๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 05 Ocak 2011, 21:58:31



Konu Başlığı: Kehf ve meryem sûreleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 05 Ocak 2011, 21:58:31
KEHF VE MERYEM SÛRELERİ


7063- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir sene sonra dahi olsa istisnayı (İnşallah

demeyi) uygun görürdü. Sonra (şu âyeti) okudu:

"Herhangi bir $ey için, 'Allah' in onu dile­mesine bağlamadıkça (yani inşaallah deme­dikçe) ben onu yarın yapacağım deme! Unut­tuğun zaman Rabbini an!" (Kehf, 23)

(İbn Abbâs:) "Hatırladığın zaman (da Rabbini an!)" diyor.

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir vel-Evsat'ta.]

7064- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (insaallah demedikçe) hiçbir şeyin için 'Bunu yarın yapacağım' deme, Bunu unuttuğun takdirde Rabbini an!" (Kehf, 23) Bu, şu demektir: "İn-şaallah demesini şayet unutursan, hatırladığın zaman, inşaallah de!"

Yine dedi ki: "Bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e mahsustur. Onun dışında hiç kimse için inşaallah demek mecburiyeti yoktur. Bizim için bu (gelecekle ilgili yapaca­ğımız yeminin Allah'ın müsadesiyle olacağı­nı ifade etmek için) sadece yeminde sözkonu-su olabilir." [Taberânî.]

7065- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:

O, "Onları (Ashâb-ı Kehf i) ancak pek az kişiler bilir" mealindeki âyet (Kehf, 22) hak­kında dedi ki:

"Ben o az kişilerdenim. (Ashâb-ı Kehf) Mekselemînâ, şehre para ile gönderilen Tem-lîhâ, Mertûlus, Yenbûnus, Derduûnûs, çoban olan Mentiyusisunus ile köpekleri Kılmîr."

Ebû Abdİrrahman der ki: Babam dedi ki:

Bana ulaştığına göre: "Kim bu isimleri bir şey içine yazıp da yangına atarsa yangın he­men söner."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'tn zayıf bir senedle.]

7066-    İbnü'l-Müseyyeb   radiyallahu anh'dan:

Dedi ki: "(İlgili âyette (Kehf, 46) geçen 'Baki kalacak yararlı işler', kulun şunları söylemesidir: Allahu ekber, Sübhanallahi. Ve Iâ ilahe illallahu velâ havle velâ kuvvete illâ billahi." | Mâlik]

7067- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Saîd bin Cübeyr dedi ki: İbn Abbâs'a şöy­le dedim:

"Nevf el-Bikâlî, İsrâİloğullarmın Musa'sı­nın Hızır'ın arkadaşı olan Mûsâ olmadığını iddia ediyor, ne dersin?"

Şu cevabı verdi: "Allah'ın düşmanı yalan söylüyor. Ben Ubeyy bin Ka'b'ın: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyle buyur­duğunu naklettiğini bizzat duydum:

"Mûsâ, hrâiloğullarına hitap etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine 'En bilgin insan kim­dir?' diye sorulduğunda: 'En bilgin insan be­nim' diye cevap verdi.

'En iyi bilen Allah'tır' demediği için Allah onu kınadı ve iki denizin birleştiği yerde kul­larımdan bir kul vardır ki o, senden daha bil­gilidir' diye ona vahyetti.

'Ey Rabbim ben onu nasıl (ve nerede) bu­labilirim?' deyince kendisine şöyle denildi:

'Bir sepetin içinde sırtına bir balık yüklen. O balığı nerede yitirirsen o oradadır.' Berabe­rinde Yûşa' bin Nân olduğu halde yola çıktı. Mûsâ sepetindeki balığı yüklendi. Derken ar­kadaşıyla beraber yürüyerek bir kayanın yanı­na vardılar. Yorulmuşlardı, Mûsâ ve arkadaşı dinlenmek üzere yattılar. Bu sırada balık se­pette kımıldadı, derken sepetten çıkıp denize kaydı. Allah, suyun akıntısını durdurdu. Öyle ki su neredeyse kemer gibi oldu. Balık için bir kanal oluşmuştu. Mûsâ ile hizmetçisi buna şa­şakaldılar. O günün kalan saatlerinde ve o gü­nün gecesinde.yürüdüler. (Sepetteki o) balığın denize düştüğünü söylemeyi Musa'nın arka­daşı unuttu. Sabah olunca Mûsâ arkadaşına dedi ki: Bayağı yorulduk ve bitkin düştük, ye­meğimizi getir!' Ancak o, emredilen yere ge­linceye dek yorgunlukla karşılaşmamıştı. (Hizmetçi) Dedi ki: 'Hani o kayaya gelmiştik ya, ben o balığı orada unutmuşum. Bana onu unutturan ve bir türlü hatırlamama engel olan mutlaka şeytandır. Balık şaşılacak bir tarzda denizin içine sıvışarak kayboldu' dedi.

Mûsâ: 'Zaten bizim aradığımız da orasıy­dı' deyip hemen izlerinin üzerinden geldikleri yoldan geri döndüler. Döndüklerinde orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü. Mûsâ ona selâm verdi.

Hızır dedi ki: 'Senin topraklarında selâm var mıdır?'

'Ben Musa'yım.'

İsrailoğullarının Musa'sı mı?'

'Evet.'

'Sen Allah'ın sana öğretip de bana öğret­mediği bir ilim üzeresin. Ben de Allah'ın ba­na öğretip sana Öğretmediği bir ilim üzere­yim' dedi.

Bunun üzerine Mûsâ ona dedi ki: 'Al­lah'ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?'

'Senin benimle sabretmeye asla gücün yetmez. Hakkında haberdar olmadığın bir şe­ye nasıl sabredeceksin ki?'

'İnşaallah beni sabredicilerden bulursun, hiçbir hususta sana baş kaldırmam.'

'Öyleyse, bana uyarsan, sana hakkında bilgi verinceye dek bana bir şey sorma!'

'Peki olur' dedi.

Bunun üzerine Hızır ile Mûsâ deniz sahi­linde yürümeye başladılar.

Bir geminin geçmekte olduğunu gördüler. Gemiye binmek için müsaade istediler. Hızır'ı tanıdıkları için parasız onları gemiye aldılar. Derken Hızır gemi tahtalarından birini söktü. Bunun üzerine Musa müdahale edip şöyle dedi:

'Adamlar bizi parasız gemilerine aldılar, sen tutup gemilerini deldin, gemi halkını ba­tırmak istiyorsun. Çok kötü bir şey yaptın.'

Hızır şöyle çıkıştı: 'Ben sana bana sabre-demezsin demedim mi?'

'Unuttuğumdan dolayı beni muahaze et­me! Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!' di­ye cevap verdi. Sonra gemiden indiler.

Sahilde yürümeğe başladılar, derken Hızır çocuklarla oynamakta olan bir yavrucağın başından tutup eliyle kopardı ve onu öldürdü. Musa müdahale etti ve dedi ki: 'Kısas hakkı olmaksızın tertemiz masum bir çocuğu niye Öldürdün? Pek kötü ve korkunç bir şey yap­tın,' Hızır'ın cevabı:

'Ben sana, bana asla sabredemezsin de­medim mi?' Mûsâ: 'Bu birincisinden daha çe­tindi' dedi ve ilave etti:

'Bundan sonra sana bir şey sorarsam ba­na arkadaşlık etme, o zaman benim tarafım­dan mazur sayılırsın.'

Oradan ayrılıp bir kasaba halkına geldi­ler. Onlardan yemek istediler, fakat onlar ken­dilerini misafir etmekten kaçındılar. Yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır onu kal­dırıp eliyle düzeltti ve sağlamlaştırdı. Mûsâ dedi ki: 'Bizi misafir etmeyen bir milletin du­varını kaldırıp düzelttin, isteseydin karşılığın­da ücret alabilirdin.'

Hızır dedi ki: İşte artık ayrılma zamanı­mız geldi, sabredemediğin meselelerin açıkla­masını sana yapacağım.'

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Allah Musa ya rahmet etsin! Sabretmesini çok isterdim. Çünkü haberlerin­den bize de anlatırdı.'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöy­le buyurdu: 'Birincisi Musa'nın bir unutması idi.' Dedi ki: 'Bir serçe kuşu gelip geminin ya­nına kondu ve denizden gagasıyla su yudumla-

maya başladı. Hızır ona şöyle dedi: 'Sen ve ben Allah'ın ilminden ancak bu serçenin de­nizden aldığı su kadar bir şey almışızdır'.'

(Saîd) İbn Cübeyr dedi ki: İbn Abbâs, şu âyeti okuyordu:

"önlerinde bir hükümdar vardı ki, işe ya­rar geminin hepsini gasben alacaktı.'" Şu âye­ti de okuyordu: "Çocuğa gelince, o, kâfirdi."

7068- İbn Abbâs (r.a) rivayetlerindendir: "Musa kavmine vaaz ederken, Allah'ın

günlerini hatırlatıyordu. Allah'ın günleri ni­metleri ile belâlarıdır. Bunları anlatırken bir ara şöyle dedi: 'Yeryüzünde kendimden daha hayırlı ve daha bilgin birini tanımıyorum'."

Yine onda şöyle geçer: "(Yanına) Tuzlu balık (al)!"

Yine onda: "Hızır, bir elbiseye bürünmüş sırtüstü başını yaslamış yatıyordu yahut başı­nın ortasına yaslanmış yatıyordu" şeklinde geçer.

Onda yine şöyle geçmektedir: "Allah'ın rahmeti bizim ve Musa'nın üzerine olsun! Eğer o, acele etmeseydi şaşırtacak daha çok şeyler görecekti. Ne var ki arkadaşından ona utanmak gelmişti. Demişti ki: 'Bundan sonra sana bir şey sorarsam, bana arkadaşlık etme! Artık benden alabileceğin kadar özür aldın.'

Onda şöyle geçer: "(Halkı) Yaramaz bir kasabaya geldiklerinde, oranın meclislerini dolaşıp onlardan yemek istediler."

Onda şöyle geçer: "Gemi denizde çalışan birtakım yoksullara aitti. Onu zabtedecek olan hükümdar geldiği zaman onu delinmiş buldu. Yoksullar onu tahta ile tamir ettiler. Çocuğa gelince, yaratıldığı zaman kâfir ola­rak'yaratılmıştı. Anne babası ise ona şefkatli idiler. Şayet yetişip hüyüseydi onları azgınlık ve küfre sevkedecekti."

7069- Rivayetlerdendir:

"Kayanın dibinde 'Hayât' adı verilen bir pınar vardı ki onun suyu neye isabet ederse ona hayat verirdi. (Musa'nın yanında bulu-

narı) balığa da o sudan bir miktar isabet et­miş, balık da canlanmış ve (sepetten fırlaya­rak) denizdekaybolmuştu."

7070- Onun rivayetlerindendir:

"Ona (Musa'ya) denildi ki: "Kendisine ruh üfürülecek Ölü bir balık al!"

Musa da bir balık alarak sepete koydu. Bu balığın senden ayrılacağı yeri bana haber vermekle sorumlusun.'" dedi.

Hizmetçi ise: "Sen beni zor bir şeyle so­rumlu tutmuş değilsin, dedi."

Onda ayrıca şöyle geçer: "Denizin ortasın­da Hızır' ı yeşil kadifeden bir yaygı üzerinde gördü. Hızır dedi ki: 'Tevrat'ın senin elinde ol­ması ve vahiy gelmekte bulunması sana yetmi­yor mu? Ey Mâsâ! Bende öyle bir ilim vardır ki onu bilmen sana gerekmez. Sende de öyle bir ilim vardır ki benim de onu bilmem gerekmez.'

Onda yine şöyle geçer: "Onu yere yatırıp bıçakla boğazladı."

Onda ayrıca: "Onlara (anne-babasına) azgınlık ve küfür eriştireceğinden korktuk. Onun (çocuğun) sevgisi, o ikisini (ebeveynini) çocuğun dinine sürükleyecekti" diye geçer.

7071-  Rivayetlerinin birinde şöyle geçer: "İbn Abbâs üe el-Hur bin Kays bin Hısn el-Fezârî, Musa'nın sahibi (arkadaşı) hakkında tartıştılar.

İbn Abbâs onun Hızır olduğunu söyledi. Derken yanlarından Ubeyy bin Ka'b geçti, îbn Abbâs onu çağırıp dedi ki: "Ey Ebût-Tu-feyl! Biz, arkadaşımla Musa'nın buluşmayı istediği arkadaşı hakkında tartıştık. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'den onun hak­kında bir şey duydun mu?" Şöyle cevap verdi:

Onun şöyle buyurduğunu duydum: "Mû-sâ, İsrâiloğullanndan bir topluluk içindey­ken, ona bir adam gelip sordu: 'Senden daha bilgin birini tanıyor musun?'

Musa 'Hayır' deyince, Allah ona 'Evet, Hızır kulumuz vardır' diye vahiy etti." Benze­ri rivayet.

7072- Onun rivayetlerindendir: "Yürüdüler; nihayet oynamakta olan bir­takım çocuklara rastladılar; hemen onlardan

birinin yanına varıp onu Öldürdü. Mûsâ o an­da yadırganacak bir şekilde ürktü. Sonra şöy­le dedi: 'Günahsız tertemiz çocuğu öldürdün değil mi?' Benzeri.

7073- Onun rivayetlerindendir: "Sana demedim mi?" (Kehf, 72-75) (Mu­sa'nın itirazının) Birincisi unutma, ikincisi şart, üçüncüsü ise kasıt idi."

7074- Onun rivayetlerinden: "Balıktan biraz yenmişti; üzerine (hayat) su(yu) damlayınca, balık hayat buldu." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî]

7075- Onun (Tirmizî'nin) Ebû'd-Der-dâ'dan rivayeti:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

("Duvarın altında onların bir hazinesi vardı" (Kehf, 82) âyetinde geçen) "Define, altın ve gümüş idi."

7076-  Zeyneb bini Çalış radiyallahu aıı-hâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun yanına büyük bir heyecan ve korku İle girip şöyle dedi: 'Lâ İlahe illallah. Yaklaşan şer ve belâdan dolayı vay arabın haline!' -Baş parmağıyla onun yanındaki parmağını halka haline getirerek-: 'Ye'cûc Me'ciic'ün şeddi işte böyle açılmıştır.' Dedim ki: 'Ey Al­lah'ın Resulü! İçimizde bu kadar iyi kişiler varken biz helak mı olacağız?' Şöyle buyurdu:

'Evet, fenalıklar çoğalınca.'

[Buhârî, Müslim ve benzerini Tirmizî.]

7077- Ebû Hûreyre radiyallahu aııh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her gün şeddin altını kazarlar tam deli­neceği sırada, başlarındaki reisleri: 'Haydi dönün, yarın bitiririz' der. Yarına kadar Allah onu daha da sağlam bir hale getirir. Zamanı gelinceye kadar bu böyle devam edecektir.

Müddeti dolduğu zaman, Allah onların başına: 'Haydi şimdi gidin, yarın inşaallah kazarsınız' diyecek olan birini gönderecek. İnşaallah dediği için yarın vardıklarında onu bıraktıkları gibi bulacaklar. Kazıyıp delecek­ler oradan çıkarak insanların üzerine akın edecekler. Ne kadar su varsa hepsini içecek­ler, insanlar oradan kaçacak. Oklarını göğe atacaklar, atılan oklar kanlı olarak geri döne­cek. Ondan sonra öğünerek şöyle diyecekler:

'Yeryüzündekileri perişan ettik, gökteki le-rin de hakkından geldik, kahrü perişan ettik.' Bunun üzerine Allah onların kafalarına kurt­lar gönderecek, helak olup gidecekler. Mu-hammed'in canı elinde olan Allah'a kasem ederim ki, onların etlerinden yeryüzündeki tüm canlılar yiyip doyacaklar, semirip oyna­şacaklar, çokça şükredecekler." [Tirmizi]

7078-  Mus'ab bin Sa'd radiyallahu anh'-dan:

"Ubeyy (b. Ka'b)'e Cenâb-ı Hakk'ın: 'Ameller yönünden en fazla zararda olanları size bildireyim mi?' mealindeki kavli (Kehf 103) hakkında sordum. 'Onlar acaba Harûrî-ler mi (Haricîler mi)?' dedim.

'Hayır; onlar yahudi ve hırisliyanlardır. Zira yahudiler Muhammed'i yalanladılar. Hı-ristiyanlara gelince, onlar da cenneti inkar et­tiler; 'Orada ne yemek var, ne de su' dediler."

Harûriye (Haricîler), Allah'a verdikleri sözü bozanlardır ki (babam) Sa'd onlara: 'Fâ-sıklar' derdi." |Buhârî]

7079- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde Allah katında bir sivri­sinek kanadı kadar değeri olmayan büyük ve şişman bir adam gelir." Sonra dedi ki, şunu okuyun:

"Kıyamet günü biz onlara hiçbir tartıda bulunmayacağız." (Kehf, 105)

[Buhârî ve Müslim.]

7080-  Ebû Sa'd bin Fadâle radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, insanları, gerçekleşmesinde şüp­he olmayan kıyamet gününde bir araya getir­diğinde bir münadî söyle seslenecektir: 'Kim Allah için yaptığı bir amelde başka birini or­tak yaparsa, karşılığım gelip ondan istesin. Çünkü Allah'ın hiçbir ortağa ihtiyacı yok­tur''." [Tirmizî]

7081- İbn Ömer radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah Teâlâ'nın Meryem hakkında: 'Rabbin senin altında bir seriyy (küçük nehir) kılmıştır' buyurduğu 'seriyy', su içmesi için ona çıkardığı bir cennet nehridir,"

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıftır senedle.]

7082-  el-Muğîre bin Şu'be radiyallahu anh'dan:

Ben Necrân'a vardığım zaman bana şunu sordular: "Siz şu âyeti, 'Ey Harun'un kızkar-deşiV (Meryem 28) diye okuyorsunuz. Oysa Mûsâ, İsa'dan şu kadar yıl Önce yaşamıştır. Yani Hz. Meryem nasıl Musa'nın kardeşi Ha­run'un kızkardeşi olur?"

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldiğimde ona bunu sordum; şöyle buyurdu:

"Onlar kendilerinden önce yaşamış olan peygamberler ve salihlerin adlarını koyarlar­dı." [Müslim ve Tîrmizî]

7083- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Cibril'e dedi ki: 'Bizi daha fazla ziyaret etme­ne engel nedir?' Bunun üzerine 'Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz' mealindeki âyet (Meryem, 64) nazil oldu." |Buhârî ve Tirmizî|

7084-  Ümmü Mübeşir el-Ensâriyye radi­yallahu anh'dan:

"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in, Hafsa'nın yanında şöyle dediğini duymuş:

"(Hudeybiye'de) Ağaç altında biat eden­lerden insaallah hiç kimse cehenneme girme­yecektir. " Bunu işiten Hafsa, "Hayır böyle de­ğil" deyince Hz. Peygamber Hafsa'nın bu iti­razını reddetti. Hafsa:

'Sizden hiç kimse yok ki oraya (cehenne­me) uğramasın' (Meryem, 71) âyetini okudu. Hz. Peygamber de devamı olan 'Sonra Al­lah'tan korkanları (onların arasından çekip) kurtarırız ve zalimleri de orada diz üstü çök­müş olarak bırakırız' (Meryem., 72) ayetini okudu. [Müslim]

7085- Tirmizî, İbn Mes'ûd'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar cehenneme uğrayacaklar, sonra amelleri sayesinde oradan ayrılacaklardır. Onların ilk grubu şimşek hızıyla, sonraki rüz­gâr hızıyla, sonraki at süratiyle, sonraki deve süratiyle, sonraki yaya koşma süratiyle, en sonundaki de yaya yürüyüşüyle çıkar."

7086- Ahmed, Câbir radiyallahu anh'dan: Parmaklarını kulaklarına iletip, şöyle dedi:

"Eğer Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğunu duymamışsam bunlar sağır olsun: ('Sizden cehenneme uğramaya­cak yoktur' (Meryem, I) âyetinde geçen) vü-rûd; girmek demektir. İyi ve kötü herkes mutla­ka oraya girecektir. Ancak ateş mü'minlere tıp­kı İbrahim'e olduğu gibi soğuk ve selâmet ola­caktır. Hatta cehennem onların soğukluğundan inleyecektir. 'Sonra biz Allah'a karsı gelmek­ten sakınanları kurtarırız, zalimleri ise diz üs­tü çökmüş bir halde bırakırız'." (Meryem, 72)

7087- Habbâb bin el-Erett radiyallahu anh'dan:

"Cahiliye devrinde ben bir demirci idim. (Müşrik) el-Âs bin Vâil'e bir kılıç yaptım. Gelip parasını isteyince, şöyle dedi: 'Sen Mu-hammed'i inkar etmedikçe paranı vermem.' Şöyle cevap verdim:

'Vallahi, Allah seni öldürüp tekrar diriltin-ceye dek onu inkar elmem.'

Dedi ki: 'Yani ben ölüp tekrar dirilecek miyim?'

'Evet' dedim.

'Öyleyse bırak da öleyim, sonra dirileyim, bana birçok mal ve çocuk verilsin de ben de senin borcunu ödeyeyim.' Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:

'Âyetlerimizi inkâr edip 'Mutlaka bana mal ve çocuk verilecektir' diyen adamı gör­dün mü?... bize tek başına gelecektir.' (Mer­yem, 80) [Buharı, Müslim ve Tirmizî]


7063- Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerden oluşmuştur (Mecma‘ VII, 53).

7064- Râvilerinden Abdulazîz b. Husayn zayıftır (Mecma‘ VII, 53).

7065- Râvilerinden Yahyâ b. e. Ravk zayıftır (Mecma‘ VII, 53).

7066- Bu hadisi Mâlik (kur'ân 23, s. 210) an Umâre b. Sayyâd an Saîd senedi ile tahrîc etti.

7067-7074- Bu hadisi Buhârî (ilm 16, I, 26; 19, I, 27; enbiyâ 27/2, IV, 126-8, 7069. nolu riayetin lafzı) ve Müslim (fadâil 174, s. 1852-3), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs an Ubeyy asl-ı senedi ile;

Buhârî (icâre 7, III, 49; şur‍t 12, III, 177; tefsîr Kehf 3, V, 232-4; 7068. nolu rivayetin lafzı), İbn Cüreyc an Ya'lâ b. Müslim ve Amr b. Dînâr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Müslim (fadâil 171, s. 1850-2; 172, s. 1852; 7068 ve 7070 nolu rivayetlerin lafzı), Ebû Dâvud (4705) ve Tirmizî (3150), Ebû İshâk es-Sebaî an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Buhârî (ilm 44, I, 38; bed'ul-halk 11, IV, 92, enbiyâ 27/1, IV, 126-8, 7069 nolu rivayetin lafzı; tefsîr Kehf 2, V, 230-2; t. Kehf 4, V, 234-5, 7069 nolu rivayetin lafzı), Müslim (fadâil 170, s. 1847-50), Ebû Dâvud (4707) ve Tirmizî (3149), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7075- Bu hadisi Tirmizî (3152), Safvân b. Sâlih ani'l-Velîd b. Müslim an Yezîd b. Yûsuf an Mekh‍l an Ümmid-Derdâ an Ebî'd-Derdâ asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7076- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 7/2, IV, 109; fiten 4, VIII, 88), Müslim (fiten 1-2, s. 2207-8) ve Tirmizî (2187), ez-Zührî an Urve an Zeyneb binti Ümmi Seleme an Ümmü Habîbe an Zeyneb binti Cahş asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7077- Bu hadisi Tirmizî (3153), Hişâm b. Abdilmelik an Ebî Avâne an Katâde an Ebî Râfi' an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7078- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kehf 5, V, 235), Muh. b. Beşşâr an Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Amr an Mus'ab senedi ile tahrîc etti.

7079- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kehf 6, V, 236) ve Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 18, s. 2147), el-Muğîre b. Abdirrahman an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7080- Bu hadisi Tirmizî (3154), Muh. b. Bekr el-Bürsânî an Abdilhamîd b. Ca'fer an ebihî an İbn Mînâ an Ebî Saîd b. e. Fadâle senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7081- Râvilerinden Yahyâ b. Abdillah el-Bâbeltî zayıf bir râvidir (Mecma‘ VII, 55).

7082- bu hadisi Müslim (âdâb 9, s. 1685) ve Tirmizî (3155), İbn İdrîs an ebîhî an Simâk b. Harb an Alkame b. Vâil ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7083- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Meryem 2, V, 237; bed'ul-halk 6, IV, 80; tevhîd 28/3, VIII, 188) ve Tirmizî (3158), Ömer b. Zerr an ebîhî an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7084- Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe 163, s. 1942), Hârûn b. Abdillah an Haccâc b. Muh. an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir an Ümmi Mübeşşir senedi ile tahrîc etti.

7085- Bu hadisi Tirmizî (3159-60), es-Süddî an Murreti'l-Hemedânî an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi ve İbn Mes'ûd'un sözü olarak da tahrîc etti.

7086- Bu hadisi Ahmed (III, 328-9), Sül. b. Harb an Gâlib b. Sül. Ebû Sâlih an Kesîr b. Ziyâd el-Bürsânî an Ebî Sümeyye an Câbir senedi ile tahrîc etti.

7087- Bu hadisi Buhârî (icâre 15, III, 52; hus‍mât 10, III, 92; buyu' 29, III, 13; tefsîr Meryem 3, 4, 6, V, 237-8), Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 35-6, s. 2153) ve Tirmizî (3162), el-A'meş an Ebî'd-Duhâ an Mesr‍k an Habbâb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.



Konu Başlığı: Ynt: Kehf ve meryem sûreleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Temmuz 2019, 12:36:59
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri her daim inşaAllah diyen kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kehf ve meryem sûreleri
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Temmuz 2019, 15:00:50
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun paylasimdan kardeşim. ...


Konu Başlığı: Ynt: Kehf ve meryem sûreleri
Gönderen: Züleyha üzerinde 17 Temmuz 2019, 11:46:11
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri has Mü minlerden eylesin ki tebliğ etmeden dahi davranışlarımızdan nice insan etkilenip hak dine girsin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kehf ve meryem sûreleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Temmuz 2019, 13:40:34
Aleyküm selâm. Rabbim Paylaşım için razı olsun kardeşim