๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:39:20



Konu Başlığı: Vakıf sulh ve emanet
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:39:20
VAKIF, SULH VE EMANET


4972- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Ömer Hayber'de (ganimetten) bir arazi

elde etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

«Ey Allah'ın Resulü! Hayber'de bir yer edindim; bugüne kadar onun gibi kıymetli bir yer elde etmedim. Onu ne yapmamı emreder­sin?»
Şöyle buyurdu:

«İstersen kökünden (Allah için) onu hap­set ve onu(n gelirini) vakfet.»

Bunun üzerine Ömer onu şu şartlarla vak­fetti: «Onun aslı satılmayacak; bağışlanmaya­cak; kimse ona varis olamayacak; onun geliri sadece fakirlerin, yakın akrabanın olacak. Ay­rıca köle azat edilmesi için, Allah yolunda sa­vaşanlar için ve yolda kalanlar için de sarfedi-lecektir."

4973- Bir rivayette şu ek vardır: "Misafir için de. Onu (araziyi) idare edenin malı ken­disine sermaye etmeden, oftdan yemesinde ve arkadaşına yedirmesinde herhangi bir sakınca yoktur." |Altı hadis imamı, Mâlik hariç.|

4974-  Yahya bin Saîd radiyallahu anh'­dan:

Abdu'l-Hamîd bin Abdillah bin Ömer ba­na, (benim için) Ömer'in vakıfnamesini kopye etti:

"Bismillahirrahmanirrahim. İşte bu, Al­lah'ın kulu Ömer'in Semğ'in vakfedilmesi

İbn Ömer'in geçen hadisinin benzeri.

Ayrıca burada şöyle geçmektedir: "İçinde­ki meyvelerden (mahsûlden) elde edilenler dilenci ve yoksullar içindir. Semğ'in velisi is­terse oranın mahsulünden ödeyerek çalıştır­mak üzere köle satın alabilir.

(Bu vakıfnameyi) Muaykîb yazdı, Ab­dullah bin el-Erkam da şahit oldu. Bu Al­lah'ın kulu ve mü'minlerin Emîri Ömer'in vasiyyetidir. Ona (Ömer'e) bir şey olursa, Semğ, Sırma İbnü'l-Ekva', orada işleri yü­rüten kölesi, Hayber'deki yüz hissesi ve ora­da bulunan kölesi, Vâdi'l-Kura'da Muham-med sallallahu aleyhi ve sellem'in yiyecek olarak kendisine verdiği yüz (vasak)ın idare­si; bütün bunlara yaşadığı sürece Hafsa ba­kacak ve idare edecektir. Ondan sonra onun akraba ve ailesinden ileri gelenler, şu şartla­rı dahilinde idare edeceklerdir: Orası satıl­mayacak; satın alınmayacak; dilenci, yok­sul, akrabadan olanlara münasip gördüğü tarzda harcayacaktır. Onu idare eden kimse­nin ondan yemesi ya da yedirmesinde, geli­riyle çalıştırılmak üzere köle satın almasında herhangi  vebal ve sakınca yoktur."

|Ebû Davudi

4975-  Sa'd bin Ubâde radiyallahu anh dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti, onun için hangi sadaka efdaldir?" Şöyle bu­yurdu:

"Su." Bunun üzerine (Sa'd) bir kuyu kaz­dı ve şöyle dedi: "İşte bu (kuyu), Ümmü Sa'd İçindir." [Ebû Dâvud ve Nesâî]

4976- Eşlem radiyallahu anh'dan:

O, Hz. Ömer'in şöyle dediğini duymuş: "Nefsim kudret elinde bulunana yemin ede-

rim ki, eğer gelecek nesilleri fakir bir halde bırakmayacak olsaydım fethedilen her bir ülke arazisini, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in Hayber'i taksim ettiği gibi tak­sim ederdim; (bu amaçla) ben fethedilen ül­keleri (şimdiki gaziler arasında taksim etme­yip) onlara (ileriki nesillere) bir hazine ola­rak bırakıyorum; diledikleri gibi aralarında paylaşırlar."

[Ebû Dâvud ve aynı lafızla Buhârî]

4977- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, umre yapmak üzere (Medine'den) yola çıktı. Kureyş, onu Beyt-i Şeriften menettiler. Bu­nun üzerine Hudeybiye'de kurbanını kesti ve başını traş etti.

Onlarla gelecek sene kılıçtan başka hiç si­lah taşımayacaklarına, orada Kureyş'in istedi­ği kadar kalacaklarına ve bu şekilde umre ya­pacaklarına dair anlaştı. Ertesi sene gelince, onlarla yaptığı barış anlaşması üzerine Mekke'ye girdi. Üç gün sonra ona oradan çıkma­larını emrettiler; o da çıktı." fBuhârî]

4978- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Eğer bir kadın kocasının kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa" mealindeki âyet, (Nisa 128 ) kocasının kendinden bezip kendisini boşamak ve başka bir kadınla evlen­mek istediği zaman ona şöyle diyen kadın hakkında nazil oldu:

"Beni tut, boşama! Bana harcamak zorun­da olmadığın zaman benden başka bir kadın­la evlenirsin, ama nöbetim yine nöbet olur."

"İste onlar bu şekilde anlaşılırsa, arala­rında bir uzlaşmaya varmalarında, sulh tesis etmelerinde herhangi bir sakınca yoktur." (Nisa 128 )
|Buhârî ve Müslim.]

4979- İbnü'z-Zübeyr radiyallahu anh'dan, o da babasından:

"Ensâr'dan bir adam Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem'in huzurunda Zübeyr ile, Harre mevkiindeki hurmalıklarını suladıkları su yollan hususunda davacı oldu. Ensârî dedi ki:

«Suyu serbest bırak, aksın!» Fakat Zübeyr buna razı olmadı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Zübeyr'e şöyle de­di:

«Evvela sen arazini sula, Sonra komşuna sal!» Ensârî olan adam buna kızdı ve şöyle dedi:

«Ey Allah'ın Resulü! Halanın oğlu olduğu için böyle söylüyorsun.»

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yüzünün rengi birden değişti ve şöyle dedi:

«Ey Zübeyr! Hurma ağaçlarının köklerine ulaşıncaya dek sula, sonra suyu hapset!» Bu­nun üzerine Zübeyr dedi ki:

Vallahi şu âyetin bu hâdise hakkında nazil olduğunu sanıyorum:

«Aralarındaki anlaşmazlıklarda seni ha­kem tutuncaya kadar, Rabbine and olsun ki onlar tam iman etmiş sayılamazlar.» (Nisa 65)"

4980-  Diğer rivayet: Urve dedi ki: "Hal­buki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bundan önce hem Zübeyr'e, hem de Ensâ-rî'nin hoşnut olabileceği bir sulama yapması­nı işaret buyurmuştu. Ensârî ise buna razı olup Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in görüşünü benimsemeyince, Resûlullah Zübeyr'e hakkım bol bol kullanmasını açıkça bildirmiştir." [Malik hariç, Altı hadis imamı.]

4981- İbn Şîrîn radiyallahu anh'dan: Hasan bin Ali dedi ki: "Câbir Sad ile Câblak arasına baksanız benden ve kardeşimden başkasının dedesinin peygamber olduğunu göremezsiniz. Ben Muâviye'nin etrafında toplanmanızı uygun görüyorum" dedi ve "Bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkân­lardan) faydalandırmak içindir" (enbiyâ 111) âyetini okudu.

Ma'mer der ki: "Câbir Sad ile Câblak'dan murad doğu ile batıdır." |Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'ıkı.]

4982- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Helâli haram; haramı helâl yapmadıkça, her türlü sulh müslümanlar arasında caizdir. Helâli haram; haramı helâl yapan şarttan mâda, müslümanlar her türlü şartlarını yeri­ne getirmelidirler." |Tirmizîve Ebû Dâvud.]

Ancak Ebû Davud'un rivayeti "Şurûtu-hum" kavlinde bitmektedir.

Derim ki; Ebu Hureyre'nin rivayeti sade­ce Ebû Dâvud'da yer almıştır. Bu hadisi daha uzun olarak Tirmizî, Amr bin Avf el-Müze-nî'den rivayet etmiştir.

4983- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Kubâ ehli kavga ettiler, nihayet birbirle­rine taşlar atmaya başladılar.

. Peygamber sallallahu. aleyhi ve sellem bundan haberdar olunca, şöyle buyurdu: «Haydi gidelim onları barıştıralım»." |Buhârî|

4984- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Emaneti güvendiğin kimseye ver! Sana hainlik yapana da hainlik etme!"

ITirmizî ve Ebû Dâvud.|

4985- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Emrolunduğunu tam ve kamil, gönül hoş­luğu ile veren, kime vermekle emredildi ise ona veren, güvenilir müslüman olan hazine me'mu-ru, sadaka veren (hayır sahibi) iki kişiden biri­sidir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.]

4986- Huzeyfe radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bi­ze iki (gelecekle ilgili) hadis öğretti; bunlar­dan birini gördüm, ötekini ise hâlâ bekliyo­rum: "Emanet duyguları insanların kalpleri­nin derinliklerine yerleştirildi. Sonra Kur'ân nazil, oldu. Onlar Kur'ân'dan ve sünnetten bilgi aldılar."

Sonra emanetin geri kaldırılacağından söz

etti ve buyurdu ki: "Kişi bir uykuya dalacak; emanet kalbinden kalkacak, hatta kalbinde eseri uçuk bir nokta gibi kalacak. Sonra bir daha uyuyacak kalbinden emanet biraz daha kalkacak; eseri bir kabarcık izi gibi kalacak; ayağına düşen ufak taşın (veya korun) bırak­tığı iz gibi bir kabarcık. İçinde hiçbir şey ol­madığı halde onu kabarmış görürsün."

Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel­lem ufak bir taş alıp ayağının üstüne yuvarla­dı. Devam etti:

"İnsanlar birbirleriyle alış veriş yapacak­lar. Hemen hemen hiç kimse emaneti verme­yecek. Hatta denecek ki: «Falan oğullarından güvenilir bir adam var.» Hatta bir adam için denilecek ki «ne civanmert, ne zarif ve ne akıllı bir adamdır; oysa onun kalbinde zerre kadar iman olmayacaktır»."

(Huzeyfe dedi ki:) "Daha önce öyle gün­ler gördüm ki, hanginizle alış veriş yaptığıma aldırmazdım, çünkü karşımdaki müslüman idiyse bana karşı hile yapmasına dindarlığı engel olurdu. Şayet yahudi veya hıristiyan idiyse, onu da âmirden olan korkusu hile yap­maktan alıkordu. Ama bugün ancak (güveni­lir) falan, filan kimselerle alış veriş yapıyo­rum, onlardan başka hiç kimse ile alış veriş yapmıyorum." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.]

4987- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Emaneti olmayanın imanı da yoktur; ah­de vefası olmayanın dini yoktur."

[Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî, Mu'ce-mu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.]


 
4972-4973-Bu hadisi Buhârî (şur‍t 19, III, 185; vasâyâ 28, III, 196; eymân 33, VII, 235), Müslim (vasiyyet 15, s. 1235-6), Ebû Dâvud (no. 2878), Tirmizî (no. 1375), Nesâî (ahbâs 1, VI, 230) ve İbn Mâce (no. 2396), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

4974-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2879), Sül. b. Dâvud el-Mehriyy an İbn Vehb an Leys an Yahyâ b. Saîd senedi ile tahrîc etti.

4975-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1679-81), Nesâî (vasâyâ 8/13-15, VI, 254-5) ve İbn Mâce (no. 3684), Katâde an Saîd b. el-Müseyyeb (ve'l-Hasan) an Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Râvileri güvenilir kimselerdir. Ancak Münzirî'nin de söylediği gibi Saîd, Sa'd'ı idrâk etmemiştir. Zira Sa'd, Şam'da 14. veya 15. hicrî senesinde ölmüş, Saîd ise 15'inde dünyaya gelmiştir. Kezâ Hasan da böyledir (Tergîb II, 74).

4976-Bu hadisi Buhârî (mağâzî 39/36-37, V, 81; lafız buraya aittir, müzâra'a 14, III, 70; fardu'l-humus 9, IV, 51) ve Ebû Dâvud (no. 3020), Zeyd b. Eslem an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

4977-Bu hadisi Buhârî (sulh 7/2, III, 169), Muh. b. Râfi' an Süreyc b. en-Nu'mân an Fuleyh an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

4978-Bu hadisi Buhârî (sulh 4, III, 166-7) ve Müslim (tefsîr 13-14, s. 2316), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

4979-4980-Bu hadisi Buhârî (sulh 12, III, 171; şurb ve'l-müsâkât 6, III, 76), Müslim (fadâil no. 129, s. 1829-30), Ebû Dâvud (no. 3637), Tirmizî (no. 1363), Nesâî (kudât 27, VIII, 245) ve İbn Mâce (no. 2480), ez-Zührî an Urve an Abdillah b. ez-Zübeyr an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

4981-Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ IV, 208).

4982-Bu hadisi Tirmizî (no. 1352) ve İbn Mâce (no. 2353), Kesîr b. Abdillah b. Amr b. Avf an ebîhî an ceddîhî asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 3594), Sül. b. Bilâl an Kesîr b. Zeyd ani'l-Velîd b. Rebâh an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, kendi isnâdı hakkında sıhhat hükmü vermiştir. Ancak Kesîr b. Zeyd zayıf bir râvidir.

4983-Bu hadisi Buhârî (sulh 3, III, 166), Muh. Ca'fer an Ebî Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc etti.

4984-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3535) ve Tirmizî (no. 1264), Talk b. Gannâm an Şerîk (ve-Kays) an Ebî Husayn an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı "hasen garîb"tir.

4985-Bu hadisi Buhârî (zekât 25/2, II, 119-20; vekâlet 16, III, 66; icâre 1/1-2, III, 47-8), Müslim (zekât 79, s. 710), Ebû Dâvud (no. 1684) ve Nesâî (zekât 66, V, 79-80), Ebû Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc etti.

4986-Bu hadisi Buhârî (rikâk 35/2, VII, 188; fiten 13, VIII, 93), Müslim (imân no. 230, s. 126-7), Tirmizî (no. 2180) ve İbn Mâce (no. 4053), el-A'meş an Zeyd b. Vehb an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

4987-Bu hadisi Ahmed (III, 134, 154, 210), Bezzâr (no. 100), Ebû Ya'lâ (no. 2863) ve Taberânî (M. el-Evsat I, 145a; II, 62b), Ebû Hilâl er-Râsibî an Katâde an Enes asl-ı senedi ile;

Ahmed (III, 251), Affân an Hammâd ani'l-Muğîre b. Ziyâd es-Sekafî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Zehebî isnâdının "kavî" olduğunu söylemiştir. Ancak Ebû Hilâl ihtilâflı bir râvidir. Buna karşılık görüldüğü gibi ikinci tarik, bunun mutâbiidir (Feyd VI, 381).


Konu Başlığı: Ynt: Vakıf sulh ve emanet
Gönderen: Mehmed. üzerinde 04 Temmuz 2019, 14:15:58
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri Peygamberimizin yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Vakıf sulh ve emanet
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 04 Temmuz 2019, 15:38:53
Paylaşım için Allah razı olsun..