๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ocak 2011, 14:57:11



Konu Başlığı: İman ve islamın tarifi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ocak 2011, 14:57:11
İMAN VE İSLAM'IN TARİFİ


32- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu yurdu:) "islâm, beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'ın birliğine inanmak, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak, hacca gitmek."
Bunun üzerine bir adam (İbn Ömer'e) dedi ki: "Rivayetin sıralaması, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak şeklinde değil midir?" deyince İbn Ömer: "Hayır; Ramazan'm tutulması ve hac ca gidilmesi şeklindedir. Ben bunu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den böyle işittim." [Müslim]
33- Diğer bir rivayette: "Allah'a ibadet edip O'ndan başkasını inkâr etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Beyt'i ziyaret etmek. Ramazan orucunu tutmak" ut. [Müslim]
34- Diğer bir rivayette: "Be§ esas üzerine (kurulmuştur): Allah'tan başka hiçbir ilâh ol madığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Re sulü olduğuna şehâdet getirmek, namaz kıl mak, zekât vermek, Beyt(-i şerif)'i ziyaret et mek ve Ramazan orucunu tutmak." (Müslim, Timıizî]
35-Diğer bir rivayette: Bir adam ona (İbn Ömer'e) dedi ki: "Savaşa çıkmayacak mı yız?" Cevap verdi: "Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duy dum: "İslâm beş esas üzerine kurulmuştur..." İlgili hadisi zikretti.
[Müslim. Ona, üçüncü rivayette (No. 34) Timıizî, dör düncüsünde (No.35) i.se Butıâri ile Nesâî muvafakat etti.]
36-Yahya b. Ya'mer radiyallahu anh'dan: Kader hakkında ilk konuşan, Basra'da Ma'bed el-Cuhenî'dir.
Bunun üzerine ben ve Humeyd b. Abdirrahman hac veya umre yapmak üzere yola koyulduk. 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in asha bından birine rastlarsak kader hakkında konuşan-lann durumunu sorarız" dedik. Allah bize Abdul lah b. Ömer'i camiye girerken gösterdi. Arkada şımla birimiz sağına, öbürümüz soluna girdik. Ar kadaşımın sözü bana havale edeceğini anladım.
Hemen dedim kİ: "Ey Ebû Abdurrahman! Bi zim oralarda birtakım insanlar türedi; Kur'an oku yorlar, ilmî çahşmalar yapıyorlar. Kaderin olma-dığmı, işlerin zorla (=cebr) olduğunu iddia edi yorlar." Şu cevabı verdi:
"Onlara rastlarsan, şunu söyle: Ben onlardan uzağım, onlar da benden uzaktır. Abdullah b. Ömer'in yemin etliği (Allah) hakkı için, eğer on lardan birinin Uhud kadar altını olup da infak et se, kadere iman etmedikçe Allah onu kabul et mez." Sonra konuşmaya devam etü: Babam Ömer b. el-Hattâb bana anlattı:
Bir gün Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in yanında otururken, bembeyaz elbiseli, sim siyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen, içimizden hiç kimsenin tanımadığı bİr adam çıka-geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında, dizini dizlerine dayayarak oturup avuçla rını dizinin üzerine koydu ve sordu: "Ey Muham medi Bana İslâm hakkında bilgi ver!" Şöyle bu yurdu:
"İslâm, Allah'tan baska hiçbir ilâh bulunma dığına, Muhammed'in O'nun elçisi olduğuna sehâdet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan orucunu tutman, gücün yettiği takdirde Beyt'i (şerifi) tavaf etmendir."
"Doğru söyledin!" dedi. Hayret ettik; adam hem soruyor, hem de tasdik ediyordu. Yine sordu: "İmânın ne olduğunu bana bildir!" Şöyle buyurdu:
"imân; Allah'a, meleklerine, kitablarına, pey gamberlerine, âhiret gününe İnanman, kadere iyi-siyle kötüsüyle iman etmendir."
"Doğru söyledin" dedi ve sordu:
"Bana ihsanın ne olduğunu bildirir misin?" Cevap verdi:
"İhsan; Allah'a sanki O'nu gürüyormuşsun gibi ibadet etmendir Zira sen O'nu görmesen de O seni muhakkak görür."
"Bana kıyametin ne zaman kopacağını bildirir misin?" diye sorunca, şöyle buyurdu:
"Sorulan kişi, (bu hususta) sorandan daha bilgili değildir ki!"
"Öyleyse alâmetlerinden bana haber ver!" de yince, şöyle buyurdu;
"Cariyenin kendi efendisini doğurması, yalı nayak ve çıplak koyun çobanlarının bina yapmak ta yarıştıklarını görmendir." Sonra (adam) çekip gitti. Biraz belcledim; sonra buyurdu ki:
"Ey Ömer, o soru soran zât kimdir, bilir misin?"
"Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedim; şöyle buyurdu:
"ö Cibril'dir; dininizi Öğretmek için size gelmiştir." [Müslim. Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce.]
37-Ebû Davud'un rivayeti:
"Namaz kılmak, zekât vermek, Beyt'i (şerifi) ziyaret etmek. Ramazan orucunu tutmak ve cena betten dolayı yıkanmaktır."
38-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem bir gün İnsanların yanına çıktı. Bir adam O'na gehp şöyle dedi:
"Ey Allah Resulü! İmân nedir?" Cevap verdi:
"İmân; Allah'a, meleklerine, Kitab'ına, O'na kavuşmaya, peygamberlerine inanman, ayrıca öldükten sonra tekrar dirilmeye iman et mendir "
Yine sordu:
"İslâm nedir?" Cevap verdi:
"İslâm; Allah'a İbadet edip O'na hiçbir ^e-yi ortak koşmaman, farz namazım kılman, farz zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutman-dır."
Adanı dedi ki:
"Peki ihsan nedİr?" Cevap verdi:
"İhsan, Allah'a sanki O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir Çünkü sen O'nu görmesen de O, şüphesiz seni görüyordur."
"Peki, kıyamet ne zamandır?" diye sorunca, şöyle buyurdu:
"Onun hakkında sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Ama sana onun alâmetlerim an latayım: Câriye efendisini doğurduğunda bu, onun alâmetindendİK Çıplak, yalın ayak o kimi ler insanların başına geçtiklerinde, bu da onun alâmetlerindendir Hayvan çobanlan büyük bü yük binalar yaptıklarında anla ki, bu da onun alâmetlerindendir. Beş şey vardır ki onları Al lah'tan başkası bilemez." Sonra şu âyeti okudu: "Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mah sustur. Yağmuru O indirir, rahimlerde olanı O bilir. Kimse yarın ne kazanacağım ve nerede öleceğini bilemez. Allah şüphesiz bilendir ve her şeyden haberdardır." (Lokman, âyet 34)
Dedi ki: Sonra adam geri gitti. Bunun üzerine Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Onu bana getirin!" Hemen ardına düşüp onu getirmeye teşebbüs ettiler, fakat adamın izine rastlamadılar. Bunun üzerine Re-sûlullah sallailahu aleyhi ve sellem şöyle bu yurdu:
"O Cibril aleyhisselam'dı; insanlara dinleri ni öğretmek İçin gelmişti."
39-Bir rivayette: "Bana sorun!" buyurdu. O'na sormaktan çekinip korktular. Derken, bir adam gelip dizinin dibinde oturdu ve şöyle dedi: "İslâm nedir?"; hadisin benzerini zikretti. Her so runun ardından: "Doğru söyledin!" dedi. İhsanda ise; "Allah'tan, O'nu görüyormuşsun gibi kork-mandır" diye geçer. Bu rivayette ayrıca şu geç mektedir: "Yalın ayak ve çıplak, sağır ve dilsizle rin yeryüzünün kralları olduklarını gördüğün za man..." Yine bu rivayette: "İşte bu Cibril'dir; sormadığınız için öğrenmenizi istedi.." diye ge çer. [Buhârî ve Müslim. Ebû Dâvud ve Nesâî'nin de benzer rivayetleri vardır.]
40-Ahmed ve Bezzâr'm da İbn Abbâs radi-yallatıu anh'dan şöyle bİr rivayetleri bulun maktadır: "İman; cennete, cehenneme, hesa ba, mizana ve iyisiyle kötüsüyle kadere iman etmendir."
41-Ahmed'in başka kanallardan gelen riva yeti ise şöyledir: "Bu Cibril'dir; insanlara din lerini öğretmek için geldi. Muhammed' in canı elinde olana yemin ederim ki, bu seferki dı§m-da, kendisini tanımadan bana hiç gelmemiştir."
42-Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'İnde, İbn Ömer radiyailahu anh'dan:
"O (Cibril), bu defa bana daha öncekiler den farklı bir kılıkta geldi."
43- İbn Abbâs radiyailahu anh'dan:
(Hammâd b. Zeyd der ki: "Bunu (İbn Ab-bâs'ın) Peygamber'e nisbet etmiş olduğunu bili yorum.")
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu yurdu:)
"İslâm'ın kulpu ve temelleri üçtür; İslâm, o üç temel üzerine kurulmuştur; kim o üçünden bi-
rint terk ederse, onu inkâr etmiş olur kİ bu durum da kam helal olur: Allah'tan başka hiçbir ilâh ol madığına şehâdet getirmek, farz namaz ve Rama zan orucu."
Daha sonra İbn Abbâs radiyailahu anh dedi ki: "Kişiyi zengin görürsün, zekât vermez; bununla devamh kâfir olur ama bu sebeple kanı helal ol maz. Onu yine çok mala sahip olarak görürsün de hacca gitmez. Bununla devamh kâfİr olur ama ka nı yine helal olmaz."
[Taberânî el-Mu'cemu'l-Kebîr'inde. Ebû Ya'lâ'nin du benzer lafızla bir rivayeli bulunmaktadır.]
44-Enes radiyailahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rab-binden naklen şöyle buyurdu:
"Dört haslet vardır ki, onlardan biri Benim, biri senin; biri Benimle senin aranda; diğeri ise seninle kullarım arasındadır. Benim için olan. Ba na ibadet edip Bana hiçbir şey ortak koşmaman-dır. Senin için olan, yaptığın herhangi bir İyiliği ne Benim ödülle kargılık vermemdir Benimle se nin aranda olana gelince; dua senden, kabul et mesi Bendendir. Seninle kullarım arasında olan ise, kendi nefsin için istediğini onlar için de iste-mendir." [Ebû Ya'lâ ve Bezzâr zayıf bir isnâdla.]
45-Enes radiyailahu anh'dan;
Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile mescidde bulunuyorken bir adam devesi üstün de gelip devesini mescidin yanına çökertti. Onu bir yere bağladıktan sonra "Muhammed hangi niz?" diye sordu.
"Şu yaslanmış oturan beyaz adam" dedik.
"Abdulmuttalib'in oğlu!" dedi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de "Seni dinliyorum" deyince, adam şöyle dedi:
"Sana ağır ve zor bir soru soracağım, sakın alınma!"
"istediğini sor!"
"Senin ve senden öncekilerin Rabbi hakkı için sana soruyorum; Allah mı seni tüm insanlara gön derdi?"
"Evet."
"Söyle Alah aşkına, Allah mı sana beş vakit namazı emretti?"
"Evet."
"Söyle Allah aşkma, Allah mı sana sadakayı (zekâtı) zenginlerimizden alıp fakirlerimize dağıt manı emretti?"
"Evet."
"Getirdiğin Kİtab'a iman ettim. Ben ülkemde geride bıraktığım kavmimin elçisiyim. Ben Sa'd b. Bekroğullannın kardeşi Dimâm b. Sa'le-be'yim!" dedi. tBuhârî.]
46-Müslim'in rivayeti:
Enes anlatıyor: Kur'ân'da Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem'e bİr şey sormaktan ahkonmuş-tuk. Bu nedenle -yasaktan habersiz- çöl halkından akıllı bir adamın gelip Allah Resulü sallallahu aley hi ve sellem'e soru sormasından hoşlanırdık. Niha yet çöl halkından bir adam gelip şöyle dedi: "Ey Muhammedi Senin elçin gelip Allah'ın senİ pey gamber olarak gönderdiğini iddia etti.."
"Doğru söylemiş" buyurdu.
"Göğü kim yarattı?"
"Allah!"
"Yeri kim yarattı?"
••Allah!"
"Bu dağlan diken ve içine yerleştirdiğini yer leştiren kimdir?"
"Allah!"
"Göğü ve yeri yaratan, dağları yerleştirenin hakkı için Allah mı seni peygamber olarak gön derdi?"
"Evet."
"Elçin bize gündüz ve gece beş vakit namaz kumamızı söyledi, doğru mu?"
''Evet, doğru söylemiş."
"Seni gönderenin hakkı için Allah mı bunu sa na emretti?"
"Evet" dedi. Zekât, Ramazan orucu ve hac hakkında da aynısını sordu ve cevabını aldıktan sonra arkasını dönüp şöyle diyerek gitti: "Seni hak ile gönderene yemin ederim ki, bunlardan ne fazla bir şey yaparım, ne de eksik.." Bunun üzeri ne Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bu adum. eğer doğru söylediyse mutlaka cennete girer."
47- Tirmizî, Ebû Dâvud ve Nesâî'nin de ben zeri rivayetleri vardır.
48-Ahmed ve Taberânî el-Mu'cemu'l-Ke-öfr'inde şunu ilave etmiştir;
Dimâm, (gür) saçlı, iki zülüfü bulunan bir adamdı. Bütün sorularında "Senİn ilâhın, senden öncekilerin ilâhı, senden sonra geleceklerin ilâhı olan Allah aşkına!" şeklinde ifâde kullandıktan sonra şöyle devam etti:
"Kendisine ibadet etmemizi ve kendisine hiç bir ortak koşmamamızı bize emretmeni sana Allah
mı emretti? Bugüne dek atalarımızın taptıklan bu putları terk edip bırakmamızı sana O mu emretti?"
"Evet"
"Ben de ne bir fazla, ne de bir eksik (olmamak üzere) bu farzlan edâ edeceğim, yasakladığın şey lerden de uzak duracağım!" dedi ve oradan ayrıl dı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de o ayrılırken şöyle buyurdu:
"Bu iki zülüflü adam doğru söylediyse mutla ka cennete girer."
Adam çıkıp doğruca kavmine gitti. Tüm halkı yanına toplandı. Onlara hitaben ilk söylediği şu oldu; "Lât ve Uzzâ ne kadar kötüdür!" Dediler ki: "Yavaş ol ey Dimâm! Alaca ve cüzzam hastalığın dan kork, delirmekten kork (bu putlar sana bu has talıkları verebilirler)!" "Yazık sizlere! Vallahi bunlar ne zarar verebilirler, ne de fayda! Şüphesiz Allah bir peygamber gönderdi, bir de kitap indir di. Bunlar sayesinde sizi bulunduğunuz bu uğur suz halden kurtaracağım. Şüphesiz ben şehâdet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O birdir, ortağı da yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Resulüdür. Size O'nun emirlerini ve yasaklarını getirdim" dedi.
Vallahi o gün sona ermeden müslüman olmadık ne bir adam kaldı ve ne de bir kadm. İbn Abbâs ra-diyallahu anh diyor ki: "Bir kavmin temsilcisi ola rak Dimâm'dan daha üstün bir temsilci ne gördük, ne de duyduk!"
49-Talha radiyallahu anh'dan : Necid ahalisinden saçı başı darmadağın olmuş bir adam, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'e geldi. Sesinin uğultusu duyuluyor fakat ne dediği anlaşılmıyordu. Nihayet Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve sellem'e yaklaştı ve hemen İs lâm'ı sordu. Bunun üzerine Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Günde be§ vakit namaz.." Adam sordu:
"Bunlardan başka bir şey yapmam gerekir mi?" "Hayır, ancak nafile olarak (fazladan) kıla bilirsin" buyurdu. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ramazanda oruç tutmak" "Bunun dışında oruç farz mıdır?" "Hayır, ancak nafile olarak (fazladan) tutabi lirsin" buyurdu. Sonra ona zekâtı da anlattı. Adam yine; "Bunun dışında bir şey vermem ge-
rekir mi?" deyince: "Hayır, nafile olarak (fazla dan) verebilirsin!" buyurdu. Sonra adam arkasını dönüp şöyle diyerek gitti: "Bunlardan ne bir faz la, ne de bir eksik bir şey yaparım!" Allah Resu lü sallallahu aleyhi ve sellem ardından şöyle bu yurdu: "Bu adam sözünde samimi ve doğru ise kuriulu§a ermiş olur." Yada: "Doğrusöylediy.se cennete girer" buyurdu. [Tirmizî'nin dışında, Alit ha dis imamı.]
50-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Bir kadın ona (İbn Abbâs'a) küpte bekletilmiş nebîz (şıra) hakkında sordu. Şöyle cevapladı:
Abdu'1-Kays temsilcileri Peygamber sallalla hu aleyhi ve sellem'e geldiler. Peygamber sallal lahu aleyhi ve sellem şöyle sordu:
"Siz kimin heyetisiniz?" veya "Siz hangi ka vimsiniz?"
"Rebîa" dediler.
"Ey heyet veya (ey kavim) merhaba! Mahcup olmayacaksınız, pişman da olmayacaksınız.'" bu yurdu. Onlar da şöyle dediler:
"Biz sana geliyoruz. Ancak yolumuzun üstünde Mudar kâfirleri var. O yüzden sana ancak şehr-i haram (yasak ayda) gelebiliyoruz. Bize bir şey emret de hem biz amel edelim, hem de geride bıraktıklarımıza bildirelim ve bu sayede cennete girelim." Bunun üzerine onlara dört şeyi emretti, dört şeyi de yasakladı.
Onlara bir olan Allah'a iman etmelerim em retti ve sonra şöyle buyurdu:
"imân nedir biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler.
"Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına, Mu-hammed'in de O'nun Resulü olduğuna şehâdet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek. Ramazan orucunu tutmak ve elde ettiğiniz ganimetlerin beş te birini vermenizdir" buyurdu.
Onlara dübbâ (kabak kabı), hantem (topraktan yapılan testi), müzeffet (ziftlenmiş kap) ve nakîr (ağaçlan mamul) kaplan (yani bunlara hurma ve üzüm şırası kurmayı) yasaklamıştır.
Şu'be der ki: "Gahba (nakîr yerine) mukay-yer'i, ağaç küpü yasakladığını söylemiştir."
"Bunları iyi belleyin ve arkada bıraktıklarını za da bildirin!"
el-Eşecc'e, (Yani Abdu'1-Kays kabilesinden el-Eşec'e) hitaben şöyle buyurdu: "Sende Allah ve Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sevdiği iki güzel haslet var: Hilm (yumuşaklık) ve teenni (acele etmemek)." [Buhârî ve Müslim.)
Ebû Dâvud ve Nesâî'nin de benzer rivayetleri bulunmaktadır. Tirmizî'de ise rivayetin sadece bir kısmı bulunmaktadır.
51-Ali radİyaiiahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu yurdu.)
"Kul. şu dört şeye iman etmedikçe iman etmiş sayılmaz: Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına, ben Muhammed'in Allah'ın hak ile gönderdiği peygamber olduğuma şehâdet etmek. Ölüme inan mak, ölümden sonra dirilmeye inanmak ve kadere iman etmek." [Tirmizî.]
52-eş-Şerîd b. Süveyd radiyallalıu anh'dan:
Dedim ki: "Ey Allah Resulü! Annem bana mümin bir köle azat etmemi vasiyyet etti. Yanım da Nubiyye'li, siyah bir cariye var, onu azat ede bilir miyim?"
"Onu çağır!" dedi. Çağırdım; geldi ve ona sordu:
"Rabbin kimdir?" "Allah!" "Ben kimim?" "Sen de Resulüsün!" deyince,
"Bu mümindir, haydi onu azat et!" buyurdu. [Ebû Dâvud ve Nesâî.]
53-Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu yurdu:)
"Rab olarak Allah'ı, dîn olarak İslâm'ı ve peygamber olarak da Muhammed'i kabul edip hoşnut olan, imanın lezzetini tatmıştır."
[Müslim ve Tİrmizî.]
54-Abdullah b. Muâviye el-Ğâdırî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu yurdu)
"Uç şey vardır ki bunları kim yaparsa ima nın lezzetini tatmış olur: Allah'a, birliğini ka bul ederek ibadet etmek. Allah'tan başka hiçbir tanrının olmadığını bilip kabul etmek. Her sene malının zekatmı gönül hoşluğuyla vermek, (ze kat için davarının) yaşlı, uyuz. hasta ve çelim sizini vermemek. Mallannızm ortalamasından (veriniz). Çünkü Allah sizden en iyisini istemi yor, kötüsünü vermenizi de emretmiyor." [Ebû Dâvud.]
55-Behz b. Hakîm b. Muâviye b. Hayde, ba basından, o da dedesinden:
Dedim ki: "Ey Allah Resulü! Sana gelme-
meye, dinini kabul etmemeye elimin parmaklan sayısınca yemin etmeden sana gelmedim. Al lah'ın ve Resulünün bana öğrettikleri dışında hiçbir şeye aklı ermiyen bir kişiydim. Allah rıza sı için sana soruyorum; Allah seni bİze ne ile gönderdi?"
"İslâm ile" buyurdu.
"İslâm'm alâmetleri nedir?"
"Yüzümü sadece Allah'a yönelttim, demen, namaz kılman, zekât vermendir. Şunu da iyi bil ki müslümanların tümü müslümana haramdır. Onlar birbirlerine yardım eden birer kardeştir. Müşriklerden müslüman olan kişinin ameli el bette kabul olur Müşrikleri bırakıp müslüman-lara gelenlerin amelleri de makbuldür" buyur du. [Nesâî]
56-Süfyân b. Abdillah es-Sakafî radiyallahu anh'dan:
Dedim ki: "Ey Allah Resulü, bana İslâm hak kında Öyle bir söz söyle ki, senden sonra onu hiç kimseye sormayayım!" Şöyle buyurdu:
"Allah'a iman eltim de, sonra doğruluktan ayrılma!" [Müslim.)
57-Enes radiyallahu anh'dan; (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:}
"Namazımızı kılan, kıblemize yönelen ve kestiklerimizi yiyen ki§i müslümandır." [Nesâî.]
58-Ebû Umâme radiyallahu anh'dan: Bir adam sordu: "Ey Allah Resulü, iman nedir?" Şöyle buyurdu:
"Yaptığın iyilikten haz duyar, imlediğin kö tülüğe üzülürsen sen mü'minsin." [Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'Ğc]
59-Ebû's-Salt e!-Herevî radiyallahu anh' dan:
Bize Ah b. Musa er-Rıdâ nakletti, o da ba bası Ca'fer b. Muhammed'den, o da babası Ali b. el-Hüseyin'den, o da babası Ali b. Ebî Tâlib radiyallahu anhum'dan rivayet etti:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İman kalb ile bilmek (tasdik), dİl ile söyle mek (ikrar), erkân (organlarla) amel etmektir."
Ebû's-Salt der ki: "Bu isnâd (Ehl-İ beyt'ten oluşan râvi zinciri), bir deliye okun-sa hemen iyileşir."
[îbn Mâce. EbuVSalt, bir Şiî mutaassıbı ve zayıf bir râvidir. Hatta rivayeUeri münkerdir.}


32-Bu lafız Müslim'e aittir (Sahîh, imân no. 19, s. 45). Asl-ı senedi şöyledir: Ebû Mâlik el-Eşca'î an Sa'd b. Ubeyde an İbn Ömer.

33-Bu rivayet Müslim'de (imân 20, s. 45) Sa'd b. Târık an Sa'd b. Ubeyde tarikiyle yer almıştır.

34-Bu lafız İbn Ömer'den şu rivayet yoluyla gelmiştir: Âsım b. Muh. b. Zeyd b. Abdillah b. Ömer an ebîhî (Muh. b. Zeyd) an İbn Ömer.

Müslim (imân no. 21, s. 45) tahrîc etmiştir.

35-Bu lafzın asl-ı senedi: Hanzale b. ebî Süfyân an İkrime b. Hâlid an İbn Ömer.

Tahrîc edenler: Buhârî (îmân 2), Müslim (îmân no 5. 22), Tirmizî (no. 2609/1) ve Nesâî (îmân 13).

Ayrıca Tirmizî, aynı hadisi Habîb b. ebî Sâbit kanalıyla İbn Ömer'den tahrîc etmiştir (no. 2609).

36-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi: Abdullah b. Büreyde an Yahyâ b. Ya'mer an İbn Ömer an Ömer b. el-Hattâb.

Tahrîc edenler: Müslim (îmân 1, s. 36-8; lafız Müslim'indir), Ebû Dâvud (no. 4695-6), Tirmizî (no. 2610), Nesâî (îmân 5) ve İbn Mâce (no. 63).

37-Ebû Dâvud (Sünen, No. 4697) tarafından irâd olunan bu rivayet farklılığı Alkame b. Mersed an Süleyman b. Büreyde an İbn Ya'mer tarikiyle gelmiştir.

38-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi: Ebû Hayyân et-Teymî an Ebî Zür'a an Ebî Hureyre.

Tahrîc edenler: Ahmed (II, 342, 426), Buhârî (îmân 37, I, 18; tefsîr Lukmân 2, VI, 20), Müslim (îmân no. 5, s. 39) ve İbn Mâce (no. 64, 4044).

Hadisin lafzı Müslim'e aittir.

39-Bu rivayetin asl-ı senedi şöyledir: Umâre bin el-Ka'kâ‘ an Ebî Zür'a an Ebî Hureyre.

Bu hadisi Müslim (îmân no. 7, s. 40) ve Kitâbu'l-îmân'da (no. 159) İbn Mende tahrîc ettiler.

40-İmâm Ahmed'in Müsned'inde (I, 318-9; IV, 129) yer alan İbn Abbâs hadisinin senedi: Ebû'n-Nadr an Abdilhamîd an Şehr b. Havşeb an İbn Abbâs. İsnâdında yer alan Şehr, zayıf bir râvidir.

Bezzâr'ın sözkonusu rivayetinin isnâdı şöyledir: Sellâm Ebû'l-Münzir an Âsım an Ebî Zibyân an İbn Abbâs (Keşfu'l-estâr, no. 24).

41-Söz konusu hadisin isnâdı şöyledir: Ebû'l-Yemân an Şuayb an Abdillah b. ebî Huseyn an Şehr b. Havşeb an Âmir ev Ebî Âmir ev Ebî Mâlik. (Müsned-i Ahmed IV, 129)

Buradaki lafız, oldukça uzun bir metnin son parçasıdır.

42-Bu hadisin râvileri, el-Heysemî'ye göre güvenilir kişilerdir (Mecma' I, 41).

43- Zehebi, Kitâbu'l-Kebâir'inde "isnâdı sahihtir"; Suyûtî "isnâdı hasendir"; el-Münzirî ise "hasendir" hükmünü vermişlerdir (Feyd IV, 311; Mecma' I, 48; Tergîb I, 382).

44-Bu hadisin asl-ı senedi: Sâlih b. Bişr el-Mürrî ani'l-Hasan an Enes. Lafzı Bezzâr'a aittir.

Tahrîc edenler: Ebû Ya'lâ (Müsned No. 2757), el-Bezzâr (Keşf No. 19), İbn Adî (el-Kâmil fî'd-duafâ 1380), İbn Hibbân (el-Mecrûhîn I, 372) ve Ebû Nuaym (Hilye VI, 173).

Râvilerinden Sâlih, zayıftır.

45-Asl-ı senedi şu şekildedir: Saîd b. ebî Saîd el-Makburî an Şerîk b. Abdillah b. ebî Nemir an Enes.

Bu hadisi tahrîc edenler: eş-Şâfiî (el-Ümm II, 61, 71), Ahmed (III, 168), Buhârî (îmân 6, I, 23), Ebû Dâvud (no. 486), Nesâî (IV, 122-3, savm 1) ve İbn Mâce (no. 1402).

46-47-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Süleymân b. el-Muğîre an Sâbit an Enes.

Tahrîc edenler: Ahmed (III, 143, 193), Dârimî (I, 164), Müslim (îmân 10, s. 41), Tirmizî (no. 619) ve Nesâî (savm 1, IV, 121).

48-Uzun bir metnin bir parçasıdır. Bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Muh. b. İshak an Muh. b. el-Velîd b. Nuveyfa' an Küreyb an İbn Abbâs.

Bu hadisi Ahmed (I, 264-5), Ebû Dâvud (kısa bir metinle No. 487) ve Mu'cemu'l-Kebîr'inde Taberânî tahrîc etmiştir. el-Heysemî, hadis ricâlinin güvenilir râvilerden oluştuğunu söylemiştir (Mecma' I, 289).

49-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Ebû Süheyl b. Mâlik b. ebî Âmir el-Asbehî an ebîhî an Talha.

Bu hadisi tahrîc edenler: Buhârî (îmân 34, I, 16-7; savm 1, II, 225; şehâdet 26, III, 161-2; hiyel 3/2, VIII, 60), Müslim (îmân no. 8, s. 40-1), Ebû Dâvud (no. 391-2) ve Nesâî (îmân 23; savm 1; salât 4).

50-Sahih ve meşhur olan bu hadisin asl-ı senedi: Ebû Cemre Nasr b. İmrân an İbn Abbâs.

Metni muhtelif bâblar ile ilgili olduğu için hadis kitaplarının değişik bölümlerinde yer almıştır. Tahrîc edenler: Buhârî (ilm 25, I, 30; îmân 40, I, 19; mevâkîtu's-salât 12, I, 133; zekât 1/5, II, 109, humus 2/1, IV, 44; menâkıb 5/3, IV, 157; meğâzî 69/2, V, 116; edeb 98, IVV, 114), Müslim (îmân no. 23-25, s. 46-8), Ebû Dâvud (no. 3692, 4677), Tirmizî ( No. 1599, 2611) ve Nesâî (îmân 25, VIII, 120; eşribe 48/16, VIII, 322-3).

51-Bu hadisi Tirmizî, iki tarikten rivâyet etmiştir (no. 2145).

Asl-ı senedi şöyledir: Şu'be an Mansûr an Rib'î b. Hirâş an Alî. Bilâhâre Tirmizî, Ebû Dâvud tarikinin Nadr'ın tarikinden daha sahih olduğunu söylemiştir.

52-Asl-ı senedi şöyledir: Hammâd b. Seleme an Muh. b. Amr an Ebî Seleme ani'ş-Şerîd b. Süveyd es-Sekafî.

Bunu Ebû Dâvud, daha sonra Hâlîd b. Abdillah adlı bir râvînin bu hadisi "irsâl" ederek Şerîd'i zikretmeden Ebû Seleme'nin mürseli olarak rivayet ettiğini söylemiştir.

53-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi: Yezîd b. el-Hâd an Muh. b. İbr. an Âmir b. Sa'd ani'l-Abbâs b. Abdilmuttalib.

Bu hadisi Müslim (îmân no. 56, s. 62) ve Tirmizî (no. 2623) tahrîc ettiler.

54-Bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: ez-Zebîdî an Yahyâ b. Câbir an Cübeyr b. Nüfeyr an Abdillah b. Muâviye.

Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1582) tahrîc etmiştir.

55-Bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: el-Mu'temir an Behz b. Hakîm an ebîhi an ceddihi Muâviye b. Hayde.

Bu hadisi Ahmed (V, 5) ve Nesâî (zekât 1, V, 4-5; zekât 73, V, 82-3) tahrîc ettiler.

Behz b. Hakîm, hakkında ihtilaf olan birisidir. Yahyâ b. Maîn, İbnü'l-Medîni ve Nesâî, onu tevsîk etmişler, İbn Hibban ise "hatâları çoktu" demiştir. Bu nedenle bu tarikten gelen hadisler genellikle "hasen" kabul edilirler.

56-Sahih olan bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Hişâm b. Urve an ebîhî an Süfyân b. Abdillah.

Bunu Müslim (îmân no. 62, s. 65) tahrîc etmiştir.

57-Bu hadisin senedi şöyledir: Mansûr b. Sa'd ve Humeydu't-Tavîl (ayrı ayrı) an Meymûn b. Siyâh an Enes.

Bu hadis sahihtir. Bunu Buhârî (salât 28, I, 102) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 1, VII, 76; îmân 8, VIII, 105) tahrîc ettiler.

58-Bu hadisin asl-ı senedi şöyledir: Hişâm ed-Destevâî an Yahyâ b. ebî Kesîr an Zeyd b. Sellâm an Memtûr an Ebî Umâme.

Bu hadisi İmâm Ahmed (Müsned V, 252, 256) dışında İbn Hibbân, el-Hâkim, Şuabu'l-îmân'da Beyhakî ve el-Muhtâre'de Diyâü'l-Makdisi tahrîc ettiler. el-Hâkim'in "Sahîhayn'ın şartınca sahihtir" hükmünü Zehebî de onaylamış; el-Irâkî Emâlî'sinde "hadis sahihtir"; el-Heysemî ise "ricâli Sahîh ricâlidir" demişlerdir. Buna yakın bir lafızla gelen Ebû Mûsâ hadisini ise Ahmed (IV, 398) rivayet etmiştir. İsnâdının râvîleri güvenilir kişilerden oluşmuştur, ancak kopukluk vardır (Feyd I, 374; Mecma' I, 86).

59-Bu hadisi İbn Mâce, Sünen'inde (no. 65) tahrîc etmiştir.

Hadisin isnâdı oldukça zayıftır. Sebebi râvisi Abdüsselâm b. Sâlih Ebû's-Salt el-Herevî'dir. Rivayet sahasındaki za'fı hususunda münekkid imamların ittifakı vardır.

Ebû's-Salt'ın hadis sonunda söylediği sözün mânâsı şudur: İsnâdının ondan sonra gelen bölümü Ehl-i Beyt-i Resûl'den oluşmuş insanların en hayırlılarının bir hülâsası olduğu için isimleri bile bir şifa vesîlesidir.



Konu Başlığı: Ynt: İman ve islamın tarifi
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 06 Şubat 2014, 23:07:06
SELAMÜNALEYKÜM;
Kul. şu dört şeye iman etmedikçe iman etmiş sayılmaz: ALLAH'tan başka hiçbir ilâh olmadığına, ben Muhammed'in ALLAH'ın hak ile gönderdiği peygamber olduğuma şehâdet etmek. Ölüme inan mak, ölümden sonra dirilmeye inanmak ve kadere iman etmek." [Tirmizî.]


Allah ın yolunda gitmek için bu hususlara dikkat edilmelidir.
Bir hususta şöyledir:
1. Tabiki de Allah secde etmek, ona inanmak;
2. Allah ın peygamberlerine inanmak.
3.Allah ın kutsal kitaplarına (Kuran ı Kerim,Tevrat,İncil,Zebur) inanmak
4.Allah ın bütün meleklerine (özellikle Cebrail,Azrail,Mikail ve İsrafil aleyhisselama) inanmak .
5. Kadere ve kaza gününe( kıyamete) inanmak.
6. Ahirete inanmak. :)
 
:) :) ♥
[/tt]


Konu Başlığı: Ynt: İman ve islamın tarifi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Haziran 2019, 13:42:54
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: İman ve islamın tarifi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Haziran 2019, 01:46:11
Aleyküm selâm. Rabbim imanımızı kuvvetli eylesin inşaAllah inşaAllah🌷
Paylaşım için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: İman ve islamın tarifi
Gönderen: Züleyha üzerinde 24 Haziran 2019, 12:16:48
Allah razı olsun selam ve dua ile....