Konu Başlığı: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ocak 2011, 16:59:00 NİYET, İHLÂS, VAAD, DOĞRULUK VE YALAN 7922- Ömer radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ameller ancak niyetlere göredir -diğer rivayette "niyete göredir" diye geçer- Herkes niyetine göre muamele görür. Hicreti, Allah ve Resulüne olanın hicreti, Allah ve Resulüne-dir. Hicreti, elde edeceği dünyalık ya da evlenebileceği bir kadın için olursa, hicreti ne için ise onun için olur." [Mâlik hariç, altı hadis imamı.) 7923- Diğer rivayet: "Hicreti, elde edeceği dünyalık, ya da nikâh edeceği bir kadın için olursa, hicreti neye yapmışsa onun için olur." 7924- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Allah bir kavme azap indirirse, içinde bulunan (suçlu suçsuz) herkese isabet eder. Ancak dirilirlerken amellerine göre dirilirler." [Buhârî ve Müslim.] 7925- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Şüphesiz Allah, şekillerinize ve sözlerinize bakmaz; O, amellerinize ve kalplerinize bakar." [İbn Mâce] 7926- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kim Allah'a kırk sabah ihlaslı amel ederse, kalbinden diline hikmet pınarları fışkırır." [Rezin] 7927- Abdullah bin Ebi'1-Hums radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile henüz peygamber olarak gönderilmeden önce bir alış verişte bulundum. Onun lehine bir hesabım kaldı, falan yerde buluşalım diye ona randevu verdim. Fakat unuttum. Üç gün sonra hatırladım ve gittim ki onun hâlâ orada beni beklemekle olduğunu gördüm. Bana şöyle dedi: 'Ey delikanlı, beni yordun! Ben tam üç gündür seni burada bekliyorum''." [Ebû Dâvud] 7928- Zeyd bin Erkam radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Bir kimse sözünde durmak niyetiyle birine birsey vaad edip sonra vaadini (herhangi bir sebepten dolayı) yerine getiremezse, günaha girmez." [Ebû Dâvud ve Tirmizî. Lafız Tirmizî'nİndir.J 7929- Rezîn: "Kim, biriyle (namaz vaktine kadar bir yerde) buluşmak üzere sÖzleşir ve arkadaşı namaz vaktine kadar gelmediği için buluşma yerine gelmiş olan namaza giderse günaha girmez." 7930- Câbir radiyallahu anlı'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: 'Bahreyn'in sadaka malı geldiği zaman sana ondan ŞU kadar vereceğim.' demişti. Fakat Peygamber ölünceye dek Bahreyn'in malı gelmedi. Sonra Ebû Bekr halife olunca o mal geldi ve Ebû Bekr şöyle ilân ettirdi: 'Kimin Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den alacağı varsa bize gelsin.' Hemen gidip durumu ona bildirdim. 'Bekle!' dedi, ancak vermedi. Sonra yine geldim, yine vermedi. Üçüncüsünde dedim ki: 'İstedim vermedin. Sonra yine gelip istedim, yine vermedin. Ya ver ya da seni cimri bileceğim.' Bunun üzerine dedi ki: 'Sen, 'Ya ver ya da seni cimri bileceğim' mi dedin? Cimrilikten daha büyük hastalık var mıdır? Seni geri çevirdiğim zaman hep vermek istiyordum (fakat ne kadar ve nasıl vereceğimi kestiremiyordum).' (Câbir) dedi ki: Sonra benim için bir avuç daldırıp verdi." (Râvi) Süfyân, bu hadisi rivayet ederken iki avucunu birleştirdi. Sonra Süfyân dedi ki: (Hocam) İbnü'l-Münkedir bize Câbir'den naklederken de böyle yaptı. (Câbir): Bana (Ebû Bekr) "Say bakalım!" dedi; saydım onu beşyüz dirhem olarak buldum. Sonra "İki kere daha bu kadar al!" dedi. [Buhârî ve Müslim.] 7931- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Doğruluk iyiliğe götürür; iyilik cennete iletir. Kişi doğrulukta devam eder durur, nihayet Allah katında sıddîk olarak yazılır. Yalan fücura iletir; fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan söylemekte devam eder, nihayet Allah katında yalancı olarak yazılır." 7932- Diğer rivayet: "Kişi devamlı olarak doğru söyler, doğruyu talep eder; nihayet Allah indinde o, sıddîk olarak yazılır. Yalan hakkında ise şöyle dedi: "(Kişi) devamlı olarak yalan söyler, yalanı talep eder de Allah katında nihayet yalancı olarak yazılır." [Nesâî hariç, altı hadis imamı.] 7933- Ebû'l-Havrâ' es-Sa'dî radiyallahu anh'dan: Hasan bin Ali'ye: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den aklında tuttuğun ne var?" diye sordum. Şöyle cevapladı: Ondan şunu duyup ezberledim: "Şüphelendiğini at, şüphelenmediğine bak! Doğruluk kalbinin yatıştığında; yalan ise şüphelendiğindedir." [Tirmizî ve Nesai] 7934- Safvân bin Süleym radiyallahu anh'dan: Dedik ki: "Ey Allah'm Resulü! Mü'min korkak olur mu?" "Evet olabilir" buyurdu. Şöyle denildi: "Peki mü'min cimri olur mu?" "Evet olabilir" buyurdu. "Mü'min yalancı olabilir mi?" "Hayır asla!" buyurdu. [Mâlik] 7935- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kul yalan söylediği zaman, yaptığı şeyin kötü kokusundan melek ondan tam bir mil uzaklaşır." [Tirmizî] 7936- Behz bin Hakîm'den, o da, babasından, o da dedesinden: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "imanları güldürmek için yalan yanlış konuşan kimsenin vay haline! Onun vay haline! Onun vay haline!" [Ebû Dâvud ve Tirmizîl 7937- Süfyan bin Es'ad el-Hadremî radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Senin doğru söylediğine inanan bir adama yalan söylemen, en büyük hıyanettir." [Ebû Dâvud] 7938- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kişiye yalan olarak her duyduğunu anlatması yeter!" [Müslim ve Nesâî] 7939- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Bir kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Kocamın bana vermediği bir şeyi, verdi diyeyim mi?" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: "Kendisine verilmeyen bir şeyle doymuş görünen, iki sahte elbise giyen gibidir" buyurdu. [Müslim ve Nesâî] 7940- Abdullah bin Âmir radiyallahu anh'dan: "Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evimizde oluruyorken annem beni çağırdı ve 'Gel de sana bir şey vereceğim' dedi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona dedi ki: 'Ne vermek istedin?' 'Hurma.' 'Eğer ona bir şey vermezsen bu söz, aleyhinde yalan olarak kayda geçerdi'." [Ebû Davud] 7941- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ahir zamanda yalancı deccallar olacaktır. Sizin ve babalarınızın duymadıkları hadisleri size sunacaklar. Dikkat edin ve onlardan uzak durun da sizi şaşırtıp fitneye sürükleme-sinler." [Müslim] 7942- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Dedi ki: "Şeytan, insan kılığına girip bir cemaate gelir ve onlara yalan şeyler anlatır. Böylece onlar tefrikaya düşerler. Sonra aralarından biri der ki: Şahsen tanıyıp da ismini bilmediğim bir adam gelip bize şunu şunu anlattı." [Müslim! 7943- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Dedi ki: "Denizde (Hz.) Süleyman'ın sımsıkı bağlayıp hapsettiği şeytanlar (cinler) vardır ki, bunların çıkıp İnsanlara Kur'ân okumaları yakındır." [MüslimJ 7944- Esma bint Yezîd radiyallahu an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ey insanlar! Pervanelerin (kelebeklerin) ateşe üşüştüğü gibi, yalana üşüşmenize sebep nedir? Hanımını hoşnut etmek için ona yalan söylemek. Harpte yalan söylemek. Çünkü harp bir aldatmaca (taktik)tir. iki kişinin arasını bulmak için yalan söylemek durumları hariç yalan Ademoğlunun her yönden aleyhinedir." IRezîn.] Tirmizî'nin de benzeri bir rivayeti bulunmaktadır. 7945- O (Tirmizî), Buhârî, Müslim ve Ebû Davud'un, Ümmü Gülsüm bint Ukbe'den benzeri rivayetleri bulunmaktadır. Onun metninde: 'Üçüncüsü kişinin karısına anlatırken yalan söylemesi, kadının da kocasına anlatırken yalan söylemesi.' şeklinde geçmektedir. 7946- SafVân bin Süleym ez-Zurakî radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Karıma yalan söyleyebilir miyim?' diye sordu. 'Yalanda hayır yoktur' buyurdu. 'Ona bir şey vaad ediyorum ve bu esnada yalan söylüyorum' deyince, şöyle buyurdu: 'Bunda senin için bir sakınca yoktur'," [Mâlik] 7947- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "İbrahim aleyhisselam sadece üç yalan söylemiştir: Bunlardan biri: 'Ben hastayım' demesi. (Diğeri:) 'Belki bu işi büyükleri olan Şu put yapmıştır' demesi. Bir diğer yalanı da Sâre hakkındadır. O, Sâre ile birlikte cebbar (zalim) bir kralın ülkesine geldi, Sâre insanların en güzeli idi. İbrahim ona dedi ki: 'O kral eğer senin benim karım olduğunu bilirse seni elimden alır. Onun için sana kim olduğunu sorarsa benim kız kardeşim olduğunu söyle! Çünkü sen benim islâm'da kız kardeşimsin. Şu anda yeryüzünde senle benden başka müs-lüman tanımıyorum.' O cebbar hükümdarın ülkesine geldiklerinde, Sâre'yi o kralın adamlarından biri gördü ve krala gidip şöyle dedi: 'Ülkene öylesine güzel bir kadın geldi ki o, ancak sana lâyıktır.' Sâre'ye hemen haber gönderip yanına getirtti. Bu esnada İbrahim namazdaydı. Cebbar kral Sâre'ye el uzatınca, eli uyuştu kaldı ve dokunamadı. 'Haydi Rabbine dua et de elim iyileşsin, sana dokunmayacağım ve dövmiyeceğim.' dedi. İbrahim dua etti, eli iyileşti, fakat tekrar dokunmak isteyince eli eskisinden beter oldu. Kımıldatamaz bir hale geldi. Ona yalvardı ve: 'Dua et de elim iyileş-sin!' dedi. Dua etti, eli iyile§ti. Fakat yine dokunmak istedi. Fakat bu sefer eli daha da kötüleşti, kımıldatamaz oldu. Ona dedi ki: 'Haydi dua et de elim iyileşsin, sana hiçbir zararım dokunmayacaktır!' dedi. Dua etti, iyileşti. Onu oraya getiren adamı çağırıp şöyle dedi: 'Sen bana insan değil, bir şeytan getirmişsin. Onu ülkemden çıkar ve yanına da Hacer'i ona bir cariye olarak ver!' Sare hemen yürüyerek İbrahim'in yanına geldi. İbrahim onu görünce namazı bitirmişti Sa-re'ye sordu: 'Ne oldu?' 'Hiçbir şey olmadı, bana dokunması için Allah ona fırsat ve imkan vermedi. Tertemiz sana geldim. Üstelik bana bir de hizmetçi (Hacer'i) verdi' dedi. Ebû Hureyre dedi ki: 'Ey Gök suyunun oğulları! işte o sizin annenizdir'." 7948- Diğer rivayet: "Cebbar hükümdar ibrahim'i çağırıp sordu: 'O yanındaki kadın kimdir?' 'Kız kardeşimdir' dedi. ibrahim sonra ona dönüp dedi ki: 'Sakın beni yalancı çıkartma! Senin kız kardeşim olduğunu söyledim. Zaten yeryüzünde ikimizden başka şu anda mü'min yoktur. Bu yönden (zaten) İslâm'da sen benim kız kardeşim sayılırsın.' Ona karısı Sâre'yi gönderdi. Cebbar ona elini uzatacağı zaman: 'Biraz sabret!' dedi. Abdest alıp namaza durdu ve namazda şöyle dua etti: 'Allahım! Sana ve peygamberine iman ettim. Sen bunu biliyorsun. Namusumu korudum, kendimi bugüne kadar kocamdan başka kimseye teslim etmedim. Kâfirin elini bana musallat kılma, ondan beni koru!' Zalim hemen yere yığıldı, tepinmeye başladı. Bu defa Sâre şöyle dedi: 'Allahım! Bu adam Ölürse benim için 'O öldürdü' derler. Onu salıver!' Adam iyileşip ayağa kalktı. Ona dokunmak istedi fakat Sâre yine abdest alıp namaza durdu ve namazında şu duayı yaptı: 'Allahım! Sana inandım, Peygamberine de inandım. Namusumu korudum. Bugüne kadar kocamdan başka bana kimsenin eli değmedi. Bana bu kâfiri musallat kılma!' Bu duadan sonra kâfir ve zalim hükümdar yine yere yığıldı, tepinmeye başladı." Ebû Hureyre dedi ki: "Kadın: 'Allahım! Eğer bu ölürse benim için 'O öldürdü' diyeceklerdir' dedi. Bunun üzerine o, ikinci veya üçüncüsünde salıverildi ve şöyle dedi: 'Vallahi bana şeytan göndermişsiniz. Haydi onu İbrahim'e geri gönderin! Hacer'i de ona verin!' Sâre hemen ibrahim'e döndü: 'ibrahim, Sâre'ye: Ne haber? diye sordu. Sâre: Biliyor musun, Allah kâfiri yere serdi ve hizmetçisini de bize verdirdi'dedi."Ebû Hureyre: 'Ey gökyüzünün oğulları! İşte anneniz bu kadındır' demiştir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud veTirmizî] 7949- Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Hıyanet ve yalan dışında mü'minde her türlü (kötü) huy bulunabilir." [Tirmizî] 7922-7923- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-vahy 1, I, 2; ıtk 6/2, III, 119; menâkıbu'l-Ensâr 45/2, IV, 252; nikâh 5, VI, 118; eymân 23. VII, 231), Müslim (imâret 155, s. 1515), Ebû Dâvud (2201), Tirmizî (1647) ve Nesâî (tahâret 60, I, 59-60), Yahyâ b. Saîd an Muh. b. İbr. an Alkame b. Vakkâs an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7924- Bu hadisi Buhârî (fiten 19, VIII, 98) ve Müslim (sıfatu'l-cennet 84, s. 2206), Yûnus ani'z-Zührî an Hamza b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7925- Bu hadisi Müslim (birr 24, s. 1987) ve İbn Mâce (4143), Kesîr b. Hişâm an Ca'fer b. Burkân an Yezîd b. el-Asam an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7926- Bu hadisi Hennâd, Zühd'ünde (678), Mekhl'ün mürseli ile; Ebû Nuaym, Hilye'de (V, 189) hem bu mürseli, hem de an Mekhl an Ebî Eyyûb tarikiyle tahrîc ettiler. Elbânî, Silsiletu'd-daîfe'de (38) zayıf olduğunu tafsilatıyla anlatmıştır. 7927- Bu hadisi Ebû Dâvud (4996), İbn Fâris en-Nîsâbrî an Muh. b. Sinân an İbr. b. Tahmân an Büdeyl an Abdilkerîm an Abdillah b. Şakîk an ebîhî an Abdillah b. ebî'l-Hamsâ senedi ile tahrîc etti. 7928- Bu hadisi Ebû Dâvud (4995) ve Tirmizî (2633), Ebû Âmir an İbr. b. Tahmân an Alî b. Abdila'lâ an Ebî'n-Nu'mân an Ebî Vakkâs an Zeyd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İsnâdını Tirmizi zayıf addetmiştir. 7930- Bu hadisi Buhârî (kefâlet 3/2, III, 58; hibe 18, III, 137; şehâdât 28/4, III, 163; fardu'l-humus 15/5, IV, 55-6) ve Müslim (fadâil 60-1, s. 1806-7), Muh. b. el-Münkedir ve Amr b. Dinâr an Muh. b. Alî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7931-7932- Bu hadisi Mâlik (kelâm 16, s. 989; belâğan), Buhârî (edeb 69, VII, 95), Müslim (birr 103-4, s. 2012-3), Ebû Dâvud (4989) ve Tirmizî (1972), Ebû Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7933- Bu hadisi Tirmizî (2518) ve Nesâî (eşribe 50/2, VIII, 327-8), Şu'be an Büreyd b. e. Meryem an Ebî'l-Havrâ' es-Sa'dî ani'l-Hasan asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi. 7934- Mâlik (kelâm 19, s. 990), Safvân'dan ahzetmiştir. Mürsel yahut mu'dal olan bu rivayet hakkında İbn Abdilberr şöyle demiştir: "Başka bir tarikten müsned olarak sübt ettiğini bilmiyorum. Ancak bu, hasen bir mürseldir." 7935- Bu hadisi Tirmizî (1972), Yahyâ b. Mûsâ an Abdirrahîm b. Hârûn an Abdilazîz b. e. Revvâd an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen ceyyid garîb" hükmü verdi. 7936- Bu hadisi Ebû Dâvud (4990) ve Tirmizî (2315), Yahyâ b. Saîd an Behz b. Hakîm asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi. 7937- Bu hadisi Ebû Dâvud (4971), Hayve b. Şureyh an Bakiyye b. el-Velîd an Dubâre b. Mâlik el-Hadremî an ebîhî an Abdirrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr an ebîhî an Süfyân b. Esîd senedi ile tahrîc etti. 7938- Bu hadisi Müslim (mukaddime 5, s. 10) ve Ebû Dâvud (4992), Şu'be an Hubeyb b. Abdirahman an Hafs b. Âsım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7939- Bu hadisi Müslim (libâs 126, s. 1681) ve Nesâî (8920 s. Kübrâ), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi tahrîc ettiler. 7940- Bu hadisi Ebû Dâvud (4991), Kuteybe an Leys an İbn Aclân an Abdillah b. Âmir b. Rabîa el-Adevî an Abdillah b. Âmir senedi ile tahrîc etti. 7941- Bu hadisi Müslim (mukaddime 6, s. 12), Abdullah b. Yezîd an Saîd b. e. Eyyûb an Ebî Hânî an Ebî Osmân Müslim b. Yesâr an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. 7942- Bu hadisi Müslim (mukaddime 7, s. 12), Ebû Saîd el-Eşacc an Vekî' ani'l-A'meş ani'l-Müseyyeb b. Râfi' an Âmir b. Abede an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti. 7943- Bu hadisi Müslim (mukaddime 7, s. 12), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Ma'mer an İbn Tâvus an ebîhî an İbn Amr b. el-Âs senedi ile tahrîc etti. 7944- Bu hadisi Tirmizî (1939), es-Sevrî an Abdillah b. Osmân b. Huseym an Şehr b. Havşeb an Esmâ asl-ı senedi ile tahrîc etti. Tirmizî, bu hadisi Dâvud b. e. Hind'in Şehr b. Havşeb'den mürsel olarak rivayet ettiğini söylemiştir. 7945- Bu hadisi Buhârî (sulh 2, III, 166), Müslim (birr 101, s. 2011-2), Ebû Dâvud (4920-1) ve Tirmizî (1938), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman an ümmihî Ümmü Külsm binti Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7946- Bu mürseli Mâlik (kelâm 15, s. 989), doğrudan Safvân'dan ahzetmiştir. İbn Abdilberr diyor ki: "Bu mürselin, müsned bir tariki olduğunu bilmiyorum." 7947- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 8/1-2, IV, 112; nikâh 12, VI, 121), Müslim (fadâil 154, s. 1840-1) ve Ebû Dâvud (2212), Muh. b. Sîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Müslim'e ait. 7948- Bu rivayeti Buhârî (büy 100/2, III, 38-9, lafız buraya ait; ikrâh 6/2, VIII, 58) ve Tirmizî (3166), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 7949- Bu hadisi Tirmizî'de bulamadım, Münzirî'nin Tergîb'ine (III, 595) göre Bezzâr ve Ebû Ya'lâ, râvileri Sahîh ricâlinden oluşan bir senedle tahrîc ettiler. İlel'inde bu hadisi zikreden Dârekutnî sahâbe sözü olmasını rivâyeten daha uygun bulmuştur. Konu Başlığı: Ynt: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan Gönderen: Mehmed. üzerinde 09 Temmuz 2019, 01:33:07 Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Niyet ihlâs vaad doğruluk ve yalan Gönderen: Ceren üzerinde 09 Temmuz 2019, 19:20:28 Esselamu aleyküm.Niyeti salih ameli dogru olan ve Allahın rızasına kavuşan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...
|