๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 20:53:10



Konu Başlığı: Tıp ve ilgili kitapların konuları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 20:53:10
TIP VE İLGİLİ KONULARIN KİTABI


7473- İbn Amr bin el-Âs radİyallahu anh'-dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Tutup tiryak içtiğimde, muska taşıdığım­da veya şiir söylediğimde başıma gelen ken-dimdendir, artık umursamam" [Ebû Davudi

7474-   el-Muğîre bin Şu'be radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dağlama ya da rukye yapan tevekkül et­memiş olur." |Tirmizî]

7475- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hastalarınızı, yemeğe içmeye zorlama­yın! Şüphesiz Allah onlara hem yedirir, hem de içirir." (İkisi de Tirmizî'ye aittir.]

7476- Aişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e hastalandığında ağızdan ilâç içirdik. Bize 'Bana ilaç îçirmeyin' diye işaret etti. Ga­liba (hastaların çoğunda olduğu gibi) ilaçtan hoşlanmadığı için böyle işaret ediyor, dedik. Ayilınca şöyle dedi: 'Ben size bana ilâç içir-meyin demedim mi?' Yalnızca ilâçtan hoşlan­madığını sandık' dedik. Abbâs hariç, (ceza olarak) evde ilâçtan içmedik kimse kalmaya­caktır. Zira o, sizler beraberce bana ilâç içi­rirken burada yoktu'." fBuhârî]

7477- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şüphesiz Allah, hastalığı ilâcı ile birlikte indirmiştir. Her hastalığa karşı bir ilâç var et­miştir. Öyleyse tedavi olun; ancak haram olan Şeylerle tedavi olmayın!" [EbûDâvud|

7478-  Üsâme bin Şerik radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Tedavi olun! Yaşlılık hariç Allah ilâçsız hiçbir hastalık yaratmamıştır." | Ebû Davud ve Tİrmizî]

7479- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, şifasını vermedik hiçbir hastalık yaratmamıştır. Siz inek sütü içmeksiniz. Çün­kü o süt, her türlü (şifayı) bünyesinde taşıyan otlardan meydana gelmektedir."

[Bezzâr layyin bir senedle.]

7480- el-A'meş radiyallahu anh'dan: "İbn Ebhur el-Kebîr'in dedesi Hayyân'm şöyle dediğini duydum: 'Vücudun hastalığa tahammül ettiği sürece ilâcı bırak!'"

[Taberânî, Mu' cemu' I-Kebîr'de]

7481- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mide bedenin havuzudur. Damarlar ona gelirler. Mide sağlıklı olursa damarlar da sağ­lıklı olur. Mide hasta olursa damarlar da hasta olur." [Taberânî, Mu'cemu'l-Evsût'ta, zayıf bü isnadla.]

7482- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem burnuna ilâç çekti." [Ebû Dâvud]

7483- Ümmü'l-Münzir bint Kays el-Ensâ-riyye radiyallahu anhâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Ali yanıma girdi. Ali henüz (geçirdiği bir has­talığın) nekahat devresindeydi. Evimizde asıl­mış (çağla) hurmalarımız vardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ondan yemek için ayağa kalktı. Ali de yemek için kalkınca ona: 'Yavaş ol, sen daha iyilesemedin, hastasın!' deyince Ali, elini çekti. Sonra ona arpa unu ve (bir tür) pazıdan yemek yapıp gelirdim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Haydi bundan ye, bu sana daha yarar­lıdır' buyurdu. |Ebû Dâvud ve Tirmizî]

7484- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

yüzü yaralandı. Ön dişleri kırıldı. Başı yarıldı. Fâtıma ondan akan kanları yıkıyordu. Ali de kalkan ile ona su döküyordu. Fâtıma, suyun kanı daha da çoğalttığını görünce, bir hasır parçası alıp yaktı, küllerini alıp yaranın üstü­ne sürdü ve ondan sonra kanı dindi." |Buhârî ile Müslim.]

7485- Tirmizî:

"İnsanlar, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yarasının ne ile tedavi olduğu hu-

susunda ihtilâfa düştüler. Medine'de kalan son sahabi Sehl bin Sa'd'a sordular, şöyle dedi: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in ne ile tedavi olduğunu benden daha iyi bilen kimse kalmamıştır; Fâtıma onun yü­zünü yıkıyordu...'" Yukarıdakinin benzerini nakletti.

7486- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Tedavi oldukarımz arasında kan aldır­mak, en faydalı olanıdır!" |Ebû Dâvud]

7487-  Ebû Kebşe el-Enmârî radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, başının tepesinden ve omuzlarının arasından kan aldırıp hacamat yaptırır ve şöyle derdi: 'Kim bu kanları akıtırsa, bundan başka bir şeyle tedavi olmamak ona bir zarar vermez'."

[İkisi de Ebû Davud'a ait.]

7488- Rezîn'in rivayeti: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, o zehirli koyunun yüzünden başının tepesinden kan aldırdı."

Ma'mer der ki; "Ben zehirlenmeksizin, başımın üst kısmından kan aldırdım, hafızam gitti. Hatta namazda Fatiha'yi okuyamazdım da başkaları hatırlatırd."

7489- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir ağrıdan dolayı kaba etinden kan aldırdı."

[Ebû Dâvud]

7490- Nafi' radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer dedi ki: "Ey Nâfi! Kanım taşı­yor, bana bir haccâm (kan alıcı) çağır! Deli­kanlı olsun, yaşlı ve çocuk olmasın Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle bu­yurduğunu duydum: 'Aç karnına hacamat yaptırmak daha elverişlidir. O (kan aldır­mak), aklı ve anlayışı artırır. Hafızayı kuvvet-

lendirir. Kim kan aidırırsa Allah'ın adıyla perşembe günü aldırsın. Cuma, cumartesi ve pazar günü kan aldırmayın. Pazartesi, salı günleri de kan aldırmayın. Çarşamba günü kan aldırın! Çünkü Eyyûb o gün hastalanmış­tır. Ayrıca Cüzzam ve sedef hastalığı da ancak çarşamba günü ve gecesi başlar'." [îbn Mâce zayıfbir senedle.]

7491- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

boynunun iki tarafındaki damarlar ile iki omuzun arasındaki damarlardan kan alduırdı. (Ayın) onyedinci, ondokuzuncu ve yirmibi-rinci günleri kan aldırırdı." [Tirmizî]

7492- Ebû Davud'un rivayeti:

"Üç defa boynunun iki tarafındaki damar­lar ile sırtından kan aldırdı."

7493- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Onun üç haccâm (kan alan) kölesi vardı. Onların ikisi onu ve ailesini tedavi ederdi. Biri de ondan ve ailesinden kan alırdı."

7494- İbn Abbâs merfu olarak rivayet etti: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:)

"Hacamat yapan köle ne güzeldir! Kanı gideriyor ve sulbü hafifletiyor, gözü cilalandı-rıyor (görüşü güçlendiriyor)."

7495- Dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mi'rac'a çıktığı gece hangi meleklerin yanın­dan geçtiyse hepsi de: 'Hacamat yaptırmalı­sın' dediler."

7496- Buyurdu ki:

"Hacamat yaptıracağınız en uygun gün­ler: Onyedinci, ondokuzuncu ve yirmibirinci günlerdir."

7497-Buyurdu ki:

"Tedavi olacağınız en iyi şey, burun dam­lası, içilecek ilâç, hacamat ve müshildir."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Abbâs ve ashabı (rızası olmadan) ilâç içirmişür.

(Kendine gelince) "Bana kim ilâç içirdi?" dedi. Hepsi susup ses çıkarmadılar.

Bunun üzerine evde, amcası Abbâs'tan başka ağzına içilecek ilâç akıtılmayan kimse kalmadı. [Tirmizî]

7498- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Ayıtı) onyedinci, ondokumncu ve yirmi birinci günleri kan aldırana bu, her hastalığı­na şifa olur." [Ebû Dâvud]

7499- Rezîn'in rivayeti:

"Eğer onyedinci gün, salıya rastlarsa, o günde hacamat yaptırana tam bir sene bir şey olmaz."

7500-  Kebşe bint ebî Bekre radiyallahu anhâ'dan:

"Babası, salı günü ailesini hacamat ol­maktan alıkor ve:

'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellenı'in, salı gününün kan günü olduğunu ve o gün be­lirli bir saatte (açılan yarada) kanın dinmedi­ğini söylediğini iddia edermiş'." |Ebû Davud]

7501- Rezîn şunu da İlave elti:

"Kanı güçlü olduğu (salı) gün(ü) aldır­mayın! Çünkü o gün demirin iz bıraktığı gün­dür. O halde demirin güçlü olduğu günde kan aldırmayın!"

7502- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hadîd sûresi, salı günü inmiştir. Demiri Allah, salı günü yaratmıştır."

Ayrıca Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem, salı günü hacamat yaptırmayı yasaklamış­tır. [Taberânî, Mu' cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle.|

7503- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Baştan kan aldırmak, deliliğe, cüzzama, sedef hastalığına, uyuklamaya ve azı dişi ağ­rısına karşı iyi bir devadır."

Taberânî, Mu' cemıt'l-Evsatla zayıf bir senedle.

7504- Âsim bin Ömer bin Katâde radiyal­lahu anh'dan:

"Câbir ailemize geldi. Bir adam yara bere­den şikayetçi idi. Ona 'Ne'n var?' dedi.

'Yara (çıban) çıktı beni perişan etti" de­yince: 'Ey delikanlı! Haydi bana bir haccâm (kan alıcı) çağır!' dedi. Adam: 'Haccâmı ne yapacaksın; ey Ebû Abdullah?'diye sordu.

'Ona hacamat şişesiyle kan aldırtacağım.'

'Vallahi sinek veya elbisem o yaraya deği­yor da ben acıdan duramıyor, kıvranıp duru­yorum, ona nasıl tahammül ederim?" dedi, Câbir adamın hacamat yaptırmaktan çekindi­ğini görünce şöyle dedi:

'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-Iem'in şöyle buyurduğunu duydum: "Eğer te­davi olduğunuz şeylerin herhangi birinde bir fayda varsa; hacamatçının aletinin darbesin­de, bal şerbetinde, ya da ateşle dağlamada, mutlaka bir fayda vardır.' Ancak Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: 'Yaramı dağlat­mam hoşuma gitmez' buyurmuştur. (Râvi) de­di ki: Nihayet haccâm geldi ve ondan kan aldı ve adanı duyduğu acıdan kurtuldu." [Müslim]

7505- Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in hizmetçisi Selmâ'dan, dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e kim başının ağrısından şikayet etti ise ona mutlaka: 'Kan aldır!' demiştir. Kim de ayak­larından yakındı ise ona da: 'Onları kınala!' demiştir. |Ebû Dâvud]

7506-  Zeyd bin Sâbit'in hanımı Ümmü Saîd radiyallahu anhâ'dan: Dedi ki: '

"Peygamber sallallahu  aleyhi ve  sel-

lem'in, hacamat yaptırdığında çıkan kanların gömülmesini emir buyurduğunu işittim."

[Taberânî, Mu'cemıı'I-Evsat'ia zayıfbir senedle.]

7507- Câbir radiyallahu anh'dan: "Ubeyy bin Kâ'b, Ahzâb (Hendek) har­binde kolundaki candamarmdan isabet aldı da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu dağladı." [Müslim]

7508- Ebû Dâvud radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ubeyy bin Kâ'b'a bir tabip gönderdi. Tabip onun bir damarım kesti."

7509- Yahya bin Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında Es'ad bin Zürâıe boğazındaki bir iltihaptan dolayı kendini dağlattı ve bu sebep­le öldü." [Malik|

7510- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Es'ad bin Zürâre'yi akrep iğnesi (sokma­sından dolayı dağladı." [Tirmizî]

7511-   Taberânî,   Mu' cemu l-Kebîr'dc, benzerini Muhammed bin Abdirrahman bin Es'ad bin Zürare tarikiyle, amcasından riva­yet etti. Onda şöyle geçmektedir:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu bizzat eliyle dağladı; ancak o öldü. Bu­nun üzerine şöyle buyurdu:

'Yahudilere göre bu, kötü bir Ölümdür. Şimdi diyecekler ki: 'Onun arkadaşına bir ya­rarı olmadı. Ne onun, ne de kendi nefsim için Allah'a karşı bir şey yapamam'."

7512- Onun (Taberânî'nin) başka bir is-nadla rivayeti:

"Yahudiler nazarında bu, kötü bir ölüm­dür. Çünkü onlar şöyle diyecekler: 'Arkadaşı (Muhammed) onu tedavi etti, fakat bir yararı olmadı'."

7513-Nâfİ'den:

"İbn Ömer, yüz felcinde dağlama yaptırdı, akrep sokmasında ise kendini okuttu." |Mâlik]

7514- Enes radiyallahu anh'dan:

"Ebû Talha, onu (Enes'i), Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem'in sağlığında zâtü'l-cenb hastalığı sebebiyle dağladı." [Buhârî]

7515- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dağlama yeri sıcak bezle sarılır; nefes al­makta zorluk çeken kişi burnuna ilâç çeker; ka­rın şişmelerinde (ağızdan) ilâç alınır." [Ahmed]

7516- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Bii' adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

'Kardeşim ishal oldu."

'Ona bal içir!' buyurdu. Ona bal içirdi. Tekrar gelip dedi ki:

'Ona bal içirdim, bir fayda vermedi. İsha­lini artırmaktan başka bir işe yaramadı.' Ona üç kere: 'Bal içir!' dedi. Dördüncüsünde de: 'Ona bal içir!' buyurdu. Adam: 'İçirdim hiç fayda etmedi, hastalığı daha da arttı' deyince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Allah doğru söyledi, kardeşinin karnı yalan söyledi.' Ondan sonra yine içirdi; bu defa hasta İyileşti." [Buharı, Müslim ve Tirmizî]

7517- Nafi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, kendisinde çıkan çıban veya yaranın yerine bal sürerdi ve 'Yahrucu min butûnihâ şerâbun muhtelifun elvânuhu, fîhi şifâun lin-nâsi (= Karnında çeşitli renklerde içecek çıkar ki onda insanlar için şifâ vardır)' âyetini okurdu." [Rezîn]

7518- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Karın ağrısından Ölen şehittir. Karın ağ­rısının devası baldır."

[İkisi Rezîn'e ait.]

7519- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim her ay üç sabah bal yalarsa (yerse) onun başına büyük bir belâ gelmez." [İbn Mâce]

7520- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Çörek otunda, ölüm hariç, her türlü has­talığa karşı şifa vardır."

7521- Diğer rivayet:

Katâde dedi ki: "Her gün çörek otundan yirmi bir dane alır, bir bezin İçinde suya ko­yup iyici ezer, her gün ondan (birinci gün) burnun sağ deliğine iki, sol deliğine bir dam­la damlatır. İkincisinde soluna iki damla, sağı­na bir damla damlatır. Üçüncü günde sağına iki, soluna bir damla damlatır."

[Tirmizî, Buhârî ve Müslim.]

7522- İbn Ebî Atık radiyallahu anh'dan: "Bu çörek otunu kullanmalısınız. Ondan beş veya yedi dane alın ve onu zeytinyağı ile karıştırıp iyici eritin! Sonra (hasta olan kişi­nin) burnunun iki deliğine damlatın! Âişe, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöy-

le dediğini bana anlattı: 'Bu çörekotu sam ha­riç, tüm hastalıklara şifadır.' Dedim ki: 'Sâm nedir?'

'Sâm, ölümdür' buyurdu." [Buhârî]

7523- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hastalandığı zaman, bir avuç çörek otu alıp onu su ve bal ile karıştırıp İçerdi."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta zayıf bir senedle.]

7524- Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim sabahleyin yedi tane acve (kaliteli ve yumuşak) hurması yerse, o gün ona ne ze­hir ve ne de büyü tesir etmez."

7525- Diğer rivayet:

"Her kim (Medine'nin) iki yakası (kara taşlığı) arasındaki hurmalardan sabahleyin yedi tane hurma yerse, akşama kadar zehir ona bir zarar veremez."

7526- Diğer rivayet:

"Bir defasında hastalandım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ziyaretime geldi. Mübarek elini göğsümün ortasına koydu. Öyle ki onun soğukluğunu yüreğimde hissettim. Ba­na şöyle dedi: 'Sen kalbinden rahatsızlaşmıs bir adamsın. Sen, Sakîf'in kardeşi el-Hâris b. Kelde'ye git; o doktorluk yapan bir adamdır. Medine'nin acve hurmasından yedi tane alsın, çekirdekleri ile birlikte onları İyice ezsin ve onu suya koyarak senin ağzına versin'."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.]

7527- Âişe radiyallahu aiıhâ'dan; (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu;)

"Medine'nin Aliye denilen yüksek yerleri­nin acve hurmasında şifa vardır. Yahut o, saba­hın ilk vaktinde tiryak (panzehir)dir." [Müslim]

7528- Râfi' bin Amr el-Muzenî radiyalla­hu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Acve ile (Beytu l-Makdis'deki) miraç ka­yası cennettendir."

7529- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Hurmalarınızın en iyisi el-Bürennî hur-masıdır; hastalığı giderir, (sürekli yiyenin) kendisinde hastalık olmaz."

(Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle]

7530- Suheyb radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim; önünde ekmekle hurma vardı. Şöyle buyurdu: 'Buyur sen de ye!' Bunun üzerine hurmadan alıp yemeğe başladım. Şöyle bu­yurdu: 'Sende göz ağrısı varken, hurma yiyor­sun?' Dedim ki: 'Diğer yanımla çiğnerim.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gülümsedi." [Ibn MBee teyyln bir senedte.]

7531- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Birtakım insanlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dediler ki: 'Mantar, yerin (çiçek hastalığı) kabarcığıdır.' Şöyle buyurdu: 'Mantar, bîr kudret helvasıdır. Suyu göze şifa­dır. Acve (kaliteli hurma) cennettendir. Zehire karşı iyi gelen bir şifadır'."

Ebû Hureyre der ki: "Üç, ya da beş ya da yedi mantar aldım, onları iyice sıkıp suyunu bir bardağa koydum. Gözlerinden hasta olan bir cariyeyi onunla tedavi ettim; cariye iyileş­ti." |Tirmizî]

7532- Selmâ el-Hâdime'den: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ailelerinde herhangi bir çıban ve yara olduğu zaman Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-

lem, bana o yaranın üstüne kına koymamı emrederdi." [Tirmizî]

7533-  Esma bint Umeys radiyallahu an-hâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: 'Bağırsaklarını yumuşatmak için ne kullanıyorsun?'

'Şübrüm (bir nevi ot).1

Şöyle buyurdu: "O yakıcı ve rahatsızlık vericidir.'

Kadın dedi ki: 'Bundan sonra müshil ola­rak sinameki kullandım,' (Bunu Öğrenince) Şöyle buyurdu: 'Eğer ölüme karşı bir şeyde şifa olsaydı, mutlaka sinamekide bulunurdu.'

[Üçü de Tîrmizi]

7534- Ümmü Kays bint Mihsan radiyalla­hu anhâ'dan:

"Oğlumla Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdim, bademciklerini elim­le sıkarak tedavi etmiştim.

Buyurdu ki: 'Neden çocuklarınızı par­makla sıkarak rahatsız ediyorsunuz? Siz şu ûd-i hindiyi kullanmalısınız. Onda yedi çeşit şifa vardır. Bunlardan bir tanesi: zâtü" l-cenbe iyi gelir. Boğaz hastalığına karşı buruna dam­latılır. Zâtü'l-cenb hastalığına karşı ağızdan verilir."

Süfyan dedi ki: Zührî'nin şöyle dediğini duydum: "Bize şifaların ikisi açıklandı, diğer beşi söylenmedi."

Bir rivayette: "Süfyân (b. Uyeyne), kendi damağına elini sokarak, çocuğun parmakla ağzının içinin sıkılıp oğulmasını gösterdi. Bu­nunla da ancak çocuğun ağzının tavanının, yani damağının parmağıyla yukarı kaldırıl­masını gösterip anlatmak istiyordu."

7535- İbn Abbâs radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu.)

"İsmid (sürme taşı) ile sürme çekin! Çün­kü en hayırlı sürmelerinizden birisi de sürme taşıdır. Çünkü o, gözü parlatır, kirpiği güçlen­dirir." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sürme kullandığında sağ gözünden başlamak ve orada bitirmek kaydıyla sağ gözüne üç, sol gözüne de dört kere sürme çekerdi. [Rezînj

7536- Tirmizî'nin rivayeti: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sürmedanlığı vardı. Her gece ondan alıp şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çe­kerdi."

7537- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Humma, cehennemin kaynamasındandır. Onu su ile soğutun!"

[Muvattât Tirmizî, Buhârî ve Müslim.]

7538- İkisi (Buhârî ile Müslim) İbn Ömer radiyallahu anh'dan:

O, hummaya yakalandığı zaman şöyle dua ederdi: 'Ey Rabbimiz! Bizden riczi (azabı) gi­der! Hiç şüphe yok ki biz mü'minleriz'."

7539- Sevbân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Birinize humma isabet ettiği zaman —bi­tin ki, humma ateşten bir parçadır— onu su ile gidermeye çalışsın, akan bir nehire dalsın. Akıntıyı karşısına alıp dursun ve şöyle desin: 'Allah'ın adıyla. Allahım kuluna şifa ver! Pey­gamberin doğru söylemiştir' Bunu sabah na­mazından sonra, güneş doğmadan önce söyle­sin. Üç gün üst üste üçer kere dalsın. Eğer üç kerede iyileşmezse, beş kere dalsın, beşte de iyileşmezse, yedi kere dalsın. Yedi kerede de iyileşmezse, dokuz kere dalsın. Allah'ın izni ile dokuzu geçmeden iyileşir." [Tirmizîl

7540- Abdurrahman bin el-Murakka' radi­yallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Humma, ölümün el değirmenidir. O, yer­yüzünde Allah'ın hapishanesidir. Onun için testilerde su soğutun ve üzerinize dökün, iki ezan arası, akşamla yatsı ezanları arasında (dökün)." Onlar bunu yaptılar ve hummadan iyil eştiler.

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de uzun bir metinle rivayet elti; isnadında el-Mucîr bin Hârûn adlı râvİ yer almıştır.]

7541- İbn Ömer radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cibril bana her hastalığa iyi gelecek bir ilâç öğretti. Ve bana söyle dedi: 'Bu ilâcı ben, Levh-i mahfuzdan yazıp aldım. (Tarifi şöyle­dir:) Dam üzerinden akmamış olan yağmur suyunu alır temiz bir kaba koyarsın. Ona ye­di kere Fatiha, yedi kere Ayetel-kürsî, yedi ke­re İhlas, yedi kere Kul eûzü bi-Rabbilfelak'ı, yedi kere Kul eûzü bi-Rabbinnâs sûrelerini okursun. Sonra: 'LÛ ilahe illallahu vahdehû la şerîkeleh. Lehul-mülkü ve lehul-hamdu yuhyi ve yumîlu ve huve Hayyun dâimen lâ yemût bi-yedihil-hayru ve huve alâ külli şeyin kadir" i okursun. Yedi gün oruç tutar ve bu su ile iftar edersin'." [Rezînj

7542- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"O, hasta için ve ölmüş kimse üzerine dertli ve mahzun kişi için (süt, bal ve köpek­len yapılma) sütlü bulamaç tavsiye ederdi. Ve şöyle derdi; 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Sütlü bulamaç hastanın kalbini kuvvetlendirir. Üzüntünün bir kısmını giderir'."

[Buhârî ile Müslim.]

7543- Diğer rivayet:

"Âişe, sütlü bulamaç yapılmasını emredip şöyle derdi: 'O, hasta tarafından sevilmez (an­cak hastalığı için) faydalıdır'."

7544- Diğer rivayet:

"O (Âişe), aile içinden biri öldüğü zaman, taziye için kadınlar toplanıp, dağıldıktan son­ra kendi akrabası ve ailesi ile başbaşa kaldı­ğında, bir çömlek sütlü bulamaç getirir ve pi­şirmelerini emrederdi. Sonra tirid yaptırıp üzerine döktürür ve şöyle derdi: 'Haydi buyu­run, yeyin!' Çünkü ben, Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Sütlü bulamaç, hastanın kalbini güçlendirir. Üzüntü ve kederin de bir kısmım giderir'."

7545- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ailesinden biri hummaya yakalandığı zaman, mayalanmış hamur bulamacı yaptırırdı. Son­ra emredip ondan içirirdi. Şöyle buyururdu: 'Bu, hüzünlü kimsenin gönlünü hoş tutar, hastanın kalbinden üzüntüyü temizler. Tıpkı birinizin yüzündeki kiri suyun giderdiği gi­bi'." [Tirmizî]

7546-  Zeyd bin Erkam radiyallalıu anh'-dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zâtü'l-cenbe karşı zeytinyağı ile vers (bir ne­vi ot)u tarif ve methederdi. Katâde derdi ki: 'Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafın­dan içirilirdi'."

7547- Diğer rivayet:  '

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize zâtü'l-cenbe karşı kust-u bahrî isimli ot ile zeytinyağını emrederdi." [Tirmizî]

7548- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Sarı) Sabır ve süfâ otunda ne gibi şifa­lar vardır (bir bilseniz)!" [Rezin]

7549- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Aç karnına su içen kimsenin gücü nok-sanlaşır." [Taberânî, Mıı'cetnu'l-Evsafte zö_yj/birse~ nedle.]

7550- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

siyatiğe karşı, ne büyük ve ne küçük olmayan siyah arap koçunun kuyruk yağını tavsiye ederdi. 'O kuyruk yağı üçe bölünüp eritilir ve her gün onlardan biri içirilir' derdi." |Ahmed]

7551- Müleyke bİnt Amr ez-Zeydiyye ra­diyallahu anhâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Onun sütleri şifa, yağı devadır. Etleri ise hastalıktır."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de adı belirtilmeyen bir kadın râvi kanalıyla]

Hadiste "sığır" sözkonusu edilmiştir.

7552- Tank bin Süveyd radiyallahu anh'­dan:

"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e 'Şarabı ilâç olarak kullanabilir miyim?' diye sordu. Şöyle buyurdu: 'Kullanma!' 'Fakat ben onu ilâç için yapıyorum.' 'O, deva değil, bilakis derttir' buyurdu."

[ Müslim ve Ebû Dâvud. Tirmizî de benzerini riva-yel elli.]

7553-  Her ikisi (Ebû Dâvud ve Tirmizî) Ebû Huıeyre radiyallalıu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zehir ve benzeri her habis olan şeyden ilâç ya­pılmasını yasakladı."

7554- Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdim, baktım ki siyah bir köle sırtını tutuyor. 'Ne'n var?' diye sorunca, şöyle dedi: 'Deve bana çarptı'."

| Bezzâr ve Taberânî, Mu' cemıı' I-Evsal vesSağîr'de rivayet elli.]

7555- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Yaralı bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi; yarayı yardırmak için izin istedi. O da ona izin verdi."

[Taberânî, Mu'centu'l~Kebîr7de leyyin bîr senedle.]

7556- Abdullah bin Yahya el-Hadremî ra­diyallahu anh'dan:

"Hayyân bin Ebcur el-Kinânî, gerdeğe girdiği karısının karnını deldi, sonra onu teda­vi elti."

|Taberanî, Mu'cemu'tSebîf'de leyyin bir senedle.]

7557- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Burunda kılların olması, cüzzam hastalı­ğına karşı bir güvencedir."

|Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.|

 
7473- Bu hadisi Ebû Dâvud (3869), Ubeydullah b. Ömer b. Meysere an Abdillah b. Yezîd an Saîd b. e. Eyyûb an Şurahbîl b. Yezîd el-Muâfirî an Abdirrahman b. Râfi' et-Ten‍hî an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

7474- Bu hadisi Tirmizî (2055), Muh. b. Beşşâr an Abdirrahman b. Mehdî an Süfyân an Mansûr an Mücâhid an Affân b. el-Muğîre b. Şu'be an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve "hasen sahîh" hükmü verdi.

7475- Bu hadisi Tirmizî (2040) ve İbn Mâce (2444), Bekr b. Yûnus b. Bukeyr an Mûsâ b. Alî b. Rebâh an ebîhî an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7476- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 83, V, 143; tıb 21/1, VII, 17), Alî b. Abdillah an Yahyâ b. Saîd an Süfyân an Mûsâ b. e. Âişe an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs ve-Âişe senedi ile tahrîc etti.

7477- Bu hadisi Ebû Dâvud (3874), Muh. b. Ubâde an Yezîd b. Hârûn an İsm. b. Ayyâş an Sa'lebe b. Müslim an Ebî İmrân el-Ensârî an Ümmi'd-Derdâ an Ebî'd-Derdâ' senedi ile tahrîc etti.

7478- Bu hadisi Ebû Dâvud (3855) ve Tirmizî (2038), Ziyâd b. Alâka an Usâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî "hasen sahîh" hükmü verdi.

7479- Râvilerinden Muh. b. Seyyâr, sadûk bir râvi olmakla birlikte birkaç imam tarafından zayıf addedilmiştir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 85).

7480- Râvileri, Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ V, 86).

8481- Râvilerinden Yahyâ b. Abdillah el-Bâbeltî zayıf bir râvidir (Mecma‘ V, 86).

7482- Bu hadisi Ebû Dâvud (3867), Osmân b. e. Şeybe an Ah. b. İshâk an Abdillah b. Tâvus an ebîhî an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

7483- Bu hadisi Ebû Dâvud (3856) ve Tirmizî (2037), Fuleyh b. Sül. an Eyyûb b. Abdirrahman b. Sa'sa'a el-Ensârî an Ya'k‍b b. e. Ya'k‍b an Ümmi'l-Münzir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "ceyyid garîb" hükmü verdi.

7484- Bu hadisi Buhârî (cihâd 85, III, 229; 163, IV, 26; vudû' 72, I, 66; mağâzî 24/3, V, 38; tıb 27, VII, 19) ve Müslim (cihâd 101-3, s. 1416), Ebû Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7485- Bu hadisi Buhârî (nikâh 123, VI, 162) ve Tirmizî (2085), Süfyân b. Uyeyne an Ebî Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7486- Bu hadisi Ebû Dâvud (3857), Mûsâ b. İsm. an Hammâd an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

7487- Bu hadisi Ebû Dâvud (3859), el-Velîd an İbn Sevbân an ebîhî an Ebî Kebşe asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7489- Bu hadisi Ebû Dâvud (3863), Müslim b. İbr. an Hişâm an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti.

7490- Bu hadisi İbn Mâce (3487-8), ayrı ayrı Muh. b. Hucâde ve Saîd b. Meymûn an Nâfi' asl-ı senedi ile tahrîc etti.

İbnü'l-Cevzî, el-Vâhiyât adlı eserinde "Bütün tariklerine rağmen sahîh değildir" (Feyd III, 405).

7491- Bu hadisi Tirmizî (2051), Abdülkudd‍s b. Muh. an Amr b. Âsım an Hemmâm ve Cerîr b. Hâzım an Katâde an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7492- Bu hadisi Ebû Dâvud (3860), Müslim b. İbr. an Cerîr b. Hâzım an Katâde an Enes senedi ile tahrîc etti.

7493-7497- Bu metinlerin tümünü Tirmizî (2053), tek bir senedden tahrîc etmiştir: Abd b. Humeyd ani'n-Nadr b. Şumeyl an Abbâd b. Mansûr an İkrime an İbn Abbâs. Daha sonra isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

7498- Bu hadisi Ebû Dâvud (3861), er-Rebî' b. Nâfi' an Saîd b. Abdirrahman an Süheyl an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

7500- Bu hadisi Ebû Dâvud (3862), Mûsâ b. İsm. an Bekkâr b. Abdilazîz an Keyse binti ebî Bekre senedi ile tahrîc etti.

7502- Râvilerinden Mesleme b. Alî el-Huşanî zayıftır (Mecma‘ V, 93).

7503- Râvilerinden Mesleme (ya da Müslim) b. Sâlim el-Cühenî zayıf bir râvidir (Mecma‘ V, 93).

7504- Bu hadisi Müslim (selâm 71, s. 1729-30), Nasr b. Alî an ebîhî an Abdirrahman b. Sül. an Âsım b. Ömer senedi ile tahrîc etti.

7505- Bu hadisi Ebû Dâvud (3858), Muh. b. el-Vezîr an Yahyâ b. Hassân an Abdirrahman b. ebî'l-Mevâlî an Fâid mevlâ Ubeydillah b. Ali b. e. Râfi' an Ubeydillah b. Ali an ceddetihî Selmâ senedi ile tahrîc etti.

7506- Bu hadisin râvilerinden Heyyâc b. Bistâm zayıftır (Mecma‘ V, 94).

7507- Bu hadisi Müslim (selâm 74, s. 1730), Bişr b. Hâlid an Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Süleymân el-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir senedi ile tahrîc etti.

7508- Bu hadisi Müslim (selâm 73, s. 1730) ve Ebû Dâvud (3864), el-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7509- Muvattâ', ayn 13, s. 944.

7510- Bu hadisi Tirmizî (2050), Humeyd b. Mes'ade an Yezîd b. Zurey' an Ma'mer ani'z-Zührî an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7511- Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 98).

7512- Râvilerinden Zem'a b. Sâlih, çoğunluğa göre zayıf bir râvidir (Mecma‘ V, 98).

7513- Bu hadisi Mâlik (ayn 14, s. 944), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

7514- Bu hadisi Buhârî (tıb 26/2, VII, 19), Ârım an Hammâd an Eyyûb an Ebî Kılâbe an Enes senedi ile tahrîc etti.

7515- Bu hadisi Ahmed (VI, 170), Huşeym an Muğîre an İbrâhîm an Âişe senedi ile tahrîc etti. Râvileri Sahîh ricâlindendir, ancak İbrâhîm, Âişe'ye ulaşamamıştır.

7516- Bu hadisi Buhârî (tıb 4, VII, 12; 24, VII, 18), Müslim (selâm 91, s. 1736-7) ve Tirmizî (2082), Katâde an Ebî'l-Mütevekkil an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7519- Bu hadisi İbn Mâce (3450), Mahmûd b. Hidâş an Saîd b. Zekeriyyâ ani'z-Zübeyr b. Saîd an Abdilhamîd b. Sâlim an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Buhârî'ye göre Abdülhamîd ile Ebû Hureyre arasında kopukluk vardır.

7520- Bu hadisi Buhârî (tıb 7/2, VII, 13-4), Müslim (selâm 88, s. 1735-6) ve Tirmizî (2041), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7521- Bu rivayeti Tirmizî (2070), Muh. b. Beşşâr an Muâz an ebîhî an Katâde an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

7522- Bu hadisi Buhârî (tıb 7/1, VII, 13), Abdullah b. e. Şeybe an Ubeydillah an İsrâîl an Mansûr an Hâlid b. Sa'd an İbn e. Atîk senedi ile tahrîc etti.

7523- Râvilerinden Yahyâ b. Saîd el-Attâr zayıf bir râvidir (Mecma‘ V, 87).

7524-7525- Bu hadisi Buhârî (at'ime 43, VI, 213 tıb 52/1-2, VII, 30-1; 56/2, VII, 32-3), Müslim (eşribe 154-5, s. 1618-9) ve Ebû Dâvud (3876), Hâşim an Âmir b. Sa'd b. e. Vakkâs an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7526- Bu rivayeti Ebû Dâvud (3875), İshâk b. İsmaîl an Süfyân an İbn e. Necîh an Mücâhid an Sa'd senedi ile tahrîc etti.

7527- Bu hadisi Müslim (eşribe 156, s. 1619), İsmaîl b. Ca'fer an Şerîk b. e. Nemir an Abdillah b. e. Atîk an Âişe senedi ile tahrîc etti.

7528- Bu hadisi İbn Mâce (3456), Muh. b. Beşşâr an İbn Mehdî ani'l-Muşmail b. İyâs el-Müzenî an Amr b. Süleym an Râfi' b. Amr senedi ile tahrîc etti.

Sindî, bu kitabın Zevâid'inde "isnâdı sahîhtir, râvileri güvenilir kimselerdir" demiştir.

7529- Râvilerinden Saîd b. Süveyd zayıf bir kimsedir (Mecma‘ V, 40).

7530- Bu hadisi İbn Mâce (3443), Abdurrahman b. Abdilvehhâb an Mûsâ b. İsm. an İbni'l-Mübârek an Abdilhamîd b. Seyfî an ebîhî an ceddihî Suheyb senedi ile tahrîc etti.

Sindî, bu kitabın Zevâid'inde "isnâdı sahîhtir, râvileri güvenilir kimselerdir" demiştir.

7531- Bu hadisi Tirmizî (2068), Muh. b. Beşşâr an Muâz b. Hişâm an ebîhî an Katâde an Şehr b. Havşeb an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7532- Bu hadisi Tirmizî (2054), Fâid mevlâ li-âli Ebî Râfi' an Alî b. Ubeydillah an ceddetihî Selmâ asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7533- Bu hadisi Tirmizî (2081), Muh. b. Beşşâr an Muh. b. Bekr an Abdilhamîd b. Ca'fer an Utbe b. Abdillah an Esmâ binti Umeys senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7534- Bu hadisi Buhârî (tıb 10, VII, 14; 21/2, VII, 17; 26/1, VII, 19), Müslim (selâm 86-7, s. 1734-5) ve Ebû Dâvud (3877), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ümmi Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7536- Bu hadisi Tirmizî (1757, 2048), Abbâd b. Mansûr an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7537- Bu hadisi Mâlik (ayn 16, s. 945), Buhârî (tıb 28/3, VII, 20), Müslim (selâm 81, s. 1732) ve Tirmizî (2073), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7538- Bu hadisi Buhârî (tıb 28/1, VII, 20) ve Müslim (selâm 78-80, s. 1731-2), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7539- Bu hadisi Tirmizî (2084), Ah. b. Saîd el-Aşkar an Revh b. Ubâde an Merz‍k Ebî Abdillah eş-Şâmî an raculîn min ehli'ş-Şâm an Sevbân senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

7540- Heysemî, isnâdında yer alan el-Mücîr b. Hârûn'u tanımadığını, diğer râvilerinin güvenilir kimselerden oluştuğunu söylemiştir (Mecma‘ V, 95).

7542-7543-7544- İlk ve üçüncü lafzı Buhârî (tıb 8/1, VII, 14; at'ime 24, VI, 205) ve Müslim (selâm 90, s. 1736), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İkinci lafzı Buhârî (tıb 8/2, VII, 14), Ferve b. ebî'l-Mağrâ' an Alî b. Müshir an Hişâm an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc etti.

7545- Bu hadisi Tirmizî (2039), Ah. b. Menî' an İsm. b. İbr. an Muh. b. es-Sâib b. Bereke an ümmihî an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7546- Bu hadisi Tirmizî (2078), Muh. b. Beşşâr an Muâz b. Hişâm an ebîhî an Katâde an Ebî Abdillah an Zeyd senedi ile tahrîc etti ve "hasen sahîh" hükmü verdi.

7547- Bu rivayeti Tirmizî (2079), Recâ b. Muh. an Amr b. Muh. b. e. Rezîn an Şu'be an Hâlid el-Hazzâ' an Meymûn Ebî Abdillah an Zeyd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü verdi.

7549- Râvilerinden Muh. b. Mahled er-Ruaynî zayıftır (Mecma‘ V, 87).

7550- Bu hadisi Ahmed (III, 219), Muh. b. Abdillah el-Ensârî an Hişâm b. Hassân an Enes b. Sîrîn an Enes senedi ile tahrîc etti.

7551- Râvilerinden birisinin ismi belirtilmemiştir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ V, 95).

7552- Bu hadisi Müslim (eşribe 12, s. 1573), Ebû Dâvud (3873) ve Tirmizî (2046), Şu'be an Simâk an Alkame b. Vâil an ebîhî an Târık asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7553- Bu hadisi Ebû Dâvud (3870) ve Tirmizî (2045), Yûnus b. e. İshâk an Mücâhid an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7554- Abdullah b. Zeyd b. Eslem dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir. Bu şahıs, ihtilâflı bir râvidir (Mecma‘ V, 97).

7555- Râvilerinden birisi Abdullah b. Hirâş'tır. Bu zât, İbn Hibbân dışındaki imamlara göre zayıftır (Mecma‘ V, 99). Diğer râvileri güvenilir kimselerdir.

7556- Râvilerinden Câbir el-Cu'fî zayıftır. Ancak kimilerinde tevsîk de edilmiştir (Mecma‘ V, 99).

7557- Râvilerinden Eb‍'r-Rebî' es-Sümmâr zayıftır (Mecma‘ V, 100).




Konu Başlığı: Ynt: Tıp ve ilgili kitapların konuları
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Temmuz 2019, 21:48:00
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Tıp ve ilgili kitapların konuları
Gönderen: Ceren üzerinde 09 Temmuz 2019, 19:31:24
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Tıp ve ilgili kitapların konuları
Gönderen: Sevgi. üzerinde 10 Temmuz 2019, 12:37:42
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun