Konu Başlığı: Peygamber s.a.v. in faziletleri Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Ocak 2011, 21:39:50 BU BAHİS İÇİNDE SERPİŞTİRİLENLERİN DIŞINDA PEYGAMBER(S.A.V.)'İN FAZİLETLERİ 8354- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Ashâb, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in çıkmasını beklerken kendi aralarında konuşuyorlardı. Onlara yaklaşınca kulak verdi. Sözlerini dinledi, biri şöyle diyordu: 'Hayret doğrusu! Allah yarattıklarından birisini İbrahim'i dost edindi.' Diğeri şöyle dedi: 'Bu Mûsâ Aleyhisse-lamla konuşması kadar hayret verici değildir.' Bir başkası şöyle dedi: 'Bu, İsa'yı Allah'ın Kelimesi ve Ruhu kılmak kadar hayreti mucip değildir.' Bir ötekisi ise şöyle söyledi: 'Allah Adem'i seçmiştir. Bundan daha üstün bir vasıf mı olur?' Derken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara selam verip: 'Söylediklerinizi duydum ve hayretlerinize de şahit oldum' buyurdu ve şunları ilave etti: 'Evet dediğiniz gibi ibrahim Allah'ın dostudur. Musa Allah'ın kendisiyle konuştuğudur. İsa Allah'ın Kelimesi ve Ruhudur. Ademi de Allah seçmiştir. Bu da doğrudur. Ben ise Allah'ın sevgilisiyim (Habibiyim). Ama bununla övünmüyorum. Kıyamet gününde Hamd sancağını ben taşıyacağım, yine övünme yok. Allah katında ben, evvelkilerin ve sonrakilerin en kıymetl'myim. Yine övünme yok. Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan benim. Bu yetki ilk kez bana verilecektir, ama yine övünme yok. Cennet kapısının halkasını ilk kımıldatacak olan benim. Allah bana cennet kapısını açıp ilk defa beni ve mu minlerin fakirlerini de benimle oraya koyacaktır. Buna rağmen yine övünme yoktur'." |Tirmizî| 8355- Ubeyy radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde ben peygamberlerin lideri ve hatipleri ve şefaat sahipleri olacağım, fakat övünme yok." [İkisi de Tirmizî'ye ait.l 8356- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Bunu beş şey verildi ki benden önce onlar hiç bir kimseye (Peygamber'e) verilmemiştir. Bütün peygamberler sadece ve yalnız kendi kavimlerine gönderildi. Ben ise kırmızı siyah her türlü ırk ve millete gönderildim. Benden önce ganimetler kimseye helâl olmadı, bana ise helâl kılındı. Yeryüzü bana tertemiz ve mescid kılındı. Namaz vakti nerede gelirse kişi orada namaz kılar. Bir aylık mesafedeki düşmanın kalbine korku konmak suretiyle (Allah tarafından) yardım edilmiştir. Bana şefaat etme salâhiyeti verilmiştir." [Buhârî, Müslim ve Nesâî.| 8357- Onlar (Buhârî, Müslim, Nesâî ve Tirmİzî) Ebû Hureyre'den: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ben Cevâmiu' l-kelim (az sözle çok mânâ ifade etme) yeteneğiyle gönderildim. Bir aylık mesafedeki düşmanın kalbine korku verilmekle bana (Allah tarafından) yardım edildi. Ben uyurken yeryüzünün hazinelerinin anahtarları getirilip önüme kondu." Ebû Hureyre dedi kî: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem aramızdan ayrıldı, siz o hazineleri kapışmaktasınız." IBuhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî.] 8358- Ebû Hureyıe radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Her peygambere benzerine insanların iman ettiği mucize verilmiştir. Bana ise ancak Allah'ın bana vahyettiği şey (Kur'ân) -mucize olarak- verilmiştir. Bu sebeple kıyamet gününde kendisine en çok tabiî bulunan kişi olmayı ümit ederim." [Buhârî ile Müslim.] 8359- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Rızkım mızrağımın gölgesi altındadır. Emrime muhalefet edenler ise horlanmak ve cizye vermek durumundadır." IBuhârî bâb başlığında.| 8360- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Benden önceki peygamberlerle ben .yuna benzeriz: Bir adam güzel ve göz kamaştırıcı bir bina yapmıştır. Ancak duvarların bir köşesinde bir kerpiçlik boşluk bırakmıştır, insanlar evin etrafını dolaşıp evi beğenmiş ve şöyle demişlerdir: 'Şu kerpiç de şu açık olan yere konsa çok iyi olur' İşte ben o kerpicim. İşte ben peygamberlerin sonuncusuyum." [Buhârî ile Müslim.| 8361- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde cennet kapısına geleceğim. Hâzin (bekçi melek) 'Sen kimsin?' diyecek. Ben de ona 'Ben Muhammed' im diyeceğim. Ondan sonra o bana: 'Ben sadece sana açmakla, senden önce hiç kimseye açmamakla emrolundum' diyecek." |Müsliml 8362- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Allah'dan benim için vesile isteyin!" Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü vesile nedir?" "O, cennette öyle bir makamdır ki, ona ancak tek bir adam ulaşacaktır. O adamın ben olmasını umarım." [Tirmizî] 8363- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yatsı namazını kıldırdı, sonra tbn Mes'ûd'un elinden tutup çıktı ve onu Mekke'nin taşlığına (Bathâ-İ Mekke'ye) iletti. (Yere dairevî) bir çizgi çizdi. Sonra: 'Sen buradan dışarıya çıkma! Sana birtakım adamlar gelecekler, onlarla sakın konuşma çünkü onlar seninle konuşmazlar." Sonra İstediği yere çekip gitti. Çok geçmeden Sudanlılara benzeyen birtakım adamlar geldiler. Saçları ve vücut yapıları da onlara benziyordu. Ne avret yerlerini, ne de giysilerini göremiyordum, Bana doğru geliyorlar, fakat çizgiyi geçemiyorlardı. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e doğru yürüyüp gittiler. Gecenin sonlarına doğru ben orada otururken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem geldi, çizgiden içeriye girip baldırımı kendine yastık yapıp yattı. Peygam- ber sallallahu aleyhi ve sellem uyuduğu zaman ağzından soludu. O baldırıma yaslanmış uyurken son derece güzel, beyaz elbiselere bürünmüş bir takım adamlar geldiler. Onun yanma vardılar, bir kısmı onun başucunda oturdu, diğer bir kısmı da ayakları ucuna oturdu. Sonra aralarında şöyle mırıldandılar: 'Biz şimdiye kadar bu peygambere verilenin bir başkasına verildiğini hiç görmedik. Bunun gözleri kapalı, ancak kalbi uyanık. Ona bir mesele anlattılar: Bir elendi bir köşk yapmış, sonra sofra kurmuş, insanları ziyafete davet etmiş, kimisi davetine icabet edip yemeğinden yemiş, suyundan içmiş, kimisi de davele icabet etmemiş o da bunun üzerine onları cezalandırmış ya da ona azap etmiştir.' Sonra kalkıp gittiler, tam o anda Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem uyandı ve şöyle buyurdu: 'Bunların dediklerini duydun mu? Kimdir onlar biliyor musun?' 'Allah ve Resulü bilir' dedim; şöyle buyurdu: 'Onlar meleklerdir. Onların anlattıkları meselenin mânâsı nedir?" diye sorunca; yine 'Allah ve elçisi bilir' dedim. Buyurdu ki: 'Onlar Rahman'ı örnek gösterdiler: Cenneti yapmış kullarım ona çağırmış, icabet edeni cennetine koymuş, etmeyeni ise azaplandtrmıştır'." [İkisi de Tirmizî'ye ait] 8364- Buhârî ve Müslim, Câbir radiyalla-hu anh'dan benzerini rivayet ettiler. Onda şöyle geçmekte: "Sen ile ümmetin şuna benzersiniz: Bir kral vardır, arsa edinmiştir, orada bir bina yapmış ve bir sofra kurmuş, bir elçi gönderip halkı yemeğine davet etmiştir. Kimisi elçiye icabet etmiş, kimisi de etmemiştir. İşte Melik (kral) Allah'tır. Avlu (arsa) İslâm'dır. Ev cennettir. Sen Ey Muhammed Allah'ın elçisisin. Kim davetini kabul ederse, İslâm'a girer. Kim de İslâm'a girerse cennete girer. Kim de cennete girerse oradaki yemekleri ve meyveleri yer." 8365- Abdullah bin Hİşâm radiyallahu anh'dan: "Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem ile beraberdik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ömer'in elini tuttu. Ömer ona dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Seni nefsim hariç, her şeyden, herkesten fazla seviyorum.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: 'Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki beni kendi nefsinden daha fazla sevmedikçe (imanın tam) olmaz" buyurdu. Ömer: 'Şu anda artık seni kendi nefsimden bile daha çok seviyorum' deyince, 'İşte şimdi (imânın kâmil) oldu ey Ömer!' buyurdu." | Buhârî. | 8366- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Nefsim kudreti elinde olana yemin ederim ki, size bir gün gelecek ki beni göremİye-ceksiniz. O gün beni aranızda görmek, sizin için ailenizden ve malınızdan daha makbul olacak." Onun bu sözünü ashabı şöyle yorumladılar: "O, kendisini anlatmıştır. Öldüğü zaman, yitirdikleri bereketten dolayı onu o kadar ar-zulayacaklar ki bu, kendileri için aileleri ve mallarından daha ileri olacak; 'Ah o aramızda olsaydı da ne malımız ve ne de ailemiz olmasaydı!' temennisinde bulunacaklar'." [Müslim] 8367- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kendisi için cinlerden -bir rivayette- ve meleklerden (karini) arkadaşı görevlendirilmeyen hiç bir kimse yomkur." Dediler ki: "Sana da mı ey Allah'ın Resulü?" "Bana da, ancak Allah ona karşı bana yardım etti de o müslüman oldu. O, bana artık ancak hayır olanı tavsiye ediyor." itkisi de Müslim'e ait.] 8368- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Peygamberlere iki hasletle üstün kılındım. Birisi: benim şeytanım kâfir idi. Allah ona karsı bana yardım etti de o müslüman oldu." dedi. Diğer hasleti unuttum. [Bezzâr zayıf bir İsnadla. | 8369- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "İçinizden hiçbir kimse yoktur ki hana selâm gönderdiği zaman Allah onu benim ruhuma ulaştırıp da ben onun selâmını almayayım. " | Ebû Dâvud.] 8370- Enes radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye girdiği gün tüm Medine aydınlığa boğuldu. O öldüğü zaman lüm Medine'ye karanlık çöktü. Onu defnedip toprağı henüz ellerimizden silkmemiştik ki (üzüntüden) kendimizi tanıyamaz olduk." [Timıizî.l 8371 - İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anlı' -dan, dedi ki: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 'Rabbim! Şüphesiz onlar, insanların bir çoğunu saptırıp yoldan çıkardılar ... merhamet edicisin' mealindeki âyeti (İbrahim, 36); sonra İsa'nın sözünü ifade eden: 'Onları azap-landınrsan onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, Aziz de sensin Hakîm de sensin' âyetini (Mâide, 113) okudu ve mübarek ellerini kaldırıp şu duada bulundu: 'Allahım! Ümmetimi bağışla, Allahım ümmetimi bağışla!' Ve bunu müteakip ağladı. AllahTeâla buyurdu ki: 'Ey Cibril! Rabbin daha iyi biliyor ama haydi sen Muhammed'e git, ona 'Neden ağlıyorsun?' diye sor.' Hemen Cibril ona gidip neden ağladığını sordu ve daha iyi bildiği halde Allah'a elçisinin ne dediğini bildirdi. Bunun üzerine Cibril'e şu emri verdi: 'Git Muhammed'e namıma şöyle de: 'Biz seni, ümmetin hakkında hoşnut kılacağız, seni asla kederlendirmeyeceğiz." [Müslim] 8372- Ammâr bin Yâsir radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e, "Cahiliyede haram işledin mi?" diye sordular; şöyle buyurdu: "Hayır, iki kere böyle bir durumla karşılaştım. Birisinde gözlerime uyku bastırdı ve uyuya kaldım. Diğerinde ise, gece sohbeti yaptığımız kavmimden olan bir arkadaşın varlığı bana mani oldu." |Taberânî hafi bir senedle.l el-Evsafm. lafzı: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Kadınlarla haram temasta bulundun mu?" diye sordular. 8373- Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Âdem o işlediği günahı işlediği zaman, başını Arş'a doğru kaldırıp şöyle dedi: 'Mu-hammed hakkı için senden beni bağışlamanı dilerim.' Allah ona: 'Muhammed nedir?' diye vahyetü. Şöyle dedi: 'Senin ismin pek yücedir. Beni yarattığın zaman başımı Arş'ına doğru kaldırıp (baktım). Orada 'Lâ ilahe illallah Muhamme-dun Resûlullah'ı yazılmış olarak gördüm. Bundan, senin katında ondan daha büyük ve kıymetli kimsenin olmadığını anladım. Çünkü onun adını kendi adınla birlikte yazmışsın.' Bunun üzerine Allah ona şunu vahyetti: 'Ey Adem! O, zürriyetinden olan peygamberlerin sonuncusudur. Ümmeti de zürriyetinden olan ümmetlerin sonuncusudur. O olmasaydı seni yaratmazdım'." |Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat ves-Sağîr'de hafî bir senedle. | 8374- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Cibril bana gelip dedi ki: 'Senin ve benim Rabbim sana: Senin adını nasıl yücelttim?' diye soruyor. 'Allah daha iyi bilir!' (Ancak) buyurdu ki: 'Ben anıldığım zaman sen de benimle anılıyorsun'. dedi." [Ebu Ya'lâ.] 8354- Bu hadisi Tirmizî (3616), Ali b. Nasr b. Alî an Ubeydillah b. Abdilmecîd an Zem'a b. e. Sâlih an Seleme b. Vehrâm an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi. 8355- Bu hadisi Tirmizî (3613) ve İbn Mâce (4314), Abdullah b. Muh. b. Akîl ani't-Tufeyl b. Ubeyy b. Ka'b en ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İsnâdı hakkında "hasen (sahîh)" hükmü verdi. 8356- Bu hadisi Ahmed (III, 304), Dârimi (I, 322) Buhârî (teyemmüm 1, I, 86; salât 56, I, 113; fardu'l-humus 8, IV, 80), Müslim (mesâcid 2-3, s. 370) ve Nesâî (gusl 26, I, 209-10), Yezîd el-Fakîr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 8357- Bu hadisi Buhârî (cihâd 122, IV, 12; ta'bîr 22, VIII, 76; i'tisâm 1, VIII, 138; istiskâ 26, II, 22; bed'ul-halk 5, IV, 76; enbiyâ 6, IV, 108; mağâzî 29, V, 47), Müslim (mesâcid 5-8, s. 371-2) ve Nesâî 1/3-4, VI, 3-4), Saîd b. el-Müseyyeb, Ebû Seleme, Hemmâm, Ebû Yûnus, Abdurrahman b. Ya'kb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 8358- Bu hadisi Müslim (îmân 239, s. 134) ve Buhârî (i'tisâm 1/2, VIII, 138), Leys b. Sa'd an Saîd b. e. Saîd an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 8359- Bu rivayet muallak olarak Buhârî'nin Sahîh'inde (cihâd 88, III, 230) yer almıştır. Bu hadisi Ahmed (II, 50), Ebû'n-Nadr an Abdirrahman b. Sâbit b. Sevbân an Hassân b. Atiyye an Ebî Münîb el-Cerşî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. 8360- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 18/2, IV, 162-3) ve Müslim (fadâil 20-1, s. 1790), Ebû Sâlih, el-A'rec ve Hemmâm an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 8361- Bu hadisi Müslim (îmân 333, s. 188), Hâşim b. el-Kâsım an Sül. b. el-Muğîre an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti. 8362- Bu hadisi Tirmizî (3612), Bundâr an Ebî Âsım an Süfyân an Leys b. e. Süleym an Ka'b an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdının zayıf olduğunu söyledi. 8363- Bu hadisi Tirmizî (2861), Muh. b. Beşşâr an İbn e. Adî an Ca'fer b. Meymûn an Ebî Temîme el-Hüceymî an Ebî Osmân an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garib" hükmü verdi. 8364- Bu hadisi Tirmizî (2860), Kuteybe an Leys an Hâlid b. Yezîd an Saîd b. e. Hilâl an Câbir senedi ile tahrîc etti ve şu hükmü verdi: "Mürsel bir hadistir; Saîd, Câbir'e yetişememiştir.î 8365- Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-ashâb 6, IV, 202; isti'zân 27/2, VII, 136; eymân 3/5, VII, 218, lafız buraya ait), İbn Vehb an Hayve an Zühre b. Ma'bed an Abdillah b. Hişâm asl-ı senedi ile tahrîc etti. 8366- Bu hadisi Müslim (fadâil 142, s. 1836), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Ma'mer an Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. 8367- Bu hadisi Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 69, s. 2167), Cerîr an Mansûr an Sâlim b. ebî'l-Ca'd an ebîhî an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etti. 8368- Râvilerinden İbr. b. Sırma zayıftır (Mecma‘ VIII, 269). 8369- Bu hadisi Ebû Dâvud (2041), Muh. b. Avf ani'l-Mukrî an Hayve an Humeyd b. Ziyâd an Yezîd b. Abdillah b. Kusayt an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. el-Ezkâr ile Riyâdu's-sâlihîn'de isnâdının sahîh olduğu söylenmiştir. İbn Hacer ise râvilerinin güvenilir kimseler olduğunu belirtmiştir (Feyd V, 467). 8370- Bu hadisi Tirmizî (3618), Bişr b. Hilâl an Ca'fer b. Sül. an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb sahîh" hükmü verdi. 8371- Bu hadisi Müslim (îmân 346, s. 191), Yûnus b. Abdila'lâ an İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bekr b. Sevâde an Abdirrahman b. Cübeyr an İbn Amr senedi ile tahrîc etti. 8372- Heysemî, isnâdında tanımadığı bir râvinin olduğunu söyledi (Mecma‘ VIII, 226). 8373- Heysemî, bu hadisin isnâdında da durumunu bilmediği bir râvinin mevcdiyetine dikkat çekmiştir (Mecma‘ VIII, 253). 8374- Bu hadisi İbn Hibbân ve el-Muhtâre'de Diyâüddîn el-Makdisî tahrîc ettiler. Heysemî isnâdının "hasen" olduğunu söyledi (Feyd I, 98). Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in faziletleri Gönderen: Ceren üzerinde 18 Mart 2018, 15:35:41 Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden onun sünnetine öğütlerine tabi kalan ve onun şefaatine nail olan kullardan olalım inşallah....
Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in faziletleri Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Mart 2018, 15:39:30 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in nur yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in faziletleri Gönderen: Sevgi. üzerinde 19 Mart 2018, 01:29:45 Aleyküm Selam. Rabbim bizleri Peygamber Efendimizin yolundan hakkıyla gidebilmemizi nasip etsin. Amin ecmain
|