๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:25:45



Konu Başlığı: Feraiz bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:25:45
FERAİZ BAHSİ


5079- Üsâme radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu;)

"Müslüman kâfire, kâfir de müslümana vâris olamaz."

[Nesâî hariç, allı hadis imamı.|

5080-  Ebû Hureyre ve Cabir radiyallahu ahhumâ'dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Farklı dine mensup iki kimse arasında tevarüs (miraslaşmak) yoktur."
|Tirmizî|

5081- Üsâme radiyallahu anh'dan:

"Ey ALLAH'ın Resulü, yarın nerede konak­layacaksın?" diye sordu. O, Mekke'nin fethedildiği sırada: Resûlullah: "Ukayl bize (kalacak) ev mi bıraktı?" şeklinde cevap verdi. [Buhârî, Müslim ve Ebû DŞvud.j

5082-  Muhammed bin el-Eş'as radiyalla­hu anh'dan:

"Onun yahudi ya da hıristİyan olan halası vefat etti. Durumu Ömer'e anlatıp: 'Ona kim vâris olabilir?' diye sordu. Ömer: 'Ona kendi dininden olanlar vâris olur.' şeklinde cevap verdi.

Daha sonra Osman'a gelip ona da aynı so­ruyu sorunca, Osman şöyle dedi: 'Ömer'in sana, 'Ona kendi dininden olanlar vâris olur' dediğini unuttuğumu mu sanıyorsun?' dedi."

[Malik]

5083- Urve radiyallahu anh'dan: Ensâr'dan, Uhayha bin el-Cellâh adında

bir adamın kendisinden küçük amcası vardı ve dayılarının gözetiminde kalıyordu. Onu Uhayha sırf ona vâris olmak için yanına aldı ve sonra öldürdü. Bunun üzerine dayıları: "Biz büyüyüp güçleninceye kadar ona baktık. Fakat öldüren kişinin tarafı (asabi olması sebebiyle) miras alma hususunda bize galip geldi"

(Urve dedi ki:) "Bu sebepledir ki bir katil öldürdüğü kimseye vâris olamaz." [Mâliki

5084-  Rabî'a bin Abdirrahman radiyalla­hu anh'dan, o da alimlerinden bir çokların­dan:

"Cemel. Sıffîn ve Harre günü öldürülenler birbirlerine vâris olamadılar. Sonra Kudeyd Savaşı olunca, yine birbirlerine mirasçı ola­madılar, ancak mal sahibinden önce Öldürül­düğü delillerle sabit olanlar hariç."

[Mâliki

5085- İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'­dan:

"Ömer araplar içinde doğanlar hariç acemlerden hiçbirinin araplara varis olmasını uygun görmedi." [Mâlik.]

5086- Ebû'l-Esved radiyallahu anh'dan: "Muâz'a müslüman olan oğlunun kendisi­ne vâris olduğu bir yahudinin mirası meselesi getirildi. Şöyle dedi: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:  'islâm mağlup edilmez, (gücü) artar, eksilmez'." [Ebû Davudi

5087- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Gaylân es-Sakafî müslüman olduğunda

nikâhı altında on tane kadın vardı, Ona Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: 'Onlardan dört tanesini seç.'

Ömer'in dönemi gelince, kadınlarını bo­şadı, malını oğulları arasında taksim etti. Ömer bunu duyunca, şöyle dedi; 'Sanırım şeytanın hırsızlama sızdırdığı haberler içinde senin ölümün de vardır. Bunu senin içine koy­muş, galiba sen çok yaşamayacaksın. ALLAH'a yemin olsun ki, hanımlarına ric'at edip onlara tekrar nikâhının altına alacaksın; yahut mutla­ka ben onları sana vâris kılacağım ve emredip kabrini Ebû Riğâl'in kabri gibi taş yağmuru­na tutturacağım'.1' [Ahmed, BezzârveEbû Ya'iâ.j

5088- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan.: ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hakkında: "Bu ümmetten birini kendi­me dost edinseydim, onu dost edinirdim: lâkin İslâm dostluğu daha üstün ya da hayırlıdır" buyurduğu kimse (yani Ebû Beki'), dedeyi ba­ba makamına koymuştur.

Bununla Ebû Beki''i kastediyor. Çünkü Ebû Bekr, İbn Abbâs ve Îbnü'z-Zübeyr de­diler: "Dede, baba makamındadır" dediler. Sahabenin kalabalık olduğu bir devirde, Ebû Bekr'e bu hususta muhalif olan hiç kimse zikredilmedi.

İbn Abbâs dedi ki: "Kızkardeşlerim değil de bana oğlumun oğlu vâris olur. Ben ölen oğlumun oğluna vâris olamam."

Ömer, Ali, İbn Mes'ûd ve Zeyd'den bu hususta değişik görüşler zikredilir. [Buhârî]

5089-  îmrân bin el-Husayn radiyallahu anh'dan:

Bİr adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: "Oğlumun oğlu (lo­runum) öldü; onun mirasından bana düşen ne­dir?" Şöyle buyurdu: "Sudus (= altıda bîr)." Oradan ayrılınca, onu çağırdı ve şöyle buyur­du: "Sana diğer bir sudus daha vardır." Dönüp giderken yanma çağırdı ve şöyle bu­yurdu: "Diğer sudus hak değil, fazladan bir ikramdır!" [Ebû Dâvud ve Tirmizî]

5090- Muâviye radiyallahu anh'dan:

"O, Zeyd bin Sâbil'e dedenin vâris olma­sı hakkında bir mektup yazdı. Zeyd, cevabî mektubunda ona şunu yazdı: 'Sen bana dede hakkında sormak üzere bir mektup yazdın, ALLAH en doğru bilendir. Onun hakkında hali­felerin dışında kimse hükmetmemiştir. Sen­den önce şahit olduğum iki halife de ona (de­deye), ölenin geride bir kardeş bıraktığı za­man mirasın yarısını; iki ve ikiden fazla kar­deş bıraktığı zaman mirasın üçte birini verir­lerdi. Kardeşler çok olursa bile dedenin hisse­si sülüsten (üçte birden) az olmazdı'."

5091- Ömer radiyallahu anh'dan:

"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e 'Dede için nasıl taksimat yapacağım?' diye sordu.

Resûlullah şöyle buyurdu: 'Ey Ömer! Bu­nu neden soruyorsun; bunu Öğrenmeden Önce öleceksin.' Hakikaten de Ömer onu öğrenme­den önce vefat etti."

ITeberânî, M. cl-Evsat'ln.]

5092- Şa'bî radiyallahu anh'daıı:

Haccâc beni bağlı olarak getirtti. Yolda Yezîd bin Ebî Eşlem bana rastladı.

Dedi ki: "Biz bugün senin iki dudağın ara­sından çıkacak söze bakıyoruz. Bugün yalvar­ma günü değildir. Zira Haccac'm nifak ve şirki ayyuka çıkmıştır. Kendini iki lânetliden kurtarmana bak."

Sonra bana Muhammed bin el-Haccâc rastladı. Aynı Yezîd'in söylediği gibi söyledi.

Haccâc'in yanma girdiğimde bana: "Ey Şa'bî! Sen bize karşı çıktın. Hareketlerinde ileri gittin, değil mi?" diye sordu. Şöyle cevap verdim:

"ALLAH, emîrİ ıslah etsin! Evimizi başımı­za dar etti, değerimiz kalmadı, geçimimiz zor­laştı, uykumuz kaçtı, korku içinde kaldık, re­zil rüsvay olduk, iyi ve takva sahibi iyiler kal­madı, güçlü fâcirler de yok artık."

"Doğru söyledin. Vallahi bize karşı çık­makla iyi yapmadılar, bozguna uğradıkları için bize karşı güç de kazanamadılar."

Şa'bî devamla: O, mirasla İlgili (bir gün) bana muhtaç oldu ve haber gönderip:

"Ölen adam geride, bir anne, bir dede ve bir de kız kardeş bıraktı, bunların mirası hu­susunda sen ne dersin?" diye sordu

Dedim ki: "Bu mesele hakkında sahabe­den şu beş kişi ihtilâf ettiler; İbn Mes'ûd, Ali, Osman, Zeyd bin Sabit ve İbn Abbâs." Dedi kî: "Peki onun hakkında İbn Abbâs ne dedi?" Eğer görüşü doğru ise şöyle yaptı: "Dedeyi baba mevkiine koydu, kız kardeşe bir şey ver­medi, anneye sülüs (üçte bir) verdi."

"İbn Mes'ud ne dedi"

"Onu altı hisse yaptı; kıza üç, dedeye iki, anneye bir hisse verdi."

"Peki onun hakkında mü'minlerin emiri (Osman) ne dedi?"

"Onu üç hisse yaptı."

"Peki Ebû Turâb (Ali) ne dedi?"

"Onu altı hisse yaptı; kıza üç, anneye İki, dedeye bir hisse verdi."

"Peki Zeyd ne dedi?"

"Onu dokuz hisse yaptı; anneye üç, dede­ye dört, kız kardeşe iki (hisse) verdi" dedim. Ondan sonra kendisi şöyle dedi:

Kadıya söyleyin mü'minlerin emîrinin görüşünü yürürlüğe koysun." lBezzâr|

5093- Yalıya bin Saîd radiyallahu anh'dan: "Hz. Ömer dedenin mirasını yazdı (takdir

etti) fakat suikaste uğradığında onu getirtip imha ettikten sonra şöyle dedi: 'İlerde bize onun hakkındaki görüşünüzü belirteceksiniz." [Dâıimî]

5094-  İbn Şîrîn radiyallahu anh'dan: Abîde'ye dedim ki:  "Dedenin (mirası)

hakkında bana bir hadis rivayet et." Şöyle de-dî: "Ben dedenin mirası hakkında tam seksen çeşit farklı hükmü biliyorum." IDârimî]

5095- Ali radiyallahu anh'dan:

Dedi ki: "Kim Cehennem cürsûmelerine atılmaktan hoşlanıyorsa, kardeşler ile dede arasındaki (miras) hakkında hüküm versin." |Bu üç rivayel Dârimî'ye uitlir.|

Son rivayet kimliği meçhul bir râvi kana­lıyla gelmiştir.

5096- ibrahim radiyallahu anh'dan: "Hz. Ali, kardeşlerle beraber dedeyi de al­tıya kalıyor ve her fariza sahibine farizasını (mirasta tayin edilen hissesini) veriyordu.

Dede varken anne bir kardeşe ve bir kız kardeşe de miras vermiyordu. Çocuk varken dedeye südüs (altıda bir)'den fazla vermi­yordu. Ondan başka kimse yoksa o zaman veriyordu.

Ana baba bir kardeş varken, baba bir kar­deşe vermezdi. Ana baba bir kız kardeş ve ba­ba bir erkek kardeş olduğu zaman, kıza mira­sın yarısını veriyordu, diğer yansını yarıyan-ya dede ile kardeş arasında paylaştırıyordu. Eğer bir çok erkek ve kız kardeşler olursa de­deyi onlara, sudus (allı)da bir vererek orlak yapıyordu." | Dârimî]

5097- Şa'bî'nin Ali'den naklettiği rivayet­te şöyle geçmektedir:

"Altı erkek kardeş ile dede bulunduğu za­man dedeye altıda bir verirdi."

5098-  İbn Abbâs'ın Ali'den yaptığı riva­yetle o, dedeye yedide bir verdi.

5099- Zeyd bin Sabit radiyallahu anh'dan: "O, kardeşlerle beraber dede bulunduğu

zaman dedeye üçle bir verirdi. Ondan eksik vermezdi." [DSrimî]

5100- Zeyd bin Sabît radiyallahu anh'dan: "O, kız kardeş, anne, koca ve dede bulun­duğu zaman, mirası yirmiyedi hisse yapar ve anneye altı, kocaya dokuz, dedeye sekiz, kız kardeşe dört hisse verirdi." [Dârimî]

5101-   İbrahîm (en-Nehaî) radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem iki nine baban tarafından, bir nine de annen tarafından (diyerek) üç nineye altıda bir ver­di." [Dârimî]

5102- Şa'bî radiyallahu anh'dan: "Babanın  annesi anneye vâris  olmaz.

Onun oğlu ona varis olamıyor da, o kadın ona nasıl vâris olsun?" |Dârimî]

5103-  A1İ ve Zeyd bin Sabit radiyallahu anhumâ'dan;

"Eğer nineler (akrabalıkta) eşit iseler, üç nine vâris olur: Babasının iki ninesi, annesi­nin annesi, babasının annesi. Bir de annesinin ninesi. Sehim bunlardan yakın olanın olur." [Dârimî]

5104- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Ninelerin mirasları yoktur, yedikleri bir ikramdır. Ninelerin yakınları ve uzakları bir­dir."  

5105- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, kız ve oğlunun kızı hakkında dedi ki: Yarı ve altıda biri vardır (yani kız yarı alır, oğ­lunun kızı altıda bir alır). Kalanı kıza verilir."

[Dârimî|

5106- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, (kalanı) mirastan lakdir edilmiş bir

hissesi olan kimseyle birlike bir kardeşe ver­mezdi ve nineye öz kızı varken oğlunun kızı­na da vermezdi. Kadına da. kocaya da ver­mezdi. Ali ise kadın ve koca hariç her hisse sahibine verirdi." [Dârimî]

5107- Zeyd bin Sabit radiyallahu anh'dan: "Ona kız veyahut kız kardeşin mirastaki hissesi meselesi geldi, ona mirasın yarısını verdi, artanı da Beylu'l-male (hazineye) dev­retti." [Dârimî]

5108- Abdullah bin Ubeyd bin Umeyr ra­diyallahu anh'dan:

"Zuraykoğullarından olma kardeşime, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in lan-ctleşme (mulâane) sonunda doğan çocuğun nesebi sormak için mektup yazdım. Cevabî mektubunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in onu annesinin nesebine kattığını ve annenin hem annesi ve hem de babası yerin­de olduğunu yazdı."

Süfyân dedi ki: "Malın hepsi annenin olur. Çünkü o, hem babası, hem de annesi mevki­indedir." [Dfirimî]

5109- el-Hasan radiyallahu anh'dan;

"Lian'da bulunan kadının oğlu Ölüp geri­de annesini ve annesinin akrabalarını bıraktı­ğında: 'Anne malın üçte birini alır, gerisini de annesinin akrabaları alır.' dedi." [Dârimî]

5110- Ömer radiyallahu anh'dan:

"O, İbnü'd-Dahdâha'nın vârislerini aradı; (miras verecek) kimseyi bulamayınca malını onun dayılarına verdi." |Dârimî|

5111- Ömer radiyallahu anh'dan:

Ona anne bir amca ile teyze meselesi geti­rildi. Anne bir amcaya malın üçle ikisini, tey­zeye de üçte bîrini verdi. [DârimîJ

5112- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Teyze anne yerindedir; hala da baba ye­rindedir. Kardeşinin kızı kardeş yerindedir. Mirasa hak kazanmış yakın akraba (asabe)

olmadığı zaman her rahim (akraba) ait olduğu akraba yerindedir. | Dârimî |

5113- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Oğluyla birlikte bulunan ninenin veraset

meselesinde, dedi ki: 'Oğlu sağken, Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'in malın altıda birini yedirdiği ilk nine odur'," |Tirmizî|

5114- Kabîsa radiyallahu anh'dan: Annenin annesi olan nine, (diğer rivayette

babanın annesi olan nine diye geçer) Ebû Bekr'e mirasını sormak için geldi. Ebû Bekr dedi ki: "ALLAH'ın Kitâb'ında senin için hiçbir şey yoktur; ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinde de senin için bir şey ol­duğunu bilmiyorum. Haydi şimdi sen evine git de bu meseleyi insanlara bir sorayım ."

İnsanlara sordu. Muğîre bin Şu'be şöyle dedi: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulundum, ona (nineye) altıda bir verdi." Ebû Bekr sordu:

"Seninle beraber kimse var mıydı?" He­men Muhammed bin Mesleme ayağa kalkıp aynı Muğîre gibi konuşlu. Bunun üzerine, Ebû Bekr bu hükmü onun (ninenin) hakkında geçerli kıldı.

Sonra başka bir nine Ömer'e mirasını sor­mak için geldi. Ömer şöyle dedi:

"ALLAH'ın Kilâb'mda senin için hiçbir şey yoktur. Bu hususta verilen hüküm senden baş­kası için verilini şiir. Ben ferâize bir şey ilave edemem; ancak sizin için o südüs (allıda bir) bahis konusudur. Eğer birden fazla (yani iki büyük anne) olursanız aranızda paylaşırsınız; tek olursanız o altıda biri yalnız başına alır."

IMâiik, Tİrmizî ve Ebû Dâvuıl.l

5115- el-Kâsım bin Muhammed radiyalla-hu anh'dan:

"Ebû Bekr'e İki nine geldi; Ebû Beki" altı­da biri anne tarafından olan nineye vermek isleyince, Ensâr'dan bir adam şöyle dedi: 'Öl­düğü zaman, oğlu tarafından kendisine vâris olunacak kadını bırakıyorsun, olur mu bu?' Bunun üzerine Ebû Bekr altıda biri ikisinin arasında paylaştırdı." jMâlik.]

5116- Bureyde radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, beraberinde anne yoksa o zaman nineye altı­da bir vermiştir." [Ebû Dâvud|

5117- Muâz radiyallahu anh'dan:

"O, Yemen'deyken, bir kız kardeş ile bir kız bırakarak ölen kimse hakkında, her birine nısıf (yarısını) vererek mirasçı kıldı. O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sağ idi." IBuhârîve Ebû Dâvud]

5118- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Dedi   ki:   "Ömer  bizimle  bir  görüşü

paylaştığı zaman rahatlardı. O, bir koca ve ebeveynin mirası hakkında şöyle dedi: 'Koca yan alır; anne ise kalanın üçte birini alır'." | Dârimî]

5119-  Yezîd el-Reşek radiyallahu anh'­dan:

"İbnü'l-Müseyyeb'e, ölüp geride bir eş ve ana baba bırakan adam hakkında sordum. Şöyle dedi: 'Zeyd bin Sabit bu meseleyi dört hisse olarak taksim ederdi'." [Dârimî]

5120- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Geride kalan koca ve ana baba hakında şöyle demiştir: 'Koca yarısını, anne malın tamamının üçte birini alır. Geriye kalan da ba­baya kalır'." [Dârimî]

5121- İkrime radiyallahu anh'dan:

İbn Abbâs, Zeyd bin Sâbit'e haber gön­derdi: "Kalanın üçte birini ALLAH'ın Kitâb'm-da buluyor musun?" Zeyd'in cevabı: "Sen kendi görüşüne göre söz söyleyen bir adam­sın, ben de kendi görüşümü söyleyen bir ada­mım." [Dârimî]

5122-   İbrâhîm  (en-Nehaî)  radiyallahu anh'dan:

"O, koca, anne, anne-baba, baba-anne bir erkek kardeş, anne bir erkek kardeşlerin mi­rası hakkında şöyle derdi: 'Ömer, Abdullah b. Mes'ûd, Zeyd bunları mirasta ortak yaparlar­dı.' Ömer: 'Baba akrabalığı arürır.' derdi." [Dârimî]

5123- Ebû Miclez radiyallahu anh'dan: "Osman, koca,  anne ve anne bir iki kardeşle birlikte kalan anne-baba bir iki kardeşe mirastan hisse verir, Ali ise vermez­di." jDârimî]

5124- Hakîm bin Câbir radiyallahu anh'­dan: Ona denildi ki: "İbn Mes'ûd, anne-baba bir kız kardeşler, baba bir erkek kardeşlerle kız kardeşlerde; anne-baba bir kızkardeşlere üçte iki, kalanı ise kızlara bir şey ayırmadan sadece erkeklere verirdi." Hakîm devamla bu konuda Zeyd b. Sabit'in:

"Erkeklere mirastan pay verip, kadınlara vermemek cahiliyye uygu lam al indir. Böyle bir durumda kız kardeşlere de hisse verilir." dediğini nakletti," [Dârimî]

5125- Mesrûk radiyallahu anh'dan:

O da bunları ortak yapardı. Ona Alkanıe dedi ki: "İçlerinde Abdullah b. Mes'ûd'dan daha güzel kavrayan kimse var mıdır?" "Ha­yır, lâkin ben Zeyd bin Sabit ve Medinelileri gördüm, iki kız, oğlunun kızı, oğlunun oğlu ve iki kız kafdeş de tümünü mirasa orlak ya­pıyorlardı." |Dûrimî|

5126- Şurayh radiyallahu anh'dan: "Ölüp geride kocasını, annesini, baba bir

kız kardeşini, anne bir erkek kardeşlerini bıra­kanın mirası meselesinde, asıl meseleyi altı hisseden yapar, sonra on hisseye çıkarırdı. Üç hisse olarak kocaya yarı, anne-baba bir kız kardeşe üç senim olarak yarı, anneye bir se-him olarak südüs (allıda bir), anne bir kardeş­lere iki sehm olarak sülüs (üçle bir), baba bir kız kardeşe üçte ikiyi tamamlamak için bir sehm vermiştir." [BfirimîJ

5127-   Huzeyl bin Şurahbîl radiyallahu anh'dan:

Ebû Musa'ya, kız, oğlunun kızı ve kız kardeşin mirasını sordular. Şöyle dedi: "Kız yan alır, kız kardeş de yan alır." Sonra soruyu sorana: İbn Mes'ûd'a git diye tavsiye edildi; O da Ona gidip Ebû Musa'nın görüşünü de hatırlatarak bu durumu ona da sordu.

İbn Mes'ûd dedi ki: "Onun söylediği gibi söylersem (haktan) sapıtmış (yanılmış) olurum. Hidayete ermişlerden (doğruyu söyle­yenlerden) olamam." Sonra dedi ki: "Ben si­ze ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in verdiği hüküm gibi hüküm vereceğim. Kız yan alır, oğlunun kızı üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir alır. Kalan da kız kardeşin olur." Onun bu fetvasından Ebû Musa haberdar edilince şöyle dedi: "Bu derin alim aranızda bulunduğu sürece bana sormayın!"

[Ebû Dâvud, Tirmizî ve lafzıyla Buhârî.J

5128- Ali radiyallahu anh'dan: "Siz: 'Bu taksim, onların yaptıkları vasi­yetler yerine getirildikten ve borçları öden­dikten sonradır' mealindeki âyeti (Nisa 12) okuyorsunuz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem borcun ödenmesinin vasiyetin yerine getirilmesinden önce olmasına hükmetmiştir. Anne-baba bir kardeşler, baba bir, anne ayrı kardeşlerden önce birbirlerine vâris olurlar. Erkek ise, anne-baba bir erkek kardeşine, ba­ba bir erkek kardeşinden önce vâris olur." [Tirmizî]

5129-   İbrahim  (en-Nehaî) radiyallahu anh'dan:

Ali ile Zeyd dediler ki: "Köleler ve kitab ehli ne mahrum bırakılırlar ve ne de vâris olurlar." Abdullah ise: "Mahrum bırakılırlar, vâris olamazlar." dedi. [Dârimî]

5130- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

doğan çocuğun, ses verip ağlayıp sonra öldü­ğü taktirde hem vâris olacağına, hem de ken­disine vâris olunacağına hükmetti." |Ebû Dâvud |

5131- Vasile radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Kadın azatlısının, buluntu çocuğun, mü-lâane yoluyla kocasından ayrılmasına sebep olan çocuğun.olmak üzere üç kimsenden de miras alır." [Ebû Davudi

5132-  İbn Mes'ûd ve Ali radiyallahu an-humâ'dan:

"O ikisi, müslümanhğı kabul eden mecû-siler hakkında: 'İki taraftan da akrabalarının tümüne vâris olurlar' dedi." |DârimîJ

5133-  Muhammed bin Yahya bin Hibbân radiyallahu anh'dan:

"Dedem Hibbân'ın yanında biri Haşimî diğeri Ensâr'dan olmak üzere iki hanım vardı. Ensâriye'yi emzirmekte iken boşadı. Aradan bir sene geçtikten sonra (dedem) öldü. Kadın hâlâ hayız olmamıştı. Bunun üzerine kadın: 'Ben hayız olma­dım, ona vâris olurum' dedi. Gidip Osman'ın yanında davalaştılar. Osman onun mirasa or­tak olmasına hüküm verdi.

Hâşimî olan kadın Osman'ı kınayınca, Osman şöyle dedi: 'Bu, senin amcanın oğlunun işidir; çünkü bize böyle yapmamıza o işaret etti.' Bununla Ali'yi kastediyordu." |Mâiik.|

5134-  Rabî'a bin Ebî Abdirrahman radi­yallahu anh'dan:

"Abdurrahman b. Avf in karısı kendisin­den boşanmayı isledi. O: 'Temizlendiğin zaman bana bildir.' dedi. Kadın temizlendikten sonra durumu bildirin­ce Abdurralıman onu ebediyen boşadı, yahut kalan tek bir talakla boşadı. O anda Abdurrah-man hastaydı. Osman iddeti bitlikten sonra onu kocasından kalan mirasa vâris kıldı." (Mâlik.!

5135-  Zeyd bin Eşlem radiyallahu anh'-daıı:

"Ömer, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e ne evlat ne de baba bırakmadan ölen (kelâle) hakkında sordu. Şu cevabı verdi:

'Sana yazın inen Nisa sûresinin son âyeti kâfi gelir'." [Mâlik.]

5136- el-Bcrâ radiyallahu anh'dan:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek dedi ki:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Senden felva isliyor­lar. De ki: "Vâris olarak ne baba, ne de çocu­ğu bulunmayan..." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: "Sana yaz âyeti (Nisa, 176) yetişir."

5137-  Diğer rivayet: Ebû İshak'a dedim ki: "Kelâle, Ölüp de geride çocuk ve baba bı­rakmayan kimsedir, değil mi?" Şöyle dedi: "Öyle olduğu iddia ediliyor."

| Ebû Dâvud ve Tirmizîl

5138- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Dayı, sadece vârisi olmayana vâris olur." [Tirmizî]

5139- Ömer radiyallahu anh'dan:

O (mirasla ilgili) hala hakkındaki hayreti­ni çoğu kez "kendisine vâris olunuyor fakat kendisi vâris olamıyor" sözleriyle ifade eder­di. [Mâlik.]

5140- Ömer radiyallahu anh'dan:

"O şöyle derdi: 'Diyet âkileye (yani diye-

ti ödemeye iştirak eden baba cihetinden ya­kınlara) aittir. Öyleyse bunlar ona (diyete) vâ­ris olurlar. Kadın, kocasının diyetine vâris olamaz.' Ona Dahhâk bin Süfyân şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ba­na 'Eşyem ed-Dubâbt' nin karısını kocasının diyetine mirasçı kıl!' diye yazdı. O kadın baş­ka kavimdendi. Bunun üzerine Ömer kararın­dan döndü." [Ebû Dâvud ve TirnıizîJ

5141- Bureyde radiyallahu anh'dan: "Bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem'e gelip şöyle dedi: 'Anneme bir cari­yeyi sadaka olarak vermiştim. Annem öldü, cariye kaldı.' 'Sen yine sevabını aldın: cariye tekrar sana miras olarak döndü' buyurdu." [Müslim, Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.]

5142- Zeyd bin Sabit radiyallahu anh'dan: Dedi ki:

"Oğullardan erkek çocuklar şayet onlar­dan başka erkek çocuğu yoksa ölenin çocukları mesabesindedir. Oğlanlardan erkek torun­lar, erkek çocuklar, oğlanlardan kız (orunlar ise kız çocukları gibidir. Bunlar miras alma ve mirasa engel olma hususunda birbirleriyle aynıdırlar. Adam ölüp de geride oğluyla, ondan torunu kalmışsa, lorun mirastan fay alamaz. Eğer adam ölüp de geride bir kız, bir de erkek oğlundan erkek lorun bırakırsa, kız yan alır, kalan da oğlundan erkek toruna ka­lır. Çünkü Peygamber sallallalıu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur: 'Miras hisselerini (Kur'ân'da takdir huyundan hak sahiplerine verin: ondan sonra geriye kalanı akrabalıkta en yakın olan erkek kişiye verin'."

[Bllhârî bir bâb ballığında.]

5143- Ali radiyallahu anh'dan:

"Ona, biri anne bir kardeş, diğeri koca olan iki amca oğullan hakkında sordular. Şöyle dedi: 'Koca yan alır. anne bir kardeş olan südüs (allıda bir) alır, kalanı aralarında yan yarıya paylaştırılır'." [Rezîn]

5144- Zeynep radiyallahu anh'dan:

"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in başını tarıyordu. Yanında Osman bin Affân'ın hanımı ile birtakım muhacir kadınlar da vardı. Bunlar, (Hz. Peygamberce, varis­lerin çokluğu sebebiyle) evlerinin kendilerine dar gelmeye başlayacağından ve (yakında) oradan çıkarılacaklarından şikayet etliler. Bu­nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem muhacirlerin evlerinin kadınlarına mi­ras olarak verilmesini emretti.

îbn Mes'ûd öldüğünde karısı onun Medi­ne'deki evine vâris oldu." |Ebû Davudi

5145- Fâtuna radiyallahu anhâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Her kadının oğullarının mensup olduğu asûbesi vardır; Fâtıma mn evlâdı müstesna, onun velîsi de, asabesi de benim!"

[Taberânî, Mu' cetnıı' t-Kebîr'âe zayıfbit senedie.J

5146- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Cahiliyette yapılan miras taksimatı, cahi-liyette yapıldığı taksimat üzere olur. Miras he­nüz taksim edilmeden İslâm'a erişip girmişler­se artık mirasın taksimatı İslâm üzere olur."


 

5079-Bu hadisi Mâlik (farâid 10, s. 519), Buhârî (farâid 26, VIII, 11), Müslim (farâid 1, s. 1233), Ebû Dâvud (no. 2909), Tirmizî (no. 2108), ez-Zührî an Alî b. el-Hüseyn an Amr b. Osmân b. Affân an Usâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5080-Bu hadisi Tirmizî (no. 2108), Humeyd b. Mes'ade an Husayn b. Nümeyr an İbn e. Leylâ an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 2911) ise Mûsâ b. İsm. an Hammâd an Habîb el-Muallim an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc ettiler.

5081-Bu hadisi Buhârî (hacc 44, II, 157; cihâd 180/1, IV, 33; cihâd 48, V, 92), Müslim (hacc no. 439-40, s. 984-5) ve Ebû Dâvud (no. 2910), ez-Zührî an Alî b. el-Hüseyn an Amr b. Osmân b. Affân an Usâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5082-Bu hadisi Mâlik (farâid no. 12, s. 519), Yahyâ b. Saîd an Sül. b. Yesâr an Muh. b. el-Eş'as senedi ile tahrîc etti.

5083-Bu hadisi Mâlik (uk‍l no. 11, s. 868), an Yahyâ b. Saîd an Urve senedi ile tahrîc etti.

5084-Mâlik (farâid no. 15, s. 520), doğrudan Rabî'a'dan ahzetmiştir.

5085-Bunu Mâlik (farâid no. 14, s. 520), bir güvenilir râvi kanalıyla rivayet etmiştir.

5086-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2912), Müsedded an Abdilvâris an Amr b. e. Hakîm el-Vâsitî an Abdillah b. Büreyde an Yahyâ b. Ya'mer an Ebî'l-Esved senedi ile tahrîc etti.

5087-Bu hadisi Ahmed (II, 14), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'nin de söylediği gibi râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ IV, 223).

5088-Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-ashâb 5/1, IV, 191), Müslim b. İbr. an Vüheyb an Eyyûb an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5089-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2896) ve Tirmizî (no. 2099), Hemmâm b. Yahyâ an Katâde ani'l-Hasan an İmrân b. Husayn asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı "hasen sahîh"tir.

5090-Bu hadis-i mevkûfu Mâlik (farâid no. 1, s. 510), an Yahyâ b. Saîd ennehu belağahu enne Muâviye senedi ile tahrîc etti.

5091-Râvileri Heysemî'ye göre Sahîh ricâlindendir. Ancak Saîd b. el-Müseyyeb'in Hz. Ömer'i işittiği ihtilâflıdır (Mecma‘ IV, 227).

5092-Bu hadisi Bezzâr (no. 1388), Ravh b. el-Ferec el-Mısrî an Amr b. Hâlid an İsâ b. Yûnus an Abbâd b. Mûsâ ani'ş-Şa'bî senedi ile tahrîc etti.

Abbâd'ın kim olduğu tam olarak belirlenemediği için isnâdı muzdaribtir (Mecma‘ IV, 229).

5093-Bu hadisi Dârimî (II, 351), Yezîd b. Hârûn an Yahyâ b. Saîd an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5094-Bunu Dârimî (II, 351), Yezîd b. Hârûn an Eş'as an İbn Sîrîn senedi ile tahrîc etti.

5095-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 352), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Eyyûb es-Sahtiyânî an Saîd b. Cübeyr an raculin min Murâd an Alî senedi ile tahrîc etti.

5096-Bu haberi Dârimî (II, 355), Muh. b. Yûsuf an Süfyân ani'l-A'meş an İbrâhîm senedi ile tahrîc etti.

5097-Bu mevkûfu Dârimî (II, 355), Ebû Nuaym an Hasan an İsmaîl ani'ş-Şa'bî senedi ile tahrîc etti.

5098-Bunu Dârimî (II, 354), Muh. b. Uyeyne an Alî b. Müshir ani'ş-Şeybânî ani'ş-Şa'bî an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5099-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 357), Ömer b. Hafs b. Gıyâs an ebîhî ani'l-A'meş an İbrâhim an Zeyd b. Sâbit senedi ile tahrîc etti.

5100-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 357), Saîd b. Âmir an Hemmâm an Katâde an Zeyd b. Sâbit senedi ile tahrîc etti.

5101-Bu hadis-i mürseli Dârimî (II, 358), Haccâc b. Minhâl an Şu'be an Mansûr b. el-Mu'temir an İbrâhîm senedi ile tahrîc etti.

5102-Bu haberi Dârimî (II, 358), Sül. b. Harb an Hammâd b. Seleme an Dâvud ani'ş-Şa'bî senedi ile tahrîc etti.

5103-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 359), Yezîd b. Hârûn ani'l-Eş'as ani'ş-Şa'bî an Alî ve Zeyd senedi ile tahrîc etti.

5104-Bu mevkûfu Dârimî (II, 360), Yezîd b. Hârûn ani'l-Eş'as an İbn Sîrîn an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5105-Bu mevkûfu Dârimî (II, 360), Yezîd b. Hârûn an Şerîk ani'l-A'meş an İbrâhîm an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5106-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 361), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Muh. b. Sâlim ani'ş-Şa'bî an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5107-Bu mevkûfu Dârimî (II, 361), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Muh. b. Sâlim an Hârice b. Zeyd an Zeyd b. Sâbit senedi ile tahrîc etti.

5108-Bu mürseli Dârimî (II, 363), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Dâvud b. e. Hind an Abdillah b. Ubeyd b. Umeyr senedi ile tahrîc etti.

5109-Bu maktû‍ hadisi Dârimî (II, 363), Muh. b Yûsuf an Süfyân an Hişâm ani'l-Hasan senedi ile tahrîc etti.

5110-Bu mevkûfu Dârimî (II, 366), Abdullah b. Yezîd an Hayve an Ebî'l-Esved Muh. b. Abdirrahman b. Nevfel an Âsım b. Ömer b. Katâde an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5111-Bu mevkûfu Dârimî (II, 367), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Firâs ani'ş-Şa'bî an Ziyâd an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5112-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (II, 367), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Muh. b. Sâlim ani'ş-Şa'bî an Mesr‍k an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5113-Bu hadisi Tirmizî (no. 2102), el-Hasan b. Arafe an Yezîd b. Hârun an Muh. b. Sâlim ani'ş-Şa'bî an Mesr‍k an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5114-Bu hadisi Mâlik (farâid no. 4, s. 513), Ebû Dâvud (no. 2894), Tirmizî (no. 2100-2101) ve İbn Mâce (no. 2724), Mâlik ani'z-Zührî an Osmân b. İshâk b. Hareşe an Kabîsa b. Z‍eyb senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, sıhhat hükmü vermiştir.

5115-Bu mevkûfu Mâlik (farâid no. 5, s. 513-4), an Yahyâ b. Saîd ani'l-Kâsım b. Muh. senedi ile tahrîc etti.

5116-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2895), Muh. b. Abdilazîz b. e. Rizme an ebîhî an Ubeydillah Ebî'l-Münîb el-Atekî an İbn Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

5117-Bu hadisi Buhârî (farâid 6, VIII, 6; 12, VIII, 7) ve Ebû Dâvud (no. 2893), ani'l-Esved b. Yezîd an Muâz  senedi ile tahrîc ettiler.

5118-Bu mevkûfu Dârimî (II, 344), Yezîd b. Hârun an Şerîk ani'l-A'meş an İbrâhîm an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5119-Bu mevkûfu Dârimî (a. y.), Yezîd b. Hârun an Hemmâm an Yezîd er-Reşk senedi ile tahrîc etti.

5120-Bu mevkûfu Dârimî (II, 346), Haccâc b. Minhâl an Hammâd b. Seleme an Haccâc ani'ş-Şa'bî ve Atâ an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

5121-Bu hadis-i mevkûfu Dârimî (a. y.), Saîd b. Âmir an Şu'be ani'l-Hakem an İkrime senedi ile tahrîc etti.

5122-Bu mevkûfu Dârimi (II, 347), Muh. b. Yûsuf an Süfyân es-Sevrî an Mansûr ve'l-A'meş an İbrâhîm senedi ile tahrîc etti.

5123-Bu mevkûfu Dârimî (II, 347), Muh. b. Yûsuf an Süfyân an Süleymân et-Teymî an Ebî Miclez senedi ile tahrîc etti.

5124-Bu mevkûfu Dârimî (II, 349), Saîd b. el-Muğîre an ësâ b. Yûnus an İsm. an Hakîm b. Câbir senedi ile tahrîc etti.

5125-Bu mevkûfu Dârimî (II, 350), Muh. b. Yûsuf ani's-Sevrî ani'l-A'meş an İbrâhîm an Mesr‍k ve Alkame senedi ile tahrîc etti.

5126-Bu maktû‍ hükmü Dârimî (II, 350), Muh. b. Yûsuf ani's-Sevrî an Hişâm an Muh. b. Sîrîn an Şureyh senedi ile tahrîc etti.

5127-Bu hadisi Buhârî (farâid 7, 12, VIII, 6-7), Ebû Dâvud (no. 2890) ve Tirmizî (no. 2093), Ebû Kays el-Evdî an Hüzeyl b. Şurahbîl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5128-Bu hadisi Tirmizî (no. 2094-5), Ebû İshak ani'l-Hâris an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

5129-Bu mevkûfu Dârimî (II, 351), Sül. b. Harb an Şu'be ani'l-Hakem an İbrâhîm an Alî ve Zeyd senedi ile tahrîc etti.

5130-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2920), Hüseyn b. Muâz an Abdila'lâ an Muh. b. İshâk an Yezîd b. Abdillah b. Kusayt an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

5131-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2906), Tirmizî (no. 2115) ve İbn Mâce (no. 2742), Muh. b. Harb an Ömer b. Ru'‍be et-Teğlebî an Abdilvâhid b. Abdillah en-Nasrî an Vâsile asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî "hasen garîb" hükmü vermiştir.

5132-Bu mevkûfu Dârimî (II, 386), Haccâc an Hammâd ani's-Sevrî an raculin ani'ş-Şa'bî an Alî ve İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

5133-Bu hadisi Mâlik (talâk no. 43, s. 572), an Yahyâ b. Saîd an Muh. b. Yahyâ senedi ile tahrîc etti.

5134-Bu mevkûfu Mâlik (talâk no. 42, s. 5727, doğrudan Rabî'a'dan ahzetmiştir.

5135-Bunu Mâlik (farâid no. 7, s. 515), doğrudan Zeyd'den ahzetmiştir. Bununla birlikte Müslim (farâid no. 9, s. 1236), daha uzun bir metinle Katâde an Sâlim b. e.'l-Ca'd an Ma'dân b. e. Talha an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

5136-5137-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2888-9), Tirmizî (no. 3041-2) ve İbn Mâce (no. 2726), Ebû İshâk ani'l-Berâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı hasendir. Lafız Ebû Dâvud'a aittir.

5138-Bu hadisi Tirmizî (no. 2104), İshâk b. Mansûr an Ebî Âsım an İbn Cüreyc an Amr b. Müslim an Tâvus an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

5139-Bu hadis-i mevkûfu Mâlik (farâid no. 9, s. 517), an Muh. b. e. Bekr b. Hazm an ebîhî Kesîr an Ömer senedi ile tahrîc etti.

5140-Bu mevkûf hadisi Ebû Dâvud (no. 2927) ve Tirmizî (no. 2110), Süfyân b. Uyeyne ani'z-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı sahîhtir.

5141-Bu hadisi Müslim (siyâm no. 157-8, s. 805), Ebû Dâvud (no. 1656, 2877) ve Tirmizî (no. 667), Abdullah b. Atâ an Abdillah b. Büreyde an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

5142-Sahîh-i Buhârî, farâid 7, VIII, 6.

5143-Buhârî bunu (farâid 15, VIII, 8 ), muallak isnâdsız olarak irâd etmiştir.

5144-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3080), Abdülvâhid b. Giyâs an Abdilvâhid b. Ziyâd ani'l-A'meş an Câmi' b. Şeddâd an Küls‍m an Zeyneb senedi ile tahrîc etti.

5145-Râvilerinden Şeybe b. Nuâme zayıftır (Mecma‘ IV, 224).

5146-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2914) ve İbn Mâce (no. 2485), Mûsâ b. Dâvud an Muh. b. et-Tâifî an Amr b. Dînâr an Ebî'ş-Şa'sâ an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.



Konu Başlığı: Ynt: Feraiz bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Temmuz 2019, 10:50:47
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Feraiz bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Temmuz 2019, 15:13:04
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...