๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 21:23:37



Konu Başlığı: Sebe fâtır yasin saffât sâd ve zümer sûreleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 21:23:37
SEBE, FÂTIR, YÂSÎN, SAFFÂT, SÂD VE ZÜMER SÛRELERİ


7176-  Ferve bin Müseyk el-Muradî radi-yallahu anh'dan:

Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Kavmim­den yüz çevirenlere karşı, İslâm'ı benimse­yenler ile bir olup savaşayım mı?" Bunun üzerine onlarla savaşmama izin verdi. Yanın­dan çıktıktan sonra: "Ğatayfî nerede?" diye sormuş; çıkıp gittiğimi söylediklerinde, ar­dımdan hemen bir adam gönderip beni geri çağırttı; yanına vardığımda şöyle buyurdu: "Kavmini islâm'a çağır! Kim müslüman olursa kabul et, ilişme! Müslüman olmayan­lara karşı savaşmakta ben sana bir emir gön-derinceye dek acele etme!"

Bunun üzerine Sebe' kavmi hakkındaki âyetler indi. Bir adam sordu:

"Ey Allah'ın Resulü! Sebe' nedir? Bir yer midir, yoksa bir kadın adı mıdır?" "Ne bir yerdir ve ne de bir kadın. Araplardan on ço­cuklu bîr adamdır. Bunlardan altısı Yemen dolaylarına, dördü ise Şam havalisine yerleş­ti. Şam'a yerleşenler: Lahm, Cüzam, Gassan ve Âmile. Yemen'e yerleşenler: Ezd, Eş'arîler, Himyer, Kinde, Müzhic ve Enmâr." Bir adam dedi ki:

"Enmâr nedir?"

"Enmâr, Has'am ve Becîle kabilelerinin mensup oldukları kavimdir" buyurdu.

[Ebû Dâvud ve Tirmizî]

7177- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah gökte bir şeye hüküm verdiği za­man, melekler O'nun kavline boyun eğerek kanatlarını çırparlar. Allah Teâlâ'nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zin­cirin sesi gibidir. Gönüllerindekİ korku giderilince (mukarreb meleklere) 'Rabbiniz ne söyledi?' diye sorarlar. "Hakkı söyledi. O, yü­cedir, büyüktür' derler. Hırsızlamasına (gizli­ce) kulak kesilen (şeytanlar), birbirlerinin üs­tünde (yerden göğe kadar) dizilmiş -Râvi Süfyâıı bunu tarif ederken, (dikey olarak) el­lerini birbirine yanaştırarak parmaklarının aralarını açmıştır- ve gizlice dinlemeye hazır bulunurlar. İlâhî kelâmı (en üstteki) işitince alttakine, o da kendi altındakine iletir. Böyle­ce çalınan haber sihirbaz ve kâhinlerin diline ulaşır. Bazan bir sihâb (meteor veya kuyruklu yıldız) aşağıdakine ulaştıramadan şeytana erişir, Bazan da kendine isabet etmeden keli­meyi aşağıdakine ulaştırır. (Böyle kendisine ulaşan habere) sihirbaz ve kâhin birçok ilave yaparak yalanlar düzerler. O ilâhî emir yer­yüzünde gerçekleşince halk aralarında: 'Bu işin olacağı bize falan falan günde söylenil­memiş miydi?" derler. Böylece (dinleme hır­sızlığı ile) işitilmiş olan bir haber tasdik edi­lir.' [Buhârî ve Tirmizî.]

7178- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah, gök yüzünde vahiy ile konuştuğu zaman, sema ehli düz kayaya çarpan bir zin­cir sesi gibi bir ses duyarlar. Korkudan bayı­lırlar. Cibril kendilerine gelinceye kadar öyle­ce baygın kalırlar. Cibril geldiği zaman o kor­ku kendilerinden giderilir, Cibril'e derler ki; 'Rabbin ne dedi?' O da: 'Doğru söyledi der. Onlar da (Cİbrîli takiben) Allah gerçeği söy­ledi derler." |Ebû Dâvud]

7179- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sonra bu Kitâb't, kullarımızdan seçtiği­miz kimselere miras bırakmışız. Onlardan ki­mi nefsine zulmeder, kimi orta davranır, kimi de Allah' in izni ile iyiliklere koşar" mealinde­ki âyette (Fâtır, 32) sözü edilenlerin hepsi ay­nı derecededir, hepsi cennette olacaklardır."

[Tirmizi]

7180-Ahmed, Ebû'd-Derdâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kimisi kendine zulmeder.." (Fâtır, 32) İyi islerde koşup Öne geçenler, hesaba çekil­meden doğruca cennete gireceklerdir. Orta yollu davrananlar, basit bir hesap verecekler­dir. Kendilerine zulmedenler ise, onlar mah­şer boyunca kendilerine yazık edeceklerdir. Sonra Allah onları esirgeyecektir. Onlardan kimileri: "Bizden üzüntüyü gideren Allah'a hamdolsun. Şüphe yok ki Rabimiz hem Ga­fur'dur, hem Sekûr ... usanç gelmeyecektir." (Fâtır, 35) diyeceklerdir,

7181- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Selemeoğullari Medine'nin bir ucunda

yaşıyorlardı. Mescid'e yakın bir yere taşın­mak islediler. Bunun üzerine: 'Şüphesiz ölüle­ri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan bi­ziz...'mealindeki âyet (Yâsîn, 11) nazil oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine: 'Ayak izleri bile yazılacaktır' buyur­du. Bunun üzerine onlar da Mescid'in yakını­na taşınmaktan vazgeçtiler." |Tirmizî]

7182- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: "Güneş batarken ben Mescid'de Allah'ın Resulü ile beraberdim. Dedi ki:

'Ey Ebû Zer! Güneşin nereye gittiğini bi­liyor musun?'

'Allah ve O'nun Resulü daha iyi bilir' de­dim. Şöyle buyurdu:

'O, gidip Arş' in altında secde ediyor. Son­ra Allah'tan izin istiyor, Allah da ona izin ve­riyor. Onun secde edip secdesinin kabul edil­memesi, izin isteyip kendisine izin verilmeme­si (zamanı) yaklaşmıştır. O zaman ona: 'Hay­di geldiğin (doğduğun) yere dön!'denilir. Böylece o, batıdan doğar.

işte Cenâb-ı Hakk'ın: 'Güneş de yörünge­sinde yürüyüp gitmektedir. Bu, Azız ve Alîm olan Allah'ın kanunudur'mealindeki âyet (Yâsîn, 38), bize bunu anlatmaktadır."

7183- Diğer rivayet:

"Bu ne zaman olacak, biliyor musunuz? Bu, '...daha önceden iman etmeyen ya da imanına hayır kazandırmayan kimseye o gün­kü imanının kendisine hiçbir yarar sağlaya-macağı günde...' (En'am, 158) olacaktır."

l'Buhârî, Müslim ve Tirmizî]

7184- Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellera

buyurdu:)

"Ancak onun (Nuh'un) soyunu sürekli kıl­dık..." âyetinde (Saffât, 77) geçen soy: Hânı, Sâm ve Yâfet'tir."

Bu (sonuncu) isim kimilerince Sâ ile Yâ-fes, kimilerince de Yefes şeklinde telaffuz edilmiştir.

7185- Diğer rivayet:

"Sâm, arapların atası; Ham, Habesîlerin (zencilerin) atası; Yâfes ise Rumların atast-dir." [Tirmizî]

7186- İbn Abbâs ve İbn Mes'ûd radiyalla­hu anhumâ'dan:

"O ikisinden, İlyâs'm İdris (peygamber) olduğu nakledilmiştir. Hatta İbn Mes'ûd ilgili âyeti 'Selâmun ala İdrâsîn şeklinde (Saffât, 130) okurdu." [Rezîn]

7187- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, Yunus'u balığın karnında tutmak murad ettiğinde, balığa onun etlerim parça­lamamasını ve kemiklerini de kırmamasını vahyetti. Onu alıp yüze yüze ta denizdeki ye­rine götürdü. Denizin dibine onu götürünce, Yunus bir ses duydu; 'Bu nedir?' diye söylen­di. O balığın karnındayken Allah ona, bunun hayvanların teşbihi olduğunu vahyetti. Bunun üzerine o, balığın karnında teşbih etmeye başladı. Derken melekler de onun teşbihini duydular ve söyle demekten kendilerini ala­madılar: 'Ey Rabbimiz! Garip bir yerde güç­süz bir ses duyduk.' Allah Teâla söyle buyur­du; 'O, Yunus kulumun sesidir. Bana isyan et­ti, ben de onu balığın karnında hapsettim,'

'Gece-gündüz işlediği salih amelinin sana yükseldiği o salih kulun mu?' dediler.

'Evet' buyurdu. Bunun üzerine onu serbest bırakması için şefaat edip Allah'a yalvardılar. Allah da balığa onu sahile atmasını emretti.

Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: '(O dı­şarı atıldığı zaman) hasta ve bitkin idi.'(Sa£-fât, 145)

[Bezzâr ismi belirtilmemiş bir râvi kanalıyla, leyyin birsenedle]

7188-  Ubeyy (b. Ka'b) radiyallahu anh'­dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Onu (Yunus'u) yüzbin veyahut daha çok kişi­ye peygamber olarak gönderdik" mealindeki âyet (Saffât,147) hakkında sordum, cevaben şöyle buyurdu: "Daha çoktan murad yüzyirmi-bin (yani toplam yüzyirmibin) kişidir." [Tirmizî]

7189- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Ebû Talip hastalandı. Kureyş onu ziyare­te geldiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de ziyaretine gitti. Ebû Tâlib'in yanın­da bir kişilik daha yer vardı.

Ebû Cehl kalktı ve Resûlullah'ın oraya oturmasına engel olmak istedi. Sonra Ebû Cehl'in bu tutumunu onu Ebû Tâlib'e şika­yet ettiler.

Ebû Tâlib dedi ki: 'Ey Kardeşimin oğlu! Kavminden ne istiyorsun?'

'Onlardan öyle bir kelime istiyorum ki bü­tün araptar o kelime sayesinde kendilerine uysunlar, acemler ise onun sayesinde kendile­rine cizye versinler' dedi.

'Tek kelime mi?' diye sordu.

'Evet tek kelime. Ey amca! Haydi 'Lâ ila­he illallah' deyin!' buyuranca onlar şöyle de­diler: 'Tek ilah ha!? Son dinde de bunu işitme­dik. Bu ancak bir uydurmadır.' Bunun üzerine onlar hakkında: 'Sâd. O sanlı Kur'ân'a yemin olsun ... bu ancak bir uydurmadır." (Sâd, 1-7) ayetleri nazil oldu. iticisi deTirmizî'ye aittir.]

7190- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bu âyeti (okurken) (Sâd sûresi 18. âyette geçen) "Aşiyy ile İşrâk"ın ne olduğunu bil-

mezdim. Sonra Ümmü Hânî bana şunu anlat­tı: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yanıma girdi, bir abdest suyu istedi, büyük bir çanak içinde bir su getirtti, sanki hamurun iz­lerini onda (çanakta) görür gibiyim. Abdest alıp kuşluk namazı kıldı ve sonra şöyle buyur­du: "Ey Ümmü Hânî! fşte benim kıldığım na­maz, Isrâk namazıdır."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.]

7191- İbnü'z-Zübeyr radiyallahu anh'dan:

"Sonra siz kıyamet gününde Rabbinizin katında davalasırsınız" mealindeki âyet (Zü-mer, 31) nazil olunca, Zübeyr şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Resulü! Dünyadaki davalaş­mamızdan sonra bu, âhirette de bize tekrarla­nacak mı?"

"Evet" buyurdu. Bunun üzerine (Zübeyr): "Ne yazık ki orada işimiz güç olacaktır" dedi.

[Tirmizî]

7192-   Taberânî,   Mu' ce mu' I-Kebîr'de: "Evef'ten sonra şunu ekledi:

"Her hak sahibine hakkı verilinceye dek (bu dava) tekrarlanacaktır."

7193- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Birbirlerini öldüren, zinayı çok yapan, şirke düşerek tevhidi ihlâl eden bir kavim Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dediler: 'Ey Allah'ın Resulü! Ey Mu-hammed! Dediklerin ve bizi çağırdığın din çok güzeldir. Fakat bugüne kadar bizim yap­tıklarımız ne olacak, onların keffâreti var mı­dır?' Bunun üzerine: 'Allah'ın yanında, başka bir tanrıya dua etmeyenler ... iyiliklere çevi­rir.' (Furkân, 68-70) âyeti nazil oldu (ve) onla­rın tevbe ettikleri taktirde bağışlanacakları, günahları sevaplarla değiştirileceği vaadedil-di. Böylece Allah onların şirklerini imana, zi­nalarını iffete çevireceğini beyan etti. Sonra şu âyet de nazil oldu: 'Ey kendileri aleyhinde kö­tülük edip asın giden kullarım! Allah'ın rah­metinden umudunuzu kesmeyin. Şüphesiz Al­lah Gafur'dur, Rahim dir!'(Zümer, 53) [NesSL]

7194- İbn'Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Cibrîl, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: 'Allah göğü bir par­mağa koydu, yerleri bir parmağa koydu, dağ­ları bir parmağa koydu, ağaçları bir parmağa koydu, nehirleri de bir parmağa koydu, diğer yaratıkları da bir parmağa koydu. Sonra şöyle buyurdu: 'Melik (mülk sahibi) benim.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem güldü ve şöyle dedi: "Allah'ı gereği gibi takdir edemediler." (Zümer, 67)

7195- Diğer rivayet:

"Onu tasdik ederek ve hayret içinde azı dişleri görününceye kadar güldü."

[Tirmizî, Buhârî ve Müslim.|

7196-  İkisi (Buhârî ve Müslim) ve Ebû Dâvud, İbn Ömer radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde Allah, gökleri dürer sonra sağ eline alıp şöyle der: 'Melik benim. Hani zorbalar nerede? Hani mütekebbirler nerede?'

Sonra yeri de dürüp sol eline alarak şöyle der: 'Melik benim. Nerede zorbalar, hani ne­rede kibirlenip böbürlenenler?.'

7197- Diğer rivayet:

İbn Ömer anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Allah göklerini ve yerini ellerine alıp söyle der: "Ben Allah'ım." (Bunu nakleden

İbn Ömer) Sonra parmaklarını yumup açar ve: "Melik benim" buyurur" der. Minbere baktım ki altından sallanıyor. İçimden, üzerindeki Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir­likte galiba devrilip yıkılacak, dedim."


7176- Bu hadisi Ebû Dâvud (3978) ve Tirmizî (3222), Ebû Usâme ani'l-Hasan b. el-Hakem an Ebî Sebre en-Nehâî an Ferve b. Müseyk asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7177- Bu hadisi Buhârî (tefsir Sebe' 1, VI, 68-9) ve Tirmizî (3223), Amr b. Dînâr an İkrime an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7178- Bu hadisi Ebû Dâvud (4738), Ebû Muâviye ani'l-A'meş an Müslim an Mesr‍k an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7179- Bu hadisi Tirmizî (3225), Muh. b. Ca'fer an Şu'be ani'l-Velîd b. Ayzâr an raculin min Sakîf an ricâlin min Kinde an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7180- Bu hadisi Ahmed (V, 198), İshak b. ësâ an Enes b. İyâd an Mûsâ b. Ukbe an Ali b. Abdillah el-Ezdî an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti.

7181- Bu hadisi Tirmizî (3226), Muh. b. Vezîr an İshâk b. Yûsuf ani's-Sevrî an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7182-7183- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 4, IV, 75; tefsîr Yâsîn 1, VI, 30; tevhîd 22, VIII, 176), Müslim (îmân 250-1, s. 138-9) ve Tirmizî (3227), el-A'meş an İbr. et-Teymî an ebîhî an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7184-7185- Bu hadisi Tirmizî (3230-1), Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc etti ve ilki hakkında "garîb" hükmü verdi.

7187- Bezzâr bunu muallak olarak hadis ashâbından birisinden nakletmiştir. İsnâdında müdellis bir râvi olan Muh. b. İshâk mevcuttur. Diğerleri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VII, 98).

7188- Bu hadisi Tirmizî (3229), Alî b. Hucr ani'l-Velîd b. Müslim an Züheyr b. Muh. an raculin an Ebi'l-Âliye an Ubey senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7189- Bu hadisi Tirmizî (3232), Ebû Ahmed ani's-Sevrî ani'l-A'meş an Yahyâ b. Abbâd an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7190- Râvilerinden Ebû Bekr el-Hüzelî zayıf bir râvidir (Mecma‘ VII, 99).

7191- Bu hadisi Tirmizî (3236), İbn e. Ömer an Süfyân an Muh. b. Amr b. Alkame an Yahyâ b. Abdirrahman b. Hâtib an Abdillah b. ez-Zübeyr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7192- Heysemî'ye göre isnâdını oluşturan râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VII, 100).

7193- Bu hadisi Nesâî (tahrîmu'd-dem 2, VII, 86), Hâcib b. Sül. an İbn e. Revvâd an İbn Cüreyc an Abdila'lâ es-Sa'lebî an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

7194-7195- Bunu Buhârî (tefsîr Zümer 2, VI, 33), Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 19-20, s. 2147) ve Tirmizî (3238), İbrâhîm b. Yezîd an Abîdeti's-Selmânî an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 21-2, s. 2148), el-A'meş an İbr. an Alkame an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Lafızlar Müslim'e aittir.

7196-7197- Yine lafızlar Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (tevhîd 19, VIII, 173), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer tarikiyle;

Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 24, s. 2148) ve Ebû Dâvud (4732), Ömer b. Hamza an Sâlim b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 25-6, s. 2148-9), Ebû Hâzım an Ubeydillah b. Miksem an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.



Konu Başlığı: Ynt: Sebe fâtır yasin saffât sâd ve zümer sûreleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Temmuz 2019, 12:38:18
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sebe fâtır yasin saffât sâd ve zümer sûreleri
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Temmuz 2019, 14:20:39
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri bu ayetler ışığında yaşayan kullardan eylesin inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Sebe fâtır yasin saffât sâd ve zümer sûreleri
Gönderen: Züleyha üzerinde 17 Temmuz 2019, 11:47:06
Allah razı olsun inşallah selam ve dua ile...