๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:26:53



Konu Başlığı: Kazanç elde etme geçim ve ticaretle ilgili meseleler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:26:53
Kazanç Elde Etme, Geçim Ve Ticaretle İlgili Meseleler


4526- Ebu't-Tufeyl radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim haram para kazanıp da o para ile köle azat etse ve akrabaya yardım etse bu onun için günah olur."


[Taberânî Mu'cemu' I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][1]

 

4527- Meymûne bint Sa'd radiyallahu an-hâ'dan:

Dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bize çalıntı para hakkında fetva ver!"

Şöyle buyurdu: "Onun çalıntı olduğunu bilerek kim yerse, çalınma günahına ortak ol­muş olur."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][2]

 

4528- Ebû Bekr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Haramla beslenmiş vücut cennete gire­mez." [Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta.][3]

 

4529- Onun (Mu'cemu'l-Evsat'ta) Huzey-fe'den olan rivayeti:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Haramdan beslenip gelişmiş olan et, cennete giremez; ateş ona daha lâyıktır."[4]

 

4530- en-Nu'man bin Beşîr radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Helâl bellidir, haram da bellidir; arala­rında insanların bir çoğunun bilmediği şüp­heli şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden sakı­nırsa, hem dinini, hem de ırzını temize çıkar mış olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, ha­rama düşmüş olur. Tıpkı sürüsünü koruluğun etrafında otlatan çoban gibi ki, hayvanları her an koruluğa düşebilecek durumdadır.

Dikkat edin, her melikin bir koruluğu var­dır. Dikkat edin, Allah'ın koruluğu da haram­larıdır. Dikkat edin, cesette bir et parçası var­dır; o doğru olursa cesedin hepsi doğru olur. O bozuk olursa cesedin tümü bozuk olur. Dik­kat edin; o da kalptir." [Altı hadis imamı.][5]

 

4531- Vâbisa radiyallahu anh'dan:

O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e iyilik ve kötülük hakkında soru sorma­yı içinden geçirerek geldi. Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem sordu:

"Sen mi söyliyeceksin yoksa ben mi sana haber vereyim?"

"Sen bana haber ver!" dedi.

"Sen bana iyilik ve kötülüğün ne olduğu­nu sormak için geldin, değil mi?" Adam:

"Evet" dedi.

Bunun üzerine üç parmağını bir araya top­layıp göğsüme koydu ve buyurdu ki:

"Evet Vâbisa, kendi nefsine sor, kendi nef­sine sor! —üç kere tekrarladı— İyilik ruhu­nun yatıştığı (mutmain olduğu) şeydir. Kötü­lük ise, insanlar sana fetva verseler de, içini kazıyan ve göğsünde tereddüt duyduğun şey­dir." [Ahmed ve Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle.][6]

 

4532-  Selmân ve İbn Abbâs radiyallahu anhumâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Helâl, Allah'ın, kitabında helâl kıldıkla­rı şeylerdir; haram ise Allah' in, kitabında ha­ram ettikleri şeylerdir. Sükût ettiği şeyler ise affedilen şeylerdir, sakın böyle şeyler hakkın­da soru sorma külfetine girmeyin." [Rezîn][7]

 

4533- el-Mikdâm radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiç kimse, kendi iki elinin emeğinden meydana gelen kazançtan daha güzel ve daha helâl bir yiyecek yiyemez. Allah'ın Peygam­beri Dâvud Aleyhisselam iki elinin emeğinden kazandıklarını yerdi." [Buhârî][8]

 

4534- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişinin aldığı helâlden midir yoksa haram­dan mıdır, aldırmayacak." [Buhârî ve Nesâî][9]

 

4535- Rezîn şunu da ekledi: "İşte o zaman onların duaları kabul olunmayacaktır."[10]

 

4536- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey insanlar! Allah temizdir; ancak temiz olanı kabul eder. Allah, müminlere, peygam­berlere emrettiğini emretti ve şöyle buyurdu: «Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin! Salih amel işleyin! Doğrusu ben yaptığınızı bilirim.» (Mü'minûn, 51) Yine şöyle buyur­muştur: «Ey İnananlar! Size rızık verdikleri­mizin temizlerinden yiyin.» (Bakara, 172)"

Sonra uzun bir yolculuk yapıp saçı başı birbirine kansan bir adamdan bahsetti:

"Yediği haram, içtiği haram, giydiği ha­ram ve haramla beslenmiş bir kimse ellerini kaldırmış: «Yâ Rabbi, Yâ Rabbi!» diye dua ediyor; onun duası nasıl kabul olunur ki?" buyurdu. [Müslim ve Tirmizî][11]

 

4537- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"En helâl ve güzel yediğiniz şey, kendi kazancınızdır. Çocuklarınız da kendi kazançlarınızdandır."[12]

 

4538- Diğer rivayet: "Kişinin çocuğu ken­di kazanandandır. Hem de en iyi kazancın­dan. Onun için onların (çocukların) malların­dan afiyetle yiyiniz!" [Sünen ashabı][13]

 

4539- Sa'd radiyallahu anh'dan:

"Kadınlar, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e biat ettiklerinde Mudar kabilesi ka­dınlarından olduğu zannedilen cüsseli bir ka­dın ayağa kalkıp şöyle dedi: «Ey Allah'ın Re­sulü! Biz (kadınlar) hepimiz, babalarımıza, çocuklarımıza ve kocalarımıza yüküz. Onla­rın mallarından bize (izinsiz) ne helâl olur?» «Sebze, meyve, pişmiş yemek gibi çok da­yanmayan ve saklanması mümkün olmayan­lar size helaldir. Onlardan hem yiyin, hem de başkalarına hediye edin»." [Ebû Dâvud]

Ebû Dâvud dedi ki: "Tazeden maksat kal­dığı zaman, bozulan yiyecektir.[14]

 

4540- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir adam ona dedi ki: "Benim bir yetimim var, onun da devesi vardır. Ben o devenin sütünden içebilir miyim?" İbn Abbâs dedi ki: "Eğer kaybolduğu zaman devesini ararsan, uyuz vesîresini ilâç sürerek tedavi edersen, sulanacağı gün götürüp sularsan, o zaman yavrusuna ve sütüne zarar vermeksizin (me­mesini kurutmadan), içebilirsin." [Mâlik][15]

 

4541- Dırâr bin el-Ezver radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir dişi koyun hediye edildi, bana sağmamı emretti; sağmakta fazla gayretli davranınca:

«Süt isteyene de biraz bırak!» buyurdu." [Dârimî][16]

 

4542- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"En haklı ücret, Allah Kitabı'na karşılık alınan Ücrettir." [Buhârî bir bâb başlığında.][17]

 

4543- Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Kur'ân öğretme karşılığında bir yay alırsa, Allah onu ateş yayı ile kuşandırır."

[Taberânî, Mu'cemu'i-Kebîr'de][18]

 

4544- el-Müstevrid bin Şeddâd radiyalla­hu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bizim memurumuz olursa, kendine bir zevce edinsin. Eğer bir hizmetçisi yoksa bir de hizmetçi edinsin. Evi yoksa kendine bir de ev edinsin. Bunların dışında kendisine bir şey edinen, hem hain hem de hırsız sayılır."

[Ebû Dâvud][19]

 

4545- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Ebû Bekr halife olunca, şöyle dedi: "Kav­mim biliyor ki benim kazancım, çoluk çocu­ğumu geçindirir. Şimdi ise müslümanlann işi ile meşgul olacağım. Ebû Bekr'in ailesi, bu maldan (Beytu'l-mâl'dan) yiyecek ve müslü-manlar için çalışacaktır." [Buhârî][20]

 

4546- Kesîr bin Abdillah bin Avf el-Mü-zenî'den, o da babasından, o da dedesi radi­yallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Bi­lâl bin el-Hâris el-Müzenî'ye Kabaliyye ma­denlerini verdi. Ubeyy b. Ka'b'a şöyle yazdırdi: "Bismillahir-Rahmani' r-Rahîm. Bu, Allah Resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sel­lem'in Bilâl bin el-Hâris'e verdiği (bir se­nedidir. (Buna göre ona.) Deresiyle tepesiyle el-Kabeliyye isimli nahiyeyi Zâtu'n-Nusub ve (Necid'de bulunan) Kuds dağında ekine elve­rişli yerleri kullanma imtiyazı vermiştir. Bu­nunla birlikte ona herhangi müslümanın bir hakkı verilmemiştir."

Bu yazıyı Ubeyy bin Ka'b yazdı. [Ebû Dâvud][21]

 

4547- Mâlik'in rivayeti: "Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem, Bilâl bin el-Hâris'e Kabaliyye madenlerini verdi. O, Fur' semtin-dedir. O madenlerden bugüne kadar sadece zekâtı alınmıştır."[22]

 

4548- Ebyad bin Hammâl radiyallahu

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e kavnSin temsilcisi olarak geldi.Ondan tugayı   (tuz mad&runı) istedi.   UTa5im ona verdi. Adam ayrılıp giderken, mecliste bulunan müslümanlardan bir adam şöyle dedi: «Ey Allah'ın Resulü! Ona ne verdiğini bi­liyor musun? Ona durmadan su gibi akan tuz madenini verdin.» Bunun üzerine onu (tuzla­nın işletme hakkını) ondan geri aldı."

(Râvi) dedi ki: "Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den misvak ağacı koruluğundan istedim. Cevaben şöyle buyur­du: «Develerin tabanının yetişmediği yerler­den veriniz»."[23]

 

4549- Diğer rivayet: "O, Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem'den misvak ağaçları­nın koruluğundan istedi. Ona şöyle buyurdu: «Erak (misvak ağaçların)da özel mülkiyet ol­maz.» Bunun üzerine Ebyad: «Özel mülkiyet sınırları içinde bulunan erak (misvak) ağacı» dedi. Peygamber: «Misvak ağacında özel mül­kiyet yoktur» buyurdu." [Ebû DâvuAveTirmizî.][24]

 

4550- Kayle bint Mahreme radiyallahu anhâ'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldik; arkadaşım (Hureys bin Hassan'ı kas­tediyor) —ki o, Benû Bekr bin Vâil'in temsil­cisi idi öne geçip ona İslâm üzerine, hem kendi namına, hem de kavmi namına biat etti. Sonra şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Resulü! Bizimle Temîm ara­sında Dehnâ mevkisi hakkında bir anlaşma yaz.

Onlardan misafir ve (oradan mecburen) geçen­lerin dışında tek bir kimse bizim tarafa Deh-nâ'ya geçmesin.".

Bunun üzerine: "Ey oğul! Onun (Hureys) için Dehnâ hakkında bir senet yaz!" dedi. Ka­dın dedi ki: "Ona Dehnâ'nın verilmesinin em-rolunduğunu görünce, orası kendi memleke­tim ve ülkem olması sebebiyle beni bir üzün­tü kapladı. Bunun üzerine dedim ki: «Ey Al­lah'ın Resulü! O, senden istediği (bu) yerler­den adaletli bir istekte bulunmadı. Bu Dehnâ denilen yer, develerin bağlandığı ve salındığı koyunların otladığı yerdir. Temîm kabilesi ka­dınları onun arkasındadır»." Bunun üzerine: "Ey oğul, yazma! Çünkü bu fakir kadın doğ­ru söyledi. Müslüman müslümanın kardeşidir. Dehnâ'da bulunan su ve ot onlara ortaklaşa yeter. Fitneci şeytanlar(ın iğvasına karşı) bir­birlerine yardım ederler." [Ebû Dâvud][25]

 

4551- Sebre bin Abdi'l-Azîz bin er-Rebî' el-Cühenî'den, o da babasından, o da dedesi radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, devme ağacının altındaki bir mescidde konakla­dı. Orada üç gün kaldı, sonra Tebûk'e çıkıp git­ti. Cüheyne (kabilesi) ona Rahba'da yetişti. Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onlara şöyle dedi: «Zu'l-merv (köyünün) sakinleri kim­lerdir?» Dediler ki: «Cüheyne'den Rifâaoğulla-ndır.» Şöyle buyurdu: «Orasını ben Rifâaoğul-larına verdim. Onu aralarında taksim etsinler.» Bunun üzerine kimisi hissesini sattı, kimisi de satmadı ve üzerinde çalıştı."[26]

 

4552- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Zübeyr'e atının koştuğu yere kadar olan mesa­fenin kullanma hakkını verdi. Zübeyr (böylece) atını (mecali kesilip) duruncaya kadar koştur­du. At durunca Zübeyr kamçısını attı. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: «Kamçının ulaştığı yere kadar olan bölgeyi ona verin!»"[27]

 

4553- Muhacirlerden bir adamdan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Müslümanlar üç şeyde ortaktır­lar: Su, ot ve ateş." [Ebû Dâvud][28]

 

4554- İbn Mâce aynısını zayıf bir isnadla İbn Abbâs'dan şu ilave ile rivayet etti: "(Bu üç şeyin) parası (satışı) haramdır." Râvi Ebû Saîd dedi ki: "Sudan akan su kastedilmiştir."[29]

 

4555- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hacamat oldu (kan aldırdı) ve Hacamat yapa­na istediği ücretini verdi."[30]

 

4556- Diğer rivayet: "Onu Benû Beyâ-da'dan bir köle hacamat etti. Ona ücretini ver­di ve efendisiyle konuşup vergisini hafifletti. Eğer onun ücreti haram olsaydı ona vermez­di." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][31]

 

4557- Ebû Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, köpek satış bedelini, fahişelik kazancını ve kâhinin ücretini yasakladı." [Altı hadis im[32]amı.]

 

4558- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, köpek ve kedinin satılıp karşılığında alman parasını yasakladı." [Müslim ve Sünen ashabı.][33]

 

4559- Diğer rivayette: "Av köpeğinin satış bedeli hariç" diye geçmektedir.[34]

 

4560-  İbn Muhayyisa radiyallahu anh'­dan:

"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'den haccâmın (kan alanın) ücreti husu­sunda izin istedi, ancak onu bundan nehyetti. Muhayyisa'nm haccâm bir azatlısı vardı. De­vamlı bu hususta ondan izin isterdi. Nihayet Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: «Onunla (aldığın ücretle) deveni ve köleni besle (kendin yeme)»."

[Ebû Dâvud, Tirmizî ve aynı lafızla Muvatta'.][35]

 

4561- Enes radiyallahu anh'dan: "Kilâb kabilesinden bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e erkek damızlığın dişiye aştınlması karşılığında alman ücretin hükmü hakkında soru sordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona bunu yasakla­dı. Adam dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü! Biz damızlığı aştırıyoruz da, bize ikramda bulu­nuyorlar.» Bunun üzerine ikramda ona ruhsat verdi." [Tirmizî ve Nesâî][36]

 

4562- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

kusâmeyi yasakladı. Sorduk: «Kusâme ne­dir?» Cevap verdi:

«Bir cemaatin başında bulunan bir kimse (bir şey taksim ettiği zaman) ötekinin ve beri­kinin hisselerinden kendine bir şeyler alırsa, işte bu aldığı şey kusâmedir»."[37]

 

4563- Diğer rivayet:  "Kişi, insanlardan bir topluluk üzerinde kumandan olur. Şunun bunun hakkından alır." [Ebû Dâvud][38]

 

4564- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Ebû Bekr'in bir kölesi vardı; ona haraç çıkarılırdı, o da gelir bundan yerdi. Bir gün Ebû Bekr eve aç geldi; ona verilen o şeyden bir lokma yedi. (Tesadüfen) Köle:

«Bu nedir bilir misin? Ben cahiliyette bi­rine bir kehânette bulunmuştum, onu aldat­mıştım, o da bunun karşılığında bunu bana vermişti. İşte senin yediğin ondandır» deyin­ce Ebû Bekr, parmağını sokup karnında ne varsa kusup çıkardı." [Buhârî][39]

 

4565- Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Teyzeme bir köle hediye ettim. Onun hakkında bu kölenin hayırlı olmasını umarım. Ona (teyzeme) dedim ki: «Bunu, haccâma, kuyumcuya ve kasaba teslim etme!»"[40]

 

4566- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanların en yalancıları, boyacılarla kuyumculardır." [İbn Mâce leyyin bir senedle.][41]

 

4567- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Meks (denilen haksız vergiyi) alan cen­nete girmez." [Ebû Dâvud][42]

 

4568- Ali radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Süheyl'e üç kere lanet etti. İnsanlardan haksız öşür alırdı. Allah onu şihab (kuyruklu yıldız) şekline soktu." [Taberânî leyyin bir senedle.][43]

 

4569- Râfi' bin Hadîc radiyallahu anh'­dan: Denildi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Hangi kazanç daha helâl ve hoştur?"

"Kişinin elinin emeği ile elde edilen ka­zanç; bir de hilesiz yapılan her güzel alış ve­rişten elde edilen kazanç."

[Ahmed, Bezzâr, Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr ve'l-Evsat'ta.][44]

 

4570- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah sanatkâr mu mini sever." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr ve'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][45]

 

4571- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet kopup da birinizin elinde bir hur­ma fidanı olursa onu hemen diksin." [Bezzâr][46]

 

4572- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim el işinde yorulursa, bağışlanmış olarak akşama kavuşur."

[Taberânî, Mu'cemu' l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][47]

 

4573- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Zekeriyya (peygamber) bir marangoz idi." [Müslim][48]

 

4574- Amr bin el-As radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle demiş: "Seni bir ordunun başında gönde­receğim. Allah onu sana teslim edecek, sen çok büyük ganimetler elde edeceksin. Kendine o ga­nimetten yararlı mallar edin." Ben de dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben mal için müslü-man olmadım. İslâm'ı sevdiğim için beğene­rek ve isteyerek müslüman oldum. Ve üstelik seninle beraber olmaktan da çok büyük bir kıvanç içindeyim." Şöyle buyurdu: "Ey Amr! Salih kişi için salih (helâl) mal ne güzeldir!" [Ahmed][49]

4575- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Dinarlar ve dirhemler Allah'ın yeryüzün­deki mühürleridir, her kim mevlâsının mührü­nü getirirse işi görülür."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Evsat'ta zayıf bir senedle.][50]

 

4576- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Koyun edinmelisiniz. Çünkü koyun cen­net hayvanlarındandır. Onun ağıllarında na­maz kılın, toprak ve tozlarını silin."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebîr'de][51]

 

4577- Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:

"Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip yalnızlıktan şikâyet etti. Ona bir çift güvercin edinmesini emretti."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de][52]

 

4578- Ebû Kebşe el-Enmârî radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem turuncu (ağaç kavununa) ve kırmızı güverci­ne bakmaktan hoşlanırdı."

[Her ikisi de Taberânî'nin Mu'cemu'I-Kebîr'inde zayıf bir senedle geçmektedir.][53]

 

4579- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Herhangi bir müslüman, bir ağaç diker, ya da bir ekin eker de ondan kuş, yahut insan, yahut hayvan yerse, mutlaka karşılığında bir sadaka sevabı alır." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî][54]

 

4580- Rafı' bin Hadîc radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'ye geldi. Onlar hurma ağaçlarını bu-duyorlardı. Şöyle buyurdu: "Ne yapıyorsu­nuz?" "Her zaman yaptığımız şeyi yapıyo­ruz" dediler. "Bunu yapmazsanız belki sizin için daha iyi olur" buyurdu.

Onlar da o yaptıklarını bıraktılar. Fakat o sene ağaçlar az mahsûl verdi. Kendisine bu durum anlatılınca şöyle buyurdu:

"Ben sadece bir insanım. Size din husu­sunda bir şey emredersem alın. Ama size ken­di görüşümden bir şey emredersem, bilin ki ben de (sizin gibi) bir insanım."[55]

 

4581- Enes ve Âişe radiyallahu anhumâ'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hurmaya aşı yapan bir gruba uğradı, onlara dedi ki:

"Yapmazsanız daha iyi olur." Fakat ağaç bu sefer iyi tutmadı. Daha sonra onların yanına yi­ne uğrayınca sordu: "Ne oldu hurmalarınız?"

"Bize böyle böyle demiştin."

Buyurdu ki: "Siz dünya işlerinizi benden daha İyi bilirsiniz." [İkisi de Müslim'e aittir][56]

 

4582- el-Hasan bin Ali radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hurma ve ağaç, sahiplerine ve kendile­rinden sonra gelecek nesillerine bir bereket­tir. Tabiî Allah'a şükrederlerse."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][57]

 

4583- İbnü'z-Zübeyr radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, amcası Abbâs'a çocuklarına, yonca ekmelerini söylemesini emretti. Çünkü bu fakirliği yok eder." [Taberânî Mu'cemu'I-Kebtr'de zayıf bu senedle.][58]

 

4584- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bina hariç, nafaka için yapılan tüm har­camalar Allah yolunda yapılmış harcamalar­dır. Binada hayır yoktur." [Tirmizî][59]

 

4585- Enes radiyallahu anh'dan:

"Bir gün, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gezintiye çıktı; biz de beraberindey-dik. Yüksek bir kubbe gördü ve «Bu nedir?» diye sordu. Ashabı: «Bu, Ensâr'dan falan kimsenindir» dediler. Sükût etti. Fakat hoş­nutsuzluğu kalbinde yer etti. Nihayet onun sa­hibi gelip de cemaat içinde selâm verince, Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüz çevirdi. Bunu birkaç kez tekrarlayınca, adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in kendisine kızdığını anladı ve arkadaş­larına bunu anlattı. Arkadaşları: «O, senin

yüksek kubbeni gördü de onun için kızdı» de­diler. Bunun üzerine adam gitti, kubbesini yı­kıp yerle bir etti.

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine çıkıp kubbeyi göremeyince, sor­du: «Ne oldu bu kubbeye?» Dediler ki: «Sahi­bi, bize sizin kendinden yüz çevirdiğini söyle­yip şikayet edince, biz de sebebini anlattık, ondan sonra gitti kubbesini yıkıp yerle bir et­ti.» Bunun üzerine şöyle buyurdu: «Bilin ki, zaruri olmayan her bina sahibine vebaldir»."

[Ebû Dâvud][60]

 

4586- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ahşaptan olan duvarımı çamurla sıvarken ya­nıma uğradı ve «Bu nedir ey Abdullah?» diye sorunca, şöyle dedim:

«Ey Allah'ın Resulü! Duvarı düzeltiyo­rum.» Şöyle buyurdu: «Ben emr-i Hakkın gel­mesini bu(nun yıkılmasından daha çabuk gö­rüyorum»." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][61]

 

4587- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yol hususunda münakaşa yaparsanız yo­lu yedi arşın (zira') yapın (hesap edin)!"

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][62]

 

4588- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim yeterinden fazla binayı yüksek tu­tarsa, kıyamet gününde onu boynunda taşı­makla yükümlü kılınacaktır."

fTaberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de. leyyin bir senedle.][63]

 

4589- Muâz bin Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim haksızlık yapmayarak ya da te­cavüzde bulunmayarak bir bina yaparsa ve yahut haksızlık yapmayarak ve tecavüzde bu­lunmayarak bir ağaç dikerse, Rahman'm yaratıkları, ondan yararlandığı müddetçe bu, onun için, kesilmeyen bir ecir olur."

[Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de leyyin bir isnadla.][64]

 

4590- Amr bin Hureys radiyallahu anh'­dan:

"Medine'ye geldim, (malımı) kardeşimle paylaştım. Bunun üzerine Saîd bin Zeyd şöy­le dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: «Arazi ve eve yatırılma­yan, arazi ve ev parasında bereket (ve hayır) yoktur»." [Ahmed leyyin bir senedle.][65]

 

4591- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim para kazandıran bir şeyi satarsa, Allah ona, onu telef edecek bir şey musallat kılar." [Ahmed, ismi belirtilmemiş bir râvi kanalıyla.][66]

 

4592- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kulun (muhakkak surette) rızkı gelir. Eğer sekaleyn (insanlar ve cinler) bir araya gelip de onun rızkına engel olmaya çalışsalar güçleri yetmez."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ta leyyin bir senedle.][67]

 

4593- Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Rızık, kulu, ecelinin aradığından daha çok arar."

[Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de.][68]

 

4594- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"Ben ticaret malımı Şam ve Mısır'a gön-deriyordum. Sonra bir keresinde malımı Irak'a gönderdim ve gelip mü'minlerin anne­si Âişe'ye dedim ki:

«Malımı Şam'a gönderiyordum. Bu defa Irak'a gönderdim, ne dersin?» Şöyle dedi:

«(Böyle) yapma. Sana ve eski ticaret yeri­ne ne oldu? Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:

'Allah birinize bir yönden rızık verdiği za­man, durumu bozuluncaya, ya da işi iyi git-meyinceye kadar onu bırakmasın'.»"

[İbn Mâce meçhul bir râvi kanalıyla.][69]

 

4595- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Güvenilir, dürüst tacir, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır."[70]

 

4596- Rifâ'a bin Râfi' radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile namazgaha çıktım. İnsanları orada alışverişte görünce, şöyle buyurdu:

«Ey tüccar topluluğu!» Boyunlarını kaldı­rıp ona baktılar ve kulak verdiler. Şöyle bu­yurdu:

«Kıyamet gününde tüccarlar, Allah'tan korkup yeminine bağlı kalanlar ile doğruluk­tan ayrılmayanlar hariç, birer fâcir olarak di­rileceklerdir»." [İkisi de Tirmizî'ye aittir.][71]

 

4597- Kays bin Ebî Garaze radiyallahu anh'dan:

"Biz, hicret etmeden önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında ko­misyoncular olarak adlandırılırdık. Medi­ne'de bir gün bize uğradı. Bu sefer bizi daha güzel bir isimle isimlendirdi. Şöyle buyurdu:

«Ey tacirler topluluğu! Alış veriş işine, ye­min ve boş söz karışır»."[72]

4598- Diğer rivayette:

"Yemin ve yalanı sadaka vererek bertaraf edin" buyurdu. [Sünen ashabı][73]

 

4599- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ticarette yemin, mal için sürüm sebebi (sayılır; hakikatte ise) kazancı(n bereketini) yok eder." [Buhârî ve Müslim][74]

 

4600- Ebû Dâvud şu lafızla rivayet etti: "Bereketi giderir."[75]

 

4601- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sattığında, satın aldığında ve borcunu ödeyişinde iyi ve cömert davranan kişiyi Al­lah esirgesin!" [Buhârî ve Tirmizî][76]

 

4602- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şer'î hukuka esas olan vezin (ağırlık), Mekkelilerin vezni (ağırlığı)dır. Mikyâle (öl­çeğe yani hacme) ise Medinelilerin mikyâli esastır."[77]

 

4603- Diğer rivayette tam tersi olarak: "Medine'nin terazisi, Mekke'nin mikyâli" geçmiştir. [Ebû Dâvud ve Nesâî][78]

 

4604- el-Mikdâm bin Ma'dîkerb radiyal­lahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yiyeceklerinizi ölçün ki sizin için onda bereket olsun." iBuhârî][79]

 

4605- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem te­razi ehline şöyle dedi:

"Siz öyle iki işin basındasınız ki, sizden önceki milletler bunun yüzünden helak olmuş­lardır." [Tırmizî][80]

 

4606- Osman radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sattığın zaman tartarak ver, aldığın za­man da tartarak al!" [Buhârî][81]

 

4607- Selmân radiyallahu anh'dan: "Elinden geldiğince, çarşıya ilk girenler­den ve son çıkanlardan olma! Çünkü orası şeytanın savaş alanıdır, onun sancağı orada dalgalanır." [Müslim][82]

 

4608- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Çarşımızda ancak dini bilen kişiler satış yapabilirler." [Tirmizî][83]

 

4609- Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Ben, Dımaşk Camiinin merdivenlerinde bir dükkânımın olmasını ne kadar isterim. Çünkü her gün orada elli dinar kazanabilirim ve onları Allah yolunda sadaka veririm. Beş vakit namazı da cemaatle kılarım. Allah'ın helâl ettiğini de haram kılmam. Ancak «O kimseler ki ne bir ticaret ne de bir alış veriş onları Allah'ı anmaktan alıkoymaz.» (Nûr, 36) âyetinde övdüğü kişilerden olamam endi­şe ve korkusu beni bundan alıkoymuştur."

[Rezîn][84]

 

4610- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beni bir hıristiyana, kendisine yolculuk için bir elbise göndermesi için yolladı. Hıristiyan dedi ki: «Yolculuk da ne oluyor? Vallahi Mu-hammed'in (elbiseyi ödeyecek) ne koyunu vardır, ne de devesi.»

Hemen dönüp Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem'e geldim, beni görünce, şöyle bu­yurdu:

«Allah'ın düşmanı yalan söyledi. Vallahi ben alış veriş yaptığım adamdan daha hayır­lıyım. Birinizin muhtelif yamalardan yaman­mış elbise giymesi, kendinde olmayan şeye güvenerek bir şey almasından daha iyidir»."

[Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsafta. Ayrıca Bezzâr benzerini rivayet ettiler.][85]


[1] Râvilerinden Muh. b. Ebân el-Cu'fî zayıf bir râvidir (Mecma' X, 293).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.

[2] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.

[3] Heysemî'ye göre Ebû Ya'lâ'nın ricali güvenilir kimse­lerdir, ayrıca bazıları hakkında ihtilâf mevcuttur (Mec­ma^, 293).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.

[4] Bu hadis, Eyyûb b. Süveyd ani's-Sevrî tarikiyle gelmiş­tir. Eyyûb "müstakim" bir râvidir. Heysemî, râvilerin­den İbrahim b. Halef er-Remlî'yi tanımadığını, diğer râ-vilerinin ise Sahih ricalinden olduğunu söylemiştir (Mecma' X, 293).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.

[5] Bu hadisi Buhârî (îmân 39,1, 19; büyü' 2, III, 4), Müs­lim (müsâkât 107. s. 1219-20), Ebû Dâvud (no. 3329-30), Tirmizî (no. 1205), Nesâî (büyü' 2, VII, 241) ve İbn Mâce (no. 3984), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân b. Besîr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.

[6] Bu hadisi Ahmed (IV, 227), İbn Mehdî an Muâviye b. Salih an Ebî Abdirrahman es-Sülemi an Vâbisa senedi ile tahrîc etti.

Bunu Taberânî de tahrîc etmiştir. Heysemî, isnadının güve­nilir râvilerden oluştuğunu söylemiştir (Mecma' X, 294).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[7] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[8] Bu hadis-i mevkufu Buhârî (buyu '15/1,111,8), İsmaîl b. Abdillah an İbn Vehb Yûnus ani'z-Zührî an Urve an Âise an ebthî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[9] Bu hadisi Buhârî (buyu' 7, III, 6; 23, III, 11) ve Nesâî (buyu' 2/2, VII, 243), İbn ebîZi'b ani'l-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[10] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[11] Bu hadisi Müslim (zekât no. 65, s. 703) ve Tırmizî (no. 2989), Fudayl b. Merzûk an Adi b. Sabit an Ebî Hazım an Ebî Hüreyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[12] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3528-29), Tirmizî (no. 1358), Nesâî (buyu' 1, VII, 249) ve İbn Mâce (no. 2137, 2290), Umâre b. Umeyr an ammetihî un Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.

[13] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3528-29), Tirmizî (no. 1358), Nesâî (buyu' 1, VII, 249) ve İbn Mâce (no. 2137, 2290), Umâre b. Umeyr an ammetihî un Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[14] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1686), Muh. b. Sevvâr an Ab-disselâm b. Harb an Yûnus b. Ubeyd an Ziyâd b. Cübeyr an Sa'd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[15] Bu mevkufu Mâlik (sıfatu'n-Nebî no. 33, s. 934), an Yahya b. Saîd ani'l-Kâsım an İbn Abbâs senedi ile tah­rîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[16] Bu hadisi Dârimî (II, 88), Ya'lâ ani'l-A'meş an Ya'kûb b. Yahya an Dırâr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[17] Bu muallak rivayeti Buhârî (icâre 16, III, 53), irâd et­miştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[18] Heysemî'ye göre Taberânî, bunu Yahya b. Abdilazîz ani'l-Velîd b. Müslim tarikiyle tahrîc etti. Yahya'nın, za­yıf râviler arasında ismi geçmemektedir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 95).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[19] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2945), Mûsâ b. Mervân ani'l-Muâfî ani' l-Evzâî ani' I-Hâris b. Yezîd an Cübeyr b. Nüfeyr ani'l-Müstevrid senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[20] Bu mevkufu Buhârî (buyu' 15, III, 8), İsmaîl b. Abdillah an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Urve an Âişe an Ebî Beler senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.

[21] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3062-3), el-Hüseyn b. Muh. an Ebî Üveys an Kesîr b. Abdillah asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Kesîr'in rivayetleri çoğunluğa göre zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311-312.

[22] Bu rivayeti Mâlik (zekât no. 8, s. 248-9), an Rabfa b. e. Abdirrahman an gayri vâhid senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.

[23] Lafızlan Ebû Davud'a aittir. Bunu Ebû Dâvud (no. 3064-6), Tirmizî (no. 1380) ve İbn Mâce (no. 2475), ay­rı tariklerden olmak üzere Ebyad'dan tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.

[24] Lafızlan Ebû Davud'a aittir. Bunu Ebû Dâvud (no. 3064-6), Tirmizî (no. 1380) ve İbn Mâce (no. 2475), ay­rı tariklerden olmak üzere Ebyad'dan tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.

[25] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3070), Abdullah b. Hassan el-Anberîan Safiyye ve Dihye binti Uleybe an Kayle se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.

[26] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3068), Sül. b. Dâvud el-Meh-rî an İbn vehb an Sebre b. Abdilazîz b. er-Rebî' senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312-313.

[27] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3072), Ah. b. Hanbel an Hummâd b. Hâlid an Abdillah b. Ömer an Nâfı' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[28] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3477), Harîz b. Osman an Habbân b. Zeyd Ebî Hidâş an raculin asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[29] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2472), Abdullah b. Saîd an Ab­dillah b. Hirâş b. Havşeb ani'1-Avvâm b. Havseb an Mü-câhid an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

İbn Hirâş sebebiyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[30] Bu hadisi Buhârî (buyu1, 39, III, 16; icâre 18, III, 54) ve Ebû Dâvud (no. 3423), Hâlid an İkrime an İbn Abbâs'a&Vı senedi ile (no. 4553); Buhârî (icâre 18, III, 54) ve Müslim (müsâkât no. 65), Vüheyb on İbn Tavus an ebîhîah İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 66), Abdürrezzâk an Ma'mer an Âsim ani's-Şa'bi an İbn Abbâs asl-ı senedi ile (no. 4554) tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[31] Bu hadisi Buhârî (buyu1, 39, III, 16; icâre 18, III, 54) ve Ebû Dâvud (no. 3423), Hâlid an İkrime an İbn Abbâs'a&Vı senedi ile (no. 4553); Buhârî (icâre 18, III, 54) ve Müslim (müsâkât no. 65), Vüheyb on İbn Tavus an ebîhîah İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 66), Abdürrezzâk an Ma'mer an Âsim ani's-Şa'bi an İbn Abbâs asl-ı senedi ile (no. 4554) tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[32] Bu hadisi Mâlik (buyu' 68, s. 656), Buhârî (buyu' 113, III, 43; icâre 20, III, 54; talâk 51/1, VI, 188; tıb 46/4, VII, 28), Müslim (müsâkât 39, s. 1198-9), Ebû Dâvud (no. 4381), Tirmizî (no. 1276), Nesâî (buyu1 91, VII, 309) ve İbn Mâce (no. 2159), ez-Zührî an Ebî Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris an Ebî Mes'ûd el-Ensârî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[33] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3479) ve Tirmizî (no. 1279), el-A'mes an EbîSüfyân an Câbir asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3480), Tirmizî (no. 1280) ve İbn Mâce (no. 3250), Ömer b. Zeyd es-San'ânî an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile;

Müslim (müsâkât no. 42, s. 1299), Ma'kil an Ebî'z-Zü­beyr an Câbir tarikiyle;

Nesâî (buyu' 92, VII, 309), Hammâd b. Seleme an Ebî'z-Zübeyr an Câbir tarikiyle tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[34] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3479) ve Tirmizî (no. 1279), el-A'mes an EbîSüfyân an Câbir asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3480), Tirmizî (no. 1280) ve İbn Mâce (no. 3250), Ömer b. Zeyd es-San'ânî an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile;

Müslim (müsâkât no. 42, s. 1299), Ma'kil an Ebî'z-Zü­beyr an Câbir tarikiyle;

Nesâî (buyu' 92, VII, 309), Hammâd b. Seleme an Ebî'z-Zübeyr an Câbir tarikiyle tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[35] Bu hadisi Mâlik (istîzân no. 28, s. 970), Ebû Dâvud (no. 3422), Tirmizî (no. 1277) ve İbn Mâce (no. 2166), Mâ­lik ani'z-Zührî an İbn Muhayyisa an ebîht asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnadı hakkında sahîh hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[36] Bu hadisi Tirmizî (no. 1274) ve Nesâî (buyu1 94/3, VII, 310), Yahya b. Âdem an İbrahim b. Humeyd an Hisâm b. Urve an Muh. b. İbrâhîm b. el-Hâris an Enes asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnadı hasen garîbtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.

[37] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2783), Ca'fer b. Müsâfir an ibn ebî Füdeyk ani'z-Zem'î ani'z-Zübeyr b. Osman b. Abdillah b. Sürâka an Muh. b. Abdirrahman b. Sevbân an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[38] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 2784), el-Ka'nebî an Abdi­lazîz b. Muh. an Şerîk an Atâ b. Yesâr senedi ile mürsel olarak tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[39] Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 26, IV, 236), İsma­îl an ahîhî an Sül. b. Bilâl an Yahya b. Saîd an Abdirrah­man b. el-Kâsım b. Muh. an ebîhî Âise senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[40] Başında bir kıssa yer alan bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3430), Mûsâ b. İsmaîl an Hammâd b. Seleme an Muh. b. İshâk ani'1-Alâ b. Abdirrahman an EbîMâcide an Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[41] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2152), Amr b. Râfi' an Ömer b. Harun an Hemmâm an Ferkad es-Sebehî an Yezîd b.Abdillah b. eş-Şihhîr an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Ferkad ve Ömer zayıf râvilerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[42] Zekât toplayan memurun, normal zekât miktarını tahsil ettikten sonra aldığı fazla paraya meks denilmiştir.

Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2937), en-Nüfeyltan Muh. b. Seleme an Ibn Ishâk an Yezîd b. e. Habtb an Abdirrah-man b. Şemmâse an Ukbe senedi ile tahrîc etti. Bu hadisi Ahmed ve Müstedrek'inde el-Hâkim de riva­yet ettiler. İbn İshâk'ın hadisleri ortadadır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[43] Râvilerinden birisi Câbir el-Cu'tî olup hakkında olum­suz hükümler mevcut, olmakla birlikte onu Şu'be ve Sevrî gibi imamlar tevsik etmişlerdir (Mecma' III, 89).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[44] Ahmed'in isnadı şöyledir: (IV, 141) Yezîd b. Harun ani'l-Mes'ûdîan Vâil e. Bekr an Ibâye b. Rifâ'a b. Ra­fı' an ceddihi Râfi.

Heysemî'ye göre Mes'ûdî dışındaki râvileri Sahîh ricâ-lindendir. Mes'ûdî ise hakkında ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' IV, 60).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[45] Râvilerinden Âsim b. Ubeydillah zayıf bir râvidir (Mec­ma' IV, 62).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[46] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mec­ma' IV, 63).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.

[47] Heysemî râvileri arasında tanımadığı kimselerin bulun­duğunu söylemiştir (Mecma' IV, 63).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[48] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 169, s. 1847), Heddâb b. Hâlid an Hammâd b. Seleme an Sabit an Ebî Râfi' an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[49] Bu hadisi Ahmed (IV, 197, 202), Mûsâ b. Alîb. Rebâh an ebîhîAmr b. el-Âs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bunu Ebû Ya'lâ ve M. el-Evsat'ta Taberânî de tahrîc etmiştir. Râvileri Sahîh ricâlindendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[50] Râvilerinden Ahmed b. Muh. b. Mâlik b. Enes zayıf bir râvidir (Mecma' IV, 65).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[51] Sabîh an İbn Ömer tarikiyle gelmiştir. Heysemî, Sabîh hakkında bilgi edinemediğini söylemiştir (Mecma' IV, 67).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[52] Râvilerinden es-Salt b. el-Haccâc zayıftır (Mecma' IV, 67).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[53] Râvilerinden Ebû Süfyân el-Enmârî zayıftır (Mecma' IV, 67).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[54] Bu hadisi Buhârî (el-Hars ve'1-Müzâra'a 1, III, 66), Müslim (müsâkât no. 12, s. 1189) ve Tirmizî (no. 1382), Ebû Avâne an Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.

[55] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 140, s. 1835), en-Nadr b. Muh. an iklime b. Ammâr an Ehtn-Nernşî an Râfi' h. Hadk asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315-316.

[56] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 141, s. 1836), Esved b. Amir an Hammâd b. Seleme an Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[57] Bu hadisin râvilerinden Muh. b. Cami' el-Attâr zayıf bir râvidir (Mecma' IV, 69).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[58] Heysemî, râvileri arasında tanımadığı kimselerin bulun­duğunu söylemiştir (Mecma' IV, 69).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[59] Bu hadisi Tirmizî (no. 2482), Muh. b. Humeyd er-Râzî an Zâfir b. Siil. an Isrâîl an Şebîb b. Beşîr an Enes se­nedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5237), Ahmed b. Yûnus an Züheyr an Osman b. Hakîm an İbr. b. Muh. b. Hâtib an Ebî Talha an Enes senediyle tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[61] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5235-6), Tirmizî (no. 2336) ve İbn Mâce (no. 4160), el-A'mes an Ebfs-Sefer an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.

[62] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3633), Tirmizî (no. 1356) ve İbn Mâce (no. 2338), Katâde an Besîr b. Ka'b an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Buhârî (mazâlim 29, III, 106-7), Mûsâ b. İsmaîl an Ce-rîr b. Hazım ani' z-Zübeyr b. Hırrît an İklime an Ebî Hu­reyre senedi ile;

Müslim (müsâkât no. 143, s. 1232), Fudayl b. Hüseyn an Abdilazîz b. el-Muhtâr an Hâlid el-Hazzâ' an Yûsuf b. Abdillah an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc et­ti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[63] Râvilerinden el-Müseyyeb b. Vâdıh'ı Nesâî tevsîk etti, diğerleri ise onu zayıf addettiler (Mecma' IV, 70).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[64] Ahmed'in (III, 438) isnadı şöyledir: Hasan an İbn Le-hVa an Zebbân an Sehl b. Muâz an ebîhî. Zebbân hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[65] Bu hadisi Ahmed (1,190), Ebû Saîdan Kays b. er-RebV an Abdilmelik b. Umeyr an Amr b. Hureys senedi ile tah­rîc etti.

Kays, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[66] Bu hadisi Ahmed (IV, 445), Abdüssamed an Muh. b. ebi'l-Melîh el-Hüzelî an raculin mine'l-Huyy an İmrân senedi ile küçük bir kıssa ile tahrîc etti.

Görüldüğü gibi kimliği mechûl bir râvi mevcuttur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[67] Râvilerinden Bakiyye b. el-Velîd'in hadisleri hasen mertebesindedir (Mecma' IV, 72).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[68] Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 72).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[69] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2148), Muh. b. Yahya an Ebî Âsim an ebîhî ani'z-Zübeyr b. Ubeyd an Nâfı' senedi ile tahrîc etti.

Ebû Âsım'ın babası hadiste zayıftır. Zübeyr b. Ubeyd hakkında ise Zehebî "mechûl" demiştir. Buna karşılık her ikisini de İbn Hibbân güvenilir râviler arasında zik­retmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.

[70] Bu hadisi Tirmizî (no. 1209), es-Sevrî an Ebî Hamza ani'l-Hasan an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Ebû Hamza, Abdullah b. Câbir adlı Basra'lı bir râvidir. Tirmizî'ye göre isnadı hasendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[71] Bu hadisi Tirmizî (no. 1210) ve İbn Mâce (no. 2146), Abdullah b. Osman b. Huseym an İsmaîl b. Ubeyd b. Rifa'a an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İsnadı Tirmizî'ye göre sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[72] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3326-7), Tirmizî (no. 1208) ve Nesâî (eymân 7, VII, 15), Ebû Vâil an Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[73] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3326-7), Tirmizî (no. 1208) ve Nesâî (eymân 7, VII, 15), Ebû Vâil an Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[74] Bu hadisi Buhârî (buyu" 26, III, 12), Müslim (mü­sâkât no. 131, s. 1228), Ebû Dâvud (no. 3335) ve Nesâî (buyu' 5, VII, 246), Yûnus ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[75] Bu hadisi Buhârî (buyu" 26, III, 12), Müslim (mü­sâkât no. 131, s. 1228), Ebû Dâvud (no. 3335) ve Nesâî (buyu' 5, VII, 246), Yûnus ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[76] Bu hadisi Buhârî (buyu' 16, III, 9) ve Tirmizî (no. 1320), Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[77] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3340) ve Nesâî (buyu' 54, VII, 284), es-Sevrî an Hanzale an Tavus an Ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[78] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3340) ve Nesâî (buyu' 54, VII, 284), es-Sevrî an Hanzale an Tavus an Ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[79] Bu hadisi Buhârî (buyu' 52, III, 22), İbrahim b. Mûsâ ani'l-Velîd an Sevr an Hâlid b. Ma'dân ani'I-Mikdâm b. Ma'dî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.

[80] Bu hadisi Tirmizî (no. 1217), Saîd b. Ya'kûb an Hâlid b. Abdillah el-Vâsitî an Hüseyn b. Kays un iklime an Ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve tbn Abbâs'ın sözü olma­sının daha sahîh olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.

[81] Bu hadisi Buhârî (buyu' 51, III, 21), muallak olarak senedsiz irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.

[82] Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe no. 100, s. 1906), el-Mu'lemir b. Süleyman an ebîhlan Ebt Osman an Sel-mân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.

[83] Bu hadisi Tirmizî (no. 487), Abbâs el-Anberî an İbn Mehdi an Mâlik ani'l-Alâ b. Abdirrahman b. Ya'kûb an ebfhî an ceddihî an Ömer b. el-Hattâb senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.

[84] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.

[85] Bu hadisi Ahmed (III, 243) ve Ebû Ya'lâ, Câbir b. Yezîd ani'r-Rebi' b. Enes an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Câbir, meşhur el-Cu'fî değildir. Ancak Heysemî burada­ki Câbir hakkında bilgi edinemediğini söylemektedir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.



Konu Başlığı: Ynt: Kazanç elde etme geçim ve ticaretle ilgili meseleler
Gönderen: Ceren üzerinde 04 Temmuz 2019, 21:11:10
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri islama uygun şekilde ticaret yapan kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Kazanç elde etme geçim ve ticaretle ilgili meseleler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Temmuz 2019, 12:28:14
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kazanç elde etme geçim ve ticaretle ilgili meseleler
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 05 Temmuz 2019, 15:19:28
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Kazanç elde etme geçim ve ticaretle ilgili meseleler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Temmuz 2019, 16:45:17
Aleyküm selâm rızkımızı helâl yoldan kazanmalıyız haram  kazanarak hayır yapsak bile günah olur