๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:24:18



Konu Başlığı: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:24:18
ÖLÜYE AĞLAMAK, AĞIT YAKARAK SESLİ AĞLAMAK VE ÜZÜLMEK


2453-Enes radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte demirci Ebû Seyf in yanına girdik. O, (Allah Resulü'nün oğlu) İbrahim'in süt ba bası idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel lem oğlunu alıp öptü ve kokladı. Sonra yine onun yanına girdik. İbrâhîm can çekişiyordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in (mübarek) gözleri yaşarmaya başladı. İbn Avf dedi ki:
"Ey Allah Resulü, sen de mi (ağlıyor sun)?"
"Ey Avf in oğlu! Bu bir merhamet eseri dir." Sonra ilave etti:
"Göz yaşarır, kalp hüzünlenir, ama biz yi ne de Rabbimizin hoşnut olacağı şeyi söyle riz. Ey İbrâhîm! Senin ayrılışına çok üzülüyoruz."
[Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud]
2454-îbn Mâce'nin lafzı: "Ona iyice bakıncaya dek kefenine sarmayın!" Gelip üzeri ne kapandı ve ağladı.
2455-Onun (İbn Mâce'nin) ayrıca Esma bn. Yezîd'den de benzeri bir rivayeti vardır ki, orada şöyle geçmektedir: "Eğer (ölüm) ger çek bir vaad, vaadedilen umumi bir şey olma saydı ve sonrakiler öncekine tâbi olmasaydı (yani sen ölmeseydin), ey İbrâhîm, senin hak kındaki hislerimiz (şu andaki duyduklarımız dan) daha çok ve şiddetli olurdu. Senin ayrı lığına çok üzülüyoruz."
2456-Tirmizî, Câbir radiyallahu anh'dan:
Abdurrahman (b. Avf, Allah Resulü'ne hi taben) dedi ki:
"Sen (ölüye) ağlamaktan alıkoymamış miydin?"
"Hayır, ben ancak şu iki abes ve cırlak sesi yasakladım: Yüzlerin tırmalanması ve yakaların yırtılması (ile) musibet anındaki feryat ve şeytanın haykırışı."
2457-Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dünyada ve âhirette lanetlenmiş olan iki ses vardır: Nimet anındaki mizmâr (nefesli çal gı) ve musibet anındaki ağlama sesi." [Bezzâr]
2458-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ailesinden biri öldü; kadınlar toplanıp ağla maya başladılar. Ömer de ağlamalarına engel olup azarlamaya kalkıştı.
Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bırak on ları ey Ömer! Göz yaşam; kalp üzülür, (bu gün) acı olayın (ölümün) yaşandığı andır."
[Nesâî]
2459-İbn Ebî Müleyke radiyallahu anh'dan: Osman'ın kızı Mekke'de öldü. Cenazesin de bulunmak üzere gittik. Ben İbn Ömer ile İbn Abbâs'm arasında oturdum. İbn Ömer, Amr b. Osman'a dedi ki:
"Sen (buradakileri) ağlamaktan alıkoymu yor musun? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Ölü, ailesinin ken disine ağlamasından dolayı azap görür.»" îbn Abbâs dedi ki: "Ömer bunun bir kısmmı söy lerdi. Nitekim Ömer'le Mekke'den ayrılıp yola koyulmuştuk. Beydâ adlı mevkiye varınca, Se-mure ağacının gölgesinin altında bir süvari ile karşılaştık. Bana "Git bak hele o adam kim miş?" dedi. Gittim baktım ki, Suheyb imiş. Geldim kendisine bildirdim, bana: "Haydi ça ğır da gelsin" dedi. Suheyb'e döndüm ve: "Haydi git, Mü'minlerin emirine katıl!" dedim. Daha sonra Ömer, o bilinen sûikaste uğradığın da, Suheyb yanma girip "Vah kardeşim, vah ar kadaşım!" diyerek ağlamaya başlayınca, Ömer şöyle dedi: "Ey Suheyb bana mı ağlıyorsun? Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Şüphe yok ki ölü, ailesinin ken disine ağlaması sebebiyle azap görür»."
Ömer ölünce, bilahare Aişe'ye bunu an lattım. Şöyle dedi:
"Allah Ömer'i esirgesin! Vallahi Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem «Ölü, ailesinin kendisine ağlaması nedeniyle azap görür» diye bir şey söylemedi. Ancak şöyle buyurdu: «Allah, kâfirin azabım, ailesinin kendisine ağla ması sebebiyle artırır.» Bu hususta (delil ola rak) size Kur'ân yeter: «Kimse kimsenin güna hını yüklenmez» (En'am, 61/164)." Bunun üze rine İbn Abbâs: "Güldüren de, ağlatan da Allah'tır" (Necm, 53/43) ayetini okudu. îbn Ömer bu sözler karşısında hiçbir şey demedi. [Buhârî, Müsüm ve Nesâî.]
2460-Ebû Dâvud hariç, altı hadis imamı nın (Âişe'den gelen) başka bir rivayetlerinde şu ibare yer almaktadır: "Allah Ebû Adurrah-man'ı (yani îbn Ömer'i) bağışlasın! O tabiî ki yalan söylememiş, sadece unutmuş yahut ya nılmıştır. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem kendisine ağlanan bir yahudi kadının cenazesinin yanından geçmiş ve şöyle buyur muştur: «Buna ağlıyorlar ve şüphesiz o (ka dın) kabrinde (bu sebepten dolayı) azap görü yor»."
2461-İmrân b. Husayn radiyallahu anh'dan: Onun yanında ölünün diri kimsenin ken disine ağlaması sebebiyle azap gördüğüne da ir söz zikredilince:
"Bunu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem söyledi ve şöyle buyurdu: «Ölü, ailesi nin kendisine ağlaması nedeniyle azap gö rür»" dedi. Bir adam ona (İmrân'a) itiraz ederek şöyle dedi: "Adam Horasan'da ölüyor, ailesi de ona buradan ağlıyor. Peki ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı o da mı azap görecektir?" Şöyle cevap verdi: "Allah Resu lü sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiş tir. Sen yalan söylüyorsun." [Nesâî]
2462-Ebû Ya'lâ'dan: Bir adam bu sözü (Peygamber'e) nisbet etti. Bunun üzerine Ebû Hureyre radiyallahu anh dedi ki:
"Vallahi bir kişi mücahit olarak savaşa git se ve orada öldürülüp şehit düşse burada da akılsız karısı onun için ağlasa, o şehit bu be yinsiz karısının ağlaması yüzünden azap gö rür (öyle mi?)." Adam üç kere şöyle dedi: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir, Ebû Hureyre ise yalan söyledi."
2463-Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kurrâlar (Kur'ân hafızlan) öldürüldüğü za man tam bir ay kunût okudu (öldürenlere bed dua etti). O zaman üzüldüğü kadar üzüldüğü nü görmemiştim." [Bulıârî ve Müslim]
2464-Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ'dan:
Ebû Seleme, öldüğünde içimden dedim ki: "Garîb (Ebû Seleme) yabancı bir ülkede gur bette öldü. Ona öyle bir ağlayayım ki, dillere destan olsun. Tam ağlamaya hazırlanmıştım ki, benimle ağlayıp beni teselli etmek için bir ka dın çıkageldi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, onu karşılayarak şöyle buyurdu: «Al lah, şeytanı o evden çıkartmışken tekrar o eve sokmak mı istiyorsun?» Bunun üzerine ağla madım." [Müslim]
2465-Âişe radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e Zeyd b. Harise. Ca'fer ve İbn Revâha'nm ölüm haberi gelince, fevkalade üzüntülü bir halde oturdu; ben de kapının aralığından O'na bakı yordum. Bir adam gelip ona şöyle dedi: "Ca'fe-rin hanımları ağlıyorlar." "Git onları sustur!" emrini verdi. Adam gitti, geldi ve şöyle dedi: "Beni dinlemediler, ağlayama devam ediyor lar." "Git onları sustur!" buyurdu. Üçüncü kez adam geri gelip: "Vallahi kadınlar bize galib geldiler (dinlemeyip ağlamaya devam ediyor lar)" dedi. Âişe: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, o adama: "Haydi git onların ağzına toprak saç!" buyurdu, dedi. (Âişe dedi ki:) Ben de atılıp adama şöyle dedim: "Allah senin bur nunu sürtsün! Vallahi sen ne Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve sellem'in sana söylediğini ye rine getirdin, ne de (üzüntülü olan) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i kendi halinde bı raktın." [Bulıârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.]
2466-Câbir b. Atîk radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Abdullah b. Sâbit'i ziyarete geldi. Onun ken dinden geçmiş olduğunu görünce, sesini yük selterek onu çağırdı, cevap alamayınca (öldü ğünü anladı ve): "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn. Ey Ehu r-Rebî! (Ne yapalım elden bir şey gelmez. Allah'ın emri) bize galebe çaldı"
dedi. Bunu duyan kadınlar bir çığlık atıp ağ lamaya başladılar.
İbn Atîk de onları susturmaya uğraştı. Bu nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Onları (kendi halleri ne) bırak. (Çünkü sesleri fazla çıkmıyor) fakat vacip olunca hiçbir kadın ağlamasın!"
"Ey Allah Resulü (vacip olduğu zaman) ne demektir?" dediler.
"Öldüğü zaman demektir" buyurdu.
[Mâlik, Ebû Dâvud ve Nesâî daha uzun bir metinle.]
2467-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Sa'd b. Ubâde hastalandı. Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve sellem onu Abdurrahman b. Avf, Sa'd (b. Ebî Vakkâs) ve İbn Mes'ûd'la birlikte ziyaret etti. Yanına girince onu baygın buldu. "Ölmüş herhalde" dedi. "Hayır" dedi ler. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ağladı. Orada bulunanlar O'nun ağlayışını gö rünce ağlamaya başladılar. Buyurdu ki:
"Duymuyor musunuz? Allah, gözyaşı se bebiyle ve kalbin üzülmesiyle azap etmez.
-Dilini göstererek- sadece bumm yüzünden azap eder, ya da esirger." [Buhârî ve Müslim]
2468-Muâz radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu Yemen'e gönderdiği zaman, bineğine bindi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de bineğin yanında onunla yürümeye başladı. Ve ona şöyle buyurdu: "Ey Muâz! Kim bilir sen beni im yılımdan sonra belki göremiye-ceksin. Kabrime ve mescidime gelirsin." Bu nun üzerine Muâz, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den ayrılacağına ağladı. Şöyle buyurdu: "Ağlama ey Muâz! Çünkü (sesli) ağlamak şeytandandır."
[Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.]
2469-Ebû Bürde radiyallahu anh'dan: Ebû Mûsâ şiddetli bir hastalığa yakalandı ve bayıldı. Karısı çığlık attı(ağlamaya başladı). Bay gın olduğu için cevap veremedi, aydınca şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hoşlanmayıp uzak durduğu kimselerden ben de
uzağım. Biliyorsunuz ki O haykırarak ağlayan, saçını başını yolan ve üstünü yırtan kadınlardan uzak durmuştur." [Bulıârî, Müslim ve Nesâî.]
2470-lbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Ölüleri için ağlarken) yanaklarını dö ven, yakalarını yırtan ve Câhiliye âdeti üzere ağıt yakan bizden değildir."
[Buhârî, Müslim, Timıizî ve Nesâî.]
2471-Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi biri ölüp de arkasından ailesi: «Vay bizim dayanağımız, vay efendimiz!» di yerek ağladıklarında, Allah muhakkak iki me leği görevlendirir. Onlar, (ölüye) vurup şöyle derler: «Sen (gerçekten) böyle miydin?»" [Tinnizî]
2472-Biat eden kadınlardan birinden: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e biat ederken, bizden aldığı sözlerden birisi de şuydu: "(Musibetlere maruz kaldığımızda) yüz yırtmamak, ahlayıp vahlamamak (bağırmamak), yaka yırtmamak, ağıt yakarak saçları dağıtma mak hususunda O'na âsi gelmemek." [Ebû Dâvud]
2473-Ümmü Atiyye radiyallahu an-hâ'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, biat ederken bizden, yüksek sesle feryat edip ağlamamamıza dair söz aldı. Ancak beş kişi sözümüzde durduk: Ümmü Süleym, Ümmü'l-A'lâ, Ebû Sabre'nin kızı, Muâz'ın karısı ile diğer kadın." [Buhârî ve Müslim]
2474-Nesâî'nin rivayetinde: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e biat etmek iste diğimde dedim ki:
"Ey Allah Resulü! Cahiliyette bir kadın be ni teselli etmişti (yani ölüsü için ağlamıştı). Gi dip ona yardım edeyim (yani onun da ölüsü için ağlayayım), sonra gelip sana biat ederim."
"Öyleyse git ona yardım et, sonra gel ba na biat et!" buyurdu. Bunun üzerine gidip ona yardım ettim, sonra gelip Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e biat ettim.
2475-Enes radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlar kendisine biat ederken, onlardan ölü ye sesli ağlamamalanna dair söz aldı. Dediler ki: "Cahiliye devrinde bazı kadınlar ölüleri mize ağlamakla bizi teselli ettiler, biz de onla rı teselli edebilir miyiz?" Şöyle buyurdu: "İs lâm'da ölülere ağlamak suretiyle teselli etmek yoktur." [Nesâî]
2476-Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem hem sesli ağlayan kadına, hem de onu dinle yene lanet etmiştir." [Ebû Dâvud]
2477-îbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ölüm haberini yaymaktan alıkor ve şöyle bu yururdu:
"Ölüm haberini (ağıtlarla) yaymayın! Çünkü bu, Cahiliye âdetlerindendir."
Abdullah (b. Mes'ûd) dedi ki: "Ölü için ezan (yani bizde sala verilmesi), ölüm haberi ni duyurmaktır." [Tirmizî]
2478-Ebû Mâlik el-Eşa'rî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimde cahiliye âdetlerinden dört §ey vardır ki, bunları bir türlü bırakamazlar: Soylarıyla övünmek, soylara sövmek, yıldız lardan yağmur istemek, ölüye sesli olarak ağ lamak." Ve yine şöyle buyurdu: "Eğer ölüye sesli ağlayan kadın, tevbe etmeden ölürse. Kı yamet gününde üzerinde katrandan bir elbise ve uyuz yapan bir örtüsü olduğu halde huzura dikilir." [Müslim]
2479-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Ha san b. Hasan b. Alî öldüğü zaman, karısı kab rinin üzerinde bir yıl çadır kurdu. Sonra (ça dırı) kaldırdı. Derken orada bir çığlık duyul-
du: "Yitirdiklerini buldular mı?" Bir ses de şu cevabı verdi:
"Umut kesip döndüler."
[Buhârî, bâb başlığında.]
2480-Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamete kadar §u üç §ey ümmetimde devamlı olarak bulunacaktır: Ölüye sesli ağ lamak, soylarla övünmek ve yıldızlardan yağ mur istemek." [Ebû Ya'lâ ve Bezzâr.]
2481-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ölülere ağlayan bu kadınlar Kıyamet günü biri sağlarında, diğeri ise sollarında ol mak üzere cehennemde iki saf yapılacaklar dır Cehennem ehline karşı itlerin havladıkla rı gibi havlayacaklardır."
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.]
2482-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e sesli olarak ağlanmamıştır." [Bezzâr]
2483-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Sa'd b. Muâz'm) na'şı taşınırken annesi şöyle ağladı: "Ciddi ve çalışkan olarak, ken disiyle bir gedik kapanarak cehd eden bir yi ğit olan Sa'd'ın ölümünden dolayı annesinin vay haline!" Bunun üzerine Peygamber sal lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her ölünün ağıtçısı yalan söyler. Amma Sa'd b. Muâz'ın ağlayıcısı asla!"
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de leyyin bir senedle.J
2484-Zeyd b. Erkam radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah üç yerde susmaktan hoşlanır: Kur'ân okunurken, savaşılırken ve cenaze kaldırılırken."
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kehtr'de adını bildirmedi ği bir râvi kanalıyla.]
2485-Hamne bn. Cahş radiyallahu an-hâ'dan:
Ona denildi ki: "Kardeşin öldürüldü."
"Allah ona rahmet etsin! İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn" diyerek cevapladı.
"Kocan da öldürüldü" dediler "Eyvah!" dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kocasının kadının yüreğinde, hiçbir şeyde olmayan bir yeri vardır."

[İbn Mâce, leyyin bir senedle.]


2453-Lafız Buhârî'ye aittir. Bunu Buhârî (cenâiz 44, II, 84-85), el-Hasan b. Abdilazîz an Yahyâ b. Hassân an Kurayş b. Hayyân an Sâbit an Enes senedi ile; Ahmed (III, 194), Müslim (fadâil no. 62, s. 1807), Ebû Dâvud (no. 3126), İbn Hibbân (no. 2891) ve Beyhakî (IV, 69), Süleymân b. el-Muğîre an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2454-Bu rivayeti İbn Mâce (no. 1475), Muh. b. İsmaîl b. Semure an Muh. b. el-Hasan an Ebî Şeybe an Enes b. Mâlik senedi ile tahrîc etmiştir.

Ebû Şeybe, sebebiyle isnâdı zayıftır. Münekkid imamlar tarafından hadislerinin münker olduğuna hükmedilmiştir.

2455-Bu hadisi İbn Mâce (no.1589), Süveyd b. Saîd an Yahyâ b. Süleym an İbn Haysem an Şehr b. Havşeb an Esmâ binti Yezîd senedi ile tahrîc ettiler.

Sindî, Zevâid'de isnâdının hasen olduğunu söylemiştir.

2456-Bu hadisi Tirmizî (no. 1005), Alî b. Haşrem an İsâ b. Yûnus an İbn e. Leylâ an Atâ an Câbir b.Abdillah senedi ile tahrîc etmiştir.

İsnâdı hakkında hasen sahîh hükmü vermiştir.

2457-Bu hadisi Bezzâr (no. 795), Amr b. Alî an Ebî Âsım an Şebîb b. Bişr el-Becelî an Enes b. Mâlik senedi ile tahrîc etmiştir.

Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (îIII, 2). Bunu Diyâü'l-Makdisî de Muhtâre'de tahrîc etmiştir (Feyd IV, 210).

2458-Bu hadisi Ahmed (II, 273, 408), Nesâî (cenâiz 16, IV, 19) ve İbn Mâce (s. 506), Muh. b. Amr b. Atâ an Seleme b. el-Ezrak an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2459-Bu hadisi Buhârî (cenâiz 33/2, II, 80-81), Müslim (cenâiz no. 22-23, s. 640-641) ve Nesâî (cenâiz 15/8), IV, 18), İbn ebî Müleyke an İbn Ömer ve Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2460-Bu hadisi Mâlik (Muvattâ, cenâiz 37, s. 234), Buhârî (cenâiz 33, II, 81), Müslim (cenâiz no. 27, s. 634), Tirmizî (no. 1006), Nesâî (cenâiz 15/6, IV, 17) ve Beyhakî (IV, 72), Mâlik an Abdillah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an ebîhî an Amre binti Abdirrahman an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2461-Bu hadisi Nesâî (cenâiz 15/4, IV, 17), İbrâhim b. Ya'k‍b an Saîd b. Süleymân an Huşeym an Mansûr b. Zâdân ani'l-Hasan an İmrân b. Husayn asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Râvileri güvenilir kimselerdir. İbrâhîm dışındakiler Sahîh rîcalindendir.

2462-Heysemî, isnâdında tanımadığı birinin olduğunu söylemiştir (Mecma' III, 16).

2463-Lafız Buhârî'ye aittir (cenâiz 41, II, 84). Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 4029, 4963), Ahmed (III, 167, 162), Dârimî (I, 374), Buhârî (vitr 7, II, 14; cenâiz 41, II, 84; cizye 8, IV, 66; mağâzî 28, V, 44), Müslim (mesâcid no. 301, s. 469) ve Beyhakî (II, 199), Âsım b. Süleymân an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2464-Bu hadisi Müslim (cenâiz no. 10, s. 635), Süfyân b. Uyeyne an İbn e. Necîh an ebîhî an Ubeyd b. Umeyr an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

2465-Bu hadisi Ahmed (VI, 58), Buhârî (cenâiz 46, II, 85; cenâiz 41, II, 83; mağâzî 44/2, V, 87), Müslim (cenâiz no. 30, s. 644), Ebû Dâvud (no. 3122), Nesâî (cenâiz 14/2, IV, 14-15), İbn Hibbân (no. 3137, 3145), el-Hâkim (III, 215) ve Beyhakî (IV, 59), Yahyâ b. Saîd an Amre an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2466-Bu hadisi Mâlik (cenâiz no. 36, s. 233), Ahmed (V, 445-446), Ebû Dâvud (no. 3111), Nesâî (cenâiz 14/1, IV, 13-14), Taberânî (M. el-Kebîr no. 1779), İbn Hibbân (no. 3179-80), el-Hâkim (I, 351) ve Beyhakî (IV, 69), Mâlik an Abdillah b. Câbir b. Atîk an Atîk b. el-Harîs b. Atîk an Câbir b. Atîk asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2467-Lafız Müslim'e aittir. Bunu Buhârî (cenâiz 45, II, 85), Müslim (cenâiz no. 12, s. 636), Tahâvî (IV, 292), İbn Hibbân (no. 3149) ve Beyhakî (IV, 69), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Saîd b. el-Hâris el-Ensârî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2468-Heysemî, kaynak olarak Ahmed'in Müsned'ini de göstermiş ve râvileri Sahîh ricâlinden olan iki isnâdla rivayette bulunduğunu söylemiştir. Râşid b. Sa'd ile Âsım b. Humeyd'den mâdâ ki, bunlar da güvenilir râvilerdir (Mecma' Iî, 22).

2469-Bu hadisi Buhârî (cenâiz (38, II, 83), Müslim (îmân no. 167, s. 100), İbn Hibbân (no. 3142) ve Beyhakî (IV, 64), Yahyâ b. Hamza an Abdirrahman b. Yezîd b. Câbir ani'l-Kâsım b. Muhaymire an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile;

Müslim (a. y.), İbn Mâce (no. 4311) ve Beyhakî (IV, 64), Rib'î b. Hirâş an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile;

Ahmed (IV, 396, 404, 416), Müslim (a. y. ), Nesâî (cenâiz 18, IV, 20) ve İbn Hibbân (no. 3141), Âsım el-Ahvel an Safvân b. Muhriz an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile;

Müslim (a. y.), Nesâî (20/1, IV, 20), İbn Mâce (no. 1586) ve Beyhakî (IV, 64), Ca'fer b. Avn an Ebî Umeys an Ebî Sahre an Abdirrahman b. Yezîd ve Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile;

Tayâlisî (no. 507), Ahmed (IV, 396, 404), Ebû Dâvud (no. 3130) ve Nesâî (cenâiz 21, IV, 21), Şu'be an Mansûr an İbrâhîm an Yezîd b. Evs an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2470-Bu hadisi Ahmed (I, 442), Buhârî (cenâiz 36, II, 82), Tirmizî (no. 999), Nesâî (cenâiz 19, IV, 20), İbn Mâce (no. 1584) ve Beyhakî (IV, 64), İbrâhîm en-Nehaî an Mesr‍k an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile;

Ahmed (I, 432, 456, 465), Buhârî (cenâiz 39-40), II, 83; menâkıb 8/2, IV, 160), Müslim (îmân no. 165-166, s. 99), Nesâî (cenâiz 17, IV, 19), İbn Mâce (no. 1584), İbn Hibbân (no. 3139) ve Beyhakî (IV, 63, 64), el-A'meş an Abdillah b. Murre an Mesr‍k an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2471-Bu hadisi Tirmizî (1003) ve İbn Mâce (no. 1594), Esîd b. e. Esîd an Mûsâ b. e. Mûsâ an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

2472-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3131), Müsedded an Humeyd b. el-Esved ani'l-Haccâc Âmili Ömer b. Abdilazîz an Esîd b. e. Esîd ani'mreetin senedi ile tahrîc etmiştir.

2473-2474-Bu hadisi Buhârî (cenâiz 46/2, II, 86), Müslim (cenâiz no. 31, s. 645) ve Nesâî (bîat 18/2, VII, 149), Hammâd b. Zeyd an Eyyûb an Muh. b. Sîrîn an Ümmi Atiyye asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2475-Bu hadisi Ahmed (III, 197) ve Nesâî (cenâiz 15/2, IV, 16), Abdürrezzâk an Ma'mer an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Râvileri Sahîh ricâlidir.

2476-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3128), İbrâhîm b. Mûsâ an Muh. b. Rebî'a an Muh. b. el-Hasan b. Atiyye an ebîhî an ceddihî an Ebî Saîd el-Hudrî senedi ile tahrîc etmiştir.

2477-Bu hadisi iki ayrı isnâdla Tirmizî (no. 984-5), Ebû Hamza an İbrâhîm an Alkame an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

İsnâdı hakkında hasen garîb hükmü vermiştir.

2478-Bu hadisi Müslim (cenâiz no. 29, s. 644), Ebân b. Yezîd an Yahyâ an Zeyd an Ebî Sellâm an Ebî Mâlik asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

2479-Bu haberi Buhârî, isnâdsız olarak irâd etmiştir (Sahîh, cenâiz 62, II, 90).

2480-Bu hadisi Bezzâr (no. 799), Muh. b. el-Müsennâ an Zekeriyyâ b. Yahyâ b. Umâre an Abdilazîz b. Suheyb an Enes senedi ile tahrîc etmiştir.

Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecmâ' III, 12).

2481-Râvilerinden Süleymân b. Dâvud el-Yemâmî zayıf bir râvidir (Mecma' III, 14).

2482-Bezzâr (no. 796), bunu Ukbe b. Sinân an Osmân b. Osmân an Muh. b. Amr b. Alkame an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etmiştir.

Heysemî'ye göre Muh. b. Amr sebebiyle isnâdı hasendir (Mecma' II, 14).

2483-Râvilerinden Muh. b. İshâk, güvenilir bir imam olmakla birlikte "tasrîh siğası olmadan yaptığı bazı rivayetlerde tedlîs yaptığı tesbit edilmiştir. Bu husus, isnâdı "telyîn" etmektedir. (Mecma' III, 15).

2484-İbnü'l-Cevzî'ye göre İmâm Ahmed, "sahîh olmadığını" söylemiştir. İbn Hacer ise: "Senedinde adı belirtilmemiş bir ve hâli mechûl bir başka râvi mevcuttur" demiştir (Feyd II, 288).

2485-Bu hadisi İbn Mâce (no. 1590), Muh. b. Yahyâ an İshâk b. Muh. el-Fervî an Abdillah b. Ömer an İbrâhîm b. Muh. b. Abdillah b. Cahş an ebîhî an Hamre bitni Cahş senedi ile tahrîc etmiştir.

Abdullah b. Ömer zayıf bir râvidir.



Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:47:21
Esselamu aleyküm.Ölüye ağıt yakmak,sesli ağlamat,feryad etmek dinen yasaktır ve ölünün de azab çekmesini sağlar.Rabbim ölüm karşsında kendini bilen ve acısını dinen içinde yaşayan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Pelinay üzerinde 09 Ağustos 2016, 12:21:42
Aleykumusselam ve rahmetullah.olunun arkasindan yuksek sesle bagira cagira dovunerek aglamak uygun degildir.Cok zor ama Mevlanın emrine riza gostermek ve metanetli olmaya calismak lazm insallah.Allah razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 09 Ağustos 2016, 12:56:35
Ve aleykum selam
Ölünün arkasından bağıra.çağıra ağıt yakmak o kişiye cenazesine saygisizliktir.....Sessizce sağlanabilir.....Rabbim e saygisizlik yapanlardan olmayalım inşallah.....


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 09 Ağustos 2016, 14:03:26
Bismillah...
Ölüye ağlanabilir. Ama bu çok sesli ve yüksek sesli ağıt şeklinde olmamalıdır.
Allah cc. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Ruhane üzerinde 09 Ağustos 2016, 16:12:11
Yakinimizi  kaybetmek sonucu  Tabi ki de o acı ile aglanir. .Fakat efendimiz çok sesli ağlamayı isyan etmeyi kendine zarar verecek taşkın hareketleri yasaklamıştır..Rabbim o sıkıntılı anda da olsa hareketlerinde dikkat edebilmeyi nasıl etsin ..


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Sefil üzerinde 26 Eylül 2016, 22:20:06
Esselamu aleykum; İnşaallah böyle bir durumda islam çerçevesinde kalmaya özen gösterip ağlamamaya zorda olsa dayanıp rızayı ilahinin doğrultusunda kalmaya çalışanlardan olmak duasıyla...

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 27 Eylül 2016, 00:07:39
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh.Hüznümüzü aşırı şekilde dışa vurmak isyana yol açabilir.Ölüm farzdır.Her nefis tadacaktır.Rabbim bizleri karşısına hazır vaziyette gelmeyi nasip eylesin İnşaAllah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Sevgi. üzerinde 27 Eylül 2016, 16:08:31
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Dinimizce ölünün arkasından sesli ağlamak ağıt yakmak yasaklanmıştır. Mevlam bizleri bu yasağa hakkıyla uyanlardan eylesin inşaAllah. Amin


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Ceren üzerinde 27 Eylül 2016, 16:52:16
Aleykumselam.Oluye agit yakmak sesli ağlamak dinen caiz degildir.Ölümü de hayirla ve sabirla karsilayan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüye ağıt yakarak sesli ağlamak ve üzülmek
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Eylül 2016, 17:16:47
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan gidenlerden eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.