๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 16:59:00



Konu Başlığı: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 16:59:00
NİYET, İHLÂS, VAAD, DOĞRULUK VE YALAN


7922- Ömer radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ameller ancak niyetlere göredir -diğer rivayette "niyete göredir" diye geçer- Herkes niyetine göre muamele görür. Hicreti, Allah ve Resulüne olanın hicreti, Allah ve Resulüne-dir. Hicreti, elde edeceği dünyalık ya da evle­nebileceği bir kadın için olursa, hicreti ne için ise onun için olur."

[Mâlik hariç, altı hadis imamı.)

7923- Diğer rivayet:

"Hicreti, elde edeceği dünyalık, ya da ni­kâh edeceği bir kadın için olursa, hicreti neye yapmışsa onun için olur."

7924- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah bir kavme azap indirirse, içinde bulunan (suçlu suçsuz) herkese isabet eder. Ancak dirilirlerken amellerine göre dirilir­ler." [Buhârî ve Müslim.]

7925- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şüphesiz Allah, şekillerinize ve sözlerini­ze bakmaz; O, amellerinize ve kalplerinize bakar." [İbn Mâce]

7926- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah'a kırk sabah ihlaslı amel ederse, kalbinden diline hikmet pınarları fış­kırır." [Rezin]

7927- Abdullah bin Ebi'1-Hums radiyalla­hu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile henüz peygamber olarak gönderilmeden önce bir alış verişte bulundum. Onun lehine bir he­sabım kaldı, falan yerde buluşalım diye ona randevu verdim. Fakat unuttum. Üç gün son­ra hatırladım ve gittim ki onun hâlâ orada be­ni beklemekle olduğunu gördüm. Bana şöyle dedi: 'Ey delikanlı, beni yordun! Ben tam üç gündür seni burada bekliyorum''." [Ebû Dâvud]

7928-  Zeyd bin Erkam radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kimse sözünde durmak niyetiyle biri­ne birsey vaad edip sonra vaadini (herhangi bir sebepten dolayı) yerine getiremezse, gü­naha girmez."

[Ebû Dâvud ve Tirmizî. Lafız Tirmizî'nİndir.J

7929- Rezîn:

"Kim, biriyle (namaz vaktine kadar bir yer­de) buluşmak üzere sÖzleşir ve arkadaşı namaz vaktine kadar gelmediği için buluşma yerine gelmiş olan namaza giderse günaha girmez."

7930- Câbir radiyallahu anlı'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: 'Bahreyn'in sadaka malı geldiği zaman sana ondan ŞU kadar vereceğim.' demişti. Fa­kat Peygamber ölünceye dek Bahreyn'in ma­lı gelmedi.

Sonra Ebû Bekr halife olunca o mal geldi ve Ebû Bekr şöyle ilân ettirdi: 'Kimin Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den alaca­ğı varsa bize gelsin.'

Hemen gidip durumu ona bildirdim. 'Bek­le!' dedi, ancak vermedi. Sonra yine geldim, yine vermedi. Üçüncüsünde dedim ki: 'İste­dim vermedin. Sonra yine gelip istedim, yine vermedin. Ya ver ya da seni cimri bileceğim.' Bunun üzerine dedi ki: 'Sen, 'Ya ver ya da se­ni cimri bileceğim' mi dedin? Cimrilikten da­ha büyük hastalık var mıdır? Seni geri çevir­diğim zaman hep vermek istiyordum (fakat ne kadar ve nasıl vereceğimi kestiremiyordum).'

(Câbir) dedi ki: Sonra benim için bir avuç daldırıp verdi." (Râvi) Süfyân, bu hadisi riva­yet ederken iki avucunu birleştirdi. Sonra Süfyân dedi ki: (Hocam) İbnü'l-Münkedir bi­ze Câbir'den naklederken de böyle yaptı. (Câbir): Bana (Ebû Bekr) "Say bakalım!" de­di; saydım onu beşyüz dirhem olarak buldum. Sonra "İki kere daha bu kadar al!" dedi.

[Buhârî ve Müslim.]

7931- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Doğruluk iyiliğe götürür; iyilik cennete iletir. Kişi doğrulukta devam eder durur, niha­yet Allah katında sıddîk olarak yazılır.

Yalan fücura iletir; fücur ise ateşe götü­rür. Kişi yalan söylemekte devam eder, niha­yet Allah katında yalancı olarak yazılır."

7932- Diğer rivayet:

"Kişi devamlı olarak doğru söyler, doğru­yu talep eder; nihayet Allah indinde o, sıddîk olarak yazılır.

Yalan hakkında ise şöyle dedi: "(Kişi) de­vamlı olarak yalan söyler, yalanı talep eder de Allah katında nihayet yalancı olarak yazılır."

[Nesâî hariç, altı hadis imamı.]

7933-  Ebû'l-Havrâ' es-Sa'dî radiyallahu anh'dan:

Hasan bin Ali'ye: "Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem'den aklında tuttuğun ne var?" diye sordum.

Şöyle cevapladı: Ondan şunu duyup ez­berledim: "Şüphelendiğini at, şüphelenmedi­ğine bak! Doğruluk kalbinin yatıştığında; ya­lan ise şüphelendiğindedir." [Tirmizî ve Nesai]

7934-   Safvân bin Süleym radiyallahu anh'dan:

Dedik ki:

"Ey Allah'm Resulü! Mü'min korkak olur mu?"

"Evet olabilir" buyurdu. Şöyle denildi: "Peki mü'min cimri olur mu?"

"Evet olabilir" buyurdu.

"Mü'min yalancı olabilir mi?"

"Hayır asla!" buyurdu. [Mâlik]

7935- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kul yalan söylediği zaman, yaptığı şeyin kötü kokusundan melek ondan tam bir mil uzaklaşır." [Tirmizî]

7936- Behz bin Hakîm'den, o da, babasın­dan, o da dedesinden:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"imanları güldürmek için yalan yanlış konuşan kimsenin vay haline! Onun vay hali­ne! Onun vay haline!" [Ebû Dâvud ve Tirmizîl

7937-  Süfyan bin Es'ad el-Hadremî radi­yallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Senin doğru söylediğine inanan bir ada­ma yalan söylemen, en büyük hıyanettir."

[Ebû Dâvud]

7938- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kişiye yalan olarak her duyduğunu an­latması yeter!" [Müslim ve Nesâî]

7939- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Bir kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Kocamın bana vermediği bir şeyi, verdi diyeyim mi?" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel­lem de:

"Kendisine verilmeyen bir şeyle doymuş görünen, iki sahte elbise giyen gibidir" bu­yurdu. [Müslim ve Nesâî]

7940-  Abdullah  bin  Âmir radiyallahu anh'dan:

"Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evimizde oluruyorken annem beni ça­ğırdı ve 'Gel de sana bir şey vereceğim' dedi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona dedi ki:

'Ne vermek istedin?'

'Hurma.'

'Eğer ona bir şey vermezsen bu söz, aley­hinde yalan olarak kayda geçerdi'."

[Ebû Davud]

7941- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ahir zamanda yalancı deccallar olacak­tır. Sizin ve babalarınızın duymadıkları hadis­leri size sunacaklar. Dikkat edin ve onlardan uzak durun da sizi şaşırtıp fitneye sürükleme-sinler." [Müslim]

7942- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Dedi ki: "Şeytan, insan kılığına girip bir cemaate gelir ve onlara yalan şeyler anlatır. Böylece onlar tefrikaya düşerler. Sonra arala­rından biri der ki: Şahsen tanıyıp da ismini bilmediğim bir adam gelip bize şunu şunu an­lattı." [Müslim!

7943- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: De­di ki:

"Denizde (Hz.) Süleyman'ın sımsıkı bağ­layıp hapsettiği şeytanlar (cinler) vardır ki, bunların çıkıp İnsanlara Kur'ân okumaları ya­kındır." [MüslimJ

7944-  Esma bint Yezîd radiyallahu an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey insanlar! Pervanelerin (kelebeklerin) ateşe üşüştüğü gibi, yalana üşüşmenize sebep nedir? Hanımını hoşnut etmek için ona yalan söylemek. Harpte yalan söylemek. Çünkü harp bir aldatmaca (taktik)tir. iki kişinin ara­sını bulmak için yalan söylemek durumları hariç yalan Ademoğlunun her yönden aleyhi­nedir." IRezîn.]

Tirmizî'nin de benzeri bir rivayeti bulun­maktadır.

7945- O (Tirmizî), Buhârî, Müslim ve Ebû Davud'un, Ümmü Gülsüm bint Ukbe'den benzeri rivayetleri bulunmaktadır. Onun met­ninde: 'Üçüncüsü kişinin karısına anlatırken yalan söylemesi, kadının da kocasına anlatır­ken yalan söylemesi.' şeklinde geçmektedir.

7946-  SafVân bin Süleym ez-Zurakî radi­yallahu anh'dan:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Karıma yalan söyleyebilir miyim?' diye sordu.

'Yalanda hayır yoktur' buyurdu.

'Ona bir şey vaad ediyorum ve bu esnada yalan söylüyorum' deyince, şöyle buyurdu: 'Bunda senin için bir sakınca yoktur'," [Mâlik]

7947- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İbrahim aleyhisselam sadece üç yalan söylemiştir: Bunlardan biri: 'Ben hastayım' demesi. (Diğeri:) 'Belki bu işi büyükleri olan Şu put yapmıştır' demesi. Bir diğer yalanı da Sâre hakkındadır. O, Sâre ile birlikte cebbar (zalim) bir kralın ülkesine geldi, Sâre insanla­rın en güzeli idi. İbrahim ona dedi ki: 'O kral eğer senin benim karım olduğunu bilirse seni elimden alır. Onun için sana kim olduğunu sorarsa benim kız kardeşim olduğunu söyle! Çünkü sen benim islâm'da kız kardeşimsin. Şu anda yeryüzünde senle benden başka müs-lüman tanımıyorum.'

O cebbar hükümdarın ülkesine geldikle­rinde, Sâre'yi o kralın adamlarından biri gördü ve krala gidip şöyle dedi: 'Ülkene öy­lesine güzel bir kadın geldi ki o, ancak sana lâyıktır.' Sâre'ye hemen haber gönderip yanı­na getirtti. Bu esnada İbrahim namazdaydı. Cebbar kral Sâre'ye el uzatınca, eli uyuştu kaldı ve dokunamadı. 'Haydi Rabbine dua et de elim iyileşsin, sana dokunmayacağım ve

dövmiyeceğim.' dedi. İbrahim dua etti, eli iyi­leşti, fakat tekrar dokunmak isteyince eli es­kisinden beter oldu. Kımıldatamaz bir hale geldi. Ona yalvardı ve: 'Dua et de elim iyileş-sin!' dedi. Dua etti, eli iyile§ti. Fakat yine do­kunmak istedi. Fakat bu sefer eli daha da kö­tüleşti, kımıldatamaz oldu. Ona dedi ki: 'Haydi dua et de elim iyileşsin, sana hiçbir zararım dokunmayacaktır!' dedi. Dua etti, iyileşti. Onu oraya getiren adamı çağırıp şöyle dedi: 'Sen bana insan değil, bir şeytan getirmişsin. Onu ülkemden çıkar ve yanına da Hacer'i ona bir cariye olarak ver!' Sare hemen yürüyerek İbrahim'in yanına geldi. İbrahim onu görünce namazı bitirmişti Sa-re'ye sordu: 'Ne oldu?' 'Hiçbir şey olmadı, bana dokunması için Allah ona fırsat ve im­kan vermedi. Tertemiz sana geldim. Üstelik bana bir de hizmetçi (Hacer'i) verdi' dedi. Ebû Hureyre dedi ki: 'Ey Gök suyunun oğul­ları! işte o sizin annenizdir'."

7948- Diğer rivayet:

"Cebbar hükümdar ibrahim'i çağırıp sor­du: 'O yanındaki kadın kimdir?'

'Kız kardeşimdir' dedi. ibrahim sonra ona dönüp dedi ki: 'Sakın beni yalancı çıkartma! Senin kız kardeşim olduğunu söyledim. Zaten yeryüzünde ikimizden başka şu anda mü'min yoktur. Bu yönden (zaten) İslâm'da sen benim kız kardeşim sayılırsın.'

Ona karısı Sâre'yi gönderdi. Cebbar ona elini uzatacağı zaman: 'Biraz sabret!' dedi. Abdest alıp namaza durdu ve namazda şöyle dua etti: 'Allahım! Sana ve peygamberine iman ettim. Sen bunu biliyorsun. Namusumu korudum, kendimi bugüne kadar kocamdan başka kimseye teslim etmedim. Kâfirin elini bana musallat kılma, ondan beni koru!' Zalim hemen yere yığıldı, tepinmeye başladı. Bu de­fa Sâre şöyle dedi: 'Allahım! Bu adam Ölürse benim için 'O öldürdü' derler. Onu salıver!' Adam iyileşip ayağa kalktı. Ona dokunmak is­tedi fakat Sâre yine abdest alıp namaza durdu ve namazında şu duayı yaptı:

'Allahım! Sana inandım, Peygamberine de inandım. Namusumu korudum. Bugüne ka­dar kocamdan başka bana kimsenin eli değ­medi. Bana bu kâfiri musallat kılma!' Bu du­adan sonra kâfir ve zalim hükümdar yine ye­re yığıldı, tepinmeye başladı."

Ebû Hureyre dedi ki: "Kadın: 'Allahım! Eğer bu ölürse benim için 'O öldürdü' diye­ceklerdir' dedi. Bunun üzerine o, ikinci veya üçüncüsünde salıverildi ve şöyle dedi: 'Valla­hi bana şeytan göndermişsiniz. Haydi onu İb­rahim'e geri gönderin! Hacer'i de ona ve­rin!' Sâre hemen ibrahim'e döndü: 'ibrahim, Sâre'ye: Ne haber? diye sordu. Sâre: Biliyor musun, Allah kâfiri yere serdi ve hizmetçisini de bize verdirdi'dedi."Ebû Hureyre: 'Ey gök­yüzünün oğulları! İşte anneniz bu kadındır' demiştir."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud veTirmizî]

7949- Sa'd radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hıyanet ve yalan dışında mü'minde her türlü (kötü) huy bulunabilir." [Tirmizî]


7922-7923- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-vahy 1, I, 2; ıtk 6/2, III, 119; menâkıbu'l-Ensâr 45/2, IV, 252; nikâh 5, VI, 118; eymân 23. VII, 231), Müslim (imâret 155, s. 1515), Ebû Dâvud (2201), Tirmizî (1647) ve Nesâî (tahâret 60, I, 59-60), Yahyâ b. Saîd an Muh. b. İbr. an Alkame b. Vakkâs an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7924- Bu hadisi Buhârî (fiten 19, VIII, 98) ve Müslim (sıfatu'l-cennet 84, s. 2206), Yûnus ani'z-Zührî an Hamza b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7925- Bu hadisi Müslim (birr 24, s. 1987) ve İbn Mâce (4143), Kesîr b. Hişâm an Ca'fer b. Burkân an Yezîd b. el-Asam an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7926- Bu hadisi Hennâd, Zühd'ünde (678), Mekh‍l'ün mürseli ile;

Ebû Nuaym, Hilye'de (V, 189) hem bu mürseli, hem de an Mekh‍l an Ebî Eyyûb tarikiyle tahrîc ettiler.

Elbânî, Silsiletu'd-daîfe'de (38) zayıf olduğunu tafsilatıyla anlatmıştır.

7927- Bu hadisi Ebû Dâvud (4996), İbn Fâris en-Nîsâb‍rî an Muh. b. Sinân an İbr. b. Tahmân an Büdeyl an Abdilkerîm an Abdillah b. Şakîk an ebîhî an Abdillah b. ebî'l-Hamsâ senedi ile tahrîc etti.

7928- Bu hadisi Ebû Dâvud (4995) ve Tirmizî (2633), Ebû Âmir an İbr. b. Tahmân an Alî b. Abdila'lâ an Ebî'n-Nu'mân an Ebî Vakkâs an Zeyd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdını Tirmizi zayıf addetmiştir.

7930- Bu hadisi Buhârî (kefâlet 3/2, III, 58; hibe 18, III, 137; şehâdât 28/4, III, 163; fardu'l-humus 15/5, IV, 55-6) ve Müslim (fadâil 60-1, s. 1806-7), Muh. b. el-Münkedir ve Amr b. Dinâr an Muh. b. Alî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7931-7932- Bu hadisi Mâlik (kelâm 16, s. 989; belâğan), Buhârî (edeb 69, VII, 95), Müslim (birr 103-4, s. 2012-3), Ebû Dâvud (4989) ve Tirmizî (1972), Ebû Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7933- Bu hadisi Tirmizî (2518) ve Nesâî (eşribe 50/2, VIII, 327-8), Şu'be an Büreyd b. e. Meryem an Ebî'l-Havrâ' es-Sa'dî ani'l-Hasan asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7934- Mâlik (kelâm 19, s. 990), Safvân'dan ahzetmiştir. Mürsel yahut mu'dal olan bu rivayet hakkında İbn Abdilberr şöyle demiştir: "Başka bir tarikten müsned olarak süb‍t ettiğini bilmiyorum. Ancak bu, hasen bir mürseldir."

7935- Bu hadisi Tirmizî (1972), Yahyâ b. Mûsâ an Abdirrahîm b. Hârûn an Abdilazîz b. e. Revvâd an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen ceyyid garîb" hükmü verdi.

7936- Bu hadisi Ebû Dâvud (4990) ve Tirmizî (2315), Yahyâ b. Saîd an Behz b. Hakîm asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7937- Bu hadisi Ebû Dâvud (4971), Hayve b. Şureyh an Bakiyye b. el-Velîd an Dubâre b. Mâlik el-Hadremî an ebîhî an Abdirrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr an ebîhî an Süfyân b. Esîd senedi ile tahrîc etti.

7938- Bu hadisi Müslim (mukaddime 5, s. 10) ve Ebû Dâvud (4992), Şu'be an Hubeyb b. Abdirahman an Hafs b. Âsım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7939- Bu hadisi Müslim (libâs 126, s. 1681) ve Nesâî (8920 s. Kübrâ), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi tahrîc ettiler.

7940- Bu hadisi Ebû Dâvud (4991), Kuteybe an Leys an İbn Aclân an Abdillah b. Âmir b. Rabîa el-Adevî an Abdillah b. Âmir senedi ile tahrîc etti.

7941- Bu hadisi Müslim (mukaddime 6, s. 12), Abdullah b. Yezîd an Saîd b. e. Eyyûb an Ebî Hânî an Ebî Osmân Müslim b. Yesâr an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7942- Bu hadisi Müslim (mukaddime 7, s. 12), Ebû Saîd el-Eşacc an Vekî' ani'l-A'meş ani'l-Müseyyeb b. Râfi' an Âmir b. Abede an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

7943- Bu hadisi Müslim (mukaddime 7, s. 12), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Ma'mer an İbn Tâvus an ebîhî an İbn Amr b. el-Âs senedi ile tahrîc etti.

7944- Bu hadisi Tirmizî (1939), es-Sevrî an Abdillah b. Osmân b. Huseym an Şehr b. Havşeb an Esmâ asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Tirmizî, bu hadisi Dâvud b. e. Hind'in Şehr b. Havşeb'den mürsel olarak rivayet ettiğini söylemiştir.

7945- Bu hadisi Buhârî (sulh 2, III, 166), Müslim (birr 101, s. 2011-2), Ebû Dâvud (4920-1) ve Tirmizî (1938), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman an ümmihî Ümmü Küls‍m binti Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7946- Bu mürseli Mâlik (kelâm 15, s. 989), doğrudan Safvân'dan ahzetmiştir.

İbn Abdilberr diyor ki: "Bu mürselin, müsned bir tariki olduğunu bilmiyorum."

7947- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 8/1-2, IV, 112; nikâh 12, VI, 121), Müslim (fadâil 154, s. 1840-1) ve Ebû Dâvud (2212), Muh. b. Sîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Müslim'e ait.

7948- Bu rivayeti Buhârî (büy‍ 100/2, III, 38-9, lafız buraya ait; ikrâh 6/2, VIII, 58) ve Tirmizî (3166), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7949- Bu hadisi Tirmizî'de bulamadım, Münzirî'nin Tergîb'ine (III, 595) göre Bezzâr ve Ebû Ya'lâ, râvileri Sahîh ricâlinden oluşan bir senedle tahrîc ettiler. İlel'inde bu hadisi zikreden Dârekutnî sahâbe sözü olmasını rivâyeten daha uygun bulmuştur.



Konu Başlığı: Ynt: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan
Gönderen: Mehmed. üzerinde 09 Temmuz 2019, 01:33:07
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan
Gönderen: Ceren üzerinde 09 Temmuz 2019, 19:20:28
Esselamu aleyküm.Niyeti salih ameli dogru olan ve Allahın rızasına kavuşan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...