๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:40:51



Konu Başlığı: Hul ilâ ve zıhar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 16:40:51
HUL' (kadının bir bedel karşılığında kocasından boşamasını istemeyi),
ÎLÂ'  (kocanın karısına dört ay veya daha fazla bir zaman yaklaşmamaya yemin etmesi)
VE ZIHÂR  (kocanın karısına "sen benim anam, bacım gibisin" yahut "sen benim anamsın, bacımsın" diyerek kendisine haram kılması)


4426- Sevbân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ortada herhangi bir sebep yok iken bir kadın para karşılığında kendini adama boşa­tırsa, o kadın cennet kokusunu bulamaz."[62]

 

4427- Diğer rivayet:  "Kendilerini para veya herhangi bir mal karşılığı boşatan ka­dınlar, münafıkların ta kendileridir." [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][63]

 

4428- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: Sabit bin Kays bin Şemmâs'ın karısı Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

"Ahlâk ve din yönünden Sabit'i kınamıyorum, müslüman olarak onun kocalık hakla­rını inkâr etmeyi de hoş görmüyorum." Şöyle buyurdu: "Onun sana (mehir olarak) verdiği bahçesini geri verir misin?"

"Evet." dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Sâbit'e: "Haydi bahçeyi ver ve onu iki kere boşa!" buyurdu. [Buhârî ve Nesâî][64]

 

4429- Ebû Davud'un Âişe'den rivayetin­de ise: "Sabit onu dövdü ve omuzunu kırdı" ibaresi geçer.[65]

 

4430- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarından birinin yanına bir ay girmeye­ceğine dair yemin etti. Yirmi dokuz gün ge­çince sabah erken ya da öğleden sonra onların yanına gitti. Ona denildi ki: «Ey Allah'ın Ne-bîsi! Onların yanına bir ay girmeyeceğine da­ir yemin etmiştin.» Şöyle buyurdu: «Ay bazen yirmidokuz gün çeker»." [Buhârî ve Müslim][66]

 

4431- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Bakara sûresinin 226. âyeti hakkında) dedi ki:

"Dört ay geçince, ona (boşadığına) ya rü-cû etmek ya da boşamak için durdurulur. îlâ yapan onu boşayıncaya kadar ona (kadına) bu müddetin dolmasıyla (erkeğin aleyhine) bo­şanma vâki olmaz." Bu hüküm, Osman, Ali, Ebu'd-Derdâ, Âişe ve sahabeden oniki kişi­den de nakledilmiştir.
[67]

 

4432- Diğer rivayet: "Bu müddet geçtik­ten sonra, Allah'ın emri doğrultusunda onu ya iyilikle tutar ya da talâğa karar verip boşar." [Mâlik ve Buhârî][68]

 

4433- Mâlik radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Bir kimse, karısıyla, çocuğu sütten kesip ayınncaya kadar cinsî ilişkide bulunmayaca­ğına dair yemin ederse, bu îlâ sayılmaz. Duy­duğuma göre Hz. Ali'ye bunu sormuşlar da bu tür yemini îlâ saymamış."[69]

 

4434- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlarından bir kısmıyla cinsî ilişkide bu­lunmayacağına dair yemin etti, helâl olan şe­yi haram etti. Sonra bu yemine keffâret ver­di." [Tirmizî][70]

 

4435- Katâde radiyallahu anh'dan:

Ali, İbn Abbâs ve İbn Mes'ûd dediler ki: "(Yeminden sonra) dört ay geçerse kadın bir bâin (kesin) talâkla boşanır." [Taberânî, Mu'cemu't-Kebîr'de][71]

 

4436- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resu­lü! Ben karima zıhar yaptım. Keffâretini ver­meden onunla cinsî temasta bulundum."

"Seni buna iten nedir? Allah seni esirge­sin?"

"Halhalini (ayak bileziğini) ay ışığında gördüm (dayanamadım.)"

"Allah'ın sana emrettiğini yerine getirme­dikçe ona yaklaşma!" buyurdu.
[Sünen ashabı][72]

 

4437- Ebû Temîme el-Hüceymî radiyalla­hu anh'dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın karısına: «Ey kız kardeş!» dediği­ni duydu. Bunu hoş görmeyip onu böyle söy­lemekten alıkoydu." [Ebû Dâvud][73]

 

4438- el-Kâsım bin Muhammed radiyalla­hu anh'dan: Ona sordular:

"Bir adam, falan kadınla evlenirsem he­men onu boşayacağım" derse hükmü nedir? O da şu cevabı verdi: "Bir adam «eğer falan ka­dınla evlenirsem onu kendime annemin sırtı gibi yapacağım» dediğinde (zıhar yaptığın­da), Ömer ona onunla evlenebileceğini; ancak keffâretini verinceye kadar ona yaklaşamıyacağını emretti." [Mâlik][74]

 

4439- Seleme bin Sahr el-Beyâdî radiyal­lahu anh'dan:

"Ben cinsî ilişki bakımından kadınlara kimsenin düşkün olamayacağı kadar çok düş­kündüm. Ramazan ayı girdi, hanımımla cinsî ilişki kurabilirim diye korktum. Bu nedenle Ramazan ayı çıkıncaya kadar onu zıhâr ettim.

Derken bir gece o bana hizmet ederken, bir ta­rafı açıldı; dayanamadım onunla cinsî temas­ta bulundum. Sabah olunca kavmime bildir­dim; «Haydi benimle beraber Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e yürüyün» dedim. «Vallahi olmaz!» dediler.

Bunun üzerine ben tek başıma gittim ve durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e bildirdim; cevaben şöyle buyurdu:

«Ey Seleme! Sen bunu yaptın mı?»

«Ey Allah'ın Resulü! Ben bunu yaptım (iki kere). Allah'ın emrine razıyım ve ona ta­hammül edeceğim. Allah'ın sana gösterdiği şeyin doğrultusunda hükmünü ver!» dedim. Şöyle buyurdu:

«Bir ense (köle) azat et!»

«Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ondan başka hiçbir kölem yoktur» dedim ve enseme vurdum.

«Hiç aralıksız birbiri ardınca iki ay oruç tut!" dedi.

"Bu benim başıma oruç sebebiyle gelme­di mi?» dedim.

«Öyleyse bir vesak hurmayı altmış yoksul arasında dağıt!»

«Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, yemeksiz sabahladık. Hiçbir şeyimiz yoktur.»

«Haydi öyleyse Züraykoğullarının zekât tahsildarına git te sana versin, ve ondan bir vesak hurmayı altmış fakir arasında dağıt, kalanını da ailenle beraber sen ye» buyurdu.

Kavmime dönüp, şöyle dedim:

«Sizden sıkıntı ve kötü düşünce gördüm, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'de ise, genişlik ve güzel düşünce gördüm. Sizin sadakalarınızın bana verilmesini emretti»."

[Tirmizî ve Ebû Dâvud.][75]

 

4440- Huveyle bint Mâlik bin Sa'lebe ra-diyallahu anhâ'dan, dedi ki:

"Kocam, Evs bin es-Sâmit zıhar yaptı (beni annesinin sırtına benzetti). Hemen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e şikayete geldim. Bunun üzerine o, benimle tartışıyor ve şöyle diyordu:

«Allahtan kork! O senin amcanın oğlu­dur.» Yanından Kur'ân'dan şu âyetler inince­ye dek ayrılmadım: «Allah, kocası hakkında

seninle mücadele eden (kadının) sözünü işit­ti.» —âyeti zıhânn keffâretini bildiren âyete kadar—. (Sonra) şöyle buyurdu:

«Bir köle azat eder.» Dedim ki:

«(Parasını) bulamaz.» Dedi ki:

«İki ay oruç tutar.» Dedim ki:

«Ey Allah'ın Resulü! O yaşlı bir adamdır, takat getiremez.»

«Öyleyse altmış fakiri doyursun» deyince, şöyle dedim:

«Onun tasadduk edecek bir şeyi yok!»

«Öyleyse ben ona bir zenbil hurma verip yardım edeyim.» Dedim ki:

«Ey Allah'ın Resulü! Bir zenbil hurma da ben veririm.»

«iyi yaptın, haydi şimdi git; bu iki zenbil hurmayı yoksullara dağıtıp yedir; sonra da amcanın oğluna dön!» buyurdu."

(Bu hadisi nakleden ravilerden Yahya bin Âdem), "Arak altmış sa'dır" dedi.[76]


[62] Bu hadisin lafzı, Tirmizî'ye aittir. Bunu Ebû Dâvud (no. 2226) ve Tirmizî (no. 1187), Eyyûb an Ebî Kilâbe an Ebî Esma an Sevbân asl-ı senedi ile; ayrıca Tirmizî (no. 1186), Ebû Kureyb an Muzâhim b. Zevvâd b. Uley-ye an ebîhîan Leys an Ebî'l-Hattâb an EbîZür'a an Ebî İdrîs an Sevbân senedi ile (lafız bu isnada aittir) tahrîc ettiler. Ancak bu ikinci isnadın güçsüz olduğunu söyle­di.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.

[63] Bu hadisin lafzı, Tirmizî'ye aittir. Bunu Ebû Dâvud (no. 2226) ve Tirmizî (no. 1187), Eyyûb an Ebî Kilâbe an Ebî Esma an Sevbân asl-ı senedi ile; ayrıca Tirmizî (no. 1186), Ebû Kureyb an Muzâhim b. Zevvâd b. Uley-ye an ebîhîan Leys an Ebî'l-Hattâb an EbîZür'a an Ebî İdrîs an Sevbân senedi ile (lafız bu isnada aittir) tahrîc ettiler. Ancak bu ikinci isnadın güçsüz olduğunu söyle­di.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.

[64] Lafız Buhârî'ye aittir. Bunu Buhârî (talâk 12/1-3, VI, 170) ve Nesâî (talâk 34/3, VI, 169), İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.

[65] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2228), Muh. b. Ma'mer an Ebî Amir Abdilmelik b. Amr an Ebî Amr es-Sedûsî an Abdillah b. e. Beki: b. Muh. b. Amr b. Hazm an Amre an Âise senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.

[66] Bu hadisi Buhârî (nikâh 92/1, VI, 152), Müslim (siyam no. 25, s. 764) ve İbn Mâce (no. 2061), İkrime b. Abdirrahman b. el-Hâris b. Hişâm an Ümmi Seleme asl-ı se­nedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/290.

[67] Bu mevkuf hadisi Mâilk (talâk no. 18, s. 556) ve Buhâ­rî (talâk 21/3, VI, 174), Mâlik an Nâfi} an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[68] Bu rivayeti Buhârî (talâk 21/2, VI, 174), Kuleybe an Leys an Nâfî' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[69] Muvattâ, talâk no. 19, s. 558.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[70] Bu hadisi Tirmizî (no. 1201), el-Hasan b. Kaza'a an Mesleme b. Alkame an Dâvud b. Alî ani's-Şa bîan Mes-rûk an Âise senedi ile tahrîc etti.

Şa'bî'den mürsel olarak gelen rivayetini daha sahîh ad­detmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[71] Katâde, tâbiûnun küçüklerindendir. Bu üç sahabeyi de idrâk etmemiştir (Mecma' V, 11).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[72] Lafız Nesâî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2223, 2225), Tirmizî (no. 1199), Nesâî (talâk 33/1-3, VI, 167-8), İbn Mâce (no. 2065), İbnu'l-Cârûd (no. 342), Tabe-rânî (M. el-Kebîr no. 11599-600), el-Hâkim (II, 204) ve Beyhakî (VII, 386), el-Hakem b. Ebân an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Müzâhere yahut zıhâr, kişinin karısının tümünü ya da bir azasını annesi ya da diğer mahremlerinin tümüne ya da bir azasına benzetmesidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[73] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2210-1), Hâlid el-Hazzâ an Ebî Temime (an raculin min kavmihî) asl-ı senedi ile tahrîc etti. Ancak Ebû Davud'un ifadesiyle bu: Hâlid an Ebî Osman an Ebî Temime ve Hâlid an raculin an Ebî Temime talikleriyle de rivayet olunmuştur.

Görünen odur ki, bu hadis mürseldir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[74] Mâlik (talâk no. 20, s. 559), bu fetvayı an Saîd b. Amr b. ani'l-Kâsım senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291.

[75] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2213) ve Tirmizî (no. 1200) iki ayrı senedle Seleme b. Sahr'dan tahrîc ettiler. Tirmi­zî, kendi isnadı hakkında hasen hükmü verdi.

Ancak İbnu'l-Cârûd, İbn Huzeyme ve el-Hâkim, Sahih­lerinde irâd ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/291-292.

[76] Evs, Ubâde b. es-Sâmit'in kardeşidir. Ebû Dâvud (no. 2214), el-Hasan b. Alî an Yahya b. Adem an ibn İdrîs an Muh. b. İshâk an Ma'mer b. Abdillah b. Hanzale an Yû­suf b. Abdillah b. Selâm an Huveyle senedi ile tahrîc et­ti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/292.



Konu Başlığı: Ynt: Hul ilâ ve zıhar
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Temmuz 2019, 16:38:50
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Hul ilâ ve zıhar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 06 Temmuz 2019, 13:18:01
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun