İbn Mâce (no. 2323), Şaktk b. Seleme an Abdillah b. Mes'ûd ve'l-Eş'as b. Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[2] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3244), Mahmûd b. Hâlid ani'l-Feryâbî ani'l-Hâris b. Süleyman an Kürdûs ani'l-Eş'as senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[3] Bu hadisi Müslim (îmân 218-9, s. 122), Mâlik (akdiye 11, s. 727) ve Nesâî (kadâ 29, VIII, 246), Abdullah b. Ka'b an Ebî Vmâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[4] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3620), Müsedded an Ebî'l-Ahvas an Atâ b. es-Sâib an Ebî Yahya an ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[5] Bu hadisi Ahmed (II, 25, 67, 68, 127), Dârimî (II, 187), Buhârî (eymân 3/1, VII, 217; tevhîd 11, VIII, 168), Ebû Dâvud (no. 3263), Tirmizî (no. 1540), Nesâî (eymân 2, VII, 2-3), Taberânî (M. er-Kebîr no. 13163-6), İbn Hibbân (no. 4317) ve Beyhakî (X, 27), Mûsâ b. Ukbe an Sa­lim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[6] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3264), Ahmed b. Hanbel an Vekî' an lkrime b. Ammâr an Asım b. Şumayh an Ebî Sa­îd senedi i(e tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/217.

[7] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3*5), Muh. b. Abdilazîz b. ebî Rizme an Zeyd b. Hubâb an Muh. b. Hilâl an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[8] Bu hadisi Nesâî (eymân 9, VII, 6), Yûsuf b. Isâ ani'l-Fadl b. Mûsâ an Mis'ar an Ma'bed b. Hâlid an Abdil­lah b. Yesâr an Kuteyle senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[9] Bu hadisi Tirmizî (no. 1535), Kuteybe an Ebî Hâlid el-Ahmer an'il-Hasan b. Uheydillah an Sa'd b. Ubeyde an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnadının hasen oldu­ğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[10] Bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Ebû Süheyl an ebîhî an Talha.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[11] Bu hadisi Mâlik (nüzûr no. 14, s. 480), Buhârî (eymân 4/1, VII, 221), Müslim (eymân no. 3-4, s. 1267), Ebû Dâvud (no. 3249) ve Tirmizî (no. 1534), Mî/7' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[12] Bu rivayeti Buhârî (eymân 4/2, VII, 221), Müslim (ey­mân 1-2, s. 1266), Ebû Dâvud (no. 3250), Tirmizî (no. 1535) ve Nesâî (eymân 5/1-3, VII, 4-5), ez-Zührî an Sa­lim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[13] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2101), Muh. b. İsmaîl b. Semu-re an Esbât b. Muh. an Muh. b. Aclân an Nâfi' an ibn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Zevâid'de "İsnadının güvenilir râvilerden oluştuğu" söylenmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[14] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2103), Alî b. Muh. an EbîMu-âviye an Besşâr b. Kidâm an Muh. Zeyd an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Beşşâr zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[15] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3248) ve Nesâî (eymân 6, VII, 5), Ubeydullah b. Muâz an ebîhî an Avfan Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[16] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3253), Ah. b. Yûnus an Zü-heyr ani'l-Velîd b. Salebe et-Tâ'î an İbn Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti.Nevevî, Ezkâr'da "isnadı sahîh"; Riyâdu's-sâlihîn'de "sahîh hadis"; Münzirî ise "râvileri güvenilir kimseler" gibi hükümler verdiler (Neyi VIII, 239; Feyd VI, 121).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/218.

[17] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3258) ve Nesâî (eymân 8, VII, 6), Hüseyn b. Vâkıd an Abdillah b. Büreyde an ebî­hî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[18] Bu hadisi Mâlik (akdiye 10, s. 727), Ebû Dâvud (nb. 3246) ve İbn Mâce (no. 2325), Abdullah b. Nistâs min Âli Kesîr b. es-Salt an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[19] Bu hadisi Tirmizî (no. 1532), Yahya b. Mûsâ an Abdirrezzâk an Ma'mer an ibn Tavus an ebîhî an Ebî Hurey­re senedi ile tahrîc etti.

Tirmizî, Buhârî'den naklediyor: "Bu hadis, aslında (bundan sonra gelecek olan) Hz. Süleyman kıssasının bir parçasıdır. Ancak Abdürrezzâk, yanlışlıkla bu ibare­yi tecrîd ederek müstakil olarak rivayet etmiştir."

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[20] Bu hadisi Buhârî (cihâd 23, III, 209; enbiyâ 40, IV, 136; eymân 3, VII, 220), Müslim (eymân no. 25, s. 1276) ve Nesâî (eymân 40, VII, 25-6), el-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Buhârî (nikâh 119, VI, 160) ve Müslim (eymân no. 22-24, s. 1275), Tavus b. Keysân an Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile;

Müslim (no. 22), Hammâd b. Zeyd an Eyyûb an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[21] Bu hadisi Buhârî (cihâd 23, III, 209; enbiyâ 40, IV, 136; eymân 3, VII, 220), Müslim (eymân no. 25, s. 1276) ve Nesâî (eymân 40, VII, 25-6), el-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Buhârî (nikâh 119, VI, 160) ve Müslim (eymân no. 22-24, s. 1275), Tavus b. Keysân an Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile;

Müslim (no. 22), Hammâd b. Zeyd an Eyyûb an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[22] Bu hadisi Buhârî (keffârâtu'l-eymân 10/4, VII, 240), Müslim (eymân no. 19, s. 1273-4), Ebû Dâvud (no. 3277-8), Tirmizî (no. 1530) ve Nesâî (eymân 15/2-5, VII, 10), el-Hasanu'l-Basrî an Abdirrahman b. Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[23] Bu hadisi Buhârî (keffârâtu'l-eymân 10/1-2, VII, 239), Müslim (eymân no. 9-10, s. 1270-1), el-Kâsım et-Temî-mîve Ebû Kilâbe an Zehdem el-Cermî an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile; Buhârî (keffârât 9, VII, 238) ve Nesâî (eymân 15/1, VII, 9), Kuteybe an Hammâd an Gaylân b. Cerîr an EbîBür-de an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/219.

[24] İlk lafız Buhârî'ye diğerleri ise Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (edeb 87-88, VII, 105-6) ve Müslim (eşri-be 175-7, s. 1027-9) ve Ebû Dâvud (no. 3270), Ebû Os­man en-Nehdî an Abdirrahman b. e. Beki- asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/220.

[25] İlk lafız Buhârî'ye diğerleri ise Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (edeb 87-88, VII, 105-6) ve Müslim (eşri-be 175-7, s. 1027-9) ve Ebû Dâvud (no. 3270), Ebû Os­man en-Nehdî an Abdirrahman b. e. Beki- asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/220.

[26] İlk lafız Buhârî'ye diğerleri ise Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (edeb 87-88, VII, 105-6) ve Müslim (eşri-be 175-7, s. 1027-9) ve Ebû Dâvud (no. 3270), Ebû Os­man en-Nehdî an Abdirrahman b. e. Beki- asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/220.

[27] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2111) Abdullah b. Abdil-mü'min an Avn b. Umâre an Ravh b. el-Kâsım an Ubey-dillah b. Ömer an Amr senedi ile tahrîc etti. Râvilerinden Avn b. Umâre oldukça zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[28] Bu hadisi Müslim (eymân no. 20-21, s. 1274), Ebû Dâvud (no. 3255) ve Tirmizî (no. 1354), Abbâd (yahut Abdullah) b. e. Salih an ebfhtan EbîHureyre asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[29] Bu hadisi Müslim (eymân no. 20-21, s. 1274), Ebû Dâvud (no. 3255) ve Tirmizî (no. 1354), Abbâd (yahut Abdullah) b. e. Salih an ebfhtan EbîHureyre asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[30] Heysemî'ye göre Taberânî'nin şeyhi olan Yûsuf b. Ya'kûb b. Abdilazîz es-Sekafî dışındaki râvileri güveni­lir kimselerdir. Heysemî, bu zâtı cerh ve ta'dîl eden bir bilgiye rastlamadığını söylemiştir (Mecma' IV, 185).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[31] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3256), Amr b. Muh. an-Nâkıd an EbîAhmed ez-Zübeyrî an İsrâîl an ibrahim b. Abdi-la'lâ an ceddetihî an ebîhî Siiveyd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[32] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[33] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3275), Mûsâ b. İsmail an Hammâd an Atâ b. es-Sâib an Ebî Yahya an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[34] Bu hadisi Buhârî (eymân 1/4, VII, 217) ve Müslim (ey-mân 26, s. 1276), Abdiirrezzâk an Ma'mer an Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/221.

[35] Bu mevkufu Mâlik (nüzûr no. 12, s. 479), an-Nâfi' an İbn Ömer sahîh sened ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/222.

[36] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2112), el-Abbâs b. Yezîd an Zi-yâdb. Abdillah el-Bekkâ'îan Ömer b. Abdillah b. Ya'lâ es-Sekafî ani'l-Minhâl b. Amr an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Abdullah b. Ya'lâ, zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/222.

[37] Bu hadisi Nesâî (eymân 12, VII, 7-8), Ebû Dâvud ani'l-Hasan b. Muh. an Züheyr an Ebî İshâk an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/222.


Konu Başlığı: Ynt: Yemin bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Temmuz 2019, 15:23:43
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri her daim hayırlı işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Yemin bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Temmuz 2019, 16:34:34
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bizlere bu bilgileri sunan kardesimizden. ..


Konu Başlığı: Ynt: Yemin bahsi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Temmuz 2019, 16:51:44
Aleyküm selâm yalan yere yemin etmenin günahı çok büyüktür azabında büyük olur onun için dikkat edelim