Konu Başlığı: Mehir düğün yemeği ve davete icabet Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 17:13:54 Mehir, Düğün Yemeği Ve Davete İcabet 4147- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: Bir kadın Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Kendimi sana hibe etmek için geldim." ü. ¥Laduv Vsndvsi hakkında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bir hükme varmadığını görünce, oturdu. He-men ashabından bir adam kalkıp şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Eğer senin ona ihtiyacın yoksa, onu benimle evlendir." "Yanında verecek mehrin var mıdır?" "Hayır." "Haydi ailene git belki onlarda bir şey bulursun!" buyurdu. Adam gitti, biraz sonra geri döndü ve şöyle dedi: "Hayır! Vallahi ey Allah'ın Resulü bir şey bulamadım." "Bak; bir demir yüzüğü de olabilir." Gitti, döndü ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü, hayır vallahi, bir demir yüzüğü de yok! Lâkin işte kaftanım — Sehl dedi ki: Bütün malı kaftanından ibaretti— Yarısı onun (kadının) olsun." "Senin kaftanını ne yapsın? Sen giydiğin zaman, onun sırtında bir şey olmayacak; o giydiği zaman senin sırtında bir şey olmayacak?" bir zaman geçti. Sonra kalkıp arkasına dönüp yürümeye başlayınca, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Çağırın gelsin" dedi. Gelince ona sordu: "Kur'ân'dan ezberinde ne var?" "Falan sûre, falan sûre" diyerek sûreleri saydı. "Bunları ezberden okuyabiliyor musun?" "Evet." "Haydi git, Kur'ân'dan ezberinde olanların karşılığında o kadını seninle nikahladım" buyurdu. [Altı hadis imamı.][87] 4148- Enes radiyallahu anh’dan: “Ebu Talha, Ümmü Süleym’ e talip çıktı.Ümmü Süleym’in cevabı şöyle oldu: “Vallahi ey Ebu Talha! Senin gibisi geri çevrilmez; ancak sen kafir bir adamsın; ben müslüman bir kadınım Seninle evlenmem helal olmaz.Müslüman olursan bunu, mehrim olarak kabul ederim. Bundan başka da senden hiçbir şey istemem.” Hemen müslüman oldu ve müslüman oluşu onun Mehri oldu. Sabit der ki:” Ümmü Süleym ‘in mehrinden daha şerefli bir mehre sahip olan kadının daha hayatımda duymadım.Mehri İslam olmuştur.Onunla zifafa girdi ve ona (çok hayırlı bir çocuk) olan Enes’i doğurdu.” [Nesai][88] 4149- Cabir raiyallahu anh’dan (Allah Resülü salalahu aleyhi ve sellem buyurdu:) “Kim bir kadına mehir olarak bir avuç dolusu kavrulmuş un veya hurma verirse, kadını kendisine helal etmiş olur.”[89] 4150- Diğer bir rivayet: “Biz Peygamber sallahu aleyhi ve sellem’in zamaında bir avuç yiyecekle mut’a usülü kadınlardan faydalandırdık.”[Ebu Davud][90] 4151- Abdullah bin Amir bin Rabia radiyallahu anh’dan , o da babasından: “Fezareoğullarından bir kadın iki pabuç karşılığında evlendi.Ona Peygamber sallahu aleyhi ve sellem sordu: “Kendini ve kendininkini iki pabuç karşılığında vermeyi kabul edip razı oldun mu? “ Kadın “Evet” deyince, Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, bu evliliği kabul edip onayladı.” [Tirmizi][91] 4152- Ayşe radiyallahu anha’dan “Allah Resulü sallahu aleyhi ve sellem’in, kadınlarına (evlenirken) verdiği mehir, oniki ukiye ve bir neş idi.” Aişe neşi yarım ukiyye ile tefsir etti. Buna göre tamaı, beş yüz dirheme tekabül etmektedir. [Müslim, Ebu Davud ve Nesai][92] 4153- Aişe radiyallhu anha2dan: Peygamber salllahu aleyhi ve sellem,benimle kırk dirhem değerinde bir mal(ı mehir) vererek elendi. [tebarani , Mu’cemu’l-Evsat’ta leyin bir isnadla][93] 4154- Enes radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, Ümmü Seleme’ye (mehir olarak) on dirhem değerinde birmal verip evlendi.” [ebu Yala, Bezzar ve Tebarani, Mu’cemu’l-Kebir’de zayıf bir senedle.][94] 4155- Ömer radiyallhu anh’dan: O, bir hutbesi esnasında şöyle dedi: “Mehir lerde fazla pahalı davranmayın.Eğer bu pahalılaştırma, dünyada bir şeref, Allah katında bir takva olsaydı, bu huasusta sizin en iyiniz Allah Resülü sallahu aleyhi ve sellem olurdu. Oysa o, ne aldığı hanımlarda ve ne de evlendirdiği kızlarında on iki ukiye-den fazla mehir takdir etmemiştir." [Sünen ashabı][95] 4156- Nesâî şunu da ilave etti: "Kişiden ağır mehir alınırsa, aldığı kadına karşı içinde bir düşmanlık meydana gelir; hatta zamanla: «Sizin için en ağır yük altına girdim» diyebilir."[96] 4157- Enes radiyallahu anh'dan: "Abdurrahman bin Avf (Medine'ye) geldi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, onunla Sa'd bin Rabî el-Ensârî arasında kardeşlik tesis etti. Sa'd el-Ensârî'nin iki hanımı \aidv. ^Aaimva ^ansı^la \vaivvrn\.aravın bvrvn.ı Abdurrahman'a vermeyi teklif etti. Onun (Abdurrahman'in) cevabı şu oldu: «Allah hanımını ve malını sana mübarek etsin. Bana çarşıyı göster yeter.» Çarşıya gittiler, biraz kuru yoğurt ve tereyağı satarak kazanç elde ettiler. Aradan bir müddet geçtikten sonra Abdurrahman'ı üzerinde evlenen kişilere mahsus olan sarı boyalı bir koku olduğu halde görünce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu: «Hayrola bir şey mi oldu?» «Ensâr'lı bir hanımla evlendim.» «Mehir olarak ne verdin?» «Bir çekirdek ağırlığında (beş dirhem) altın verdim» dedi. «Öyleyse bir koyunla dahi olsa (düğün) ziyafeti ver» buyurdu." [Altı hadis imamı.][97] 4158- Diğer rivayet: "Gel sana malımı ikiye bölüp yarısını sana vereyim. İki hanımım vardır. Birini boşa-yayım, iddeti bittikten sonra sen onunla evlenirsin" deyince o: "Allah sana mübarek etsin" dedi.[98] 4159- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den, karısına karşı ödemekle yükümlü olduğu mehirde yardımcı olmasını rica etti. «Kaça evlendin?» diye sordu. «Dört ûkiyye ile evlendim.» «Ne o, siz galiba gümüşü şu dağdan mı yontup elde ediyorsunuz? Şu anda bizde sana verecek bir şey yok, belki ilerde seni bir müfreze ile göndeririz de orada bir şey elde edersin» buyurdu." [Uzun bir metinle Müslim.][99] 4160- İbn Mes'ud radiyallahu anh'dan: "Ona, mehir takdir etmeden, evlenip ölünceye kadar hanımıyla da gerdeğe girmemiş bir adam hakkında sordular; şu cevabı verdi: «O kadın için diğer hanımlarına verdiği mehir miktarı mehir hakkı vardır. Ne eksik ve ne de fazla. İddet çekmesi gerektiği gibi, mirasında da hakkı vardır.» Bunun üzerine Ma'kil bin Sinan el-Eşcaî ayağa kalkıp şöyle dedi: «Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, içimizden bir kadın olan Berva' bint Vâşık hakkında da aynı hükmü vermişti.» İbn Mes'ûd bu söze pek sevindi." [Sünen ashabı; Tirmizî'nin lafzı ile.][100] 4161- Nâfi' radiyallahu anh'dan: "Kocası kendisine bir mehir takdir etmeden ve kendisine yaklaşmadan ölen bir kadın hakkında, İbn Ömer ile Zeyd bin Sabit: «Ona mehir lâzım gelmez, fakat miras vardır» diye hüküm verdiler."[101] 4162- İbn Ömer radiyallahu anh şöyle derdi: "Boşanan her kadının bir tazminat hakkı vardır. Ancak kendisine mehir takdir edildiği halde cinsel birleşme yapılmadan boşanan kadının tazminat hakkı yoktur. O kadın ancak kendisine takdir edilen mehrin yarısını alır."[102] 4163- İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan: "Ömer, evlilikte perdeler indirildiği (zifafa girildiği) zaman, daha önce takdir edilmemiş olsa bile mehrin (tazmin edilmesi) gerektiğine hükmetmiştir." [Mâlik][103] 4164- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Ali, Fâtıma ile evlendiği zaman, onunla gerdeğe girmek istedi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona bir şey vermeden gerdeğe girmekten onu alıkoydu. Bunun üzerine dedi ki: «Ey Allah'm Resulü, verecek bir şeyim yoktur.» «Ona zırhını ver!» dedi. Bunun üzerine ona zırhını verip gerdeğe girdi." [Ebû Dâvud ve Nesâî][104] 4165- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir kadını, kocası ona hiçbir şey (mehir) vermezden önce kocasının yanına (gerdeğe) sokmamı emretti." [Ebû Dâvud][105] 4166- Arnr bin Şuayb'dan, o da babasından, o da dedesinden: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Herhangi bir kadına, nikâhı kıyılmadan önce verilen bir mehir yahut mehir dışında kocasının ona vaadettiği herhangi bir şey veya hediye, o kadına aittir. Nikâhın kıyılmasından sonra verilen ise kime verilmiş ise onun olur. Bir adama ikram edebilmek için en uygun vasıta kızı veya kızkardesidir." [Ebû Dâvud ve Nesâî][106] 4167- Ukbe bin Amir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Şartları yerine getirilmeye (ödenmeye) en lâyık olan şey, ferçlerin helâl edilmesini sağlayan mehirdir." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][107] 4168- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu.) "Nişanlanması kolay, mehri kolay ve doğumu kolay olmak, kadının şansı ve bereketindendir." [Ahmed leyyin bir senedle.][108] 4169- İbn Sîrin radiyallahu anh'dan: "Hasan bin Ali, bir kadınla evlendi. Ona mehir olarak herbirinin yanında bin dirhem bulunan tam yüz cariye gönderdi." [Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'dt][109] 4170- Meymûn el-Kürdî'den, o da babasından: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Herhangi bir adam az veya çok bir me-hir karşılığında —içinde onu ödememe niyeti olduğu halde— evlenirse o kişi, Kıyamet-gü-niinde Allah'a zina eden kişi olarak kavuşur." |Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat ve's-Sağfr'de.][110] 4171- Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Zeynep'le evlendiği zaman verdiği ziyafeti, kadınlarının hiçbirinde vermemiştir. Zeynep'le evlendiğinde bir koyun keserek ziyafet verdi."[111] 4172- Diğer rivayet: "Onlara ekmek ve et yedirdi. Yediler, doydular, bitiremediler geride daha çok yemek bıraktılar." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][112] 4173- Âişe ve Ümmü Seleme radiyallahu anhumâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bize Fâtıma'nın gelinlik hazırlığını yapmamızı ve onu Ali'nin yanına sokmamızı emretti. Bunun üzerine biz, Ali'nin odasına gittik, Bethâ'dan getirdiğimiz yumuşak bir toprağı odaya yaydık. Sonra iki kılıfa yastık içine hurma lifi doldurduk. Sonra hurma ve kuru üzümle yemek verdik. Tatlı su da içirdik. Elbise ve su kırbasının üzerine asılması için bir direk getirip evin bir kenarına diktik. Fâtıma'nın düğünü kadar güzel bir düğün görmedik." [İbn Mâce.][113] 4174- Safıyye bint Şeybe radiyallahu an-hâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, evlendiği kadınlardan birinin düğününde iki müd arpa ile ziyafet verdi." fBuhârî][114] 4175- Yahya bin Saîd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, içinde ekmek de ve et de bulunmayan bir yemekle düğün ziyafeti verirdi. [Mâlik][115] 4176- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Ebû Üseyd es-Sâidî, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile ashabını düğününe çağırdı. Onlara ne yemek yaptı ve ne de bir şey ikram etti. Sadece hanımı Ümmü Üseyd'in geceleyin bir taş kapta ıslattığı hurma şerbetini (suyunu) ikram etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yemeği bitirince, ona özel yaptığı şerbeti sunup içirdi. O gün gelin olan o kadın onlara hizmet etti." [Buhârî ve Müslim)[116] 4177- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Düğün yemeği birinci gün haktır, ikinci gün sünnettir. Üçüncü gün ise gösteriştir. Her kim gösteriş yaparsa Allah onun (gizli ve günahkâr hallerini) herkese duyurur." [Tirmizî][117] 4178- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Biriniz düğüne çağırıldığı zaman gitsin, oruçlu değilse yesin, oruçlu ise dua etsin."[118] 4179- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "En kötü yemek kendisine zenginlerin çağınlıp fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeğidir. Kim davete gelmezse Allah ve Resulüne âsi olur."[119] 4180- Diğer rivayet: "Ona (asıl) gelmesi gerekenleri çağırmaz; gelmeyecek olanları çağırır." [Bu iki rivayet, Buharî, Müslim, Muvatta' ve Ebû Davud'a aittir.)[120] 4181- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Çağırıldığınız zaman bu daveti kabul edin." Nâfi' dedi ki: Abdullah b. Ömer, düğün olsun olmasın oruçlu iken davete giderdi.[121] 4182- Diğer rivayet: "Paça yemeye bile çağırılırsanız kabul edin ve gidin!"[122] 4183- Diğer rivayet: "Kim davet edilip de icabet etmezse Allah ve Resulüne âsi gelmiş olur. Kim davetsiz giderse, hırsız olarak girer ve yağmacı olarak çıkar." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][123] 4184- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Biriniz yemeğe çağırıldığı zaman icabet etsin, oruçlu ise ziyaret etmiş olur, değilse yalnızca yemek yemiş olur."[124] 4185- Diğer rivayet: "Biriniz oruçlu iken yemeğe çağırıldığı zaman «Ben oruçluyum» desin." [Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî][125] 4186- Humeyd bin Abdirrahman radiyallahu anh'dan, o da sahabeden birinden: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "İki kişi yemeğe çağırırsa, kapı bakımından hangisi yakınsa, onunkini kabul et; çünkü kapıca yakın olan, komşu olarak da yakındır. Eğer birisi önce çağırmış ise, önce çağıranın davetini kabul et!" [Ebû Dâvud][126] 4187- Ebû Mes'ûd el-Ensârî radiyallahu anh'dan: "Ensâr'dan Ebû Şuayb adında bir adam vardı. Şişman bir kölesi vardı. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem'i görünce, yüzünden onun aç olduğunu anladı ve köleye dedi ki: «Vah sana! Haydi bize beş kişilik yemek yap. Çünkü ben beşinci kişi olarak Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i çağırmak istiyorum.» (Köle) yemek yaptı. Beşinci kişi olarak çağırdığı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldi, ardından bir adam daha geldi ve kapıya dikildi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: «Bu adam da bize katıldı, izin verirsen girecek, vermezsen dönecektir» dedi. «Ey Allah'ın Resulü! Ona da izin veriyorum, girebilir» dedi." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî][127] 4188- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Fârisî bir komşusu vardı, güzel çorba yapardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e yemek yapıp onun yanma gelerek çağırdı. O ise Âişe'yi kastederek: «Bunu da davet ediyor musun?» deyince adam: «Hayır» dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: «Öyleyse ben de gitmem» dedi. Tekrar davet etti. «Âi§eyi de çağır» dedi. Adam: «Olmaz» dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Öyleyse ben de gitmem» dedi. Tekrar üçüncü kez çağırdı; «Âise de gelsin» deyince, üçüncüsünde: «Evet, gelsin» dedi. Bunun üzerine kalkarak peşpeşe yürümüşler ve komşunun evine varmışlar." [Müslim ve Nesâî][128] [87] Bu hadisi Mâlik (nikâh 8, s. 526), Buhârî (nikâh 40, VI, 134; 44, VI, 136; 51, VI, 138; fadâilu'l-Kur'ân 21/3,22, VI. 108-9; vekâlet 9, III, 63; tevhîd 21, VIII, 175), Müslim (nikâh no. 76-77, s. 1041, lafız buraya aittir), Ebû Dâvud (no. 2111), Tirmizî (no. 1114) ve Nesâî (nikâh 1/3, VI, 54; 69, VI, 123), Ebû Hazım an Sehlb. Sa'dasl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/240. [88] Bu hadisi Nesâî (nikâh 63/2, VI, 114), Muh. b. en-Nadr b. Müşavir an Ca'fer b. Süleyman an Sâbil an Enes senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [89] İlk rivayeti Ebû Dâvud (no. 2110), İshâk h. Cebrail el-Bağdadî an Yezîd an Mûsâ b. Müslim b. Rûmân an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti. İkinci lafzı o, muallak olarak zikretti; tariki şöyledir: Ebû Âsim an Salih b. Rûmân an Ebî'z-Zübeyr an Câbir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [90] İlk rivayeti Ebû Dâvud (no. 2110), İshâk h. Cebrail el-Bağdadî an Yezîd an Mûsâ b. Müslim b. Rûmân an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti. İkinci lafzı o, muallak olarak zikretti; tariki şöyledir: Ebû Âsim an Salih b. Rûmân an Ebî'z-Zübeyr an Câbir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [91] Bu hadisi Tirmizî (no. 1113), Muh. b. Bessâr an Yahya b. Saîd ve Ibn Mehdî ve Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Âsim b. Ubeydillah an Abdillah b. Âmir senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [92] Bu hadisi Müslim (nikâh no. 78, s. 1042), Ebû Dâvud (no. 2105), Nesâî (nikâh 66/2, VI, 116) ve İbn Mâce (no. 1886), İbnu'l-Hâd an Muh. b. İbrahim an EbîSeleme an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [93] İsnadında yer alan Atiyyetu'1-Avfî hem zayıf addedilmiş, hem de tevsîk edilmiştir (Mecma' IV, 282). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [94] Râyilerinden Amr b. el-Ezher hadisi metruk bir râvidir (Mecma' IV, 282). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241. [95] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2106), Tirmizî (no. 1114m), Nesâî (nikâh 66/4, VI, 117-8) ve İbn Mâce (no. 1887), Muh. b. Şîrîn an EbVl-Acfâ' es-Sülemî an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasen sahihtir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/241-242. [96] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2106), Tirmizî (no. 1114m), Nesâî (nikâh 66/4, VI, 117-8) ve İbn Mâce (no. 1887), Muh. b. Şîrîn an EbVl-Acfâ' es-Sülemî an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasen sahihtir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/242. [97] İlk lafız Buhârî'yc (ırıenâlcıbU"l-Ensâr 50, IV, 268; nikâh 7, VI, 118) aittir. İkinci lafız Tirmizî'ye (no. 1923) aittir. Bu hadisi Mâlik (nikâh 47, s. 545), Buhârî (kefalet 2/2, III, 57; buyu1 1/3, III, 3; nikâh 69/1, VI, 142; nikâh 7, VI, 118; menâkıbu'l-Ensâr 3/2, IV, 222; menâkıbu'1-En-sâr 50, IV, 268), Müslim (nikâh no. 82, s. 1043), Ebû Dâvud (no. 2109), Tirmizî (no. 1094, 1933), Nesâî (nikâh 67/1, VI, 119) ve İbn Mâce (no. 1907), Humeyd et-Tavîl an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/242. [98] İlk lafız Buhârî'yc (ırıenâlcıbU"l-Ensâr 50, IV, 268; nikâh 7, VI, 118) aittir. İkinci lafız Tirmizî'ye (no. 1923) aittir. Bu hadisi Mâlik (nikâh 47, s. 545), Buhârî (kefalet 2/2, III, 57; buyu1 1/3, III, 3; nikâh 69/1, VI, 142; nikâh 7, VI, 118; menâkıbu'l-Ensâr 3/2, IV, 222; menâkıbu'1-En-sâr 50, IV, 268), Müslim (nikâh no. 82, s. 1043), Ebû Dâvud (no. 2109), Tirmizî (no. 1094, 1933), Nesâî (nikâh 67/1, VI, 119) ve İbn Mâce (no. 1907), Humeyd et-Tavîl an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/242. [99] Bu hadisi Müslim (nikâh 75, s. 1040), Yahya b. Maîn an Mervân b. Muâviye el-Fezârî an Yezîd b. Keysân an Ebî Hazım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/242. [100] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2114), Tirmizî (no. 1145) ve Nesâî (68/1-2, VI, 121-2), Mansûr an İbrâhîm an Alkame an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiştir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/242. [101] Bu mevkufu Mâlik (nikâh 10, s. 527), çok küçük bir kıssa ile Nâfi'den bildirdi. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [102] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [103] Bu mevkufu Mâlik (nikâh no. 12, s. 528), an Yahya b. Saîd an Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [104] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2125) ve Nesâî (nikâh 76/1-2, VI, 129), Eyyûb an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile yakın mânâsı ile tahrîc ettiler. Ancak bu metni Ebû Dâvud (no. 2116), Kesîr b. Ubeyd an Ebî Hayve an Şuayb b. e. Hamza an Gaylân b. Enes an Muh. b. Abdirrahman b. Sevbân an raculin senedi ile tahrîc etmiştir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [105] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2128) ve İbn Mâce (no. 1992), Şertk an Mansûr an Talha an Hayseme an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Ebû Dâvud, Hayseme'nin Âişe'den işitmediğini söylemesine karşılık Buhârî'nin Ta'rîhu'I-Kebîr'inde Hz. Ali'den dinlediği Sabit olduğuna göre Âişe'ye mülâki olması uzak değildir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [106] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2129), Nesâî (nikâh 67/2, VI, 120) ve İbn Mâce (no. 1955), İbn Cüreyc an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [107] Bu hadisi Buhârî (şurût 6, III, 175; nikâh 53, VI, 138), Müslim (nikâh 63, s. 1035), Ebû Dâvud (no. 2139), Tirmizî (no. 1127), Nesâî (nikâh 42/1-2, VI, 92-3) ve İbn Mâce (no. 1954), Yezîd b. e. Habîb an EbTI-Hayr an Ukbe b. Âmir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [108] Bu hadisi Ahmed (VI, 77), İbr. b. İsh. an İbni'l-Mübâ-rek an Usâme b. Zeyd an Sajvân b. Süleym an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [109] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 284). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/243. [110] Râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 285). Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [111] Bu hadisi Ahmed (III, 227), Buhârî (nikâh 69/2,70,VI, 143), Müslim (nikâh 90, s. 1049), Ebû Dâvud (no. 3743), İbn Mâce (no. 1908) ve Taberânî (XXIV, 43), Hammâd b. Zeyd an Sabit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [112] Bu hadisi Ahmed (III, 227), Buhârî (nikâh 69/2,70,VI, 143), Müslim (nikâh 90, s. 1049), Ebû Dâvud (no. 3743), İbn Mâce (no. 1908) ve Taberânî (XXIV, 43), Hammâd b. Zeyd an Sabit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [113] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1911), Süveyd b. Saîd ani'l-Fadl b. Abdillah an Çâbir ani's-Şa'bî an Mesrûk an Âise senedi ile tahrîc etti. İsnâdındaki Fadl ve Câbir el-Cu'fî zayıf râvilerdir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [114] Bu hadisi Buhârî (nikâh 70. VI, 143), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Mansûr b. Safiyye an ümmihî Safiyye binli Şeybe senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [115] Bu hadisi Mâlik (nikâh no. 48, s. 5467, Yahya b. Sa-îd'den ahzetti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [116] Bu hadisi Buhârî (nikâh 72/4, VI, 143; 78, VI, 145; eş-ribe 7-9, VI, 243-4) ve Müslim (eşribe no. 86-88, s. 1590-1), Ebû Hazım an SeM asl-ı senedi i/e tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/244. [117] Bu hadisi Tirmizî (no. 1097), Muh. b. Mûsâ el-Basrîan Ziyâdb. Abdillah anAtâ b. es-Sâib an Ebî Abdirrahman an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti. Ziyâd sebebiyle isnadı zayıftır. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [118] Bu hadisi Mâlik (nikâh no. 49, s. 546), Buhârî (nikâh 71/1, VI, 143) ve Müslim (nikâh no. 96, s. 1052), Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [119] Bu hadisi Mâlik (nikâh no. 50, s. 546), Buhârî (nikâh 72, VI, 144), Müslim (nikâh no. 107-110, s. 1054-5) ve Ebû Dâvud (no. 3742), ez-Zührîani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [120] Bu hadisi Mâlik (nikâh no. 50, s. 546), Buhârî (nikâh 72, VI, 144), Müslim (nikâh no. 107-110, s. 1054-5) ve Ebû Dâvud (no. 3742), ez-Zührîani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [121] İlk rivayet Buhârî'ye (nikâh 74), ikincisi Müslim'e (nikâh no. 104), üçüncüsü ise Ebû Davud'a aittir. Bu hadisi Buhârî (nikâh 74, VI, 144), Müslim (nikâh no. 97-103, s. 1053), Ebû Dâvud (no. 3736-39, 3741) ve Tirmizî (no. 1098), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [122] İlk rivayet Buhârî'ye (nikâh 74), ikincisi Müslim'e (nikâh no. 104), üçüncüsü ise Ebû Davud'a aittir. Bu hadisi Buhârî (nikâh 74, VI, 144), Müslim (nikâh no. 97-103, s. 1053), Ebû Dâvud (no. 3736-39, 3741) ve Tirmizî (no. 1098), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [123] İlk rivayet Buhârî'ye (nikâh 74), ikincisi Müslim'e (nikâh no. 104), üçüncüsü ise Ebû Davud'a aittir. Bu hadisi Buhârî (nikâh 74, VI, 144), Müslim (nikâh no. 97-103, s. 1053), Ebû Dâvud (no. 3736-39, 3741) ve Tirmizî (no. 1098), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [124] Bu hadisi Müslim (nikâh no. 106, s. 1054), Ebû Dâvud (no. 2460) ve Tirmizî (no. 780), İbn Şîrîn an EbîHurey-re asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [125] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 2461) ve Tirmizî (no. 781), Siifyân b. Uyeyne ani Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasen sahîh'tir. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [126] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3756), Hennâd an Abdisse-lam b. Harb an EbîHâlidb. ed-Dâlânîan Ebî'l-Alâ el-Evdî an Humeyd b. Abdirrahman el- Hitnyerî an racu-lin senedi ile tahrîc etti. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/245. [127] Bu hadisi Buhârî (buyu' 21, III, 10-11; mazâlim 14/2, III, 100-1; afime 34, VI, 209; 57, VII, 214), Müslim (eşribe no. 138, s. 1608-9) ve Tirmizî (no. 1099), el-A'meş an Ebî Vâil Şakîk an EbîMes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/246. [128] Bu hadisi Müslim (eşribe no. 139, s. 1609) ve Nesâî (talâk 23, VI, 158), Hammâd b. Seleme an Sabit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/246. Konu Başlığı: Ynt: Mehir düğün yemeği ve davete icabet Gönderen: Ceren üzerinde 06 Ekim 2016, 22:38:16 Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun rizasini kazanacak sekilde helal dairede ve onun rizasi olacak kisi ile evlenip onun rizasina uyan kullardan olalim inşallah...
Konu Başlığı: Ynt: Mehir düğün yemeği ve davete icabet Gönderen: Mehmed. üzerinde 28 Haziran 2019, 13:50:32 Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
|