๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 12 Ocak 2011, 20:53:06



Konu Başlığı: Korku namazı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Ocak 2011, 20:53:06
SALAT-I HAVF (KORKU NAMAZI)


1978-Sehl b. Ebî Hasme radiyallahu anh'-dan:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ashabına korku namazını şöyle kıldırdı:
Onlan arkasına iki saf yaptı. Hemen arka sında bulunanlara bir rek'at kıldırdı; sonra kı yama kalktı, arkasındakiler bir rek'at kılincaya kadar ayakta bekledi. Sonra onlar geriye gittiler, geride bulunanlar öne doğru ilerledi ler. Onlara da bir rek'at kıldırdı ve oturdu. Onlar da bir rek'at kılıncaya dek bekledi. Sonra selâm verdi."
1979- Diğer rivayet: Yezîd b. Rûmân, Sa lih b. Havvât'tan, o da Zâturrika'da Peygam ber sallallahu aleyhi ve sellem ile korku na mazı kılan bir adamdan:
"Bir grup, O'nun arkasında saf oldu; diğer grup ise düşmana karşı durdu. Arkasında du ran gruba bir rek'at kıldırdı. Kendisi ayakta kaldı. Onlar kendi başlarına öbür rek'atı da kılıp namazı tamamladılar.
Sonra ayrılıp düşmanın karşısına gittiler. Diğer grup geldi, onlara da bir (rek'at, yani iki rek'atlık namazdan kalan rek'atını) kıldır dı. Sonra oturmuş halde sabit kaldı. Onlar da kendi başlarına diğer rek'atı kılıp namazı tamamladılar. Sonra selâm verdiler."

[Buhârî ve Müslim]
1980-Mâlik, Tirmizî ve Ebû Davud'un benzeri olarak yaptığı rivayet: "Ancak birinci grup, kendi başlarına rek'atı tamamladıktan sonra selâm verip ayrıldılar, doğru düşmanın karşısına gittiler. İmam ise ayakta bekledi.
İkinci grup kalan ikinci rek'atı kendi baş larına kıldılar ve selâm verdiler."
1981-Nesâî'nin, Buhârî ile Müslim'in ikinci rivayetleri gibi (no. 1978) bir rivayeti bulunmaktadır.
1982-Câbir radiyallahu anh'dan:
Zâturrika savaşında Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem ile birlikteydik. Gölge ve ren bir ağaca geldiğimiz zaman, orayı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e bırakır dık. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in kılıcı ağaca asılı iken, bir müşrik (gizlice) geldi. Kılıcını alıp dedi ki:
"Benden korkuyor musun?"
"Hayır!"
"Peki şimdi seni benim elimden kim kur taracak?"
"Allah!" dedi.
Sahabe onu tehdit edip oradan uzaklaş tırdı.
Namaz için kamet getirildi. Bir gruba iki rek'at kıldırdı; onlar geri durdular, diğer gru ba da iki rek'at kıldırdı. Böylece Allah Resu lü namazı dört; diğerlerinin namazı ise iki rek'at olmuş oldu.
[Buhârî, Müslim ve Nesâî.]
1983-Onun (Nesâî'nin) başka bir rivaye ti: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onlara korku namazı kıldırdı. Namaza kalk tığında önüne bir saf, arkasına da bir saf yaptı. Arkasmdakilere bir rek'at ve iki secde ile kıldırdı; sonra bunlar arkadaşlarının yer lerini alddar. Onlar da gelip öncekilerin yer lerini aldılar. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, onlara da bir rek'at iki secde kıl dırıp selâm verdi. Böylece Allah Resulü'nün sallallahu aleyhi ve sellem namazı iki rek'at, onlannkisi ise birer rek'at olarak tamamlan mış oldu."
1984-Müslim'in rivayeti: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile Cüheyne'den bir topluluğa karşı savaşa çıktık. Şiddetli bir çarpışma oldu. Onlar öğleyi kılınca, (düş man): "Birden üstlerine çullansaydık onları perişan ederdik" dediler. Cibril gelip durumu Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e bildirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-
lem de bunu bize anlattı. Derken şöyle dedi ler: "Onlara, evlatlarından daha kıymetli olan bir namaz daha gelecektir." İkindi vakti gelince, iki saf olduk; müşrikler kıble ile bizim aramızda idiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tekbir getirdi, biz de tekbir getirdik. Sonra arkasındaki saf ile beraber secdeye var dı; gerideki saf düşmana karşı durdu. Pey gamber sallallahu aleyhi ve sellem arkasında ki safla birlikte secdeden kalkınca, gerideki saf secdeye vardı, sonra onlar secdeden kal kınca, bu defa gerideki saf öne geldi, öndeki saf geriye gitti. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, rükûa gitti, biz de hep bera ber rükûa gittik. Sonra rükûdan başını kaldır dı; biz de hep beraber başımızı kaldırdık. Sonra daha önce birinci rek'atte geri safta olup şimdi arkasında olan safla beraber secde ye vardı. Gerideki saf düşmana karşı durdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem arka sındaki saf ile secdeyi tamamladıktan sonra, gerideki saf secdeye vardı. Secde yaptı, sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem se lâm verdi, biz de hep birlikte selam verdik. Tıpkı şimdiki muhafızlannızın kumandanları na yaptıkları gibi."
1985-Ebû Dâvud ve Nesâî benzerini Ebû Ayyaş ez-Zurakî'den rivayet etmişlerdir: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Us-fân'da aynı bu şekilde namaz kıldı. O zaman müşriklerin başında Hâlid b. el-Velîd vardı. Kasr (korku anında namazı kısaltma) âyeti öğlenle ikindi arasında indi."
1986-îbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (düşmanla çarpışan) gruplardan birine bir rek'at kıldırırken, diğer grup düşmana karşı duruyordu. Sonra onlar (bir rek'at kılanlar) ayrılıp arkadaşlarının yerlerini aldılar ve düş mana karşı durdular. Onlar (daha önce düş mana karşı olanlar) geldiler. Peygamber sal lallahu aleyhi ve sellem onlara da bir rek'at kıldırdı. Sonra kendisi namazını bitirdi. Di ğerleri ise daha sonra birer rek'at kılarak na mazlarını tamamladılar."
1987-Hz. Peygamber'e nisbet ettiği (Müs lim'in) diğer rivayeti: "Korku daha fazla ol duğu zaman, bineğinin üzerinde ya da ayakta imâ etmek suretiyle namaz kılardı."
1988-Diğer bir rivayette: "Kıbleye yönel erek veya kıbleye yönelmeyerek (her iki türlü)" diye geçer. [Altı hadis imamı.]
1989-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Korku namazı, iki secdeden ibaretti, tıp kı şimdi imamlarınızın arkasında bu muha fızların kıldığı namaz gibi. Ancak fark, grup ların ayn ayn secde etmesinden ibaretti: As kerlerin hepsi iki saf halinde Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında du rurlardı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir grup secdeye varırdı. Diğer grup secde etmeyip ayakta beklerdi. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem kal kardı, böylece bütün cemaat yeniden kıyam da olmuş olurdu. Sonra rükûa varırdı, onlar da hep birden rükûa varırlardı. Sonra secde ye vanrdı. Bu sefer onlardan daha önce sec de etmeyip de ayakta duranlar O'nunla bera ber secdeye varırlardı. Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem, kendisiyle beraber sec de edenlerle son rek'atlarında oturduğu za man, ayakta bekleyenler de kendi başlarına
secde edip otururlardı. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hepsi ile birlikte selâm verirdi. Böylece hep birden namazdan çıkmış olurlardı." [Nesâî]
1990-Diğer rivayet: "O sallallahu aleyhi ve sellem Zû Karad'da şöyle namaz kıldırdı: Ar kasında insanlan, biri kendi aıkasmda diğeri de düşmanlara karşı olarak iki saf yaptı. Sonra arkasında olanlara bir rek'at kıldırdı, onlar ay rılıp düşmana karşı olanların yanına gittiler, ötekiler ise gelip Allah Resulü sallallahu aley hi ve sellem'in arkasında durdular ve onlara da bir rek'at namaz kıldırdı. Onlar (daha sonra geri kalan) rek'atlarını kılmadılar."
1991-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ikindi namazına kalktı, kendisiyle birlikte as kerlerin bir grubu da namaza durdu, öbür grup ise düşmana karşı durdu ki bunların sırt ları kıbleye karşı idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tekbir getirdi, onlar da tekbir getirdiler. Sonra rükûa vardı, beraberindeki grup da rükûa vardı, sonra secde etti, onlar da secde ettiler. Sonra ayağa kalktı. O grup da ayağa kalkıp doğru düşmana karşı durdular. Öbür grup (yani daha önce düşmanın karşı sında olan sırtı dönük grup) gelip rükûa vardı lar ve secde ettiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ayakta bunları bekledi. Son ra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem di ğer rek'atın rükûuna vardı. Onlar da rükûa vardılar. O, secdeye vardı, onlar da secdeye vardılar.
Sonra düşmanın karşısında olan grup gel di. Rükûa vardılar, secde yaptılar ki, o zaman Allah Resulü (oturmuş) bekliyordu. Berabe rindekiler de oturuyorlardı. Sonra selâm faslı geldi. Selâm verdi, hep birden selâm verdiler. Böylece Allah Resulü'nün sallallahu aleyhi ve sellem'in namazı iki rek'at, cemaatın na mazı ise birer rek'at olmuş oldu."
[Ebû Dâvud]
1992-Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem tekbir getirdi, beraberinde olan grup da tek bir getirdiler. Rükûa vardı, onlar da rükûa vardılar, secde etti, onlar da secde ettiler. Secdeden başını kaldırdı, onlar da secdeden başlarını kaldırdılar. Sonra Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve sellem oturarak bekledi. Onlar ikinci secdeyi kendi başlanna yaptılar. Sonra kalktılar, gerisin geri gidip cemaatin arkasında beklediler. Öbür grup gelip nama za durdular, tekbir getirdiler sonra kendi başlarına rükû ettiler. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem secdeye gitti, on lar da O'nunla birlikte secdeye gittiler. Son ra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalktı. Onlar ikinci secdeyi kendi baş larına yaptılar. Böylece her iki grup da bir den Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile kıyamda durdular. Nihayet O rükûa var dı, onlar da hep birlikte rükûa vardılar; sec de etti, onlar da hep birden secde ettiler. Sonra dönüp ikinci secdeyi yaptı; onlar da O'nunla beraber cihadda olan kişiye özgü bir hızla secde ettiler. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem selâm verdi, böy lece bütün cemaat namazın tümünde O'na ortak olmuş oldular." [Ebû Dâvud]
1993-îbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem korku namazı kıldırdı. Cemaati biri kendi ar kasında, diğeri de düşmana karşı durmak üze re iki saf yaptı. Kendi arkasında olanlara bir rek'at kıldırdı. Diğerleri gelip onların yerleri ni aldılar, bunlar da düşmana karşı durdular. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, O sonradan gelenlere de bir rek'at kıldırıp selâm verdi. Sonra bunlar kalktılar bir rek'at da ken di başlarına kıldılar ve selâm verdiler, hemen kalkıp düşmanın karşısında duranların yerini aldılar. Onlar da onların yerine gelip durdular. (Kalan) rek'atlarını kılıp selâm verdiler." [Ebû Dâvud]
1994-Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, öğleyin korku namazı kıldırdı. Cemaatin bir kısmı kendi arkasına saf olurken, öbür kısmı düşmana karşı durdu. İki rek'at kıldırıp selâm verdi. Kendisiyle beraber kılanlar gidip düş mana karşı duran arkadaşlarının yerlerini alıp düşmana karşı durdular. Önceden düşmana karşı olanlar geldiler, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında durdular; onlara da iki rek'at namaz kıldırdı ve selâm verdi. Böylece Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in namazı dört; ashabının namazı ikişer rek'at olmuş oldu." el-Hasan da böyle fetva verirdi. [Nesâî ve Dâvud.]
Ebû Dâvud dedi ki: "Bu durumda akşam namazı, (iki kere kıldığı için) imam için altı, cemaat için ise üç rek'at olmuş olur."
1995-Abdullah b. Üneys radiyallahu anh'-dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, beni, Arafat ve Ürene (vadisi) tarafında bulu nan Hâlid b. Süfyân el-Hüzelî'yi öldürmeye gönderdi. Onu gördüğümde ikindi namazının vakti de girmişti. Onunla uğraşırken namazı mın gecikeceğinden korktuğum için, îmâ ile namaz kılarak ona doğru yürümeye başladım. Ona yaklaşınca, bana sordu:
"Sen kimsin?"
"Ben Araplardan biriyim; duyduğuma gö re o adama (Peygamber'i kastediyor) karşı adam topluyormuşsun. Bu hususta sana yar dım etmeye geldim."
"Evet bu niyetteyim" deyince, hemen onunla yürümeye başladım. Biraz yürüyüp fırsatı yakalayınca kılıcımla ona bir darbe vurdum ve cansız yere serdim." [Ebû Dâvud]
1996-Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de şunu ekledi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona dedi ki: "Duyduğuma göre Hâlid b. Süfyan bana karşı savaşmak için insan topluyormus, git de onu öldür!" Dedim ki: "Ey Allah Resulü! O nasıl bir adamdır, bana anlat!"
Buyurdu ki: "Onu gördüğün zaman, onda bir titreme göreceksin."
Çıkıp gittim, yanına vannca gerçekten on da bir titreme gördüm.
Bu rivayette ayrıca şöyle geçer: "Peygam ber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldiğimde şöyle buyurdu:
"Yüzün gülüyor."
"Onu öldürdüm, ey Allah Resulü!" de dim.
Benimle beraber kalkıp evine girdi, bana bir asa verdi ve şöyle buyurdu: "Tut bunu! İşte bu, kıyamet gününde benimle senin aranda bir işaret olacaktır Çünkü kıyamet gününde asalı olanlar nâdir olacaktır."
1997-Diğer rivayette şöyle geçmektedir: "Kıyamet gününde asâlılar pek azdır."
Bunu üzerine öldüğü zaman, bu asanın kamının üzerine konulmasını ve onunla birlik te defnedilmesini vasiyet etti. Öldüğü zaman vasiyeti yerine getirildi.


1978-Bu hadisi Mâlik (salâtu'l-havf 2, 183), Buhârî (mağâzî 31/4, V, 52, 53), Müslim (müsâfirîn 309, s. 575), Ebû Dâvud (no. 1237, 1239), Tirmizî (no. 565-6), Nesâî (salâtu'l-havf 8, III, 170; 25, III, 175) ve İbn Mâce (no. 1259), el-Kâsım b. Muh. an Sâlih b. Havvât an Sehl b. e. Hasme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Müslim'indir.

1979-1981-Lafız Müslim'e aittir. Bunu Mâlik (salâtu'l-havf no. 1, s. 183), Buhârî (mağâzî 31/2, V, 52), Müslim (müsâfirîn no. 310, s. 575-6), Ebû Dâvud (no. 1238), Tirmizî (no. 567) ve Nesâî (salâtu'l-havf 9, III, 171), Mâlik an Yezîd b. Rûmân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1982-Lafız Buhârî'ye (V, 54) aittir. Bu hadisi Ahmed (III, 354), Buhârî (mağâzî 31, V, 51, 54), Müslim (müsâfirîn no. 311-2, s. 576; fadâil 14, s. 1787), İbn Huzeyme (no. 1352), Tahâvî (I, 315), İbn Hibbân (no. 2873) ve Beyhakî (III, 259), Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Ayrıca aynı mânâda Buhârî (cuhâd 84, III, 229; 87III, 229; mağâzî 31, V, 53, 54), Müslim (fadâil no. 14, s. 1787) ve Beyhakî (VI, 319), ez-Zührî an Sinân b. e. Sinân ed-Dûelî ve Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1983-Bu rivayeti Tayâlisî (no. 1789), Ahmed (III, 298), Nesâî (salâtu'l-havf 17, III, 174-4), İbn Huzeyme (no. 1347, 1348), İbn Hibbân (no. 2858), Tahâvî (I, 310) ve Beyhakî (III, 263) tahrîc ettiler.

1984-Burada irâd olan metin, Müslim'de yer alan iki ayrı rivayetin metinleri biraraya getirilmek sûretiyle Cem'ul-fevâid müellifi tarafından terkib edilmiştir.

Metnin ilk kısmı Ahmed (III, 318), Müslim (müsâfirîn no. 307, s. 574), Nesâî (salâtu'l-havf 19, III, 175) ve Beyhakî (III, 183, 257) tarafından Abdülmelik b. e. Süleymân an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile;

Ikinci bslümü Müslim (müsâfirîn no. 308, s. 575), İbn Hibbân (no. 2866) ve Beyhakî (III, 258) tarfından Zübeyr b. Muâviye an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc edildi.

1985-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1236) ve Nesâî (salâtu'l-havf 21-22, III, 176-7), Mansûr an Mücâhid an Ebî Ayyâş ez-Zürakî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1986-1987-Bu iki rivayet de Müslim'e aittir.

Ilk rivayeti Abdürrezzâk (no. 4241), Ahmed (II, 147), Buhârî (mağâzî 31/8, V, 53), Müslim (müsâfirîn (no. 305, s. 574), Ebû Dâvud (no. 1243), Tirmizî (no. 564), Nesâî (salâtu'l-havf 10, III, 171), Taberânî (s. 122), İbn Huzeyme (no. 1354), İbn Hibbân (no. 2868) ve Beyhakî (III, 260), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile;

Müslim (s. 574) ve Tahâvî (I, 312), Ebû'r-Rebî' ez-Zehrânî an Fulayh ani'z-Zührî... asl-ı senedi ile;

Ikinci rivayeti Ahmed (II, 155), Müslim (müsâfirîn no. 306, s. 574), Nesâî (salâtu'l-havf 14, III, 173), Tahâvî (I, 312), Dârekutnî (II, 59) ve Beyhakî (III, 260), Mûsâ b. Ukbe an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1988-Bu rivayeti Mâlik (salâtu'l-havf 3, s. 184) ve Buhârî (tefsîr Bakara 44, V, 162), Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1989-Bu rivayeti Ahmed (I, 265) Nesâî (salâtu'l-havf 7, III, 170) ve Beyhakî (III, 258), Muh. b. Ishâk an Dâvud b. el-Husayn an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1990-Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 4251), Ahmed (V, 183, 232, 357, 385), Nesâî (salâtu'l-havf 5, III, 169), İbn Huzeyme (no. 1344), İbn Hibbân (no. 2860), el-Hâkim (I, 335) ve Beyhakî (III, 262), Süfyân an Ebî Bekr b. e. Cehm an Ubeydillah b. Abdillah an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1991-Bu hadisi Ahmed (II, 320), Ebû Dâvud (no. 1240), Nesâî (salâtu'l-havf 15, III, 173-4), Tahâvî (I, 314), el-Hâkim (I, 338, "Şeyhanyn'ın şartınca sahîh") ve Beyhakî (III, 264), Ebû'l-Esved an Urve an Mervân b. el-Hakem an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1992-Bu hadisi Ahmed (VI, 275), Ebû Dâvud (no. 1242), İbn Huzeyme (no. 1363), İbn Hibbân (no. 2862), el-Hâkim (I, 336, "Müslim'in şartınca sahîh") ve Beyhakî (III, 265), Muh. b. Ishâk an Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

1994-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1248) ve Nesâî (salâtu'l-havf 23, III, 178; 27, III, 179), el-Eş'as ani'l-Hasan an Ebî Bekre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Bu hadisi İbn Hibbân, el-Hâkim ve Dârekutnî'nin de rivayet ettikleri sahîh bir hadistir.

1995-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1249), Ebû Ma'mer Abdullah b. Amr an Abdilvâris an Muh. b. Ishâk an Muh. b. Ca'fer an İbn Abdillah b. Uneys an ebîhî senedi ile tahrîc etmiştir.

1996-1997-Bu iki rivayeti Taberânî iki ayrı senedle tahrîc etmiştir. Bunlardan birinin ricâli güvenilir kimselerdir. Diğer tarikinde metrûk bir râvi olan Vâzi' b. Nâfi' mevcuttur (Mecma' VI, 204).



Konu Başlığı: Ynt: Korku namazı
Gönderen: Ceren üzerinde 27 Eylül 2016, 17:26:46
Esselamu aleykum.Korku aninda allaha tevekkul eden ve hayri istemek icin peygamber efendimizin sunnetine uyup korku namazini kilan ve faziletine eren kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Korku namazı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 22 Haziran 2019, 12:37:48
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Korku namazı
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Haziran 2019, 18:45:13
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden kullardan eylesin inşallah. ..