๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 17:08:11



Konu Başlığı: Mut a ve şiğâr nikahı cahiliye nikâhı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 17:08:11
Mut'a Ve Şiğâr Nikahı, Cahiliye Nikâhı, Nikâhı Fesh Eden Ve Etmeyen Hususlar


4230- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile harbe giderdik, beraberimizde hanım­larımız olmazdı. Dedik ki:

«Kendimizi hadım yapalım mı?» Bunun üzerine bizi bundan nehyetti ve mut'a (geçici) nikâhı ile evlenmemize izin verdi. Bunun üzerine birimiz bir kadınla be­lirli bir zaman için bir elbise karşılığında ev­lenirdi. Sonra (İbn Mes'ûd) şu âyeti okudu:

«Ey iman edenler Allah' in size helâl ettiği temiz şeyleri haram kılmayın.» (Mâide 87)"[170]

 

4231- Seleme bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Evtâs gazvesi yılı üç kez mut'aya müsaade et­ti, sonra yasakladı."

 Buharı ile Müslim'e aittir.][171]

 

4232- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Mut'a, İslâm'ın başlangıcındaydı. Kişi bir beldeye gelirdi, tanıdığı olmazdı. Onun için orada ikâmet edeceği müddet zarfında malım koruyacak ihtiyacını giderecek bir ka­dınla evlenirdi. Sonra: «Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımları ve cariyeleri müs­tesna..» mealindeki âyet (Mü'minûn 6) nazil olunca, mut'a yasaklandı."

(İbn Abbâs dedi ki:) Yani kişinin hanımı ve cariyesinden başka herhangi bir kadınla cinsî ilişki kurması yasaklandı. [Tirmizî][172]

 

4233- Urve radiyallahu anh'dan: Kardeşi Abdullah (b. ez-Zübeyr) Mek­ke'de ayağa kalkarak, orada bulunan bir zâtı kastederek şöyle dedi: "Allah insanların kalp­lerini gözlerini kör ettiği gibi kör etmiş. Mut'aya fetva veriyorlar!"

Bunun üzerine o şahıs nida ederek ona şu karşılığı verdi: "Sen gerçekten kaba saba birisin. —Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'i kastederek— Hayatım hakkı için mut'a Muttakilerin imamı zamanında da yapılırdı." Bunun üzerine İbnü'z-Zübeyr ona dedi ki: "Öyleyse kendini bir dene! Vallahi sen bunu (mut'a nikâhını) yaparsan seni kendi taşların­la taşlarım." [Müslim][173]

 

4234- (Saîd) İbn Cübeyr radiyallahu anh'­dan:

İbn Abbâs'a dedim ki:

"Bilmiyor musun, ne yaptın? Verdiğin fet­vaları süvariler ülkelere taşıdılar, hatta şairler bile fetvaların hakkında söz söylediler."

"Ne dediler?" diye sorunca şöyle dedim: "Onlar (şairler) dediler ki: «Oturması uzayın-ca şeyhe şöyle dedi: Ey Sahi, İbn Abbâs'in fetvalarından haberin var mıdır? Organların ruhsatında güzellik var mıdır ki o, senin barı­nağın ve insanların çıkış yeri olsun»."

İbn Abbas bunu duyunca: "İnnâ lillahi ve

inna ileyhi râciûn. Vallahi ben böyle bir fetva vermedim. Bunu istemedim. Ben ancak Al­lah'ın zaruret hallerinde helâl ettiği ölü eti, kan ve domuz eti gibi durumlarda onu (mut'a'yı) helâl kıldım."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de içinde miklellis bir râvinin bulunduğu senedle.][174]

 

4235- Sebre bin Ma'bed radiyallahu anh'-dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le Mekke fethi harbinde bulundum. Onbeş gün orada kaldık. Kadınlarla faydalanmak husu­sunda mut'a nikâhına müsade etti.

Bunun üzerine kavmimden bir adamla birlikte çıkıp yürümeye başladık. Ben ondan biraz daha güzeldim, o ise bayağı çirkindi. Her birimizde kaftan vardı; benimkisi eski, onunkisini ise yeni idi. Mekke'nin alt tarafı­na yahut üst tarafına vardığımız vakit bize uzun boyunlu dişi deve gibi (endamlı) bir kadın rastladı. (Kendisine):

«Bizden birimizle mut'a nikâhı yapmaya razı olur musun?» diye sorduk.

«Bana ne vereceksiniz bunun karşılığın­da?» diye sorunca, ikimiz de kaftanlarımızı serdik. Genç kız iki adama da bakmaya başla­dı, arkadaşım bunu görünce:

«Bak benim kaftanım yenidir, bununkisi ise eskidir, bana var!» deyince kız, iki ya da üç kerre:

«Bunun kaftanı bana yeter! Ben bunu ka­bul ediyor ve bunda bir sakınca görmüyo­rum» dedi.

Bunun üzerine o kaftan karşılığında ben ondan faydalandım. Allah Resulü mut'ayı ya­sak kılıncaya ve şöyle deyinceye dek onun yanından çıkmadım:

«Ey İnsanlar! Ben size kadınlarla mut'a yapmak hususunda, müsaade etmiştim. Amma Allah şimdi onu Kıyamete kadar haram kıl­mıştır. Kimin de yanında bu çeşit kadınlardan biri varsa ondan hemen kurtulsun; verdikle­rinden hiçbir şeyi de geri almasın»."

[Müslim ve Nesâî][175]

 

4236- Ahmed, Sahih râvileri kanalıyla: Sebre dedi ki:  "Ben çirkine yakın bir adamdım. Üzerimde yeni bir kaftan vardı. Amcamın oğlunun sırtında ise yeni bir kaftan vardı." (Çirkin ve yakışıklı olma durumları hariç) üstteki kıssanın sonuna kadar aynısını nakletti.[176]

 

4237- Urve radiyallahu anh'dan: Hakîm'in kızı Havle, Ömer'in yanma gi­rip şöyle dedi: "Rabîa bin Ümeyye bir kadın­la mut'a nikâhı yaptı ve kadın ondan hamile kaldı." Bunun üzerine Ömer, öfke ve dehşet içinde ridâsmı sürüyerek çıktı ve şöyle dedi: "Bu bir mut'adır, daha önce haberim olsaydı onu recmederdim." (Mâlik][177]

 

4238- Ali radiyallahu anh'dan:

O, İbn Abbâs'a dedi ki: "Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem, Hayber günü, kadın­lardan mut'a usûlü faydalanmayı ve evcil eşeklerin etinin yenmesini yasakladı."

|Ebû Dâvud hariç. Altı hadis imamı][178]

 

4239- Sa'lebe bin Hakîm radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hayber günü, mut'ayı yasakladı." [Taberânî, Mu 'cemıı'I-Evsat'ta.)[179]

 

4240- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in ve Ebû Bekr'in zamanında bir avuç kuru hurma ve un karşılığında, günlerce ka­dınlardan yararlanırdık. Ömer, Amr bin Hu-reys'e bunu yasaklayıncaya kadar bu böyle devam etti." [Müslim][180]

 

4241- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

ile Tebûk harbine çıktık. Seniyyetü'l-Veda'da konakladık. Işıklar ve ağlayan kadınlar gördü ve sordu:

«Nedir bu?»

«Bunlar kendilerinden mut'a yoluyla fay­dalandığımız kadınlardır. Onun için ağlıyor­lar» denildiğinde şöyle buyurdu:

«Bu haram kılınmıştır.» Ya da şöyle dedi:

«Mut'a, nikâhı, talâkı, iddet ve mirası yık­mıştır»." [Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle. Ayrıca Taberâ­nî, Mu'cemu'l-Evsat'Ui, leyyin bir senedle Câbir'den benzerini rivayet etti.][181]

 

4242- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, şiğâr nikâhından nehyetmiştir.

Şiğar: Kişi kızını veya kız kardeşini, baş­ka birine; kızmı veya kız kardeşini, kendisine vermek şartıyla aralarında mehir olmaksızın verip evlendirmesidir." [Altı hadis imamı.][182]

 

4243- Abdurrahman bin Hürmüz el-A'rec radiyallahu anh'dan:

"Abbâs bin Abdillah bin Abbâs, Abdurrahman bin el-Hakem'e kızını verdi; Abdur­rahman da ona kızını verdi ve bu muameleyi aralarında bir mehir olarak kabul ettiler. Mu-aviye bunu duyunca, Mervan'a mektup yazıp, bunları birbirinden ayırmasını emretti ve mektubunda şöyle dedi:

«İşte Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yasakladığı şiğâr budur!»" [Ebû Dâvud][183]

 

4244- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Cahiliyette nikâh dört şekildi. Biri bu­günkü şekli: Kişi, kişiden velisi bulunduğu kadını veya kızını ister, karşılığında mehrini verip onunla evlenir.

Diğer nikâh şekli: Kadın hayızından te­mizlendiği zaman, kocası ona şöyle derdi:

«Haydi git falandan faydalan, hamilelik talep et.» Kadın gider, ondan faydalanırdı; o kocadan gebe kaldığı iyice anlaşılıncaya ka­dar esas kocası ondan uzaklaşıp ona yaklaş-mazdı. Gebeliği meydana çıkınca isterse onunla yine cinsî temas kurabilirdi. Bundan gaye asil çocuğa sahip olmaktı. (O zamanlar) bu tür nikâha istibdâ' nikâhı derlerdi.

Nikâhın diğer bir şekli: Kadın, sayısı onu bulamayan bir grup insanlarla ayrı ayrı cinsî ilişki kurardı. Gebe kalıp doğurduktan birkaç gün geçtikten sonra, onların hepsini çağırırdı. Onlar bu davete icabetten kaçamazlardı. On­lara:

«Durumu biliyorsunuz, ben hepinizle cin­sî temasta bulundum» derdi. Sonra hangisini isterse ona:

«Bu çocuk sendendir» der ve çocuğu ona nisbet ederdi. Adam hiçbir şey diyemez ve kabullenmek zorunda kalırdı.

Dördüncüsü: Birçok insanlar, bir kadının yanına girerlerdi. Kadın giren kimseyi boş çe­virmezdi, ki bunlar fahişelerdi. Kapılarına sancak dikerlerdi ki bu, yaptıkları iş için bir işaret olurdu. İsteyen onlara gider ve girerdi, cinsî ilişkide bulunurdu. Bu kadınlardan biri gebe kalıp doğurduğu zaman, oraya toplanır­lardı, kâifleri çağırırlardı.'Sonra bunlar çocuğu oradakilerden birinin (o çocuğa en çok benzeyenin) nesebine kalarVasAv. O, asVSîk onun çocuğu olmuştur ve ona nisbet edilmiş­tir. Onun bundan imtina etme hakkı da bulun­mazdı.

Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, peygamber olarak gönderildiğinde bütün bu nikahlan yıkmış ve bugünkü şekilde olan İs­lâm nikâhını bırakmıştır." [Buhârî ve Ebû Dâvud.][184]

 

4245- Meymûne bint Kerdem radiyallahu anhâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Veda haccında. babamla birlikte çıktım. Ba­bam devesinin üstünde duran Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e yaklaştı. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in elinde çocuk okutanların sopası gibi küçük bir sopa vardı.

İnsanların şöyle dediklerini duydum: «Tabtabiyye, tabtabiyye!» Babam ona yanaş­tı, ayaklarını tuttu ve peygamberliğini ikrar etti. Hz. Peygamber onun için durdu ve onu dinlemeye başladı. Bunun üzerine babam şöyle anlattı:

Ben Ğısrân ordusunu hazırladım.

Târik bin el-Mürakki dedi ki: «Bana seva­bına kim bir mızrak verecektir?»

Dedim ki: «Karşılığı nedir?»

«Onu doğan ilk kızımla evlendireceğim.» Bunun üzerine ona mızrağı verdim. Sonra on­dan uzun bir müddet uzak kaldım. Sonra onun bir kızı doğduğunu ve bulûğa erdiğini öğren­dim. Gelip ona dedim ki:

«Haydi ailemi (kızını) bana hazırla!»

«Bana yeni bir mehir vermedikçe, bunu yapmam» diyerek yemin etti. Ben daha önce verdiğimden (mızraktan) başka bir şey ver­meyeceğime dair yemin ettim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu:

«O, bugün hangi kadının yaşındadır?» Dedi ki:

«Saçına ak düştü.» Şöyle buyurdu:

«O kızı bırakmanı uygun görüyorum.» Bu beni korkuttu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e baktım. Benim korktuğumu gö­rünce, şöyle buyurdu:

«Ne sen günaha gir ve ne de arkadaşını günaha sok».'"[Ebû Dâvud][185]

 

4246-  Basre bin Eksen radiyallahu anh'-dan: Dedi ki:

"Kızdır (bakire) diye bir kadınla evlen­dim, zifafa girdiğimde hamile olduğunu anla­dım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

«Fercinden faydalandığın için mehir vere­ceksin. Çocuk da (doğduğunda) senin kölen olur.»

Ondan sonra bizi ayırdı ve şöyle dedi:

«Doğurduğu zaman, ona şer' î cezayı uy­gulayın»." [Ebû Dâvud][186]

 

4247- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Zımmînin nikâhında olan hıristiyan ka­dın, kocasından bir müddet önce müslüman olursa o kadın ona haram olur." [Buhârî][187]

 

4248- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir kadın müslüman oldu. Yeniden evlendi ve kadının eski kocası gelip şöyle de­di:

«Ey Allah'ın Resulü! Ben müslüman ol­muştum, müslüman olduğumu kendisi de (ka­rım) biliyordu.»

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem he­men kadını yeni kocasından çekip aldı ve ilk kocasına verdi." [Ebû Dâvud][188]

 

4249- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kızı Zeyneb'i, altı sene sonra (eski kocası olan) Ebu'1-Âs'a hiçbir şey yapmadan ilk ni­kâhı ile verdi."[189]

 

4250- Diğer rivayette: "İki sene" olarak geçmektedir. [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][190]

 

4251- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kızı Zeyneb'i, Ebu'l-Âs bin er-Rabî'ye yeni bir mehir ve yeni bir nikâhla verdi." [Tirmizî][191]

 

4252- İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: "Safvân bin Ümeyye'nin müslüman olu­şu, karısının müslüman oluşundan tam bir ay gecikti; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem bu müddet zarfında onları ayırmadı."

[Muvatta', bir kıssa ile birlikte.][192]

4253- İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: Harisin kızı Ümmü Hakîm, Ebû Cehil'in oğlu İkrime'nin nikâhmdaydı. (Kadın) Fetih günü İslâmiyeti kabul etti. İkrime ise Ye-men'e kaçtı. O da onun (İkrime'nin) yanına göç etti ve onu İslâm'a davet etti. O da müs­lüman olup Fetih yılı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce sevincinden üzerine atladı, üzerinde ridâsı yoktu. Ona biat etti; onlar eski nikâhları üzerinde kaldılar. [193]

 

4254- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Bir adam herhangi bir kadınla evlenip, onda delilik, ya da cüzzam, ya da alaca hasta­lığı olduğunu görürse ve onunla cinsel temas­ta bulunursa, mehrini tam olarak versin. Çün­kü adamın, karısının velisine karşı borcu var­dır." [Muvatta'][194]

 

4255- Ömer radiyallahu anh'dan:

"Bir kadın kocasını kaybederse ve onun nerede olduğunu bilmezse, dört sene bekler. Sonra dört ay on gün oturur, ondan sonra ev­lenmesi helâl olur." [Muvatta'][195]

 

4256- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Ömer  veya  Osman,   bir  adamı  hür olduğunu söyleyerek aldatan, onunla evlenen ve ona birçok çocuk doğuran (cariye) kadın hakkında şu hükmü verdiler:

«Adam çocukların sayılarınca köle emsal­lerinin fidyelerini öder»."

Mâlik dedi ki: "Bu kıymet bence en adil olanıdır."[196]

 

4257- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Benû Gifâr'dan bir kadınla evlendi. Onunla başbaşa kalınca, böğüründe beyaz benekler gördü (bir nevi hastalık) ve:

«Beni aldattınız» diyerek onu geri çevir­di." [Ahmed, zayıf bir senedle.][197]


[170] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 14048), Şafiî (Ümm Vn, 161), Ahmed (I, 385, 390,420,432,450), Buhârî (tefsîr Mâide 9, V, 189; nikâh 6, 8, VI, 118-9), Müslim (nikâh no. 11-2, s. 1022), İbn Hibbân (no. 4129-30) ve Beyha-kî (VI, 79, 200, 201), İsmail b. e. Hâlid an Kays b. e. Hazım an ibn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/254.

[171] Bu hadisi Buhârî (nikâh 31/2, VI, 129) ve Müslim (ni­kâh no. 18, s. 1023), İyâs b. Seleme an ebîhî asl-ı sene­di ile. Lafız Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/254.

[172] Bu hadisi Tirmizî (no. 1122), Mahmûd b. Gaylân an Süfyân b. Ukbe ani's-Sevrî an Mûsâ b. Ubeyde an Muh. b. Ka'b an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/254.

[173] Bu hadisi Müslim (nikâh no. 27, s. 1026), Harmele an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Urve an İbni'z-Zübeyr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/254.

[174] Heysemî'ye göre râvilerinden Haccâc b. Artât, güvenilir olmakla birlikte tedlîs yaptığı bilinmektedir. Diğer râvi­leri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VI, 265).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/254-255.

[175] Lafzı Müslim'e ait olup, birkaç rivayetin metinleri bura­da müellif tarafından biraraya getirilmiştir. Bunu Müs­lim (nikâh no. 19-26, s. 1026) ve Nesâî (nikâh 71/4, VIL 126-7), er-Rebî' b. Sebre b. Ma'bed an ebîhî asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/255.

[176] Ahmed'in (III, 405) isnadı şöyledir: Affân an Vuheyb ar. Umâre b. Gaziyye ani'r-Rebî' an ebîhî. //eysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma" VI, 264).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/255.

[177] Bu mevkufu Mâlik (nikâh no. 41, s. 542), Buhârî (nikâh 31/1, VI, 129; mağâzî 38, V, 78; zebâih 28/3, VI, 23O-. hiyel 4, VIII, 61), Müslim (nikâh 71, VI, 125-6), ez-Züh­rî ani' I-Hasan ve Abdillah ebnâ Muh. Alîb. e. Tâlib tut ebîhîmâ an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/255.

[178] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/255.

[179] Şerik dışındaki râvileri Sahîh râvileri olup, o şahis da güvenilir bir râvidir (Mecma' VI, 265).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/255-256.

[180] Bu hadisi Müslim (nikâh no. 16, s. 1023), Muh. b. Kâfi an Abdirrezzâk un İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbh senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/256.

[181] Râvilerinden Mü'emmel b. İsmail'i İbn Maîn ve İbr. Hibbân tevsîk ettiler ve Buhârî ile başkası zayıf addetti­ler. Diğer ricali Sahîh ricalidir. Câbir hadisinin râvilerinden Sadaka b. Abdillah'ı Ebû Hatim ve başkası tevsîk etti; Ahmed ve bir grup ise taz'îf ettiler. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VI, 264).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/256.

[182] Bu hadisi Mâlik (nikâh no. 24, s. 535), Buhârî (nikâh 28. VI, 128; hiyel 4, VIII, 61), Müslim (nikâh no. 57-8, s.1034), Ebû Dâvud (no. 2074), Tirmizî (no. 1124) veNe-sâî (nikâh 60-61, VI, 111-2), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile lahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/256.

[183] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2075), Muh. b. Yahya b. Fâ-lisan Ya'kûbb. Ibr. an ebtht an Ibn İshali ani'I-A' rec se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/256.

[184] Bu hadisi Buhârî (nikâh 36, VI, 132-3) ve Ebû Dâvud (no. 2272), Yûnus b. Yezîd ani'z-Zührî an Urve an Aise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Kâifler, Câhiliyye devrinde fiziksel benzerliklere baka­rak insanların nesebini teşhis eden bir gruptur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/256-257.

[185] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2103), Yeıîdb. Hârûn anAb-dillah b. Yeztd b. Miksem es-Sekafi an Sâre binli Miksem an Meymûne asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/257.

[186] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2131-2), Saîd b. el-Müseyyeb an Basre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[187] Bu mevkuf hadisi Buhârî (talâk 20, VI, 173), Abdülvâ-ris an Hâlidan İklime an İbn Abbâs senedi ile muallak olarak tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[188] Ebû Dâvud (no. 2239) ve İbn Mâce'nin (no. 2008) rivayet ettikleri bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Simâk b. Harb an Ikrime an Ibn Abbâs.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[189] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2240), Tirmizî (no. 1143) ve İbn Mâce (no. 2009), Dâvud b. el-Husayn an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "bir beisi yoktur" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[190] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2240), Tirmizî (no. 1143) ve İbn Mâce (no. 2009), Dâvud b. el-Husayn an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "bir beisi yoktur" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[191] Bu hadisi Tirmizî (no. 1144) ve İbn Mâce (no. 2010), Haccâc an Amr b. Şuayb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî diyor ki: "Bu husustaki rivayetlerden İbn Ab-bâs'ınki daha ceyyiddir. Ancak hâlihazırda Amr b. Şu­ayb hadisiyle amel olunmaktadır."

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[192] Muvattâ, nikâh no. 45, s. 544.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258.

[193] Bu hadis-i mürseli Mâlik (nikâh no. 46, s. 454), Züh-rî'den ahzetmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/258-259.

[194] Bu mevkufu da Mâlik (nikâh no. 9, s. 526), an Yahya b. Saîd an Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/259.

[195] Bu mevkufu da Mâlik (nikâh 52, s. 575), Yukarıdaki is­nadın aynısı ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/259.

[196] Muvattâ, akdiye no. 23, s. 741.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/259.

[197] Bu hadisi Ebû Ya'lâ (Şehit Ali 263a) ve Beyhakî (VH. 213, 257), Cemîl b. Zeyd an İbn Ömer asl-ı senedi Oe tahrîc ettiler.

Cemîl, zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/259.



Konu Başlığı: Ynt: Mut a ve şiğâr nikahı cahiliye nikâhı
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Temmuz 2019, 16:48:12
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri onun rizasinda farza uygun şekilde nikah kıyan kullardan eylesin inşallah. ...


Konu Başlığı: Ynt: Mut a ve şiğâr nikahı cahiliye nikâhı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 06 Temmuz 2019, 13:06:56
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri İslam a uygun işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun