๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:41:11



Konu Başlığı: Şaraplar ve şıralar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:41:11
ŞARAPLAR VE ŞIRALAR

 

5599- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sarhoşluk veren her içecek haramdır."

5600- Diğer rivayet: "Her sarhoş eden şey haramdır. Birfarakı (küpü) sarhoş eden şeyin birfarakt da bir avuç dolusu da haramdır."

5601- Diğer rivayet: "Onun tek bir yudu­mu bile haramdır." [Altı hadis imamı]

5602- Câbİr radiyailahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu)

"Çoğu sarhoş yapanın azı da haramdır."  tirmizi ve Ebû Dâvud.

5603- Ebû Mûsâ radiyailahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, beni ve Muâz'ı Yemen'e gönderdi. Şöyle buyurdu: 'insanları (islâm'a) davet edin, müj­deleyin, ürkütmeyin, kolaylaştırın, güçleştir-meyin, iyi geçinin ve ihtilâfa düşmeyin.''

Dedim ki:

'Ey Allah'ın Resulü! Yemen'de yaptığımız şu iki içki hakkında bize fetva ver: Birisi bit' adı verilen içkidir ki baldan, keskinleşinceye kadar şıra kurularak yapılır. Ötekisi mizr deni­len içki olup darı ve arpadan, yine keskinleşin­ceye kadar kurulmak suretiyle yapılır.'

Az ve öz konuşma yeteneği kendisine ve­rilen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Sarhoş yapıp namazdan alı­koyan her müskiri (sarhoş edici maddeyi) ya­saklarım''."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.]

5604-   Ümmü Seleme radiyailahu an­hâ'dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, her sarhoş yapan ve dalgınlık veren şeyi ya­sak etmiştir." [Ebû Davud]

5605- İbn Abbâs radiyailahu anh'dan: Ona: "Bize bâzak (adlı içki) hakkında fet­va ver!" denildi. Şöyle cevapladı: "Muham-med, bâzak içkisinin hükmünü önceden bildi­rip: 'Sarhoş eden her şey haramdır' buyur­muştur." [Buhlrî ve Nesâî.J

5606-   Deylem el-Himyerî radiyailahu anh'dan:

Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Biz soğuk bir ülkedeyiz, zor işlerde çalışıyoruz. Bu buğ­daydan şarap edinip içiyoruz, işlerimize karşı güçlü oluyoruz ve ülkemizin soğuğuna karşı da mukavemetli oluyoruz."

"Sarhoş yapıyor mu?" diye sorunca; "Evet" dedim. Şöyle buyurdu:

"Ondan uzak durun!"

"İnsanlar onu içmeyi bırakmazlar."

"Bırakmazlarsa onlarla savaşın!" buyur­du. (Ebû Dâvud]

5607- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'-dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şarabı, kumarı, davulu ve mısır (ya da darı) içkisini yasakladı. Ve şöyle buyurdu:  'Her sarhoş eden şey haramdır'."

Ebû Ubeyd (el-Kâsun b. Sellâm) dedi ki: "Ğubeyrâ ile Sükreke, mısırdan yapılan bir şaraptır ki Habeşliler yaparlar." lîkisİ de Ebû Davud'a aittir.)

5608- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her sarhoş eden şey şarap(içki)tır. Her sarhoş eden şey haramdır. Kim dünyada şa­rap içerse, ona devam ederken tevbe etmeden ölürse, ûhirette (cennet) şarab(ı) içemez."

5609-  Diğer rivayet:  "Her sarhoş eden şey haramdır, her sarhoş eden şey şaraptır."

|Ailı hadis imamı.]

5610- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellema buyurdu:)

"Her kafayı bulandıran (aklı örten) şey İçkidir (şaraptır). Her sarhoş eden şey ha­ramdır. Kim sarhoş eden şeyi içerse, kırk gün (kıldığı) namazı noksan olur. Kim tevbe eder­se Allah onun tevbesini kabul eder. Kim dör­düncü kez içerse, Allah'ın ona Hahâl çamu­rundan içirmesi artık bir hak olur." Denildi ki: "Habâl çamuru nedir ey Allah'ın Resulü?" Şöyle buyurdu: "O, Cehennemliklerin (vücut­larından akan kan ve) irinidir." [Ebû Dâvud]

5611- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim içki içerse Allah onun fark gün na­mazını kabul etmez. Tevbe ederse Allah tevbe­sini kabul eder. Tekrar içerse Allah onun kırk gün (tekrar) namazını kabul etmez. Tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder. Dördüncü kez tekrar içerse, Allah onun tam kırk gün na­mazını kabul etmez. Ondan sonra tevbe eder­se Allah artık onun tevbesini de kabul etmez ve ona Habâl nehrinden içirir. Denildi ki: "Ey Ebû Abdirrahman (yani ey İbn Ömer)! Habâl nehri nedir?"

"Cehennemliklerin irinlerinden akıp akar-suya dönüşen irin nehridir" dedi. [Tirmizî]

5612-  Nesâî (İbn Ömer'den) mevkuf ola­rak: "Kim şarap içip de kendinden geçmezse (sarhoş olmazsa) karnında ya da damarlarında ondan bir eser bulunduğu sürece namazı kabul olmaz. O hal üzere ölürse kâfir olarak ölür. İçip de kendinden geçerse, kırk gün namazı kabul olunmaz. O arada Ölürse kâfir olarak ölür."

5613- Osman radiyallahu anh'dan: "İçkiden uzak durun. Çünkü o, bütün

kötülüklerin anasıdir. Sizden Önce geçen mil­letlerde kendisini ibadete vermiş bir adam var­dı. Bir kadın ona musallat oldu. Ona cariyesini gönderip, 'Seni falan kadın şehadet için çağırı­yor' dedirtti. Adam (sözde) şahit olmak üzere cariye ile beraber gitti. Hangi kapıdan girdiyse arkasından kilitledi. Nihayet güzel bir kadının yanma vardı. Kadının yanında bir çocuk, bir de şarap teslisi bulunmaktaydı. Kadın ona:

'Ben seni şahitlik için çağırmadım, benimle yatasın diye çağırdım. Şimdi sen ya benimle yatacaksın, ya da bu şaraptan bir kadeh içecek­sin yahut bu çocuğu öldüreceksin!' dedi. Adam (en hafifini tercih ederek): 'Haydi bari bana bir kadeh içki ver' dedi. İçki verdi, içti; 'Bir daha ver!1 dedi, bir daha verdi, içti. Nihayet adam sarhoş oldu. Kadınla ilişki kurdu, sonra orada­ki çocuğu da öldürdü. İşte bu nedenle içkiden Şiddetle kaçının! Vallahi imanla içkiye devam­lılık bir arada durmaz, çok geçmeden mutlaka biri ötekini uzaklaştırır." [Nesfiî.]

5614- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Devamlı içen, puta tapan gibidir." [İbn Mâce leyyin bir isnadla.]

5615-  Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Devamlı içki içen cennete giremez."

| İbn Mâce.|

5616- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İçki tüm hayâsızlıkların anası, büyük gü­nahların en büyüğüdür. Kim içerse (sarhoş olduğu için) annesiyle, teyzesiyle, halasıyla cinsî ilişkide bulunur (da farkına varmaz)."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat ve'l-Kebtf'de zayıf bir seneclle.]

5617- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah Âdem'i yeryüzüne indirdiği za­man, melekler dediler ki: 'Ey Rabbimiz! Yer­yüzünü fesada boğacak, kan dökecek kimseyi mi yaratıyorsun? Biz seni hamdinle teşbih ederiz. Seni takdis ederiz.' Allah da söyle bu­yurdu: 'Şüphesiz ben sizin bilmediğinizi bili­rim.'

'Biz sana Ademoğullanndan daha itaat­kârız" dediler.

'Meleklerden iki melek getirin de yeryüzü­ne insinler. Bakalım nasıl davranacaklar bir görelim' buyurdu.

'İçimizde Hârût ile Mârût vardır' dediler.

Nihayet bu iki melek yeryüzüne indirildi. İnsanların içinde en güzel bir kadın olan Zeh­ra onlara gösterildi. Onların yanına geldi. Da­ha sonra onlar kadınla ilişki kurmak istediler.

'Allah'a sirk koştuğunuzu ifade eden bir söz söylemedikçe ben sizinle yatmaya razı olmam!' dedi. Onlar da: 'Hayır, biz Allah'a asla ortak kasımıyız!' dediler. Bunun üzerine kadın oradan kaybolup gitti, tekrar sırtında bir çocuk olduğu halde geldi, onlar yine askıntı oldular. 'Siz bu çocuğu öldürmedikçe bu iş olmaz' dedi. 'Ol­maz, Vallahi biz bu çocuğu asla öldürmeyiz!' dediler. Kadın yine gitti, bu defa elinde bir şişe şarapla geldi. Onlar ondan yine kendileriyle ilişki kurmasını istediler, kadın onlara: 'Bunu içmedikçe ben bu işe razı olmam' dedi. Nihayet o şarabı içtiler, sarhoş oldular; ondan sonra kadınla cinsî temas kurdular, çocuğu da öldür­düler. Ayıldıklarında kadın onlara şöyle dedi: 'Yapmak istemediğiniz şeyleri sarhoş olunca çekinmeden yaptınız.'

Ondan sonra o iki melek dünya azabı ile âhiret azabından birini tercih etmeleri husu­sunda serbest hıkakıldılar, onlar da dünya azabını tercih ettiler."

[ Ahmed ve Bezzâr, biri hariç -ki o da güvenilir di-diğer bütün ravileri sahih hadis ravileridir.]

5618- Enes radiyallahu anlı'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

şarapla ilgili on kişiye lanet etti: Üzümünü sı­kana, sıktırana, içene, içirene, taşıyana, ken­disine taşıttırana, satana, satın alana, bağışla­yana ve parasını yiyene." [Tirmizî]

5619-  Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: ''Benîm için ha içki içmişim ha Allah'ı bı­rakıp şu yelken direğine tapmışım (hiç fark etmez)." |Nesâî.]

5620- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Kim, helâl ve haramın ne olduğunu bil­meyen küçük bir çocuğa içki içirirse, Allah'ın, o içirene, Cehennem ehlinin irinlerinden içir­mesi (vaz geçilmez) bir hakkı olur." [Reyin]

5621- Ömer radiyallahu anh'dan:

O, minberde şöyle dedi: "Bundan sonra ey cemaat! İçkinin haram olduğuna dâir (âyet) in­miştir. İçki şu beş şeyden yapılır. Üzüm, hur­ma, bal, buğday, arpa. Hamr (içki), aklı bulan-dırıp örten şeydir. Üç şey (mesele) vardır ki Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bize bunlar hakkında karar kılacağımız bilgiler ver­mesini isterdim: Dede, kelâle, riba konuların­dan bazı meseleler." [Malik hariç, altı hadis imamı]

5622- Enes radiyallahu anh'dan:

"Ebû Talha ninevinde halka içki dağıtı­yordum. O gün içkileri Fadîh adındaki (koruk ve kum hurma şarabı) içki idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir tellâla şöyle seslenmesini emretti. 'Dikkat edin! Şarap ha­ram kılınmıştır,' (Şarap) Medine sokaklarında aktı. Ebû Talha bana dedi ki: 'Haydi çık, bun­ları dök!' Çıktım hepsini döktüm. (Şarap) Medine sokaklarında aklı. Halktan biri dedi ki: 'Bazıları, bazılarını içki karini alındayken öldürdüler.' Bunun üzerine Allah şu âyeti in­zal buyurdu:  İman edip güzel amellerde bulunanların üstüne daha önce tattıklarından dolayı herhangi bir sorumluluk yoktur." (Mâide sûresi, âyet 93)"

5623-   Diğer rivayet: "O, parlak renkli hurma koruğu ve hurma suyunu dağıtıyordu."

5624- Diğer rivayet: "Enes'e dedim ki: O (fadîh) nedir?" "Koruk ve yaş hurma(suyu) dur" dedi.

5625-  Diğer rivayet: Dedi ki: "Koruk ile kum hurma (şarabı)dır."

ITirmizî hariç, altı hadis imamı.)

5626- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah şaraba değiniyor. Belki Allah onun hakkında bir emir (yasak) indirecektir. Bu ne­denle kimde ondan varsa satsın ve onunla faydalansın." Aradan çok geçmeden Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: "Allah şarabı yasak etmiştir. Kime bu âyet ulaşır da yanında da şarap varsa, onu iç­mesin, satmasın ve onunla faydalanmasın." Bunun üzerine kendilerinde şarap bulunanlar Medine yollarına götürüp döktüler. (Müslim)

5627- Rezîn: "Sana içki ve kumardan so­ruyorlar..." âyeti (Bakara 219) inince, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu:

"Ey insanlar! Allah içkiye değiniyor, her­halde onun hakkında bir emir indirecek; onun için her kimde içki varsa onu satsın ve ondan faydalansın."


5628- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "İçki üç kere (üç aşamada) yasaklandı: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Medine'ye geldiği zaman Medîneliler içki içi­yorlar ve kumarın parasını da yiyorlardı. O ikisi hakkında sordular. Şu âyet nazil oldu:

'Sana içki ve kumar hakkında soruyorlar...' (Bakara 219) İnsanlar dediler ki: 'Bize yasak­lanmadı.' Sonra yine içmeye devanı ettiler. Tâ ki bir adam içki içip de arkadaşlarına namaz kıldırmaya koyuldu, sarhoş olduğu için oku­mayı karıştırdı. O zaman şu âyet nazil oldu: 'Ey İman edenler, siz sarhoşken namaza yak­laşmayın!' (Nisa 43) Yine de içmeye devam ettiler (namaz vakitlerinin dışında). Nihayet bir öncekinden daha ağır yasak taşıyan şu âyet nazil oldu: 'Ey ifnan edenler, içki, kumar...' (Mâide 90) O zaman dediler ki: 'Ey Rabbimiz! Vazgeçtik, artık bir daha içmeyeceğiz.'

Sonra dediler ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Birtakım insanlar Allah yolunda Öldürüldüler, bir kısmı da yataklarında öldüler ve bunlar içki içiyor ve kumar parası yiyorlardı. Oysa Allah bu içkiyi şeytanın pisliği kılmıştır (Şim­di onların hali ne olacaktır?).' Bunun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu:

'iman edip güzel amellerde bulunanlara (daha önce) tattıklarından dolayı bir sorum­luluk yoktur.' (Mâide 93)"

5629- Ali radiyallahu anh'dan: "Benim Bedir ganimetlerinden elde etti­ğim yaşlı bir devem vardı. Bir tane yaşlı deve de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ba­na humus malından vermişti. Fâtıma ile evle­neceğim zaman, Kaynuka' oğullarından bir kuyumcudan benimle beraber gelmek üzere söz aldım. Boya otu getirecektik. Onu ku­yumculara satıp parasını da düğünde kullan­mak istedim. O iki yaşlı devemin ip, çul, se­mer gibi eşyasını hazırladım. O iki yaşlı de­vem Ensâr'dan bir adamın evinin yanında (çökertilmiş olarak) duruyordu. Yanlarına gi­dince birde ne göreyim; hörgüçleri kesilmiş, bağırsakları çıkartılmış. Ciğerlerinden bir şeyler alınmış. Böyle şaşırtıcı bir manzara ile karşılaşınca: 'Kim yaptı bunu?' diye bağır­dım. 'Bunu Hamza yaptı. Çünkü o, Ensâr'dan bir adamın evinde âlemdeydi. İçki içiyorlardı. Bir şarkıcı kadın da onlara şarkı söylüyordu. Arkadaşlarıyla eğleniyordu. Şarkıcı kadın ona hitaben dedi ki: 'Ey Hamza! Semiz yaşlı de­veler...' O da yerinden fırladı, kılıcını alıp bu iki devenin hörgüçlerini kesti, böğürlerini de­lerek ciğerlerini çıkardı' dediler.

Hemen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına koştum. Yanında Zeyd bin Harise vardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yüzümden ne ile karşılaştığımı anladı ve: 'Ne'n var?' diye sordu, ben de dedim ki: 'Bugünkü gibi (bir olay şimdiye kadar) gör­medim. Hamza benim iki deveme saldırarak hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini delmiş. İşte kendisi bir evde bulunuyor. Yanında içkiciler var.' Bunun üzerine Allah'ın Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem kaftanını isteyerek, giyin­di. Sonra yürümeye başladı. Onu ben ve Zeyd bin Harise takip ettik. Nihayet Hamza'mn bu­lunduğu evin kapışma geldi ve (girmek için) izin istedi. Kendisine izin verdiler. Bir de ne görsün, hepsi sarhoşlar. Derken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, onu yaptığından dolayı azarlamaya başladı.

Hamza ise yerinde duramıyordu, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e baktı, bakışları önce Resû-lullah'ın dizlerine, daha sonra göbeğine daha sonra da yüzüne yükseldi ve şöyle dedi: 'Siz hepiniz babamın kölelerisiniz!'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun sarhoş olduğunu anlayınca, hemen geri­sin geri gitti. Beraber evden çıktık. Bu (olay) içki haram edilmeden önce idi."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.j

5630- Mus'ab bin Sa'd bin Ebî Vakkâs ra-diyallahu anh'dan:

"Sa'd'ın üzüm bağları vardı. Bağda çok üzüm vardı. Bir de orada onun bir bahçıvanı vardı. Bağlarında çok üzüm olmuştu. Adam, Sa'd'a şu mektubu yazdı: 'Üzümlerin zayi olmasından korkuyorum, istersen münasip gö­rürsen onların suyunu çıkarayım.' Sa'd ceva­ben şöyle yazdı: 'Mektubumu alır almaz işim­den uzaklaş. Bundan sonra sana hiç bîr şeyi­mi emanet etmİyeceğim. Sana karşı güvenim kalmadı.' Böylece onu işinden ve bağlarından uzaklaştırdı." [NesStJ

5631-   Habbâb bin el-Eret radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şaraptan uzak dur! Çünkü ondaki hata, tıpkı ağacı olan (üzüm) ağacının dal budak sardığı gibi (başka) bir çok hatayı doğurur.." [İbn Mâce zayıf bir senedle.]

5632- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, de~ diki:

"Kim Allah'ın yasak ettiğini yasak etmek­ten hoşlanırsa, nebîzi (ekşİyen hurma hoşafı­nı) yasak etsin." [Nesâî.]

5633- Ebû Cemre'den:

"İbn Abbâs ile insanlar arasında tercü­manlık yapıyordum. Ona bir kadın gelip, küp­te yapılan hurma suyunun hükmünü sordu. Onu ondan nehyetti. Kadın dedi kî: 'Yeşil bir testide onun suyunu çıkarıyorum, şerbet hali­ne getirip sonra içiyorum. Karnım guruldu-yor.' Şöyle dedi: 'Baldan tatlı olsa bile onu iç­me!'" [Nesâî.]

5634- İbn Şebreme'den:

Talha, Kûfelilere nebîz (ekşimiş hurma vs. suyu) hakkında dedi ki:

"Küçüğün büyük olacağı, büyüğün de yaşlanacağı bir fitne olacaktır."

Talha'nın ve Zübeyr'in düğünleri vardı. Süt ve bal ikram ediyorlardı. Talha'ya denildi ki: "Onlara nebîz (şerbet) vermiyor musun?" Şu cevabı verdi:

"Bir müslümanın benim yüzümden sarhoş olmasını istemiyorum." [Nesâî.]

5635- Abdurrahman bin Ebzâ'dan: Ubeyy bin Ka'b'a nebîz (şerbet) hakkında sordum. Şu cevabı verdi:

"(Onun yerine) su iç, bal iç, sevîk iç!" Tekrar sordum, bu defa şöyle dedi: "Sen şarap mı (içmek) istiyorsun? Sen şarap mı (içmek) istiyorsun?!" [Nesâî.]

5636- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir adam, içinde nebîz bulunan bir bardak ge­tirdi. Sallallahu aleyhi ve sellem Rükn'ün ya­nındaydı. Ona bardağı verdi. O da içmek üzere ağzına götürdü. Tadını çok sert ve ağır bulunca sahibine geri verdi. Bir adam şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu haram mıdır?'

'O adamı bana getirin!' buyurdu. Adamı getirdiler. Sonra su getirtti ve onu nebîzin içi­ne ilave ederek içti. Sonra yine su isteyip içi­ne dökerek yine İçti. Sonra şöyle buyurdu: 'Bu kapların İçindeki şerbetleriniz ekşiyip keskinleşince onun gücünü su ile kırın!' [Nesâî]

Dedi ki: Bu hadis meşhur olmadığı için hüccet gösterilmeye elverişli değildir.

5637-  Bekr bin Abdillah el-Müzenî radi­yallahu anh'dan:

Kâ'be'nin yanında ben İbn Abbâs'la otu­ruyordum. Bir bedevî gelip şöyle dedi: 'Am­camızın oğulları bal ve süt içiyorlar, siz neden üzüm şerbeti içiyorsunuz, ona muhtaç oldu­ğunuz için mi, yoksa cimriliğinizden dolayı mı (şerbet) içiyorsunuz?' Şu cevabı verdi:

'Allah'a hamdolsun, hiçbir ihtiyacımız yoktur; cimri de değiliz.'

Ancak Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem, terkisinde Üsâme olduğu halde geldi, su İstedi, biz ona içinde üzüm şerbeti bulunan bir kap getirdik, İçti ve artanı da Üsâme'ye verdi ve şöyle buyurdu: 'İyi ya da güzel yaptınız! İ^te hep böyle yapın!' Bu sebeple Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in emrettiği bir şe-yî biz değiştirmek istemiyoruz." [Müslim]

5638- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Sekâye'ye gelip (yani Harem'deki şerbet da­ğıtılan sebil yerine) şerbet istedi. Bunun üze­rine Abbâs dedi ki:

'Ey Fadl! Haydi annene git ve onun ya­nındaki bir içecekten Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e getir!' 'Haydi bana bu şer­betten ver!' buyurdu. O şöyle dedi: 'Ey Al­lah'ın Resulü! Halk ellerini içine sokuyor.'

"(Olsun) Bana bu şerbetten ver!' buyur­du. Ve ondan içti. Sonra zemzem kuyusuna geldi. Onlar (Abbâs oğulları) hacılara hem su içiriyorlar, hem de onun içinden su çekiyor­lardı. Şöyle buyurdu:

'Çalışın siz salih bir amel üzeresiniz.' Sonra şöyle buyurdu:

'Halkın kalabalık etmesinden endişem ol­masaydı ben de devemden iner, hatta (omuzu-nu işaret ederek) ipi şuraya kor, sizin gibi su çe­kerdim .

5639-   İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'-dan:

"Sakîf kabilesi, Ömer'i şerbetle karşıladı. İçmek İstedi, ağzına götürünce, (ekşi olduğu için) tiksindi. Tekrar istedi; içine su karıştırıp hafifleterek içti. Sonra dedi ki:

'Siz de böyle yapın!'" |Nesâî.|

5640- Aişe radiyallahu anhâ'dan:

"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e bir kap içinde sabahleyin hurma şerbe­ti yapıyorduk. Onu akşam içiyordu; akşam yapıyorduk, sabah içiyordu. Sabah yaptığı­mızdan akşam içtiğinde bir şey arttığı zaman, onu başka birine içmesi için veriyordu. Sonra geceleyin ona tekrar şerbet yapıyorduk. Sa­bah onu yemeğin üstüne içerdi. Biz o kabı sa-bah-akşam günde iki kere yıkardık."

5641- Diğer rivayet:

"Ona bir su kırbasında nebîz (hurma hoşa­fı, şırası) yapılır ve üstü bağlanırdı. O kırba­nın üst kısmında ağzı vardı." [Sünen ashabı]

5642- İbn Abbâs'tan radiyallahu anh: "Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem için akşamın evvelinde nebîz (hoşaf) ya­pılırdı. Sabah olduğu zaman o günü ve gele­cek akşam, ertesi günü ve ertesi gece hatta er­tesi günü ikindiye kadar onu içerdi. Bir şey kalırsa onu hizmetçiye içirir yahut ta dökül­mesini emir buyururdu.

[Müslim, Ebü Dâvud ve Nesâî.]

5643- Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kuru üzümle hurmanın; koruk hurma ile olgun hurmanın; yeni benlenmiş hurma koru­ğu ile olgun yaş hurmanın karıştırılmasını (ve birlikte şıra kurulmasını) yasakladı." | Mâlik hariç, ultı hadis imamı]

5644- Ebû Katâde'den radiyallahu anh: "Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kuru üzümle hurmanın karışımından, kuru hurma ile yaş hurmanın karışımından, yeni benlenmiş hurma koruğu ile olgun yaş

hurmanın karıştırılmasından nehyetti ve: 'Bunlardan herbirini tek başına şıra kurun!' buyurdu."

| Mâlik, Müslim, Nesâî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.]

5645- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çekirdekleri parçalayacak kadar hurmayı pi­şirmemizi ya da kuru üzümle hurmayı karıştı­rıp (şerbet) yapmamızı yasaklardı."

| Ebû Dâvud]

5646- Enes radiyallahu anh'dan: "Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem, çabuk ekşiyip keskinleşen iki şeyi karış­tırarak şerbet yapmamızı yasakladı. Hurma çağlasından yapılan şerbeti (fadîh) sordum. Onu da yasakladı. Hurma çağlasının ucu ol-gunlaşınca iki cins olmasından korkarak on­dan meşrubat yapmamızı hoş karşılamazdı; biz de bu nedenle olgunlaşan ucunu koparır­dık." [Müslim ve aynı lafızla Nesâî.]

5647- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e kuru üzümden şıra yapılırdı da onun içine hurma atılırdı; yahut hurmadan şıra kurulurdu da onun içine kuru üzüm konurdu."

5648- Diğer rivayet:

"Ben bir avuç hurma, bir avuç da kuru üzüm alır, bir kaba koyardım, sonra her iki­sini de bir çanağa koyar, parmakla ezer, sonra ona sunardım. Peygamber sallallahu aleyhi ve seliem de içerdi."

[Ebû Dâvud]

5649-   Mahmûd bin Lebîd radiyallahu anh'dan:

Ömer, Şam'a geldiği zaman, halkı ona, o yerin vebasından şikayet etti.

Dediler ki: "Bize ancak bu şerbet iyi ge­lir." "Siz bal için!" dedi.

"O bize iyi gelmiyor?" dediler. Bir adam da:

"Biz sana sarhoş yapmayan bir içecek ya­palım mı?" teklifinde bulundu.

"Evet" dedi. Bunun Üzerine onun üçte iki­si gidinceye ve üçte biri kalıncaya dek pişirip Ömer'e getirdiler. İçine parmağım sokup çı­kardı. Tekrar soktu ve çıkardı. Şöyle dedi: "Bu koyulaşmış bir usaredir. Develerin yara­larına sürülen katran gibi. Haydi siz için!"

Bunun üzerine Ubâde bin es-Samit dedi ki: "Onu sen vallahi helâl yaptın!" Cevap ver­di: "Hayır vallahi, ben haram ettiğim şeyi bir daha helâl kılmam, helâl kıldığımı da bir da­ha haram etmem." [Mâlik.]

5650- Ömer radiyallahu anh'dan:

O, Ebû Musa'ya şöyle yazdı: "İmdi, yanı­ma Şam'dan bir kafile geldi. Yanlarında deve­ye sürülen katran gibi siyah ve katı bir şerbet vardır. Onlara ne kadar pişirdiklerini sordum. Onu üçte ikisi gidinceye ve üçte biri kalınca­ya dek kaynattıklarını söylediler. İki kötü şey­den, üçte birinde müskiratı, kalan üçte birinde ise kokusu gidiyormuş. Bulunduğun yerdeki insanlara söyle, böyle üçte biri kalıncaya ka­dar kaynatılan şerbetleri içsinler." |Nesâî.]

5651- eş-Şa'bî radiyallahu anh'dan: "Hz. AH, İnsanlara katılaşıncaya kadar

kaynatılan şırayı yedirirdi, içine sinek düşerdi de (pekmezin katılığından) çıkamazdı."

[Nesâî. |

5652- Enes radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Nuh ile şeytan, üzüm hakkında münaka­şa ettiler. Biri 'Bu benimdir' derken ötekisi: 'Bu benimdir' dedi. Nihayet üçte biri Nuh'un, üçte ikisi şeytanın olmak üzere anlaştılar."

[Nesâî.]

5653- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bir adam ona meyve sularının hükmünü sordu. Şöyle dedi:

'Taze olduğu sürece iç!'

'Ben onu (şerbeti) kaynatıyorum, içimde bir şüphe vardır!' deyince, şöyle dedi: "Onu kaynatmadan önce içer miydin?'

'Hayır.'

'Ateş haram olan bir şeyi helâl etmez!' de­di." |Nesâî.l

5654- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e 'Şaraptan sirke yapılır mı?' diye sordular; 'Hayır1 diye cevapladı. [Müslim ve Tirmizî.]

5655- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ona çarşıları dolaşıp oradaki şarap fıçılarını (ki onlar Şam'dan getirilmişti) tespit edip, onları delmesi için bir bıçak verdi. Gitti ve bulduğu tüm şarap fıçılarını delip yardı."

[Ahmed, leyyhı bir senedle.]

5656- Sahabeden bir adamdan;

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ümmetimden birtakım insanlar, şarap içecekler ve ona başka başka isimler verecek­ler." [Nesâî.]

5657- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üç kimse cennete giremez: Devamlı şa­rap içen (alkolik), akrabayla ilgisini kesen, sihri tasdik eden. Kim şarap içmeye devam ederken ölürse, Allah ona Guta nehrinden içi­rir." "Ğûta nehri nedir?" diye sorulduğunda şu cevabı verdi:

"Fahişelerin fertlerinden akan nehirdir İd, ferelerinin kokusu Cehennem ehlini fevka­lâde rahatsız eder."

lAhmed, Ebû Ya'Iâ ve Taberânî, Mu'cem'u'l-Ke-fafr'de.j

5658- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim, içebileceği halde, şarap içmeyi ter-kederse ben ondan Hazİretu' l-Kuds'te içirece-ğim. Giymeye gücü yettiği halde kim ipek giy­meyi terk ederse, ona ben onu Hazîretu'l-Kuds'te mutlaka giydireceğim." [Bezzar leyyin bir senedle]

5659- Âîşe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

en çok sevdiği içecek, tatlı ve soğuk içecek idi." |Tirmizî|


5599-5601-Bu hadisi Mâlik (eşribe 9, s. 845), Buhârî (vudû' 71, I, 66; eşribe 4/1-2, VI, 242), Müslim (eşribe no. 67-69, s. 1585-6), Ebû Dâvud (no. 3682), Tirmizî (no. 1864) ve Nesâî (eşribe 23/5-8, VIII, 297-8), ez-Zührî an Ebî Seleme an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İkinci lafzı Ebû Dâvud (no. 3686) ve Tirmizî (no. 1866), Ebû Osmân Amr b. Sâlim ani'l-Kâsım b. Muh. an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5602-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3681), Tirmizî (no. 1865) ve İbn Mâce (no. 3393), Dâvud b. Bekr b. ebî'l-Furât an İbni'l-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

5603-Bu hadisi Buhârî (cihâd 164/1, IV, 26; mağâzî 60/2, V, 108; ahkâm 22/1, VIII, 114; edeb 80/1, VII, 101), Müslim (eşribe no. 70-1, s. 1586-7), Ebû Dâvud (no. 3684) ve Nesâî (eşribe 23-4, VIII, 298-9), Saîd b. e. Bürde an ebîhî an ceddihî Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Müslim'e (no. 71) aittir.

5604-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3686), Saîd b. Mansûr an Ebî Şihâb Abdirabbih b. Nâfi ani'l-Hasan b. Amr el-Fukaymî ani'l-Hakem b. Uteybe an Şehr b. Havşeb an Ümmi Seleme senedi ile tahrîc etti.

5605-Bu hadisi Buhârî (eşribe 10 VI, 244-5) ve Nesâî (eşribe 24/3, VIII, 300), Ebû'l-Cüveyriye an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5606-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3683), Hennâd an Abde an Muh. b. İshâk an Yezîd b. e. Habîb an Mersed b. Abdillah an Deylem el-Himyerî senedi ile tahrîc etti.

5607-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3685), Mûsâ b. İsmaîl an Hammâd an Muh. b. İshâk an Yezîd b. e. Habîb ani'l-Velîd b. Abde an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

5608-5609-Bu hadisi Mâlik (eşribe no. 11, s. 846), Buhârî (eşribe 1, VI, 240), Müslim (eşribe no. 73-5, s. 1587-8), Ebû Dâvud (no. 3679), Tirmizî (no. 1861), Nesâî (eşribe 22/1-5, VIII, 296-7) ve İbn Mâce (no. 3378), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5610-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3680), Muh. b. Râfi' an İbr. b. Ömer es-San'ânî ani'n-Nu'mân an Tâvus an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. Bunu Müslim (eşribe no. 72) Câbir'in rivayetinden tahrîc etmiştir.

5611-Bu hadisi Tirmizî (no. 1862), Kuteybe an Cerîr b. Abdilhamîd an Atâ b. es-Saîb an Abdillah b. Ubeyd b. Umeyr an ebîhî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen hükmü verdi.

5612-Bu hadisi Nesâî (eşribe 44/3, VIII, 316), Ebû Bekr b. Alî an Süreyc b. en-Nu'mân an Yahyâ b. Abdilmelik ani'l-Alâ b. el-Müseyyeb an Fudayl an Mücâhid an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Münzîrî, isnâdı hakkında hasen hükmü vermiştir (Tergîb III, 265).

5613-Bu hadisi Nesâî (eşribe 44/1-2, VIII, 315-6), ez-Zührî an Ebî Bekr an Abdirrahman b. el-Hâris an ebîhî an Osmân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

5614-Bu hadisi İbn Mâce (no. 3375), Muh. b. Sül. b. el-İsbehânî an Süheyl an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Muh. b. Sül. ihtilaflı bir râvidir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir.

5615-Bu hadisi İbn Mâce (no. 3376), Hişâm b. Ammâr an Sül. b. Utbe an Yûnus b. Meysere b. Halbes an Ebî İdrîs an Ebî'd-Derdâ asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Süleymân ihtilâflı bir râvidir. İsnâdı hasendir.

5616-Râvilerinden Abdülkerîm Ebû Ümeyye zayıf bir râvidir (Mecma‘ V, 67).

5617-Bu hadisi Ahmed (II, 134), Yahyâ b. e. Bekr an Züheyr b. Muh. an Mûsâ b. Cübeyr an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Mûsâ b. Cübeyr güvenilir bir râvidir. Diğerleri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ V, 68).

5618-Bu hadisi Tirmizî (no. 1295) ve İbn Mâce (no. 3381), Ebû Âsım an Şebîb b. Bişr an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdı hakkında Tirmizî, garîb hükmü verdi.

5619-Bu hadisi Nesâî (eşribe 42/5, VIII, 314), Vâsıl b. Abdila'lâ an İbn Fudayl an Vâil b. Bekr an Ebî Bürde b. ebî Mûsâ an ebîhî senediyle tahrîc etti.

5621-Bu hadisi Buhârî (eşribe 2/3, VI, 241; 5/1-2, VI, 242-3), Müslim (tefsîr no. 32-3, s. 2322), Ebû Dâvud (no. 3669), Tirmizî (no. 1874) ve Nesâî (eşribe 20, VIII, 295), eş-Şa'bî an İbn Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5622-5625-Bu hadisi Mâlik (eşribe 13, s. 846-7), Buhârî (eşribe 3/1, VI, 241) ve Müslim (eşribe 9, s. 1572), Mâlik an İshâk b. Abdillah b. e. Talha an Enes asl-ı senedi ile;

Buhârî (mazâlim 21, III, 102; tefsîr Mâide 11, V, 190), Müslim (eşribe no. 3, s. 1570-1) ve Ebû Dâvud (no. 3673), Sâbit el-Bünânî an Enes asl-ı senedi ile;

Buhârî (tefsîr Mâide 10, V, 194) ve Müslim (eşribe 5, s. 1571), İbn Uleyye an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile;

Mu'temir b. Süleymân an ebîhî an Enes asl-ı senedi ile ise Buhârî (eşribe 3/2, VI, 240), Müslim (eşribe no. 6, s. 1571) ve Nesâî (eşribe 2/1, VIII, 287) ile;

Müslim (eşribe no. 7, s. 1571-2) ve Nesâî (eşribe 2/2, VIII, 287), Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5626-Bu hadisi Müslim (müsâkât no. 67, s. 1205), el-Kavârîrî an Abdila'lâ b. Abdila'lâ an Saîd el-Cüreycî an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

5628-Bu hadisi Ahmed (II, 351), Süreyc b. en-Nu'mân an Ebî Ma'şer an Ebî Vehb mevlâ Ebî Hureyre an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

5629-Bu hadisi Buhârî (b‍y‍' 28/1, III, 12; şirb 13/3, III, 80; fardu'l-humus 1, IV, 41-2; libâs 7, VII, 36), Müslim (eşribe no. 2,s. 1569) ve Ebû Dâvud (no. 2986), ez-Zührî an Alî b. el-Hüseyn b. Alî an ebîhî an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5630-Bu hadisi Nesâî (eşribe 52, VIII, 328), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Süfyân b. Dînâr an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

5631-Bu hadisi İbn Mâce (no. 3372), el-Abbâs b. Osmân ani'l-Velîd b. Müslim an Münîr b. ez-Zübeyr an Ubâde bin Nüseyy an Habbâb senedi ile tahrîc etti.

Münîr sebebiyle isnâdı sahîhtir.

5632-Bu hadisi Nesâî (eşribe 48/13, VIII, 322), Şu'be an Seleme b. Kuheyl an Ebî'l-Hakem an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

5633-Bu hadisi Nesâî (eşribe 48/15, VIII, 322), Ebû Bekr b. Alî ani'l-Kavârîrî an Hammâd an Eyyûb an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5634-Bu hadisi Nesâî (eşribe 58/5, VIII, 336), İshâk b. İbr. an Cerîr an İbn Şebreme an Talha senedi ile tahrîc etti.

5635-Bu hadisi Nesâî (eşribe 58/2, VIII, 335), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Süfyân an Seleme b. Kuheyl an Zerr b. Abdillah an Sa'd b. Abdirrahman b. Ebzâ an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

5636-Bu hadisi Nesâî (eşribe 48/18, VIII, 323), Ziyâd b. Eyyûb an Hüşeym ani'l-Avvâm an Abdilmelik b. Nafi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

5637-Bu hadisi Müslim (hacc no. 347, s. 953), Muh. b. el-Minhâl an Yezîd b. Zürey' an Humeyd et-Tavîl an Bekr b. Abdillah senedi ile tahrîc etti.

5638-Bu hadisi Buhârî (hacc 75/2, II, 167), İshâk an Hâlid an Hâlid el-Hazzâ an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5639-Bu mevkûfu Nesâî (eşribe 48, VIII, 326), Zekeriyyâ b. Yahyâ an Abdila'lâ an Süfyân an Yahyâ b. Saîd an Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti.

5640-5641-Bu hadisi Müslim (eşribe no. 85, s. 1590), Ebû Dâvud (no. 3711) ve Tirmizî (no. 1871), Abdülvehhâb es-Sekafî an Yûnus b. Ubeyd ani'l-Hasan an ümmihî an Âişe asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 3712), Müsedded ani'l-Mu'temir an Şebîb b. Abdilmelik an Mukâtil b. Hayyân an Amre an Âişe senedi ile (ilk lafız buraya aittir) tahrîc ettiler.

5642-Bu hadisi Tayâlisî (no. 2714-5), Ahmed (I, 232, 240, 355), Müslim (eşribe no. 79-83, s. 1589), Ebû Dâvud (no. 3713), Nesâî (eşribe 56, VIII, 333), İbn Mâce (no. 3399), Taberânî (no. 12623-31), İbn Hibbân (no. 5360-2) ve Beyhakî (VIII, 300), Yahyâ b. Ubeyd el-Behrânî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5643-Bu hadisi Buhârî (eşribe 11/2, VI, 245), Müslim (eşribe no. 16-18, s. 1574), Ebû Dâvud (no. 3703), Tirmizî (no. 1876), Nesâî (eşribe 8, VIII, 290) ve İbn Mâce (no. 3395), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5644-Bu hadisi Mâlik (eşribe no. 8, s. 844), ani's-sika an Bükeyr b. Abdillah b. el-Eşacc an Abdirrahman b. el-Hubâb an Ebî Katâde senedi ile;

Buhârî (eşribe 11/3, VI, 245), Müslim (eşribe no. 26, s. 1576), Ebû Dâvud (no. 3704) ve Nesâî (eşribe 6/1, VIII, 289), Yahyâ b. e. Kesîr an Abdillah b. e. Katâde an ebîhî asl-ı senedi ile;

Müslim (eşribe no. 25, s. 1575-6) ve Nesâî (eşribe 6/2, VIII, 289-90), Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5645-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3706), Müsedded an Yahyâ an Sâbit b. Ammâre an Rayta an Kebşe binti e. Meryem an Ümmi Seleme senedi ile tahrîc etti.

5646-Bu hadisi Nesâî (eşribe 13, VIII, 291-2), Süveyd b. Nasr an Abdillah b. el-Mübârek an Verkâ b. İyâs ani'l-Muhtâr b. Fülfül an Enes senedi ile tahrîc etti.

5647-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3707), Müsedded an Abdillah b. Dâvud an Mis'ar an Mûsâ b. Abdillah ani'mreetin min benî Esed an Âişe senedi ile tahrîc etti.

5648-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3708), Ziyâd b. Yahyâ el-Hassânî an Bekr an Attâb b. Abdilazîz an Safiyye binti Atiyye an Âişe senedi ile tahrîc etti.

5649-Bu hadis-i mevkûfu Mâlik (eşribe no. 14, s. 847), an Dâvud b. el-Husayn an Vâkıd b. Amr b. Sa'd b. Muâz an Mahmûd b. Lebîd senedi ile tahrîc etti.

5650-Bu hadisi Nesâî (eşribe 53/2, VIII, 329), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Süleymân et-Teymî an Ebî Miclez an Âmir b. Abdillah an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5651-Bu mevkûfu Nesâî (eşribe 53/4, VIII, 329), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Alî senedi ile tahrîc etti.

5652-Bu mevkûfu Nesâî (eşribe 53, VIII, 330), İshâk b. İbr. an Vekî' an Sa'd b. Evs an Enes b. Sîrîn an Enes senedi ile tahrîc etti.

5653-Bu mevkûf hadisi Nesâî (eşribe 54/1, VIII, 331), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Ebî Ya'f‍r es-Sülemî an Ebî Sâbit es-Sa'lebî an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5654-Bu hadisi Müslim (eşribe no. 11, s. 1573) ve Tirmizî (no. 1294), es-Sevrî ani's-Süddî an Yahyâ b. Abbâd an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5655-Bu hadisi Ahmed (II, 132-3), el-Hakem b. Nâfi' an Ebî Bekr b. e. Meryem an Damre b. Habîb an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. Ebû Bekr, âhir-i ömründe ihtilâta uğramıştır.

Heysemî'ye göre hadisin başka bir tariki daha vardır ki, isnâdında yer alan Ebû Tu'me, ihtilâflı bir râvidir (Mecma‘ V, 45).

5656-Bu hadisi Nesâî (eşribe 41/2, VIII, 312), Muh. b. Hafs an İbn Muhayrîz an raculin senedi ile tahrîc etti.

5657-Bu hadisi Ahmed (IV, 399), Ebû Ya'lâ (Şehit Ali 338b), İbn Hibbân (no. 5322, 6104) ve el-Hâkim (IV, 146), Ebû Harîz Abdullah b. el-Hüseyn an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5658-Râvilerinden Şuayb b. Beyân, Zehebî'ye göre "sadûktur", ancak onu Cûzecânî ve Ukaylî zayıf addetmişlerdir. Heysemî'ye göre diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 76).

5659-Bu hadisi Tirmizî (no. 1895), İbn e. Ömer an Süfyân b. Uyeyne an Ma'mer ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti ve sahîh olanın Zührî'nin mürseli olarak gelen rivayet olduğunu söyledi.



Konu Başlığı: Ynt: Şaraplar ve şıralar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Temmuz 2019, 15:37:58
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Şaraplar ve şıralar
Gönderen: Ceren üzerinde 01 Temmuz 2019, 17:04:39
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...