Konu Başlığı: Kıyamet hesap mizan bahsi 2 Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 20:55:45 KIYAMET, HAŞİR, HESAP, HAVZ, SIRAT, MİZAN VE ŞEFAAT BAHSİ 2 10001- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "ALLAH kulunu karşısına alıp şöyle diyecek:' Ey fülan! Ben sana ikram etmedim mi; ben seni başkaları üzerine efendi kılmadım mı; ben seni eş sahibi yapmadım mı; atları, develeri senin emrine vermedim mi? Reislik yapmana, ganimet malının dörtte birini almana müsaade etmedim mi? Kul 'Bilakis (verdin) ya Rabbü' diye cevap verecek. 'Günün birinde bana kavuşacağına inanıyor muydun?' 'Hayır.' 'O halde şimdi ben de seni daha önce beni unuttuğun gibi unutuyorum' diyecek. Sonra ALLAH bir ikincisini huzuruna alacak, onunla da aynı konuşmayı yapacak. Sonra üçüncüsünü huzuruna alacak da onunla karşılıklı konuşup: 'Bana kavuşacağına inanıyordun değil mi?' dediğinde kul şu cevabı verecek: 'Ey Rabbim! Sana, Kitabına, peygamberlerine iman ettim, namaz kıldım, oruç tuttum ve zekât verdim.' der. Mümkün olduğunca O'na hamdü senada bulunup hayır ile övdükten sonra ALLAH: 'Öyleyse sen simdi burada dur, sana bir şahit getireceğim' diyecek. Kul: 'Acaba bana kim şahitlik edecek?' diye düşünürken, ağzı mühürlenecek. Uyluğuna: 'Haydi onun hakkında sen konuş/' denilecek. Bunun üzerine onun hakkında uyluğu, eti ve kemiği konuşup yaptıklarını anlatacak ve aleyhinde tanıklık edecekler. İşte bu, kulun tu-tunabileceği hiçbir özür kalmaması içindir. Bu üçüncü kul münafıktır, işte böylesi adam ALLAH'ın gazabına uğrayanın ta kendisidir." |Daha uzun bir metinle Müslim.] 10002- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: Dedik ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Biz kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?" "Evet; öğle üstü bulutsuz bir havada güneşi görmekte sıkıntı çekermisiniz? Bulutsuz berrak bir gecede dolunay görüldüğünde ayı görmekte herhangi bir sıkıntıya maruz kalır mısınız?" diye sorunca, "Hayır, ey ALLAH'ın Resulü!" dediler. "İşte kıyamet gününde aynı şekilde Allah'ı görmekte hiç sıkıntı çekmiyeceksiniz, Sadece güneş ve ayı gördüğünüzde çektiğiniz sıkıntı kadar bir sıkıntı çekersiniz. Kıyamet günü olduğu zaman, her ümmet taptığına tâbi olmak için çağırılacak. ALLAH'tan başka putlara, dikili taşlara ibadet edenler bir bir cehenneme dökülecek, cehenneme dökülmedik onlardan hiç kimse kalmayacak, lyi-kötü Allah'a ibadet edenlerden hiç kimse kalmayınca yahudiler çağtrılıp kendilerine sorulacak: 'Siz söyleyin bakalım, neye tapıyordunuz?' 'Biz ALLAH'ın oğlu Üzeyr'e ibadet ediyorduk' diyecekler. 'Yalan söylüyorsunuz. ALLAH ne bir eş edindi ve ne de çocuğu vardır.' 'Ne arzu ediyorsunuz?' 'Susadık. Ey Rabhimiz ne olur bize su ver!' diyecekler. Onlara su verilmesi için işaret edilecek. Bunun üzerine serap gibi görü- nen cehenneme birbirlerini ezerek sürülecekler ve doğruca cehenneme atılacaklar. Ondan sonra Hıristiyanlar çağrılacak ve onlara: "Ya siz neye ibadet ediyordunuz?' diye sorulacak. Onlar: 'ALLAH'ın oğlu Mesih'e ibadet ediyorduk' diye cevap verecekler. Onlara da: 'Yalan söylediniz. ALLAH ne eş edindi, ne de çocuk. Şimdi ne istiyorsunuz?' denilecek. Onlar da: 'Ey Rabbimiz! Susadık, ne olur bize biraz su ver!' diye yalvaracaklar. Onlara su verilmesi işaret edilecek. Böylece serap halinde görünen cehenneme sürülecekler, birbirlerini ezerek, çiğneyerek oraya koşacaklar ve cehenneme düşecekler. Sadık veyafacir olarak ALLAH'a tapanlardan başka muvahhid kimse kalmayınca, ALLAH onlara gördükleri en yakın bir sıfatta tecelli edecek ve şöyle diyecek: 'Siz ne bekliyorsunuz, her ümmet taptığı şeyin ardına düşmüştür?' Cevapları şu olacak: 'Biz dünyada iken bu insanlara muhtaç olduğumuz halde onlardan ayrıldık ve onlarla arkadaşlık etmedik.' 'ALLAH ben sizin Rabbinizim' buyuracak. Bunun üzerine onlar (iki veya) üç kere: 'Senden ALLAH'a sığınırız, biz hiçbir şeyi O'na ortak kokmayız' diyecekler. Hatta bazıları ner-dey.se dönecek duruma düşecek. 'Peki sizinle O'nun arasında kendisini tanıyabileceğiniz bir alamet var mıdır?' diye sorduğunda 'Evet' diyecekler. Bunun üzerine O, baldırını açacak, gerçekten ALLAH'a kendiliğinden secde edenlere secde etmeleri için izin verilecek. Ancak gösteriş ve desinler için secde edenler ise, (her) secde etmek istediklerinde başları üstüne arkaya doğru yuvarlanacaklar. Sonra başlarını kaldırınca, ALLAH'ı ilk gördükleri suret değişmiş olarak görecekler ve ALLAH da onlara: 'İşte ben sizin Rabbinizim' buyuracak. Onlar da: 'Sen bizim Rabbimizsin' diyecekler. Sonra cehennemin üzerine köprü kurulacak ve şefaate izin verilecek. Halk şöyle diyecekler: 'ALLAHım! Selâmete erdir, selâmete erdir!' Denildi ki: 'Ey ALLAH'ın Resulü, köprü nedir ve nasıldır?' 'Köprü son derece kaygandır. Onda Ne-cid'de bulunan Sa'dân demlen diken gibi çengeller, kancalar ve demir dikenler vardır. Mü'minlerden kimi göz açıp kapayıncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi küheylana binmiş gibi, kimi deveye binmiş gibi oradan geçecektir. Kimi hiçbir şey olmadan sapasağlam, kimi yüzü ve vücudu tırmalanmış olarak geçip kurtulacak, kimisi de cehenneme sapır sapır düşecek. Nihayet mü'minler ateşten kurtuldukları zaman, nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki, hiçbiriniz kıyamet gününde ateşteki kardeşlerinin haklarının verilmesini taleb eden mü'minler kadar ALLAH'tan şiddetle bir şey taleb edemez. Diyecekler ki: 'Rabbimiz onlar da bizimle beraber namaz kılarlardı, bizimle beraber oruç tutarlardı, bizimle hacca giderlerdi.' Bunun üzerine onlara şöyle denilecek: 'Haydi onlardan tanıdıklarınızı çıkartın!' Böylece onların yüzleri ateşe haram olacak. Oradan birçok insanlar çıkartacaklar. Baldırlarının yarısına kadar, dizlerine kadar ateşe batanları çıkarttıktan sonra: 'Ya Rabbi! Çıkartmasını emrettiklerinden kimse kalmadı, hepsini çıkarttık' diyecekler.' Sonra ALLAH onlara şöyle buyuracak: 'Haydi dönün bakın, kalbinde bir dinar kadar hayır bulunan insanları da çıkartın!' Gidecekler, daha birçok insanları da çıkartıp gelecekler. Diyecekler ki; 'Ey Rabbimiz! Emrettiklerinden kimse kalmadı hepsini çıkarttık.' ALLAH şöyle buyuracak: 'Haydi dönün kalplerinde yarım dinar icada hayır bulunanları da çıkartın!' Gidecekler, daha birçok insanı da çıkartacaklar. Sonra Rabbimiz: 'Bize emrettiklerinden kimse kalmadı, onları da çıkarttık' diyecekler. Sonra şöyle diyecek: 'Haydi gidin kalbinde zerre kadar hayır bulunanları çıkartın!' Gidecekler birçok insanı çıkartacaklar; dönüp: 'Rabbimiz emrettiklerinden kimse kalmadı, hepsini çıkarttık' diyecekler. Ebû Saîd şöyle derdi: "Eğer size anlattığım bu hadisi tasdik etmezseniz, 'Şüphesiz ALLAH zerre kadar zulmetmez; bir hanene olursa, onun karşılığını kat kat verir. Kendi katından büyük ecir verir' mealindeki âyeti (Nisa, 40) okuyun!" "Sonra ALLAH Teâlâ şöyle buyuracak: 'Melekler, peygamberler ve mü'minler şefaat ettiler, geride merhamet edenlerin en çok merhamet edeni kaldı.' Sonra ateşten bir cemaati alacak; nihayet oradan hiç hayır işlemeyenleri kömürlere dönüşmüş bir halde alacak ve onları cennetin yollan üzerinde: 'Hayat nehri' denilen nehre atacak, oradan selin taşıdığı yabani reyhan tohumları gibi çıkacaklar. Yabani reyhan bazen taş, bazen de ağaç dibinde olur. Güneşe doğru olanlar sarı ya da yeşil olur. Gölgeye doğru olanlar ise beyaz olur." Dediler ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Sanki sahrada koyun otlatmış gibi konuşuyorsun." Şöyle buyurdu: "Onlar inci gibi çıkacaklar, boyunlarında cennet ehlinin anlayacağı bir şekilde alamet olacak ve onlar için: 'İşte bunlar Allah'ın azatlılarıdır hiçbir amel işlemeden, hiçbir hayır yapıp önceden (âhirete) göndermeden ALLAH onları cennete koymuştur.' Sonra buyuracak: 'Haydi cennete girin, gördükleriniz hep sizin olacaktır!' 'Ey Rabbimiz! Bize, âlemlerden hiç kimseye vermediğini verdin' dediklerinde, ALLAH şöyle buyuracak: 'Katımda sizin için bundan daha güzeli vardır.' 'Nedir bundan daha üstün ve güzel olan?' 'Benim hoşnutluğum; artık bundan sonra size hiç, ama hiç gazap etmiyeceğim' buyuracak." 10003- Diğer rivayet: Ebû Saîd dedi ki: "Duyduğuma göre köprü (Sırat) kıldan ince, kılıçtan keskindir." [Buhârî, Müslim ve Nesâî.] 10004- Müslim, Câbir'den: "Buyuracak ki: 'Siz kimi bekliyorsunuz?' 'Rabbirhizi.' 'Ben sizin Rabbinİzim.' 'Öyleyse seni görelim, cemâline bakalım' diyecekler ve ALLAH da gülerek onlara tecelli edecek. O'na uyup O'nunla gidecekler. Mü'min-münafık herkese nur verecek, sonra ona tâbi olacaklar. Cehennemin üstündeki köprüde birtakım çengeller ve dikenler asılıdır. Allah'ın dilediklerini yakalayacaklar. Sonra münafıkların nuru sönecek, mü'minler ine kurtulacaklar. Hesap görmeden ilk kurtulacak grup yüzleri mehtap ayı gibi olan zümre yetmiş bin kişidir. Onları semadaki yıldız parlaklığında olan insanlar takip edecek. Sonra böylece diğerleri de geçecekler. Derken şefaata müsaade edilecek, şefaat edecekler. 'Lâ ilahe ilallah' diyenlerden kimse kalmıyacak, hepsi cehennemden çıkacak. Kalbinde bir arpa ağırlığında imam bulunanlar da çıkacaklar. Cennetin avlusunda durdurulacaklar. Cennet ehli onlara su serpecek, selin taşıdıklarında biten dane gibi bitecekler ve üzerlerindeki cehennem yanıkları gidecek. Sonra dileyecekler, dünya ve on katı kendilerine verilecek." [Daha uzun bir metinle Müslim.] 10005- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "(Kıyamet gününde) ALLAH tnü'min kulu ile fısıltı ile (başkalarından uzak bir şekilde) konuşacak. O zaman tnü'min Rabbine pek yakın olacak. ALLAH onun üzerine himayesini indirip, günahlarını itiraf ettirecek. 'Falan fü-lan günahı biliyorsun değil mi?' dediğinde 'Ey Rabbim biliyorum, biliyorum' -iki kere-diyecek. Bunun üzerine ALLAH: 'Onu dünyada ben Örttüm, kimsenin ondan haberi olmadı. Bugün de senin için günahını bağışlıyorum' diyecek ve hemen hasenat defteri verilecek. Kâfirler ve münafıklara İse tüm yaratıkların gözü önünde: 'İşte bunlar Rablerine karşı yalan söylemişlerdir. ALLAH'ın laneti zalimler üzerine olsun!' denilecek." (Buhârî ile Müslim.) 10006- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Bir adam dedi ki: 'Ey ALLAH'ın Resulü! Benim kölelerim var. Durmadan bana yalan söylüyorlar, bana baş-kaldıriyorlar, ben de onlara hakaret ediyor ve dövüyorum. Onlar yüzünden durumum ne olacak?' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Onların sana karşı yaptıkları isyan, hıyanet ve yalanları ile senin onlara verdiğin ceza hesaplanacak. Eğer senin verdiğin ceza onların suçlarına eşit olursa, senin ne lehine ve ne de aleyhine bir şey yoktur. Eğer senin verdiğin ceza onların suçlarından az ise bu lehine fazilet olacaktır. Eğer verdiğin ceza onların suçlarım aşarsa, o fazlalığı ödemek zorunda kalacaksın, ki bu, senden kısas yolu ile alınacaktır.' Bunun üzerine adam bir kenara çekildi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'ALLAH Teâlâ'nın: 'Kıyamet gününde adalet terazililerini kurarız ... hesapçılar'a kadar olan kavl-i celilini (Enbiyâ, 47) okumuyor musun?' Adam bunun üzerine şöyle demekten kendini alamadı: 'Hem kendim, hem de onlar için ayrılmaktan başka hayırlı bir durum kalmadı. Şahit ol; onların hepsi bundan sonra hürdürler.' [Tirmizî.] 10007- Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanındaydık. Bir ara güldü ve şöyle dedi: 'Neden güldüğümü biliyor musunuz?' 'ALLAH ve O'nun Resulü daha iyi bilir' dediler. 'Kulun Rabhi ile karşılıklı konuşmasından dolayı gülüyorum. Kul der ki: 'Ey Rabbim! Beni zulümden kurtarmadın mı?' 'Evet' buyurur. Kul: 'Ben bugün nefsime karşı ancak kendi tarafımdan olanın şahitliğini kabul ederim' der. Rabbı ise: 'Bugün senin üzerine bir şahit olarak kendi nefsin ve şahitler olarak da Kirâmen Kâtibin yeter' diyecek. Bunun üzerine ağzını mu-hürleyip azalarına: 'Haydi konuşun bakalım!' emrini verecek ve onlar da onun amelini bir bir anlatacaklar. Sonra kulun ağzına vurulan mühür kaldırılınca azalarına dönüp: 'Yazıklar olsun size! Vay halinize (rahmetten uzak olun!). Ben de sizin namınıza ve sizi kötülüklerden korumak için mücadele veriyordum'diyecek.' [Muslim] 10008- Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Zulüm üç türlüdür: ALLAH'ın bağışlamayacağı zulüm, ALLAH'ın bağışlayacağı zulüm, ALLAH'ın terketmeyeceği zulüm. ALLAH'ın bağışlamayacağı zulüm sirktir. Çünkü sirk büyük bir zulümdür. ALLAH'ın bağışlayacağı zulüm ise, kulların kendileri ile Rableri arasında kendilerine yaptıkları zulümdür. ALLAH'ın terketmeyeceği zulüm ise, kulların birbirlerine karşı yaptıkları zulümdür ki, bu zulmü onlara birbirlerine ödetme-dikçe bırakmayacaktır." [Bezzâr.j İsnadında Ahmed bin Mâlik el-Kuşeyrî vardır. 10009- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde ilk davalasıp hesaplaşacak olan iki komşudur." |Ahmed.] 10010- Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde yaratıklar bir araya gelip de cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girerken, biri şöyle seslenecek: 'Ey büyük topluluk! Birbirlerinize karşı yapmış olduğunuz haksızlıkları bırakın, sevabınız bana aittir' [Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.] 10011- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Hiç şüphe yok ki ben, en son cennete girecek olan ile, en son cehennemden çıkacak olanı bilirim. Şöyle ki, kıyamet günü kişi götürülecek ve onun hakkında denilecek ki: 'Haydi bunun küçük günahlarını ona sunun, büyük günahlarını ise kaldırın (görmesin)!' Bunun üzerine onun küçük günahları sunulacak ve şöyle denilecek: 'Sen falan gün, bunu bunu yaptın mı? Falan günü şunu şunu yaptın mı?' İnkar edemeyip, zaten büyük günahlarından da korktuğu için: 'Evet' diyecek. Bunun üzerine ona şöyle denilecek: 'Senin için her kötülüğün yerine bir iyilik vardır.' Kul da diyecek ki: 'Şu anda burada görmediğim birçok günahlarım vardır'." Râvi dedi ki: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in azı dişleri görünüııceye kadar güldüğünü gördüm." [Müslim ve Tirmizî] 10012- İbn Mes'ûd radiyallahu anh dan: 'Bir adam dedi ki: 'Ey ALLAH'ın Resulü! cahiliyelle yaptıklarımızdan sorumlu tutulacak mıyız?' Şöyle buyurdu: 'İslâm'da güzel ve iyi hareket eden cahiliyette yaptığından sorumlu olmayacak. İslâm'da kötü davranışlarda bulunan, ilk yaptıklarından da, son yaptıklarından da sorumlu tutulacaktır'." [Buhari ile Müslim.| 10013- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: Dedim ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Havzın kapları nedir?" Şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki, onun kapları açık ve karanlık bir gecede gökteki yıldızların sayısından fazladır. Kim onun bardağıyla içerse bir daha asla susamaz. Havzın cennetten çıkan iki oluğu gürül gürül akar. Eni, uzunluğu kadar olup Amman ile Eyle arası kadardır. Suyu sütten beyaz, baldan tatlıdır." [Tirmizî ve aynı lafızla Müslim] 10014- İkisinin ve Buhârî'nin Enes'den rivayetleri: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Havzın iki kenarı arası, Sana ile Medine arası kadardır." 10015- Diğer rivayette: "Medine ile Amman arası kadardır." 10016- Diğer rivayet: "Eyle ile Yemen San'âs'ı arası kadardır." 10017- Diğer rivayet: "Oradaki altın ve gümüş ibriklerinin gökteki yıldızlar sayısınca olduğunu gördüm." 10018- Buharı ile Müslim, İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Havzım bir aylık me saf eliktir." 10019- Ebû Tâlut radiyallahu anh'dan: . "Ebû Berze el-Eslemî, Ubeydullah bin Ziyâd'ın yanma girdi. Onu görünce (Ubeydullah) şöyle dedi: Sizin Muhammed'e as-hâb olanınız, şu kısa boylu şişman mıdır?' Ebû Berze onun ne demek istediğini anlayınca şöyle dedi: 'Muhammed'in sohbetinde bulunduğum için beni ayıplayacak bir kavmin içinde bulununcaya kadar yaşayacağımı zannetmezdim.' Bunun üzerine Ubeydullah şöyle dedi: 'Muhammed'in sohbetinde bulunmak sizin için elbetteki bir şereftir, ayıp değildir. Ben sana havzdan sormak için haber gönderdim. ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'den, bu hususta bir şey söylediğini duydun mu?' Ebû Berze: 'Evet, bir, iki, üç, dört, beş kere değil daha fazla duydum: 'Kim onu (Havzı) yalanlarsa ALLAH ona ondan içirmesîn!' dedi ve sonra öfkelenerek çıktı.'" |Ebû Dâvud.| 10020- Semure radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Her peygamberin, ümmetinin varıp da içeceği bir havzı bulunmaktadır. Onlar birbirlerine karşı hangimizin geleni daha çoktur diye övüneceklerdir. Ben havzımdan gelerek içeceklerin hepsinden daha çok olmasını isterim." [Tirmizî.] 10021- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: 'Cennetle cehennem arasında konaklanacak bir yer var mıdır?' diye sordu. 'Evet, aralarında bir kısım burçlanı cennete bazı burçları ise cehenneme bakan benim havıım vardır.'" [Taberânî, Mu'cemu'I-Kebir'de hafi bir senedle] 10022- Ebû Hureyre ve Câbir radiyallahu anhumâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde Ali bin Ebî Talip benim havzımın sahibi olacaktır." [Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta leyyin bir senedle.] 10023- Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Havzıma birtakım adamlar gelecek; bana yaklaştırılınca birden uzaklaştırılacaklar. Ben: 'Yâ Rabbî! Bunlar benim ashabım' diye sesleneceğim. Bana şöyle diyecekler: 'Senden sonra onların (dinde) ne yaptıklarını sen bilmiyorsun'." 10024- Diğer rivayet: "Benden sonra dinde değişiklik yapanlar (benden) uzak dursunlar!" diyeceğim. [Buhûrî ve Müslim| 10025- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde ashabımdan bir cemaat havzımdan uzak tutulacaklar.' 'Ey Rabbim! Bunlar benim ashabım!' diye feryat edeceğim. Şöyle buyuracak: 'Onların senden sonra (dinde) neler icat ettiklerini bilmiyorsun. Onlar gensin geri dinden döndüler'." 10026- Diğer rivayet: " Kıyamet gününde ümmetim havzımda benim yanıma gelecekler. Ben ise kişinin devesinden başka develeri uzaklaştırdığı gibi, insanları uzaklaştırmaya çalışacağım." Dediler ki: "Ey ALLAH'ın Peygamberi! Sen bizi tanıyabilecek misin?" "Evet; çünkü sizin simanız hiç kimsede bulunmayacak. Bana sizler, abdestin bıraktığı eserden dolayı, elleri ve alınları bembeyaz ve nurlu olarak geleceksiniz, içinizden namaz kılmayan bir taife de benden uzaklaştırılacak; ben de 'Bunlar da benim ashabımdır' diye feryat edeceğim; lâkin bir melek bana şu cevabı verecek: 'Senden sonra onların neler (bidatler) yaptıklarını biliyor musun?' [İkisi de Buhâri ile Müslim'e uİI.| 10027- Enes radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'den, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim. 'Yaparım inşaallah' buyurdu. 'Peki seni nerede arayayım?' 'Beni ilk arayacağın yer S irat'tır' 'Seni orada bulamazsam?" 'Beni Mizan'in yanında ara!' 'Seni Mizan'ın yanında da bulamazsan?' 'Beni havım yanında ara! Bu aç yerden şaşmam (mutlaka birinde bulunurum)' buyurdu." [Tirmizîl 10028- el-Muğîre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Sırat köprüsünde müminlerin şiarı; 'Rabbim, selâmete erdir, selâmete erdir!' olacaktır." [İkisi de Tirmizi'ye ait] 10029- Ya'lâ bin Münebbih radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde cehennem, mümine: 'Geç ey mümin! Senin nurun benim alevimi söndürür' diyecektir. " |Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir senedle.| 10030- Aişe radiyallahu anhâ'dan: "Cehennemi hatırladım ve ağladım. Bunun üzerine ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sordu: 'Neden ağlıyorsun?' 'Cehennem aklıma geldi de onun için ağlıyorum. Siz kıyamet gününde ailelerinizi hatırlayacak mısın?' 'Şu üç yerde kimse kimseyi hatırlamayacak: Mizanda mizanı hafif mi ağır mı tartacak? Bunu anlayıncaya kadar sahifeler (kitaplar) verildiğinde kitabı, sağından mı solundan mı yoksa arkasından mı verilecek bunu iyice anlayıncaya kadar hesap ânında da hatırlamaz. Cehennemin üstünde kurulacak sırat (köprü) üzerinde de geçip selâmete erinceye kadar '." |Ebû Dâvud] 10001- Bu hadisi Müslim (zühd 16, s. 2279-80), İbn e. Ömer an Süfyân an Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Metnin başı buraya alınmamıştır. 10002-10003- Bu hadisi Buhârî (ezân 129, I, 195; rikâk 52, VII, 205-6; tevhîd 24/4, VIII, 179), Müslim (îmân 299, s. 163-7) ve Nesâî (tatbîk 81, II, 229), ez-Zührî an Atâ b. Yezîd an Ebî Saîd (ve-Ebî Hureyre) asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10004- Bu hadisi Müslim (îmân 316, s. 177), Revh b. Ubâde an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti. 10005- Bu hadisi Buhârî (mazâlim 2, III, 97; tefsîr Hd 4, V, 214; edeb 60/2, VII, 89; tevhîd 36, VIII, 202-3) ve Müslim (tevbe 52, s. 2120), Katâde an Safvân b. Muhriz an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10006- Bu hadisi Tirmizî (3165), Abdurrahman b. Gazvân an Leys b. Sa'd an Mâlik b. Enes ani'z-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi. 10007- Bu hadisi Müslim (zühd 17, s. 2280), Ebû Bekr b. en-Nadr b. ebî'n-Nadr an Hâşim b. el-Kâsım an Ubeydillah el-Eşcaî ani's-Sevrî an Ubeyd el-Muktib an Fudayl ani'ş-Şa'bî an Enes senedi ile tahrîc etti: 10008- Heysemî, Ah. b. Mâlik'i tanımadığını ve diğer râvilerinin zaaflarına rağmen tevsîk olunduklarını söylemiştir (Feyd IV, 396). 10009- Bu hadisi Ahmed (IV, 151), Kuteybe an İbn Lehîa an Ebî Uşâne an Ukbe senedi ile tahrîc etti. Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 349). 10010- Râvilerinden Ebû Avn el-Hakem b. Sinân hakkında Ebû Hâtim: "Pek çok yanılgısı vardır, kavî değildir, ancak aslen sâdıktır, hadisi yazılabilir." Ancak başkası onu zayıf addetmiştir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 356). 10011- Bu hadisi Müslim (îmân 314, s. 177) ve Tirmizî (2596), el-A'meş ani'l-Ma'rr b. Süveyd an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10012- Bu hadisi Buhârî (istitâbetu'l-mürteddîn 1/4, VIII, 49) ve Müslim (îmân 189-91, s. 111), Ebû Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10013- Bu hadisi Müslim (fadâil 36, s. 1798) ve Tirmizî (2445), Abdülazîz b. Abdissamed an Ebî İmrân el-Cevnî an Abdillah b. es-Sâmit an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10014-10017- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207), Müslim (fadâil 39, 41-3, s. 1800-1) ve Tirmizî (2442), ez-Zührî, Katâde, el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10018- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207) ve Müslim (fadâil 27, s. 1793), Nâfi' b. Ömer an İbn e. Müleyke an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10019- Bu hadisi Ebû Dâvud (4749), Müslim b. İbr. an Abdisselâm b. e. Hâzım Ebî Tâlt an Ebî Berze senedi ile tahrîc etti. Ebû Tâlt'un hâli mechûldür. 10020- Bu hadisi Tirmizî (2443), Ah. b. Muh. b. Alî b. Neyzek an Muh. b. Bekkâr an Saîd b. Beşîr an Katâde ani'l-Hasan an Semure senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi. 10022- Râvileri arasında ihtilâflı kimseler vardır (Mecma‘ î, 367). 10023-10024- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207) ve Müslim (fadâil 40, s. 1800), Vuheyb an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 10025- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 208), Ah. b. Şebîb an ebîhî an Yûnus ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. 10026- Bu rivayeti Müslim (tahâret 37, s. 217), İbn Fudayl an Ebî Mâlik el-Eşcaî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. 10027- Bu hadisi Tirmizî (2433), Abdullah b. es-Sabbâh an Bedel b. el-Muhabber an Harb b. Meymûn ani'n-Nadr b. Enes an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi. 10028- Bu hadisi Tirmizî (2432), Alî b. Hucr an Alî b. Mushir an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd ani'l-Muğîre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi. 10029- Râvilerinden Süleym b. Mansûr b. Ammâr zayıftır (Mecma‘ î, 360). 10030- Bu hadisi Ebû Dâvud (4755), İsm. b. İbr. an Yûnus ani'l-Hasan an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet hesap mizan bahsi 2 Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Temmuz 2019, 15:27:32 Esselamu aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet hesap mizan bahsi 2 Gönderen: Züleyha üzerinde 19 Temmuz 2019, 02:25:30 Allah razı olsun hocam insallah selam ve dua ile
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet hesap mizan bahsi 2 Gönderen: Ceren üzerinde 19 Temmuz 2019, 21:10:52 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri kıyamet günü hesabını veren allahın rahmetine erişen kullardan olalim inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet hesap mizan bahsi 2 Gönderen: Sevgi. üzerinde 21 Temmuz 2019, 13:07:03 Aleyküm selâm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim. Rabbim bizleri hayırlı kul eylesin inşaAllah
|