๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:19:46



Konu Başlığı: Şart istisna aldatma kusuru gizleme
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:19:46
Şart, İstisna, Aldatma, Kusuru Gizleme Ve Neceş Gibi Alış Verişte Caiz Olmayan Hususlar


4649- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, hanunı Zeyneb'den bir cariye satın al­dı. Zevcesi:

«Şayet onu satacak olursan aynı fiyatla o benim olacaktır» diye şart koştu. İbn Mes'ûd, Ömer'e danışınca Ömer ona:

«Onda (cariyede başka) birinin şartı var­ken sakın ona yaklaşma!» dedi." [Mâlik][124]

 

4650- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden radiyallahu anh:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem urban (kapora) alış verişini yasakladı."

[Ebû Dâvud ve Mâlik.]

Mâlik bunu şöyle açıkladı:

"Urban şu demektir: Kişi bir mal satın alı­yor ya da bir hayvanı kiralıyor ve satıcıya ya da kiraya verene: «Sana bir dinar vereceğim; ancak eğer ben malı satın alırsam ya da hay­vana binersem, bu verdiğim dinar, parasından ya da kirasından sayılacak. Eğer satın almak­tan vazgeçersem, sana verdiğim (kapora) bir şeye karşılık olmaksızın yanacak»."[125]

 

4651- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

sonra teslim edilmek üzere peşin para ödeye­rek yapılan alış verişi yasaklamıştır." Mâlik bu alış verişi şöyle açıkladı: "Bir adam bir diğerine şöyle der: «Senin malını şu şu fiyata alıyorum, şu zamanda teslim etmen şartıyla» demesidir. Bu çeşit bir muamele caiz değildir."[126]

 

4652- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hem veresiye, hem satış bir arada helâl olmaz. Bir satışta iki şart koşmak; mülkiyeti­ne geçmeyen malı satmak ve teslim alınma­mış malı satmak helâl değildir." [Sünen ashabı][127]

4653- Mâlik radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer'e, bir köle azat etmesi gereken bir adamın, azat etmek şartıyla köle satın alıp alamayacağı hakkında sordular. O da: «Ol­maz» diye cevap verdi."[128]

 

4654- Câbir radiyallahu anh'dan:

Bir yolculukta Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem ile beraberdim, ben ağır yürüyen bir deve üstündeydim, bu nedenle kavmin ar­kasında kalmıştım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem benim yanımdan geçip sor­du: "Kimdir bu?"

"Câbir" dedim.

"Ne'n var?"

'Tembel ve ağır yürüyen bir deve üstün­deyim."

"Yanında kamış değneği var mıdır?"

"Vardır."

"Onu ver bana!" dedi, verdim. Değneği deveye vurdu, bir anda hızlanıp kavmin önün­de oluverdi. Nihayet şöyle dedi:

"Bunu bana sat!"

“"O (parasız) senin olsun" dedim. "Hayır onu bana sat! Ben onu dört dina­ra aldım, Medine'ye kadar sen binebilirsin" dedi.

Medine'ye yaklaştığımızda ayrılıp gitmek istedim;

"Nereye?" diye sordu:

"Kocası ölmüş dul bir kadınla evlendim de."

"Karşılıklı oynaşacağınız (bakire) bir kız bulamadın mı?" diye sorunca, şöyle dedim:

"Babam vefat etti, geride kızlar bıraktı. Onun için tecrübeli ve kendinden toyluk git­miş bir kadınla evlenmek istedim."

"Şimdi oldu" buyurdu. Medine'ye geldi­ğimizde:

"Ey Bilâl! Bu deve için ona (Câbir'e) be­delini öde ve biraz da artır!" emrini verdi. Bunun üzerine ona dört dinar, bir kırat da faz­ladan verdi.

Câbir dedi ki: "Allah Resulü saüallahu

aleyhi ve sellem verdiği bu fazlalık hiç ya­nımdan ayrılmadı. Artık bu kırat, Câbir'in kı­lıcının kınından hiç eksik olmadı.[129]

 

4655- Onun rivayetlerindendir: "(Önce) onu azarladı, sonra ona dua etti." Onda ayrıca şöyle geçiyor:

"Onu bana satar mısın?" deyince, on­dan utandım. Ondan başka su çeken deve­miz yoktu. Medine'ye kadar sırtına binmek şartıyla onu ona sattım."

Onda şöyle de geçer:

"Beni dayım karşıladı; deveyi sordu, ne yaptığımı kendisine bildirince, beni kınadı."[130]

4656- Bir başka rivayette: "Bunun üzerine bineğinden inerek bastonu ile devemi çekti. Sonra: «Haydi bin!» dedi." Benzerini naklet­ti. Onda şöyle geçer. "Medine'ye vardığın za­man cima etmeye bak, cima etmeye bak."

Yine onda geçiyor:

"Ben de ertesi gün geldim. Onu Mescidin kapısında buldum. Bana:

"Şimdi mi geldin?" diye sordu.

"Evet" dedim.

"Haydi deveni bırak, içeriye gir ve iki re­kat namaz kıl!" buyurdu.

İçeri girdim, namaz kıldım ve döndüm. Bilâl'e benim için bir ukiye  tartması için emretti. O da tarttı, biraz fazla dolu dolu tarttı. Ben oradan çekildim. Giderken, be­nim için:

"Câbir'i çağır!" dedi. İçimden dedim ki:

"Şimdi bana deveyi geri verecek, ben de bu hayvana çok öfkeleneceğim."

Şöyle buyurdu:

"Deveni al, parası da senin olsun."[131]

 

4657- "Biz bir savaşta idik, oradan döner­ken, ağır ve tembel olan deveme acele olarak bindim. Derken arkamdan bir süvari yetişti ve deveme değneğiyle vurdu. Bunun üzerine kimsenin tahmin edemiyeceği bir hızla de­vem koşmaya başladı.

Bir de arkaya baktım ki, Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda değil miyim?"

"Neden bu kadar acele ediyorsun ey Câ­bir?" diye sorunca; şu cevabı verdim:

"Yeni evliyim de ondan."[132]

 

4658- Başka bir rivayette:

"Bilâl bana bir kırat fazla verdi. O para devamlı olarak benim kesemde duruyordu. Sonra Harre vak'asında onu Şamlılar aldılar."

Diğer rivayet: "Medine'ye geldiğimizde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mesci­de girdi, ben de devemi mescidin kenarındaki taşa bağlayıp girdim. Ona dedim ki:

«İşte deven.» Çıktı, devenin etrafında do­laşmaya ve şöyle demeğe başladı:

«Bu deve bizim devemizdir.» Sonra bir kaç ukiye altın gönderip

«Haydi bunu Câbir'e verin!» dedi.

Sonra şöyle buyurdu:

«Parayı aldın mı?»

«Evet» dedim.

«Para da, deve de senindir» buyurdu."[133]

 

4659- Rivayetlerinden:

"Mekke'den Medine'ye Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem ile birlikte ilerledik. Devem yorgun düştü."[134]

 

4660- Rivayetlerinden:

"Onu Tebûk yolunda satın aldı. Sanırım şöyle dedi: «Dört ukiyeye»."[135]

 

4661- Diğer rivayetlerde, ikiyüz dirheme; dört ukiyeye; yirmi dinara; beş ukiyeye; iki ukiye bir dirheme; iki dirheme; altından bir kaç ukiyeye (satın aldığı da) rivayet edilmiş­tir. [Mâlik hariç. Altı hadis imamı.][136]

 

4662- Abdü'l-Vâris radiyallahu anh'dan: Mekke'ye geldim, orada Ebû Hanife, İbn Ebî Leylâ ve İbn Şübrüme ile karşılaştım. Ebû Hanife'ye: "Bir şey alıp satışında şart ko­şan adam hakkında ne dersin?" diye sordum; "Satış da batıldır, şart da batıldır" diye cevap verdi.

Aynı soruyu İbn Ebî Leylâ'ya sorunca, şöyle dedi: "Satış caizdir; şart batıldır." İbn Şübrüme'ye sorunca, o şu cevabı verdi: "Satış da caizdir, şart da caizdir." Kendimi şöyle demekten alamadım: "Sübhanallah! Iraklı üç fakihe geldim, sordum üçü de ayrı ayrı fetva verdiler."

Tekrar Ebû Hanife'ye geldim, durumu kendisine anlatınca, şöyle dedi:

"Ben onların ne dediklerini bilmem; bana Amr bin Şuayb, babasından, o da dedesinden nakletti:

«Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, satış ve şarttan nehyetti. Satış da batıldır, şart da batıldır»."

Ondan sonra İbn Ebî Leylâ'ya gelip bunu söyleyince, şöyle cevap verdi:

"Onların ne dediklerini bilmem (beni ilgi­lendirmez); bana Hişâm bin Urve, babasın­dan, o da Âişe'den şunu nakletti:

«Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bana Berîre'yi satın alıp azat etmemi emretti.»

Buna göre satış caizdir, şart ise batıldır."

Ondan sonra İbn Şübrüme'ye gelip duru­mu anlattım; şöyle dedi:

"Onların ne dediklerini bilmiyorum. An­cak bana Mis'ar bin Kidâm, Muhârib bin Dis-sâr'dan, o da Câbir'den şöyle nakletti:

«Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e deveyi sattım, Medine'ye kadar devenin bizi taşımasını şart koştum.» Onun için satış da caizdir, şart da caizdir."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.][137]

 

4663- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e alış verişte aldatıldığını anlattı; ona şöyle dedi: "Satış yaptığın kimseye: «Aldat­mak ve hile yapmak yoktur» de!" Onun için bundan sonra alış veriş yaptığında o adam: "Aldatma ve hile yoktur" derdi. [Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][138]

 

4664- İbn Mâce başka bir tarîkten benze­rini rivayet etti: "Aldatmak yok" tan sonra şu­nu da ekledi: "Sonra sen aldığın her malda üç gün muhayyersin. Üç gün dolunca razı isen tutarsın, razı olmazsan sahibine malı geri ve­rirsin."[139]

 

4665- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir adam alış veriş yapardı, fakat pazarlık yapmakta zayıftı (çoğu kez aldanır­dı). Bu yüzden ailesi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip: «Ey Allah'ın Resu­lü! Fülanı alış verişten menet. Çünkü pazarlı­ğı beceremediği için, çoğu kez aldanıyor» de­di. Bunun üzerine Resûlullah onu menetti. Adam: «Alış veriş yapmadan duramam» de­yince, şöyle buyurdu:

«Eğer alış veriş yapmadan duramazsan şöyle de: Al gülüm, ver gülüm aldatmaca yok­tur»." [Sünen ashabı][140]

 

4666- el-Addâ bin Hâlid radiyallahu anh'­dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun için şöyle bir yazı (yazdırdı):

"Bu (yazı), el-Addâ bin Hâlid bin Hev-de'nin Allah Resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'den satın aldığı bir köle veya cariyeyi tevsik etmektedir. Onun hastalığı yok, düşüklük ve çirkin durumu yoktur. Tam müslümanın müslümanla yaptığı alış veriş." [Tirmizî][141]

 

4667- Buhârî'nin rivayeti:  "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana şunu yazdı:

"Bu, Allah Resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in, el-Addâ bin Hâlid'den sa­tın aldığı şeyin vesikasıdır. Müslümanın müs-lümana satışı; malda ne bir hastalık, ne bir çirkinlik ve ne de bir düşüklük vardır."[142]

 

4668- İbn Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan: Bir adam pazarda bir mal sergiledi. Bir alıcı çıkınca, «Bana şu kadara mâl oldu» di­yerek Allah'a yemin etti, halbuki o mal ona o kadara mâl olmamıştı. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:

«Allah' in ahdini ve yeminlerini az bir de­ğere değiştirenlerin, işte onların âhirette bir payı yoktur»." (Âl-i İmrân, 77) [Buhârî][143]

 

4669- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Müslüman müslümanın kardeşidir. Bir müslümanın diğer müslümana malındaki ayı­bını açıklamadan mal satması helâl olmaz. Çünkü müslüman, müslümanın kardeşidir." [İbn Mâce][144]

 

4670- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çarşıya uğradı. Bir yiyecek yığınını gördü, elini içine soktu, eline ıslaklık geldi.

«Nedir bu, ey yiyecek sahibi?» diye sordu.

«Ona yağmur değmiş, ey Allah'ın Resu­lü?» deyince;

«Onu alta değil de üstüne koysaydın da insanlar görseydi olmaz mıydı? Kim bize hile yaparsa o bizden değildir» buyurdu." [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud][145]

 

4671- Taberânî, Mu 'cemu' l-Kebîr ve's-Sa-ğîr'de "Bizden değildir"den sonra şunu ilave etti: "Hile ve aldatma (ile iş yapan) ateşte olacaktır."[146]

 

4672- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim memesinde süt biriktirilmiş bir ko­yunu satın alırsa o, üç gün muhayyerdir; eğer geri verirse, onunla beraber sütün mislini, ya da sütünün iki mislince buğdayı verir." [Ebû Dâvud][147]

 

4673- Amr bin Dînâr radiyallahu anh'dan: Orada Nevvâs adında bir adam vardı.

Onun yanında su içme hastası bir deve vardı. İbn Ömer gidip adamın ortağından o deveyi satın aldı. Ona ortağı gelince:

"Biz deveni sattık" dedi.

"Kime?" diye sordu.

"Falan yaşlı kimseye."

"Yazık sana, o İbn Ömer'dir!" dedi ve he­men İbn Ömer'e gelerek şöyle dedi:

"Arkadaşım seni tanımadan, suya kanma­yan bir devemi satmış."

"Öyleyse haydi götür onu!" dedi.

Götürmek için onu tutunca:

"Bırak, biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in: «Hastalığın bizatihi sirayeti yoktur» hükmüne râz olmuş kimseleriz" dedi.[148]

 

4674- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, müşteri kızıştırmayı (neceşi) yasakladı."

Mâlik dedi ki: "Neceş; başkalarının daha fazla vermesi için birisinin malına almaya ni­yetin yokken değerinden fazla fiyat vermen (seni gören) diğerinin de senin verdiğin fiyat­la almasıdır."[149]

 

4675- İbn Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Müşteri kızıştıran, ribâ yemiş hâindir. Bu batıl bir aldatmadır, helâl değildir." | Buhârî muallak olarak.][150]

 

4676- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Alış veriş için kervanları şehir dışında karşılamayın. Bazınız bazınızın satışı üzeri­ne gitmesin, almaya niyetiniz olmadığı hal­de karşılıklı fiyat artırmayın. Şehirli olan köylünün malını satmasın. Deve ve koyunla­rın memelerinde (bir kaç gün sağmadan) süt biriktirmeyin. Böyle olduğu halde kim onu satın alırsa, sağdıktan sonra muhayyer­dir; isterse o hali ile kabul eder, isterse onu, bir sa' da hurma vererek geri verir."
[Altı hadis imamı.][151]

 

4677- Kayle Ümmü Benî Enmâr radiyal­lahu anhâ'dan:

Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben alış veriş yapan bir kadınım. Bir şey satın almak istediğimde önce az fiyat veririm, sonra arttı-ra arttıra içimdeki fiyatı veririm. Bir şeyi sat­tığım zaman, önce yüksek fiyat isterim, sonra indire indire onu asıl değerine satarım." Bu­nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kayle böyle yapma! Bir şey satın almak istediğinde içinden ne ka­dar vermek istiyorsan onu ver; satıcıyı ondan sonra serbest bırak; isterse senin dediğin fi­yata bırakır, isterse bırakmaz ve malını sat­maz. Bir şey satmak istediğin zaman da canın çektiği fiyatı iste, isterse müşteri sana istedi­ğin fiyatı verip alır, isterse vermeyip almaz." [İbn Mâce][152]


[124] Mâlik (buyu' no. 5, s. 616), ani'z-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Ulbe b. Mes'ûd an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.

[125] Bu hadisi Mâlik (buyu' 1, s. 609), Ebû Dâvud (no. 3502) ve İbn Mâce (no. 2192), Mâlik ani's-sıka an Amr b. Şu-ayb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İbn Mâce'de mechûl kişi yerinde Abdullah b. Âmir el-Eslemî geçmiştir. Ancak Mâlik, onun kendi indinde gü­venilir olduğunu söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.

[126] Muvattâ, buyu' no. 69, s. 657. Bu rivayetin "mevsûlü" bir sonraki hadistir.

Selef, herhangi bir menfaat beklenmeden borç para ver­mektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.

[127] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3504), Tirmizî (no. 1234) ve Nesâî (buyu' 60/1, VII, 288), Eyyûb es-Sahtiyânî an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiş­tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.

[128] Muvattâ, ıtk no. 12, s. 778.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.

[129] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326-327.

[130] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı

sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.

[131] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.

[132] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.

[133] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.

[134] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653), Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110,  s. 1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.

Üçüncü lafız (no. 4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı se­nedi ile tahrîc olunmuştur.

Dördüncü lafız (no. 4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikin­ci kısmı Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.

Yedinci ve sekizinci lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b. Miksem an Câ­bir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299). Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim (müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî (buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan Câbir asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.

[135] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.

[136] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.

[137] Bu hadis, hakkında menfi sözler sâdır olan Abdullah b. Amr'ın tarikiyle gelmiştir (Mecma' IV, 85).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328-329.

[138] Bu hadisi Mâlik (buyu no. 98, s. 685), Bohâî (buyu' 48, III, 19; istikrâd 19/2, III, 87; husûmât 3/1. m, 89), Müs­lim (buyu' no. 48, s. 1165), Ebû Davud (no. 3500) ve Nesâî (buyu1 12, VII, 252), Abdullah b. üimâr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.

[139] Bu rivayeti İbn Mâce (no. 2355), İbn e. Şrybe m Abdi-la'lâ an Muh. b. İshâk an Muh. b. Yahya b. JMtât se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.

[140] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3501). Tirmizi (ao. 1250) «e Nesâî (buyu' 12/2, VII, 252). SaM b. e. Ani» at Kmâ-de an Enes asl-ı senedi ile uaric ettkc.

Tirmizî, isnadı hakkmıfa "fasa saBı gaV hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.

[141] Bu hadisi isnâdsız ota* Bahâ) (toya' 19, IH 10), Tirmizî (no. 1216) ve İba İtte (an. 2251). Mufa. b. Beşşâr an Abbâd b. Leys m fllııHıııM k %fcM> «nl-Addâ asl-ı senedi ile tafaric caflec Tirmizî "hasen garîb" hükmü venniştk.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.

[142] Bu hadisi isnâdsız ota* Bahâ) (toya' 19, IH 10), Tirmizî (no. 1216) ve İba İtte (an. 2251). Mufa. b. Beşşâr an Abbâd b. Leys m fllııHıııM k %fcM> «nl-Addâ asl-ı senedi ile tafaric caflec Tirmizî "hasen garîb" hükmü venniştk.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.

[143] Bu hadisi Buhârî (buyu' 27. IE, 12),' Hüşeym ani'l-Avvâm an Ibr. B Evfâ senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[144] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2246), b. Cerîr an ebîhî an Yahya b. Eyyûb m fexUb. e. Ha-bîb an Abdirrahman b. Şumâsr an Utbe senedi ile tah­rîc etti. İbn Hacer, Feth'de "isnadı hasendir" hükmü ver­miştir. (Neyi V, 225).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[145] Bu hadisi Müslim (îmân no. 164), Tirmizî (no. 1315), Ebû Dâvud (no. 3452) ve İbn Mâce (no. 2224), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[146] Râvileri güvenilir kimselerdir. Âsim b. Behdele'nin sû-i hıfzı hususunda kelâm sarfedilmiştir (Mecma' IV, 79).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[147] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3446), Ebû Kâmil an Abdii-vâhid an Sadaka b. Saîd an Cümey' b. Umeyr an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[148] Bu hadisi Buhârî (buyu136, III, \5-6),Alîb.Abdillahan Süfyân b. Uyeyne an Amr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.

[149] Bu hadisi Mâlik (buyu' 97, s. 684), Buhârî (buyu' 60, III, 24), Müslim (buyu' 13, s. 1156), Nesâî (buyu' 21/1, VII, 258) ve İbn Mâce (no. 2173), Mâlik an Nâfif an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330-331.

[150] Buhârî (buyu' 60, III, 24), senedsiz olarak irâd etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.

[151] Bu hadisi Mâlik (buyu' 96, s. 683), Müslim (buyu' 11. i. 1155) ve Ebû Dâvud (no. 3443), Ebû'z-Zinâd an?l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Buhârî (buyu' 58, III, 24), Ebû Dâvud (no. 2438). Tinnizî (no. 1304) ve Nesâî (buyu' 21/2-3, VII, 258), ez-Zihrî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 12, s. 1155), Şu1 be an Adîb. Sabit an Ebi Hazım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.

[152] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2204), Yu'kûb b. Humeyd b. Kâsib an Ya'lâ b. Şebîb an Abdillah b. Osman b. Huseym an Kayle senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.

[153] Bey'ul-garar. doğmamış hayvan yavrusu, kaçmış olan köle, denizdeki


Konu Başlığı: Ynt: Şart istisna aldatma kusuru gizleme
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Temmuz 2019, 12:02:25
Esselamü aleyküm Raqbbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Şart istisna aldatma kusuru gizleme
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Temmuz 2019, 21:14:43
Esselamu aleykum. RABBİM razi olsun paylasimdan kardeşim. ..