๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:47:53



Konu Başlığı: Hırsızlığın şerî cezası
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:47:53
HIRSIZLIĞIN ŞER'I CEZASI VE ŞER'Î CEZASI OLMAYAN HIRSIZLIK

 

5408- Aişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in

zamanında, hırsızın eli, türs veya cehafe denilen kalkanın değerinden daha düşük bir eşya için kesilmezdi. Kalkan ise. türs veya ha-cel'e diye iki çeşitti."

5409-  Diğer rivayet: "El, ancak kalkanın değeri kadar bir mal çalındığı zaman kesilir ki, kalkanın değeri, çeyrek dinardır,"

|Altı hadis İmamı.|

5410- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, fiyatı üç dirhem olan kalkanı çalan hırsızın elini kestirmiştir."

jİkisi de altı hadis imamına aitlir.j

5411 - Amre bini Abdirrahman radiyallahu anhâ'dan:

"Osman'ın zamanında bir hırsız bir ağaç kavunu çaldı.

Osman onun ne kadar para yapacağını sordu. Bir dinarın on iki dirhem olacağını he­saplayarak, onun fiyatının üç dirhem olduğu­nu söylediler. Bunun üzerine Osman, o hırsı­zın elini kesti." [Mâlik.]

5412- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah hırsıza lanet eylesin! Bir yumurta­yı çakır da eli kesilir; ipi çalar da eU kesilir."

el-A'meş der ki: "Buradaki yumurtadan muradın demir topağı olduğunu, bazı iplerin de üç ve daha fazla dirhem ettiği görüşündey­diler." IBuhârî. Müslim ve Nesâî.]

5413-  Ebû Ümeyyc el-Mahzûmî radiyal­lahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir hırsız getirildi, yanında çaldığı eşya bulu­namadı, fakat suçunu itiraf etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu:

'Sen çaldın mı?'

'Evet" dedi. Ona aynı soruyu iki ya da üç kere tekrarladı, her seferinde itiraf etti. Ondan sonra emretti, eli kesildi, sonra huzura çağırıl­dı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Allah'a tevbe et, günahının bağışlanma­sını dile!' dedi. Adam da: 'Allah'a tevbe edi­yor ve mağfiret diliyorum' dedi. Bunun üzeri­ne Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de üç kere: 'Allahım, onun tevbesİni kabul et!' diye dua etti."

[Nesâî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.]

5414- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Hırsızlık yapan Mahzumî bir kadının du­rumu Kureyş'i oldukça üzdü.

Dediler ki: 'Bu hususta Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem ile kim konuşacak?'

"Buna Usâme'den başkası cesarel ede­mez. Çünkü onu pek seviyor' dediler.

Üsâme konuyu ona açıp konuşunca, Rcsû-lullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: (Benimle) 'Al­lah'ın cezalarından bir ceza hususunda mı konuşuyorsun'/' Sonra kalkıp şöyle hitap etti:

'Sizden öncekilerin helak olmalarının se­bebi şu idi: Onlardan üst düzeyde biri hırsızlık yaptığı zaman onu serbest bırakırlardı, güç­süzleri hırsızlık ettiğinde hemen şer'î cezayı uygulayıp elini keserlerdi. Allah'a yemin ede­rim ki, eğer Muhammed'in kızı Fâtıma çalmış olsaydı onun da elini mutlaka keserdim''."

5415-  Diğer rivayet: "Fetih gazvesinde hırsızlık yapan kadının durumu Kureyş'i son derece üzdü."

5416-   Başka rivayet: Affedilmesi için Üsâme onunla konuştu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellcm'in yüzünün rengi birden attı. Ve şöyle buyurdu: 'Allahın cezalarından biri hakkında şefaat mı ediyorsun?'

Bunun üzerine Üsâme: 'Ey Allah'ın Resû-lü! Benim için bağışlanma dile!'dedi.

Bu rivayette ayrıca şöyle geçiyor: 'Sonra emretti, o kadının eli kesildi.'

Âişe dedi ki: Ondan sonra kadın tevbe etti, durumu düzeldi ve evlendi. Ondan sonra gelirdi ve işini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e iletirdim ve işi görülürdü."

5417-  Diğer rivayet: "Bir kadın birtakım insanların bilgisi dahilinde bir seneye kadar bir bilezik Ödünç aldı. Kadın sonra o bileziği sattı. Yakalanıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e getirildi. O da onun elinin derhal kesilmesini emretti."

5418-  Diğer rivayet: "Mahzumî olan ka­dın kullanmak için Ödünç eşya aldı, sonra al­dığını inkâr etti. Bu sebeple Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem, onun elinin kesilme­sini emretti." [Mâlik hariç, ulu hadis imamıl

5419- İbnAmr bin el-Âs radıyallahu anh'-dan;

"Muzeyne'den bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Resulü! Dağda yayılan dava­rı çalan hırsız hakkında ne dersin?'

Şöyle buyurdu: 'Çaldığını ve bir o kadar da bedelini öder; ayrıca cezaya da çarptırılır. Otlaklarda yayılmakta olan hayvanlarda çal­ma olaylarında hiçbir şekilde el kesme Lazım gelmez. Ağıldan çalınıp da değeri, kalkan pa­rasına ulaşırsa olursa eli kesilir. Kalkanın de­ğerine ulaşmazsa bedelinin iki mislini öder, ayrıca te'dib dayağı atılır.'

Dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü, ağaçtaki meyvenin çalınması hakkında ne dersin?'

Şöyle buyurdu: 'O, kopardığını ve onunla beraber bir misli bedelini öder ve ayrıca ce­zalanır.

Ağaçtaki meyvede el kesme yoktur. Şayet sergi yerine konduktan sonra çalıntrsa, bede­li bir kalkan değerine ulaşırsa o zaman el ke­silir. Ulaşmazsa iki misli bedeli ödettirilir. Te'dib için de ceza verilir'." [Sünen ashabı]

5420- Râfi' bin Hadîc radiyallahu anh'dan: "O, hurma fidanı çalan bir kölenin elini kesmek isteyen Medine emîri Mervan'a şöyle dedi: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Ağaçta­ki meyve ve hurma çiçeğini çalmaktan dolayı (el) kesmek yoktur." Bunun üzerine Mervan kölenin serbest bırakılmasını ve sırtına da bir­kaç kamçı vurulmasını emretti." [Mâlik ve siinen ashabı.]

5421- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hâinin, kapkaççının (yağmacının) ve yankesicinin eli kesilmez." [Tirmizî ve Nesâî.]

5422-   Abbâd bin Şurahbîl radiyallahu anh'dan:

"Bir kıtlık senesinde açlıkla karşı karşıya kaldım, Medine bostanlarından birine girdim, bir başak ufalayıp yedim, birazını da kucağı­ma aldım. Sahibi gelip beni yakaladı ve döv­dü. Elbisemi de alıp doğru Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem'e götürdü. Ona olayı anlatınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem adama şöyle buyurdu: 'Cahilse öğretme­din, açsa doyurmadın ya da acıkmışsa doyur­madın.' Ona emretti; elbisemi geri verdi, üste­lik bir ya da yarım vaşak buğday verdi."

|Ebû Dâvııd ve Nesâî.]

5423- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kimse, kimsenin izni olmadan hayvanım sağmasın. Sizden biriniz dolabının kilidinin parçalanmasını, yiyeceklerinin dağılmasını ister mi?

İşte hayvanlarının mememeleri de sahip­lerine onların yiyeceklerini depoluyor. Onun için hiç kimse, kimsenin hayvanını, izni olma­dan asla ve kesinlikle sağmasın!"

[Buhârî, Müslim, Mtıvatlâ ve Ebû Dâvucl.]

5424- Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu;)

"Biriniz bir koyun ve deve gibi hayvan sürüsüne geldiği zaman, eğer sahibi yanında ise, sağmak için izin istesin, izin verirse sağıp içsin. Eğer orada kimse yoksa, üç kere seslen­sin. Eğer cevap gelirse, izin istesin; cevap gelmezse ihtiyacı kadar sağıp içsin, yanında alıkoyup götürmek için fazla sağmasın." [Ebû Dâvud ve Tirmizîj

5425- Râfi bin Amr radiyallahu anh'dan: "Bir Ensârlmın hurma ağacına hurma dü­şürmek için taş atıyordum. Beni yakalayıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e ilet­tiler, bana sordu:  'Ey Râfi'.' Onların hurma ağaçlarını neden taşlıyorsun?'

'Açlıktan ey Allah'ın Resulü' deyince Şöyle buyurdu:

'Taslama, yere düşenleri ye! Allah seni doyursun ve (suya) kandırsın'."

5426-  Diğer rivayetle:  "Allahıfn! Onun karnını doyur!" diye geçmektedir. |Her ikisi de Ebû Davud'a aittir.]

5427- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir bostana girerse yesin, kucağına doldurmasın!" [Tirmizî]

5428- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Bir adam Ömer'e kölesini getirip: 'Ey

Ömer! Bunun elini kes! Çünkü o eşimin ayna­sını çaldı.'dedi. Ömer şöyle cevap verdi:

Onun eli kesilmez; çünkü o sizin hizmet-çinizdir, malınızı almıştır (başkasının malını değil)." [Mâlik.]

5429- Câbir radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e bir hırsız getirdiler; "Onu öldürün" buyurdu.

"Ey Allah'ın Resulü! O sadece çaldı" de­diler. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

"Onun elini kesin!" Eli kesildi.

Sonra aynı hırsız ikinci kez getirildi, "Onu öldürün!" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! O sadece çaldı" dediler." Öyleyse onun ayağım kesin!" buyurdu.

Sol ayağı kesildi. Üçüncü defa gelirdiler: "Onu öldürün" dedi.

"Ey Allah'ın Resulü! O sadece çaldı" de­diler. "Öyleyse elini kesin!" buyurdu ve sol elini kestiler.

Aynı hırsızı dördüncü kez getirdiler. "Onu öldürün!" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! O sadece çaldı," dediler. Öyleyse öbür ayağını kesin" buyurdu; hemen sağ ayağını kestiler.

Beşinci defa getirdiler. "Onu öldürün!" buyurdu, götürüp onu öldürdük, sonra onu sü­rükleyerek bir kuyuya attık, üzerine de taşlar atarak üstünü kapattık." Ebû Dâvud. Nesâi de benzerini rivayet edip "isnadı münkerâk" dedi.

5430- el-Kâsım bin Muhammed radiyalla­hu anh'dan:

"Yemen ahalisinden bir adamın eli ve aya­ğı kesildi. Medine'ye gelip: Ebû Beki''e: 'Ye­men valisi bana zulmedip elimi ayağımı kes­ti.' diye şikayet etti ve Ebû Bekir'e misafir oldu. Bu adam gece namazı da kılıyordu. (Bunu görünce) Ebû Bekir: 'Yemin ederim ki senin gecen hırsızın gecesi gibi değil.' dedi. O gece Ebû Bekir'in karısı Esma bint Umeys'in bilezikleri kaldığı evin bir köşesine (sırf onu denemek için) kondu ve bilezik kayboldu.

Gece namazını da ihmal etmeyen bu adam onlarla beraber bileziği ararken ' Allahım! Sa­lih bir adamın mütevazi evindeki kişiyi sana havale ediyorum —kendini kastediyor—" Sonra bilezikler bir kuyumcuda bulundu. Ku­yumcu bunları eli ayağı kesilmiş bir adamın saltığını söyleyince, derhal onu sorguya çekti­ler. O suçunu kabul edip itiraf etti ya da şahit­le isbat edildi. Bunun üzerine Ebû Bekr em­retti; sol tarafı da kesildi. Ebû Bckr bunun üzerine şöyle dedi: 'Bana onun kendi nefsine bedduası, hırsızlıktan daha zor ve ağır geldi'."

5431- Yahya bin Abdirrahman radiyallahu anh'dan:

"Hâtib'in köleleri, Müzeyne'den bir ada-

mm devesini çalarak boğazladılar. Dava Ömer'e İntikal edince, Kesîr bin es-Salt'a on­ların ellerini kesmesini emretti. Sonra Ömer (bu kararından vazgeçerek) şöyle dedi: 'Sanı­rım onları aç bırakıyorsun,' Hz. Ömer devam­la 'Vallahi sana allından kalkamayacağın bir şekilde ödettireceğim.' dedi. Sonra Müzey-ne'den olan adama dedi ki:

'Deven ne kadar yapar'?' Adam dedi ki: 'Vallahi ben dÖrtyüz dirhemden az kıymet bi­çecektim.' Ömer (hatibe hitaben) şöyle dedi: 'Ona sekizyüz dirhem ver!1"

5432- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer'in kölesi kaçak iken hırsızlık yaptı, eli kesilmek üzere Medine valisi olan Saîd İbni'1-Âs'a gönderildi.

Saîd dedi ki: 'Kaçak kölenin eli kesil­mez.' İbn Ömer şöyle dedi:

'Bunu Allah Kitabının hangi yerinde bul­dun?' Sonra İbn Ömer emrelli ve onun eli ke­sildi. Ömer bin Abdi'1-azîz de böyle hüküm verdi." [Mâlik.|

5433- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Köle çaldığı zaman bir neş (yirmi dir­hem) karşılığında dahi olsa onu satın!"

|Ebû Dâvud ve Nesâî.]

5434- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Humus (beşte bir) kölelerinden biri hu­mus (beşte bir) malından çaldı. Davası Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e iletildi, onun elini kesmedi. Şöyle buyurdu: 'Onlar Allah' in malıdır. Birbirlerini çaldılar'."

|İbn Mâce zayıf bil senedle.]

5435-   Ezher bin Abdillah radiyallahu anh'dan:

"Kelâ kabilesinden birtakım insanların

malları çalındı. Dokumacılardan birtakım in­sanları ilham eltiler. Onları alarak Nu'mân bin Beşîr'e getirdiler. Nu'mân onları birkaç gün hapsetti. Sonra serbest bıraktı. Dediler ki: 'Onları döğmeden ve azarlamadan serbest bı­raktın!' Şu cevabı verdi:

'İsterseniz onları döveyim, eğer malınız çıkarsa ne âlâ, çıkmazsa sırtınıza onlara vur­duğum kamçı sayısınca vururum.' Dediler ki: 'Bu senin hükmün müdür?'

'Bu Allah ve Resulünün hükmüdür' dedi."

|Ebû Dâvud ve Nesâî.] .

5436- Ebû Zer radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem beni çağırdı; "Buyur!" dedim. Şöyle buyurdu:

"İnsanlar kitleler halinde ölüp ev (yani mezar) köle karşılığında temin edilince halin nice olur?"

"Allah ve Resulü en iyi bilendir" dedim.

"işte o zaman her zamankinden daha çok sabretmelisin."

Hammâd der ki: '"Nebbâşın (kefen soyu-cunun) eli kesilir; çünkü o ölünün evi olan kabre girmiştir' diyenler Allah Resulünün az önce geçen hadisini delil göstermişlerdir."

5437- Abdurrahman bin Avf radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Üzerinde şer'î ceza uygulanan hırsız ar­tık çaldığım ödemez." [Nesâî]

5438- Üseyd bin Hudayr radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çalman malını itham edilen (mesela hırsızın sattığı) bir adamın elinde bulan şahıs hakkın­da şöyle hüküm vermiştir: Mal sahibi isterse onu (adamın hırsıza ödediği) bedel karşılığın­da adamdan satın alır, isterse hırsızın peşine düşüp onun yakasına yapışır. Ebû Bekr İle Ömer de böyle hüküm verdiler."

[İkisi de Nesâî'ye aittir.]

5439- Fadâle radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e

bir hırsız getirildi, eli kesildi; sonra emretti de kesilen eli boynuna asıldı." [Sünen ashabı]

5440-  Büsr bin Ertâte radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallaJlahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Seferde (vaki olan hırsızlıklarda) eller kesilmez." [İkisi de sünen ashabına aittir.}

5441- eş-Şa'bî radiyallahu anh'dan:

"İki adam bir adamın hırsızlık yaptığına dair tanıklık ettiler. Ali onun elini kesti. Son­ra başka birini getirip 'Esas hırsız budur. Öte­kinde biz yanılmışız' dediler. Ali bunun üzeri­ne onlann şahitliğini reddetti ve birincisinin diyetini onlara ödetti, ayrıca şöyle dedi: 'Eğer bunu kasten yaptığınızı bilsem, ikinizin de elini keserdim'." [Buharı bir bâb başlığında]


 
5408-5409-Bu hadisi Tayâlisî (no. 1582), Abdürrezzâk (no. 18961), Şâfiî (Ümm VI, 133; VI, 115; VII, 139), Ahmed (VI, 36, 163), Dârimî (II, 172), Buhârî (hudûd 13/1-2, VIII, 16-7), Müslim (hudûd no. 1, s. 1312), Ebû Dâvud (no. 4383), Tirmizî (no. 1445), Nesâî (kat'us-sârik 9/4-8, VIII, 78-9), İbn Mâce (no. 2585), İbn Hibbân (no. 4442, 4448) ve Beyhakî (VIII, 254), ez-Zührî an Amre an Âişe asl-ı senedi ile;

Mâlik (hudûd no. 24, s. 832) ve Nesâî (kat'us-sârik 9/10-14, VIII, 79), Yahyâ b. Saîd an Amre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Bu hadisin Âişe'den başka tarikleri de mevcuttur.

5410-Bu hadisi Mâlik (hudûd no. 24, s. 832), Buhârî (hudûd 13/7-9, VIII, 17-8), Müslim (hudûd no. 6, s. 1313), Ebû Dâvud (no. 4484), Tirmizî (no. 1445) ve Nesâî (kat'us-sârik 9, VIII, 77-82), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5411-Bu hadis-i mevkûfu Mâlik (hudûd no. 23, s. 832), an Abdillah b. e. Bekr an ebîhî an Amre senediyle tahrîc etti.

5412-Bu hadisi Buhârî (13/10, VIII, 18), Müslim (hudûd no. 7, s. 1314) ve Nesâî (kat'us-sârik 1/4, VIII, 64-6), el-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5413-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4380) ve Nesâî (kat'us-sârik 3, VIII, 67-8), Hammâd b. Seleme an İshâk b. Abdillah b. e. Talha an Ebî'l-Münzir mevlâ Ebî Zerr an Ebî Umeyye asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5414-5418-Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-ashâb 18/1-2, IV, 213-4; hudûd 11-14, VIII, 16-7), Müslim (hudûd no. 8-10, s. 1315-6), Ebû Dâvud (no. 4373-4), Tirmizî (no. 1430) ve Nesâî (kat'us-sârik 6, VIII, 72-74), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk lafız Ebû Dâvud'a (no. 4373), ikincisi Müslim'e (hudûd no. 9), üçüncü ve dördüncü Nesâî'ye, beşinci Ebû Dâvud'a (no. 4374) aittir.

5419-Lafız Nesâî'ye (kat'us-sârik 12/2) aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4390), Tirmizî (no. 1289) ve Nesâî (kat'us-sârik 12/1-2, VIII, 85-6), Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı hasendir.

5420-Bu hadisi Mâlik (hudûd no. 32, s. 839), Ebû Dâvud (no. 4388), Tirmizî (no. 1449), Nesâî (kat'us-sârik 13, VIII, 86-7) ve İbn Mâce (no. 2593), Yahyâ b. Saîd an Muh. b. Yahyâ b. Habbân an Râfi' asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5421-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4391), Tirmizî (no. 1448), Nesâî (kat'us-sârik 13, VIII, 88) ve İbn Mâce (no. 2596), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre "hasen sahîh"tir.

5422-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2620-1), Nesâî (kudât 21, VIII, 240) ve İbn Mâce (no. 2298), Ebû Bişr an Abbâd b. Şurahbîl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Hadis, bu sahâbinin rivayet ettiği tek hadistir.

5423-Bu hadisi Mâlik (istîzân no. 17, s. 971), Buhârî (lukata 8, III, 95), Müslim (lukata no. 13, s. 1352) Ebû Dâvud (no. 2623) ve İbn Mâce (no. 2302), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5424-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2619) ve Tirmizî (no. 1296), Abdüla'lâ an Saîd b. e. Ar‍be an Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı hasen garîb'tir.

5425-5426-Lafzın ilki Nesâî'ye, ikincisi Ebû Dâvud'a aittir. Bunu Ebû Dâvud (no. 2622) ve Tirmizî (no. 1288), ayrı ayrı senedlerle Râfi'den tahrîc ettiler.

Tirmizî, kendi isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

5427-Bu hadisi Tirmizî (no. 1287), Muh. b. Abdilmelik b. ebî'ş-Şevârib an Yahyâ b. Süleym an Ubeydillah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

5428-Bu hadis-i mevkûfu Mâlik (hudûd no. 33, s. 839), ani'z-Zührî ani's-Sâib b. Yezîd an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5429-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4410) ve Nesâî (kat'us-sârik 15, VIII, 90-1), Muh. b. Abdillah b. Ubeyd b. Akîl el-Hilâlî an ceddihî an Mus'ab b. Sâbit b. Abdillah b. ez-Zübeyr an Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5430-Bu mevkûfu Mâlik (hudûd no. 30, s. 835-6), an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

5431-Bu mevkûfu Mâlik (akdiye no. 38, s. 748), an Hişâm b. Urve an ebîhî an Yahya senediyle tahrîc etti.

5432-Mâlik (hudûd no. 26, s. 833), an Nâfi' senedi ile tahrîc etti.

5433-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4412) ve Nesâî (kat'us-sârik 16/2, VIII, 91), Ebû Avâne an Ömer b. e. Seleme an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Ömer, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

5434-Bu hadisi İbn Mâce (no. 2590), Cübâre b. el-Muğallis an Haccâc b. Temîm an Meymûn b. Mihrân an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Cübâre zayıf bir râvidir.

5435-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4382) ve Nesâî (kat'us-sârik 2, VIII, 66-7), Bakiyye b. el-Velîd kâle haddesenî Safvân b. Amr an Ezher asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5436-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4409) ve İbn Mâce (no. 3958), Hammâd b. Zeyd an Ebî İmrân el-Cevnî ani'l-Muşa'as b. Tarîf an Abdillah b. es-Sâmit an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5437-Bu hadisi Nesâî (kat'us-sârik 18/3, VIII, 93), Amr b. Mansûr an Hassân b. Abdillah ani'l-Mufaddal b. Fadâle an Yûnus b. Yezîd an Sa'd b. İbr. ani'l-Misver b. İbr. an Abdirrahman b. Avf senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında mürseldir, sâbit değildir" hükmünü verdi.

5438-Bu hadisi Nesâî (buyû‘ 96/2, VII, 313), Amr b. Mansûr an Saîd b. Z‍eyb an Abdirrezzâk an İbn Cüreyc an İkrime b. Hâlid an Üseyd b. Hudayr senedi ile daha uzun bir metinle tahrîc etti.

5439-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4411), Tirmizî (no. 1447), Nesâî (kat'us-sârik 18/3-2, VIII, 92) ve İbn Mâce (no. 2587), el-Haccâc an Mekh‍l an Abdirrahman b. Muhayrîz an Fadâle asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

5440-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4408), Tirmizî (no. 1450) ve Nesâî (kat'us-sârik 16/2, VIII, 91), Hayve b. Şurayh an Ayyâş b. Abbâs (an Şüyeym b. Beytân ve Yezîd b. Subh) an Cünâde b. e. Ümeyye an Busr b. Artât asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

5441-Buhârî (diyât 21, VIII, 42), Mutarrif ani'ş-Şa'bî muallak senedi ile tahrîc etti.




Konu Başlığı: Ynt: Hırsızlığın şerî cezası
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Haziran 2019, 17:42:25
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri İslam a göre yaşayan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hırsızlığın şerî cezası
Gönderen: Züleyha üzerinde 28 Haziran 2019, 11:53:10
Rabbim razı olsun inşallah selam ve dua ile...