๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 08 Ocak 2011, 20:45:07



Konu Başlığı: Vela varisi olmayanlar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 08 Ocak 2011, 20:45:07
VELA, VARİSİ OLMAYANLAR, PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN MİRASI VE BAZI EŞYASI İLE MALLARI



VELA, VARİSİ OLMAYANLAR, PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN MİRASI VE BAZI EŞYASI İLE MALLARI

5147- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden;

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mala kim vâris olursa velâya da vâris

olur." [Tirmizî; daha sonra "İsnadı kavı ıleğiidİr" dedi.

5148- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan; o da dedesinden:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Velântn mirası, erkeklerden en büyüğüne düşer. Kadınlar velâya bizzat azat ettikleri ve­ya azat ettiklerinin azat ettikleri olması dışında vâris olamazlar."

5149- Ebû Hureyre radiyallahu anh'daıı: "Âişe azat etmek niyetiyle bir cariye salın

almak istedi. Ancak cariyenin ailesi velayet hakkı kendilerinin olmadan buna razı olmadı, Âişe, durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatınca, şöyle buyurdu: 'Bu şart seni alıkoymaz, çünkü velâ hakkı azat edenin­dir'."

5150- Ebû Bekr bin Abdirrahman radiyal­lahu anh'dan:

"Âs bin Hişâm Öldü. Üç tane oğul bıraktı. İkisi anne bir oğullar, diğeri ise herhangi bir sebepten olan oğul. Anne bir olan oğulların biri öldü. Geride mal ve azatlı köleler bıraktı. Anne-baba bir kardeşi malına ve azatlı köle­lerinin velasma vâris oldu.Sonra vâris öldü, geride baba bir oğul ve kardeş bıraktı.

Oğul dedi ki: 'Babamın hissesine düşen mal ve azatlı kölelerin velâsı benim hisseme düşmüştür.' Kardeşi dedi ki: 'Durum böyle değildir. Senin hissene sadece mal düşmüş­tür, azatlıların velâsını değil. Bugün karde­şim ölseydi meselâ ben ona vâris olmaz mıydım?' Bunun üzerine Osman'a başvur­dular. Osman, azatlıların velâsını kardeşine verdi." [Mâlik.]

5151- Ziyâd bin Ebî Meryem radiyallahu anh'dan:

"Bir kadın kendisine ait olan bir köleyi azal elti. Sonra öldü, geride oğlunu ve karde­şini bıraktı: Sonra azatlısı da öldü. Kadının oğlu ile kardeşi miras hakkında ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldiler. ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: 'Miras kadının oğlunundur.' Kardeşi dedi ki: 'Bir cürüm işleseydi kime ait olur­du'?'

'Senin üzerine' buyurdu." |Dârimîl

5152- el-Hasan radiyallahu anh'dan:

Bir adam Peygamber sallallahvı aleyhi ve sellem'e bir köle getirdi. Dedi ki: "Ben bunu salın aldım, azat edeceğim, ne dersin?"

"O senin kardeşin ve nıevlândır (azatlı kölendir)."

"Onun dostluğu hakkında ne dersin?" "Sana teşekkür ederse, bu onun için hayır, senin için serdir. Eğer sana karşı nankörlük yaparsa, bu senin için iyi, onun İçin kötü olur." "Peki malı hakkında ne dersin?" "Eğer akraba bırakmadan ölürse sen ona vâris olursun!" buyurdu.

İkisi cie mürse. olarak Dârimî'ye aittir.]

5153- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

"Riyâb bin Huzeyfe bir kadınla evlendi; kadın ona üç oğlan doğurdu. Anneleri öldü, onun mallarına ve azat ettiği kimselerin velâ-sına vâris oldular. Amr bin el-Âs onun oğulla­rının asabesi (yani sadece vâris olduğunda malın tamamını alabilecek en yakın akrabala-

rı) idi. Amr, onları Şam'a yolladı, orada öldü­ler. Amr bin el-Âs geldi. Onun bir azatlısı da öldü ve mal bıraktı. Kardeşleri Ömer'in nez-dinde ondan (Amr'dan) davacı oldular. Ömer şöyle dedi: ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Çocuğun veya babanın sahip olduğu mal, asabesi kimse onundur.' Ömer, Amr'a Abdurrahman bin Avf, Zeyd bin Sabit ve başka bir adamın şehâ-detini taşıyan bir mektup yazdı. Daha sonra Abdülmelik bin Mervan halife olunca, onlar onun yanında da davalaştılar. Abdülmelik: 'İşle bu, benim gördüğüm hükümdür' dedi ve Amr ise: 'Abdülmelik Ömer'in mektubu ile hükmetti. Artık kıyamete kadar biz bundan ayrılmayız1 dedi." [Ebû Dâvud]

5154- el-Mikdâm radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her mumine ben kendi nefsinden daha ileriyim. Kim bir borç veya bakmaya muhtaç çoluk-çocuk bırakırsa bunların sorumluluğu bana aittir. Kim bir mal bırakırsa o, vârisle­rin olur. Ben mevlâsı olmayanın mevlûst-yım(vârisi olmayanların vârisiyim) malına vâris olurum; esirini kurtarırım. Dayı da mevlâsı olmayanın mevlâsıdır. Yeğenin malı­na vâris olur; onun esirini kurtarır."

5155-  Diğer bir rivayet: "Kim borç gibi ağır bir şey bırakırsa, onu ödemek bana aittir; mal bırakırsa vârislerine aittir. Ben vârisi olmayanın vârisiyim; onun diyetini öderim ve ona vâris olurum." |Ebû Dâvud]

5156- Bureyde radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir adam gelip şöyle dedi: "Benim yanımda Ezd kabilesinden bir adamın mirası vardır, o kabileye mensup kimse bulamadım ki ona ve­reyim." Şöyle buyurdu: "Haydi git tam bir yıl Ezd kabilesinden birini ara." Bil' sene sonra ona geldi ve dedi ki: "Bunu verecek bir Ezdî bulamadım." Şöyle buyurdu: "ilk rast gelece­ğin Huzâî kabilesinden bir adama bak, ona verirsin." Adam geri döndüğünde, "Bana o adamı getirin!" buyurdu. Adam gelince, şöy­le buyurdu: "Huzâa kabilesinin en yaşlısını bul ve bunu ona ver!"

5157-   Diğer bir rivayet: Huzâa'daıı bir adam öldü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e onun mirası getirildi, şöyle buyurdu: "Onun bir vârisini arayın ya da bir akrabası­nı arayın." ona ne bir vâris ne de bir akraba bulabildiler. Bunun üzerine "Onu Huzûa'mn en yaşlısına verin!" buyurdu. |Ebû Dâvud]

5158- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in azatlı kölelerinden biri öldü ve geriye mal bıraktı. Ancak geride ne bir yakın ne de bir çocuk bıraktı. Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem şöyle buyurdu: 'Onun mirasını kendi köy halkından birine verin!'"

|Ebû Dâvud veTirmizî|

5159- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bir adam Öldü geride vâris bırakmadı; sadece azat ettiği bir köleyi bıraktı. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem onun mirasını ona (azatlıya) verdi." |Ebû Dâvuıi ve Tirmizîl

5160-  Temîm ed-Dârî radiyallahu anh'­dan:

Dedim ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Dalla önce müşrik iken müslüman birinin vasıtasıyla müslüman olan kimse hakkındaki sünnet (hüküm) nedir?" Resûlullah bana bunu açıklayarak buyurdu ki: "Müslüman kişi, İs­lâm'ı kabul edene sağlığında da, ölümünde de insanların en yakını ve en ileri olanıdır."

5161- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kimin vasıtasıyla bir adam müslüman olursa, ona cennet vacip olur."

|Taberânî, Mu"'ccmıı'İ-Kebîr'de teyyîn bir senedle.J

5162-  Ömer radiyallahu anh'dan: "Bulunmuş çocuk hürdür, (ona kimse ve­layet iddia edemez) mirası da Beylü'l-Mal'a aittir.  Efendisi tarafından  'Senin üzerinde kimsenin velayeti olmasın, seni azad ediyo­rum' diyerek azad edilen köle de hürdür ve mirası da Beytü'l-Mal'a aittir." IRezînj

5163-  Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Vârislerim bir dinarı bile aralarında taksim edemezler. Hanımlarımın nafakası ve işçimin geçiminden sonra, bıraktıklarım birer sadakadır." [Mâlik, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.|

5164- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Fâtıma babasının Ölümünden sonra Al­lah'ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e fcy olarak ihsan ettiği malın mirasından Ebû Bekr'den istedi. Ebû Beki- ona şöyle de­di: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Biz miras olarak bir şey bırak­mayız, bıraktıklarımız birer sadakadır." Fâtı­ma buna çok kızdı. Ölünceye kadar Ebû Bekr ile konuşmadı. Fâtıma Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra allı aya birkaç gün kala yaşadı. ALLAH'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e Hayber ile Fedek'lekİ fey olarak ihsan ettiği maldan ve Medine'deki zekât ma­lından kendi hissesine düşeni istedi. Ebû Bekr bunu kabul etmedi ve: 'Bunlardan hiçbir şeyi sana veremem. Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem'in yaptığı şeyden hiçbir şeyi lerkc-demem. O ne yaptıysa ben de onu yaparım. Onun emrine karşı gelirsem perişan olurum' dedi. Sonra Ömer de aynısını yaptı. Ancak Medine'deki sadakasını Ömer, Ali ile Ab-bâs'a verdi. Hayber ile Fedek'i elde tuttu ve 'Bunlar ALLAH Resulünün sallallahu aleyhi ve sellem sadakasidir. Onunla ilgilenmek, gelir­lerini fakirlere ve ilgili yerlere dağılmak, iş­başında olanlara aittir' dedi. İşle onlar bugüne kadar o hal üzere kalmışlardır."

5165- Diğer rivayet: "Bize vâris olunmaz; bıraktıklarımız sadakadır. Ne var ki Muham-ıned ailesi bu maldan (ALLAH'ın malından) yerler ve geçinirler. Geçimlerinden başka faz­la bir şey yapma hakları da yoktur,"

| Müslim, EbO Dâvud ve Nesaî.l

5166-  Ebû't-Tufeyl radiyallahu anh'dan: "Fâtima babasının mirasını istemek için

Ebû Bekr'e geldi. Ebû Bekr ona şöyle dedi:

'ALLAH Resulü sallariahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'ALLAH, Peygam­berine onu geçindirecek bir şey ikram ederse, ondan geride kalan kendinden sonra iş başı­na geçenlerin emrine verilir'." |Ebû Dâvud]

5167- Aişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve seüem

vefat ettikten sonra hanımları, Osman'ı Ebû Bekr'e miraslarını istemek için göndermek istediler. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: Biz mi­ras bırakmayız, bıraktıklarımız ancak sada­kadır' buyumıamış mıydı? dedi."

5168-  Diğer rivayet: "ALLAH'tan korkmu­yor musunuz, ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini duymadınız mı?: 'Biz miras bırakmayız; bıraktığımız sadaka olur. Muhammed ailesinin bu malı, gelip ge­çenler ve misafirler içindir. Ben öldüğüm za­man, ise o benden sonra iş başına geçecek olan emîrin olur'."

[Mâlik, Bulıârî, Müslim ve Ebû Dâvud.]

5169- Amr bin el-Hâris el-Huzâ'i radiyal­lahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne bir dinar, ne bir dirhem, ne bir köle, ne bir ca­riye bırakmadı. Bıraktığı şey, binmiş olduğu beyaz kalır ile silahı ve ALLAH yoluna tasadduk elliği bir tarladan ibaretti."

[BuhârîveNesâî.l

5170- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

mushafm iki yanını kuşatan ciltler arasında bulunandan (Kur'ân'dan) başka bir şey bırak­mamıştır." IBulıûrîi

5171- İbn Şîrîn radiyallahu anh'dan. dedi ki:

"Kılıcımı Semure'nin kılıcı şeklinde yap­tım. Semure de kılıcını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kılıcı şeklinde yaptığını iddia etti. Semure son derece zâhid biri İdi."

jTirmizî]

5172- Câbir radiyallahu anh'daıa: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellcm,

Mekke'ye girdiği gün sancağı beyaz idi." |Tİrmizî]

5173- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

bayrağı siyah, sancağı beyazdı." ITirmizfl

5174- Sımak (b. Harb)'dan, o da kavmin­den bir adamdan, o da onlardan başka birin­den:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bayrağını san olarak gördüm," |Ebû Davudi

5175- el-Berâ radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

bayrağı alaca yün işlemeli kaftanından dört köşeli siyah bir bayraktı." |Ebû Dâvud ve Tirmizîl

5176- Âsim el-Ahvel radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

bardağını Enes'in yanında gördüm. Biraz es­kiyip içinde bazı çatlamalar olmuştu da gü­müşle o çatlakları kapatmıştı. Nudârdan ya­pılmış geniş bir bardak İdi." Ma'mer dedi ki: "Nudâr, Necid'de bulunan bir ağaç adıdır."

Enes dedi ki: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e bu bardakla sayamadığım kadar çok sayıda su ikram eltim."

İbn Şîrîn der ki: "Ben o bardağı gördüm, üzerinde demirden bir halka vardı. Enes o halkanın yerine gümüş yahut altından halka yapmak istedi, fakat babası Ebû Talha şöyle dedi: 'ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in yaptığı şeyden hiçbir şeyi değiştirip bozma!' Bunun üzerine Enes bundan vaz geç­ti." [Buhârî]

5177- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Bana Abdullah bin Selâm dedi ki: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in içtiği bardak ile sana su içireyim mi?" Onunla evi­ne gittim. O bardak İle bana su içirdi. Sevik (bir nevi yemek) de yedirdi ve bana "Burada namaz kıl; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem burada namaz kılmıştır" dedi. jRezîn]

5178- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bostanımızda Luheyf (noktasız Ha harfiyle) adında bir atı vardı."

[Buhârî]

Diğer rivayette, Luhayf {noktalı Ha har­fiyle) şeklindedir.


5147-Bu hadisi Tirmizî (no. 2114), Kuteybe an İbn Lehî'a an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

5149-Bu hadisi Müslim (ıtk no. 15, s. 1145), İbn e. Şeybe an Hâlid b. Mahled an Sül. b. Bilâl an Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

5150-Bu mevkûfu Mâlik (ıtk no. 22, s. 784), an Abdillah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an Abdilmelik b. e. Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris b. Hişâm an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

5151-Bu mürsel hadisi Dârimî (II, 372), Muh. b. ësâ an Ma'mer an Husayf an Ziyâd senedi ile tahrîc etti.

5152-Bu mürseli de Dârimî (II, 373), Yezîd b. Hârûn ani'l-Eş'as ani'l-Hasan senedi ile tahrîc etti.

5153-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2917) ve İbn Mâce (no. 2732), Hüseyn el-Muallim an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc ettiler.

İbnü'l-Medînî ve İbn Abdilberr'e göre isnâdı sahîhtir (Neyl VI, 76).

5154-5155-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2899-2900), Büdeyl b. Meysere an Alî b. e. Talha an Râşid b. Sa'd an Ebî Âmir el-Hevzenî ani'l-Mikdâm senedi ile tahrîc etti.

5156-5157-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2903-4), Cibrîl b. Ahmer an Abdillah b. Büreyde an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

5158-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2902), Tirmizî (no. 2105) ve İbn Mâce (no. 2733), Abdurrahman b. el-İsbehânî an Mücâhid b. Mervân an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı hasendir.

5159-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2905), Tirmizî (no. 2106) ve İbn Mâce (no. 2741), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Avsece an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı hasendir.

5160-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2918), Tirmizî (no. 2112) ve İbn Mâce (no. 2752), Abdülazîz b. Ömer an Abdillah b. Mevheb an Temîm ed-Dârî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İmâm eş-Şâfiî ve Ahmed'e göre isnâdı zayıftır.

5161-Heysemî diyor ki: "İsnâdında yer alan Muh. b. Muâviye en-Nîsâb‍rî çoğunluğa göre zayıftır. Hatta Yahyâ b. Maîn onu hadis uydurmakla ithâm etmiştir" (Mecma‘ V, 334).

5163-Bu hadisi Mâlik (kitâbu'l-kelâm no. 28, s. 993), Buhârî (farâid 3, VIII, 4), Müslim (cihâd no. 55, s. 1382) ve Ebû Dâvud (no. 2974), Mâlik an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5164-5165-Bu hadisi Müslim (cihâd no. 51-54, s. 1379-82), Ebû Dâvud (no. 2968-9) ve Nesâî (kasmu'l-fey 1, VII, 132), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5166-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2973), Osmân b. e. Şeybe an Muh. b. el-Fudayl ani'l-Velîd b. Cemî' an Ebî-t-Tufeyl senedi ile tahrîc etti.

5167-5168-Bu hadisi Mâlik (kitâbu'l-kelâm no. 27, s. 993), Buhârî (farâid 3, VIII, 4-5), Müslim (cihâd no. 51, s. 1379) ve Ebû Dâvud (no. 2976), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlk lafız Müslim'e, ikincisi ise Ebû Dâvud'a aittir.

 

5169-Bu hadisi Buhârî (vasâyâ 1, III, 186; cihâd 61/1, III, 220; cihâd 86, III, 228; fardu'l-humus 3/2, IV, 45; mağâzî 83, V, 144) ve Nesâî (ahbâs 1, VI, 229), Ebû İshâk an Amr b. el-Hâris asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5170-Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-Kur'ân 16, VI, 106), Kuteybe an Süfyân an Abdilazîz b. Rufey' an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5171-Bu hadisi Tirmizî (no. 1683), Muh. b. Şucâ' an Ebî Ubeyde el-Haddâd an Osmân b. Sa'd an İbn Sîrîn senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

5172-Bu hadisi Tirmizî (no. 1679), Yahyâ b. Âdem an Şerîk an Ammâr ed-Duhnî an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

5173-Bu hadisi Tirmizî (no. 1681), Muh. b. Râfi' an Yahyâ b. İshâk es-Sâlihânî an Yezîd b. Hibbân an Ebî Miclez Lâhik b. Humeyd an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

5174-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2593), Ukbe b. Mükrim an Selm b. Kuteybe an Şu'be an Simâk an raculin min kavmihî senedi ile tahrîc etti.

5175-Bu hadisi Ahmed (IV, 297), Ebû Dâvud (no. 2591) ve Tirmizî (no. 1680), İbn e. Zâide an Ebî Ya'k‍b es-Sekafî an Yûnus b. Ubeyd mevlâ Muh. b. el-Kâsım ani'l-Berâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı "hasen garîb"tir.

5176-Bu hadisi Ahmed (III, 247), Buhârî (fardu'l-humus 5/4, IV, 47; eşribe 30/3, VI, 252), Âsım'dan tahrîc ettiler.

Lafız Ahmed'e aittir.

5178-Bu hadisi Buhârî (cihâd 46/2, III, 216), Alî b. Abdillah b. Ca'fer an Ma'n b. ësâ an Ubeyy b. Abbâs b. Sehl an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.



Konu Başlığı: Ynt: Vela varisi olmayanlar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Temmuz 2019, 15:24:06
Esselamu aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Vela varisi olmayanlar
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Temmuz 2019, 16:32:30
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Vela varisi olmayanlar
Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Temmuz 2019, 16:59:21
Aleyküm selâm Velâ nın mirası ordaki erkeklerin en büyüğüne düşer