๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:35:10



Konu Başlığı: Köle azad etme bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:35:10
KÖLE AZAT ETME BAHSİ



 

Azat Etmenin Fazileti Ve Köle­lere Muamele Âdabı
 

4988- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Herhangi bir kişi müslüman bir (köle)yi azat ederse, onun her uzvuna karşılık kendi vücudunun bir uzvunu ateşten kurtarmış olur."

Saîd bin Mercâne dedi ki: "Bu haberi ben Ali bin el-Hüseyin'e iletince, Abdullah bin Ca'fer'in onbin dirhem ya da bin dinar verdi­ği bir köleyi azat etti."

Bir rivayette şu ek yer almıştır:

"Hatta fercine karşılık onun fercini de (ateşten azat eder)." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.][1]

 

4989- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Herhangi bir müslüman, bir müslüman köleyi azat ederse, onun her organına karşılık onun da her organı ateşten uzak olur. Her­hangi bir müslüman iki müslüman kadını azat ederse, o iki kadının her bir organı, o adamın her bir organının ateşten kurtulmasını temin eder. Herhangi bir müslüman kadın bir müs­lüman kadını azat ederse, azat ettiği o kadının her bir uzvuna karşılık kendi bir uzvu ateşten kurtulmuş olur." |Tirmizîl][2]

 

4990- Ebû Necîh radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir mü'min cariye azat ederse bu, onun ateşten kurtulmasına bir fidye olur." | Ebû Dâvud.][3]

 

4991- el-Ğarîf bin ed-Deylemî'den:

Biz Vasile bin el-Eska'ya geldik ve dedik ki:

"Bize öyle bir hadis bildir ki içinde ne bir fazlalık olsun ve ne de bir eksiklik."

Kızdı ve şöyle dedi:

"Biriniz mushafi evinde asılı iken okudu­ğu zaman Kur'ân'da bir eksilme veya artma olur (mu?)" Dedik ki:

"Biz Peygamber sa\M\ah\ı aleyhi ve sel-lem'den duyduğun hadisi kastettik." Şöyle dedi:

"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e cinayet işlemesi sebebiyle cehennemi hak etmiş bir arkadaşımızın durumunu sor­mak için gittik. Şöyle buyurdu:

«Onun namına bir köle azat edin. ALLAH onun her azasına karşılık, ötekinin bir azası­nı ateşten azat eder»." |Ebû Davud][4]

 

4992- Râfi' bin Mekîs radiyallahu anh'­dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Güzel meleke (kölelere iyi muamele) be­reket ve mutluluktur. Kötü muamele ise uğur­suzluktur." [Ebû Dâvud.][5]

 

4993- Ebû Bekr radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Melekesi (muamelesi) kötü olan cennete giremez." [Tirmizî.][6]

 

4994- Ali radiyallahu anh'dan:

ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in en son sözü:

"Namazfa devam edin), sağ ellerinizin malik oduğu şeylere (köle ya da cariyelere) dikkat ediniz" idi.[7]

 

4995- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam ALLAH Resulü sallallahu aleyhi

ve sellem'e gelip sordu:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Hizmetçiyi ne kadar affedeyim?" Sustu. Bir daha sordu:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Hizmetçiyi ne kadar affedeyim?" Şöyle buyurdu:

"Onu her gün yetmiş kere affet!"

[Ebû Dâvud, Tirmizî.][8]

 

4996- el-Ma'rûf bin Süveyd radiyallahu anh'dan:

"Ebû Zer'i üzerinde hülle (kıymetli elbi­se) oluduğu halde gördüm. Kölesinin sırtında da aynı değerde hülle vardı. Sebebini sorunca, şu açıklamada bulundu:

Ebû Zer, bir adamla atışmış ve onu annesinden dolayı ayıplamış. Adam gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e du­rumu anlatmış. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş:

«Sen, ruhunda cahiliyet bulunan bir adamsın.» Dedim ki:

«Şu anda meydana gelen kusur, yaşlılık­tandır.» Şöyle buyurdu:

«Evet onlar sizin kardeşleriniz ve hizmet-çilerinizdir. ALLAH onları ellerinizin altında kılmıştır. Kimin kardeşi kendi elinin altında olursa, ona yediklerinden yedirsin, giydikle­rinden giydirsin. Altından kalkamayacakları ağır yükü onlara yüklemeyin, şayet yüklerse­niz onlara yardım edin!»"[9]

 

4997- Diğer rivayet: "Ona taşımayacağı yükü yüklerse, o zaman onu satsın."[10]

 

4998- Diğer rivayet: "Huylarından hoş­landığınız kölelerinize, yediklerinizden yedi-rin, giydiklerinizde giydirin. Size uygun değil­se, onu satın ve ALLAH'ın yarattıklarına azap etmeyin!" fBuhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][11]

 

4999- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu.)

"Biriniz, hizmetçisi ona bir yemek yapıp getirdiği zaman, -ki o hizmetçi yemeğin sıca­ğına, dumanına katlanmıştır- onu (hizmetçi­yi) beraberinde oturtsun ve o da kendisiyle birlikte yesin. Eğer yemek az ise, ondan alıp onun (hizmetçinin) eline bir ya da iki lokma koysun." [Buhârî, Tinnizî ve Ebû Dâvud.][12]

 

5000- Mâlik radiyallahu anh'dan: Ona ulaştığına göre:

"Hz. Ömer her gün Medine'nin kenar semtlerine gider, orada gücü yetmediği bir iş­le çalışan bir köleyi görürse hemen onu o iş-Ieb (acıyarak) alırdı."[13]

 

5001- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz hizmetçisini döverken (hizmetçi) ALLAH'ı zikrederse hemen ellerinizi (ondan) çekin!" [Tirmizî][14]

 

5002- Zâzân radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer'e geldim, kölesini azat etmişti. Yerden bir değnek ya da başka bir şey alıp şöyle dedi:

«Bunu azat etmekte, şu kadar bile bir se­vap yoktur. Ancak ben ALLAH Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem'den şöyle buyurduğunu duydum:

«Kim kölesine bir tokat vurursa yahut dö­verse, onun keffâreti onu azat etmesidir»." [Müslim ve Ebû Dâvud.][15]

5003- Diğer rivayet: "Kim kölesini yap­madığı bir şey için ceza olarak döver ya da tokatlarsa, onun keffâreti onu azat etmektir."[16]

 

5004- Süveyd bin Mukarrin radiyallahu anh'dan:

"Biz Mukerrin oğullarının sadece bir (ka­dın) hizmetçimiz vardı. İçimizden birisi onu tokatladı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem bunu duyunca şöyle buyurdu:

«Onu azat edin!» Dediler ki:

«Bundan başka hizmetçimiz yoktur.» Bu­nun üzerine:

«Onu istihdam etsinler, ihtiyaçları kalma­dığında ise serbest bıraksınlar»."  [Müslim][17]

 

5005- Ebû Mes'ûd el-Bedrî radiyallahu anh'dan:

"Kölemi kamçı ile dövüyordum; arkam­dan:

«Ey Ebû Mes'ûd iyi bil!» diyen bir ses duydum. Öfkeden sesi anlayamadım. Bana yaklaşınca seslenenin ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu gördüm. Şöyle di­yordu:

«Ey Ebû Mes'ûd bil ki!»

Hemen kamçıyı attım. Şöyle buyurdu:

«Ey Ebû Mes'ûd iyi bil ki, ALLAH'ın sana karşı gücü, senin köle üzerindeki gücünden çok daha fazladır.» Dedim ki:

«Artık bundan sonra bir daha köle dövme­yeceğim»."[18]

 

5006- Diğer rivayet:  "Onun sallallahu aleyhi ve sellem heybetinden kamçı elimden düştü."[19]

 

5007- Diğer rivayet: "Dedim ki:

«Ey ALLAH'ın Resulü, bu köle ALLAH rızası için hürdür.» Şöyle buyurdu:

«Böyle yapmasaydın, ateş seni yalayacak-tı.» Ya da şöyle dedi:

«Ateş seni saracaktı.»

[Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][20]

 

5008- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim suçsuz olduğu halde, kölesine zina iftirasında bulunursa, kıyamet gününde şer'î ceza (had) kendisine uygulanır." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][21]

 

5009- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiç kimse sakın: «Kulum» ve «Cariyem» demesin. Köle de sakın «Rabbim (sahibim) ve hanım Rabbim (sahibem)» demesin!

Köle sahibi: «Oğlum» ve «Kızım» desin. Köle de: «Efendim» ve «Hanımefendim» de­sin. Çünkü hepiniz ALLAH'ın kullarısınız. Rab ise sadece ALLAH'tır."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][22]

 

5010- Ebû Musa radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üç kimse vardır ki iki ecir alır. Kendi peygamberine de Muhammed'e de inanmış olan kimse, ALLAH'ın hakkını ve efendilerinin haklarını yerine getiren köle ve cinsî ilişkide bulunduğu cariyesini mükemmel bir şekilde terbiye ve mükemmel bir tarzda eğitim verdik­ten sonra azat edip onunla evlenen kişi. İşte bunların herbirinin iki ecri vardır." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][23]

 

5011- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"İşine bağlı dürüst bir köle iki ecir alır. Ebû Hureyre'nin nefsi elinde olan ALLAH'a ye­min ederim ki, ALLAH yolunda cihad, hac ve anneye iyilik (meseleleri) olmasaydı, köle olarak ölmek isterdim."

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî.][24]

 

5012- Cerîr radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir köle kaçarsa, ondan zimmet (ve hi­maye) kalkmıştır."[25]

 

5013- Diğer rivayet: "Köle kaçtığı zaman, namazı kabul olunmaz, dönmeden ölürse kâ­fir olarak ölür." Cerîr'in bir kölesi kaçtı. Bu­nun üzerine onu yakalayıp boynunu vurdu. [Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][26]

 

5014- Muâz radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz cariye satın aldığı zaman, ona yedireceği ilk şey, helva olsun. Çünkü bundan pek hoşlanır." [Taberânî, Mu'cemu'/-Evsat'ta.][27]

 

5015- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Köle satın alın, onlara azıklarında ortak olun! Sakın zenci köleler satın almayın, çün­kü onların ömürleri kısa, rızıkları ise az olur." [Taberânî, Mu'cemu't-Kebîr ve'I-Evsat'ta zayıf bir senedle.][28]

 

5016- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ya­nında siyahlardan söz edildi;

«Bırakın siyahları, çünkü siyâhî, yalnız karnını ve fercini düşünür» buyurdu.

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de leyyin bir senedle.][29]

 

5017- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Denildi ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Habeşli Muğîre oğullarının sana gelmelerini reddedi­lecekleri endişesinden başka bir şey engelle­memektedir." Şöyle buyurdu:

"Habeşlilerde hayır yoktur. Çünkü aç kal­dıkları zaman çalarlar; karınları doyduğu za­man zina yaparlar. Buna karşılık onlarda iki güzel haslet vardır: Yemek yedirmek ve sıkın­tıya dayanıklılık."

[Rezîn, Taberânî, Mu'cemu" I-Kebîr ve Bezzâr.][30]

 

5018- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Siyahlardan (köleler) edinin. Çünkü on­lardan üç kişi cennetliklerin ileri gelenlerindendir: Lokman Hakim, Necâşî ve Müezzin Bilâl."

[Taberânî, Mıı'cemu'l-Kebtr'de zayıf bir isnadla.] Dedi ki: "Siyahlar" sözüyle Habeşlileri kastetmiştir.[31]

 

5019- Osman radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Pislikler yetmiş parçadır; bir parçası cin ve insanlardadır, diğer altmış dokuz parçası berberîlerdedir."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta leyyin bir senedle.][32]

 

5020- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Zekâtını berberîlerden başka verecek kimse bulamayan onlara da vermesin." [Ahmed.][33]

 

5021- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bir adam oturdu ve ona:

«Sen nerelisin?» diye sordu. Adam cevap verdi:

«Ben berberiyim.» Yumuşak bir tarzda:

«Haydi yanımdan kalk!» dedi. Sonra Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem bize dönüp şöyle buyurdu:

«Imap, bunların gırtlaklarından aşağı geçmez»." [Ahmed zayıf bir senedle.][34]

 

5022- Ebû Muhammed el-Bedrî radiyalla­hu anh'dan:

Ona berberi olan bir cariye hediye edildi; şöyle dedi: "Bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve seffem'ın (evlenmeyi j yasafcfacfığı mecusı ve müşriklerdendir."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de ismini belirtmediği bir râvi kanalıyla.][35]

 

Ortak Kölenin Ve Veled-i

 
Veled-i Zinanın Azat Edilmesi İle Organları Kesilen Kölenin Azadı, Ölüm Anında Azat Etme Ve Diğer Meseleler

 

5023- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kimse bir kulesindeki hissesini azat ederse, malı bulunduğu takdirde diğer yansı­nı da kurtarması gerekir. Eğer bu kimsenin geri kalan kısmını karşılayacak malı yoksa, köleye (kalan hissesinin) değerini kazanması için gücü dahilindeki işlerde çalışma teklifi yapılır."   [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][36]

 

5024- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Ona: "Üzerinde bir köle azat etme borcu olan kimse, zina neticesi doğan çocuğu azat edebilir mi?" diye ona sordular. "Evet, o onu karşılar" diye cevap verdi. [Mâlik.][37]

 

5025- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Veled-i zina (ikisi zina eden anne ve babası olmak üzere) üç kişiden en kötüsü-dür." Ebû Hureyre dedi ki: "ALLAH yolunda bir kamçıyı kullanması için birisine vermem, be­nim için bir veled-i zinayı azat etmemden da­ha iyidir."  [Ebû Dâvud.][38]

 

5026-  Nâfi'  radiyallahu anh'dan: "İbn Ömer veled-i zina azat etmiştir." [Ebû Dâvud.][39]

 

5027- Nâfi' radiyallahu anh'dan: "İbn Ö-mer veled-i zina ile annesini azat etti." [Mâlik.][40]

 

5028- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

Bir adam çığlık atıp yardım isteyerek Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi.» Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: «Ne'n var?» diye sordu. Adam: «Şerre uğradım» de­di. Meğer efendisinin cariyesine şehvetle bak­mış, efendisi de kıskançlığı sebebiyle bunun erkeklik uzvunu kesmiş. Resûlullah sallalla­hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Haydi git sen hürsün.» «Ey ALLAH'ın Resulü! Bundan böyle bana yardım kime düşer?» «Her müslümana düşer» buyurdu." [Ebû Dâvud.][41]

 

5029- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Bir cariye Ömer'e gelip, efendisinin ken­disine ateşle işkence ettiğini ya da ona saldır­dığını söyledi. Bunun üzerine Ömer onu azat ettirdi." [Mâlik.][42]

 

5030- Semure radiyallahu anh'dan: "Kim kölesini organlarını kesmek suretiy­le sakatlarsa, ceza olarak ona kölesi azat etti­rilir. Eğer köle başkasına ait ise, yaptığı işken­ce sebebiyle kölenin kaybettiği değer ona (iş­kenceciye) ödettirilir."[43]

 

5031- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim kölesini (organlarını keserek) sakat­larsa, ceza olarak ona o köle azat ettirilir. Eğer köle başkasına ait ise, cinayetinin diyeti verdirilir. Eğer onu bir hür adam öldürmüşse, değerini efendisine öder." [ikisi de Rezîn'e aittir.][44]

 

5032- Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ölürken köle azat eden kimse, doyduktan sonra yiyecek ikram eden kimse gi­bidir."  [Ebû Dâvud.][45]

 

5033- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'-dan:

"Bir adam ölürken altı kölesini azat etti. Onlardan başka hiç malı yoktu. Onları Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem çağırıp üçe ayırdı, sonra aralarında kur'a çekti, ikisini azat etti, dördünü köle olarak bıraktı. Ve yap­tığını beğenmediği için adam hakkında da çok ağır konuştu."[46]

 

5034- Diğer rivayette şu ek vardır: "Ben bunu(kölelerin sahibini) defnedilmeden önce görseydim, müslümanların kabristanına gö­mülmesine müsaade etmezdim."

[Buhârî hariç. Altı hadis imamı.][47]

 

5035- Semure bin Cundeb radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim yakın akrabalarından (mahremle­rinden) birine (köle olarak bulur da) malik olursa o hürdür." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][48]

 

5036- Sefine radiyallahu anhâ'dan: "Ben Ümmü Seleme'nin kölesi idim; ba­na dedi ki: «Yaşadığın sürece ALLAH Resulüne hizmet etmen şartıyla seni azat ediyorum.

«Sen bana bu şartı koşmasan bile ben ona hizmet ederim» dedim. Beni azat etti ve o şar­tı da koştu." [Ebû Dâvud.][49]

 

5037- Yahya bin Saîd radiyallahu anh'dan: "Hz. Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahman uy­kusunda öldü. Bu sebeple kız kardeşi Âişe ra­diyallahu anhâ, onun namına birçok köleler azat etti." [Mâlik][50]

5038- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)"Kim malı olan bir köleyi azat ederse, mal kölenin kendisinin olur; ancak efendisi şart koşarsa başka." [Ebû Dâvud.][51]

 

5039- Rabî'a bin Ebî Abdirrahman radi­yallahu anh'dan: "ZUbeyr bir köle satın alıp azat etti. Bu kölenin hür bir kadından doğma oğullan vardı. Zübeyr köleyi azat edince o ço­cuklar hakkında: «Bunların da velâsı bana ait­tir» deyince, çocukların annesini azat eden efendileri: «Hayır, onların velâları bize aittir» dediler. Bunun üzerine dava Osman'a aksetti.

Osman, çocukların Zübeyr'in velâsında ol­duklarına hükmetti."[52]

 

5040- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e: «Hangi köleyi azat etmek efdaldir?» diye sordular. Şöyle buyurdu:

«En pahalı olan ve efendisinin nazarında en çok beğenilen»."  [İkisi de Mâlik'e aittir.][53]

 

5041- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "O, İslâm'a girmek için gelirken yolda ya­nında kölesi de vardı; ancak birbirlerini kaybet­tiler. Daha sonra Ebû Hureyre, Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem'in yanında otururken köle çıkageldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: «İste ey Ebû Hureyre kölen sana geldi» dedi. Ebû Hureyre «Şahit ol, o artık hürdür» demekten kendini alamadı ve arkasından şu şi­iri okudu: «Ey sefer gecesi! Uzunluğundan ve meşakkatinden ALLAH'a sığınırım. Yine de beni küfür yurdundan bu meşakkatli ve uzun gece kurtarmıştır»." [Buhârî][54]

 

Ümmü'l-Veled, Müdebber Kılma Ve Mükâtebe Yapma

 

5042- Selâme bint Ma'kil radiyallahu anh'dan:

"Cahiliyet devrinde amcam yanıma gel­mişti. Beni Hubâb bin Amr'dan satın aldı. Ona ben Abdurrahman bin Hubâb'ı doğur­muştum. Sonra öldü. Asıl karısı bana dedi ki:

«Şimdi sen onun (kocamın) borcunun ödenmesi için satılacaksın.»

Hemen ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedim:

«Ey ALLAH'ın Resulü! Ben Hârice Kaysı Ğaylân kolundan bir kadınım. Cahiliyede am­cam beni Medine'ye getirip Ebu'l-Yesâr bin Amr'm kardeşi olan Hubâb b. Amr'a sattı. Ona Abdurrahman bin el-Hubâb'ı doğurdum. Karısı bana:

«Sen şimdi onun borcunun ödenmesi için satılacaksın» dedi.»

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu­yurdu ki:

«Hubâb bin Amr'ın velîsi kimdir?»

«Kardeşi Ebu'l-Yesâr» dediler. Ona haber gönderdi; gelince şöyle buyurdu:

«Onu azat edin! Bana bir köle geldiğini du­yarsanız, ben size onun yerine bir tane veririm.»

Bunun üzerine beni azat ettiler; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir köle geldi ve onu benim yerime verdi." [Ebû Dâvud.][55]

 

5043- Ömer radiyallahu anh'dan: "Herhangi bir cariye, efendisinden çocuk do­ğurursa o, onu satamaz, başkasına hediye edemez, onu miras olarak bırakamaz. Kendisi ondan fay­dalanır. (Efendisi) Ölünce o, hürriyetine kavuşur." [Mâlik.][56]

 

5044- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aramızda henüz sağ iken, biz çocuklarımızın anneleri olan cariyelerimizi satardık da bunda hiçbir sakınca görmezdi." [ibn Mâce][57]

 

5045- Câbir radiyallahu anh'dan: "Ensâr'dan bir adam kölesini müdebber yaptı (yani ben öldükten sonra hürsün diyerek azat etti). Oysa ondan başka kölesi yoktu.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem onu satılığa çıkardı, Kıptî olan İbnü'n-Nahhâm onu satm aldı. Bu köle, İb-nü'z-Zübeyr'in emirliğinin ilk senesinde ve­fat etti."[58]

 

5046- Diğer rivayet:

"Onu sekizyüz dirheme sattı. O parayı kendisine vererek:

«Önce kendi nefsinden başlayarak tasadduk et, sonra artanı ailene tasadduk et, yine bir şey artarsa, akrabana ver, akrabandan da artarsa önünde, sağında ve solunda bulunan fakirlere ver» dedi."

[Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][59]

 

5047- Amr bin Şuayb'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden radiyallahu anh:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Mükâteb (yani borçlanarak hürriyetini efendisinden satın alan köle), üzerinde bir dirhem borcu kaldıkça köle sayılır."[60]

 

5048- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Birinizin mükâteb kölesinin yanında borcunu ödeyebileceği parası varsa, artık o köle hür sayılacağı için kadın sahibesi ondan sakınsın ve örtünsün." [İkisi Ebû Dâvud ve Tirmizî'ye aittir.][61]

 

5049- Ömer bin Enes radiyallahu anh'dan: "Şîrîn, malı çok olan Enes'den mükâtebe (para karşılığı özgürlüğünü) istedi, razı olma­dı. Bunun üzerine Şîrîn Ömer'e gitti. Ömer onu (Enes'i) çağırıp «Haydi bunu mükâteb yap!» dedi. Gene razı olmayınca ona bastonla vurdu ve şu âyeti okudu: «.Eğer onlarda bir iyilik bilirseniz (görürseniz) onları mükâteb yapın.» (Nûr 33) Bunun üzerine onu hemen mükâteb yaptı." [Rezîn]

Derim ki: Buhârî'nin mükâteb bölümünde muallak olarak şu rivayet yer almıştır: Ravh, İbn Cüreyc'den nakletti: Atâ'ya dedim ki:

"Malı oluduğunu bildiğimde kölemi mu-kâteb yapmam bana vacip midir?" Atâ:

"Ben bunu ancak vacip ularak görürüm" diye cevap verdi. Amr bin Dînâr dedi ki: Atâ'ya dedim ki:

"Bu hususta kimseden bir hadis duydun mu?"

"Hayır" dedi; sonra şunu ilave etti:

"Bana Musa bin Enes bildirdi: «Parası olan (köle) Şîrîn, Enes'ten mükâteb olmasını istedi»." Yukardaki hadisi nakletti.[62]

 

5050- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Berîre, gelip Âişe'den mükâtebe bedelini ödemesi için ona para yardım yapmasını rica etmiş. Henüz kitabetinden (mükâteblik taksit­lerinden hiçbir şey) ödememişti. Âişe ona şöyle demiş:

«Haydi sahibine dön, isterlerse ben senin mükâtebliğinin hesabını ödeyeyim, ancak bu takdirde velâ hakkın bana ait olur.» Berîre gi­dip bunu sahiplerine anlatınca razı olmamış­lar, şöyle demişler:

«İsterse sevabına ödesin, ancak velâ bize ait olsun.» Bunu Âişe, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatınca, şöyle buyurmuş:

"Onu önce satın al, sonra azat et, velâ an­cak azat edene aittir." Sonra kalkıp şöyle bu­yurdu:

«Bu insanlara ne oluyor da ALLAH'ın Ki­tap'ında olmayan birtakım şartlar öne sürüyor­lar? ALLAH'ın Kitap'ında olmayan bir şeyi yüz kere de şart koşsa yine onun olmaz. Çünkü Al­lah'ın şartı daha doğru ve daha güvenilirdir»."[63]

 

5051- Diğer rivayet: "Her yıl bir ukiye ödemek üzere sahiplerimle dokuz ukiyeye mükâtebe yaptım."[64]

 

5052- Diğer rivayet: "Berîre, mükâtebli-ğinde yardım istedi. Üzerinde beş yıla bölün­müş taksitler halinde beş ukiye (borç) vardı."[65]

 

5053- Diğer rivayet: "Ona (Âişe'ye) Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu:

"Onu satın al ve onlara velâyı şart koş. Çünkü velâ hakkı azat edenindir." Benzeri ri­vayet. [Altı hadis imamı.][66]

[1] Bu hadisi Buhârî (ıtk 1, III, 117), Müslim (ıtk no. 21-24, s. 1147-8) ve Tirmizî (no. 1547), Safd b. Mercâ-ne an Ebi Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/382.

[2] Bu hadisi Tirmizî (no. 1547), Muh. b. Abdila'lâ an İmrân b. Uyeyne an Husayn an Salim b. ebîl-Ca'd an Ebt Umâme senedi ile tahrîc etti ve "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/382.

[3] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3966), Abdülvehhâb b. Necde an Bakiyye an Safran b. Amr an Süleym b. Âmir an Şurahbtl b. es-Semt an Amr b. Abese senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/382.

[4] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3964), İsâ b. Muh. er-Rem-If an Damre an İbrahim b. ebîAble ani'l-Gartf sene­di ile tahrîc etti. Bunu İbn Hibbân ve el-Hâkim de Sa­hîh'lerinde irâd ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/382.

[5] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5162-3), Osman b. Ziifer an Muh. b. Hâlid b. Rafı' b. Mekîs an Rafı' b. Mekts asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/382.

[6] Bu hadisi Tirmizî (no. 1946), İbn Menf an Yeztd b. Hürün an Hemmâm b. Yahya an Ferkacl es-Sebehî an Murre an EbfBekr senedi ile tahrîc etti. Tirmizî'ye göre isnadı garîbtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[7] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2698), Sehl b. e. Sehl an Muh. b. Fudayl an Muğire an Ümmi Mûsâ an Alî se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[8] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5164) ve Tirmizî (no. 1950), Ebû Hant el-Havlânî ani'l-Abbâs b. Cüleyd an İbn Ömer (veya Amr) asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı "hasen garîb"tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[9] Bu hadisi Buhârî (ıtk 15, III, 123; edeb 44, VII, 85), Müslim (eymân 40, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 5157-8) ve Tirmizî (no. 1946), ayrı ayrı olarak Vâsıl el-Abdeb ve el-A'meş ani'l-Ma'rûr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[10] Bu hadisi Buhârî (ıtk 15, III, 123; edeb 44, VII, 85), Müslim (eymân 40, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 5157-8) ve Tirmizî (no. 1946), ayrı ayrı olarak Vâsıl el-Abdeb ve el-A'meş ani'l-Ma'rûr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[11] Bu hadisi Buhârî (ıtk 15, III, 123; edeb 44, VII, 85), Müslim (eymân 40, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 5157-8) ve Tirmizî (no. 1946), ayrı ayrı olarak Vâsıl el-Abdeb ve el-A'meş ani'l-Ma'rûr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[12] Bu hadisi Ahmed (II, 277), Müslim (eymân 42, s. 1284), Ebû Dâvud (no. 1846) ve Beyhakî (VIII, 8 ), Dâvud b. Kays an Mûsâ b. Yesâr an Ebt Hureyre asl-ı senedi ile; Ahmed (II, 409, 430), Dârimî (II, 107), Buhârî (ıtk 18, III, 125; afime 55, VI, 214) ve Beyhakî (VIII, 8 ), Şu'be an Muh. b. Ziyâd an EM Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[13] Muvattâ, isti'zân 41, s. 980.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/383.

[14] Bu hadisi Tirmizî (no. 1950), Ah. b. Muh. an İbni'l-Mübârek an Süfyân an Ebt Hânın el-Abdi an EbfSa-îd senedi ile tahrîc etti.

Ebû Hânın sebebiyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[15] Bu hadisi Müslim (eymân no. 29-30, s. 1278-9) ve Ebû Dâvud (no. 5168), Ebû Avam an Firâs an Ebt Salih Zekvân an Zâdhân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[16] Bu hadisi Müslim (eymân no. 29-30, s. 1278-9) ve Ebû Dâvud (no. 5168), Ebû Avam an Firâs an Ebt Salih Zekvân an Zâdhân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[17] Bu hadisi Müslim (eymân no. 31, s. 1279), Süfyân an Seleme b. Kuheyl an Muâviye b. Süveyd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[18] Bu hadisin lafızları Müslim'e aittir. Bu hadisi Müslim (eymân 34-6, s. 1281), Ebû Dâvud (no. 5159-60) ve Tirmizî (no. 1948), el-A'mes an İbrâhtm et-Teymî an ebtht an Ebt Mes'ûd asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[19] Bu hadisin lafızları Müslim'e aittir. Bu hadisi Müslim (eymân 34-6, s. 1281), Ebû Dâvud (no. 5159-60) ve Tirmizî (no. 1948), el-A'mes an İbrâhtm et-Teymî an ebtht an Ebt Mes'ûd asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[20] Bu hadisin lafızları Müslim'e aittir. Bu hadisi Müslim (eymân 34-6, s. 1281), Ebû Dâvud (no. 5159-60) ve Tirmizî (no. 1948), el-A'mes an İbrâhtm et-Teymî an ebtht an Ebt Mes'ûd asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/384.

[21] Bu hadisi Buhârî (hudûd 45, VIII, 34), Müslim (ey­mân no. 37, s. 1282), Ebû Dâvud (no. 5165) ve Tir­mizî (no. 1948), Fudayl b. Gazvân an Abdirrahman b. e. Nııam an Ebt Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[22] Bu hadisi Buhârî (ıtk 17/3, III, 124) ve Müslim (elfâz no. 15, s. 1764), Abdürrezzâk an Ma'mer an Hem­mâm an Ebt Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (no. 13, s. 1764), İsmail b. Ca'fer ani'l-AIS an ebihtan Ebt Hureyre; ve el-A'meş an Ebt Salih am " *"A 'Ebt Hureyre (no. 14) asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 4975), Mûsâ b. İsmail an Hammâd an Eyyûb ve Habîb b. eş-Şehîd an İbn Şîrîn an EM Hureyre senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Ebû Davud'a aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[23] Bu hadisi Buhârî (ilm 31,1, 32-33; ıtk 16/2, III, 123-4; cihâd 145, IV, 20; enbiyâ 48/10, IV, 142; nikâh 12, VI, 120-1), Müslim (îmân no. 241, s. 134-5), Tirmizî (no. 1116) ve Nesâî (nikâh 65/1-2, VI, U5), es-Şa'bî an Ebî Bürde b. e. Mûsâ an EM Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[24] Bu hadisi Buhârî (ıtk 16, III, 124) ve Müslim (îmân no. 44, s. 1284-5), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an EM Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[25] Bu hadisi Müslim (îmân no. 122-4, s. 83), Ebû Dâvud (no. 4360) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 12, VII, 102), eş-Şa'bîan Cerîr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[26] Bu hadisi Müslim (îmân no. 122-4, s. 83), Ebû Dâvud (no. 4360) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 12, VII, 102), eş-Şa'bîan Cerîr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[27] Heysemî'ye göre isnadı hasen derecelerinin en aşağı mertebesindedir ( Mecma' IV, 236).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[28] Heysemî, isnadı içinde tanımadığı bir râvi olduğunu söylemiştir (Mecma' IV, 235).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385.

[29] Râvilerinden Muh. b. Zekeriyyâ el-Alâ'î oldukça za­yıftır. Ancak onun hakkında İbn Hibbân: "Güvenilir râvilerinden rivayet ettiği hallerde hadisine itibar edi­lebilir" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/385-386.

[30] Heysemî şu bilgiyi vermektedir: "Bezzâr'ın râvileri güvenilir kimselerdir. Avsece el-Mekkî hakkında za­rarsız bir ihtilâf mevcuttur. Onu pek çokları tevsîk et­tiler" (Mecma' IV, 235).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[31] Heysemî'ye göre isnadında zayıf bir râvi olan Ebyen b. Süfyân yer almıştır (Mecma' IV, 236).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[32] Râvilerinden Leys'in kâtibi diye maruf Abdullah b. Salih, ihtilaflı bir râvidir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 234).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[33] İsnadında İbn Lehî'a mevcuttur; onun hadisleri ha-sendir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 234).

Ahmed (II, 221) bunu, Kııleybe un İbn Lehî'a ani'l-Kâsım b. Abdillah el-Meâfirî an Ebî Abdirruhmun el-Hubelî an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[34] Bu hadisi Ahmed (II, 367), Süreye b. en-Nu'mân an Abdillah b. Nâfi' an İbn e. Zi'b an Salih mevlâ't-Tev'eme an EM Hureyre senedi ile tahrîc etti. Abdullah b. Nâfi' zayıf bir râvidir. Salih ise âhir-i ömründe ihtilâfa uğramış, hıfzı bozulmuştur (Mec­ma' IV, 234).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[35] Adı belirtilmemiş bir râvi ile birlikte isnadında İbn Lehîa da mevcuttur (Mecma' IV, 234).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/386.

[36] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 16717), Ahmed (II, 472, 426, 468, 531, 255, 347), Buhârî (şirket 5/1, III, şir­ket 14/2, III, 113-4; ıtk 5/1, III, 118-9), Müslim (ıtk 2-4, s. 1140; eymân no. 52-55, s. 1287), Ebû Dâvud (no. 3934-39), Tirmizî (no. 1348), İbn Mâce (no. 2527), İbn Hibbân (no. 4303-4) ve Beyhakî(IV, 128; X, 276, 280, 281), Katâde ani'n-Nadr b. Enes an Be-sîr b. Nüheyk an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[37] Bu haberi Mâlik (ıtk 10, s. 777), el-Makburî'den be-lağan nakletmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[38] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3963), İbr. b. Mûsâ an Ce­rîr an Süheyl b. e. Salih an ebîhî an EM Hureyre se-

nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[39] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[40] Bu mevkufu Mâlik (ıtk no. 16, s. 780), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[41] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4519) ve İbn Mâce (no. 2680), Ebû Hamza Sevvâr es-Sayrafî an Amr b. Şu-ayb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[42] Mâlik (ıtk no. 7, s. 776), bunu belâğan doğrudan Hz. Ömer'den nakletti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[43] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[44] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[45] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3968), Muh. b. Kesîr an Süfyân an Ebîİshâk an EMHabîbe et-Tâ'îan EbVd-Derdâ senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/387.

[46] Bu hadisi Müslim (eymân no. 56-57, s. 1288), Ebû Dâvud (no. 3958-9) ve Tirmizî (no, 1364), Eyyûb an Ebî Kılâbe an Ebî'l-Mühelleb an Imrân asl-ı senedi ile; Nesâî (cenâiz 65, IV, 64), Alî b. Hucr an Huseym an Mansûr b. Zâdân ani'I-Hasan an İmrân senedi ile; Mâlik (ıtk no. 3, s. 774), an Yahya b. Saîd ve an gay­ri vahidin ani' I-Hasan b. ebi'I-Hasan el-Basrî ve Muh. b. Şîrîn mürsel senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[47] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3960), Vehb b. Bakiyye an Hâlid b. Abdillah et-Tahhân an Hûlid an Ebî Kı­lâbe an Ebî Zeyd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[48] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3949), Tirmizî (no. 1365) ve İbn Mâce (no. 2524), Âsim el-Ahvel ve Katâde ani' I-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[49] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3932) ve İbn Mâce (no. 2526), Saîd b. Cümhân an Sefine asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[50] Bu haberi Mâlik (ıtk no. 14, s. 779), doğrudan Yah­ya'dan ahzetti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[51] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3962), Ah. b. Salih an İbn Vehb an İbn Lehî'a ve Leys b. Sa'cl an Ubeydillah b. e. Ca'fer un Bukeyr el-Esacc un Nâfi' an ibn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[52] Bu mevkufu Mâlik (ıtk no. 21, s. 782), doğrudan Rabî'a'dan ahzetmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[53] Bu hadisi Mâlik (ıtk 15, s. 779-80), an Hisâm b. Ur-ve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[54] Bu hadisi Buhârî (ıtk 7/1, III, 119), Muh. b. Abdilluh b. Nümeyr an Muh. b. Bişr un İsmaîl an Kays an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/388.

[55] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3953), es-Nüfeylî an Muh. b. Seleme an Muh. b. İshâk an Hattâb b. Salih an üm-mihî an Selâme binli Ma'kil senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389.

[56] Bu mevkufu Mâlik (ıtk no. 6, s. 776), an Nâfi' an İbn Ömer an Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389.

[57] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2517), Abdürrezzâk an İbn direye an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc et­ti.

Sindî, Zevâid'de isnadının sahîh, râvilerinin ise gü­venilir kimseler olduğunu söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389.

[58] İlk lafız Müslim'e, ikincisi ise Nesâî'ye aittir.

Bu hadisi Buhârî (buyu' 59, III, 24; 110), III, 42; is-tikrâd 16, III, 86; ahkâm 32, VIII, 117), Müslim (ey­mân no. 59/3, s. 1290), Ebû Dâvud (no. 3955-6) ve Nesâî (buyu' 84/3, VIII, 304), Atâ b. e. Rebâh an Câ­bir asl-ı senedi ile; Buhârî (ıtk 9, III, 120; keffâretu'l-eymân 7, VII, 238), Müslim (eymân no. 58-9, s. 1289), Tirmizî (no. 1219) ve İbn Mâce (no. 2513), Amr b. Dlnâr an Câbir asl-ı senedi ile; Buharı (husûmât 3/2, III, 89-90), İbn e. Zi'b an Muh. b. el-Münkedir an Câbir tarikiyle; Müslim (eymân 59/a, s. 1289), Ebû Dâvud (no. 3957) ve Nesâî (buyu1 84/1-2, VII, 304), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389.

[59] İlk lafız Müslim'e, ikincisi ise Nesâî'ye aittir.

Bu hadisi Buhârî (buyu' 59, III, 24; 110), III, 42; is-tikrâd 16, III, 86; ahkâm 32, VIII, 117), Müslim (ey­mân no. 59/3, s. 1290), Ebû Dâvud (no. 3955-6) ve Nesâî (buyu' 84/3, VIII, 304), Atâ b. e. Rebâh an Câ­bir asl-ı senedi ile; Buhârî (ıtk 9, III, 120; keffâretu'l-eymân 7, VII, 238), Müslim (eymân no. 58-9, s. 1289), Tirmizî (no. 1219) ve İbn Mâce (no. 2513), Amr b. Dlnâr an Câbir asl-ı senedi ile; Buharı (husûmât 3/2, III, 89-90), İbn e. Zi'b an Muh. b. el-Münkedir an Câbir tarikiyle; Müslim (eymân 59/a, s. 1289), Ebû Dâvud (no. 3957) ve Nesâî (buyu1 84/1-2, VII, 304), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389.

[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3926), Hânın b. Abdillah an EbtBedr an EM Utbe İsm. b. Ayyaş an Siil. b. Sü-leym un Amr b. Şııayb senedi ile tahrîc etti.

Bu hadisin isnadı hakkında İbn Hacer, Bulûğu'1-me-râm'da "hasen" hükmü verdi (Neyi VI, 99).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/389-390.

[61] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3928), Tirmizî (no. 1261) ve İbn Mâce (no. 2250), Süfyân b. Uyeyne ani'z-Züh-rt an Nebhân an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.

[62] Sahîh-i Buhârî, mukâteb 1, III, 126.  

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.

[63] İlk lafız Müslim'e (ıtk no. 6, s. 1141-2), ait olup senedi: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise; Üçüncü lafız Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 126) ait olup muallak senedi şöyledir: Leys an Yûnus ani' z-Zührî

an Urve an Âişe; Dördüncü lafız yine Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 127), ait isnadı şöyledir: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise. Bu hadis daha önce geçmiştir (no. 4406-7). Diğer tarikleri için oraya müracaat edilsin.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.

[64] İlk lafız Müslim'e (ıtk no. 6, s. 1141-2), ait olup senedi: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise; Üçüncü lafız Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 126) ait olup muallak senedi şöyledir: Leys an Yûnus ani' z-Zührî

an Urve an Âişe; Dördüncü lafız yine Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 127), ait isnadı şöyledir: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise. Bu hadis daha önce geçmiştir (no. 4406-7). Diğer tarikleri için oraya müracaat edilsin.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.

[65] İlk lafız Müslim'e (ıtk no. 6, s. 1141-2), ait olup senedi: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise; Üçüncü lafız Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 126) ait olup muallak senedi şöyledir: Leys an Yûnus ani' z-Zührî

an Urve an Âişe; Dördüncü lafız yine Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 127), ait isnadı şöyledir: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise. Bu hadis daha önce geçmiştir (no. 4406-7). Diğer tarikleri için oraya müracaat edilsin.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.

[66] İlk lafız Müslim'e (ıtk no. 6, s. 1141-2), ait olup senedi: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise; Üçüncü lafız Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 126) ait olup muallak senedi şöyledir: Leys an Yûnus ani' z-Zührî

an Urve an Âişe; Dördüncü lafız yine Buhârî'ye (mukâteb 1, III, 127), ait isnadı şöyledir: Kuteybe an Leys ani' z-Zührî an Urve an Aise. Bu hadis daha önce geçmiştir (no. 4406-7). Diğer tarikleri için oraya müracaat edilsin.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/390.




Konu Başlığı: Ynt: Köle azad etme bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 07 Temmuz 2019, 13:54:49
Esselamü aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Köle azad etme bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Temmuz 2019, 15:44:29
Esselamu aleykum. RABBİM razi olsun bilgilerden kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Köle azad etme bahsi
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 07 Temmuz 2019, 21:03:40
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Köle azad etme bahsi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 08 Temmuz 2019, 20:32:14
Aleyküm selâm köle azad etmenin sevabı çok büyüktür kim bir köle azad ederse kendisini ateşten korumuş olur