Konu Başlığı: Şeytan taşlamak traş olmak ve ihramdan çıkmak Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:51:32 Şeytan Taşlamak, Traş Olmak Ve İhramdan Çıkmak 3480- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Kurban yeri ile Mina mescidinin hemen yanında olan yerdeki Şeytan'ı taşladığı zaman, yedi taş atardı. Her bir taş atışında tekbir getirirdi (Allahu ekber! derdi). Sonra önüne gelip kıbleye karşı ellerini kaldırarak durup uzunca dua eder ve vakfeyi uzun tutardı. Sonra ikinci Şeytan'a gelip ona da yedi taş atardı. Her taş atışında tekbir getirirdi. Sonra sol taraftan ayrılıp kıbleye karşı durup ellerini kaldırarak dua ederdi. Sonra Akabe'yi takip eden Şeytan'a gelip yedi taş da ona atardı. Fakat orada durmazdı." [Buhârî ve Nesâî][366] 3481- Abdurrahman bin Yezîd radiyallahu anh'dan: "İbn Mes'ûd, Cemretu'l-Akebe'yi (Büyük Şeytan'ı) vadinin dibinden doğru yedi taş ata- rak taşladı; her taş atışında tekbir getiriyordu. Bu sırada Beyt'i soluna Mina'yı sağına alıyordu. Ona denildi ki: «İnsanlar taşları ona yukarısından atıyorlar.» Cevap verdi: «Kendinden başka hiçbir ilah olmayan Al-lah'a kasem ederim ki burası, üzerine Bakara sûresinin indiği makamdır»." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][367] 3482- Diğer rivayette: "O, vadinin içine indi; Kabe'ye karşı yöneldi ve Şeytan'ın sağ kaşına (taş) attı."[368] 3483- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in, ikinci Cemre'nin yanında birincisinden daha uzun durduğunu gördüm. Sonra Cemretü'l-Akabe'ye geldi ve jbnu taşladı ve orada beklemedi." [Ahmed leyyin bir isnadla.][369] 3484- Sa'd radiyallahu anh'dan: "Hacda Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile döndük. Kimimiz: «Yedi taş attım»; kimimiz de «Altı taş attım» diyordu da bu sebeple kimse kimseyi ayıplamıyordu." [Nesâî][370] 3485- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Taharetlenme taşları tek, Cemre taşları tek, Safa ile Merve arasındaki sa'y da tek, tavaf da tek sayıdır. Biriniz taşla taharetlendiğinde tek sayı taşlarla taharetlensin." [Müslim][371] 3486- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Akabe (Şeytan taşlama) sabahı devenin üstünde bana şöyle buyurdu: «Bana taş topla-yıver.» Onun \çm saçan ile. ahlan taşlarav büyüklüğünde taşlar toplamıştım. Onları eline koyduğumda: «İşte taşlar böyle olacaktır! Dinde sakın aşırı gitmeyin! Çünkü sizden öncekiler dinde aşırılık yüzünden helak olmuşlardır» buyurdu."[372] 3487- Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i, Kurban bayramının birinci günü kuşluk vakti, ondan sonraki günlerde ise öğle vaktinden sonra şeytan taşladığını gördüm." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][373] 3488- Nâfi' radiyallahu anh'dan: "Abdullah bin Ömer'in karısı Safiyye'nin erkek kardeşinin kızı, Müzdelife'de hayız oldu. O ve Safiyye bu yüzden geri kaldılar. Ancak Kurban bayramının birinci günü güneş battıktan sonra Mina'ya gelebildiler. İbn Ömer onlara Mina'ya geldiklerinde hemen şeytan taşlamalarını emretti ve bunda bir sakınca görmedi."[374] 3489- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Kişi teşrik günlerinde, Kurban bayramının birinci günü Güneş batıncaya kadar Mi-na'dan çıkamazsa, ertesi gün şeytanı taşlaym-caya dek Mina'dan çıkmasın." [İkisi de Mâlik'e aittir.][375] 3490- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "O, Kurban bayramının birinci gününden sonra, üç gün süreyle şeytan taşlamaya gelip giderdi ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in de böyle yaptığını söylerdi." [Ebû Dâvud. Tirmizî'nin de benzeri rivayeti vardır.][376] 3491-Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i, Bayram günü devesinin üstünde şeytanı taşlarken ve şöyle derken gördüm: «Gelin, menâsikinizi benden alın! Kim bilir belki bu haccımdan sonra, bir daha haccedemem»." [Müslim ve Ebû Dâvud.][377] 3492- Nesâî'nin lafzı: "Ben bu yılımdan sonra yaşayacağımı bilmiyorum."[378] 3493- Kudâme bin Abdülah radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i, devesi üzerinden şeytanı taşlarken gördüm. Vurmak yok, itip kakmak yok ve çekil demek de yoktu." [Tırmizî ve Nesâî][379] 3494- Ümmü'l-Husayn radiyallahu anhâ'dan: "Veda haccmda Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile hacca gittik. Üsâme ile Bilâl'i de gördüm, biri devesinin yularını tutuyordu, ötekisi ise onu güneşten korumak için elbisesini yukarıya kaldırıyordu. Cemre-tü'1-Akabe'yi taşlayana kadar böyle devam etti." [Ebû Dâvud] Nesâî şunu ilâve etti: "Sonra hutbe okudu; Allah'a hamd-ü senada bulunduktan sonra birçok şeyler söyledi."[380] 3495- İbn Ömeıvradiyallahu anh'dan: "Şeytanları taşlarken, şöyle derdi: «Allahım! Kabul edilmiş bir hac, bağışlanmış bir günah (diliyorum)»."[381] 3496- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan (dedi ki): "Taşlamadan dolayı kabul edilen amel (sevabı) eğer görünseydi Sebîr dağından daha büyük olurdu." [İkisi de Rezîn'e aittir.][382] 3497- Ebû't-Tufeyl radiyallahu anh'dan: İbn Abbâs'a dedim ki: "Kavmin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Safa ile Merve arasında sa'y ettiğini ve bunun bir sünnet olduğunu iddia ediyor (ne dersin?)" Cevap verdi: "Doğru söylemişlerdir. İbrahim'e hac ibadetleri emredilince, Şeytan önüne çıktı ve ona mâni olmak istedi. Yarıştı ve nihayet İbrahîm koşup onu geçti. Sonra Cibril onu alıp Cemretü'l-Akabe'ye iletti. Şeytan yine orada önüne çıktı. Bunun üzerine ona yedi taş attı. Devam etti, sonra Cemretü'1-Vus-tâ'nın yanında gene önüne çıktı. Bu sefer ona yedi taş daha attı. Derken İsmail'i alıp yanı üzerine yatırdı. İsmail'in sırtında beyaz gömlek vardı. Dedi ki: "Babacığım bundan başka kefenim olacak bir gömleğim yoktur. Bunu sırtımdan çıkart. Bana onu kefen olarak sararsın." Tam gömleğini çıkarmaya hazırlanırken arkasından bir ses: "Ey İbrahîm, rüyanı doğruladın (rüyana sadık kaldın!)" Arkaya bir baktı ki ne görsün: Beyaz, boynuzlu ve büyük gözlü bir koç! (Allah tarafından fidye olarak gelmiş, boğazlanmaya hazır duruyor)" İbn Abbâs ilave etti: Biz genellikle bu çeşit koçları kurban ederdik. Sonra Cibril onu alıp Cemretü'1-Kus-vâ'ya iletti. Şeytan yine orada önüne çıktı. Bu defa ona yedi taş daha attı. Şeytan oradan uzaklaştı. Sonra (Cibril) onu alıp Mina'ya götürdü ve: "İşte burası insanların konakladıkları Mina'dır" dedi. Sonra onu Müzdelife'ye götürdü ve "işte Meş'ar-i Haram" dedi. Oradan da Arafat'a götürdü." (Sonra İbn Abbâs:) "Oraya neden Arafat denildi, biliyor musun?" diye sordu, "Hayır" dedim. Dedi ki: "Cibril İbrahim'e «Bildin mi?» diye sordu. «Evet!» dedi. İşte bunun için oraya Arafat denildi. "Telbiye neden olmuştur?" diye sordu. "Nasıl oldu?" dedim. Şöyle dedi: "İbrahim'e haccı ilân etmesi emrolunduğu zaman, dağlar başlarını eğdiler, köyler ve kasabalarda (onun göreceği şekilde) yükseltildi ve tüm insanlara haccı böylece (telbiye ile) İlân etti." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de][383] 3498- Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Mina'ya geldi, Cemre'ye varıp taş attı. Sonra Mina'daki yerine döndü ve orada kurban kesti. Sonra berbere, önce sağ tarafını, sonra sol tarafını göstererek «Saçlarımdan al!» buyurdu. Sonra onu (kesilen kılları) insanlara dağıtmaya başladı."[384] 3499- Diğer rivayet: "Berbere sağ tarafını gösterek saçını kestirdi. Yanındaki insanlara dağıttı. Sonra sol tarafını gösterdi. Orasını da traş edip (kesilen kılları) Ümmü Süleym'e verdi."[385] 3500- Diğer rivayet: "Sağ tarafından alman saçları birer ikişer halka dağıttı. Sol tarafından alınanları da Ebû Talha'ya verdi."[386] 3501- Diğer rivayet: "O, sağ tarafından alman saçları Ebû Talha'ya verdi, sol tarafından alınanları da ona verdi ve: «Haydi bunları insanlara paylaştır!» buyurdu." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][387] 3502- Onların ayrıca İbn Ömer'den şöyle bir rivayetleri bulunmaktadır: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Veda haccmda traş oldu. Ashabından birkaç kişi de traş oldular. B azılan ise saçlarını kısalttılar."[388] 3503- Ömer radiyallahu anh'dan (dedi ki): "Kim saçmı topuz, ya da örgü yaparsa, ya da bir araya toplarsa (keçelendirirse) artık berber ona vacip olur."[389] 3504- Nâfi' radiyallahu anh'dan: "İbn Ömer, Ramazan bittikten sonra hac yapmayı istediği takdirde, hac yapıncaya dek ne saçından, ne de sakalından hiçbir şey kesmezdi." Mâlik dedi ki: "(İbn Ömer'in) bu hareketi, insanları bağlamaz." [İkisi de Mâlik'e aittir.][390] 3505- Ali radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kadınm başını traş etmesini yasakladı." Rezîn şu ilaveyi yaptı: "Hac ve umrede." (Rezîn ayrıca) dedi ki: "Kadına gereken şey sadece saçlarını kısaltmasıdır."[391] 3506- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua etti:) "Allahım! Traş olanları esirge!" Dediler ki: "Ya saçlarını kısaltanlar?" "Saçlarını kısaltanları da" buyurdu. [Nesâî hariç. Altı hadis imamı][392] 3507- Diğer rivayet: Dördüncüsünde "Saçlarını kısaltanlara da" dedi.[393] 3508- Buhârî, Müslim, Ebû Hureyre ra-diyallahu anh'dan şu lafızla: "Allahım bağışla!" Üçüncüsünde: "Kısaltanları da" buyurdu.[394] 3509- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Denildi ki: "Ey Allah'ın Resulü, neden traş olanlara üç kere açıkça dua ettin de saçlarını kısaltanlara sadece bir kere dua ettin!" "Çünkü onlar verilen emre uymada şüpheye düşmediler" buyurdu. [İbn Mâce][395] 3510- İbn /jnr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Mina'da durdu. İnsanlar gelip ona sorular sormaya başladılar. Bir adam da gelip şöyle sordu: "Farkına varmadan, kurban kesmeden önce traş olmuşum.» Şöyle buyurdu: «Şimdi kes, bir sakıncası yoktur.» Başka biri gelip: «Taşlamadan önce, kurban kestim» diye sordu. Şöyle buyurdu: «Sa-kıncası yok, şimdi taşla!» O gün önce yapılması gerekenin sonra, sonra yapılması gerekenin önce yapılması hususundaki meselelerin hangisi sorulduysa mutlaka «Yap, bir sakıncası yoktur» buyurmuştur." [Nesâî hariç, Altı hadis imarra][396] 3511- Buhârî ve Müslim'in rivayeti: "Taş atmadan önce traş oldum" diye sorunca: "Şimdi taş at, sakıncası yoktur" buyurdu. Başka biri gelip: "Şeytanı taşlamadan önce kurban kestim" diye sorunca ona da: "Şeytanı şimdi taşla zararı yok" buyurdu. Başka biri gelip: "Ben taşlamadan önce ziyaret tavafını yaptım" dedi. Ona da: "Şimdi taşlayabilirsin herhangi bir günahı yoktur" buyurdu.[397] 3512- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e, kurban, traş, taş atma, takdim ve tehir hususunda sorular sordular, hepsinde «Sakıncası yoktur» buyurdu." [Ebû Dâvud, Nesâî, Buhârî ve aynı lafızla Müslim.][398] 3513- Diğer rivayet: "Akşamladıktan sonra şeytanı taşladım" diyene "Sakıncası yoktur" buyurdu.[399] 3514- Diğer rivayet: "Taşlama yapmadan önce, ziyaret ettim" diyene, "Herhangi bir günahı yoktur" buyurdu.[400] 3515- Üsâme bin Şerik radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte ben de hacca çıktım. Kimisi: «Ey Allah'ın Resulü! Tavaftan önce sa'y yaptım; bir şeyi önce yaptım, başka bir şeyi sonra yaptım» diye sorardı da hepsine şöyle cevap verirdi: «Herhangi bir sakıncası ve günahı yoktur. Ancak kişi, bir müslümanın ırzını makaslarsa (yani gıybetini yaparsa) ona zulmetmiş olur. İşte asıl günah işleyen ve kendini helak eden odur» buyurdu." [Ebû Dâvud][401] 3516- Nâfi' radiyallahu anh'dan: "İbn Ömer, ailesinden Mücebber adında bir adama rastladı. Traş olmadan ve saçını kısaltmadan bilmeyerek ziyaret tavafında bulunmuş, ona dönüp saçını kesmesini ya da kısaltmasını, sonra da gidip Beyt'i tekrar ziyaret etmesini söyledi." [Mâlik][402] 3517- Mâlik radiyallahu anh'dan: Bir adam el-Kâsım bin Muhammed'e gelip şöyle dedi: "Ben ziyaret (veda) tavafını yaptım, hanımım da yaptı. Sonra bir dağ yoluna saptık, onunla ilişkide bulunmak istedim. Şu cevabı verdi: «Ben henüz saçımdan kısaltmadım.» Bunun üzerine dişlerimle onun saçlarından aldım; sonra onunla cinsî ilişki kurdum" Kasım ona: "Söyle ona, makasla saçından alsın" dedi. Mâlik der ki: Bu gibi durumlarda ben şahsen kurban kesmesini müstehap görürüm. Çünkü İbn Abbâs şöyle demiştir: "Kim hac ibadeti ile ilgili bir şey unutursa kurban kessin."[403] 3518- Ömer radiyallahu anh'dan: (Hac ibadetinin nasıl yapılacağı hususunda o) Arafat'ta halka şöyle hitap etti: (Anlattıkları arasında şunlar da vardı)"Yarın Mi-na'ya vardığınızda, her kim taşlamayı yaparsa; kadm ve kokudan başka her şey ona helâl olur. Ziyaret tavafı yapana kadar, kadına yaklaşmayacak, koku sûrünemiyecektir." ' [Mâlik][404] 3519- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Cemretü'l-Akabe'yi taşladıktan sonra kadınlarla cinsî ilişkiden başka her şey helâl olur." "Ya güzel koku?" "Ben şahsen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i misk sürünürken gördüm. Yoksa o koku değil midir?" [Nesâî][405] 3520- Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ'dan, dedi ki: "Veda haccmda kurban bayramının akşamı Allah F-'sûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber; jm. Çünkü o gün onunla beraber olmak beni in sıram idi. Yanıma geldi. Vehb bin Zem'a ^e onunla birlikte Ebû Ümeyye ailesinden başka biri de içeri girdi. Gömlekli idiler. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Vehb'e dedi ki: «Ziyaret tavafını yaptın mı?» «Hayır ey Allah'ın Resulü.» «Öyleyse gömleğini çıkart!» buyurdu. Bunun üzerine başından doğru gömleğini çıkardı. Arkadaşı da başından doğru gömleğini çıkardı. Sonra: «Neden (bunu emrettin) ey Allah'ın Resulü?» diye sorunca, şöyle buyurdu: «Çünkü bugün, (Akabe cemresi) attığınız takdirde, kadınlar hariç, her şeyin size helal kılındığı bir gündür. Bu Beyt'i tavaf etmeden önce, akşama kavuşursanız Beyt'i tavaf edinceye dek, yine eskisi gibi şeytanı taslamadan önceki durumunuzda haram olursunuz.» [Ebû Dâvud][406] 3521- Ibn Abbâs radiyallahu anh'dan: Şöyle derdi: "Beyt-i Şerîf' i hacı veya başkası (umre yapan) tavaf edince mutlaka haram yasaklardan çıkmış" olur. Atâ'ya denildi ki: "O (İbn Abbâs) bunu neye dayanarak söylüyor?" Şu cevabı verdi: "Bunu o, Allah'ın şu kavline istinaden söylüyor: «Sümme mahilluhâ ile' l-beyti'l-atîk (=Sonra bunlar, Beyt-i Atîk'de (Kabe'de) son bulurlar)» (Hacc 33)" (Atâ'ya) denildi ki: "Ama bu (dediğin) Arafat'ta vakfeye durulduktan sonra olacaktır." Atâ: "İbn Abbâs, bunun vakfeden sonra da önce de olduğunu söylerdi" dedi. Nitekim o, bu hükmü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Veda haccında ashabına ihramdan çıkmalarını emrettiği zaman, onun bu emrinden çıkarmıştır.[407] 3522- Diğer rivayette: Hüceym oğullarından bir adam ona (İbn Abbâs'a) dedi ki: "Beyt'i tavaf edene artık her şey helâl olur" şeklindeki halkın kalbine işleyip onları fırkalara ayıran fetvanıza ne oluyor?" Şu cevabı verdi: "İstemeseniz de bu Peygamberinizin sünnetidir!" [Buhar? ve Müslim][408] 3523- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kişi hacca niyet edip de Mekke'ye geldiğinde, Beyt'i tavaf eder, Safa ile Merve arasında sa'y eder ve ihramdan çıkarsa bu, umre sayılır." [Rezîn][409] 3524- Hafsa radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Veda haccı yılında hanımlarına ihramdan çıkmalarım emretti. Dedim ki: «Peki seni ihramdan çıkmaktan alıkoyan nedir?» «Ben saçlarımı topladım (telbîd yaptım), kurbanımı hamladım, kurbanımı kesmedikçe ihramdan çıkamam»." [Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][410] 3525- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Ihramlı kadın, ihramdan çıktığı zaman, saçlarından (ucundan) almadıkça (kesmedikçe) taranamaz. Yanında kurbanı varsa, onu kesmedikçe saçlarından da bir şey alamaz." [Mâlik][411] 3526- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: O şöyle derdi: "Mina gecelerinde Şeytan taşlamasından sonra hiç kimse kesinlikle Mi-na'da kalmasın (gecelemesin)!"[412] 3527- Nâfi' radiyallahu anh'dan: Şunu iddia ettiler: "Ömer, taşlamanın ardından insanları Akabe'nin gerisine (Mina yönüne) sokmak için birtakım adamlar göndermiş." [İkisi de Mâlik'e aittir.][413] 3528- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Kurban bayramı günü iki Cemre arasında durdu ve şöyle buyurdu: "Bugün Hacc-ı ekber günüdür." [Taberânî Mu'cemu'l-Evsat ves-Sağîr'de leyyin bir senedle.][414] 3529- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Arefe günü Rabîa bin Ümeyye bin Halefe «Ey insanlar! Bugünün ne olduğunu biliyor musunuz, diye sor bakalım» dedi. İnsanlar «Hacc-ı ekber» diye cevap verdiler." [Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de daha uzun bir metinle.][415] 3530- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Abbâs, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den Mina günlerinde (daha önce yüklenmiş olduğu) su dağıtma işi için, Mekke'de kalmasına izin vermesini istedi ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona izin verdi." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][416] 3531- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Ona Abdurrahman bin Ferrûh sordu: "Biz insanların mallan ile alışveriş yapıyoruz. Mina gecelerinde birimiz Mekke'ye gelip mal alışverişi sebebiyle orada yatmak zorunda kalıyor, ne dersiniz?" Şu cevabı verdi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Mina'da kaldı. (Gece de bir şeyle meşgul olmadı.)" [Ebû Dâvud][417] 3532- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Sikâye ehli (hacılara su verme hizmetinde bulunanlar) ile hicâbe ehline (ihtiyaç içindeki hacıları giydirenlere), Mina gecelerinde Mekke'de kalmalarına müsaade edildi. Yani Abbâs ile Şeybe ailesine." [Taberânî, Mıı'cemu'l-Kebîr'de leyyin bir isnadla.][418] 3533- Ebû'l-Beddâh bin Âsim bin Adiyy radiyallahu anh'dan, o da babasından: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, deve çobanlarına Mina'dan çıkarak uzakta gecelemelerine müsaade etti. Onlar Kurban bayramının birinci günü cemreleri taşladılar. Sonra ertesi gün, daha ertesi günü (yani iki gün) de atacakları taşlan attılar. Sonra da dönüp gittiler." Mâlik bunun açıklamasında şöyle der: "Allah en doğrusunu bilir, ama bizim anladığımıza göre onlar (çobanlar) Kurban bayramının birinci günü cemreleri taşladılar. İkinci günü taş atmaya gitmeyip, üçüncü günü, önce ikinci günü atmadıkları yerine, sonra da üçüncü gün için taşlarını atıp döndüler. Çünkü bir şeyin kazası, (edası) geçmeden gerekmez, geçtiği zaman kaza edilir. Bu şekilde cemre taşlamalarına ruhsat verilen çobanlar işleri bittikten sonra gitmeleri gerekirse gidebilirler. Şayet sonuna kadar kalmak istiyorlarsa insanlarla beraber son aynlış günü olarak taşlamayı yaparlar ve hep birlikte Mina'yı terk edip aynlırlar." [Mâlik][419] 3534- Sünen ashabı, Ebu'l-Beddâh bin Adiy'den, o da babasından: "Kurban bayramı günü bir taşlama yaparlar. Sonra iki günün atışını toplarlar. (Üçüncü günde) ikisini birden atarlar." Mâlik dedi ki: "Sanınm iki taşlamayı birden ikinci günde yaptılar. Sonra Mekke'ye dönüş günü de taşlarlar."[420] 3535- Bir rivayette: "Çobanlara günaşırı taşlamaya müsaade edildi."[421] [366] Bu hadisi Buhârî (hacc 140-2, II, 194) ve Nesâî (menâsık 230, V, 276), Yûnus b. Yezîd ani'z-Zührî an Salim an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [367] Bu hadisi Tayâlisî (319), Ahmed (I, 375, 408, 4İ5, 422, 436, 456, 457, 458), Buhârî (hacc 84, II, 173; 135-8, II, 192-3), Müslim (hacc no 305-8, s. 942-3), Ebû Dâvud (no. 1974), Tirmizî (no. 901), Nesâî (menâsık 226, V, 273-4), İbn Mâce (no. 3030), İbn Huzeyme (no. 2880), İbn Hibbân (no. 3859) ve Beyhakî (V, 129), Abdurrahman b. Yezîd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [368] Bu hadisi Tayâlisî (319), Ahmed (I, 375, 408, 4İ5, 422, 436, 456, 457, 458), Buhârî (hacc 84, II, 173; 135-8, II, 192-3), Müslim (hacc no 305-8, s. 942-3), Ebû Dâvud (no. 1974), Tirmizî (no. 901), Nesâî (menâsık 226, V, 273-4), İbn Mâce (no. 3030), İbn Huzeyme (no. 2880), İbn Hibbân (no. 3859) ve Beyhakî (V, 129), Abdurrahman b. Yezîd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [369] Bu hadisi Ahmed (II, 178, 190), el-Haccâc b. Artât an Amr b. Şu'ayb an ebîhîan ceddihîasl-ı senedi ile tahrîc etti.Haccâc hakkında menfi sözler sarfedilmiştir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [370] Bu hadisi Nesâî (menâsık 227/2, V, 275), Yahya b. Mûsâ el-Belhî an Süfyân b. Uyeyne an Ibn e. Niiceyh an Mücâhı'd an Sa'd senedi ile tahtıc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [371] Bu hadisi Müslim (hacc no. 315, s. 945), Seleme b. Şe-bîb ani'l-Hasan b. A'yen an Ma'kil b. Ubeydillah el-Ce-zerî an Ebi'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/135. [372] Bu hadisi Nesâî (menâsık 217, 219, V, 268-9) ve İbn Mâce (no. 3029), Avfan Ziyâd b. Husayn an EbTI-Âliy-ye an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İbn Teymiyye'ye göre isnadı Müslim'in şartinca sahîh-tir (Feyd III, 126). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [373] Bu hadisi Ahmed (III, 319,378), Müslim (hacc no. 314,s. 943), Ebû Dâvud (no. 1970), Tirmizî (no. 897), Nesâî (menâsık 220-221, V, 270), İbn Huzeyme (no. 2877) ve Beyhakî (V, 130), İbn Cüreyc an EbVz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [374] Bunu Mâlik (hacc no. 220, s. 409), an Ebî Bekr b. Nâfi1 an ebîhî senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [375] Mâlik (no. 214, s. 407), bunu an Nâfi' an İbn Ömer sa-hîh senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [376] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1969) ve Tirmizî (no. 900), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [377] Bu hadisi Müslim (hacc no. 310, s. 943), Ebû Dâvud (no. 1969) ve Nesâî (menâsık 220/3, V, 270), İbn Cüreyc an Ebî z-Ziibeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [378] Bu hadisi Müslim (hacc no. 310, s. 943), Ebû Dâvud (no. 1969) ve Nesâî (menâsık 220/3, V, 270), İbn Cüreyc an Ebî z-Ziibeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [379] Bu hadisi Tirmizî (no. 903), Ebû Dâvud (no. 3035) ve Nesâî (menâsık 220/2, V, 270), Eymen b. Nâbil an Ku-dâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/136. [380] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1834), Müslim (hacc no. 312, s. 944) ve Nesâî (menâsık 220/1, V, 270), Muh. b. Seleme an Ebî Abdirrahîm an Zeyd b. e. Üneyse an Yahya b. el-Husayn an UmmiI-Husayn asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/137. [381] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/137. [382] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/137. [383] Bu hadisi Ahmed (I, 297) ve Taberânî (M. el-Kebîr no. 10628), Hammâd b. Seleme an Ebî Âsim el-Ganevî an Ebî'l-Tufayl an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' III, 259). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/137. [384] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 76), Ahmed (III, 208, 214, 256), Buhârî (vudû 33, I, 51), Müslim (hacc no. 223-6, s. 947-8), Ebû Dâvud (no. 1981-2), Tirmizî (no. 912), Ebû Yaiâ (no. 2827, 2840), İbn Huzeyme (no. 2928), İbn Hibbân (no. 3868) ve Beyhakî (1,25; II, 427; V, 134; VII, 67), Hişâm b. Hassan an İbn Sîrin an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncüsü Ebû Davud'un, diğerleri ise Müslim'in lafzıdır. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [385] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 76), Ahmed (III, 208, 214, 256), Buhârî (vudû 33, I, 51), Müslim (hacc no. 223-6, s. 947-8), Ebû Dâvud (no. 1981-2), Tirmizî (no. 912), Ebû Yaiâ (no. 2827, 2840), İbn Huzeyme (no. 2928), İbn Hibbân (no. 3868) ve Beyhakî (1,25; II, 427; V, 134; VII, 67), Hişâm b. Hassan an İbn Sîrin an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncüsü Ebû Davud'un, diğerleri ise Müslim'in lafzıdır. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [386] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 76), Ahmed (III, 208, 214, 256), Buhârî (vudû 33, I, 51), Müslim (hacc no. 223-6, s. 947-8), Ebû Dâvud (no. 1981-2), Tirmizî (no. 912), Ebû Yaiâ (no. 2827, 2840), İbn Huzeyme (no. 2928), İbn Hibbân (no. 3868) ve Beyhakî (1,25; II, 427; V, 134; VII, 67), Hişâm b. Hassan an İbn Sîrin an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncüsü Ebû Davud'un, diğerleri ise Müslim'in lafzıdır. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [387] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 76), Ahmed (III, 208, 214, 256), Buhârî (vudû 33, I, 51), Müslim (hacc no. 223-6, s. 947-8), Ebû Dâvud (no. 1981-2), Tirmizî (no. 912), Ebû Yaiâ (no. 2827, 2840), İbn Huzeyme (no. 2928), İbn Hibbân (no. 3868) ve Beyhakî (1,25; II, 427; V, 134; VII, 67), Hişâm b. Hassan an İbn Sîrin an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncüsü Ebû Davud'un, diğerleri ise Müslim'in lafzıdır. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [388] Bu hadisi Buhârî (hacc 127, II, 188), Müslim (no. 322, s. 947) ve Ebû Dâvud (no. 1980), an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [389] Bu hadis-i mevkufu Mâlik (no. 192, s. 398), an Yahya b. Saîcl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [390] Muvattâ, hacc no. 186, s. 396. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [391] Bu hadisi Tirmizî (no. 914-5) ve Nesâî (zînet 4, VIII, 130), Muh. b. Mûsâ an Ebî Dâvud et-Tayâlisî an Hemmâm an Katâde an Hilâs b. Amr an Ali asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadında ızdırâb vardır. Şöyle ki bu hadis, Hammâd b. Seleme an Katâde an Âise senedi ile de tahrîc olunmuştur. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [392] Bu hadisi Mâlik (hacc 184, s. 395), Buhârî (hacc 127, II, 188-9), Müslim (hacc 316-19, s. 945-6), Ebû Dâvud (no. 1979) ve Tirmizî (no. 913), Nâfi1 an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/138. [393] Bu hadisi Mâlik (hacc 184, s. 395), Buhârî (hacc 127, II, 188-9), Müslim (hacc 316-19, s. 945-6), Ebû Dâvud (no. 1979) ve Tirmizî (no. 913), Nâfi1 an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [394] Bu hadisi Buhârî (hacc 127/2, II, 189) ve Müslim (hacc no. 320, s. 946), Muh. b. Fudayl an Umâre b. el-Ka'kâ1 an EbîZür'a an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [395] Bu hadisi İbn Mâce (no. 3045), Muh. b. Abdillah b. Nümeyr an Yûnus b. Bukeyr an Ibn İshâk an Ibn ebîNecîh an Mücâhid an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [396] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Mâlik (hacc no. 242, s. 421), Tayâlisî (no. 285), Şâfıî (Ümm II, 182), Ahmed (II, 159, 160, 192, 202,210,217), Dârimî (II, 64), Buhârî (ilm 23,1,29; ilm 46,1,40; hacc 131, II, 190; eymân 15/2, VII, 225), Müslim (hacc no. 329-333, s. 948-9), Ebû Dâvud (no. 2014), Tirmizî (no. 916), İbn Mâce (no. 3051), İbn Huzeyme (no. 2949, 2951), İbn Hibbân (no. 3866), Dârekutnî (II, 261-253) ve Beyhakî (V, 139), ez-Zührî an îsâ b. Talha b. Ubeydillah an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [397] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Mâlik (hacc no. 242, s. 421), Tayâlisî (no. 285), Şâfıî (Ümm II, 182), Ahmed (II, 159, 160, 192, 202,210,217), Dârimî (II, 64), Buhârî (ilm 23,1,29; ilm 46,1,40; hacc 131, II, 190; eymân 15/2, VII, 225), Müslim (hacc no. 329-333, s. 948-9), Ebû Dâvud (no. 2014), Tirmizî (no. 916), İbn Mâce (no. 3051), İbn Huzeyme (no. 2949, 2951), İbn Hibbân (no. 3866), Dârekutnî (II, 261-253) ve Beyhakî (V, 139), ez-Zührî an îsâ b. Talha b. Ubeydillah an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [398] Bu rivayeti Ahmed (I, 258), Buhârî (hacc 130, II, 190), Müslim (hacc no. 334, s. 950), Tahâvî (IV, 345) ve Beyhakî (IV, 345), Abdullah b. Tavus an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [399] Bu rivayeti Ahmed (I, 216), Buhârî (hacc 125, II, 188; 130, II, 190), Ebû Dâvud (no. 1983), Nesâî (menâsık 224, V, 272), İbn Mâce (no. 3050), Taberânî (no. 11967), İbn Huzeyme (no. 2950), Dârekutnî (II, 253) ve Beyhakî (V, 142, 150), Hâlid b. Mihrân el-Hazzâ an İkrime an Ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [400] Bu rivayeti Buhârî (hacc 125te, II, 187; eymân 15/3, VII, 226), Ahmed b. Yûnus an Ebî Bekr an Abdilazîz b. Rufey' an Atâ an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [401] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2015), Osman b. e. Şeyhe an Cerîr ani'ş-Şeybânî an Ziyâd b. Ilâka an Usâme senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/139. [402] Mâlik (hacc no. 189, s. 397), Nâfi'den rivayet etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/140. [403] Mâlik (hacc no. 188, s. 397), bunu Rebî'a b. e. Abdirrahman kanalıyla Kasım'dan tahrîc etmiştir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/140. [404] Mâlik (hac no. 221, s. 410), bu mevkufu Nâfi' veAbdil-Idh b. Dînâr an İbn Ömer an ebîhî senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/140. [405] Bu hadisi Nesâî (hacc 231, V, 277) ve İbn Mâce (no. 3041), es-Sevrt an Seleme b. Kuheyl ani'l-Hasani7-Urenî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bedrü'l-Münîr'de isnadı hasen olduğu söylenmiştir. Yahya b. Maîn ve başkalarına göre el-Hasan, İbn Ab-bâs'ı işitmemiştir (Neyi V, 76). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/140. [406] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1999), İbn e. Adî an Muh. b. İshâk an Ebî Ubeyde b. Abdillah b. Zem 'a an ebîhî ve an ümmihî Zeyneb binti ebî Seleme ve Ummi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/140-141. [407] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [408] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [409] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [410] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [411] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [412] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [413] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141. [414] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/141-142. [415] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [416] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [417] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [418] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [419] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [420] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. [421] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/142. Konu Başlığı: Ynt: Şeytan taşlamak traş olmak ve ihramdan çıkmak Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Temmuz 2019, 19:19:47 Esselamü Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
|