๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:13:06



Konu Başlığı: Orucun müstehab yahut mekruh yada haram olduğu günler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:13:06
Orucun Müstehab Yahut Mekruh Ya Da Haram Olduğu Günler

2969- Ebû Eyyûb el-Ensârî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan orucunu tutup da Şevval ayından da ona Altı gün katarsa, tüm sene oruç tutmuş gibi olur."

[Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.][102]

 

2970- Dârimî, Sevbân'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir ay oruç (onla çarpılınca) on ay eder; Altı gün de (onla çarpılınca) iki ay eder. Bun­ların yekünü ise bir sene yapar."[103]

 

2971- Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'Xz. Ebû Hureyre'den bunun benzerini rivayet etti; an­cak Altı günün "bir bir ardınca" olmasını kay­detti.[104]

 

2972- Hüneyde bin Hâlid'den; o da Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in eşlerin­den bir kadından, dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Zi'1-Hicce'den dokuz gün, aşure günü, her (Arabî) aydan üç gün, aym ilk pazartesisiyle perşembesinde oruç tutardı."

[Ebû Dâvud ve "Ayın ilk Pazartesisiyle iki Perşem­besinde oruç tutardı" ibaresiyle Nesât][105]

 

2973- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in hiç (Zi'1-Hicce'nin) on gününde oruç tuttuğunu görmedim." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][106]

 

2974- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kendisini verip ibadet etmek için Al­lah'ın en çok sevdiği gün Zi' l-Hicce' nin on günüdür. Çünkü onun her gününün orucu bir seneye, her gecesinin kıyamı da Kadir gecesi­nin ihyâsına denktir." [Tirmizî][107]

 

2975- Tirmizî, Buhârî ve Ebû Dâvud, İbn Abbâs'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İçinde salih amelin bulunduğu günlerin, Allah katında en sevimli ve makbul olanı Zi'l-Hicce'nin on günüdür."

Dediler ki: "Cihad da mı bu kadar kıymet­li değildir?"

"Cihad da bu denli değerli değildir. An­cak kişi malı ile çıkar canı ile savaşıp da geri dönmeden şehit düşerse başka" buyurdu.[108]

 

2976- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Arefe gününün orucuna gelince, umarım o, Allah'tan, sonraki bir senelik ve önceki bir senelik (günahlara) keffâret olur." [Tirmizî][109]

 

2977- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ramazan'dan sonra en üstün oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlarından sonra en değer­li ve üstün namaz gece yansında kılınan (te-heCCÜd) namazıdır." [Müslim ve Sünen ashabı.][110]

 

2978- Alî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan, Muharrem (ayında) oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Zira onda öyle bir gün var­dır ki, o günde bir kavmin tevbesini kabul et­miştir. Yine o günde başka bir kavmin de tev­besini kabul eder." [Tirmizî][111]

 

2979- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir haram aydan kim, üç gün; perşembe, cuma cumartesi oruç tutarsa ona altmış sene­lik ibadet sevabı yazılır."

[Taberânî, Mıı'cemıı'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.)[112]

 

2980- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Ramazan orucu gelmeden, önce Aşure

orucu tutulurdu. Ramazan orucu nazil (farz) olduktan sonra o günü (Aşure'yi) isteyen tut­tu, İsteyen tutmadı." [Nesâî hariç, Altı hadis imamı.][113]

 

2981- Bir başka rivayetinde: "O (Aşure), Kâ'be'nin örtüldüğü bir gündür. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Cahiliyet devrin­de o günde oruç tutardı, Kureyş de Cahiliyet devrinde o gün oruç tutardı."[114]

 

2982- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: Aşure günü, Yahudilerin saygı gösterdiği

ve bayram edindikleri bir gün idi. Bu sebeple Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Siz, o günde oruç tutun!" buyurdu. [Buhârî ve Müslim][115]

 

2983- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Medine'ye geldiğinde Yahudilerin Aşure gü­nü oruç tuttuklarını gördü ve sordu: "Bu ne­dir?" Cevap verdiler:

"Bu salih bir gündür; çünkü o günde Al­lah, Musa ile İsrâiloğullannı düşmanlarından kurtarmıştır da (Musa) o günde oruç tutmuş­tur." Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ben Mû­sâ'ya sizden daha yakınım." Sonra kendisi o günü oruç tutmuştur; (ashabına da) o günde oruç tutmalarını emretmiştir.

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][116]

 

2984- Seleme bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Eslem'den bir adama emretti: "Haydi halka ilan et! Kim yemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin. Kim yememişse orucuna de­vam etsin. Çünkü bugün, Aşure günüdür."

[Buhârî, Müslim ve Nesâî][117]

 

2985- Abdurrahman bin Mesleme radiyal­lahu anh'dan, o da annesinden:

Eşlem (kabilesi) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Onlara dedi ki:

"Bugününüzü  oruçla  geçirdiniz mi?" "Hayır" dediler. "Gününüzün kalan kısmını tutun ve onu kaza edin" buyurdu. (Ebû Dâvud. Yani Aşure orucunu kastediyor.][118]

 

2986- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Aşure günü orucu; kanaatime göre, Al­lah o oruçla ondan önceki bir senelik (günah­ları) örter." [Tirmizî][119]

 

2987- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Aşure günü oruç tutup; o gün oruç tutulması­nı da emr edince dediler ki: "Ey Allah' in Re­sulü! Bu, yahudi ve Hıristiyanların saygı gös­terdiği bir gündür." Şöyle buyurdu: "Gelecek sene inşaallah dokuzuncu günü oruç tuta­rım." Fakat gelecek sene gelmeden Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti. [Müslim ve Ebû Dâvud.][120]

 

2988- Rezîn'in lafzı şöyledir: "Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tut­mak suretiyle Yahudilere muhalefet ediniz!"[121]

 

2989- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Aşure orucunu tutun; ancak bir gün ön­ce ve bir gün de sonra tutarak yahudilere mu­halefet edin." [Ahmed ve Bezzâr leyyin bir senedle.][122]

 

2990- er-Rabî' bint Muavviz radiyallahu anhâ'dan:

"Aşure gününün sabahı Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem, Ensâr köylerine şu haberi gönderdi:

«Kim bugün oruca niyet etmişse tamamla­sın. Kim niyet etmemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin.»

Ondan sonra biz o gün oruç tutardık, ço­cuklarımıza da tuttururduk. Onlara yün oyun­cağı verirdik, bizden yemek istedikleri zaman oyuncağı ellerine verip oyalardık. Böylece orucu tamam)amalarını sağlardık."

[Buhârî ve Müslim][123]

 

2991- Ğalîle'den, o annesinden, o Emetul-lah bint Rezine'den:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Aşure gününe önem verirdi. Hatta kendi ço­cuklarını ve Fâtıma'nın emzikte olan çocuk­laşma (jgtktiri ağızlarına okur, annelerine de şöyle derdi:

«Bunları akşama kadar emzirmeyin!» " [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta zayıf bu se­nedle. Ebû Ya'lâ'mn da benzeri rivayeti vardır.][124]

 

2992- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de met­ruk bir râvi kanalıyla Abdülazîz bin Saîd'den, o da babasından mürsel olarak —Osman b. Matar'a göre adı geçen Saîd sahabîdir—:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Recep büyük bir aydır. Allah o ayda se­vapları katlar. Kim Recep ayında bir gün oruç tutarsa bir sene oruç tutmuş gibi olur. Kim ye­di güv tutarsa, ona cehennem kapıları kapatı­lır. Kim sekiz gün tutarsa ona sekiz cennet ka­pısı açılır. Kim on gün tutarsa Allah'tan ne di­lerse mutlaka Allah ona verir. Kim de onbeş gün tutarsa, gökte bir münâdi şöyle seslenir: «Geçmiş günahların bağışlanmıştır. Haydi amele yeniden başla!» Kim daha çok oruç tu­tarsa Allah ona daha çok sevap verir.

gemiye bindirmiştir. O, o ay oruç tutmuştur ve halka da oruç tutmalarını emretmiştir. Gemi onları tam yedi ay taşımış, nihayet Aşure günü Cûdî dağında durmuştur. Nûh, beraberinde olanlar, hatta vahşi hayvanlar bile Aşure günü Allah'a şükretmek için oruç tutmuşlardır.

İsrâttoğullarına deniz ikiye, Aşure günü bölünmüştür. Aşure günü Allah Adem'in tevbesini kabul etmiştir. Yûnus'un şehrindeki in­sanların tevbesini de Aşure günü kabul etmiş­tir. İbrahim de o gün doğmuştur."[125]

 

2993- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan ayından sonra, Recep'le Şa'ban'dan başka hiçbir ayın orucunu tamam tutmamış­tır." [Taberânî'ta zayıfbir senedle.][126]

 

2994- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Recep ayında orucu yasakladı."

[İbn Mâce zayıf bil senedle.][127]

2995- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan'dan başka (hiçbir zaman) tam ay oruç tutmamıştır.

O kadar oruç tutardı ki biri «vallahi galiba artık hiç oruç bozmayacak» derdi.

O kadar da tutmazdı ki biri «vallahi gali­ba artık hiç oruç tutmayacak» derdi."

[Buhârî, Müslim ve Nesâî][128]

 

2996- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

(o kadar uzun süre nafile orucu) tutardı ki «ar­tık devamlı oruç tutar, artık devamlı oruç tu­tar» derdik.

O kadar uzun süre de tutmazdı ki, «artık hiç oruç tutmaz, artık hiç oruç tutmaz» der­dik.

Ramazan'dan başka tam ay oruç tuttuğu­nu bilmiyorum. Tümünü de oruçsuz geçirdi­ğini bilmiyorum. Vefatma dek bu böyle de­vam etti." [Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][129]

 

2997- Altı hadis imamının rivayeti: (Âişe) dedi ki:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, devamlı oruç tutardı, hatta «galiba hiç açma­dan orucuna devam edecek» derdik.

O kadar da uzun süre tutmazdı ki «galiba artık hiç oruç tutmayacak» derdik.

Ramazan'dan başka tam ay oruç tuttuğu­nu hiç görmedim. Şa'ban ayından daha çok (nafile) oruç tuttuğu bir ay da görmedim."[130]

 

2998- Diğer rivayet:

"Şa'ban'dan sonra. Şa'ban'ın tümünü tu­tardı. Şa'ban'ın birkaç günü hariç hemen he­men hepsini tutardı."[131]

 

2999- Diğer rivayet:

"Oruç bakımından Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok sevdiği ay, Şa'ban ayı idi. O ay oruç tutardı

 

 

 

 

ve Ramazan'ı da ona birleştirirdi."[132]

 

3000- Diğer rivayet:

"Şa'ban'ın tümünü oruçla geçirirdi."[133]

 

3001- Sünen ashabının Ümmü Seleme'den rivayeti:

Dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in Şa'ban ile Ramazan'dan başka iki ay ardı ardına oruç tuttuğunu görmedim."[134]

 

3002- Üsâme radiyallahu anh'dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü, hiçbir ayda Şa'ban ayı kadar oruç tuttuğunu görmedim."

Şöyle buyurdu:

"O, Recep ile Ramazan arasında insanla­rın gafil oldukları bir aydır. O, amellerin Alemlerin Rabbine yükseltildiği bir aydır. Onun için amelimin Rabbime ben oruçlu iken yükseltilmesini isterim." [Nesâî][135]

 

3003- Üsâme radiyallahu anh'dan:

"O, haram aylarda oruç tutardı. Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle de­di:

«Şevval ayının orucunu tut!» Ondan sonra haram ayların orucunu terk etti; bunun yanısı-ra ölünceye dek bir daha Şevval ayının orucu­nu bırakmadı." [İbn Mâce][136]

 

3004- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Pazartesi ile Perşembe günlerinin orucunu arzulardı." [Tirmizî ve Nesâî][137]

 

3005- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ameller Allah'a Pazartesi ile Perşembe günleri sunulur. Amelimin ben oruçlu iken su­nulmasını İsterim." [Tirmizî][138]

 

3006- Hafsa radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

her aydan üç gün oruç tutardı:

Pazartesi, Perşembe ve sonraki hafta Pa­zartesi günü."

[Ebû Dâvud ve Nesâîl[139]

 

3007- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri oruç tutardı.

Diğer ayın ise Salı, Çarşamba ve Perşem­be günleri orucunu tutardı." [Tirmizî][140]

 

3008- İbn Amr bin el-As'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

ona her Çarşamba ve Perşembe günü oruç tut­masını emrederdi." [Rezîn][141]

 

3009- Müslim el-Kureşî radiyallahu anh'-dan:

Ben sordum; ya da Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem'e, bütün sene tutulan oruç hakkında soruldu. Şöyle buyurdu:

"Ailenin senin üzerinde bir hakkı vardır. O halde Ramazan ayını ve onu takip eden ayın orucunu tut; bir de her Çarşamba ve Perşembe günü oruç tut. Bu takdirde bütün yılın orucunu tutmuş olursun."

[Tirmizî ve Ebû Dâvud.][142]

 

3010- İbn Milhân radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Eyyâm-ı Bîd olan (Arabî) ayın onüç, ondört ve onbeşinci günleri oruç tutmamızı emreder­di. Ve şöyle derdi:

«O, tüm yılın orucu gibidir»." [Ebû Dâvud ve Nesâî][143]

 

3011- Muâze el-Adeviyye radiyallahu anh'dan:

O, Âişe'ye: "Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem her ay üç gün oruç tutar mıydı?" diye sordu. "Evet" dedi.

"Hangi ayda tutardı?"

"Hangi ay olursa olsun aldırmazdı, tutar­dı" dedi. [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][144]

 

3012- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem'e gelip "Nasıl oruç tutarsın?" diye sor­du.

Onun sözünden dolayı öfkelendi. Ömer onun öfkelenişini görünce şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, Peygamber olarak Muhammed'i kabul edip hoşnut olduk. Allah'a Allah'ın gazabından da, Resulünün gazabından da sığınırız." Allah Resulünün öf­kesi dininceye dek bu sözünü tekrarladı. Ömer dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bütün yıl süresince oruç tutan kimsenin durumu ne­dir?" Şöyle buyurdu: "O oruç da tutmamıştır iftar da etmemiştir." Sonra sordu:

"İki gün oruç tutup bir gün tutmayan kim­senin durumu nasıl olur?"

"Buna kimsenin gücü yeter mi?" buyur­du. Yine sordu:

"Gün aşın oruç tutan kimsenin durumu nasıl olur?"

"İşte bu Davud'un oruç tutma şeklidir" buyurdu.

"Bir gün oruç tutup iki gün tutmayanın durumu nedir?"

"Buna gücümün yetmesini çok isterdim" dedi. Sonra şöyle buyurdu:

"Her aydan üç gün oruçla beraber Rama­zan'dan Ramazan a oruç, bütün yıl oruç tut­mak gibidir. Arefe gününün orucuna gelince, umarım Allah'tan ondan önceki yıl ile ondan sonraki yılda (işlenen günahlara) keffâret olur. Aşure gününün orucuna gelince, Al­lah'tan o orucun ondan önceki senede işlenen günahlara keffâret olmasını umarım."[145]

3013- Diğer rivayette:

Pazartesi gününün orucu hakkında sorul­du; şöyle buyurdu:

"O, benim doğduğum, Peygamber olarak gönderildiğim, ya da Kur'an'in bana indiril­diği gündür."

[Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][146]

 

3014- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

her ayın ilk günlerinde üç gün oruç tutardı." [Sünen ashabı][147]

 

3015- Âmir bin Mes'ûd radiyallahu anh'­dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Kışın oruç tutmak zahmetsiz bir gani­mettir." [Tirmizî][148]

 

3016- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

iki günün orucunu yasakladı: Ramazan bayra­mının ilk günü ve Kurban bayramı günü." [Buhârî, Tirmizî ve Ebû Dâvud.][149]

 

3017- Mâlik radiyallahu anh'dan:

O, ilim ehlinin şöyle dediğini duymuş: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in yasakladığı günlerde oruç tutmamak şartıyla, ömür boyu oruç tutmakta herhangi bir sakınca yoktur. O yasaklanan günler: Mina günleri, Kurban bayramı günü ve bir de Ramazan bayramı günüdür. Bu da duydukla­rımın bana en sevimli olanıdır."[150]

 

3018- Ebû Ubeyd Mevlâ bin Ezher radi­yallahu anh'dan:

Kurban bayramı günü Ömer'in, hutbeden önce namaz kıldığını gördüm.

Sonra şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bu iki günde oruç tutmayı yasakladığını duydum. Ramazan bayramının ilk gününe gelince, bu gün oruç tutmayacağı­nız gündür. Müslümanların bayramıdır. Kur­ban bayramı gününe gelince, kurbanlarınızın etlerinden yiyiniz!" [Ebû Dâvud, Tirmizî ve Buhârî ve Müslim uzun bir metinle.][151]

 

3019- Süleyman bin Yesâr radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Teşrik günlerinde oruç tutulmasını yasakla­mıştır." [Mâlik][152]

 

3020- Nübeyşe  el-Huzelî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Teşrik günleri: Yemek içmek ve Allah'ı zikretmek günleridir." [Müslim][153]

 

3021- Sıla bin Züfer radiyallahu anh'dan: "Biz, Şa'ban veya Ramazan'da hangisin­de olunduğu şüphe edilen bir günde Ammâr ile beraberdik. Bize kızartılmış bir koyun ge­tirildi. Cemaatten biri: «Ben oruçluyum» di­yerek geri çekildi. Ammâr ise şöyle dedi: «Kim bugün (şüpheli günde) oruç tutarsa Ebû'l-Kâsım sallallahu aleyhi ve sellem'e âsi gelmiştir'." [Sünen ashabı][154]

3022- Mâlik radiyallahu anh'dan:

"İlim ehlinin, Şa'ban'dan mıdır yoksa Ramazan'dan mıdır diye şüphe edilen bir günde orucu yasakladığını duydum. Farz oruca niyet ettiği zaman, (Hilâl'i) görmeden tutup da son­ra onun Ramazan olduğu meydana çıkarsa, üzerine kaza lazım geldiğine kail olmuşlardır. Onun nafile olarak tutulmasında herhangi bir sakınca görmezlerdi."[155]

 

3023- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şa' bari in onbesinci günü olunca oruç tutmayın." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][156]

 

3024- O ikisi ile Buhârî, Müslim ve Nesâî merfû olarak:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sakın biriniz Ramazan'dan bir veya iki gün önce oruç tutmasın, ancak daha önce oruçlu ise devam edebilir."[157]

 

3025- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi: "Şa'bari in sonunu oruçla geçirmedin mi?" "Hayır" dedim. "Öyleyse tutmadığın zaman (Ramazan' dan sonra) iki gün tut!" [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][158]

 

3026- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Arafat'ta Arefe günü oruç tutmayı yasakladı." [Ebû Dâvud][159]

 

3027- Meymûne radiyallahu anhâ'dan: Halk, Arefe günü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in orucu hakkında şüphe et­tiler. Ben ona vakfedeyken bir bardak süt gönderdim. O da içti ve insanlar da onu gör­düler." [Buhârî ve Müslim][160]

 

3028- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Ona Arefe gününün orucu hakkında sor­dular; dedi ki: "Allah Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem ile hacca gittim, oruç tutmadı. Ebû Bekr ile de hac yaptım, o da tutmadı. Ömer'le de hac yapüm, o da tutmadı. Osman'la da hacca gittim, o da tutmadı. Ben de oruç tut­mam; o orucu ne emrederim, ne de yasakla­rım." [Tirmizî][161]

 

3029- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Geceler arasında sırf Cuma gecesini ih­ya etmek için ayırmayın! Günler arasından da oruç tutmak için yalnız Cuma gününü ayır­mayın. Yalnız (o gün) birinizin tutmakta oldu­ğu orucu arasına rastlarsa başka."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][162]

 

3030- Abdullah bin Büsr es-Sülemî'den, o da kızkardeşi es-Sammâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cumartesi günü farz orucu dışında hiç­bir orucu tutmayın. Biriniz üzüm kabuğundan veya ağaç çöpünden başka yiyecek bulamaz­sa dahi onları ağzına alıp çiğnesin (de yine de O gün oruç tutmasın)." [Tirmizî ve Ebû Dâvud.]

(Ebû Dâvud) dedi ki: "Bu (hadîs) mensûhtur."[163]

 

3031- Kureyb radiyallahu anh'dan:

Bir takım insanlar beni Ümmü Seleme'ye, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok oruç tuttuğu günün hangi gün olduğunu sormak için gönderdi. Şöyle dedi:

"Cumartesi ile Pazar günü. O ikisi müşrik­lerin bayramlarıdır. Ben onlara muhalefet et­mek isterim» buyurmuştur.

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebîr'de.][164]

 

3032- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: "Kim Çarşamba, Perşembe ve Cuma gün­leri oruç tutarsa Allah onun için cennette bir köşk yapar. Öyle bir köşk ki dışı içinden, içi de dışından görünür."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebir'de zayıf bir senedle.][165]

 

3033- Muhammed bin Abbâd bin Ca'fer radiyallahu anh'dan:

Ben Beyt-i Şerifi (Kâ'be'yi) tavaf eder­ken Câbir'e: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı?" diye sordum. "Bu Beyt'in Rabbi hakkı için evet" dedi.[166]

 

3034- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in Cuma günü oruç tutmadığını pek az gördüm." [İki rivayet de İbn Mâce'ye aittir.][167]


[102] Bu hadisi Müslim (siyam no. 204, s. 822), Ebû Dâvud (no. 2433), Tirmizî (no. 759) ve İbn Mâce (no. 1716), Amr b. Sabit el-Ensârîan EbtEyyûb asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[103] Bu hadisi Dârimî (II, 21), Yahya b. Hassan an Yahya b. Hamza an Yahya b. el-Hâris an Ebî Esma er-Ruhabî an Sevhân senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[104] Heysemî, isnadında tanımadığı, dolayısıyla hâli mechûl bir râvinin olduğunu söylemiştir (Mecma' III, 184).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[105] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2437) ve Nesâî (siyam 83, IV, 220), el-Hurr b. es-Sabbâh an Hüneyde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[106] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2439), Tirmizî (no. 756) ve İbn Mâce (no. 1729), el-A'meş an ibrahim ani'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[107] Bu hadisi Tirmizî (no. 768) ve İbn Mâce (no. 1728), Mes'ûd b. Vâsıl an Nehhâs b. Kahm an Katâde an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Nehhâs ve Mes'ûd sebebiyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[108] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2632), Abdürrezzâk (no. 8121), Ahmed (I, 224,338, 346), Buhârî (îdeyn 11, II, 7), Ebû Dâvud (no. 2438), Tirmizî (no. 757), İbn Mâce (no. 1727), Taberânî (12326-8), İbn Huzeyme (no. 2865), İbn Hibbân (no. 324) ve Beyhakî (IV, 284), el-A'meş an Müslim el-Batîn an Saîd h. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[109] Bu hadisi bu metinle Tirmizî (no. 749) ve İbn Mâce (no. 1730), Hammâd b. Zeyd an Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Bu hadis, bir kıssa ile birlikte tekrar karşımıza gelecek­tir (no. 3010).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[110] Bu hadisi Ahmed (II, 344, 329, 303, 342, 535), Dârimî (I. 346; II, 21, 227, Müslim (siyam no. 202-3, s. 821), Ebû Dâvud (no. 2429), Tirmizî (no. 438, 740), Nesâî (kıyâmu'1-leyl 6/1, III, 206-7), İbn Mâce (no. 1742), İbn Huzeyme (no. 1134,2076), İbn Hibbân (no. 2554,3628) ve Beyhakî (III, 4; IV, 200, 291), Humeyd b. Abdirrah-man b. Avfan Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52-53.

[111] Bu hadisi Tirmizî (no. 741), Alî b. Hucr an Alî b. Müshir an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî senedi ile tahrîc elti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[112] Bu hadisin isnadı hakkında Heysemî şu bilgileri ver­mektedir: "Râvilerinden Ya'kûb b. Mûsâ meçhuldür; Mesleme ise şayet el-Huşenî ise zayıftır; başkası ise onu tanımıyorum" (Mecma' III, 191).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[113] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2, II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî (no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî (savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;

Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s. 792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[114] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2, II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî (no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî (savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;

Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s. 792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[115] Bu hadisi Buhârî (savm 69/6, H, 251) ve Müslim (siyam no. 129-130, s. 796), Kays b. Müslim an Târik b. Şihâb an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[116] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2625), Ahmed (I, 340), Dârimî (II, 22), Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 52/3, IV, 269; tefsîr Yûnus 1/1, V, 211-2; tefsîr Tâhâ 1/2, V, 239), Müslim (siyam no. 127, s. 795), Ebû Dâvud (no. 2444), İbn Hu-zeyme (no. 2084), Taberânî (no. 12442), Tahâvî (II, 75) ve Beyhakî (IV, 289), Şu'be an Ebî Bisr an Saîd b. Cü-beyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile; Abdiirrezzâk (no. 7843), Ahmed (1,288,291, 336), Bu­hârî (savm 69, II, 251; enbiyâ 24/3, IV, 125-6), İbn Mâ-ce (no. 1734), Müslim (no. 128, s. 769), Ebû Ya'lâ (no. 2567), İbn Hibbân (no. 3616) ve Beyhakî (III, 54), Ey-yûb es-Sahtiyânî an Abdi İlah b. Saîd b. Cübeyr an ebîhî ... asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[117] Bu hadisi Buhârî (savm 21, II, 232; 69/8, II, 251), Müs­lim (siyam no. 135, s. 798) ve Nesâî (siyam 66, IV, 192), Yezîd b. e. Ubeyd an Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[118] Ebû Dâvud (no. 2447), bu hadisi Muh. b. el-Minhâl an Yezîdb. Zürey' an Saîd b. e. Arûbe an Katâde an Abdiırahman b. Mesleme an ammihî senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, hâli mechûl bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[119] Daha önce no. 2976'de geçti. İleride 3012'da kıssası ile birlikte tekrar gelecektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[120] Bu hadisi Müslim (siyam no. 133, s. 797), Ebû Dâvud (no. 2445), Taberânî (no. 10785) ve Beyhakî (IV, 287), Yahya b. Eyyûb an İsmail b. Umeyye an Ebî Gatafân b. Tarîf el-Mürriyy an ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

[121] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[122] Bu hadisi Ahmed (1,241) ve Bezzâr (no. 1052), Muh. b. Abdirrahman b. e. Leylâ an Dâvud b. Alî b. Abbâs an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.                   

İbn e. Leylâ hakkında ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' III, 188).

Bezzâr'a göre bu hadis. İbn Abbâs'tan başka bir tariklede rivayet olunmuştur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[123] Bu hadisi Buhârî (savm 47, II, 242) ve Müslim (siyam no. 136-7, s. 798-9), Hâlid b. Zekvâ'n ani'r-Rebr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Galîle, Emetullah ve bu ikisinin anneleri hakkında herhangi bilgi mevcut değildir. (Mecma' III, 186).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[124] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[125] İsnadında Abdülgafûr adlı bir metruk râvi vardır (Mec­ma'III, 188).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54-55.

[126] Bu hadisin râvilerinden Yûsuf b. Atiyye es-Saffâr zayıf­tır (Mecma'III, 191).       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[127] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1743), İbr. b. el-Münzir ei-Hi-zâmî an Dâvud b. Atâ an Zeyd b. Abdilhamîd b. Abdir­rahman b. Zeyd b. el-Hattâb an Süleyman an ebîhî an İbn Abbâi-senedi ile tahrîc etti.Dâvud b. Atâ, ittifakla zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[128] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2636), Ahmed (I, 227, 241, 271, 301, 321), Dârimî (II, 18), Buhârî (savm 53, II, 244), Müslim (siyam no. 178, s. 811), Nesâî (siyam 70/1, IV, 198-9), İbn Mâce (no. 1711) ve Taberânî (no. 12446), Ebû Bisr an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs asl-ı senedi ile;                                                                               

Ahmed (I, 231, 326), Müslim (siyam no. 179, s. 811), Ebû Dâvud (no. 2430), Ebû Ya'lâ (no. 2602) ve Beyha­kî (IV, 291), Osman b. Hakim an Saîd b. Cübeyr ... asl-ı senedi ile.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[129] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[130] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[131] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[132] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[133] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[134] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2336), Tirmizî (no. 736), Ne­sâî (siyam 33, 34/1, IV, 150) ve İbn Mâce (no. 1648), Ebû Seleme an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[135] Bu hadisi Nesâî (siyam 70, IV, 201-2), Amr b. Alîb. Ab­dirrahman an Sabit b. Kays Ebû'l-Gusn an Ebî Saîd el-Makburî an Üsâme senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[136] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1744), Muh. b. es-Sabbâh an Abdilazîz ed-Deıâverdî an Yezîd b. Abdillah b. Usâme an Muh. b. lbrâhîm an Usâme senedi ile tahrîc etti. Sindî, Zevâid'inde: "İsnadı sahihtir. Ancak Muh. b. İbr. ile Usâme arasında kopukluk vardır" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[137] Bu hadisi Tirmizî (no. 745), Nesâî (siyam 36/2, IV, 153; 70, IV, 202) ve İbn Mâce (no. 1739), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Rebî'a b. el-Gâz an Âişedü\-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[138] Bu hadisi Tirmizî (no. 747), Muh. b. Yahya an Ebî Âsim an Muh. b. Rifâ'a an Süheyl b. e. Salîh an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[139] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2451) ve Nesâî (siyam 70, IV, 203), Hammâd b. Seleme an Âsim b. Behdele an Sevâ el-Huzâî an Hafsa asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[140] Bu hadisi Tirmizî (no. 746), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Ahmed ve Muâviye b. Hisâm an Süfyân an Mansûr an Hayseme an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkın­da "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[141] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[142] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2432) ve Tirmizî (no. 748), Ubeydullah b. Mûsâ an Hârûn b. Selmân an Ubeydillah b. Müslim el-Kurasî an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

İsnadı hakkında Tirmizî "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[143] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2449), Nesâî (siyam 84, IV, 220) ve İbn Mâce (no. 1707), Hemmâm an Enes b. Şîrîn an Abdilmelik b. Kudâme b. Milhân an ebtht asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[144] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1572), Ahmed (VI, 145), Ebî Dâ-vud (no. 2453), Müslim (no. 194, s. 818), Tirmizî (no. 763), İbn Mâce (no. 1709), İbn Huzeyme (no. 2130), Ta-hâvî (II, 83), tbn Hibbân (no. 3646, 3649) ve Beyhakî {IV, 295), Yezîd er-Resk an Muâzeti'l-Adeviyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[145] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce (no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[146] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce (no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[147] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2450), Tirmizî (no. 742) ve Nesâî (siyam 70/24, IV, 204), Âsim an Zirr an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Kimileri bunu İbn Mes'ûd'un sözü olarak rivayet ettik­leri için Tirmizî, bu isnâd hakkında "hasen garîb" hük­mü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[148] Tirmizî (no. 797), bu hadisi Muh. h. Bessâr an Yahya b. Saîd an Süfyân an Ebî İshâk an Nümeyr b. Garîb an Âmir b. Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

İsnadı hakkında ise: "Bu hadis mürseldir. Zira Âmir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i idrak etmemiş­tir" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[149] Bu hadisi Tayâlisî (no. 242), Ahmed (III, 96), Buhârî (savm 66, II, 249), Müslim (siyam 141, s. 800), Ebû Dâ­vud (no. 2417), Tirmizî (no. 772) ve Beyhakî (IV, 297), Amr b. Yahya an ebthîan Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[150] Bu haberi Mâlik (siyam no. 37, s. 300), irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[151] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Buhârî (savm 66/1, II, 249), Müslim (siyam no. 138, s. 799), Ebû Dâvud (no. 2416) ve Tirmizî (no. 771), ez-Zührî an Ebî Ubeyd mevlâ Abdirrahman b. Avfan Ömer asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[152] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[153] Bu hadisi Müslim (siyam no. 144, s. 800), Süreye b. Yû­nus an Hüşeym an Hâlid an Ebî'l-Melîh an Nübeyse se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[154] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2334), Tirmizî (no. 686), Ne­sâî (siyam 37/1, IV, 153), İbn Mâce (no. 1645) ve İbn Hibbân, (no. 878), Ebû Hâlid el-Ahmer an Amr b. Kays el-Mülâî an Ebî ishâk an Sıla asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[155] Bu nakil Muvattâ'da (siyam 55, s. 309) yer almıştır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[156] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2337), Tirmizî (no. 738), İbn Mâce (no. 1651) ve İbn Hibbân (no. Mevârid 876), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[157] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2361), Abdürrezzâk (no. 7315), Şafiî (Sünen s. 61), Ahmed (II, 234, 281,347,408,474, 513, 521), Buhârî (savm 14, 230), Müslim (siyam no. 21, s. 762), Ebû Dâvud (no. 2335), Tirmizî (no. 685), Nesâî (siyam 31, 32/1, IV, 149; 38, IV, 154), İbn Mâce (no. 1650), Tahâvî (II, 84), İbn Hibbân (no. 3578,3584) ve Beyhakî (IV, 207, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Se­leme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[158] Bu hadisi Buhârî (savm 62/1, II, 247-8), Müslim (siyam no. 195, s. 818; 199-201, s. 820-1) ve,Ebû Dâvud (no. 2328), Mutarrif b. Abdillah an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[159] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2440) ve İbn Mâce (no. 1732), Havseb b. Ukayl an Mehdi el-Hecerî an İlerime an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[160] Bu hadisi Buhârî (savm 65/2, II, 249) ve Müslim (siyam no. 112,791), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bükeyr an Kureyb an Meymûne asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[161] Bu hadisi Tirmizî (no. 751), Süfyân b. Uyeyne ve İsma-îl b. İbrâhîm an İbn e. Necîh an ebîhî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[162] Bu hadisi Buhârî (savm 63/2, II, 248), Müslim (siyam no. 147, s. 801), Ebû Dâvud (no. 2420), Tirmizî (no. 743) ve İbn Mâce (no. 1723), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 148, lafız buna ait), Ebû Küreyb an Hüseyn el-Cu'fî an Zaide an Hişâm an İbn Şîrîn an Ebî Hurey­re senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[163] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2421), Tirmizi (no. 744) ve İbn Mâce (no. 1726), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Abdillah b. Büsr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "hasen" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[164] Bu hadisi Sünenü'l-kübra'da Nesâî, Beyhakî, İbn Hibbân, İbn Huzeyme ve Hâkim de tahrîc ettiler (Neyi IV, 266).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[165] Râvilerinden Salih b. Cebele, Ezdî'ye göre zayıf bir râvidir (Mecma1 III, 199).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[166] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 7808), Şâfıî (Sünen s. 54), Ahmed (III, 296, 312), Dârimî (II, 19), Buhârî (savm 63/1, II, 248), Müslim (siyam no. 146, s. 801), İbn Mâ­ce (no. 1724) ve Beyhakî (IV, 301), Abdülhamîd b. Cübeyr b, Şeybe an Muh. b. Abbâd b. Ca'fer an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[167] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1725), İshâk b. Mansûr an Ebî Dâvud an Şeybân an Âsim an Zirr an İbn Mes' ûd sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.



Konu Başlığı: Ynt: Orucun müstehab yahut mekruh yada haram olduğu günler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Temmuz 2019, 12:41:50
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri hakkıyla oruç tutanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Orucun müstehab yahut mekruh yada haram olduğu günler
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Temmuz 2019, 21:09:22
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri hakkiyla ve vaktin de orucunu tutan kullardan eylesin inşallah. ...