๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 03 Ocak 2011, 21:52:08



Konu Başlığı: İsimler ve künyeler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Ocak 2011, 21:52:08
İSİMLER VE KÜNYELER


8128- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde siz, kendi isimleriniz ve babalarınızın ismi ile çağırılacaksınız; bu nedenle isimlerinizi güzel takın!" |Ebû Dâvud]

8129-  Vehb el-Cüşemî radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu;)

"(Çocuklarınıza) Peygamberlerin adları­nı takın; Allah' in en çok sevdiği isimler: Ab­dullah ile Abdurrahman'dır. En doğru olan­lar Haris ve Hemmâm, en çirkinleri ise Harb ile Murre isimlendir."

[Nesâî ve aynı lafızla Ebû Dâvud]

8130- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah katında en kötü isim 'Melikli' l-Em-lâk' ismidir. Çünkü Melik ancak Allah'tır."

Süfyâıı der ki: "Şehinşâh da bunun gibi­dir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]

8131- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ya'lâ, Bereket, Eflah, Yesâr ve Nâfi' gibi isimlerin kullanılmasını yasaklamak istedi; sonra onun bu hususta sükût edip, bir şey de­mediğini gördüm. Sonra da onları yasaklama­dan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti." [Ebû Dâvud ve aynı lafızla Müslim.]

8132- Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ın en çok sevdiği kelimeler dört­tür: Sübhanallah, Vel-Hamdulillah, Velâ ilahe illallahu, Vallahu Ekber. Bunların sırası önemli değildir, dilediğinden başlayabilirsin.

Çocuğuna, Yesâr, Rebâh, Necîh ve Eflah isim­lerini takma! Çünkü sen 'Eflah (kurtuluşa eren) orada mı?' dersin. Cevap veren de: 'Hayır, Eflah (kurtuluşa eren) yok' der. Bu isimler dört tanedir. Bunlardan başka da ba­na isim çoğaltmayın!"

[Tirmizî, Ebû Dâvud ve aynı lafızla Müslim.]

8133- Ömer'in azatlısı Eslem'den:

"Ömer, Ebû İsâ künyeli oğlunu dövdü. Muğîre bin Şu'be'nin künyesi de Ebû İsâ idi. Ömer ona dedi ki: 'Ebû Abdullah künyesi sa­na yetmez miydi?'

Şu cevabı verdi: 'Fakat Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem, bana Ebû İsâ künyesini verdi'."

'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in geçmiş ve gelecek günahları bağışlan­mıştı. Biz ise bu hususta diğer insanlar gibiyiz dedi. Bunun üzerine Şu'be ölünceye kadar Ebû Abdillah künyesini taşıyarak yaşadı."

| Ebû Dâvud]

8134- Yahya bin Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sa­ğılacak bol sütlü bir deve hakkında şöyle dedi:

'Bu deveyi kim sağacak?' Hemen bir adam kalktı ve 'Ben' dedi. Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Sen kimsin?' diye sorunca, adam 'Murre (acı)' dedi. Ona 'Otur!' dedi. Ve yine sordu:

'Bu deveyi kim sağacak?'

Hemen bir adam kalktı ve 'Ben' dedi. Ona da: 'Senin ismin nedir?' diye sordu.

O: 'Benim ismim Harb'dnV dedi. Ona da: 'Otur!' dedi ve yine sordu:

"Bu deveyi kim sağacak?' Hemen bir adam kalkıp 'Ben' dedi ve ona sordu: 'Senin ismin nedir?' Adam 'Yaîş'tir (yaşıyor)' diye cevap verince, 'Haydi sen sağ!' emrini verdi. IMâlik]

8135- Yalıya bin Saîd radiyallahu anh'dan: Ömer bir adama dedi ki: "İsmin nedir?" "Cemre" (Kor) dedi. "Sen kimin oğlu­sun?" diye sorunca, adam:

"Şihâb'm (Alev) oğluyum" ,edi. "Kimlerden?"

"el-Harka'(Ateşoğulları)dan." "Evin nerededir?" ""Harrâtu'n-Nar" (Ateş Taşhğı)da." "Hangisinde?"

"Zât-ı Lazâ (Alevli) taşlığında." "Yetiş ailen yandı!" dedi. Adam gidince ailesinin gerçekten yandığmı gördü.

[İkisi de Mâlik'e ait.]

8136- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Bakî'de yürüyordu. Bir adamın: 'Ey Ebû'l-Kâsım!' diye seslendiğini duyunca ba­şını ona doğru çevirdi. Bu defa adam: 'Ey Al­lah'ın Resulü! Ben seni kastetmedim' dedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

'(Çocuklarınıza) benim ismimi verin, ancak künyemi vermeyin!'" [Buhârî, Müslim ve Tirmizî]

8137- Onlar (Buhârî, Müslim, Tirmizî) ve Ebû Dâvud, Câbİr radiyallahu anh'dan:

"İçimizden bir adamın erkek oğlu doğdu, ona Kasım ismini verdi. Ona dedik ki: 'Seni Ebû'l-Kâsım ile künyelemeyiz. Sana bu şere­fi vermeyiz.' Bunun üzerine adam Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip duru­mu anlattı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Oğluna Abdurrahman adını koy!'"

8138- Diğer rivayet:

Ensâr adama dedi ki: "Seni ne Ebû'l-Kâ-sım olarak künyeleriz ve ne de bu künye ile seni şereflendirip hoşnut ederiz." Bunun üze­rine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ensâr iyi etmiş. İsmimi ko­yun, ancak künyemle künyelenmeyin!"

8139- Diğer rivayet:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellera, (İsim takarken) 'Muhammed Ebu'l-Kâsım' şeklinde hem ismi ve hem de künyesinin bir araya getirilmesini yasakladı."

8140- Ebû Râfi' radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer isim olarak Muhammed koyarsanız, onu dövmeyin ve onu mahrum etmeyin!" [Bezzâr]

8141- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Onlara Muhammed adım koyuyorsunuz, sonra da lanet ediyorsunuz."

|Ebû Ya'lâ ve Bezzâr leyyin bir senedle.]

8142-  Abdurrahman bin Ebî Leylâ radi­yallahu anh'dan:

"Hz. Ömer, Abdülhamîd'İn Muhammed adındaki oğluna birisinin: 'Ey Muhammed Allah sana şöyle şöyle yapsın!' dediğini gör­dü. Bunun üzerine ona hemen Abdurrahman adını taktı ve yedi kişiden teşekkül eden ve büyüklerinin adı Muhammed olan Talhaoğul-lanna haber gönderdi ve Muhammed ismini değiştirmelerini emretti. Muhammed adını ta­şıyan dedi ki: 'Ey mü'minlerin emîri! Bu ismi bana Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in koyduğunu hatırlatırım.' Bunun üzeri­ne: 'Haydi kalkın, ben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in taktığı ismi değiştirmem'

dedi," | Ahmed ve Taberânî, Mu''cemtı' I-

8143- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Bir kadın dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Ben oğlan çocuk doğurdum ve adını Muham­med koydum. Ebû'l-Kâsım olarak künyele-dim. Fakat bana senin bundan hoşlanmadığın anlatıldı.' Şöyle buyurdu: 'İsmimin verilip, künyemin verilmemesini gerektiren nedir? -Ya da şöyle dedi- Künyemin verilip, ismimin verilmemesini gerektiren nedir?'" |Ebü Dâvud]

8144- Muhammed bin el-Hanefîyye radi­yallahu  anh'dan,  o  da babasından  (Hz. Ali'den)

"Dedim ki:

'Ne dersin ey Allah'ın Resulü, eğer sen­den sonra çocuğum olur da ona senin ismini ve künyeni versem olur mu?'

'Evet' buyurdu." (İkisi de Ebû Davud'a ait.]

8145- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Kimin üç çocuğu doğup da içlerinden bi­rine Muhammed adını koymazsa cahilce dav­ranmış olur."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de zayif bîr senedle.j

8146- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Ona denildi ki:  'Falan Medine valisi,

minberin yanında Ali'yi Ebû Turâb adıyla zikrediyor.' Bunun üzerine Sehl güldü ve şöy­le dedi:

'Bu ismi ona Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem takmıştır. Ali'ye ondan daha se­vimli bir isim de yoktur. Bir keresinde Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem Fâtı-ma'nın evine geldi ve Ali'yi orada göremedi ve: 'Nerede amcanın oğlu?' diye sordu.

'Aramızda bir şey geçti ve bana kızıp ya­nımda kalmadan çıktı' dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir in­sana: 'Haydi git bak bakalım o nerede?' dedi. Adam: 'O mesciddedir. Orada uyuyor' dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem derhal mescide vardı, baktı ki elbi­sesinin bir kısmı üzerinden düşmüş vücuduna toprak bulaşmış bir halde yatıyor. Hemen ona şöyle seslenmeye başladı: 'Ey toprak babası (Ebû Turâb) haydi kalk! Ey toprak babası kalk!'" [Buhârî ve Müslim.)

8147- Esma bint Ebû Bekr radiyallahu an-hâ'dan:

"O, Mekke'de Abdullah bin Zübeyr'e ha­mile kaldı. Dedi ki:

"Hamile olarak yola çıktım. Medine'ye geldim, Küba'da konakladım ve onu Küba'da doğurdum. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim. Onu kucağına alıp bir hurma getirtti, ağzında çiğneyip ezdikten sonra, çocuğun ağzına tükürdü. Böylece onun kamına giren ilk şey Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in tükrüğü oldu. Sonra ezdiği hurmayı koydu. Sonra ona bereketle dua etti.' İşte İslâm'da doğan ilk çocuk o olmuştur."

8148- Diğer rivayette şunu ilave etti: "(Medine'deki müslümanlar) onun (İbnü'z-Zübeyr'in) doğumuna çok sevindiler. Çünkü yahudiler Müslümanlara: 'Size büyü yaptılar, artık çocuklarınız doğmayacaktır' di­yorlardı." [Buhârî ve Müslim.]

8149-  Her ikisi (Buhârî ile Müslim) Âi-şe'den rivayet ettiler. Onda şöyle geçer: "Ona Abdullah adını verdi."

8150- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan, de­di ki:

"Bir oğlum oldu. Onu alıp Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e getirdim. Ona İbrahim adını verdi. Sonra (ağzmda yumuşat­tığı) hurmayı ağzına koydu ve ona bereketle dua buyurdu, soma bana iade etti. Bu çocuk, Ebû Mûsâ'nm en büyük oğlu İdi."

IBuhârîve Müslim.l

8151- Âişe radiyallahu anhâ'dan: Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Arkadaş­larımın hepsinin künyesi var."

"Sen de oğlun (yeğenin) Abdullah'la ku'n-yelen!" buyurdu. Bunun üzerine o, Abdullah bin Zübeyr ile künyelendi. Ondan sonra ken­disine Ümmü Abdullah denilir oldu.

[Ebû Dâvudj

8152- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu henüz çocuğu olmadan Ebû Abdirrahman olarak künyeledi." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebfr'de]

8153- Âişe radiyallahu anhâ'dan; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çirkin ismi değiştirirdi." |Tirmizî|

8154- Ebû Hureyre radiyallahu anlı'dan: "Ebû Seleme'nin kızı Zeynep'in asıl adı Bene idi. O bu isimle 'Kendisini temize çı­kartıyor' denildi. Bu durum anlatılınca Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem ona Zey­nep adını laktı." [Buhârîve Müslim.]

8155- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Hâris'in kızı Cüveyriye'nin asıl ismi Beı-re idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun adını Cüveyriye'ye çevirdi. Çünkü 'Re-sulullah Berre'nin (nefsini temize çakıran) ya­nından çıktı' denilmesinden hoşlanmıyordu."

8156- Zeyneb bint Ebu Seleme radiyalla­hu anhâ'dan, dedi ki:

"Adım Berre idi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana Zeynep adını verdi. Onun yanına Zeynep bint Cahş girdi, onun da adı Berre idi. Ona da Zeynep adım taktı."

(İkisi de Müslim'e ait.j

8157-  Şureyh bin Hanî, babasından radi­yallahu anh:

"Kavmi ile birlikle Medine'ye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e varınca, kavmi­nin onu Ebû'l-Hakem olarak künyelediklerini duydu. Hemen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu çağırdı ve şöyle buyurdu: 'Ha­kem olan ancak Allah'tır. Hüküm de O'nun-dur. Neden Ebû'l-Hakem olarak künyelen-din?' Şu cevabı verdi: '(Sebebi şudur:) Kav­mim bir anlaşmazlığa düştüğü zaman beni ça­ğırırlar ve ben de aralarında hükmederim. Her iki fırka da benim hükmüme razı olur.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: 'Ne güzel şey bu? Peki se­nin çocukların yok mudur?'

'Şureyh, Müslim ve Abdullah adlarında çocuklarım vardır.'

'En büyükleri hangisidir?'

'Şureyh.'

'Bundan İtibaren sen Ebû Şureyh'sin' bu­yurdu." [Ebû Dâvud ve Nesâî]

8158- Üsâme bin Ahderî radiyallahu anh'­dan:

"Asram adında bir adam vardı; bir gmb içinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e geldi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Adın nedir?' diye sordu.

'Asram' deyince; 'Hayır sen Zür'a'sın' dedi." |Ebû Davud]

8159-   Saîd bin Müseyyeb radiyallahu anh'dan:

Babası (dedesi) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Resûlullah ona: 'İs-min nedir?' diye sordu. Adam: 'Hazen'dir' di­ye cevap verince, 'Hayır, sen (artık) Sehl'sin' buyurdu. Bunun üzerine adam: 'Ben babamın bana verdiği ismi değiştirmem' dedi."

8160- Diğer rivayet:

"Onun Hazen adındaki dedesi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi."

Benzerini zikretti. Ayrıca orada şöyle geç­mektedir: "İbnü'l-Müseyyeb dedi ki: "O zaman­dan beri hüzün bizden hiç eksik olmamıştır."

8161- Diğer rivayet:

(Dedesi) dedi ki: "Seni (kolaylık) çiğnenir ve de aşağılanır." Saîd: "Bundan sonra (bu isim sebebiyle) bize hüzün ve keder isabet edeceğini zannettiğim" dedi.

[Buhârî ve Ebû Dâvud]

8162-EbûDâvud dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Âs, Azîz, Aile, Şeytan, el-Hakem, Gurab (kar­ga), Hubâb (yılan) ve Şihâb (kayanyıl-dız/alev) isimlerini değiştirdi. Şihâb'a Hişâm (cömertlik) adı verdi. Harb'(Savaş)a 'Silm' (anlaşma) koydu. el-Muzdaci' (uzanmış, uyu­yan) adını değiştirip 'el-Münbais' (uyarıcı) koydu. Afire adındaki yerin ismini değiştirip 'Hadre' (yeşillik) koydu. Şi'bu'd-dalâle (sa­pıklık vadisi) adını değiştirip yerine 'Şi'bu'l-hudâ' (hidayet vadisi) adını koydu. Benû'z-zinye (zina çocukları) adının yerine 'Benû Rişde' (meşru çocuklar) adını koydu. Benû Muğviye (azgın kadının çocukları) aduıı de­ğiştirip 'Benû Rüşd' (meşru çocuklar) koydu." Ebû Dâvud der ki: "Kısaltmak amacı ile bu hadislerin senedlerini terkeltim." (Yani bu isim değişiklikleriyle ilgili birbirinden bağım­sız senedlerle gelen rivayetleri bu kadar ver­mekle yetindi.

8163-  Hayseme bin Abdurrahman, baba­sından radiyallahu anlı, dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim. Bana 'Adın nedir?' diye sordu.

'Abdu'1-Uzzâ' deyince; 'Hayır sen (artık) Abdurrahman'sın' buyurdu."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.]

Bezzâr'da: "ismin nedir?" diye sordu. "Azîz'dir" dedim. Bunun üzerine: "Azîz (an­cak) Allah'tır" buyurdu, diye geçmekledir.

8164-  Hayseme bin Abdurralıman, baba­sından radiyallahu anh:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Oğluna Hubâb adını verme, çünkü Hu­bâb, şeytandır. Lâkin ona Abdurrahman adını tak!"   [Taberânî bir hadise içinde nakletmiştir.]

8165- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

'Âsiye' admı değiştirip yerine 'Cemile' ismi­ni takti." [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.|

8166- Mesrûk radiyallahu anh'dan: Ömer'e rastladım ve bana: 'İsmin nedir?1

diye sordu. 'Mesmk bin el-Ecda'dır' dedim. Şöyle dedi: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in 'el-Ecda', şeytandır' dediğini duy­dum'." [Ebû Dâvud]

8167- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Münzir bin Ebû Üseyd doğduğu zaman

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e getirildi. Onu kucağına aldı. (Babası) Ebû Üseyd de oturuyordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem önündeki bir şey ile ilgilenince, Ebû Üseyd çocuğu onun kucağından kaldırdı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu­nun farkına vardı ve sordu: 'Çocuk nerede­dir?' Ebû Üseyd dedi ki; 'Onu kaldırdık ey Allah'ın Resulü!'

'Onun ismi nedir?'

'Falandır' diye cevap verdi. 'Hayır o falan değil; ismi Münzir'dir' buyurdu ve o gün ona Münzir ismini böylece koymuş oldu."

|Buhârî ile Müslim.]

8168- Cüheyneli bir adam'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun: 'Ey Haram!' dediğini duydu. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Ey Helâl!'" [Ahmed]

8169- Ali radiyallahu anh'dan:

"O, oğlu Hasan doğduğunda ismini Ham-za taktı. Hüseyin doğduğu zaman ona amcası­nın adı olan Ca'fer'i taktı. Ali anlatıyor:

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem beni çağırıp şöyle dedi; 'Ben hu iki oğlumun adını değiştirmekle emrolun-iunt'

'Allah ve Resulü en İyi bilendir' dedim. Bunun üzerine o ikisine Hasan ve Hüseyin ıdlarıni taktı."

[Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.]

8170-Ali radiyallahu anh'dan:

"Hasan doğduğu zaman adını 'Harb' koy­um. Peygamber sallalîahu aleyhi ve sellem sldi ve: 'Oğlumu bana getirin, bakalım ne im koydunuz?' buyurdu.

'Ona Harb ismini verdim' dedim. 'Hayır, Hasan'dır' buyurdu.

Sonra Hüseyin doğdu. Onun da adını [arb' koydum. Gelip şöyle buyurdu: 'Oğlu-ı bana gösterin, bakalım ne ad koydunuz?' ıa 'Harb' ismini verdim, deyince, şöyle bu­rdu: 'Hayır o Hüseyin'dir.'

Üçüncü oğlum doğduğunda ona da 'Harb' ıini verdim. Peygamber sallallahu aleyhi ve lem gelip: 'Oğlumu bana gösterin, bakalım isim koydunuz?' buyurdu. 'Ona 'Harb' adı-

nı koydum' dediğimde, 'Hayır o, Muhsin'dir' buyurdu. Sonra: 'Ben onlara Harun'un şu ço­cuklarının isimlerini taktım: Şebeı; Şü'beyr ve Mübşir' buyurdu."  [Ahmeıi ve Bezzar]

Ancak Bezzar'da şöyle geçmiştir: "Ceber, Cübeyr ve Mücbir."

8171-  Onun (Bezzâr'ın) ve (Mu'cemu'l-) Kebîrdin benzeri rivayetleri:

Onda şöyle geçmekledir: "Ebû Harb künyesi ile çağrılmayı istiyor­dum."

8172-  Abdullah bin Selâm radiyallahu anh'dan:

"Cahiliyede adım 'Gaylân' idi; Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem bana Abdullah adını verdi."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir senedle]

8173- Yezîd bin Câriye el-Ensârî radiyal­lahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulunurdum. Bir adamın adını hatır­layamadığında ona: 'Ey Abdullah' in oğlu!' di­ye hitap ederdi." [Taberânî, Mu'cemu't-Evsat ves-Sağîr'de hafîba isnadla]

8174- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üzüme kerem adını vermeyiniz! Çünkü kerem, müs tumandır."

8175- Diğer rivayet:

"Lâkin şöyle deyin: 'Hadâiku'l-a'nâb (Üzüm bahçeleri)"

8176- Diğer rivayet:

"Kerem ancak mü'minin kalbidir."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud]

8177- Müslim, Vâil bin Hucr'den: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Üzüme) kerem" demeyin, şöyle deyin: "Üzüm ve habele."


  8128- Bu hadisi Ebû Dâvud (4948), Huşeym an Dâvud b. Amr an Abdillah b. e. Zekeriyyâ an Ebî'd-Derdâ asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8129- Bu hadisi Ebû Dâvud (4950) ve Nesâî (hayl 3, VI, 218-9), Hişâm b. Saîd et-Tâlâkânî an Muh. b. Muhâcir an Ukayl b. Şebîb an Ebî Vehb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8130- Bu hadisi Buhârî (edeb 114/1-2, VII, 119), Müslim (âdâb 20, s. 1688), Ebû Dâvud (4961) ve Tirmizî (2837), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8131- Bu hadisi Müslim (âdâb 13, s. 1686) ve Ebû Dâvud (4960), ayrı ayrı Ebû'z-Zübeyr ve Ebû Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8132- Bu hadisi Müslim (âdâb 10-2, s. 1685-6), Ebû Dâvud (4958-9) ve Tirmizî (2836), er-Rebî' b. Umeyle an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8133- Bu hadisi Ebû Dâvud (4963), Hârûn b. Zeyd an ebîhî an Hişâm b. Sa'd an Zeyd b. Eslem an ebîhî an Ömer senedi ile tahrîc etti.

8134- Bu mürsel hadisi Mâlik (isti'zân 24, s. 973), an Yahyâ b. Saîd senedi ile doğrudan tahrîc etmiştir.

Bu mürseli İbn Abdilberr, İbn Vehb an İbn Lehî'a ani'l-Hâris b. Yezîd an Abdirrahman b. Cübeyr an Yaîş el-Gıfârî tarikiyle "vasletti".

8135- Bunu da Mâlik (isti'zân 25, s. 973), an Yahya b. Saîd an Ömer senedi ile tahrîc etti.

Bu munkatı' hadisi Ebû'l-Kâsım b. Bişrân, Fevâid'inde Mûsâ b. Ukbe an Nâfi' an İbn Ömer tarikiyle "vasl" etmiştir.

8136- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 20/1, IV, 163), Müslim (âdâb 1, s. 1682) ve Tirmizî (2841), Humeyd an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8137-8139- Bu hadisi Buhârî (edeb 105-6, VII, 116; 109/3, VII, 118), Müslim (âdâb 3-7, s. 1682-4), Ebû Dâvud (4965) ve Tirmizî (2842), muhtelif tariklerden olmak üzere Sâlim b. ebî'l-Ca'd ve Muhammed b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8140- Râvilerinden Gassân b. Ubeyd'i İbn Hibbân ve bir diğeri tevsîk ettiler; ancak zaafı olan bir râvidir (Mecma‘ VIII, 48).

8141- el-Hakem b. Atiyye'yi yalnızca İbn Hibbân tevsîk etmiş, başkaları ise zayıf addetmiştir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 48).

8142- Bu hadisi Ahmed (IV, 216), Affân an Ebî Avâne an Hilâl b. e. Humeyd an Abdirrahman b. e. Leylâ senedi ile tahrîc etti.

Râvileri, Heysemî'ye göre Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 49).

8143- Bu hadisi Ebû Dâvud (4968), en-Nüfeylî an Muh. b. İmrân an Safiyye binti Şeybe an Âişe senedi ile tahrîc etti.

8144- Bu hadisi Ebû Dâvud (4968) ve Tirmizî (2843), Fıtr b. Halîfe an Münzir es-Sevrî an Muh. b. el-Hanefiyye an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında sahîh hükmü verdi.

8145- Râvilerinden Mus'ab b. Saîd zayıftır (Mecma‘ VIII, 49).

8146- Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-ashâb 9/3, IV, 207-8; edeb 113, VII, 119; isti'zân 40, VII, 140), Müslim (fadâilu's-sahâbe 38, s. 1874-5), Ebû Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc etti. Lafız Müslim'e aittir.

8147-8148- Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 45, IV, 259; ilk lafız; akîka 1, VI, 216 ikinci lafız) ve Müslim (âdâb 25-6, s. 1690-1), Hişâm b. Urve an ebîhî an Esmâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8149- Bu rivayeti Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 45, IV, 259) ve Müslim (âdâb 27-8, s. 1691-2), Hişâm b. Urve an ebîbî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8150- Bu hadisi Buhârî (akîka 1, VI, 216) ve Müslim (âdâb 24, s. 1690), Ebû Usâme an Büreyd an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8151- Bu hadisi Ebû Dâvud (4970), Hammâd an Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc etti ve başka "mütâbi"leri olduğunu zikretti.

8152- Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 56).

8153- Bu hadisi Tirmizî (2839), Ebû Bekr b. Nâfi' an Ömer b. Alî el-Mukaddemî an Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc etti ve Urve'den mürsel olarak rivayet olunduğunu söyledi.

8154- Bu hadisi Buhârî (edeb 108/2, VII, 117) ve Müslim (âdâb 17, s. 1687), Şu'be an Atâ b. e. Meymûne an Ebî Râfi' an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8155- Bu hadisi Müslim (âdâb 16, s. 1687), Süfyân b. Uyeyne an Muh. b. Abdirrahman mevlâ âl-i Talha an Kureyb an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8156- Bu hadisi Müslim (âdâb 18, s. 1687), el-Velîd b. Kesîr an Muh. b. Amr b. Atâ an Zeyneb asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8157- Bu hadisi Ebû Dâvud (4955) ve Nesâî (kadâ 7, VIII, 226), Yezîd b. el-Mikdâm b. Şurayh an Şureyh b. Hânî an ebîhî Hânî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8158- Bu hadisi Ebû Dâvud (4954), Müsedded an Bişr b. el-Mufaddal an Beşîr b. Meymûn an Usâme b. Ahdarî senedi ile tahrîc etti.

8159-8161-8162- Bu hadisi Buhârî (edeb 107/1-2, 108/3, VII, 117) ve Ebû Dâvud (4956), İlk ve son lafzı Ma'mer an ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an ebîhî asl-ı senedi ile;

İkinci lafzı Buhârî (108/3), İbr. Mûsâ an Hişâm an İbn Cüreyc an Abdilhamîd b. Cübeyr b. Şeybe an Saîd senedi ile tahrîc etti.

8163- Heysemî'ye göre Taberânî'nin ricâli Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 50).

8164- Râvilerinden es-Serî b. İsmaîl "metrûk" bir şahıstır (Mecma‘ VIII, 50).

8165- Bu hadisi Müslim (âdâb 14-5, s. 1686-7), Ebû Dâvud (4952) ve Tirmizî (2838), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8166- Bu hadisi Ebû Dâvud (4957), İbn e. Şeybe an Hâşim b. el-Kâsım an Ebî Ukayl an Mücâlid ani'ş-Şa'bî an Mesr‍k senedi ile tahrîc etti.

8167- Bu hadisi Buhârî (edeb 108/1, VII, 117) ve Müslim (âdâb 29, s. 1692), Saîd b. e. Meryem an Ebî Gassân an Ebî Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8168- Bu hadisi Ahmed (III, 471), Yahyâ b. Âdem an Süfyân an Ebî İshâk an raculin senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 51).

8169- Bu hadisi Ahmed (I, 159), Zekeriyyâ b. Adî an Abdillah b. Amr an Abdillah b. Muh. b. Akîl an Muh. b. Alî an Alî senedi ile tahrîc etti.

İbn Akîl'in hadisleri hasendir. Sâir râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 52).

8170- Bu hadisi Ahmed (I, 98, 118), İsrâil an Ebî İshâk an Hâni' b. Hâni' an Alî senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'ye göre güvenilir bir râvi olan Hâni b. Hânî dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 52).

8171- Bunu Bezzâr ve Taberânî de rivayet ettiler. İsnâdlarından birisinin tüm râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 52).

8172- Râvilerinden Yahyâ b. Ya'lâ zayıftır (Mecma‘ VIII, 54).

8173- Heysemî, râvilerinden Eyyûb el-Enmâtî yahut Ebû Eyyûb el-Ensârî adlı şahsı tanımadığını diğer râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma‘ VIII, 56).

8174-8176- Bu hadisi Buhârî (edeb 101/2, 102/2, VII, 115), Müslim (elfâz mine'l-edeb 6-10, s. 1763) ve Ebû Dâvud (4974), Muh. b. Sîrîn, Saîd b. el-Müseyyeb, Ebû Seleme, el-A'rec ve Hemmâm an Ebî Hureyre (ayrı ayrı) asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8177- Bu hadisi Müslim (elfâz 13, s. 1764), Züheyr b. Harb an Osmân b. Ömer an Şu'be an Simâk an Alkame b. Vâil an ebîhî senedi ile tahrîc etti.




Konu Başlığı: Ynt: İsimler ve künyeler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Temmuz 2019, 19:18:58
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: İsimler ve künyeler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 14 Temmuz 2019, 15:39:35
Aleyküm selâm. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: İsimler ve künyeler
Gönderen: Züleyha üzerinde 15 Temmuz 2019, 11:32:30
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri razı olmıcağı her türlü kötü işlerden uzak durmayı nasip etsin inşaAllah
Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim