๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:05:55



Konu Başlığı: Peygamber s.a.v. in doğumu süt emmesi ve büyümesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:05:55
PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN DOĞUMU, SÜT EMMESİ, GÖĞSÜNÜN YARILIŞI VE BÜYÜMESİ

 

6366-   Kays bin Mahrame radiyallahu anh'dan:

"Ben ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Fil (vak'asının) yılında doğduk.

Osman bin Affân, Kubaş bin Üşeym'e sordu: 'Sen mi daha büyüksün, yoksa Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem mi daha büyüktür?'

Adam şu karşılığı verdi: 'Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem benden daha büyük­tür. Doğumda ise ben ondan daha önceyim! Ben kuşların tersini yeşil ve değişmiş olarak görmüş adamım'." [Tirmizîj

6367-  Taberânî'nin Mu'cehiu'l-Kebtr'in­de şöyle geçmektedir:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Fil yılında doğdu. Ficâr (olayı) ile Fil (olayı) ara­sında yirmi sene vardır. Ficâr ile Kâ'be inşası arasında onbeş yıl vardır. Kâ'be'nin yapımı ile, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in gön­derilişi arasınde beş sene vardır. (Peygamber olarak) gönderildiğinde o, kırk yaşındaydı."

6368- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, pazartesi günü doğdu, pazartesi günü pey­gamber oldu; pazartesi Mekke'den Medi­ne'ye hicret etti, pazartesi günü Medine'ye vardı. Pazartesi günü vefat etti. Pazartesi gü­nü Hacerü'l-Esved'i kaldırdı, pazartesi günü Bedr'i fethetti. Pazartesi günü Mâide sûresi 'el-Yevme ekmeltü leküm dîneküm (=Bugün sizin dininizi tamamladım.) nazil oldu."

[Ahmed ve Taberânî, Mu'remu'l-Kebîr'de leyyin bîr senedle.l

6369- Halime binti'l-Hâris radiyallahu anh'dan:

"Beyaz bir merkebe binerek, Sa'doğulla-rından olan birtakım kadınlarla Mekke'de çocuklarını emzirtecek kimseleri arayıp bul­mak için kıtlık olan bir yılda yola çıktık. Yi­yecek bir şeyimiz kalmamıştı, beraberimizde dişi ve yaşlı bir deve vardı, bir damla bile sü­tü yoktu.

Bir de (baktığımız) çocuğumuz vardı. Ne bende, ne de devede ona yetecek süt olmadı­ğı için, ağlama sesinden uyuyamaz olmuş­tuk. Nihayet Mekke'ye geldik. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine su­nulmadık hiçbir kadın kalmadı, fakat hiçbiri kabul etmedi, çünkü herkes babası olan ço­cuk arıyordu. Oysa o bir yetim idi. İçimiz-den diyorduk ki: 'Arkadaşlarımdan herbiri bir çocuk alınca, bakalım annesi ne yapa­cak?' Derken çocuk almadık hiçbir kadın kalmadı. Benden başka herkes emzirecek bir çocuk bulup aldı. Bu yüzden bir şey almadan geri dönmek istemedim. Kocama dedim ki: 'Mutlaka gidip şu yetim çocuğu alaca­ğım!' Nitekim gittim, aldım, çadırıma dön­düm. Kocam dedi ki: 'Onu almakla iyi ettin. Kim bilir belki Allah bunda bir hayır ve be­reket ihsan eder.'

Vallahi çocuğu kucağıma alır almaz, me­melerim sütle dolup taştı. Onu emzirdim, doydu; süt kardeşini de emzirdim o da kana kana içip doydu. Gece olunca kocam, o yaşlı deveye gitti, bir de ne görsün memeleri sütle dolup taşmış. İstediğimiz kadar sağdı, içti, doydu ben de içtim, doydum. O gece iyice doyduk, ne açlığımız ve ne de susuzluğumuz kaldı. Çocuklarımız da bir rahat uyudular. Kocam şöyle demekten kendini alamadı:

'Vallahi çok mübarek bir çocuk aldın, be­nim kanaatim budur.' Merkebime binip yola çıktık. Kafiledeki her hayvanı geçti, zor dur­durdum. Herkes şaşkına dönmüş ve şöyle so­ruyordu: 'O daha önce bizimle gelirken üs­tünde bulunduğun merkep değil midir?'

'Evet' diyordum. Nihayet konakladığı­mız yere vardık, en çorak bir yerdi. Bizim koyunlar bir anda memeleri sütle dolu ola­rak dönüyorlardı, yayıldıkları yerlerden. Di­ğer insanların koyunları ise yorgun, bitkin, aç ve susuz olarak dönüyorlardı. Herkesin koyunları sütsüz iken biz, koyunlarımızı sa­ğıp bol bol süt içiyorduk. Mal sahipleri ço­banlarına şöyle çıkışıyorlardı: 'Yazık size! Siz mallarımızı, Halime'nin çobanının ot­lattığı yerlerde otlatmıyor musunuz?' Evet haklı idiler, aynı yerlerde otlatıyorlardı, fa­kat onların koyunları aç ve sütsüz dönerken bizimkilerin memeleri âdeta sütle dolup ta­şıyordu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir günde, diğer çocukların bir ayda büyüdükleri gibi gelişiyordu. Bir ayda bir senelik çocuk kadar büyüyordu. Bir yaşına girdiğinde baya­ğı gösterişli olmuştu. Nihayet annesine götür­dük. Ama babası (süt babası) dedi ki: 'Oğlu­mu (süt oğlumu) bana geri ver. Çünkü Mek­ke'de o zamanlar salgın olan vebadan korku­yoruz.' Sonra onun bereketini de bir yandan kaçırmak istemiyorduk. O kadar ısrar ettik ki annesi: 'Haydi onu da beraberinizde götü­rün!' demek zorunda kaldı.

Bizde İkİ ay kaldı. Bir gün süt kardeşiyle beraber evlerin arkasında oynarlarken, bizim hayvanlarımızı otlatırken, süt kardeşi soluk soluğa geldi ve şöyle bağırdı: 'Kardeşim Ku-reyş'li çocuğa yetiş! Çünkü ona iki adam gel­di; kanımı yardılar.' Hemen nefes nefese ko­camla beraber ona koştuk; rengi değişmiş bir halde gördük. Kocam onu kapıp bağrına bas­tı. Ben de onu bağrıma basıp kucakladım. Sonra dedik ki:

'Ey oğlumuz sana ne oldu böyle?'

O cevaben şöyle buyurdu: 'Beyaz elbiseli İki adam geldi, beni yatırıp karnımı yardılar. Vallahi ne yaptıklarını bilmiyorum.'

Hemen onu alıp götürdük. Kocam dedi ki:

'Vallahi ey Halime! Sanırım, bu çocuğa bir şey oldu. Haydi gidip korktuğumuz başına gelmeden bunu ailesine teslim edelim.'

Hemen onu geri ilettik. Annesi dedi ki: 'Israrla alıp götürdünüz, şimdi neden geri ge­tirdiniz?'

Dedim ki: 'Hayır; vallahi biz görevimizi yaptık, üzerimize düşen hakkını eksiksiz ver­dik. Sonra başına gelen olaylardan korktum da: Götürüp bunu ailesine teslim edelim.' dedik.

Annesi dedi ki: 'Ne olur bana onun başına gelenleri bildirin?"

O kadar ısrar etti ki biz de onun başına ge­lenleri anlatmak 2orunda kaldık. Hiçte hayret etmedi. 'Hayır vallahi dedi, benim bu oğlu­mun zaten akla hayret verecek birçok durum­ları olmuştur. Onun için hiç şaşırmayın. Ben de size onun hakkında bildiklerimi size bildi­reyim mi?' dedi ve devam etti:

'Ben ona hamile kaldım, hiçbir ağırlık duymadım, kendimi sanki hamile değilmiş gi­bi hissettim. Son derece hafif ve bereketli bir hamilelik geçirdim. Sonra onu doğurduğum zaman, sanki benden yıldızları andıran bir nur çıkıp yükseldi. Busrâ'daki develerin boyunla­rını aydınlattı, doğurduğum zaman normal çocuklar gibi doğmadı. Elleri yerde, başı se­maya doğru doğdu ve ona dua etti. Haydi siz şimdi gidebilirsiniz, işinize bakın!'"

|Ebû Ya'lâ ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de]

6370- Utbe bin Ğaylan radiyallahu anh'dan: Bİr adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Senin (peygamberliğin alâmetleri­ne dair) ilk durumun nasıl oldu?" diye sordu.

Şöyle buyurdu: "Benim süt annem, Sa'd bin Bekroğullanndandı.

Ben ve onun oğlu kuzumuzu alıp gittik. Ya­nımıza hiçbir yiyecek almadık. Dedim ki: 'Kardeşim, haydi git annemden biraz yiyecek al da, gel!'

O gitti, aradan çok geçmeden kartalı an­dıran iki beyaz kuş geldi, biri diğerine 'iste bu o mudur?' diye sordu. Öteki de 'Evet' dedi.

Hemen yanıma geldiler, beni yatırdılar, karnımı açtılar. Sonra kalbimi çıkardılar, onu yarıp içinden iki siyah kan pıhtısını çı­kardılar.

Sonra biri ötekine dedi ki: 'Haydi git ba­na kar suyu getir!' Gitti, getirdi ve onunla içi­mi yıkadılar. Sonra yine: 'Haydi git, şimdi de dolu suyu getir!' dedi. Getirdi, onunla kalbimi yıkadılar. Sonra: 'Haydi şimdi huzur ve sükû­neti getir!' dedi. Her ikisi de onu (sükûneti) kalbime yerleştirdiler. Daha sonra biri öteki­ne dedi ki: 'Haydi kapat ve onu peygamberlik mührü ile mühürle/' Ve biri diğerine şöyle hi­tap etti; 'Onu bir kefeye, ümmetinden bin ki-Şiyi de diğer kefeye koy!' Üstüme baktım, üm­metimden bin kişiyi gördüm, bir kısmının üze­rime düşmesinden korktum. Biri diğerine de­di ki: 'Eğer ümmeti onu tartarsa, onlara kar­şı meyleder.' Sonra oradan ayrılıp gittiler, ben gerçekten çok korkmuştum.

Sonra dönüp eve gittim başıma gelenleri bir bir (.süt) anneme anlattım.

O da hakkımda korkmuş olacak ki, şöyle dedi: "Seni Allah'a sığındırırım." Sonra de­vesini hazırladı. Kendisi önce beni bindirdi. Sonra kendisi de arkama bindi. Doğru anne­me gidip, ulaştık.

Dedi ki: 'Ben emanetimi yerine getirdim, görevimi yaptım.' Sonra başıma gelenleri ona da anlattı, fakat annem hiç te şaşırmadı ve bunu normal karşılayarak şöyle dedi: 'Ben onu doğurduğum zaman İçimden öyle bir nur çıktı ki Şam'ın köşklerini tamamıyla aydınlat­tı'.

6371- Ubeyy bin Ka'b radiyallahu aııh'dan:

Ebû Hureyre dedi ki: "Ey Allah'ın Resu­lü! Nübüvvetten ilk gördüğün şey nedir?" Şöyle buyurdu:

"Bir gün ben sahrada idim; yaşım henüz on küsurdu. Başımın üstünden gelen bir sesle irkildim. Bir adam diğerine sordu: 'Bu o mu­dur?' Öteki cevap verdi: 'Evet.'

O zamana kadar kimsede görmediğim yüzler, o zamana kadar kimsede karşılaşma­dığım ruhlar, o ana kadar hiç görmediğim el­biselerle karşıma çıktılar. Yürüyerek bana doğru o iki adam geldi. Herbin, bir kolumdan tuttu, fakat hiç dokunma hissetmedim. Biri ar­kadaşına 'Haydi onu yatır, yatır!' Beraberce beni uzatıp yatırdılar, ben hiçbir zorluk ve güçlükle karşılaşmadım. Yine biri diğerim: 'Haydi göğsünü aç!' dedi ve o da açtı. Fakat ne kan gördüm, ve ne de bir acı hissettim. Ona yine şöyle dedi: 'Haydi, oradaki kin ve hasedi çıkar!' O da oradan kan pıhtısı gibi bir şey çıkarttı. Sonra onu fırlatıp attı.

Ona şu emri verdi: 'Haydi şimdi onun ye­rine merhamet ve şefkati koyup yerleştir!' Çı­karttıkları şey kadar gümüşe benzeyen bir şeyle karşılaştım.

Sonra sağ ayağımın baş parmağını tutup oynattı ve: 'Haydi kalk ve git!' dedi.

Kalktım ve gittim, fakat içim merhamet ve şefkat dolu olarak gittim. Ondan sonra hep kü-ÇÜklere şefkat, büyüklere merhamet duydum."

(Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de ve (Abdullah) bin Ahmed bin Hanbel.]

6272- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: "Cibril aleyhisselâm, kalbi temizlendikten sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i sünnet etti."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.l

6373- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çocuklarla oynarken Cibril geldi. Onu yatırdı, göğsünü yardı ve içinden bir kan pıhtısı çı­karttı. 'İşte bu, şeytanın sendeki nasibidir' de­di. Sonra onu altın bir leğende zemzem suyu İle yıkadı, kapadı.

Sonra da onu kendi yerine iade etti.

Çocuklar, koşarak, annesine (süt annesi­ne) gittiler ve: 'Muhammed öldürüldü' dedi­ler. Hep birlikte yanma vardılar. Onun rengi­nin solmuş olduğunu gördüler.' Enes dedi ki: 'Ben göğsündeki o yara izini hep görürdüm'."

[Müslim]

6374- Ali bin Ebî Talip radiyallahu anh'­dan: O da babasından (Ebû Tâlip'deıı)

Kureyş'teıı yaşlı adamlarla beraberimde Muhammed de bulunduğu halde Şam'a doğru hareket ettik. Yolda bir rahibe yaklaştık. Ora­da (manastırında) develerimizi çözdük, yani yükümüzü indirip konakladık. Rahip yanımı­za geldi; önceleri hiç gelmezdi. İçimizden bi­rini araştırıyordu. Muhammed'i görünce şöy­le dedi:

'İşte bu Âlemlerin efendisidir!' Kureyş'in yaşlıları ona sordular:

'Bunu ne biliyorsun, nereden anladın?'

'Ben onun niteliğini Allah tarafından bize indirilmiş olan Kilap'da (İncil'de) görüyo­rum. Nitekim siz (Ona) yaklaştığınız zaman, ona secde etmedik ne bir taş, ne de bir ağaç kalmadı. Ağaçlar, taşlar ve cemadât (cansız varlıklar) ancak bir peygambere secde ederler. Sonra onun omuzunun allında elma bü­yüklüğünde bir peygamberlik mührü var; bu­nu da biliyorum. Ondan da bunu anladım."

Sonra döndü, yemek yapıp bize gelirdi. Muhammed develeri otlatıyordu. Döndüğün­de üzerinde onu gölgelendiren bir bulut vardı. Geldi baktı ki herkes ağacın dibinde (gölge­sinde) oturmuş. Bunun üzerine o da güneşte oturdu. Ancak ağacın gölgesi bu sefer ona doğru geldi ve onlar bu defa gölgesiz kaldılar, sıcaktan yandılar.

Onlar, kalkıp gitmeye koyulunca, rahip yalvardı: 'Allah aşkına Rum iline gitmeyin! Onu görürlerse niteliğinden tanırlar ve eziyet ederler' dedi.

O, onlara böyle yalvarıp dururken Rum'lu yedi kişi çıka geldi. (Rahip) onları karşıladı ve sordu: 'Hayrola nereye böyle, neden bu ta­rafa geldiniz?'

"Bize din bilginlerimiz haber verdi: 'Araplardan bir peygamber bu ay ülkemize gelecektir.' Onu karşılamak için insan gönderilmedik bir yol bırakılmadı, biz de sana doğru gelen bu yola koyulduk, (gönderildik)"

Rahip dedi ki: 'Sizin arkanızdan sizden daha iyi ve şanslı kimse var mıdır?' 'Biz, sen burada olduğun için bu yolu seçtik, belki bu­rada rastlarız diye' dediler.

'Allah bir şey yapmak isterse kimse onu geri çevirebilir mi?'

'Hayır' dediler.

'Öyleyse aradığınız peygamber budur! Haydi ona biat edin. Çünkü o hak peygam­berdir.' Hemen ona biat ettiler. Rahiple kal­dılar, sonra rahip bize: 'Allah aşkına bunun velîsi kimdir?' diye sordu. Beni kastederek 'İşte bu zattır' dediler. Devamlı benden onun Şam'a gitmemesini Allah aşkına rica edince, ben de içlerinde Bilâl'in de bulunduğu birtakım insanlarla onu geri çevirdim. Rahip on­lara kurabiye ve zeytin yağından ibaret yol azığı hazırladı."

[Rezîn]

6375- Tirmizî, Ebû Musa'dan:

"Ebû Talip, beraberinde Muhammed de bulunduğu halde, birtakım Kureyş yaşlıları ile Şam'a müteveccihen hareket etti... Yukarıda­ki rivayeti zikretti Lafızları arasında büyük bir faik yoktur.

Derim ki: Yanımdaki Rezîn'in nüshasını Tirmizî ile karşılaştırdım.

Bana Tirmizî'nin, lafzı Musannifin Re-zîn'den naklettiğine daha yakın göründü. Onun sonu şöyledir:

"Ebû Bekr, Bilâl'ı de onunla beraber gön­derdi." Tirmizî'de olduğu gibi. Allah en iyi bilendir. Rezîn'in muhtelif nüshaları vardır. Bazısı cem'ettiği kitapların orjinallerine pek yakın iken, diğer bazısı asıllarından pek uzak­tır. Tıpkı musannifin nüshası gibi. Allah en iyi bilendir.


6366-Bu hadisi Tirmizî (no. 3619), Muh. b. Beşşâr an Vehb b. Cerîr an ebîhî an Muh. b. İshâk ani'l-Muttalib b. Abdillah b. Kays b. Mahrame an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen garîb hükmü verdi.

Bir başka rivayeti kuşların tersi yerine "fiilin tersi" şeklinde geçmiştir.

6367-Heysemî'ye göre isnâdında yer alan Ca'fer b. Mihrân es-Sebbâk hakkında ihtilâf olan bir kişidir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 257).

6368-Bu hadisi Ahmed (I, 277), Mûsâ b. Dâvud an İbn Lehî'a an Hâlid b. e. İmrân an Haneş es-San'ânî an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

İbn Lehî'a hakkında ihtilâf vardır. Sâir râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ I, 196).

6369-Heysemî'ye göre her ikisinin de râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 221).

6370-Bu hadisi Ahmed (Müsned IV, 184-5), Bakiyye an Buhayr b. Sa'd an Hâlid b. Ma'dân an İbn Amr es-Sülemî an Utbe b. Abd es-Sülemî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ VIII, 222).

6371-Bu hadis Müsned'in ziyâdelerindendir (V, 139). Abdullah b. Ah. b. Hanbel'in isnâdı şöyledir: Muh. b. Abdirrahîm el-Bezzâz an Yûnus b. Muh. an Muâz b. Muh. b. Ubeyy b. Ka'b an ebîhî Muh. b. Muâz an Muâz an Muh. an Ubeyy.

Râvileri Heysemî'ye göre İbn Hibbân tarafından tevsîk olunan güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 223).

6372-Râvilerinden Abdurrahman b. Uyeyne ile Seleme b. Muhârib'i Heysemî tanımadığını söylemektedir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 224).

6373-Bu hadisi Müslim (imân 261), Şeybân b. Ferrûh an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes sahîh senedi ile tahrîc etti.

6374-6375-Bu hadisi Tirmizî (no. 3624), el-Fadl b. Sehl an Abdirrahman b. Gazvân an Yûnus b. e. İshâk an Ebî Bekr b. e. Mûsâ an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen garîb hükmü verdi.




Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in doğumu süt emmesi ve büyümesi
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 21 Ağustos 2015, 10:17:10
esselamu aleykum;

Peygamber efendimiz allahu aleyhi ve sellem doğduğunda bir sürü mucize olmuştur..Süt babası dahi bunu farketmiştir ve şöyle demiştir:
'Vallahi çok mübarek bir çocuk aldın, be­nim kanaatim budur.'

Peygamber erefndimiz sav in doğumu ,yetim olmasına rağmen O Allah'ın hakimiyeti ve kanatlarnın altında idi..Rabbim peygamber efendimiz sav in şeffatine nail olmayı nasip etsin inşalalh..Rabbim c.c. razı olsun...


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in doğumu süt emmesi ve büyümesi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Ağustos 2015, 02:00:26
  Ve Aleykümüsselam ecmain.


 HZ.MUHAMMED (s.a.v) Asrin kubbelerine adi nurla yazılan
İsmi semada Ahmed yerde Muhammed olan
 Yedi katli göklerde Hak Cemalini gören
 Evvel ahir yolcusu ya hazreti Muhammed

 Sağanak nur yağmurlar inerken yedi kattan
 O gece sendin gelen ezel kadar uzaktan
 Melekler her zerreye müjde verirken Hak tan
 O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

 Güneşler o gecenin nuruna secde ederken
 Yıldızlar mesk içinde kainat vecd ederken
 Bütün hamd u senalar Yüce Rabb'e giderken
 O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

 Kabe'de sirk taslar putlar yere dönerken
 Cehalet bayraklar birer birer inerken
 Bin yıllık küfr ateşi ebediyen sönerken
 O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

 O gece Save gölü mucizeyle kururken
 Kisra Saraylar nda sütunlar savrulurken
 Arzdan arsa alemler rahmetini bulurken
 O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

 Sen ki doğum kundağı ak bulutla örülen
 Doğar doğmaz Allah a secde emri verilen
 Anlında alemlere rahmet tacı görülen
 Kainat efendisi ya hazreti Muhammed

 Sen ki güzel huyların ahlakin meşalesi
 Sabir doruklarinda beserin en yücesi
 Senin cennet mekanin fakirlerin hanesi
 Gönüllerin hazinesi ya hazreti Muhammed

 Sana şahit sonsuzlar ezelde beri her an
 Sana şahit ayetler her zerre ve her mekan
 Senden uzak kalmaya nasıl dayanır ki can
 Sen her canda canansın ya hazreti Muhammed

 Miraç gecesi bir bir açılıyorken gökler
 Seni selamlıyorken her katta Peygamberler
 Öyle bir an geldi ki durdu bütün Melekler
 Hak yanli yürüdün ya hazreti Muhammed

 Gönül gözü görmeyen can gözünü neylesin
 Dünyada dönmeyen dil mahserde ne söylesin
 Mevla butun beseri ümmetinden eylesin
 Sancaginin altinda ya hazreti Muhammed

 Hak ile kul vuslati o ilahi dügünde
 Hiç kimseden kimseye fayda olmayan günde
 Hasatlan has tartan o terazi önünde
 Noksanlarim bagislat ya hazreti Muhammed

 Biliriz ki hükmü yok bu dünya nimetinin
 Gönüldür sermayesi ahiret servetinin
 Sana selat ve selam gönderen ümmetinin
 Cennetler sahidi ol ya hazreti Muhammed


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in doğumu süt emmesi ve büyümesi
Gönderen: Sefil üzerinde 10 Eylül 2015, 00:25:21
Esselamu aleykum ; Efendimizle alakalı pek çok şey öğrendik olduk ve inşaallah daha da öğrenmeye devam edeceğiz.Allah daim kılsın .

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber s.a.v. in doğumu süt emmesi ve büyümesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 28 Haziran 2019, 13:50:52
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun