๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:43:59



Konu Başlığı: Karısını baskı altında boşayan kişi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:43:59
Karısını Baskı Altında Boşayan Kişinin, Mecnunun, Sarhoşun Ve Kölenin Talâkı Ve Diğer Meseleler


4396- Abdurrahman bin Zeyd bin el-Hat-tâb'ın azatlısı Sabit bin el-Ahnef radiyallahu anh'dan:

"O, mevlâsı olan Abdurrahman'in ümmü veledi (cariyesi) ile evlendi. Bunun üzerine Abdullah bin Abdirrahman onu çağırdı. Yanı­na girdiğinde, iki köle, iki demir zinciri bir de kamçı ile karşılaştı. Ona dedi ki:

«Onu boşa, aksi halde kendisine yemin olunan Allah için bu elimdekilerle sana yapa­cağımı yaparım.» Bunun üzerine:

«O benden bin kere boştur» dedi. Çıktı gitti ve bunu İbn Ömer'e sorunca, kızarak şöyle dedi:

«Bu, zorla olduğu için talâk sayılmaz.»

Adam, bu meseleyi sonra İbnü'z-Zü-beyr'e sordu. Bunun üzerine:

«O haram olmamıştır, haydi ehline (karı­na) dön!» dedi.

İbnü'z-Zübeyr, Medine emîri olan Câbir bin el-Esved'e, Abdullah bin Abdurrahman'ı cezalandırması için bir mektup yazdı. Sabit, Medine'ye geldi; İbn Ömer'in bilgisi dahilin­de hanımı kendisine hazırlandı. (Hatta İbn Ömer) onun düğün yemeğinde bulundu."

[Mâlik, bunu daha uzun bir metinle rivayet etti.)[32]

 

4397- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bunamış ve akıl hastası olanların dışın­da, her boşanma caiz ve geçerlidir." [Tirmizî][33]

 

4398- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in şöyle buyurduğunu işittim: "(Iğlâkta) öfkeli bir halde ne talâk vardır ve ne de itâk (köle azadı)."

Ebû Dâvud "ğalak, öfke manasınadır" dedi.[34]

 

4399- Osman radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Sarhoş ve mecnunun talâkı sayılmaz." [Buhârî][35]

 


4400- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'­dan: "Vesveselinin talâkı caiz değildir." [İkisi de Buhârî'ye aittir. Bir bâb başlığında yer almıştır.][36]

 

4401- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cariye'nin talâkı ikidir. İddeti ise iki ha­yız müddetidir." [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][37]

 

4402- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: O, derdi ki:

"Köle, karısını iki kere boşadığı zaman, başka biriyle evlenmedikçe (kadın) ona ha­ram olur. Boşanılan kadın hür olsun, cariye olsun fark etmez."

Hür kadının iddeti üç hayız; cariye olan kadının iddeti ise iki hayızdır." [Mâlik][38]

 

4403- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Ona denildi ki:

"Bir kölenin nikâhında köle bir kadın vardır. Onu iki kere boşadı; sonra her ikisi de azat edildi. Onu (kadınla evlenmek) iste­meye hakkı var mıdır?"

"Evet. Çünkü bu takdirde onun bir talâk hakkı daha vardır. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem böyle hükmetmiştir" cevabı­nı verdi. [Ebû Dâvud ve Nesâî]

el-Hattâbî der ki: "Bildiğime göre hiç kimse bu görüşte bulunmamıştır. İsnadı hak­kında da menfi sözler sarfedilmiştir."[39]

 

4404- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer şöyle derdi: "Kim kölesine, ev­lenme izni verirse, artık boşamak kölenin elinde olur. Karısını boşamak ondan başka hiç kimsenin elinde olmaz. Kişi, kölesinin cariye­sini ya da cariyesinin cariyesini alırsa, bunda bir sakınca yoktur." [Mâlik][40]   

 

4405- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, de­di ki:

Cariyenin boşanması şu beş suretle vâki olur: Azat edilmesi, kocasının onu boşaması, efendisinin onu satması, efendisinin onu hibe etmesi ve bir de mirası." [Rezîn][41]

 

4406- Âişe radiyallahu anh'dan, dedi ki: "İki kölemi azat etmek istedim; Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem kadından ön­ce, adamı azat etmemi emretti." [Ebû Dâvud ve Nesâî][42]

 

4407- Rezîn şunu ilave etti: "Kadının mu­hayyerlik (erkeği kabul ve reddetme) hakkı olmaması için."[43]

 

4408- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "(Cariye) Berîre'de üç sünnet vâki olmuş­tur: Azat edildi. Kocasını tercih edip etmeme­de muhayyer bırakıldı. Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Velâ hakkı azat eden içindir.»

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem içeri girdi; tencere kaynıyordu. Kendisine ek­mek ve ev katıklarından bir şey sunuldu.

«Tencerenin kaynadığını görüyorum» de­yince; şöyle dediler:

«Evet ama o, Berîre'ye sadaka olarak ve­rilen ettir. Sen sadaka yemezsin ki.»

«O, ona sadakadır; bize ise hediyedir» buyurdu."[44]

4409- Diğer rivayette: "Kocası hür idi" diye geçer.

Buhârî, bu hadisin munkatı' olduğunu söyledi. Ve İbn Abbâs'in "Onu (kocasını) kö­le olarak gördüm" sözünün rivayet olarak da­ha sahih olduğunu ifade etti. [Altı hadis imamı.][45]

 

4410- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Berire'nin kocası Muğîs adında bir köle idi, Azat edildikten sonra kocasından ayrı kal­dığı için sanki şimdi onun (kocasının) yaşlan sakalına akmış, (karısının) arkasında dolaştı­ğını görür gibiyim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demişti:

«Ey Abbâs! Muğis'in Berîre'ye olan aşkı­na karşılık Berire'nin ona olan nefretine hay­ret etmiyor musun?»

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Berîre'ye dedi ki:

«Ona (kocana) dönsen iyi olur.»

«Bunu sen bana emrediyor musun?" diye soranca,

«Ben sadece onun lehine şefaat ediyo­rum» dedi. Berîre de şu karşılığı verdi:

«Bu hususta benim ona ihtiyacım yok­tur»." [Buhârî ve Sünen ashabı.][46]

 

4411- Abdullah b. Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Sünnete uygun boşama, kadın temizken (hayızdan temizlenince) onu, cinsî ilişki kur­madan bir kere boşamaktır. Sonra tekrar hayız olup temizlenince bir kere daha boşar. Ondan sonra kadın, bir hayızla iddet bekler." [Nesâî][47]

 

4412- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Herhangi bir kadını kocası bir veya iki

talâkla boşayıp helâl oluncaya (iddeti bitince­ye) kadar onu bırakırsa, sonra o kadm başka bir adamla evlenir de, sonra o adam ölür ya da onu boşarsa, sonra ilk kocasına dönerse, kalan bir talâk hakkı mahfuz olarak o, onun (ilk ko­casının) yanında olur." [Mâlik]

Mâlik dedi ki: "İşte (bu meselede) hakkın­da ihtilâf olmayan sünnet budur."[48]

 

4413- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ın en nefret ettiği helâl, kadın bo­şamaktır." [Ebû Dâvud][49]

 

4414- Ebû Musa radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kadınlar ancak şüpheden dolayı boşa­nırlar. Allah, zevk için boşayan erkeklerle, zevk için boşanan kadınları sevmez." [Bezzâr ile Mu'cemıı'l-Kebir ve'l-Evsat.][50]

 

4415- Sevbân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ortada (ciddî) hiçbir şey yok iken her­hangi bir kadın, kocasından boşanmak ister­se, cennet kokusu ona haram olur." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][51]

 

4416- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "İnsanlarda şu (yaygın) bir âdet idi: Kişi kadını boşardı, iddeti biteceği zaman ona geri dönerdi; böylece yine o nikâhında kalırdı. Belki yüz kere veya daha fazla boşardı. Bu durum öyle ileri gitti ki, hatta kişi karısına şöyle dedi:

«Vallahi seni ne tam boşayacağım, ne de himayeme alacağım, ebedî şekilde böyle (mu­allakta) tutacağım.» Kadın da:

«Bu nasıl olur?» diye sordu. Cevap verdi:

«Seni boşarım; beklersin tam iddetin bite­ceği an sana dönerim.» Bunun üzerine kadın hemen Âişe'ye gitti ve bunu sordu. O, Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem gelinceye kadar cevap vermedi ve sustu. Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem gelince, durumu bil­dirdi. O da cevap vermeyip sustu. Bunun üze­rine şu âyet nazil oldu: «Boşanma iki defadır. Ondan sonra ya iyilikle tutmak ya da iyilik ya­parak bırakmak vardır.» (Bakara, 229)

Bunun üzerine halk, bundan sonra talâğı (yeniden) gözden geçirdi, bir kısmı boşadı, bir kısmı boşamadı." [Tirmizî][52]

 

4417- Sevr bin Zeyd ed-Düelî radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kişi, ihtiyaç duymadığı ve tutmak da is­temediği karısını sırf ona zarar vermek için boşar, sonra ardından tekrar ona dönerdi. Bu­nun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu: «Haklarına tecavüz etmek için, onları zararlı olacak şekilde tutmayın. Böyle yapan şüphe­siz kendine yazık etmiş olur.» (Bakara, 231) Allah böylece onlara öğüt vermiştir." [Mâlik][53]

 

4418- İmran bin Husayn radiyallahu anh'­dan:

"Ona, karısını boşayıp, hiç kimseyi karısı­nı boşadığına veya ona döndüğüne dair şahit göstermeden karısıyla cinsî ilişkide bulunan kimse hakkında sordular. Bunu yapan adama şu cevabı verdi:

«Sünnete muhalif olarak boşadın, sünnete muhalif olarak ona geri döndün. Onu boşar­ken de, dönerken de, şahit göster, bir daha da onu (şahit tutma işini) bırakma!»" [Ebû Dâvud][54]

 

4419- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kadının kız kardeşinin tabağındakini boşaltmak (yani kocasından ayırmak) ve ken­disi evlenmek için boşanmasını istemesi doğ­ru olmaz. Ona mukadder olan, onun da başı­na gelir." [Altı hadis imamı.][55]

 

4420- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üç şeyin ciddîsi de ciddîdir, şakası da ciddidir: Nikâh, talâk ve (bir defa boşadığı karısına dönme) ric'at." [Tirmizî ve Ebû Dâvud][56]

 

4421- İbn Mes'ud radiyallahu anh'dan: Ondan aynısı rivayet edildi, ancak şu fark­la: "Ric'at yerine ıtk = köle azat etmek" keli­mesi yer almaktadır. [Rezîn][57]

 

4422- Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hafsa'yı boşadı, sonra ona rücû etti (döndü)." [Ebû Dâvud ve Nesâî][58]

 

4423- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hafsa'yı boşadı. Ömer bunu duyunca, başına toprak koyup:

«Ey Hattabm oğlu! Bundan sonra artık Al­lah sana değer vermez» dedi.

Bunun üzerine Cibril Aleyhisselam, Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip:

«Allah, Ömer'e acıdığı için sana, Haf-sa'ya dönmeni emrediyor» dedi."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'de. İsnadında Amr bin Salih el-Hadremî adlı râvi vardır.][59]

 

4424- Ömer radiyallahu anh'dan: Ona bir adamla hanımı geldi. Adam dedi ki: "Hanımımı boşadım. Sonra kendisine rücû ettim." Kadın ise şöyle dedi: "Beni boşadı, üçüncü hayızımın sonuna kadar beni bıraktı, kan kesildi. Yıkanmak için suyumu hazırlayıp koydum. Kapımı kapattım, elbisemi çıkar­dım, (bu kocam) kapıyı çalıp şöyle seslendi: "Sana rücû ettim, sana rücû ettim." Bunun üzerine yıkanmayı bırakıp elbisemi giydim."

Ömer, İbn Mes'ûd'a: "Ey İbn Ümmi Abd, buna ne dersin?" diye sordu. İbn Mes'ûd şöy­le dedi:

"Sanırım adamın buna (karısına dönme­ye) hakkı vardır. Çünkü üzerinden henüz bir namaz vakti geçmemiş." Ömer de dedi ki:

"Ne güzel söyledin. Benim görüşüm de budur." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'de][60]

 

4425- Amr bin Şuayb radiyallahu anh'dan, o da babasından, o da dedesinden:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kadın kocasının kendisini boşadığmı iddia ederse ve buna adil bir şahit getirirse, kocasına yemin ettirilir. Eğer aksine yemin ederse, şahidin şahitliği bâtıl olur. Eğer ye­minden kaçınırsa, onun bu yeminden kaçışı diğer bir şahidin yerini tutar ve boşaması ge­çerli kılınır." [İbnMâce][61]


[32] Mâlik (talâk no. 1191), Muh. b. Abdila'lâ an Mervan b. Muâviye el-Fezârî an Alâ b. Âdân an İkrime b. Halici an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve Atâ sebebiyle isnâdının zayıf olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[33] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[34] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2193) ve İbn Mâce (no. 2046), Muh. b. İshâk an Sevr b. Yezîd arı (Muh. b.) Ubeyd b. e. Salih an Safıyye binti Şeybe an Âişe asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[35] Buhârî, bu iki rivayeti (talâk 11, VI, 168), isnâdsız olarak irâd etmiştir.       

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[36] Buhârî, bu iki rivayeti (talâk 11, VI, 168), isnâdsız olarak irâd etmiştir.   

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[37] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2189), Tirmizî (no. 1182) ve İbn Mâce (no. 2080), Müzahir ani'l-Kâsım b. Muh. An Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.                                     

Tirmizî, isnadı hakkında garîb; Ebû Dâvud ise mechûl hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[38] Mâlik (talâk no. 50, s. 574), bunu an Nâfi' an İbn Ömer sahîh senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/286.

[39] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2187-8) ve Nesâî (talâk 19/1-2, VI, 154-5), Yahya b. e. Kesîr an Ömer b. Mu'allib an Ebfl-Hasan mevlâ benîNevfel an İbn Abbâs asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[40] Muvattâ, talâk 51, s. 575.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[41] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[42] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2237), Nesâî (talâk 28, VI, 161) ve İbn Mâce (no. 2532), Ubeydullah b. Abdirrahman b. Mevheb ani'l-Kâsım an Âişe asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler. İbn Mevheb hakkında ihtilâf vardır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[43] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[44] Bu hadisi Buhârî (ıtk 10, III, 120-1; ferâid 19, Vni, 9; 22/2, VIII, 10), Ebû Dâvud (no. 2235), Tirmizî (no.      4419-1155) ve Nesâî (talâk 30/1-2, VI, 163), İbrâhîm en-Ne-ha'îani'l-Esved an Âişe asl-ı senediyle; Mâlik (talâk no. 25, s. 562), Buhârî (nikâh 18, VI, 124; 14, VI, 171, lafız buraya aittir; afime 31, VI, 208), Müs­lim (ıtk 14, s. 1144; no. 10, 1143) ve Nesâî (talâk 29/1, VI, 162), RabVa b. e. Abdirrahman ani'l-Kâsım b. Muh. an Âişe asl-ı senedi ile; Müslim (ıtk no. 5, s. 1141), Nâfi' an İbn Ömer an Âişe tarikiyle; Müslim (ıtk 8-9, s. 1142-3), Ebû Dâvud (no. 2233, 2236), Tirmizî (no. 1154) ve Nesâî (talâk 31/1, VI, 164), Hişâm b. Urve an ebîhî asl-ı senedi ile; Müslim (ıtk no. 10-12, s.

1143-4), Ebû Dâvud (no. 2234) ve Nesâî (talâk 29/2, VI, 162; 31/3-4, VI, 165), Abdurrahman b. el-Kâsım an ebîhî an Aişe senedi ile; Müslim (ıtk no. 13, s. 1144) ve Nesâî (talâk 31/2, VI, 155), Ubeydullah b. Ömer an Yezîd b. Rûmân an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[45] Buhârî'nin sözkonusu rivayeti (talâk 15/1, VI, 171), Ebû'l-Velîd an Şu'be ve Hemmâm an Katâde an İkrime an İbn Abbâs senedi ile gelmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287.

[46] Lafız Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Buhârî (talâk 15/2-3, 16, VI, 171-2), Ebû Dâvud (no. 2231-2), Tirmizî (no. 1156) ve Nesâî (kudât 27, VIII, 245), an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/287-288.

[47] Bu hadisi Nesâî (talâk 2/1, VI, 140), Muh. b. Yahya b. Eyyûb an Hafs b. Giyâs ani'l-A'meş an Ebî İshâk an Ebî'l-Ahvas an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[48] Bu mevkufu Mâlik (talâk no. 77, s. 586), Saîd b. el-Mii-seyyeb ve Humeyd b. Abdirrahman b. Avfve Ubeydullah b. Utbe ve Süleyman b. Yesâr hepsi de an Ebî Hureyre an Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[49] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2178), Kesîr b. Ubeyd an Muh. b. Halıdan Muarrefb. Vâsıl an Muhârib b. Dinar an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. Ayrıca yine Ebû Dâvud (no. 2177) bunu Ahmed b. Yû­nus an Muarref an Muhârib tarikiyle mürsel olarak da irâd etmiştir. Bu rivayetlerden mürsel olanını Ebû Ha­tim, Dârekutnî ve Beyhakî sahîh olarak tercih ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[50] Bu hadisi Bezzâr (no. 1497-8), iki ayrı senedle Ebû Te-mîme ve Abdullah b. İsâ ammen haddesehu an Ebî Mu­sa asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[51] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2226), Tirmizî (no. 1187) ve İbn Mâce (no. 2055), Eyyûb an EbîKilâbe an Ebî Esma an Sevbân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında hasen hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[52] Bu hadisi Tirmizî (no. 1192), Kuteybe an Ya'lâ b. Şebîb an Hişâm b. Urve an ebihîan Âişe senedi ile, sonra Ebû Kuıeyb an Abdillah b. İdrîs an Hişâm an ebîhî senedi olarak Âişe'ye zikretmeksizin Urve'nin mürseli olarak tahrîc etti. İkinci tarikin, ilkine göre daha sahîh olduğu­nu söyledi. Mürsel tarik Muvattâ'da (talâk no. 80, s. 588) da yer almıştır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/288.

[53] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2186) ve İbn Mâce (no. 2025), Ca'fer b. Süleyman an Yezîd er-Reşk an Mutarrif b. Abdillah an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İbn Hacer, Bulûğu'l-Merâm'da isnadının sahîh olduğu­nu söyledi (Neyi VI, 268).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[54] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[55] Bu hadisi Mâlik (kader no. 7, s. 900), Buhârî (kader 4, VII, 211) ve Ebû Dâvud (no. 2176), Mâlik an Ebî'z-Zi-nâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Tirmizî (no. 1190) ve Nesâî (buyu' 19, 21/1-2, VII, 258-9), ez-Zührîan Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (nikâh 38-9, s. 1029-30), İbn Şîrîn an Ebî Hu­reyre asl-ı senedi ile; Buhârî (nikâh 53, VI, 138), Sa'd b. İbrâhîm an Ebî Se­leme an Ebî Hureyre tarikiyle tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[56] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2194), Tirmizî (no. 1184) ve İbn Mâce (no. 2039), Abdurrahman b. Habîb b. Erdek an Atâ b. e. Rebâh an İbn Mâhek an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[57] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[58] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2283), Nesâî (talâk 76, VII, 213) ve İbn Mâce (no. 2016), Yahya b. Zekeriyyâ b. e. Zaide an Salih b. Salih an Seleme b. Kuheyl an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[59] Heysemî, râvilerinden Amr el-Hadremî'yi tanımadığını, diğeri râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söyle­miştir (Mecma' IV, 334).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289.

[60] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mec­ma' IV, 337).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/289-290.

[61] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2038), Muh. b. Yahya an Amr b. e. Seleme Ebî Hafs an Züheyr an İbn Cüreyc an Amr b. Şuayb senedi ile tahrîc etti.

S'ınöî'ye göre isnadı saYûYı, râvıteri ûe Sahih ricaMır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.



Konu Başlığı: Ynt: Karısını baskı altında boşayan kişi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 28 Haziran 2019, 13:52:04
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Karısını baskı altında boşayan kişi
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 28 Haziran 2019, 19:29:46
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Karısını baskı altında boşayan kişi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Haziran 2019, 01:24:12
Paylaşım için Allah sizlerden razı olsun. vesileniz ile bir çok bilgiler ediniyoruz elhamdülillâh



Konu Başlığı: Ynt: Karısını baskı altında boşayan kişi
Gönderen: Züleyha üzerinde 29 Haziran 2019, 12:17:21
Faydalı bilgi Allah razı olsun selam ve dua ile...