๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:16:55



Konu Başlığı: Oruç bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 19:16:55
ORUÇ BAHSİ


Orucun Ve Ramazan'ın Fazileti



2868- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Âdemoğlunun her amelinin sevabı on mislinden yediyüze kadar katlanır. ALLAH bu­yurdu ki: "Ancak oruç müstesna. Çünkü o be­nim içindir; onun mükâfatını ancak ben vere­ceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf be­nim için terk ediyor. Oruçlunun iki sevinci vardır: Birinci sevinç, iftar ettiği zaman, ikin­ci sevinç de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, ALLAH katında misk kokusundan daha hoştur." [Altı hadis imamı.][1]

 

2869- Ebû Ubeyde radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:) "Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kal­kandır." [Nesâî][2]

 

2870- Mu'cemu'l-Evsat'ta şu ek vardır: Denildi ki: "Onu ne ile zedeler?" "Yalan ve gıybetle" buyurdu.[3]

 

2871- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: Dedim ki:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Bana ALLAH'ın beni yararlandıracak olduğu bir şeyi emret!" şöyle buyurdu:

"Oruç tutmalısın, çünkü oruç gibisi (bir ibadet) yoktur."[4]

 

2872- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim ALLAH yolunda bir gün oruç tutarsa ALLAH onu cehennemden yüz yıllık mesafe uzaklaştırır." [Bu iki hadis Nesâî'ye aittir.)[5]

 

2873- Utbe bin Abdillah es-Sülemî radi­yallahu  anh'dan:   (ALLAH Resulü  sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim ALLAH yolunda farz orucu olarak bir gün oruç tutarsa ALLAH, onu cehennemden, yerler ve gökler arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır. Kim de bir gün nafile olarak oruç tutarsa, ALLAH ondan cehennemi gök arası ka­dar mesafe uzaklaştırır."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de leyyin bir isnadla.][6]

 

2874- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette Reyyân adında bir kapı vardır. Bu kapıdan oruçlular çağırılır. Kim oruçlu­lardan ise oraya girer, giren ise asla susamaz." [Buhârî ve Müslim][7]

 

2875- Zeyd bin Hâlid radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlu­nun ecri gibi —oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeden—ecir alır." [Tirmizî][8]

2876- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Harp edin ki, ganimet elde edesiniz; oruç tutunuz ki sıhhat bulaşınız, sefere çıkın ki zengin olasınız!"

[Taberânî, Mu 'cemu'l-Evsat'ta.][9]

 

2877- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim inanarak ve karşılığını sırf Al­lah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır."

[Altı hadis imamı,][10]

 

2878- Ahmed şunu da ekledi "Ertelediği günahları da."[11]

 

2879- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ramazan ayı girdiği zaman Cennet kapı­lan açılır; cehennem kapıları kilitlenir; şey­tanlar zincire vurulur."

[Buhârî, Müslim, Muvatta' ve Nesât][12]

 

2880- Tirmizî'de yer alan bir rivayette: "Ramazanın ilk gecesi olduğu zaman, Cehen­nem kapıları kapanır, onun hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları açılır, o kapılardan hiç­biri kapanmaz. Münâdi şöyle seslenir:

Ey hayır isteyen gel, koş! Ey şer isteyen, (Kötülüklere karşı) kendini tut!" O ayda Al­lah'ın cehennemden azatlıları vardır. Bu, Ra­mazan bitinceye dek her gece vâki olur."[13]

 

2881- Enes radiyallahu anh'dan:

ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordular: "Ramazan'dan sonra hangi oruç üs­tündür?"

Cevap verdi: "Ramazan'a tazim etmek için Şa'bân (ayında tutulan) oruç."

"Hangi sadaka (zekât) efdaldir."

"Ramazan da verilen sadaka (zekât) ef­daldir" buyurdu. [Tirmizî][14]

 

2882- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ayların efendisi Ramazan, saygı bakı­mından en üstün olan ay ise, Zi'l-Hicce'dir." [Bezzâr leyyin bir isnadla.][15]

 

2883- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her iftar zamanı ALLAH'ın azatlıları var­dır." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.][16]

 

2884- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennet seneden seneye, Ramazan ayı için süslenir. Ve şöyle der:

«ALLAHım bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!» Huriler de şöyle dua ederler: «ALLAHım! Kullarından bu ayda bize kocalar ihsan eyle!»

Kim bu ayda kendini muhafaza edip de iç­ki içmezse, iftira ve bühtanla bir mu mini ra­hatsız etmezse, hata ve günahlardan da sakı­nırsa, ALLAH ona her gece, yüz tane huri verir, ayrıca ona altın, gümüş, yakut ve zeberced-den bir köşk yapar. Bütün dünya bir araya ge­tirilip de o köşke konsa, bir keçi bağlanacak kadar yer işgal ederdi.

Kim de Ramazan ayında içki içer, bir mu mine iftira eder ya da bir günah ve hata işlerse, bir senelik amelini ALLAH iptal eder.

Onun için Ramazan ayına karşı dikkatli olun. Zira o, ALLAH'ın ayıdır. O ayda aşırı davran­mamanız gerekir. Tam on bir ay yiyorsunuz, içiyorsunuz her türlü nimet ve zevkten fayda­lanıyorsunuz, bari Ramazan'da kendinize çe­kidüzen verip kendinize gelin. Nefsanî arzu ve hevâyî temayüllerinizden uzak durun!"

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta. İsnadında Ahmed bin Ebyad adlı bir râvi vardır.][17]

 

2885- İbn Önler radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mekke'deki Ramazan, Mekke dışındaki bin Ramazan'dan daha faziletlidir."

[Bezzâr zayıf bir senedle.][18]

 

2886- Bilâl bin el-Hâris radiyallahu anh'­dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Medine'deki Ramazan Medine'den baş­ka ülkelerdeki bin Ramazandan daha hayır­lıdır. Medine'deki bir Cuma, Medine dışında­ki bin Cuma'dan daha hayırlıdır."

[Taberânî Mu'cemu't-Kebîr'de zayıf'bir senedle.][19]

 

2887- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her şeyin bir zekâtı vardır, cesedin zekâ­tı ise oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır."

[İbn Mâce zayıf bu senedle.][20]

 

2888- Ümmü Umâre bint Kâ'b el-Ensâ-riyye radiyallahu anhâ'dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Oruçlunun yanında oruç tutmayanlar yemek yediklerinde, melekler onun için (sab­rına karşılık) ALLAH'tan mağfiret dilerler."

[Tırmizî][21]

 

2889- Bureyde radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bilâl'e: "Ey Bilâl, yemek (yiyelim)" buyurdu.

"Ben oruçluyum" dedi.

"Biz rızıklanmızı yiyoruz. Bilâl'in rızkı­nın fazlası cennettedir. Ey Bilâl! Oruçlunun kemiklerinin teşbih çektiğini, meleklerin de onun için, yanında yemek yendikçe ALLAH'tan mağfiret dilediklerini biliyor musun?."[22]

 

2890- Sinan bin Senne el-Eslemî radiyal­lahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yemek yiyip şükreden, oruç tutup sabre­den gibi sevap alır." [İkisi de İbn Mâce'ye aittir.)[23]


[1] Bu hadisin lafzı Müslim'e (siyam no. 164, s. 807) aittir. Bu hadisi Tayâlisî (no. 2413), Abdürrezzâk (no. 7893), Ahmed (II, 266, 443, 471, 477 480), Dârimî (II, 25), Ebû Hureyre (tevhîd 35/2, VIII, 197), Müslim (siyam no. 164, s. 807), Nesâî (siyam 42/3, IV, 162-3), İbn Mâce (no. 1638, 3823), İbn Hibbân (no. 3413, 3415), el-Hakîm (I, 378) ve Beyhakî (IV, 235,273, 304), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Mâlik (siyam no. 57, s. 310), Ahmed (II, 465), Buhârî (savm 2, II, 226), Ebû Dâvud (no. 2363) ve Beyhakî (IV, 269), Mâlik an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî (no. 764), İmrân b. Mûsâ an Abdilvâris b. Saîd an Alî b. Zeyd an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre senedi ile; Nesâî (siyam 42/7, IV, 164-5), Ahmed b. îsâ an İbn Vehb an Amr an Bükeyr an Saîd... senedi ile; Müslim (siyam no. 161, s. 806) ve Nesâî (siyam 42/4-5, IV, 164-4), İbn Cüreyc an Atâ b. e. Rebâh an Ebî Salih ez-Zeyyât an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[2] Bu hadisi Nesâî (siyam 43, IV, 167), Yahya b. Habîb b. Arabî an Hammâd an Vâsıl an Beşşâr b. e. Seyfani'l-Velîd b. Abdirrahman an İyâd b. Gutayfan Ebî Ubeyde senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadı hasendir (Tergîb II, 147).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[3] Heysemî'ye göre isnadında yer alan er-Rebî' b. Bedr za­yıf bir râvidir (Mecma1 III, 171).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[4] Bu hadisi Nesâî (siyam 43/1-4, IV, 165-6), Recâ b. Hay-ve an Ebî Umâme asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[5] Bu hadisi Ne.sâî (siyam 45/4, IV, 174), Mahmûd b. Hâ­lid an Muh. b. Şuayb an Yahya b. el-Hâris ani'l-Kâsım Ebî Abdirrahman an Ukbe senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[6] İsnadında yer alan Vâkidî, hakkında ihtilaf olan meşhur bir râvidir (Mecma'III, 194).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[7] Bu hadisi Buhârî (savm 4, II, 226; bed'ul-halk 9, IV, 88), Müslim (siyam 166, s. 808) ve Tirmizî (no. 765), Ebû Hazım tın Sefil b. Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[8] Bu hadisi Tirmizî (no. 807) ve İbn Mâce (no. 1746), Atâ b. e. Rebâh an Zeyil b. Hâlid asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler. Tirmizî, isandı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[9] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerden oluş­muştur (Mecma'III, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[10] Bu hadisi Mâlik (terâvîh no. 2, s. 113), Abdürrezzâk (no. 7719), Şafiî (Sünen s. 35,59), Ahmed (II, 241,281,289, 529), Buhârî (savm 1, II, 251, 253), Müslim (nıüsâfîrîn no. 174, s. 523), Ebû Dâvud (no. 1371-2), Nesâî (siyam 5/1, IV, 129; 39/6-8, 11-14, IV, 156-7), Tirmizî (no. 808), İbn Huzeyme (no. 1894, 2199), İbn Hibbân (no. 2537) ve Beyhakî (II, 492; IV, 304, 492), ez-Züfırf an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Şafiî (Sünen s. 35), Ahmed (II, 486), Buhârî (îmân 27,1, 14; savm 1, II, 251), Müslim (müsâfirîn no. 173, s. 523), Nesâî (kıyâmu'1-Ieyl 3/1-2, III, 201-202; siyam 39/10-11, IV, 156; îmân 21, VIII, 117-8), İbn Huzeyme (no. 2203) ve Beyhakî (II, 491-2), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[11] Bu ziyade ile Ahmed (II, 385), Affân an Hammâd b. Se­leme an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre se­nedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadı hasendir (Tergîb II, 90).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[12] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 59, s. 310), Ahmed (II, 378, 357), Dârimî (II, 26), Buhârî (savm 5, II, 227), Müslim (siyam no. 1, s. 758), Nesâî (siyam 3/1-2, IV, 126-7) ve İbn Huzeyme (no. 1882), Ebû Süheyl b. Mâlik an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Abdürrezzâk (no. 7384), Ahmed II, 281), Buhârî (savm 5, VI, 227; bed'ul-halk 11/8, IV, 92), Müslim (siyam no. 2, s. 758), Nesâî (siyam 4, IV, 127-128) ve İbn Hibbhan (no. 3425), ez-Zührî an İbn ebî Ene s an ebîhî an Ebî Hu­reyre asl-ı senedi ile.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[13] Bu rivayeti Tirmizî (no. 682) ve İbn Mâce (no. 1642), Ebû Kureyb an Ebî Bekr b. Ayyaş ani'l-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî bu rivayet hakkında "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[14] Bu hadisi Tirmizî (no. 663), Muh. b. İsmaîl an Mûsîı b. İsmaîl an Sadaka b. Mûsâ an Sabi/ an Enes senedi ile tahrîc etti ve "bu hadis garîbtir; Sadaka hadiste güçsüçdür" dedi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[15] Bu hadisi Bezzâr (no. 960). Ahmed b. el-Velîd el-Bağdâ-dîan Hâlid b. Yezîd el-Mekkî an Yezîdb. Abdilmelik en-Nevfelî an Safvân b. Süleym an Atâ b. Yesâr an Ebî Sa-îd senedi ile tahrîc etti ve Nevfelî'nin hadiste zayıf oldu­ğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[16] Bu hadisi Ahmed (V, 256), İbn Nümeyr ani'l-A'meş an Hüseyn (b. Vâkid) el-Horâsânî an Ebî Gâlib an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadında bir beis yoktur; A'meş'in Hü-seyn'den rivayeti ise "büyüklerin küçüklerden rivayeti" nev'indendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[17] Bu hadisin isnadını oluşturan râvileri Ahmed b. Ebyad dışındakiler güvenilir kimselerdir. Heysemî bu zât hak­kında hiçbir bilgiye rastlamadığını söylemiştir (Mecma' III.  144).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41-42.

[18] Bu hadisi Bezzâr (no. 966), Amr b. Hammâd an Abdil-lah b. Nâfî' an Âsim b. Ömer an Abdillah b. Dînâr an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Âsim b. Ömer'i Ahmed ve gayrisinin zayıf addetmesine karşılık İbn Hibbân onu tevsîk ederek "hatâ ve muhale­fet ederdi" demiştir (Mecma' III, 145).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[19] Bu hadisin tariki şöyledir: Abdullah b. Kesîr b. Ca'fer an ebîhî an ceddihî an Bilâl.

Bu hadisi Diyâül-Makdîsî, sahîh hadisleri topladığı el-Muhtâre'de irâd etmiştir.

Zehebî diyor ki: "Abdullah'ın kim olduğu bilinmiyor, bu bâtıldır, isnadı karanlıktır. Diyâ, bunu Muhtâre'sine almakla hiç iyi etmemiştir." (Mîzân no. 4520).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[20] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1745), Mûsâ b. Ubeyde an Cümhân an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. Mûsâ, üzerinde zayıf olduğunda, ittifak bulunan bir râ­vidir.

Taberânî ile el-Hatîb ise bunu Sehl b. Sa'd hadisinden ancak zayıf bir isnâdla tahrîc ettiler (Feyd V, 285).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[21] Bu hadisi üç ayn senedle Tirmizî (no. 784-6) ve İbn Mâ­ce (no. 1748), Habib b. Zeyd an Leylâ an ceddetihî Üm-mi Umâre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen sahîh" hükmü verdi ve Ümmü Umâre'nin, Habîb'in ceddesi olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[22] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1749), Muh. b. el-Musaffâ an Bakiyye an Muh. b. Abdirrahman an Süleyman b. Bü-reyde an ebîhî senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdda geçen Muh. b. Abdirrahman'in kim olduğu meçhuldür. Bakiyye ise tedlis yapmakla ma'rûftur. Ger­çi burada tahdis .sığasını kullanmışsa da şeyhi, meçhul­dür (Tergîb II, 146). Buna karşılık Sindî, Zevâid'inde Muh. b. Abdirrahman'm çok zayıf olduğunu söylemiş­tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[23] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1765), İsmaîl b. Abdillah er-Rakkî an Abdillah b. Ca'fer an Abdilazîz b. Muh. an Muh. b. Abdillah b. e. Hurre an ummihî Hakîm b. e. Hurre un Sinan senedi ile tahrîc etti.

Sindî, isnadının sahîh olduğunu, râvilerinin de güvenilir kimselerden oluştuğunu söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.



Konu Başlığı: Ynt: Oruç bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:42:11
Esselamu aleyküm.Üzerimize farz olan orucu hakkıyla tutan ve günahlarından kurtulan kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Oruç bahsi
Gönderen: Pelinay üzerinde 09 Ağustos 2016, 12:12:13
Aleykumusselam ve rahmetullah.

Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kal­kandır." [Nesâî][2]

Bu hadisi serifi oruc kalkandir diye biliriz hep ,demekki isimize gelen kismini almisiz .kalkan olabilm3si icin bir sart var ki o da orucluya yakismayacak davranislardan uzak kalmak.giybet gibi,dedikodu gibi,kotu soz soyleme gibi,insanlari kirma gibj...
Aksi takdirde orucun kalkan hukmu gecerliligini yitiriyor.


Konu Başlığı: Ynt: Oruç bahsi
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 09 Ağustos 2016, 13:04:41
Esselamu aleykum
İnsanoğluna tanınmış en büyük nimetler arasında olan  oruc ,insanın yapılanması yani yenilenmesi için bir firsattir aslında.....Rabbim bu fırsatı degerlendirebilmeyi nasip etsin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Oruç bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Haziran 2019, 12:58:48
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun