๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:31:04



Konu Başlığı: Peygamber s.a.v. in hastalığı kefenlenmesi defnedilmesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:31:04
PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN HASTALIĞI, YIKANIŞI, KEFENLENMESI VE DEFNEDİLMESİ


2410-el-Abbâs radiyallahu anh'dan: Rüyamda yeryüzünün Şeddâd'ın inmesiyle göğe doğru çıktığını gördüm.
Bunu Allah Resulüne sallallahu aleyhi ve sellem anlatınca şöyle yorumladı: "Bu, karde şinin oğlunun vefatına (yani bizzat Peygamber'in ölümüne) işarettir."
[Bezzâr ve el-Mu'cemu'l-Kebîr]

2411-Âişe radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, öldüğü o (son) hastalığında buyurdu ki: "Ey Âişel Hâla Hayber'de yediğim o yemeğin açı şım ağzımda hissediyorum, işte şimdi zehir lenmeden doğan o acının tamamen dineceği andır." [Buhârî]
2412-Aişe radiyallahu anhâ'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Bakî mezarlığından gömdükleri bir cena zeden bana döndü.
Beni rahatsız buldu. Çünkü başım ağrı yor, "vay başım, vay başım!" diye bağıriyordum.
Şöyle buyurdu: "Ey Âişe, asil ben 'vay başım' demeliyim. Benden önce ölürsen ne zararın olur ki, seni yıkarım, kefenlerim, na mazını kılıp defnederim."
Dedim ki: "Şimdi seninle beraberim, sen öyle yaparsan, sonra benim evime döner, orada hanımlarından biriyle gerdeğe girer sin." Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem tebessüm etti. Aynı tebessümü öldüğünde de mübarek yüzünde görüldü.

[Dârimî. İlerde hilâfet bahsinde Buhârî'den naklen gelecektir.]
2413-Âişe radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hastalığı ağırlaşıp sancısı artınca, hanımların dan benim evimde bakılması için izin istedi. İzin verdiler. İki ayağım yerde sürüyerek Ab-bâs ile bir başka adamın iki kolu arasında çık tı. İbn Abbâs dedi ki: "Öbürü Alî idi." Evime girdiğinde rahatsızlığı daha da arttı. "Üzerime ağzı açılmamış yedi kırbadan su dökün, belki insanlara çıkıp vasiyette bulunurum" buyur du. Onu, Hafsa'mn leğenine oturttuk, o kırba lardan üzerine su dökmeye başladık. Sonra eliyle (tamam kesin) diye işaret etti.
Sonra cemaate çıkıp namaz kıldırdı ve on lara hitap etti. [Buhârî ve Müslim]
2414-Bir başka rivayetinde şu ifade yer almıştır:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hastalığı Meymûne'nin evinde başladı, Âişe'nin evine gitmesi için hanımlarından izin istedi."
2415-Âişe radiyallahu anhâ'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ağırlaştı ve sordu:
"Cemaat namaz kıldı mı?"
"Hayır! Ey Allah Resulü, seni bekliyor lar" dedik.
"Öyleyse leğene su koyun!" buyurdu. Hemen koyduk; yıkandı, sonra kalkmaya çalıştı, fakat düşüp kendinden geçti. Ayılm-ca sordu:
"Cemaat namaz kıldı mı?" "Hayır, seni bekliyorlar" dedik. "Leğene su koyun da yıkanayım" dedi. Dediği gibi koyduk, yıkandı; gitmeye kalkı şınca tekrar kendinden geçti. Ayıhnca tekrar: "Cemaat namaz kıldı mı?" diye sordu. "Hayır, seni bekliyorlar" dedik. İnsan lar son yatsı namazı için mescitte Allah Re sulü sallallahu aleyhi ve sellem'i bekliyor lardı.
Dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Bekir'e, cemaate namaz kıl dırması için haber gönderdi. Elçi gelip ona şöyle dedi: "Allah Resulü, cemaate namaz kıldırman için sana emir veriyor."
Ebû Bekir yumuşak huylu, ince kalpli bir kişi idi. Onun için Ömer'e:
"Ey Ömer! Haydi namazı sen kıldır!" dedi. Ömer kabul etmedi ve şöyle dedi:
"Sen buna benden daha lâyık, hak sahibi sin." Bunun üzerine o günlerde cemaate na mazı Ebû Bekir kıldırdı.
Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem kendinde biraz hafiflik ve iyileşme hissedince biri Abbâs olan iki adamın kolları arasında, öğle namazı kıldırmak için çıktı. Ebû Bekir namaz kıldırıyordu. Ebû Bekr onu görünce geri çekilmek istedi; Allah Resulü geri çekilmemesi için ona işaret buyurdu. Kendisini getiren o iki kişiye: "Beni onun ya-nıbaşına oturtun!" dedi. Ebû Bekir kılarken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e uyu yordu, cemaat ise Ebû Bekir'in kıldınşına uyarak kılıyordu. Peygamber sallallahu aley hi ve sellem ise oturuyordu.
2416-Bir başka rivayetinde: (Âişe) dedi
ki: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (hastalığı sırasında) iki de bir soruyordu: «Yarın nerede olacağım, yarın nerede ola cağım?» Bu sözüyle benim nöbetimi(n ne zaman geleceğini) kastediyordu. Bunun üzerine hanımları nerede kalmak istiyorsa orada olması için O'na izin verdiler. Sıram olduğu günden vefat edinceye kadar evim de kaldı. (Mübarek) başı boğazımla ciğe rim arasında (göğsüme yaslanmış vaziyet te) idi, tükürüğü tükürüğüme karıştı. İşte tam o anda Allah ruhunu aldı.
(Kardeşim) Abdurrahman b. Ebî Bekir içeriye girdi, elindeki misvakla durmadan dişlerini fırçalıyordu. Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem onu gördü. Dedim ki: "Ey Abdurrahman, şu misvağmı bana ver!" Verdi, dişlerimle kemirerek iyice yonttum, sonra ağzımda yumuşattım ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e verdim, göğsü me dayanmış bir halde o misvakla ağzını bir güzel misvakladı.
2417-Başka bir rivayetinde: O günkü kadar gü zel misvakladığını hiç görmedim. Sonra eli ya da parmağı boşalıp düştü; sonra üç kere: "Fi'r-Refî-ki'l-A'la!" dedi ve ruhunu teslim etti.
2418-Başka bir rivayetinde: Elini suya sokup aldığı suyu yüzüne sürüyor bir yandan da: "Lâ ila he illallah. Gerçekten ölümün sarhoşluğu (sekerât-ı mevt) vardır" diyordu.
2419-Başka bir rivayetinde: Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem sağlığında iken şöyle derdi: "Hiçbir peygamberin ruhu cennetteki du rağını görmedikçe alınmaz, sonra (durağına git mek) onun arzusuna bırakılır ya da seçme konu sunda serbest kılınır." Şiddetli hastalanıp ruhu teslime hazırlanınca, başı dizimdeydi, kendinden geçti, sonra birden gözü evin tavanına doğru açıl dı ve sonra: "Allahümme fî' r-Refîki' l-A' lâ (Alla-hım, Refîk-i A' lâ'da olmayı arzuluyorum)!" dedi. (İçimden) Dedim ki: Şu halde bizi artık tercih et miyor. O'nun bu temennisinin, sıhhatli zamanın da vaktiyle bize söylediği bir haberin tezahürü olduğunu anladım.
2420-Başka bir rivayetinde: Boğazı kısılıp, sesi değişti ve "Allah'ın kendilerine nimetler verdiği (peygamberler, sıddıklar ve iyi kimse lerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştır lar)" (Nisa, 4/69) âyetini okuduğunu işittim.
2421-Başka bir rivayetinde: Şöyle dua ediyordu: "Allalnm! Beni bağışla, beni esirge ve beni Refîk-i A'lâ'ya katıver!"
2422-Rivayetlerin birisi de, Taberânî'nin el-Mu' cemu' l-Evsafm&d zayıf hır senedle nak lettiği şu rivayettir: O şöyle buyurdu: "Allah'a hamd olsun ki, hiçbir peygamber, ümmetinden biri kendisine imam oluncaya dek ölmez."

2423-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ölüm döşeğindeyken birtakım insanlar O'nun evinde bulunmaktaydılar. İçlerinde Ömer de vardı. Şöyle buyurdu: "Gelin size bir şey (vasiyet) yazdırayım da bundan son ra katiyyen sapmazsınız." Ömer atıldı ve şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sancısı şiddetlendi. Yanınızda Kur'ân vardır, size Allah'ın Kitâb'ı yeter." Ondan sonra evde bulunanlar ihtilâfa düştü ler, kimi getirin yazdırsın, derken, bazıları da Ömer'in görüşünü paylaştılar. Aralarındaki söz düellosu çoğalıp sesler karışıp ihtilâf bü yüyünce, şöyle buyurdu:
"Haydi yanımdan uzaklasın!"
Ondan sonra îbn Abbâs şöyle derdi: Ara larındaki ihtilâf ve gürültülerle, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in o yazıyı yazdır masına engel olmak, bundan daha büyük bir musibettir."
2424-Diğer rivayet: "İbn Abbâs dedi ki: "Ah o Perşembe günü, ne acı Perşembe gü nü!" Sonra gözünden akan yaşlar taşa damlayincaya kadar ağladı.
Dedim ki: "Ey İbn Abbâs, Perşembe günü nedir?" Şu açıklamayı yaptı:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ağır laşmış, sancısı artmıştı. O esnada buyurdu ki: «Bir koyun küreği getirin de, benden sonra sap mamanızı sağlayacak bir yazı yazdırayım.»'Ara-larında çekişmeye, tartışmaya başladılar. Oysa bir peygamberin huzurunda tartışmak yakışık almaz. Bazı kim.seler: «Peygamber'in durumu nedir, .sayıkladı mı? Kendi.sinden bu yazıyı yaz dırmak isteğini iyice sorup anlayın» dediler. Bu nu üzerine söylediği yazı malzemesi isteğini iyi ce tesbit etmek için o sözünü tekrar ettirmeye giriştiler. Buna karşılık Allah Resulü: «Bu-akuı beni, bırakın beni! içinde bulunduğum durum, beni çağırdığımı (yazı yazdırma gibi) durum dan daha hayırlıdır» .
Sonra onlara üç .şey vasiyyet etti: «Müşrikleri Arap yarımadasından çıkartın, benim hediyeler vererek kabul ettiğim delege ve he yetlere sizler de izin verip hediyelerle ikram etmek suretiyle saygı gösterin»."
(İbn Abbâ.s) dedi ki: "Üçüncüsünü unut tum." IBuhârî ve Mü.slim)
2425-Enes radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hastalığı ağırlaşınca .sancı ve sıkıntısı daha da arttı. Fâtıma: "Vah babacığım! Ne ızdırap çe kiyor!" diye ağlayınca, cna şöyle buyurdu: "Artık son, bugünden sonra baban hiçbir sı kıntı ve acı görmeyecektir, merak etme!" Ölünce, bu defa Fâtıma şöyle feryat etti:
"Babacığım, kendini çağıran Rabbine ica bet etti. Babacığımın son durağı Cennetü'l-Firdevs oldu. Babacığım! Cibril'e bu acıyı (.senin vefatını) biz duyurduk."
Defnedilince Enes'e hitaben şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve .sellem'i toprağa gömüp üzerine toprak atmaya gönlü nüz nasıl razı oldu?" [Buhârî ve İbn Mâce]
2426-Enes radiyallahu anh'dan: Abbâs, Ensâr'dan bir topluluğa uğradı. Onlar, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in artan ızdırabı için ağlıyorlardı; sordu: "Neden ağlıyorsunuz?"
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve .sel lem'in bizimle beraberliklerini hatırladık da" dediler. Bunun üzerine Abbâs, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdi, durumu O'na bildirdi. Siyah bir örtüye bürün dü ya da başına bir kumaş kenarı geçirdi, minbere çıktı —ki ondan sonra bir daha ora ya hiç çıkmadı—Allah'a hamd ü senada bu lundu. Sonra şöyle buyurdu: "Sizlere Ensâr'ı (onlara iyi davranmanızı) vasiyet ederim. Çünkü onlar benim cemaatim, sırdaşlarım ve
emînlerimdir. Bana karşı üzerlerine düşeni hakkiyle ifâ ettiler. Şimdi bizim onlara karşı yapacak olduğumuz hüsn ü muamele hakları kalmıştır. O halde Ensâr'dan iyilik edenlerin iyiliklerini kabul edin, kötülük edenlerinin de kusurlarına bakmayın ve bağışlayın." IBuhârîj
2427-Ca'fer b. Muhammed b. Alî radiyal lahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Pazartesi günü vefat etti; Salı gününün .sonuna kadar yıkanmadı. Saîd b. Hayseme'ye ait olan kuyunun suyundan yıkandı. Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve .sellem, o kuyudan su içerdi. Avret yerini yıkama işini Alî üstlendi. (Yıka nırken) Alî'nin gömleği üzerinde idi. Alî, onu Üsâme ile birlikte yıkadı.
Kimine göre, Ensâr'dan bir adam suyunu döktü. el-Fadl da yıkamada bulundu. Alî, altı nı yıkarken o, kucağına aldı. Fadl artık yorul muş olacak ki: "Beni rahatlat, beni rahatlat, takatim kalmadı, üzerime inen bir şey görü yorum" diyordu. Üç elbise içinde kefenlendi;
İkisi Saharî, biri de bürde hırkası idi. İnsanlar namazını imamsız. kıldılar. Bir grup geldi na mazını kılıp çıktı; onları başka bir grup takip etti. O yerinde duruyordu. Onlar namazı biti rince Ömer seslendi: "Artık cenazeyi ehline (ailesine) bırakın." Âişe şöyle derdi:
"Şimdiki aklım olsaydı O'nu, hanımları nın yıkamasını temin ederdim." iRezîn]
2428-Ebû Dâvud, Şa'bî'den bu hadisin bir kısmım rivayet etti. Ancak orada şu iba re yer almıştır: "Onu kabre Alî, Fadl ve Üsâ-me indirdi. Abdurrahman b. Avf da yanların daydı."
2429-Alî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ölürsem beni kuyum olan, Gars kuyu sundan çekilmiş yedi kırba suyla yıkayınız."
[İbni Mâce]
2430-Âişe radiyallahu anhâ'dan:
Onlar, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'i yıkamak istediklerinde şöyle dediler:
"Ölülerimizi soyduğumuz gibi onu da soyup elbisesini çıkaralım mı, yoksa elbisesi üs tündeyken mi yıkayalım, bilemiyoruz." Onlar böyle tartışırlarken, Allah onlara bir uyku ver di, hepsinin çenesi göğsüne düştü. Evin bir kenarından tanımadıkları biri onlara hitap ederek şöyle seslendi: "O'nu üzerindeki elbi sesiyle yıkayın!" Bunun üzerine üzerinde gömleği bulunduğu halde yıkadılar. Gömleğin üzerine suyu döküp elleriyle ovaladılar.
2431-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, üç parçalı Necrân (dokuması) elbise içinde kefenlendi: İki elbise (parçalı bir hülle), bir de öldüğü zaman üstünde bulunan gömleği." [İki rivayet de Ebû Drıvud'a aittir]
2432-Âişe radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Abdullah b. Ebî Bekr'e ait olan Yemen malı bir elbisenin içine kondu. Sonra bu giysi, on dan çıkarıldı ve nihayet Sahûliyye denilen üç parça beyaz Yemen bezi içinde kefenlendi. Bu kefen parçalarının içinde ne gömlek, ne de başlık vardı. Sonra Abdullah elbiseyi kaldırıp: "O halde bunun içinde ben kefenlenirim" de di. Daha sonra ise "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onun içinde kefenlenmedi ki ben kefenleneyim" diyerek onu sadaka olarak verdi. [AlU hadis imaını.l
2433-Diğer rivayette: "Eğer Allah razı ol saydı. Peygamber'!, onun içinde kefenlenirdi. (Bu nedenle Abdullah) onu sattı ve parasını sadaka olarak verdi."
2434-Diğer rivayette: "Peygamber sallal lahu aleyhi ve sellem, öldüğü zaman (bütün bedeni) hibere (denilen) (Yemen malı) bir bürdeye (hırkaya) sarıldı."
2435-Diğer rivayet: Âişe'ye iki elbise ve bir Yemen malı hırkadan söz eltiler. Bunun üzerine şöyle dedi: "Ona bürde (hırka) getiril di, fakat geri çevirdiler ve onda kefenlemedi ler."
2436-Âişe ve İbn Abbâs radiyallahu anh'-dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, vefat edip yıkandığı zaman defni hususunda ihtilâf ettiler. Ebû Bekr dedi ki: "Allah Resu lü sallallahu aleyhi ve sellem'in dediğini he nüz unutmuş değilim. Şöyle buyurmuştu: «Allah, bir peygamberin ruhunu aldığı za man, sevdiği yere defnedilmesini ister. Bu ne denle onu yatağının olduğu yere defnedin!»" [Tirmizîl
2437-Mâlik de benzerini rivayet etmiştir; ancak onda şöyle geçer:
İnsanlardan bir kısmı: "Minberin altına gömülsün" derken; diğer bir kısmı da Bakî'ye defnedilmesini söylediler.
2438-Urve radiyallahu anh'dan: Medine'de iki kişi vardı; biri kazdığı me zarlara lahid yapar, ötekisi ise lahid yapmaz dı. Dediler ki: "Hangisi önce gelirse, işi ona veririz." Lahid yapan çıkageldi ve işi ona ver diler. [Mâlik]
2439-Sa'd radiyallahu anh'dan: Ölüm döşeğindeyken dedi ki: "Bana bir lahid yapın. Üzerime de kerpiç koyun; tıpkı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e ya pıldığı gibi." [Müslim ve Nesâî.]
2440-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrinde, altına kırmızı bir kadife serildi." [Tirmizî ve Nesâî.]
2441-Muhammed b. Alî b. el-Hüseyin ra diyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrine lahid yapan Ebû Talha'dır. Kabrine kadife seren ise Allah Resulü sallallahu aley hi ve sellem'in azatlısı Şakrân'dır." [Tirmizî]
2442-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrini yapmak istedikleri zaman, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'ın peşinden haber gönderdiler. O, Mekkelilerin kazdığı gibi mezar kazardı.
Aynı zamanda Medinelilerin kabirlerini kazan Ebû Talha'ya haber gönderdiler. O, la hid yapardı. Hülâsa ikisine de haber saldılar ve: "Allahım! Peygamberin için bunlardan hangisi hayırlı ise onu seç!" diye dua ettiler. Derken, Ebû Talha çıkageldi. Ebû Ubeyde yerinde bulunamadı. Bunun üzerine Ebû Tal ha, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem için bir lahid yaptı. Salı günü bütün hazırlık lar bitince, na'şı evindeki divana kondu. Son ra insanlar bölük bölük yanına girip namazı nı kıldılar.
Sonra kadınlar içeriye sokuldu; onlar da namazını kıldılar, sonra çocuklar içeriye alın dı. Cemaate kimse imamlık yapmadı.
Müslümanlar, onun nerede gömüleceği hususunda ihtilâf ettiler, kimileri: "Mescidin de defnedilsin" dediler; kimileri ise: "Ashabı nın gömüldüğü yere (Bakî'ye) gömülsün" de diler. Ebû Bekr ise şunu söyledi: "Allah Resu lü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyur duğunu duydum: «Bir peygamber nerede ölürse oraya gömülür»" Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerinde öldüğü yatağını kaldırdılar, altını kazıp kabir yaptılar ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Çarşamba gecesinin yarısında oraya defnedildi. Kabrine, Alî, Fadl b. Abbâs, kar deşi Kuşem ve (Peygamber'in) azatlısı Şak-rân indiler. (Şakrân) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in giydiği bir hırkayı alıp onunla beraber kabre gömdü ve şöyle dedi: "Vallahi onu senden sonra kimse giyemez." [İbn Mâce, leyyin bir senedle.]
2443-el-Kâsım b. Muhammed radiyallahu anh'dan:
Âişe radiyallahu anhâ'nın yanına girip de dim ki: "Anneciğim! Bana örtülerini aç da, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in kabri ile iki sahabisinin kabirlerini göreyim." Üç kabri de benim için açıp gösterdi. (Yer se viyesinden) ne yüksekti, ne de alçaktı. Kırmızı kumlarla etrafı ve üstü çevrilmişti.
[Ebû Dâvud]
2444-Rezîn şunu ilave etti: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, önde, kıbleye kar şı yatıyordu. Ebû Bekr onun arkasında, başı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in iki omuzu yanında; ayaklan ise aşağıya doğru uzanmış, sarkmış bir halde. Ebû Bekr'in arka sında ise Ömer. Evet bu tertip üzere yatıyor lardı."
2445-İbn Abbas radiyallahu auh'dan: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel lem'in kabrini yer seviyesinden biraz yüksel tilmiş olarak görmüş." [Buhârî]
2446-Urve radiyallahu anh'dan: Velîd'in zamanında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sahanlığının -duvarı yıkı lınca, tekrar yapmaya koyulduklarında onlara bir ayak göründü. Korktular onun ResûluUah sallallahu aleyhi ve sellem'in ayağı olduğunu zannettiler. Bunu bilen kimseyi bulamadılar. Sonunda Urve onlara dedi ki:
"Vallahi bu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in ayağı değildir; bu, Ömer'in aya ğıdır." [Rezîn]
2447-Saîd b. Abdilazîz radiyallahu anh' dan:
Harre vak'asında, tam üç gün Allah Resu lünün sallallahu aleyhi ve sellem mescidinde (namaza) izin verilmedi ve kamet getirilmedi. Saîd b. el-Müseyyeb ise oradan hiç ayrılmadı. Namaz vaktini ancak Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrinden duyduğu mırıl tı ile bilebilmiştir."
2448-Kâ'b radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Her gün meleklerden yetmiş bin tanesi Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrine inip ziyaret eder. kanatlarını Peygam ber sallallahu aleyhi ve sellenı için istiğfar ederek çırparlar. Akşam olunca yukarıya çı kar, onların yerine, bir o kadar başka melekler inip yerlerini alırlar ve tıpkı diğerlerinin yap tıklarını yaparlar.
Kabri açıldığı zaman yetmiş bin meleğin arasında kalkacak ve onlar başına üşüşecek-lerdir." |İki rivayet Dârimî'ye aittir.l
2449-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah'ın, ümmetimden bana selâm geti ren gezici melekleri vardır." (Yine) Allah Re sulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuştur: "Hayatım sizin için hayırlıdır: siz ona komı-şıırsıımız. o da size konulup anlatır ÖUimiim de sizin için hayııiutır. Çünkü amelleriniz ha na sunulur: amellerinizi hayırlı görürsem. Al lah'a hamd ederim. Amellerinizden kötü gördüklerim hususunda da bağıtlanmamak için Allah'tan mağfiret dilerim." IBezzûrl
2450-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Sevgilimiz. Peygaıuberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize kendi ölüm haberini, ölmeden önce altı şeyle verdi: Bizi Âişe'nin evinde topladı, bizlere şöyle bir baktı, gözleri yaşardı ve şöyle buyurdu: "Merhaba size! Al lah sizi yalatsın ve korusun. Sizi İKVındırıp yardım etsin. Allah sizin derecenizi yütseltsin, Allah size hidayet etsin, Allah sizi ıtzıklandır-sın. Sizi başarıya erdirsin, Allah sizi selâmete erdirsin. Size Allah korkusunu tavsiye ediyo rum. Allah da size onu tavsiye etmiştir. Onu size emanet etmiştir Şüphesiz ben apaçık bir
uyarıcıyım. Allah'a karşı, kulları ve beldeleri hususunda baş kaldırmayın. Çünkü Allah hem size, hem hana hitaben şöyle buyui'du: «Bu âhiret yurdunu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu i.stemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanarındır» (Kasas, 28/83) Ve yine şöyle buyurmuş tur: «Cehennemde böbürlenenler için yer yok mudur':'»" (Zümer, 39/60)

Sonra şöyle buyurdu: "Ecel yaklaştı, böy lece Allah'a. Sidre-i müntehâ'ya, Cennetii'l-Me'vâ'ya. Ke's-i Evfâ'ya, Refik-i A'lâ'ya gi diş de yaklaştı." -Sanırım râvi şöyle dedi:-Dedikki:
"Ey Allah Resulü! Öyleyse seni kim yıka yacak?"
"Ehl-i beytimin erkekleri yakınlık derece lerine göre yıkasınlar."
"Peki seni ne içinde kefenleyelim?" "isterseniz şu giydiğim elbise, isterseniz Yemen işi ya da Mısır işi beyaz bir elbise için de kefenlersiniz."
"Peki namazını içimizden kim kıldırsın? (Bunu söylerken) ağladık, O da ağladı. Ve buyurdu ki:
"Yavaş olun! Allah sizi bağışlasın, Pey gamberinizden yana sizleri hayır ile mükâfat landırsın. Beni yıkayıp bu kabrimde, hu evim deki bu döşeğime koyduğunuz zaman, biraz yanımdan çıkıp, uzaklasın. Çünkü benim ilk namazımı kılacak olan dostum ve yanımdan ayrılmayan Cibril'dir Sonra Mîkâîl, .sonra İs rafil, sonra da ordularıyla Ölüm Meleği. Son ra tüm melekler. Sonra yanıma dalga dalga girip namazımı kılın ve bana .selâm verin.
Matemci tutup da ağlatarak beni rahatsız et meyin. Haykıran, çığlık atan kadınları da uzaklaştırın. Önce namazımı Elıl-i beytimin erkekleri kılsın. Sonra siz kılın. Ruhlarınıza benden selâm okuyun, kardeşlerimden bura da bulunmayanlara da .selamımı söyleyin. Si zinle beraber dininize girenlere de selâmımı söyleyin. Sizi şahit gösteririm ki, ben de ona ve dinimde bana her uyan kimseye bugünüm den başlayarak Kıyamet gününe kadar selâm ederim." Dedik ki:
"İçimizden seni kabrine kim indirecek?" "Ehli beytimden bazılarıyla, sizi görüp si zin göremediğiniz melekler."
[Bezzâr ve Tabcrânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta]
2451-Aişe radiyallahu anhâ'dan:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, başka bir hastalık sebebiyle değil, zatülcenp hastalığından ölmüştür."
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat ve Ebû Ya'lû]
2452-Enes radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in vefatından sonra Ebû Bekir. Ömer'e buyurdu ki:
"Haydi Ümmü Eymen'e gidelim. Pey gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in onu zi yaret ettiği gibi, biz de onu ziyaret edelim."
Beraberce gidip oraya vardıklarında Üm mü Eymen ağladı. Sordular:
"Neden ağlıyorsun? Allah Resulü için, Al lah katında daha hayırlı şeyler bulunmakta dır."
"Allah katmda Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem için daha hayırlı şeyler oldu ğunu bilmediğim için ağlamıyorum. Ben se madan vahiy kesildiği için ağlıyorum." Bu sözle onları da duygulandırdı ve ağlamaya başladılar. [Müslim.]


2410-Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' Iî, 24).

2411-Buhârî bunu muallak olarak irâd etmiştir (mağâzî 83/1, V, 137). İsnâdı şöyledir: Yûnus b. Yezîd ani'z-Zührî an Urve an Âişe.

2412-Bunu bu lafızla Ahmed (VI, 228), Dârimî (I, 37), İbn Mâce (no. 1465), Dârekutnî (II, 74) ve Beyhakî (III, 396), Muh. b. Seleme an Muh. b. İshâk an Ya'k‍b b. Utbe ani'z-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2413-2414-Lafız Buhârî'ye aittir (tıbb 22, VII, 18). İkinci lafız Müslim'indir.

Bu hadisi Abdürrezzâk (V, 729), Ahmed (VI, 34, 38, 228, 117), Buhârî (vudû' 45, I, 57; ezân 39/2, I, 162; hibe 14, III, 134; tıbb 22, VII, 18; fardu'l-humus 4/1, IV, 45), Müslim (salât no. 91-92, s. 312), İbn Mâce (no. 1618), İbn Hibbân (no. 6554), el-Hâkim (III, 56) ve Beyhakî (I, 31), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah an Âişe senedi ile tahrîc ettiler.

2415-Lafız Buhârî ile Müslim'e aittir. Bu rivayeti İbn Sa'd (II, 218), Ahmed (II, 52, 251, 243), Dârimî (I, 287), Buhârî (ezân 51, I, 168), Müslim (salât no. 90, s. 311), Nesâî (imâmet 40/2, II, 100-101), İbn Huzeyme (no. 257, 1621), İbn Hibbân (no. 2113, 6568) ve Beyhakî (I, 123, III, 80), Mûsâ b. e. Âişe an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2416-Lafız Buhârî'ye aittir (mağâzî 83/19, V, 142).

Bunu Sahîh'inde muhtelif yerlerde tahrîc etmiştir: fadâilu'l-ashâb 30/7, IV, 220; mağâzî (83, V, 142; nikâh 104, VI, 155), an Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile.

2417-Bu rivayeti Buhârî (mağâzî 83/10, V, 138-139), Muh. an Affân an Sahr b. Cüveyriye an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc etmiştir.

2418-Bu hadisi Buhârî (rikâk 42/1, VII, 192), Muh. b. Ubeyd b. Meymûn an İsâ b. Yûnus an Ömer b. Saîd an İbn e. Müleyke an Ebî Amr Zekvân mevlâ Âişe an Âişe senedi ile tahrîc etmiştir.

2419-Bu rivayeti Buhârî (mağâzî 83/9, V, 138), Ebû'l-Yemân an Şuayb ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti.

2420-Bu rivayeti Buhârî (mağâzî 83/7, V, 138), Muh. b. Beşşâr an Gundar an Şu'be an Sa'd an Urve Âişe senedi ile tahrîc etmiştir.

2421-Bu rivayeti Buhârî (mağâzî 83/12, V, 139), Muallâ b. Esed an Abdilazîz b. Muhtâr an Hişâm b. Urve an Abbâd b. Abdillah b. ez-Zübeyr an Âişe senedi ile tahrîc etti.

2422-Heysemî'ye göre râvilerinden Ubeydullah b. Ca'fer b. Necîh el-Medenî zayıftır (Mecma' III, 11).

2423-Bu hadisi Ahmed (I, 324), Abdürrezzâk (no. 9757), Buhârî (ilm 39, I, 36; mağâzî 82/5, V, 137; mardâ 17, VII, 9; i'tisâm 26/2, VIII, 161), Müslim (vasiyyet no. 22, s. 1259) ve İbn Hibbân (no. 6563), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b.  Utbe an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2424-Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 9992, 19371), Ahmed (I, 222), Buhârî (cihâd ve's-siyer (176, IV, 31; cizye 6/2, IV, 65-66; mağâzî 83/4, V, 137), Müslim (vasiyyet 20, s. 1257-8), Ebû Dâvud (no. 3029), Ebû Ya'lâ (no. 2409) ve Beyhakî (Iî, 207), Süleymân el-Ahvel an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2425-Bu hadisi Buhârî (mağâzî 83, V, 144) ve İbn Mâce (no. 1630), Hammâd b. Zeyd an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2426-Bu hadisi Buhârî (menâkibu'l-Ensâr 11/1, IV, 226), Nesâî (fadâilu's-sahabe no. 241) ve Beyhakî (VI, 371), Şu'be an Hişâm b. Zeyd an Enes b. Mâlik asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2427-Bu hadisi Abdürrezzâk, İbn e. Şeybe, Beyhakî ve Şâfiî, Ca'fer b. Muh. an ebîhî rivayetinden tahrîc ettiler. İsnâdı hakkında İbn Hacer: "Ceyyid bir mürseldir" demiştir (Neyl IV, 36).

2428-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3209), Ahmed b. Yûnus an Züheyr an İsmaîl b. e. Hâlid ani'ş-Şa'bî senedi ile tahrîc etmiştir.

2429-Bu hadisi İbn Mâce (no. 1468), Abbâd b. Ya'k‍b ani'l-Hüseyn b. Zeyd b. Alî b. el-Hüseyn b. Alî an İsmaîl b. Abdillah b. Ca'fer an ebîhî an Alî senedi ile tahrîc etmiştir.

Bunun isnâdı hakkında Sindî, şu bilgileri vermektedir: "İsnâdı zayıftır. Zira Abbâd hakkında İbn Hibbân: "Militan Râfizîlerdendi; ayrıca münker rivayetleri de vardır, bu nedenle terkedilmeye müstehaktır". Buhârî'nin şeyhlerindendir; ancak ondan rivayeti makr‍nen gerçekleşmiştir.

2430-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3141) ve İbn Mâce (no. 1464), Muh. b. Seleme an Muh. b. İshâk an Yahyâ b. Abbâd an Abbâd b. Abdillah b. ez-Zübeyr an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2431-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3153) ve İbn Mâce (no. 1471), Abdullah b. İdrîs an Yezîd b. e. Ziyâd ani'l-Hakem an Miksem an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Bu hadis, Yezîd sebebiyle zayıftır. Bu şahsın münker rivayetleri mevcuttur.

2432-2433-Bu hadisi Mâlik (cenâiz 5, s. 223), Buhârî (cenâiz 19, II, 75), Müslim (cenâiz 45-46, s. 649-650), Ebû Dâvud (no. 3151-2), Tirmizî (no. 996), Nesâî (cenâiz 30, IV, 35-36) ve İbn Mâce (no. 1469), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2434-Bu hadisi Ahmed (VI, 89, 153, 269), Buhârî (cenâiz 3, II, 70; mağâzî 83, V, 142; libâs 18/6, VII, 41), Müslim (cenâiz no. 48, s. 651), Nesâî (cenâiz 11/2, IV, 11), Ebû Dâvud (no. 3120), İbn Hibbân (no. 6591) ve Beyhakî (III, 385, 406), ez-Zührî an Ebî Seleme an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2435-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3125), Kuteybe an Hafs an Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc etmiştir.

2436-Bu hadisi Tirmizî (no. 1018), Ebû Kureyb an Ebî Muâviye an Abdirrahman b. e. Bekr an İbn e. Müleyke an Âişe senedi ile tahrîc etti ve "Bu hadis garîbtir; Abdurrahman b. e. Bekr el-Müleykî, ezberinden dolayı zayıf addedilmiştir" dedi.

2437-Mâlik bunu (cenâiz no. 28, s. 231), belâğan, senedsiz olarak irâd etmiştir.

2438-Mâlik (cenâiz 28, s. 231) bu hadisi, an Hişâm b. Urve an ebîhî senedi ile mürsel olarak tahrîc etmiştir.

2439-Bu hadisi Müslim (cenâiz no. 90, s. 665), Nesâî (85/1-2, IV, 80) ve İbn Mâce (no. 1556), Abdullah b. Ca'fer el-Misverî an İsmaîl b. Muh. b. Sa'd an ammihî Âmir b. Sa'd an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2440-Bu hadisi Tirmizî (no. 1048) ve Nesâî (cenâiz 88, IV, 81-82), Şu'be an Ebî Cemre an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiştir.

2441-Bu hadisi Tirmizî (no. 1047), Zeyd b. Ahzem an Osmân b. Ferkad an Ca'fer b. Muh. an ebîhî senedi ile tahrîc ettiler.

2442-Bu hadisi İbn Mâce (no. 1628), Nasr b. Alî an Vehb b. Cerîr an ebîhî an Muh. b. İshâk an Hüseyn b. Abdillah an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

el-Hüseyn, Ahmed b. Hanbel, İbnü'l-Medinî ve Nesâî tarafından metrûk addedilmiş zayıf bir râvidir. Buhârî'ye göre zındıklık ile suçlanmıştır Diğer râvileri güvenilir kimselerdir.

2443-2444-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3220), Rezîn ziyâdesi ile birlikte Ahmed b. Sâlih an İbn e. Füdeyk an Amr b. Osmân b. Hânî ani'l-Kâsım an Âişe senedi ile tahrîc etti.

2445-Bu haberi Buhârî (cenâiz 96/3, II, 106-7), Muh. b. Mukâtil an Abdillah b. el-Mübârek an Ebî Bekre b. Ayyâş an Süfyân et-Temmâr senedi ile tahrîc etmiştir.

2446-Bu haberi Dârimî (I, 44), Mervân b. Muh. an Saîd b. Abdilazîz asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

2448-Bu haberi de Dârimî (I, 44), Abdullah b. Sâlih an Leys an Hâlid b Yezîd an Saîd b. e. Hilâl an Nebîh b. Vehb an Ka'b senedi ile tahrîc etmiştir.

2449-Hadis metninin birinci kısmını Ahmed, Nesâî, İbn Hibbân ve el-Hâkim tahrîc ettiler. Hâkim'in sıhhat hükmünü Zehebî de onaylamıştır. Heysemî ise "Ricâli Sahîh ricâlidir" demiştir. İrâkî'ye göre "seyyâhin" kavli dışındakiler Sahîhayn'da yer almıştır. Metnin ikinci kısmı hakkında Heysemî: "Ricâli Sahîh ricâlidir" demiştir (Feyd II, 479; III, 401). Mecma'u'z-Zevâid'de (Iî, 24) ise: "Bezzâr ricâli, Sahîh ricâlidir" denilmiştir.

2450-Muh. b. İsmâil b. Semure el-Esmerî dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir. Bu zât ise güvenilir bir râvidir (Mecma' Iî, 25).

2451-Râvilerinden Abdullah b. Lehî'a, hakkında menfî sözler ve hükümler sarfedilmiş bir râvidir. Diğer ricâli, güvenilir kimselerdir (Mecma' Iî, 34).

2452-Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe no. 103, s. 1907-8), Züheyr b. Harb an Amr b. Âsım el-Kilâbî an Süleymân b. el-Muğîre an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etmiştir.



Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in hastalığı kefenlenmesi defnedilmesi
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:46:04
Esselamu aleyküm.Rabbim binler kez peygamber efendimize rahmet eylesin.Onun şefaatine kavusan kullardan olalım inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in hastalığı kefenlenmesi defnedilmesi
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:51:46
Ve aleykum selam
Peygamber efendimiz sav in vefati halen bütün Islam Alemi kan ağlıyor ama uzulmemeliyiz ,isyan etmemeliyiz....Onun sav in bıraktıkları emanetlere sahip çıkmalıyız....Rabbim onun sav in emanetlere sahip çıkanlardan etsin inşallah.....


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in hastalığı kefenlenmesi defnedilmesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Haziran 2019, 04:51:06
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in hastalığı kefenlenmesi defnedilmesi
Gönderen: Züleyha üzerinde 27 Haziran 2019, 10:07:29
Alllah razı olsun inşallah selam ve dua ile...