๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:45:41



Konu Başlığı: Mekkeye girmek Mekkeden çıkmak ve tahsîb
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:45:41
Mekke'ye Girmek, Mekke'den Çıkmak Ve Tahsîb (Muhassab'da Konaklama)


3593- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'ye girerken Ten'îm'de ihram elbisele­rini değiştirdi." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de][479]

 

3594- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'ye Bethâ'daki yüksek yol olan Ke-dâ'dan girdi, çıkarken aşağıdaki yoldan çık­tı." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][480]

 

3595- Diğer rivayette şu ilave vardır: "Mekke'den çıktığı zaman Şecere mesci­dinde namaz kılardı. Döndüğünde ise vadinin içindeki Zü'1-Huleyfe'de namaz kılar ve sa­baha kadar orada beklerdi."[481]

 

3596- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Fetih yılı Mekke'ye üstünden Kedâ'dan girdi. Umrede ise Kudâ'dan girdi. Urve de bunların hepsinden girerdi. Evine daha yakın olduğu için genellikle Kedâ'dan girerdi." [Buhârî, Müs­lim, Tirmizi ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][482]

 

3597- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, Mekke'ye girerken yıkanırdı."[483]

 

3598- Eslem'in İbn Ömer'den yaptığı ri­vayette:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'ye girmek üzere Fah'da yıkandı."

[Tırmizî.]

AncakTirmizî, Eslem'in hadisinin mahfuz olmadığını, sahih olanın ise Nâfi'nin bir ön­ceki hadisi olduğunu söyledi.[484]

 

3599- Nâfi' radiyallahu anh'dan: İbn Ömer dedi ki:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem umre yaptığı zaman Zü'1-Huleyfe'de, hacda ise Zü'1-Huleyfe'deki mescidin daha önceleri yerinde bulunan semure ağacının altında konaklardı. Güzergâhı o yolda olan bir savaş, hac veya umreden döndüğü za­man Batn-ı Vâdi'den inerdi. Vadinin için­den geçtiği zaman, devesini vadinin doğu kenarındaki ağzında çöktürür ve sabaha ka­dar orada gecelerdi. Buna karşılık ne taş mescidin yanında ne de üzerinde mescid bi­nası olan kaya tepede konaklardı. Orada Abdullah (b. Ömer)'in namaz kıldığı içinde kum yığınları olan bir haliç (derin vadi gi­rintisi) vardı ki, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de orada namaz kılardı. Daha sonraları sel oraya taş getirip yığdı ve böylece Abdullah'ın namaz kıldığı o yer toprak altında kaldı."

Abdullah bin Ömer Nâfi'ye şunu da an­latmıştır:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem, Ravhâ'daki mescidin altında bulunan küçük mescidin yanında namaz kılmıştır." Abdullah, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in namaz kıldığı o mescidi biliyor­du. Mescidde namaz kılmak üzere ayağa kalktığı zaman sağ tarafına düşen yerde ko­naklardı. Sen Mekke'ye giderken o mescid, yolun sağ kenarına düşer. Onunla büyük mescidin arasında bir taş atımlık mesafe vardır veya o kadar bir şey vardır.

İbn Ömer Munsarafu'r-Ravhâ'nın ya­nındaki tepeciğe doğru namaz kılardı. Bu tepecik, Mekke'ye giderken Munsaraf ile kendi arasındaki mescidin altındaki yolun kenarında nihayet bulmaktadır. Orada da­ha sonra bir mescid yapılmıştır; ancak Ab­dullah o mescidde namaz kılmazdı. Onu sağma ya da soluna bırakır, mescidin kıb­le yününde bizzat o tepeciğe doğru namaz kılarHı

Abdullah, Ravhâ'ya doğru öğleyi kıl­mazdan önce çıkardı ve ancak o yere vardı­ğında öğleyi kılardı. Mekke'den döndüğü zaman, sabahtan bir saat önce ya da seher vaktinin sonunda oraya uğrarsa sabah na­mazını kılıncaya kadar orada gecelerdi.

Yine Abdullah kendisine şunu anlatmış­tır:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yolun sağ tarafına düşen, Rüveyse'nin al­tında ve iki mil berisinde bir tepeciğe kadar geniş ve düz bir yerde (bitmiş olan) koca bir ağacın altında konaklardı. Bu ağacın üs­tü kesilmiş, içi de oyulmuştur. Gövdesi ha­la durmakta olup, dibinde birçok kum yı­ğınları vardır."

Yine Abdullah bin Ömer kendisine an­latmış:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hudeybiye'ye giderken, Arec'in arkasından geçen sel yatağı tarafında namaz kılardı. O mescidin yanında iki ya da üç taşlı kabirler bulunmaktadır. Yolun sağında taş yığınları vardır."

Abdullah, o taş yığınları arasından Arec'den giderken yürürdü. Öğle üstü gü­neş zail olduktan sonra öğleyi o mescidde kılardı.

Yine Abdullah bin Ömer ona anlatmış­tır:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem yolun solunda bulunan Herşâ dağının ilerisindeki inişte bulunan büyük ağaçların dibinde konaklamıştır." Abdullah, yola en yakın ve en uzun boylu olan ağaca doğru namaz kılardı.

Yine Abdullah bin Ömer anlatmıştır: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'ye varmadan Merru'z-Zahrân'ın altında bulunan inişte konaklardı. Burası, Safravât'tan Mekke'ye inerken, yolun solu­na düşen yerdir ki, o yer ile cadde arasında­ki mesafe bir taş atımlıktır."

Yine Abdullah kendisine şunu anlat­mıştır:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'ye gelirken, Zû Tuva vadisinde ko­naklar, sabah namazını kilıncaya kadar ora­da kalır ve orada (daha sonra) yapılan mescidde değil de, onun altına düşen taştan bir tepe üzerinde namaz kılardı."

Abdullah ona şunları anlatmıştır: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kabe'ye doğru kendisiyle uzun dağ arasın­da bulunan dağın iki yakasına doğru yönel­miş, orada yapılan mescidi sol tarafına al­mıştır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in namazgahı ile oranın arasında on ar­şın mesafe vardır. İşte orada yani seninle Kabe arasına düşen dağın iki tepesine doğ­ru namaz kılardı." [Buhârî][485]

 

3600- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "O geldiği zaman, Zû Tuvâ'da gecelerdi, sabah olunca (Mekke'ye) girerdi. Ayrıldığı zaman Zû Tuvâ'ya uğrar sabaha kadar orada gecelerdi. Ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in de böyle yaptığını söylerdi." [Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][486]

 

3601- Diğer rivayet:

"İbn Ömer, Harem'in aşağısına girdiği za­man telbiyeyi keserdi. Zû Tuvâ'da gecelerdi. Sonra namaz kılar ve yıkanırdı. Ve Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'in de böyle yaptığını anlatırdı."[487]

 

3602- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Nâ-fi' derdi ki:

"İbn Ömer Muhassab'da konaklamayı sünnet sayardı." [Müslim][488]

 

3603- Ebû Davud'un rivayeti:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, öğle, ikindi, akşam ve yatsıyı Bathâ'da kıldı, sonra orada uyudu, daha sonra Mekke'ye gir­di ve tavaf yaptı. İbn Ömer de böyle yapardı." [Nesâî hariç, Kütüb-i sitte'de benzeri rivayetler vardır.][489]

 

3604- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, de­di ki:

"Muhassab'da konaklamak (haccm zo­runlu ibadetlerine dâhil olan) bir şey değildir. O, ancak Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in konakladığı yerdir."

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî][490]

 

3605- Onlar ve Ebû Dâvud, Âişe'den, de­di ki:

"Ebtah'a inip konaklamak sünnet değildir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem orada, sırf orası yola çıkmağa pek elverişli olduğu için konaklamıştır."[491]

 

3606- Ebû Râfi' radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Mina'dan çıktığı zaman bana Ebtah'da ko­naklamamı emretmedi. Lâkin ben orada çadır kurmuştum; geldi ve orada konakladı." [Müslim ve Ebû Dâvud.][492]

 

3607- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de­di ki:

"Yarından itibaren Kurban bayramıdır." Bunu Mina'dayken söyledi. Devamla: "Ya­rın, (Kureyş'in) küfür üzerinde (kalmak üze­re) anlaştığı Kinâne oğulları Hayfı'na inece­ğiz" buyurdu. Bununla Muhassab'ı kastedi­yor. Bu şöyle olmuştur:

"Kureyş ile Kinâne (kabileleri), Hâşim oğulları ve Abdulmuttalib veya Muttalib oğullarına karşı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i kendilerine teslim edinceye kadar, onlarla evlenmiyeceklerine ve onlarla alışve­riş de yapmayacaklarına dair birleşip ittifak etmişlerdi." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][493]

 

3608- el-Alâ bin el-Hadremî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Muhacir olanlar, Mekke'de hac ibadetle­rini tamamladıktan sonra üç (gün) ikâmet ederler."[494]

 

3609- Diğer rivayette:

"Muhacir için, Veda tavafından sonra üç gün kalma hakkı vardır" diye geçer ki bundan sanki "üç günü aşamaz" gibi bir anlam çık­maktadır. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][495]

 

3610- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, Mekke'den ayrılıp Medine'ye yola koyulmuştu, Kudeyd'e varınca Medi­ne'den ona bir haber geldi. Bunun üzerine dö­nüp Mekke'ye ihramsız girdi." [Mâlik][496]

 

[479] Heysemî'ye göre râvilerinden birisi hadisleri hasen ka­bul edilen İbn Lehî'a'dır. (Mecma' III, 238).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[480] Bu hadisi Buhârî (hacc 15, II, 143; 41/1, II, 154), Müslim (hacc no. 223, s. 918), Ebû Dâvud (no. 1866-7), Nesâî (menâsık 105, V, 200) ve İbn Mâce (no. 2940), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[481] Bu hadisi Buhârî (hacc 15, II, 143; 41/1, II, 154), Müslim (hacc no. 223, s. 918), Ebû Dâvud (no. 1866-7), Nesâî (menâsık 105, V, 200) ve İbn Mâce (no. 2940), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[482] Bu hadisi (hacc 41/2-6, II, 154-5), Müslim (hacc no. 224-5, s. 918-9), Ebû Dâvud (no. 1868-9) ve Tirmizî (no. 853), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[483] Bunu Mâlik (hacc no. 3, s. 322), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[484] Bu rivayeti Tirmizî (no. 852), Yahya b. Musa an Hârûn b. Salih el-Belhî an Abdirrahman b. Zeyd b. Eşlem an ebîhî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152.

[485] Bu hadisin lafzı Buhârî'ye aittir; diğerlerinki oldukça kısadır. Bunu Buhârî (salât 89/2, I, 124-6), Müslim (hacc no. 228, s. 919) ve Nesâî (menâsık 103, V, 199), Mûsâ b.Ukbe an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/152-154.

[486] Her ikisinin lafzı da Buhârî'ye aittir. İlki hacc 29/1 ve diğeri hacc 149. Bu hadisi Mâlik (Muvattâ, hacc 6, s. 324), Mâlik an Nâ­fi' an İbn Ömer senedi ile; Buhârî (hacc 29/1, II, 148; 38, II, 154; hacc 149, II, 197), Müslim (hacc no. 227, s. 919), Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 39, II, 154) ve Müslim (hacc no. 226, s. 919), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/154.

[487] Her ikisinin lafzı da Buhârî'ye aittir. İlki hacc 29/1 ve diğeri hacc 149. Bu hadisi Mâlik (Muvattâ, hacc 6, s. 324), Mâlik an Nâ­fi' an İbn Ömer senedi ile; Buhârî (hacc 29/1, II, 148; 38, II, 154; hacc 149, II, 197), Müslim (hacc no. 227, s. 919), Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 39, II, 154) ve Müslim (hacc no. 226, s. 919), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/154.

[488] Bu hadisi Müslim (hacc no. 337, s. 951), Muh. b. Mih-rân er-Râzî an Abdirrezzâk an Ma'mer an Eyyûb an Nâ­fi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/154.

[489] Bu hadisi Mâlik (hacc 207, s. 405), Buhârî (hacc 148/3, II, 197), Müslim (hacc 337-8, s. 951), Ebû Dâvud (no. 2012-13) ve Tirmizî (no. 921), an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/154.

[490] Bu hadisi Buhârî (hacc 147/2, II, 196-7), Müslim (hacc 341, s. 952) ve Tirmizî (no. 921), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Atâ an ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[491] Bu hadisi Buhârî (hacc 147/1, II, 196), Müslim (hacc no. 339, s. 951), Ebû Dâvud (no. 2008) ve Tirmizî (no. 426 923), Hişâm b. Urve an ebîhî an kişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[492] Bu hadisi Müslim (hacc no. 342, s. 952) ve Ebû Dâvud (no. 2009), Siifyân b. Uyeyne an Salih b. Keysân an Sü­leyman b. Yesâr an EbtRâfi' asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[493] Bu hadisi Ahmed (II, 263,237,353, 540), Buhârî (hacc 45, II, 158, menâkıbu'l-Ensâr 39, IV, 246; tevhîd 31, VI-II, 194), Müslim (hacc no. 343-4, s. 952), Ebû Dâvud (no. 2011), İbn Huzeyme (no. 2981-4) ve Beyhakî (V, 160), ei-Zührîan Ebt Seleme an Ebt Hureyre asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[494] Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 47, II, 266-7), Müslim (hacc no. 441-4, s. 985-6), Tirmizî (no. 946), Ebû Dâvud (no. 2022) ve Nesâî (taksîru's-salât 4, III, 122), Abdurrahman b. Humeyd ani's-Sâib b. Yezîd ani'I-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[495] Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 47, II, 266-7), Müslim (hacc no. 441-4, s. 985-6), Tirmizî (no. 946), Ebû Dâvud (no. 2022) ve Nesâî (taksîru's-salât 4, III, 122), Abdurrahman b. Humeyd ani's-Sâib b. Yezîd ani'I-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.

[496] Muvattâ, hacc no. 248, s. 423.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/155.




Konu Başlığı: Ynt: Mekkeye girmek Mekkeden çıkmak ve tahsîb
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Temmuz 2019, 19:20:24
Esselamü aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun